Türk edebiyatının islamiyet'ten önce ve îslamî dönem genel tasnifi içinde; Türk Halk Edebiyatı kendine has yerini almaktadır. Bu edebiyat



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə13/34
tarix12.12.2017
ölçüsü1,6 Mb.
#34567
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   34

Bu tür araçların yardımı ile halk edebiyatı ile ilgili birçok detay etkili bir şekilde sunulma imkamna sahiptir. Halk edebiyatı ile ilgili sesli ve görüntülü mesajlar öğrencilere daha kalıcı bir şekilde verilebilir. Burada önemli olan amaçların iyi tespit edilmesi ve iyi organize edilmesidir. Burada öğretim elemamna sorumluluk düşmektedir. Kullanılan araçların bir araç olduğu unutulmamalıdır. Bazen bu tür araçlar dersin amacının önüne geçmemesi sağlıklı ve doğru olarak etkin kullanımlanna bağlıdır. Yeri geldiğinde hoca fil-mi/bantı/gösteriyi kesmeli gerekli açıklamalarda bulunmalıdır, ya da öğrencilerin yorumunu istemelidir.

Bilgisayar günümüzde eğitim alanında kullanımı istenilen düzeyde değilse de yaygın olarak kullanıldığım söyleyebiliriz. Özellikle de üniversitele-rimizin bu tür imkanları artık daha çoktur. Bilgisayar yardımı ile hazırlanmış hareketli, görüntülü ve sesli CD Roomlar yansıtıcı ile duvara gösterilerek bütün sınifa izletebilir. Dersin içeriğine uygun olarak hazırlanmış sunular yine aynı yöntemle sınıfta rahatlıkla kullanılabilir. Bunlar görüntü, resim, film, ses ve yazıyı bir arada kullanmayı sağladığı için hem göze hem de kulağa hitap etmektedir. Bu da öğretimin etkinliğim artırmaktadır. Bu tür araçların kullanımı, hocanın özel ilgi ve bilgisini gerekli kılmaktadır.

b. Ders Araç-Gereçlerinin Nitelikleri

Eğitim ve öğretim sürecinde araç ve gereçlerin niçin gerekli olduğuna başlıklar altında bakacak olursak:

1. Çoklu Öğrenme Ortamının Haarlanması.

Aynı zamanda değişik duyulanmıza hitap eden öğretim hatırlama oranı-nı da yükseltmektedir.

Okuduklanmızın % l O'unu, işittiklerimizin %20'sini, gördüklerimizin %30'unu. Hem görüp hem işittiklerimizin %50'sini, söylediklerimizin %70'ini, yapıp söylediklerimizin %90'ını hatırlarız. Araç gereçlerin kullanımı, öğrenme işlemine katılan duyu sayışım artırarak daha fazla ve kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesine yardımcı olur.

2. Öğrencilerin Bireysel İhtiyaçlannın Karşılanması

Son yıllarda kişilerin öğrenme kabiliyetleri gibi bilişsel becerileri üze-rinde yapılan araştırmalar insanların öğrenme stillerinin birbirlerinden farklı

156


olduğunu ortaya koymuştur. Çok sayıda öğrenme stili kuramı bulunmaktadır. Çoklu zeka kuramı en çok kabul gören kuramdır. Doğal öğrenme tercihleri bakımmdan bireysel farklılıkları 4 grupta toplayabiliriz:

Görsel/Sözel: Gözlerim kullanır, okuyarak öğrenmeyi tercih ederler Görsel/Sözel olmayan: Grafik, resim, video, slayt gibi araçlarla öğrenmeyi tercih ederler.

İşitsel/Sözel: Genelde dinleyerek öğrenmeyi tercih ederler Devinsel-Duyumsal: Yaparak-yaşayarak öğrenmeyi tercih ederler.

öğretmen sınırındaki öğrencilerin değişik öğrenme stillerine değişik a-raç ve gereçler kullanarak hitap etmelidir. Çünkü insanlar farklı biçimlerde öğrenirler. Öğretimde kullanılan araç-gereç sayışı arttıkça, her öğrencinin bireysel öğrenme ihtiyaçlanna uygun bir öğretim kanalının bulunması ihtimali de artacaktır.

3. Dikkatli Davranmanın Sağlanması

Geleneksel ders ortamlannda genellikle öğretmenler anlatma yöntemim kullanırlar. Belki de çoğu sınıfta sadece bu yöntem kullanılmaktadır. Durum böyle olunca ders araç/gereçleri ile sağlanan yenilik öğrencilerin dikkatim derse odaklamasında büyük öneme sahiptir. Öğrencilerin dikkatim çekmek, bilgilerin belleğe kaydedilmesinin ilk basamağım oluşturmaktadır.

4. Hatırlamanın Kolaylaştırılması

Bilgiler belleğe hem sözel hem de görsel olarak kaydedilmektedir. Dolayısıyla hem sözel hem de görsel olarak sunulan bilgilerin hatırlanma ihtimali daha yüksektir.

5. Soyut Kavramların Somutlaştırılması

Araç-gereçlerin eğitim ve öğretimde en önemli rollerinden biri soyut, karmaşık kavramları, anlaması güç olgu ve olayları basitleştirmesidir. Araçlar sözlü ya da yazılı bilgilerin aktanimasında beraber kullanılması duru-munda bazı öğrencilerin anlamakta zorlandıkları karışık konu içeriği daha somut şekilde anlamasın! sağlar.

6. Zaman Kazanılması

Bir resim bin kelimeye bedeldir ifadesi uyarınca araç gereçlerin öğretim ve öğrenme sürecinde tasarruf sağlaması beklenir. Örneğin, slayt ya da bilgi-sayar-prejeksiyon aracılığı ile işlenen bir şiirin tahtaya yansıtılması, onun incelenmesinde zaman tasarrufunu da beraberinde getirir.

7. Güvenli Gözlem Yapılması

Örneğin, video, VCD ya da kaset aracılığı ile bir halk müziği örneğinin suufa getirilerek incelenmesi, bu ortamı yaratmanın zoriuğunu ortadan kaldırır.

157

8. Farkh Zamanlarda Birbiriyle Tutarh içeriğin Sunulması



öğretmen bazen konuyu tekrar etme ihtiyacı hissedebilir, başka bir sınıfta aynı konuyu anlatması gerekir, ya da vurgulanması gereken bir noktayı unutabilir. Görsel araç-gereç kullanımı bu tür olumsuzlukları ortadan kaldırır. Bir tepegöz sunusunda öğretmen unuttuğu noktaları hatırlayabilir. Hazırlanan bir sunu aynı konunun işlendiği diğer sınıflarda da kullanılır bu da öğretmenin aynı içeriği hiçbir şey atlamadan anlatmasma olanak sağlar.

c. Kitap Okuma Çeşitleri

insan önce okumak için öğrenir sonra da öğrenmek için okur. Yazılı basılı kaynaklannın etkin kullanımı ancak amaca göre yapılacak okuma teknikleri ile mümkündür. Amaca göre okunmalıdır. Yapılan araştırmalar metnin türüne göre, okuyanın amacına göre değişik okuma şekillerinin olduğunu ortaya koymuştur (Gürses 1996: 98-103):

1. Göz, Atarak/Göz Gezdirerek Okuma

Bir kitap, konu, kelime vb. materyallerle ilgili belli hususların tespiti ile ilgili okuma. Bu tür okuma kendi içinde beşe ayrılır.

* Oryantasyonlu okuma: Herhangi bir yazıda esasa ilişkin bilgileri öncelikle okumaya denir. Örnek: Gazetede manşetin okunması gibi.

'" Selektif/ Seçmeli okuma: Belirgin noktaların sistematik olarak okun-masına denir. Bu da kendi içinde kaynağım alma, yerini bulma ve yan seçmeli okuma olmak üzere üçe ayrılır. Örnek, bir kitabın adinin, içindekilerin, ön sözünün okunması gibi.

* Paragraf okuma: Ana fikrin, paragrafın basında, ortasında, sonunda veya paragrafın bütünunde verildiğinden hareketle yapılan okuma türüdür. Okumada Paragrafın olumlu veya olumsuz şekilde bitip bitmemesi de önemlidir. Bu tür okumada, paragraftaki ana fikir ve yardımcı fikirler bulunur.

* Sütun okuma: 5 cm. uzunluktaki satırı bir 7, 8 cm. uzunluktaki satırı iki ve 10, 11 cm. uzunluktaki satırı üç dik çizgi varmış gibi okumaya sütun okuma denir.

* Çapraz, okuma'. Satır uzunluğu 6, 7 cm. ise sütunlar iki eşit parçaya yerleşecek şekilde yapılan okuma türüdür.

2. Düzgülü/Normal Okuma:

Yargılama ve değerlendirme yaparak okuma türüdür. Bu tür okumada özet çıkarma, not alma vb. çalışmalar yapılabilir.

3. Ağır/Yavaş Okuma:

Her bir kelimenin üzerinde tek tek durarak yapılan okumadır. Bir felsefî metnin okunması bu tür okumaya örnek gösterilebilir.

158

Okumak, okumak ama her şeyi gelişi güzel okumak değil, disipline e-dilmiş, eleştirel bir yaklaşımla okumak. Okumak, okumanın bir amaç değil bir araç olduğunu bilerek okumak, ilgi alanlarmuz, mesleklerimiz doğrultu-sunda ilmî eserleri, ilmî eserler yanında, edebî ve felsefî eserleri de okumak. Kısa zamanda çok şey ifade edecek şekilde özümseyerek okumak.



4. Çabuk/Hızlı Okuma:

Dakikada daha fazla kelime okuma ve okuduğu kelimeyi anlama faaliyetidir.

D. Türk Halk Edebiyatı Öğretîminde Öğrenci Merkezli Ölçme ve Değerlendirme

Ölçme ve değerlendirme, öğretim sürecinin önemli bir boyutudur. Öğretmen, öğretim konusundaki kararlanni ölçme ve değerlendirme ile elde edilen bilgüere dayalı olarak verir. Eğitim süreci içersinde ölçme ve değerlendirme ile, hedef davranışların ne kadarım gerçekleştirdiğimizi, gerçekleş-tiremediğimiz amaçlanmızın neler olduğunu, hangi konuların yeterince öğrenildiğim, hangilerinde eksiklerin bulunduğunu ve bu eksiklerin neler olduğunu, yanlış öğrenmeleri, yeterince öğrenilemeyen konuların neler olduğunu görürüz. Ölçme ve değerlendirme faaliyeti sayesinde, amaçlanmızı ve hedef davranışlarınım yeniden gözden geçiririz. Bu noktada ölçme ve değerlendirme kavramlannın açıklanmasında yarar vardır.

Ölçme, bir niteliğin gözlenip gözlem sonucunun sayılarla veya başka sembollerle gösterilmesidir. Değerlendirme ise, ölçme sonuçlarım bir ölçüte vurarak bir değer yargısına ulaşma işidir (Demirel 1998: 107).

Değerlendirme bir karar verme işlemidir, bu yönüyle ölçmeden aynlır. Ölçme işleminde var olanın, olanaklar ölçüsünde aslına uygun olarak betim-lenmesine çalışılır. Değerlendirmede ise ölçme sonuçları alınır; ölçütle karşılaştırılır ve ölçme sonucunun, ölçütle belirlenen koşulu karşılayıp karşılama-dığına bakılır. Değerlendirme, ölçülen özelliğe ilişkin bir kararla sonuçlanır. Bu karar, ölçülen özelliğin belli bir amaçla ise yarayıp yaramadığım gösterir. Değerlendirme işlemi yalın bir biçimde şöyle ömeklendirilebilir: Sözgelimi, genişliği l, 20 metre olan bir yere konabilecek bir dolap aranmaktadır. Bulunabilen dolapların genişliği ölçülür, "en çok l, 20 metre" ölçütü ile karşılaştırılır. Böyle bir durumda genişliği "en çok l, 20 metre" koşulunu sağlayan dolaplar ise yarar; sağlamayan dolaplar ise ise yaramaz. Çünkü genişliği, l, 20 metre veya daha az olan dolaplar böyle bir yere konabilir; l, 20 metreden daha fazla olan dolaplar konamaz.

Yukarıda görüldüğü gibi değerlendirme, ölçme sonucunu bir ölçüt ile karşılaştırma ve bu yolla, ölçme sonucuyla belirlenmiş olan özellik hakkında bir karara varma işlemidir. Bu tanım eğitimdeki değerlendirmeler için de

159


geçerlidir. Sözgelimi; bir dersten "geçer not" almak demek, bir yönüyle daha sonraki dersi öğrenebilmek demektir. Bu anlamdaki geçme ölçütü "en az 100 üzerinden 60 puan" olarak belirlenmiş olsun. Bir öğrenci 100 üzerinden 60 veya daha fazla puan almışsa geçme koşulunu karşılamıştır; 59 veya daha az puan almışsa bu koşulu karşılayamamıştır. Başka bir deyişle 100 üzerinden 60 puan veya daha fazla puan almış olan öğrenciler böyle bir amaçla yeterli düzeyde öğrenmiş, 59 veya daha az puan almış öğrenciler yeterli düzeyde öğrenmemişler demektir.

1. Öğrenci Merkezli Ölçmenin Amaçları

Okulda verilen eğiüme bağlı olarak bilginin ölçülmesinde dört faktör etkilidir. Bunlar şunlardır (özçelik 1982: 5):

'"Öğrencinin derse hazır oluş düzeyim belirlemek,

*Derste Öğretümesi planlanmış davranışların daha önceden öğrenilmiş olup olmadığım tespit etmek,

*Her öğrenme ünitesi sonunda, bu öğrenme ünitesinde öğretilmesi planlanmış davranışlardan hangilerinin tam olarak öğrenilmiş, hangilerinin tam olarak neden öğrenilmemiş olduğunu meydana çıkarmak,

*Dersin belli dönemlerinin sonunda bu dönemlerdeki etkileşimlerin ü-rünü olarak meydana gelen hedeflerle tutarlı öğrenme düzeyini belirlemek.

2. Öğrenci Merkezli Değerlendirmenin Amaçları

Değerlendirmenin amaçlarım da şu şekilde belirtebiliriz:

* Öğrenciye davranışı nasıl değiştireceği hakkında bilgi vermek,

* Yeterince başarılı olan öğrenciyi motive etmek,

* Öğrenci hakkında verilecek kararlara, kanaatlara temel oluşturmak,

* Öğretmenin etkinliğim kendi kendine kontrol etmesini sağlamak,

* Öğretimin niteliği ve niceliği hakkında yöneticilere ve diğer ilgililere bilgi vermek.

3. Halk Edebiyatı Ögretiminde Ölçme ve Değerlendirmenin Kullanım Şekilleri

Öğretmen meslek hayati boyunca değerlendirme esas olmak üzere çeşitli ölçme-değerlendirme araçları kullanmak durumundadır. Ölçme araçları dedi-ğimiz soru türleri ve teknikleri öğrencinin performansım ve beklediğimiz hedef davranışları ölçmeye yöneliktir. Bu araçların kullanılmasında dikkat edilmesi gereken en önemli husus, hangi ölçme aracının öğrencinin hangi performansım veya özelliğim, durumunu ölçmeye uygun olduğunu tespit edebilmek ve uygulamaktır.

Sorular öğrencinin; bilgi, anlama (kavrama), analiz, sentez ve değerlendirme durumlarım ölçmek amacıyla sorulabilir. Eğitimciler, Sokrat'ın öğrencilerim düşündürmek ve onların fikirlerim analiz etmeleri için sorular sorduğu 2200 yıl öncesinden günümüze kadar, doğru soru sorma stratejilerinin

160


öneminin farkındadırlar. Doğru soru, düşünmeyi başlatır, öğrencilerin yaratıcılıklarım ve kendi görüşlerim geliştirmelerinde ihtiyaç duyacakları pratik yapma fırsatım verir. Çeşidi amaçlara hizmet edecek şekilde sorular sorulabi-leceği gibi öğrencilerin düşünmesini sağlamak için de sorular sormak gerekir.

Diğer alanlarda olduğu gibi Halk edebiyatı öğretiminde de sıkça kullanılan ölçme araçlarım şu şekilde tasnif edebiliriz.

> Test sorulan: doğru/yanlış, çoktan seçmeli, eşleştirme

> Yazılı yoklama: kısa cevaplı, uzun cevaplı (kompozisyon türü) rapor/ödev hazırlama

> Södü yoklama

Bu ölçme araçlannın hepsi halk edebiyatının bütün alanlarım ölçmede pek kullanışlı değildir. Halk edebiyatı öğretiminde test türü soruların kulla-nılması sınırlılıkları da beraberinde getirmektedir. Çünkü edebiyatın bir kolu olan halk edebiyatının öğretilmesini bilgi, kavrama, analiz ve sentez düze-yinde bu tür araçlarla sağlıklı olarak ölçülmesi sınırlıdır. Halk edebiyatı eği-timinde ders esnasında hocanın sorulan, uzun cevaplı kompozisyon türü sınavlar ve öğrencilere verilecek ödevlerle daha sağlıklı şekilde sağlanabilir. Ölçme değerlendirmenin sağlıklı bir şekilde uygulanması öğretilmesi amaçlanan hedeflerin iyi tespit edilmesi ve bu amaçları ölçmede kullanılacak ölçme aracının buna göre kararlaştınîması önemlidir.157

E. Türk Halk Edebiyatı Eğitiminde Yemlikler

Edebiyat öğretimi ikili bir görev yapmak zorundadır: bir yandan öğrencinin dibilimi bilgisini artırmaktadır. Öbür yandan öğrencinin görgüsünü zenginleştirmekte ve onu değişik yönleriyle insanlığın durumlarıyla ilişkiye sokarak kişiliğim geliştirmektedir (Marshall 1994: 48). Bu bağlamda düşünecek olursak Türk Halk Edebiyatı Öğretimi'nin görevleri şunlardır:

* Öğrencinin Türkçe dil becerilerim -okuma, konuşma, yazma, dinleme-, dilbilgisini geliştirmek,

* Millî birlik ve beraberlik çerçevesinde bilgi ve görgüsünü zenginleştirmek suretiyle kişiliğim geliştirmek.

Türk Halk Edebiyatı öğretimi yapılırken öğrencilerin içinden geldikleri sosyal, kültürel çevre göz önüne alınmalıdır, öğretim eğer öğrenci merkezli

161


olursa öğretim hedeflerine ulaşmada daha etkili olunur. Öğrencilerin aile büyüklerinden, çevrelerinden getirecekleri -halk edebiyatı açısından- maddi ve manevî halk edebiyatı malzeme ve bilgileri sınıf ortamına taşımalanna fırsat verilmeli ve bu yönde öğrenciler teşvik edilmelidir. Bu imkan sağlan-dığında hedef kitle bu ürünlerde kendilerim, ailelerim ve kültürlerim bulacakları için derse olan ilgileri üst düzeyde gerçekleşmesi mümkün olacaktır. Aynı zamanda bu, değişik coğrafyalarda yaşayan Türk insaninin aynı durum ve olaylara gösterdikleri benzer/farklı yaklaşımlaruun da ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Ağıtlar, atasözleri, halk hikayeleri vb. halk edebiyatı ürünleri-nin incelenmesinde bu uygulama etkili olacaktır.

Tarih millî şahsiyetlerim kazanamadıkları veya koruyamadıkları için başka kültürler içinde eriyip giden insan topluluklamun hazin maceralarıyla doludur. Şayet bir toplum aynı akıbete uğramak istemiyorsa tefekkürüne, millî kültür ve şahsiyetine hayat verebilecek değerdeki kavramlarla tanışma-ya ve onları yaşayıp yaşatmaya mecburdur (Köstüklü 2001: 190). Bu kaygılardan olsa gerek, "büyük edebiyat geleneği olan Fransa, Almanya, ingiltere, İspanya, italya gibi ülkelerde edebiyat öğretimi millî edebiyat öğretimine yönelmiştir" (MarshaU 1994). Bu açıdan baktığımızda Türk Halk Edebiyatı öğretimi, millî şuurun oluşması ve yaşatılmasında son derece önemlidir. Gençlerin içinden çıktığı toplumun edebî, ahlakî, fikrî, bediî ve içtimaî dünyalarım öğrenmesi, kavraması ve yeni nesillere aktarması büyük ölçüde etkili bir halk edebiyatı ve halk bilimi eğitimi-öğretimi ile gerçekleştirilebilir.

Kültür bütünlüğü oluşturması açısından diğer Türk Cumhuriyet ve top-luluklannın Halk Edebiyatı ürünlerine yer verilmelidir. Öğrencilerin halk edebiyatı ürünlerim mukayese etmeleri sağlanmalıdır, iskandinav ülkeleri arasındaki sıkı bağ büyük ölçüde birbirlerinin edebî ürünlerim orijinal metin-lerinden okutulmasının sonucudur (MarshaU 1994).

Nesiller arasında Millî birlik ve beraberliği dünden bugüne temin edebilmek için, eğitim-öğretimin bütün kademelerinde bütün gençlere, müşterekliği herkesçe kabul edilen ana kaynak eserlerimizin mutlak surette oku-tulması gerekir. Yani Oğuz Kağan Destanı, Kutadgu Bilig, Dede Korkut vb. millî kültür varlığumzin şaheser eserlerim gençliğimizde okumuş isek millî kültür duygusunun müşterekliğinde her zaman birleşebiliriz (Güzel 1987).

Aynı dili, aynı duyguyu aynı vatanı paylaşan Türk balkının birikimleri-nin yeni nesillere aktaniması Türk Halk Edebiyatı eğitimine gereken özenin verilmesi ile mümkün olacaktır. Türk Halk Edebiyatı derslerinin başarılı olabilmesi için gerekli metodun UBaşan= Veraset X Muhteva X Öğretim elemanı X Zaman X öğretim teknolojisF formülü ile olacağı kanaatindeyiz.58
ALTINCI BÖLÜM ANADOLU SAHASI TÜRK HALK EDEBÎYATINDA TÜRLER

A.Türk Halk Edebiy atinin Tarihi Gelişimine Kısa Bir Bakış

Halk kelimesi ve terimi, batı dillerinde eski "Pupulus", "Vulgus" ve "Volk" kelimeleriyle karşılanmaktadır. Türkçede "halk kelimesi", Orhun Kitabelerinde (VIII, Jhdt.) "Kara Budun" olarak geçmektedir. Esas itibariyle halk, lügatde "yaratılan, insan-beşer"dir. Faili "yaratan"dır. Terminus Technicus'ta "Kavim, devletin teb'ası, millet ve ümmet' manalannda kullanılmıştır. Avrupada "halk" hayatinin maddi ve manevî cephelerinin tetkiki "/oAUtor"denilen bilmin daimin doğmasına sebep oldu. Bu terim ilk defa 1846 da Willliam Thoms tarafından kullanıldı.

Türkiye'de ise ilk olarak Ziya Gökalp (1913) folklor yerine halkiyat kavramım kullanır. Ondan yaklaşık 6 ay sonra Fuad Köprülü (1914) Yeni Bir îlim: Halkiyat: Fok-lore makalesinde folklor kavramım kullanır. Onu Rıza Tevfik Bölükbaşı takip eder. Halbuki daha önceki yüzyıllarda aynı manaya gelen ve bugün de kullanılan "Volskunde" bilim dalı mevcuttu. îşte bu bilim dalı;

"Malz.emesi dile dayananan; destan, masal, atalar sözü, bitmece, türkü, ninni cinsinden anonim ve kollektif karekter taşıyan eserleri" la litterature populaire isimleri altında topladılar. Avrupalı Türkologlar da aynı görüşü paylaştılar. Fakat Türk Halk Edebiyatı, daha çok Alman Halk Edebiyatına parelel olarak gelişmeye başladı. Bu noktadan hareketle Türkiye'de "halk" mefhumunun kullanılması veya aranması; XIX. yy'dan itibaren Şinasi'nin Durub-ı Emsal-i Osmaniye'^, Ziya Paşa'nın Şiir ve İnsa'sı, N. Kemal'in tiyatroları ve Vatan gibi makaleleri, mutlak rejimden meşrutiyete doğru giden yolda, aslında var olan halkı ve milleti Avrupaî bir görüşle arayan eserlerdir.

Bilhassa 1908'den sonra Türkiye Türklerinde halka dönüş hareketi, Türkçülük ve milliyetçilik davalanna parelel olarak nazari bir folklor cereyanı şeklinde kendini gösterdi. Halk kültürü ile aydınlann bilgi ve kültürleri arasındaki hududu tayin etmek, Türk balkının maddi ve manevî hayatım aramak, bulmak düşüncesi ve Divan Edebiyatı yanında bir de Halk Edebiyatı tasavvuru bu devrin romantizmim teşkil eder. Buna göre Halk Edebiyatı:

164

"Divan Edebiyatı dışında kalan Saz ve Tekke mahsulleri nevinden ferdi mahsullerle, malzemesi dite dayanan; atalar sözü, destanlar, masallar, hikayeler, fıkralar, bilmeceler, maniler, türküler, ağıtlar, ninniler vb. gibi ilk söyleyicilerini umumiyetle tesbit edemediğimiz eserlerin meydana getirdiği edebi ekoldür. "159



Türk Halk Edebiyatı sahasında, son zamanlara kadar gerekli bir araştırma yapılmamıştır. Bazı ferdi araştırmalar varsa da, birçoğu birbirinin nakli veya tekranndan ibarettir. Orta Avrupa ve Anglo-Sakson devletlerinde yapılan araştırmalar seviyesinde bir araştırma yoktur. Bugüne kadar Türk Halk Edebiyatı üzerinde çalışanlar: /. Kunos, O. Spies, A. M. Schimmel, H. Uplegger, M. F. Köprülü, F. K. Timurtaş, P. N. Boratav, S. N: Ergun, T. Alangu, Ş. Elçin, I. Basgöz. M. Bali, S. Sakaoğlu, D. Yıldırım, U. Günay, A. Güzel, F. Türkmen, N. Gözaydn, B. Seyidoğlu, Ş. Kurgan.. vb. dirler.

Türk Halk Edebiyatı Klasik tasnife göre;

* Anonim eserler,

*Aşık edebiyatı,

*Tekke (Dint-Tasavvufî Türk) edebiyatı olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Aslında Türk Halk Edebiyatı üzerinde daha sistemli araştırmalar yapabilmek için, Tekke ve Aşık edebiyatlarım müstakil olarak düşünmek zorundayız. O zaman hem halk edebiyatı hem de tekke ve Aşık edebiyatı müstakil olarak araştınlınca daha müsbet neticelere varılır.

Türk Halk Edebiyatı sahası, bugün için yegane el atılmamış sahadır. Hemen hemen hiçbir yönü ele alınmamıştır. Halbuki Türk Halk Edebiyatım meydana getiren mahsullerin pek çok özellikleri vardır. Biz bu araştırmamız-da ana hatlarıyla Türk Halk Edebiyatının özelliklerim ele almak istiyoruz.

Bilindiği gibi Türk Halk Edebiyatının ana vasıftan ve özellikleri;

sözlü almaşı, ağızdan ağıza nakledilmesi bu arada varyantlasması, geleneksel oluşu, kalıplaşması ve musiki ile söylenmesidir.

* Türklerin îslamiyetten önce sözlü geleneği bugünkü Türk Halk Edebiyatıda yaşamıştır. Halk şairleri şiirlerini sazla söylemiştir. Bu sebeple halk şairlerine "Saz Şairleri" de denmiştir. Halbuki eski şiir geleneğinin şairlerine Oğuz Türklerinde "Ozan" adı verilmiştir. Bu kelime XVI. yy.'a kadar devam etmiş, XVII. yy.'dan itibaren "Asık ve Saz şairF'ne bırakmıştır.

* Halk şairleri şiirlerini yazmamış, söylemişlerdir. Bu söyleyiş bir iki kişiye değil, topluluğa hitap şeklinde geçmektedir. Saz şairleri çok defa kendi eserlerinin de bestekarı olmuşlardır. Aynı zamanda başka şairlerin şiirlerini de saz eşliğinde okumuşlardır.

165

'" Halk. Edebiyatının üçüncü özelliği ve niteliği, eserlerin anonim olmasıdır. Türküler, maniler, masallar vb. umumiyetle halkın ortak mah olan edebi mahsullerdir. Bu anonim eserlerin nasıl oldukları ve ilk söyleyicileri belli değildir. Bunları ilk söyleyenler unutulmuş, ağızdan ağıza yayıldıkça zamanla yine adı bilinmeyen sanatkarlar bunlar üzerinde şekil ve konu bakımından ilaveler ve değişiklikler meydana getirmişlerdir.



Halk edebiyatının diğer bir özelliği de zengin ve devamlı oluşudur. Divan şiirinde olduğu gibi kalıplaşmış benzetmelere, imajlara ve konulanı sahip bulunmasıdır. Bu husus, ifade ve üslupda da kendini gösterdiği için, halk şiirimizde tekrariamalara çok tesadüf olunur.

Halk edebiyatının bir başka belki de en temel özelliklerinden biri de belli bir ezgi ile söylenmesidir. Ezgisiz halk edebiyatı düşünülemez.

Şimdi ana hatlarıyla Türk Halk Edebiyatının Nazım şekil ve türlerim ta-myalım.

o. Halk Edebiyatının Nazım Şekilleri

Türk Halk şiirinin nazım birimi dörtlüktür. Kafiyelendirme itibariyle umumiyetle birbirine benzeyen bu şekiller vezin ve bilhassa beste bakımından farklılık göstermektedir. Halk şiirinde vezin olarak hece kullanılmıştır. THŞ'nin ölçüşü "hece ölçüsu"dar. Çağlar boyunca bu hiç değişmemiştir. Divanü Lugaü't-Türk'te vezin, ölçü karşılığı (küg) terimi geçer. Hece ölçüşü Türk Dili'nin yapısından doğmuştur. Hece ölçüsünde esas, mısralardaki hece sayısının birbirine eşitliğidir, îlk dörtlüğün mısraları kaç heceli ise, ondan sonraki dörtlüklerin hece sayılan da uymak zorundadır.

Hece vezni, îsîamiyettten önceki birçok eserde aynen kullanılmaktadır.160 Hece vezninde esas olan, mısralardaki hece sayısının belirli bir sayıda olmasının yamsıra, bu mısralann durak (Klasik Edebiyatta karşılığı takti)larla bölünmesidir. Duraklar mısrayı eşit aralıklarla bölerler. Tek sayılı hece ölçü-lerinde artık heceler birinci grupta yer alır. Durak kelimeyi bölemediği gibi, söz kalıplarım da bölemez. Bu yönüyle taktiden farklıdır.

Türk Halk Şiirinde nazım şeklim belirleyen bir başka unsur ise kafiyedir. Halk şiirinde iki çeşit kafiye söz konusudur. Bunlardan birincisi mısra sonla-nnda görülen ses benzerliğine verilen şürimizdeki genel addır, îkincisi ise yalnız Halk şiirinde görülen ilk dörtlüğün birinci ve dördüncü mısraları ile her dörtlüğün son mısraında görülen ses benzerlikleridir ki buna kafiyeden ziyade ayırdedici bir özellik olarak ayak diyoruz.161 Ayak, tekarlanmasına veya değişmesine göre Tek Ayak veya Döner Ayak adım alır. Kafiye konu-sunda yerine göre yarım bir ses benzerliği ile yetinilirken, ayak konusunda titiz davranıhr. Şiirin bütün yükü bu ayak üzerindedir. Şiirin konu ve kompo-zisyonunu ayak yönlendirir.


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin