Kutsal kitaplarda öLÜMÖtesi



Yüklə 1,24 Mb.
səhifə20/29
tarix07.01.2019
ölçüsü1,24 Mb.
#91457
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   29

Ahiret Ve Kurtuluş

Görüldüğü gibi İsa’nın (a.s.) mesajında Allah’ın Hükümranlığı, onun kurtarıcı Mesih olarak gelip insanlığı kurtarması fikri ile iliş­kili olmamalıdır. İsa (a.s.), kendisinden önceki peygamberler ve sonra gelen son Peygamber Muhammed (s.a.s.) gibi Allah’ın dini­ni tebliğ etmiştir. Onun yaptığı Allah’ın yolundan uzaklaşan kavmi­ni O’nun yoluna çağırmaktır. Gerçekten de Allah’ın Hükümranlığı mesajı bir kurtuluş mesajıdır, fakat bu hiç de diğer peygamberlerin muhatablarını kurtuluşa çağıran mesajından farklı bir karaktere sa­hip değildir. Onun kurtuluş mesajı muhatabı Şeytan’ın iğvasından, dünyanın aldatıcılığından sonra da Allah’ın azabından kurtarmasında görülür, İsa’ya gönderdiği mesajı vasıtası ile Allah, günahla­rından tevbe edip kendisine dönen kullarını ebedi bir hayatla mü­kafatlandırmaktadır. İşte İsa’nın tebliğinde Allah’ın Hükümranlığı bütünü ile bu anlamdaki bir kurtuluştan başkaca bir şeyi ifade etmemektedir. Hükümranlık böylece zaman itibarı ile ânı, geleceği, hatta geçmişi kaplamaktadır. Nitekim Faruqi’ye göre, Hükümranlık’ın, ne Yahudi tutuculuğunun özlemle beklettiği dünyevi krallı­ğın yeniden ihyası ile ne de Roma İmparatorluğu’nun ezici gücü karşısında çaresizliğe düşmüş kölelerin geliştirdiği bu dünyadan soyutlanmış eskatolojik bir beklenti ile bir ilgisi yoktur. Yahudi tu­tuculuğunun aksine İsa, Hükümranlık’ı manevi bir ortam, iradi ola­rak Allah’a yönelme ve bağlanma olarak anlatmıştır. Başka bir ifa­de İle Hükümranlık dünya hayatını aşarak onun ötesindeki yüksek ahlaki değerlerin peşinden koşmaktır. İyiliği istemek, ahlaki değe­ri aramak ve Allah’ın hükmüne boyun eğmek, Hükümranlık elde etmek demektir. İsa yaptıkları ve hayatı ile bunun mükemmel bir örneğini vermişti. O kendini tamamı ile ahlaki olmaya adamıştır. O insanın dünya da nasıl yaşaması, nasıl davranması gerektiğini öğretmek için gelmiştir. İşte İsa’nın kurtuluştan anladığı bu idi.”1062

İsa’nın insanlığı kendisinden kurtarmaya çalıştığı günah ise, onun geçici dünyanın, yani düşük değerlerin ardından tatmin olmazcasına koşuşturması ile düştüğü hatadır. Eğer insanın tatmin olmazlığı sürekli bir günah hali yaratacak kadar mayasının böyle­sine ayrılmaz bir özelliği ise böyle bir kurtuluş zaten gerçekleşmiş olamazdı. Çünkü tabiattan, fıtrattan kaçmak mümkün değildir. İsa bir insan olarak kendi hayatında, insanın iyiye doğru bir tavır de­ğişikliği oluşturabileceğini, yani kurtuluşun yolunu göstermiştir.1063

Hıristiyan Adem’in Allah’ın emrine karşı gelişini insanlığın bir günahı olarak kabul etmektedir. Adem’in günâhı iyinin ve kötünün bilgisine sahip olan bilgi ağacının meyvesinden tatması idi ve bu günah insanın mayasında vardı ve irsi idi. Böylece Hıristiyan, insa­nı düşmüş ve kendini kurtaramayacak bir varlık olarak görmekte­dir. Hiç bir hikmet, hiç bir çaba onu kaldırmaya yeterli değildir. Hatta bu düşüşü Allah emrettiği için mümkün olabilecek ahlaki bir kurtuluş çabası ahlak dişidir, insanın bu günahı böylesine temel, değişmez bir düşüş olarak kabul edildiği içindir ki, insanı kurtar­mak için insanüstü ilâhî bir çaba gerekli görülmüştür. İşte bunun için Allah bir plan yapmış ve bunu gerçekliştirmek için tarihte bir dizi olayı başlatmıştır. Bu ilâhî plan İbrahim ile başlar, ibrani tarihi ve Peygamberler ile gelişir ve İsa’da zirvesine ulaşır.1064

Hıristiyan, İsa’nın getirdiği kurtuluşu bir mesaj, ders, öğrenme konusu olabilecek bir düşünce sistemi veya inanç olarak görme­mektedir. Fakat onun gelişinin kendisi kurtuluştur. O insanı bizati­hi kurtarmak için gelmiştir, O’nun yaptığı, kurtuluşu mümkün kıl­mak veya Cennet’e götüren doğru yolu göstermek olmamıştır. Fa­kat o, bizatihi ve nihai olarak kurtuluşu gerçekleştirmiştir. Kurtuluş bir gerçekliktir, bir olaydır, İsa’nın misyonu bir mesaj değildir, fa­kat bir olaydır. Onun tarihi bir olay olarak gerçekleştirdiği bir iş­tir.1065 Hırİstiyana göre İsa’nın kendisi mesajdır, yani vahiydir. Dolayısı ile vahiy Allah’ın sözü değil O’nun bir işidir.1066

Ahiret Ve Yeniden Dirilme

Yukarıda, İsa’nın muhatablarına anlattığı Allah’ın Hükümranlığı mesajını ilk insan ve peygamberden, sonuncu peygambere kadar uzanan vahiy geleneği içinde değerlendirmeye çalıştık. Burada yi­ne Allah ve ahiret inançları arasındaki açık ayrılmazlığı gördük. Bu çizgi içinde değerlendiğildiği zaman ahiret inancının önemli konularından biri de yeniden dirilmedir. Yine vahyin kaynaklığını yap­tığı bir dini sistemde yeniden dirilme fikri, Kadir, Adil, Hâkim Allah inancının zorunlu bir sonucu olarak bulunmaktadır. Nitekim vah­yin izlerini taşıyabilecek dökümanlar olarak Sinoptik İnciller’e baktığımızda, yeniden dirilme fikrinin çok tabii bir tarzda bir ön kabul olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.

Sinoptik İnciller’de ölüm ötesi hayat, tartışmasız bir şekilde ka­bul edilmiştir. Öyle ki vurgulanma veya tartışma gereği bile duyul­mamıştır, İsa’nın getirdiği bildiride, yeniden dirilme insan kaderi­nin ayrılmaz bir parçası olarak görülmüştür. Çünkü Allah’ın kudre­ti yalnızca bu dünya hayatı ile sınırlı değildir ve ölüm sonrasını da içine almaktadır.1067

Sinoptik İnciller’de yeniden dirilme fikrinin bulunuşuna en açık delil, İsa (a.s.) ile yeniden dirilmeye inanmayan Sadukiler arasında geçen bir konuşmayı aktaran metindir. Bu karşılaşmayı her üç Si­noptik İncil de aktarmaktadır. Bu karşılaşmada muarızlar tarafın­dan tebliğleri sırasında rasulleri zor duruma sokmak amacı ile özellikle sorulan soruların bir örneğini görmekteyiz.1068 Bu durum adeta risalet geleneğinin özelliklerinden birisidir, işte Sadukiler İsa’ya gelerek dünya hayatı şartları içinde mantığı zorlayan bir so­ru yönelterek onu zor durumda bırakmak, hatta kendi arzuları doğrultusunda bir cevap almak istemişlerdi. Sadukiler, varsayımcı bir yaklaşımla şöyle bir soru sormuşlardı:

Kıyamet yoktur diyen Sadukiler ona geldiler ve kendisine sorup dedi­ler:

“Ey muallim, Musa bize yazmıştır ki, eğer bir adamın kardeşi ölüp karısını bırakır ve çocuk bırakmışsa, kardeşi onun karısını alıp karde­şine zürriyyet yetiştirsin. Yedi kardeş vardı; birincisi bir karı aldı ve ölüp zürriyyet bırakmadı. İkincisi kadını aldı ve ölüp zürriyet bırakmıyarak öldü; üçüncüsü de böyle; yedisi de zürriyet bırakmadılar. Hep­sinden sonra da kadın öldü. Kıyamette onlardan kimin karısı olacak­tır? Çünkü yedisi de onu aldılar.”

İsa’nın bu konudaki cevabı çok açıktır:

“....Siz şundan, Kitapları ve Allah’ın kudretini bilmediğinizden sapıtmı­yor musunuz?”1069

İsa cevabında iki önemli noktayı ilgi çekici bir tarzda öne çıka­rarak bu soruyu sormaktadır. Bu noktalardan ilki Kitaplardı. İsa bununla kendisinin de mensub olduğu vahiy geleneğine dikkat çekmektedir.1070 Sadukiler yeniden dirilme konusundaki inançları ile vahiy çizgisinden uzaklaşmışlardır. Oysa İsa bu ifadesi ile yeni­den dirilmenin daha önceki Kitaplarda da belirtildiğini ve bunu, kendisinin de kabul ettiğini söylemek istemektedir. İsa’nın soru-cevabının ikinci olarak vurguladığı husus Allah’ın kudretidir. Bi­lindiği gibi bu husus çalışmamızın başından beri Allah ve ahiret inançlarını yan yana ele almamızı zorunlu kılmış olan husustur. İsa cevabında yeniden dirilmenin kaynağının Allah’ın kudreti olduğu­nu belirtmektedir. İsa sözlerinin devamında Çıkış Kitabı’ndan bir pasaj1071 aktararak yine bu iki noktayı birkez daha vurgulamaktadır:

“Allah tarafından size; “Ben İbrahim’in Allah’ı Ishak’ın Allah’ı ve Yakub’un Allah’ıyım” diye söyleyen sözü okumadınız mı?”1072

Yine İnciller’de öte dünyada salihlerin mükafadandırılacağından, günühkarların ise cezalandırılacağından söz eden pasajlar da yeniden dirilme fikrinin delilleri olarak kabul edilmelidir. İsa tnuhatablarını fakirleri ve sakatları doyurmaya çağırdaktan sonra, bu işin ecrinin ötedünyada salihlerin arasında verileceğini belirtmektedir.1073 Mt.l3/41-43’te sapkınlığa sebep olanların, fesat işleyenle­rin fırın ateşine alılarak cezalandırılacağı, salihlerin ise Hükümranlık’ta güneş gibi parlayacakları belirtilmektedir. Yine dünyanın so­nunda melekler kötüleri salihlerin arasından ayıracaklar ve onları fırın ateşine atacaklardır.1074 Görüleceği üzere bu ifadelerde öte dünyada hem kötülerin, hem de iyilerin dirileceğine işaret bulun­maktadır. Yine şu ifadeler mümini ile kafiri ile insanlığın diriltileceğini göstermektedir:

“Nineve ahalisi hüküm günü bu nesil ile beraber kalkıp onu mahkum edecekler;”1075

“Doğru iş yapmış, Allah’ın övgüsünü kazanmış olanlar, onlar için hazır­lanmış Hükümranlık’a mirasçı olacaklardır. Buna mukabil iyi iş yap­mamış olanlar, ebedi azaba çarptırılacaklardır.”1076

Yukarıda yeniden dirilme fikrine işaret eden pasajlarda işlenen başka bir konu da hüküm, hüküm günü- fikridir, iyiler ve kötüle­rin belirlenip birbirlerinden ayrılacağı yaptıklarına göre karşılıkla­rını alacakları bir gün fikri bu ifadelerde görülmektedir. Son verdi­ğimiz örnekte bu olay dramatik bir görüntüde aktarılmaktadır. Mutlak hüküm sahibi tahtına oturur ve hükmü ile kötüleri ve iyile­ri birbirinden ayrır; “koyunlar sağ tarafa, keçiler de sol tarafa ko­nur,” Daha sonra iyilerin yaptıkları, tek tek serdedilir. Savunmalar alınır ve herkese yaptığına göre karşılığı verilir.1077

İnciller’de yeniden dirilme konusunda bahsedilebilecek başka pasajlar da, İsa’nın kendisinin dirileceğini ifade eden pasajlar ve İsa’nın yeniden dirildiğini belirten pasajlardır. Birinci guruptaki ifa­delerde İsa her insan gibi tekrar diriltileceğim belirtmiş olmalıdır.1078 İkinci guruba ait ifadelerin otantikliği ve ne kadar tarihi yan­sıttığı tartışmalı bir konu olarak karşımızdadır. Diğer taraftan bu konunun ele alınışı, konuya bizimkinden farklı bir bakış açısına ait bir çabadır.1079

Yeni Ahit’in Sinoptik İnciller’in dışında kalan kısmına bakıldı­ğında görülür ki, bu kısmı Allah Merkezli (Theocentrik) olmaktan çok Mesih Merkezli (Cbristocentric) bir anlayışın daha fazla tesirindedir. Bu anlayışın Sinoptik İnciller’deki etkisi, mesela İnsanoğlu ayetlerinde kolayca görülebilmektedir. Bu anlayış İsa’nın mesajının merkezine kendinin geliştirdiği İsa Mesih şahsiyetini koymak­tadır. Bunun açıklıkla görülebildiği yer ahiret konusudur.1080 Pavlus tarafından sistemleştirilen bu anlayışa göre Allah’ın kurtarıcı işi, Al­lah’ın Hükümranlığının gelecek çağda kumlusuna kadar oluşum halindedir. O zamana kadar dünyada günah, kötülük ve ölüm var­dır. Mesih’in misyonu ile gelecek çağ, yeni çağ gelmiş ve insanlık kurtulmuştur.1081 Mesih’in gelişi ile insanlar karanlığın saltanatın­dan kurtulmuştur.1082 Mesih mesihîleri şimdiki kötü dünyadan kur­tarmıştır.1083

Bu Mesih Merkezli yaklaşım, Mesih’in ikinci defa yeryüzüne gelmesi fikrini de içermektedir. Teknik olarak bu fikir bulunuş, bir yerde bulunma anlamına eğelen parousia kelimesi ile ifade edilir. Bu husus Pavlus’un mektuplarının hepsinde görülür. İsa Mesih zu­hur edecektir.1084 Kurtuluş bu an gelinceye kadar tam olarak ger­çekleşmemiştir.1085 O dualarında Aramca maranatha! (ya Rab gel!) ibaresi ile Mesih’i çağırır.1086 İsa’nın tekrar geleceği fikrinin, İsa’nın öğretisini yeniden yorumlayarak bu yorumu ona isnad eden Pavlus’a ait olduğu geleneksel bir görüş haline gelmiştir. Nitekim Si­noptik İnciller’e dikkatlice bakıldığında, İsa’nın hiç bir şekilde ken­disinin ikinci gelişinden söz etmediği görülmektedir. İsa’nın öğre­tisinde Pavlus’un şu sözlerinin bir benzeri bulunamaz:

Allah’ı bilmiyenlerden ve Rabb’imiz İsa’nın İncil’ine itaat etmiyenlerden intikam alarak Rab İsa’nın, kuvvetinin melekleri ile ateş alevinde gökten zuhurunda, sizi sıkıştıranlara sıkıntı ile ve size, sıkıntı çekenle­re, bizimle beraber rahatla eklemek Allah indinde doğrudur.1087

Aslında Pavlus’un Mesih şahsiyetine, böylece İsa’ya isnad etti­ği özellikler, Eski Ahid’de Allah’a ait özellikler olarak karşımıza çıkmaktadır.1088Buna, dikkati çeken T.F. Glasson olmuştur. Erken Ki­lise vaazlarda, konuşmalarda ve yazılarda İsa’dan Rab diye söz et­miştir. Bu yüzden bazı Eski Ahit ayetlerini İsa için kullanırken, bunlardaki Yahveh ismini Rab diye çevirmişler bununla da İsa’yı kastetmişlerdir. Böylece Eski Ahit’de Yahve’nin izzetle geleceğini ve adalelerle hükmedeceğini belirten ayetler İsa’ya isnad edilmiş­lerdir.1089

Söz konusu anlayış doğrultusunda hüküm de Mesih ve onun ikinci gelişi ile yakından alakalandırılmışım. Kulların işlerinin doğ­ru veya yanlış olduğu, Mesih İsa’nın gelişi ile belli olacaktır.1090 “Al­lah, Mesih İsa vasıtası ile” insanların gizli şeylerine hükmedecektir.1091 Hatta Mesih kendisi hüküm verecektir.

“Çünkü Mesih’in hüküm kürsüsü önünde hepimizin görünmesi gerekir; ta ki herkes gerek iyi gerek kötü, yaptığı şeylere göre bedende yapı­lan şeyleri alsın.”1092

Yeniden dirilme mefhumu da, aynı Mesih Merkezli anlayış doğrultusunda ele alınmıştır. Buna göre insanın yeniden dirilmesi olayının imkanı Allah’ın kudreti ile ilgili olamaktan çok, İsa’nın ye­niden dirilmesi ile ilgilidir. Mesih’in dirilmesi fikri bu anlayıştaki yeniden dirilme mefhumunun merkezini oluşturmaktadır. Çünkü buna göre Mesih’in yeniden dirilmesi, inananların dirilmesinin ga­rantisidir. Mesih ebediyyen dirildiği içindir ki, inananlar da ebediyyen dirileceklerdir.1093

“İmdi eğer Mesih ölülerden kıyam etti diye vazolunuyorsa, aranızda ba­zıları nasıl ölülerin kıyamı yoktur, diyorlar? Fakat ölülerin kıyamı yok ise Mesih de kıyam etmemiştir.”1094

Pavlus’un bu farklı çizgisini anlayabilmek için, onun İsa’nın öğ­retisini kabul ettiğini iddia ettiği tarihten önceki hayatını dikkate al­ma gereği duyulmuştur. Gerçekten de onun düşünce yapısında Yahudi olmasının izlerinin yanı sıra, Helenizmin ve gnostisizmin etkilerini görmek zor olmamıştır. Pavlus Helenistik kültürün canlı­lığını sürdürdüğü Tarsus’ta dünyaya gelmiş ve orada yetişmişti.

Onun kullandığı üslub, bulunduğu Yunan çevrenin etkisini açıkça göstermektedir. Ayrıca o, İsa’nın mesajını Helenistik kültüre uygun bir tarzda anlatmak için de, bilinçli bir çaba göstermiştir. Bu bakım­dan, ilk Hıristiyan teologu olarak görülmek istenen Pavlus’un dü­şüncesi bu arkaplan doğrultusunda anlaşılmalıdır.1095

Dördüncü İncil’in yazarında da benzeri kaygıları görmek müm­kündür. Yuhanna’nın kendi İncil nüshasında Sinoptik İncilleri ye­niden yorumladığı kabul edilmektedir. Bu yorum, İskenderiye fel­sefesi ve Efes’teki ilk Hıristiyan Kilisesi’nin anlayışı doğrultusunda olmuştur.1096

Sinoptikler’de görülmeyen parousia mefhumu burada görül­mektedir. Mesih havarileri yanına almak için tekrar gelecektir.1097 Kısa bir süre sonra havariler onu, Mesih de onları tekrar görecektir.1098 Dünyanın sonuna işaret eden gün kavramı da burada Me­sih’in tekrar gelip havarilerin, İsa’nın (a.s.) ve Baha’nın birleştiği (communion) zamana delalet etmektedir.1099 O gün acı değil mutlu­luk getirecektir.1100

Yuhanna’da bedenen yeniden dirilme fikri görülmektedir.1101 Ancak yine Mesih’in bu olaydaki merkezî rolü inkar edilemez. Ölüler onun sesini işitecekler ve dirileceklerdir.1102 Diğer taraftan İsa’nın yeniden dirilmesi, yeniden dirilme fikrinin kaynağı olarak görülmektedir.1103

O gün hükmetme yetkisi de Baba tarafından Oğu’la verilmiştir. Yeniden dirilenler onun hükmüne uğrayacaklardır:

“Ve hükmetmek salahiyetini ona verdi, çünkü İnsanoğlu’dur. Buna şaş­mayın; çünkü Saat geliyor, o Saat’te kabirlerde olanların hepsi onun sesini işitecekler.”1104

İşte bütün bunlar Yuhanna’ya ait İncil’in, o günün yaygın anla­yışlarım yansıttığı görüşünün ileri sürülmesine yol açmaktadır.1105

Sonuç olarak söyleyebiliriz ki, Allah ve ahiret inançları arasın­daki doğru türden bir ilişkiyi, teosentrik anlayışı yansılan Sinoptik İnciller’de görebilmemiz mümkündür. Burada anılan ilişki, Allah’ın Hükümranlığı kavramı çerçevesinde ele alınmıştır. Sinop tikler’de yeniden dirilme fikrinin de teosentrik anlayış, doğrultusunda ele alındığını söylemek mümkündür. Buna karşılık, Yeni Ahit’in geri kalan kısmının ilk Kilise’ye ait Kristosentrik anlayışın etkisinde ol­duğu görülmektedir. Bu kendini Mesih, hüküm ve yeniden dirilme mefhumlarında açıkça göstermektedir.




Yüklə 1,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin