Osmanlı-Rus Savaşı1



Yüklə 8,72 Mb.
səhifə13/193
tarix27.12.2018
ölçüsü8,72 Mb.
#87611
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   193

26 Maltız Maltalılara verilen isimdir. Batılı kaynaklar bu olayı İskenderiye katliamı olarak isimlendiriyorlar. Bkz; Tom Little, Modern Egypt, Londra; Ernest Benn Ltd., 1967, s. 44; Baron De Kusel (Bey), An Englishmenan’s Recollections Of Egypt 1863-1887, London, John Lane, 1914, s. 169; Bkz; Norman Daniel, “Arabi and Egypt”, Islam, Europe And Empire, Edinburgh; Edinburgh, University Press, 1966, s. 389. Maltız olayı sırasında ABD’nin Kahire’de konsolosu olarak görev yapan Elbert E. Farman da bu olayı, önyargılı olarak anlatmaktadır. Bkz; Elbert E. Farman, a.g.e., s. 301-313.

27 Vezaret el-Harbiyye, El-Hamlet el-İsti’mâriyye alâ Mısr fi’l-Karn el-Tasi’, Kahire; Matbaat el-Emîriyye, 1957, s. 206; Abdurrahman el-Râfi‘i, a.g.e., s. 302.

28 YEE, 122/5, s. 5b. Ayrıca; John Laurence Rafuse, Egypt and The British Parliament, 1882-1918, University of Notre Dame, (basılmamış doktora tezi), 1972, s. 14.

29 Olaylarda meydan gelen can kaybı ve yaralanmalar hakkında kesin bilgiye sahip değiliz. Yukarıda verdiğimiz rakamlar bu konuda tarafsız olduğuna kanaat getirdiğimiz Mısırlı ve Batılı yazarların yazdıklarından karşılaştırarak sunduğumuz verilerdir. Buna örnek için bkz; J. Michael Reimer, Colonial Bridgehead, Government And Society in Alexandria 1807-1882, Kahire; The American University in Cairo Press, 1997, s. 171-172; Adolf, Hasenclever, Geschichte im Ägypten 19. Jahrhundert, 1798-1914, Halle 1917, s. 221. Diğer taraftan, Mısırlı yazar Selim Halil Nakkaş her iki tarafın toplam ölü sayısının 300 olduğunu iddia ediyor: Bkz; Selim Halil el-Nakkaş, Mısr li’l-Mısrıyyin, Kahire; el-Hey’et el-Mısrıyye el-Amme li’l-Kütüb, 1998, V/5. John Ninet, 163 Mısırlı, 75 Avrupalı olmak üzere toplam 238 kişinin öldüğünü iddia etmektedir. John Ninet olaylar meydana geldiğinde İskenderiye’de bulunuyordu. Ancak olayların şiddetini göstermek amacıyla ölenlerin sayısını abartmaktadır. Muhammed Abduh ise 75’i Avrupalı olmak üzere toplam 238 kişinin öldüğünü bildirmektedir. Bu konuda daha fazla bilgi için bkz; Abdurrahman el-Râfi‘i, a.g.e., s. 302-303. Babıâli adına hazırlanan Mısır meselesi raporunda ölenlerin sayısı 3 yerli, 40’tan fazla Avrupalı olmak üzere diğerlerinden çok az olarak veriliyor. Bu raporda verilen yaralı sayısı diğer iddialara yakın olarak 70’ten fazla diye belirtiliyor. Bkz; Rağıb Raif-Ahmed Rauf, a.g.e., s. 69. Bu rakamlara yakın olan diğer bir kaynak için bkz; Abdülazim Ramazan, Târih el-İskenderiyye fî Asr el-Hadîs, Kahire; El-Hey’et el-Mısrıyye el-Amme li’l-Kütüb, 1993, s. 112. Cromer ise sadece Avrupalıları dikkate alarak ölü sayısını veriyor. Ona göre, 50 civarında Avrupalı öldü. Bkz; Evelyn Baring, a.g.e., I/287. Bir çok Batılı yazar da Cromer’in verdiği rakamları kullanarak sanki, sözkonusu olaylarda hiç Mısırlı hayatını kaybetmemiş, Maltız olayı sadece Avrupalılara yönelik bir katliammış gibi, bilgilere yer veriyorlar. Buna örnek olarak bkz; Tom Little, a.g.e., s. 44; Baron De Kusel (Bey), s. a.g.e., 169; Norman Daniel, a.g.e., s. 389.

30 İrade Mısır, no 1022. Bu olay ayrıca Meclisi Vükela’da da görüşüldü. Bkz; İrade Mısır, no 1024.

31 YEE, 122/5, s. 8b.

32 Bkz; Rağıb Raif-Ahmed Rauf, a.g.e., s. 69.

33 YEE, 122/5, s. 9a.

34 YEE, 122/5, s. 8b.

35 Abdurrahman el-Râfi‘i, a.g.e., s. 303-304.

36 YEE, 122/5, s. 6a.

37 YEE, 122/5, s. 6b.

38 Norman Daniel, a.g.e., s. 390.

39 Süleyman Kani İrtem, Osmanlı Devleti’nin Mısır Yemen Hicaz Meselesi, (yayına hazırlayan Osman Selim Kocahanoğlu) İstanbul; Temel Yayınları, 1999, s. 73.

40 Juan R. I. Cole, tutuklananlar hakkında detaylı bir tablo vermektedir. Bkz; Colonialism and Revolution ın The Middle East; Social and Cultural Origins Of Urabî Movement, New Jersey, 1993, 242-243.

41 Parker Thomas Moon, Imperialim and World Politics, New York; The McMillan Company, 1926, s. 142.

42 Süleyman Kani İrtem, a.g.e., s. 73.

43 İngilizlerin Mısır’daki işgal siyasetini değerlendiren Fransız gazeteleri hakkında bir çalışma yapan Mısırlı yazar Mahmud Necib Ebu el-Leyl bu konuda birçok örnek vermektedir. Bkz; Mahmud Necib Ebu el-Leyl, el-İhtilal el-Biritani ve’l-Suhuf el-Fransiyye min Sene 1882 Hatta Sene 1904, Kahire; Matbaat el-Tahrir, 1953.

44 Ronald Robinson-John Gallagher-Denny Alice, Africa and The Victorians, The Climax Of Imperialism ın The Dark Continent, New York St. Martins Press, 1961, s. 96-98; Nadav Safran, Egypt in Search of Political Community; An Analysis of the Intellectual and Political Evolution of Egypt; 1804-1952, Cambridge; Harvard University Press, 1961, s. 49-50.

45 Bunlar arasında Lord Randolph da bulunmaktadır. Ona göre Urabî bu olaylarda suçsuzdur ve olaylar Hıdiv tarafından planlanmıştır. Bkz; Norman Daniel, a.g.e., s. 389.

46 Ancak yaralanan ve ölenlerde süngü izlerine rastlandığı için olaylara bazı askerlerin katıldığı da tespit edildi. Bkz; YEE, 122/5, s. 13a.

47 Amiral Seymour olayların politik bir tarafı olmadığı için askerlerini karaya çıkartmadığını Londra’ya bildirdi. Bkz; John Laurence Rafuse, Egypt and the British Parliament, 1882-1918, University of Notre Dame, Basılmamış Doktora Tezi, 1972, s. 14.

48 “Mabeyn’den Derviş Paşa’ya” YEE, 122/5, s. 47a-47b-48a; Padişahın nasıl bir çaresizlik içinde olduğunu ve politik bir tavır almakta zorlandığını, Derviş Paşa’ya çekilen bu telgrafta tespit etmek mümkündür. Belge için bkz; Ek no: 4.

49 Rağıb Raif-Ahmed Rauf, Mısır Meselesi, İstanbul; Babıâli Hariciye Nezareti, 1334, s. 71.

50 İrade Mısır, no 1028, iç no. 1.

51 YEE, 127/24, iç no. 1.

52 Abdülhamid bu bilgiyi daha önce Fransa’nın İstanbul Konsolosluğu’nda Başkatiplik yaptıktan sonra, Mısır Konsolosluğu görevinden

Romanya Elçiliği’ne tayin olan kişiden almıştır. Bkz; “Mabeyn’den Derviş Paşa’ya”, YEE, 122/5, s. 68a.

53 “Mabeyn’den Derviş Paşa’ya”, YEE, 122/5, s. 68a.

54 İrade Mısır, no. 1028, iç no. 2.

55 Bu konudaki bilgiler için bkz; Rağıb Raif-Ahmed Rauf, a.g.e., s. 71.

56 İrade Mısır, no 1029.

57 İrade Mısır, no 1028.

58 Abdülhamid Bismarck’tan Mısır sorunu için destek alma girişimlerinde bulundu. Bismarck Osmanlı Devleti’nin Konferansa katılması yönünde bir politika izliyordu. Berlin elçisi Sadullah Paşa’ya gönderilen telgrafta, söz konusu konferansın yapılmamasının Almanya’nın da lehine olacağı tezininin işlenmesi emredilmekle beraber, eğer konferans yapılacaksa Osmanlı Devleti’nin iştiraki olmadan yapılmalıdır, görüşünün ileri sürülmesi vurgulandı. Padişah her ikişık ta da Bismarck’ın desteğinin sağlanması için emir verdi. Bkz, YEE, 127/24. Ancak Derviş Paşa’ya çekilen telgrafta bu görüş tamamen reddedildi. Bkz; YEE, 122/5, s. 25b-26a-26b. numara: 17

59 Selim Deringil İstanbul Konferansının 3 Haziran 1882 tarihinde başladığını yazmaktadır. Ancak bu bilgi arşiv kaynaklarındaki kayıtlara aykırıdır. 1028 no. lu ve 19 Haziran 1882 tarihli İrade Mısır’daki kayıtlara göre Konferansın açılışı 22 Haziran’da yapılacaktı. Fakat, Avusturya’nın katılışı yukarıda açıklanan sebepten ötürü bir gün gecikince Konferans da bir gün tehir edilerek 23 Haziran’da açıldı. Karşılaştırarak bkz; İrade Mısır, no 1028; Selim Deringil, “The Ottoman Response To The Egyptian Crisis Of 1881-1882”, Middle Eastern Studies, Ocak 1988, c. 24, sayı; 1, s. 15.

60 İngiltere sözü geçen karara itiraz kaydı koyduktan sonra imzalaması Mısır’ı işgal niyetlerini göstermektedir. Nitekim bu imzadan 15 gün sonra İngiltere İskenderiye’yi bombaladı. Bu çalışmanın ilgili başlığına bkz.

61 Moritz Busch, Bismark: Some Secret Pages of His History, Londra; MacMillan and Co. Ltd., 1898, III/51-53.

62 E. Baring, a.g.e., I/303.

63 Prince Hohenlohe, a.g.e., II/291.

64 İrade Mısır, 1029.

65 Bu amaçlar Osmanlı devlet adamları tarafından tahmin ediliyordu. Bkz; “Mabeyn’den Derviş Paşa’ya”, YEE, 122/5, s. 70b. Numara: 43

66 YEE, 122/5, s. 76a.

67 Zekeriya Kurşun, Küçük Mehmet Sait Paşa-Siyasi Hayatı, İcraat ve Fikirleri 1838-1914, (basılmamış doktora tezi), s. 40-41; İ. H. Danişmend, a.g.e., VI/-91.

68 Said Paşa, a.g.e., I/79.

69 Osmanlı Devleti’ne 15 Temmuz 1882 tarihinde verilen bu notanın Fransızca aslı için bkz; Said Paşa, a.g.e., I/342.

70 İrade Mısır, no. 1041.

71 Said Paşa, a.g.e., I/79.

72 İrade Mısır, no. 1044.

73 İrade Mısır, no 1073.

74 Asım Paşa’nın Konferansta üye olarak Osmanlı Devleti’ni temsil etmesini Sadrazam Said Paşa önerdi. Bkz; İrade Mısır, 1039.

75 Bu konuda Sadrazam Said Paşa’nın düşüncesi için bkz; YEE, 124/45.

76 Söz konusu diplomatik geleneklere göre, Konferansın başkanlığı, toplantının yapıldığı ülkenin dış işleri bakanına aittir.

77 İrade Mısır, no 1039.

78 Konferansın bundan sonraki seyrinin zabıtları birkaç defterde toplanmıştır. Bunlardan biri BOA, YEE, 122/6’da kayıtlı defterdir. Toplam 277 sayfa olan bu defterin yaklaşık 200 sayfası boştur. Bir diğer defter ise BOA, YEE Defterleri, 1184’te kayıtlıdır. Konferansın Said Paşa başkanlığında toplanması hakkında bkz; BOA, YEE, 122/6, s. 2; BOA, YEE Defterleri, 1184, s. 1.

79 BOA, YEE, 122/6, s. 2-4.

80 Said Paşa, a.g.e., I/780.

81 BOA, YEE, 122/6, s. 5-7.

82 BOA, YEE Defterleri, 1184, s. 4-6.

83 Metnin tamamı için; 12 Ramazan 1299/27 Temmuz 1882, “İkinci İctima’ı”, BOA, YEE, 122/6, s. 9-11.

84 İngiltere’nin gizli bir amaç peşinde olduğuna dair hariciye nazırı Said Paşa’nın tespitleri için: bkz. 18 Ramazan 1299/2 Ağustos 1882, “Üçüncü İctima’ı”, BOA, YEE, 122/6, s. 16-17.

85 Bu görüş Said Paşa tarafından zabıtlara geçirildi: “. Mısırca Devlet-i Aliyye’nin sıfat ve vazîfe-i hükümdârîsine müterettib olan müdâhalât-ı askeriyeyi İngiltere’nin red ve men‘ ile bu vazîfeyi kendüsünün ihtisâs etmesi gibi zarar ve hatarı azîm ve cesîm olan bir hâli bertaraf. ” Bkz; BOA, YEE, 122/6, s. 17.

86 Adı geçen ülkelerin temsilcileri tarafından kaleme alınan kararın tercümesi: “Bâbıâlî Mısır’da icrâ-yı müdâhale-i askeriye içün fî 15 Temmuz sene 882 târîhli müttehidü’l-meâl nota ile kendüsüne vukû‘ bulan da‘veti ve mezkûr notada ta‘dâd olunan fıkarât ve şerâiti kabûl eder”. Bkz; BOA, YEE, 122/6, s. 19.

87 21 Ramazan 1299/5 Ağustos 1882, BOA, YEE, 122/6, s. 22.

88 24 Ramazan 1299/8 Ağustos 1882, BOA, YEE, 122/6, s. 24.

89 BOA, Y. A. Res., 17/17.

90 1 Şevval 1299/15 Ağustos 1882, BOA, YEE, 122/6, s. 38.

91 Ramazan Yıldız-Atilla Çetin, Sultan II. Abdülhamid Han, Devlet ve Memleket Görüşlerim, İstanbul; Çığır Yayınları, 1976, s. 178.

92 Said Paşa, a.g.e., I/81-82.

93 II Abdülhamid burada 4 bin askerden bahsetmektedir. Oysa yukarıda geçtiği gibi Mısır’a gönderilecek Osmanlı askeri hakkında, 5-6 bin rakamında uzlaşma sağlanmıştı. Bu konuda II. Abdülhamid yanılmaktadır. Ancak bu yanılma, İngiltere’nin asıl amacını tahlil etmek konusunda, II. Abdülhamid’in tespitlerini zayıflatacak nitelikte değildir. II. Abdülhamid’e göre İngiltere’nin bundan amacı, Osmanlı Devleti’nin merkezi kuvvetini zayıflatarak İstanbul’da bir devrim yapmaya uygun bir zemin bulmaktı. Ramazan Yıldız-Atilla Çetin, a.g.e., s. 71-72.

94 A.g.e., s. 71.

95 Bu konudaki Osmanlı tarafının çabaları için bkz; BOA, İrade Mısır, no 1068, 1069 ve 1073. Ayrıca, BOA, YEE, 122/6, s. 44, 50-55.

96 BOA, YEE, 122/6, s. 60.

97 BOA, YEE, 122/6, s. 65.

98 BOA, YEE, 122/6, s. 66.

99 BOA, YEE, 122/6, s. 69-75.

100 BOA, YEE, 122/6, s. 59-60.

101 BOA, YEE, 122/6, s. 60.

102 James Hubbard Goode, a.g.e., s. 96.

103 BOA, YEE, 122/6, s. 60.

104 BOA, YEE, 122/6, s. 60.

105 George Wasburn, Fifty Years in Constantinople; and Recollections of Robert College, Boston-New York; Houghton Miflin Company, 1909, s. 171.

106 Said Paşa, a.g.e., I/82-83.

107 Urabi Paşa, Hidiv’in bu tavrını şiddetle kınayarak onu vatan haini olmakla suçladı. Bkz; Muhammed, Cemal Abdulhadi-Leben, Ali Ahmed-Rif’at, Vefa Muhammed, Mısr, Beyn el-Hilâfet el-Osmâniyye ve’l-İhtilâl el-İngilizî, Münzü Muhammed Ali ve Hattâ Ahdi Muhammed Tevfik, Kahire, Tarihsiz, s. 121.

108 Sadrazam Said Paşa, bu askeri mukavelenin Osmanlı temsilcileri tarafından imzalandığını ileri sürüyor. Hatta bu mukaveleye dair Osmanlı Devleti’nin son tekliflerini hazırladığını ve büyük ölçüde bu tekliflerin İngiltere tarafından kabul gördüğünü iddia ediyor. Karşılaştırarak bkz; Said Paşa, a.g.e., I/82; YEE, 122/6, s. 38-43.

109 BOA, İrade Mısır, no. 1076; Bundan önce İngiltere tarafından teklif edilen mukavele metni için bkz; BOA, YEE Defterleri, 1184, s. 12.

110 Said Paşa, a.g.e., I/82; Rağıb Raif-Ahmed Rauf, a.g.e., s. 78.

111 YEE, 122/6, s. 65.

112 Rağıb Raif-Ahmed Rauf, a.g.e., s. 79.

113 Kamil Paşa, Kamil Paşa’nın Siyasi Hatıratı, İstanbul 1329, s. 14-15.

114 YEE, 122/6, s. 77-78.

115 Bilal N. Şimşir, “1878-1918 Yıllarında Türk-Rus İlişkileri”, Türk-Rus İlişkilerinde 500 Yıl, 1491-1992, Ankara; 12-14 Aralık 1992, Ankara; TTK, 1999, s. 149.

116 Elbert E. L. L. D. Farman, a.g.e., s. 145. Abdülhamid şehzade iken Sultan Abdülaziz’in Mısır seyehatine katılmıştı. Bu yüzden Mısır’ın adet ve geleneklerini yakından biliyordu. Bu konuda bkz; Nurullah Berberoğlu, Abdülaziz’in Mısır ve Avrupa Seyehatleri (1863-1867), İstanbul Üniversitesi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 1944.

Akabe Meselesi

Yrd. Doç. Dr. A. Haluk Dursun

Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Osmanlı tarihinde ve kaynaklarında Akabe meselesi olarak yer alan konu, İngiliz kaynaklarında daha ziyade Mısır’ın doğu sınırı, Sina Yarımadası sınırı ve Taba şeklinde geçer.1 Dolayısıyla, Akabe meselesinin mahiyetini tam olarak anlaşılabilmesi için Mısır Hidiviyeti’nin ne gibi imtiyazlara sahip olduğunu ve Mısır arazisinin neresi bulunduğunu bilmek lâzımdır.2

Hüseyin Hilmi Paşa,3 ikinci sadareti zamanında Mısır hududuna dair ortaya çıkan bir mesele hakkında bilgi almak istediğinde kendisine “vaktiyle Mehmet Ali Paşa’ya verilen fermana merbut harita elinde bulunmadıkça hudut hakkında malumat-ı sahihe vermek kâbil değildir” şeklinde Bâbıâli bürokratlarından cevap verilmesi, hadisenin nereden başladığının çok açık bir göstergesidir.4

Dolayısıyla biz de, 1841 fermanıyla Mehmet Ali’ye verilen ilk haritayı5 esas alarak gelişmeleri Hidiviyyet Osmanlı İngiltere ilişkileri çerçevesinde vereceğiz.

XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngilizlerin maksadı, İslâm hilafetini Mısır’a nakil ile kendi nüfuzları altına almak ve Anadolu’da bir Ermenistan Devleti teşkil ettikten sonra geri kalan kısmında dahi, yine kendi nüfuzlarına tâbi bir küçük hükümet teşkil etmek olmuştur. Bu sıralarda, Mısır Valisi İsmail Paşa’ya Hidiv unvanı verildikten sonra, Mısır ile Osmanlı Devleti arasındaki münasebetler kritik bir safhaya girmiştir.

Özellikle, 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılması Mısır’ın önemini daha çok arttırmıştı.6

Hidiv İsmail Paşa’nın devrinde gelişen muhtelif olaylar, onun 1879’da azledilip, Hidivliğe Tevfik Paşa’nın geçmesinden sonra daha da şiddetlenerek gelişti. Nihayet, Arabî Paşa isyanını7 bahane eden İngiltere, Fransa ile de anlaştıktan sonra 19 Mayıs 1882’de savaş gemilerini İskenderiye önlerine göndererek yeni bir durum yarattı. Bundan sonra “Şark Meselesi”nin8 en önemli konusu haline gelen Mısır buhranına, devletler arası diplomatik alanda bir çözüm yolu arandı ise de İngiltere bunu kendi çıkarına uygun şekle getirmek üzere, tek başına harekete geçip 20 Ağustos 1882’de Port-Said’e asker çıkardı ve 15 Eylül 1882’de de Kahire’ye girerek Mısır’a, Orta-Uzakdoğu’daki çıkarlarını korumak ve geliştirmek gayesiyle fiilen hakim oldu.9

Sina Sınırında Meydana Gelen Değişiklikler

1841 fermanında Süveyş-Refah hattı büyük Avrupa devletlerinin garantisiyle çizilmiş, 1886’da İsmail Paşa’nın Hidivliği zamanında Sina Yarımadası’na, Akabe ve Kızıldeniz’deki bazı noktalarda ilave edilmiştir. Bâbıâli, 27 Şaban 1309 tarihli Mısır’a gönderilen bir fermanla el-Ariş ile Süveyş arasında bulunan hattın cihet-i garbiyyesinin Mısır’a ait olduğunu ileri sürmekte ve buna mehaz olarak da Mısır resmî gazetesinin 14 Nisan 1892 tarihli nüshasını zikretmektedir.

Osmanlıların, Mısır sorununda esas kabul ettikleri çizgiler bunlardır. Bâbıâli, özellikle Akabe ve Vech’in Hicaz vilayetine dahil olduğunu vurgulamıştır. Fakat İngiltere, devreye girerek Mısır’ın sınırlarının bu şekilde tespitine karşı çıkmıştır. Osmanlı Devleti ile Mısır arasında değişik zamanlarda Sina Yarımadası sınırının kesin şekli hakkında değişik yazışmalar vâki olur. Bu yazışmalarda, Osmanlı tarafı, özellikle Mısır Fevkalâde Komiseri Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya göre; 10 “Hatt-ı imtiyazı resmiyye, Ariş’ten Süveyş’e giden hatt-ı müstakimden ibaret olup, bunun haricindeki yerler Mısır’a gayrıresmi olarak geçmiş, askerî tesis yapılmasına Osmanlı Devleti’nin müsaade etmeyeceği yerlerdir.”11

Osmanlı tarafının ileri sürdüğüne göre Akabe el-Vech (waghe) Müveylic Sina ve Akabe mahalleri için Mısır mahmilinin12 berren (kara yoluyla) gönderilmekte olduğu zamanlarda Mısır tarafının bölgede lüzumu kadar zaptiye bulundurmasına izin verilmiştir. Adı geçen mevkilerin

Hicaz vilayetine iade edilerek ilhakı, İsmail ve Tevfik Paşaların zamanındaki sınırların ve statükonun korunması istenmektedir.13

1840’tan 1906’ya kadar İngiltere’nin Mısır’daki menfaatlerinin esası, Londra’dan Hindistan’a giden yolun emniyetini sağlamaktır. Bu, özellikle 1869 Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra belirginleşmiş ve İngiltere, bunu gerçekleştirmek için değişik stratejiler denemiştir.14

Mısır üzerindeki hakimiyetini kesinleştirmek için İngiltere, Osmanlı Devleti’ni çeşitli cephelerden sıkıştırmıştır. Bu sıkıştırma, özellikle Osmanlı Devleti’nin Bağdat ve Hicaz Demiryolları ile Ortadoğu’da hakimiyetini çoğaltmaya çalıştığı dönemlerde artmıştır. Mısır, İngiltere için Kıbrıs ve Tunus’tan sonra Kuzey Afrika, Akdeniz, Hindistan ekseninde önemli bir merkezdir. Osmanlı Devleti, Mısır’daki hakimiyetine halel getiren İngiltere’ye, bir ara savaş ilanını dahi düşünmüştür.15

II. Abdülhamid, Hidiv Tevfik Paşa’yı azledip yerine İstanbul’da yaşayan Hidiv’in amcası Halim Paşa’yı getirmek istemektedir. II. Abdülhamid, olayları tetkik etmek üzere Mısır’a bir heyet göndermeyi düşünür. Bunun, Mısır’ın sahip olduğu imtiyazlara aykırı olduğunu söyleyen Fransa ve İngiltere, İskenderiye sahillerine donanma gönderdikleri gibi, Bâbıâli nezdinde de girişimde bulundular. Ayrıca Padişah, Mısır sularına donanmayı göndermeyi de tasavvur ediyordu. Bu sefer de Sait Paşa, dış devletlerin müdahalesine yol açabilir, endişesiyle itiraz etti, bunun üzerine de II. Abdülhamid tarafından azledildi.16

Büyük devletler (İngiltere, Fransa) İskenderiye sahillerine donanma göndererek Bâbıâli’ye bir takrir verip İstanbul’da bir konferans toplanmasını teklif ettiler. Bâbıâli, müzakerelerin yapılmasını kabul etmesine rağmen İskenderiye bombalandı. Daha sonra Mısır’ın tahliyesi için çalışmalar yapılmış,17 Adliye Nazırı Hasan Fehmi Paşa18 Londra’ya gönderilmiş, hatta tahliye mukaveleleri hazırlanmış ancak yapılan bu girişimler sonuçsuz kalmıştır.19

II. Abdülhamid’i en fazla meşgul eden problemlerden biri olan Mısır meselesinde takip edilecek politikanın tespiti için padişah bir encümen kurdurdu. Bu encümende Yaver-i Ekrem Şakir Paşa, Meclis-i Vükela’ya memur Ahmet Cevdet, eski sadrazam Said ve Şurâ-yı Devlet Reisi Şakir Paşa ve Sadrazam Kamil Paşa da bulunuyordu.

II. Abdülhamid, Mısır meselesinin çözümünü İngiltere ve Fransa’nın Akdeniz’de karşı karşıya gelmelerinde görmekteydi.

Buna karşılık Encümen-i mahsus ise meseleyi ilk safhada halletme planını benimsedi. Bu plânı uygulayarak İngilizlerin Mısır’dan çıkarılmasını Padişah’a tavsiye etti. Buna göre; ilk olarak Padişah’ın hukuku ile Osmanlı Devleti’nin Mısır üzerindeki hakları korunacak, daha sonra da İngiltere’nin Mısır’dan çekilmesi için gereken tedbirler alınacaktı. Encümende ağırlık kazanan bir fikir de Osmanlı Devleti’nin Mısır’a asker sevk etmesidir.20

Şakir ve Said Paşalar21 sevk teşebbüsünden önce Akdeniz’e kıyısı olan devletlerin, özellikle de Fransa’nın desteğinin sağlanması gerektiği tezini ileri sürdüler. Hatta Fransa’nın yanı sıra, Almanya’nın da devreye sokulması görüşünü II. Abdülhamid’e bildirdiler.

Mısır’ın Tahliyesi Müzakereleri

Sadrazam Kâmil Paşa’ya22 gelince, o, Mısır meselesinin daha ılımlı bir siyaset takibiyle çözümüne taraftardı. Kâmil Paşa’nın aldığı tavır sadaretten azline sebep oldu. II. Abdülhamid sadrazamlığa Şakir Paşa’yı atamak istedi. Şakir Paşa, bu görevi kabul etmeyerek yerine Cevat Paşa’nın tayinini tavsiye etti.23

İngiltere Hükümeti, Mısır meselesinde anlaşmaya razı olduğundan, iki devlet arasında 1885 yılında Mısır’ın boşaltılması hususunda görüşmeler başladı. İngiltere bu suretle Mısır’ı boşaltarak Osmanlı Devleti ile iş birliği yapmak, böylece diğer Avrupa devletlerinin baskısından kurtulmak, onları bu meseleden uzaklaştırmak ve Mısır’da en avantajlı duruma gelmek istiyordu.24

Bu sıralarda, İngiltere’de iktidara gelen Lord Salisbury,25 meselenin halli için Sir Henry Dummond Wolff’un İstanbul ve Kahire’ye gönderilmesini kararlaştırdı. Wolff, İstanbul’da Osmanlı hükümetinden Mısır meselesinin çözümlenmesi için iş birliği isteyecek ve bilhassa Sudan’da nizamın kurulması için yardım sağlanmasına çalışılacaktı.26

Sir Henry Wolff’un 22 Ağustos 1885’te İstanbul’a gelmesiyle başlayan görüşmeler sonunda, Osmanlı ve İngiliz hükümetlerinin birer Yüksek Komiser göndereceklerine, bunların Hidiv’le anlaşarak Mısır ordusunda ve idaresinde gerekli ıslahatları yapacaklarına ve bu bölge sınırları dahilinde emniyetin temininden sonra İngiliz askerlerinin Mısır’dan çekilmelerini düzenleyecek bir anlaşma yapma işine girişeceklerine dair kararlar alınmıştır.

Bu anlaşma ile Osmanlı Devleti, İngiltere’nin geçici olarak Mısır’ı işgal etmesini kabul etmiş ve böylece İngiltere’nin Mısır’daki durumu da meşruiyet kazanmış bulunuyordu. II. Abdülhamid’in bu meselede İngiltere’yle bir anlaşmaya gitmesinin sebebi, dış siyasetinde bu devlete asla mesele çıkarmamayı esas alması ve Mısır’da ısrar ederse Filistin, hatta Irak’ı kaybedebilme korkusu idi.27

Sir Henry Wolff, bu antlaşma hakkında hükümetine gönderdiği resmî mektubunda: Antlaşmanın Osmanlı Devleti’ni yatıştırdığını, ileride asıl antlaşma üzerinde bir uyuşmaya varılabileceği ümidini taşıdığını açıklamış ve Osmanlı Devleti’nin nüfuzundan bu bölgede faydalanmak gerektiğini belirtmiştir.
Osmanlı Hükümeti, 24 Ekim 1885 antlaşması hükümleri gereğince Mısır meselesini İngilizlerle görüşerek halletmek üzere, bir fevkalâde komiser tayin etmek için harekete geçerek, titiz tetkikler sonunda, Gazi Ahmet Muhtar Paşa’yı Mısır Fevkâlede Komiserliği’ne tayin etti. Bu zâtın esas görevi, Sudan’da asayişin iadesi ile, Mısır ordusunun düzenlemesi ve Mısır iradesinde lüzüm görülecek tadilâtın yapılması ve Mısır sınırının emniyetinin sağlanmasından sonra, Osmanlı Devleti’ne bir rapor düzenlemek ve sunmaktı. Komiserlik, İngiliz Komiseri Mısır’dan ayrıldıktan sonra mahiyet değiştirmiş, İstanbul ile Hidiv ve İngilizler arasında devletin menfaatlerini koruyan ve temsil eden bir makam haline gelmiştir.

Bunun kaldırılması Mısır üzerindeki Osmanlı hakimiyetini tehlikeye düşüreceği ihtimalini doğurmuştu.

Osmanlı Devleti’ne göre İngiltere’nin, Akabe Körfezi sahillerinin nereye ait olduğuna müdahale etmesinin esas sebebi, Hindistan yolu üzerindeki Süveyş Kanalı’nın öneminden kaynaklanmaktadır. Bâbıâli, İngiltere’nin Süveyş üzerindeki hassasiyetini ve Kızıldeniz’deki menfaatlerini anlayarak Devlet-i Âliye’nin bu konuda İngiltere’ye garanti vermesi gerektiğini düşünmüştür. Bu konuları, Atina’daki Osmanlı sefiri İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na aktarması niyetiyle verir.28

Yıldız Saray-ı Hümayunu Baş Kitabeti Dairesi’nden gelen belgelere göre, Akabe Körfezi’nin girişinde bulunan mevkilerin de Tur-ı Sina yarımadasında Mısır’a mı, Hicaz’a mı ait olduğunu değişik zamanlarda incelediğini biliyoruz. Meselâ 11 Şubat 1319 tarihinde Sadaretten Ahmet Eyyub Paşa’ya yazılmış olan tezkere örnektir.29

Yıldız Baş Kitabet Dairesinde Akabe ve civarındaki urban aşiretlerinin durumuyla ilgili bilgilere de rastlamaktayız. Özellikle el-Vech kazasına bağlı bölgelerde bulunan urban aşiretlerinin durumuyla ilgili yazışmalar olduğu bilinmektedir.30


Yüklə 8,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   193




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin