Tbmm tutanak Hizmetleri Başkanlığı



Yüklə 236,6 Kb.
səhifə3/5
tarix30.04.2018
ölçüsü236,6 Kb.
#49574
1   2   3   4   5

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, Komisyonumuzun birinci fonksiyonu müzakere. İkinci fonksiyonu ise sonuca, ürüne odaklanmak. Ben bu düzenleyici kurulların Komisyonumuzda üçüncü kez tartışıldığına ve tartışmaların aynı yoğunlukta tekrar olunduğuna müşahit oluyorum, şu anda gözlüyorum. Ara vermemizin amacı “Ortak bir metin teşekkül edebilir mi?” diye. Belli ki o konuda ne Hocam ne siz… Teşekkül etti mi Hocam ortak bir metin, aşağı yukarı? O konuda bir cevap, sadece cevap…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hayır.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ederim.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hayır mı?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Hocam, Selin Hocam, sadece öğreneyim diye, sonuç odaklı…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani tartıştık ama bir sonuca varamadık, burada varmayı umuyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, biz sonuç odaklı… Bütün partiler noktainazarlarını ortaya koydu, bir de ilave bilgi almak istiyorum. Hocam, sizin matlabınız doğru; iki fıkra kurumsal yapıyla ilgili, üçüncü fıkra bu kurumsal yapıların personasının nitelikleri, özerklik vesaireyle ilgili. Bir de üçüncü matlabınız var, o nedir matlabda? “İdari denetim kurumları” diyorsunuz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Denetleyici kurumlar var, bir de idari denetim kurumları…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet efendim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O konuda bir açıklama yapmanızı…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Az önce yaptım efendim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Öyle mi? Ayrı bir kurum mu bu?

DOÇ. DR. SELİN ESEN –Evet, az önce yaptım. Tekrarlamayayım isterseniz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkürler. Yok, sağ olun. Ben özellikle şey yaptım. Ayrı bir fıkrada, burada da göremiyorum ben yani burada… Tamam, mesele yok zapta geçtiğine göre.

Söz vereceğim Hocam. Faruk Bey, sizlere de söz vereceğim.

Eğer müşterek bir metne ulaşma imkânı yoksa -bizim görüşümüz belli, MHP’nin önerisi belli, sizlerin önerisi belli- eğer müşterek metin elde etme kapasitesi hâlen devam ediyorsa yine arada, akşam beraber çalışılır ve bir metin oluşturabilirsiniz.

Ben noktainazarlarınızı ifade etmek üzere tekrar söz vereyim, ondan sonra, metin oluşup oluşmama kapasitesini değerlendireceğim başkanlık yetkimi kullanarak. Ya ayrı bir gün çalışın, müşterek metin yapın veya izleyen bölüme aktaralım çünkü devamlı günlerimizi yiyor, saatlerimiz yiyor müzakere. Tekrarcı müzakerelerden kaçınılması gerektiği hususunu arz ediyorum efendim.

Buyurun Hocam.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkan, bildiğiniz gibi, bizim bu konularda bir önerimiz bulunmamaktadır. Ancak, şimdi, değerli arkadaşlarımızın, akademisyen arkadaşlarımızın açıklamalarını dinledim ben. Sonuçta bu anayasaya girecek birtakım düzenlemeler.. Ben de anlamak için bir soru sormak istiyorum, hani, sonuca ulaşmak adına.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz mesela şu Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi ya da MHP’nin önerisi doğrultusunda, onları biraz revize ederek, aslında, bakın, RTÜK’ü, kamu denetçiliğini, Yükseköğretim Kurulu yerine geçen YDK’yı da bir düzenleyici ve denetleyici kurul olarak gördüğümüz zaman, o zaman tek bir maddeyle tümüne bir anayasal dayanak oluşturmak mümkün. Şimdi, şunu öğrenmek istiyorum: Bir yandan Yükseköğretim Düzenleme Kurulunu koyup diğer yandan, RTÜK’ü, kamu denetçiliğini anayasaya ayrı kurullar olarak yazdıktan sonra, o zaman geriye ne kalıyor? İnsan Hakları Kurumu, bilgi edinmeyle ilgili bir kurul, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu gibi kurullar. Şimdi, bunlardan niye 3 tanesini kendi başına düzenledik de, diğerlerini torba bir madde hâlinde tanzim ediyoruz? O zaman, ben şunu anlamak istiyorum: Tümüne ilişkin, genel torba madde ilkelerini koymak gerekir yahut da bir kısmı yasayla düzenlenmiştir bunlar zaten ama önemli gördüklerimizi yani muhakkak anayasal olarak temellendirilmesinde zaruret gördüklerimizi Yükseköğretim Kuruludur, kamu denetçiliği gibidir. Bunların düzenlediği yerleri düzenlememek mi gerekir acaba? Burada ben sorunun sanki karışık bir hâl aldığını görüyorum. En azından kendi adıma bu önerilerin felsefesini ben anlamak istiyorum.

(Oturum Başkanlığına Sırrı Süreyya Önder geçti)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Buyurun.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet, cevap vermeye çalışayım.

Şimdi, bu söylediğiniz 3 kurum anayasada ayrı ayrı düzenlendi çünkü bu 3 kurumun özel ve özgül konumları olması nedeniyle. Örneğin kamu başdenetçiliği son derece önemli bir kurum ve niteliği itibarıyla da bu torbanın içerisine -yani benim kendi düşüncem- alınmaması gereken bir kurul çünkü dikkat ettiyseniz kamu başdenetçisini düzenlerken bu başdenetçinin nasıl seçileceği, görev ve yetkilerinin neler olacağı vesaire son derece ayrıntılı düzenledik çünkü biz bu kurumu çok önemsiyoruz. Diğerlerini önemsemiyor değiliz ama bu kurumu çok önemsiyoruz ve o nedenle bunun anayasada ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini söylüyoruz.

Üniversiteler, keza aynı şekilde yani üniversite özerkliğinden söz ediyoruz. Üniversitelerin belli bir denetim demeyelim ama bir düzenleme alanı içerisinde bulunması gerektiğini söylüyoruz, o nedenle bütün partiler bu konuda uzlaşmaya varabildik, hemfikir olduk. Keza RTÜK, çok, son derece önemli bir alan. RTÜK’ün anayasada ayrı bir şekilde düzenlenmesinin nedeni de ya da istenmesinin nedeni de siyasal partilerin bu alana doğrudan müdahale etmek istemeleri ya da doğrudan temsilci yollamak istemeleri. Şimdi, siyasal partilerin doğrudan temsilci yollaması bizim burada söylediğimiz idari özerklik ya da işte seçim personelinin vesairenin idari özerklik ilkesi çerçevesinde oluşturulmasına aykırılık oluşturabilecek. Dolayısıyla RTÜK, bu anlamda bir istisnai konuma sahip hem düzenlediği, denetlediği alan itibarıyla son derece önemli hem de dediğim gibi kuruluş biçimi açısından diğer düzenleyici ve denetleyici kurullardan daha farklı bir niteliğe ve konuma sahip olması nedeniyle biz bunu düzenledik ayrı bir şekilde ya da düzenlenmesini istiyoruz ama öte yandan piyasalara ve sektörlere ilişkin düzenleyici ve denetleyici kurulların nitelikleri farklı. (2)’nci fıkradaki “idari denetim kurumları” dediğimizde işte idarenin keyfîliğinden kaynaklanabilecek –sizin de az önce söylediğiniz- diğer kurumların anayasada yer alacak bu kurumda getirilen güvencelerle donatılmasını sağlamak o nedenle.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Efendim, peki. Tamamlayıcı bir soru yani anlamak için.

Öneminden dolayı 3 düzenleyici kurulu müstakil olarak tanzim ettik, diğerlerini genel ilkelerle anayasal olarak temellendirdik, temel yaklaşım bu. Peki, şöyle bir sorun olabilir mi? Şimdi, biz, bir alana münhasır kurulu anayasada açıkça zikredip temellendirmeden rahatlıkla yasa koyucu o kurulu hiç kanunla düzenlemeyebilir de…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu geçen hafta tartıştık Hocam, özellikle TİB serbestliğini tartıştık.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Evet, işte, o öyle olunca acaba o zaman bunların bir güvencesi oluyor mu yani torba düzenlemenin ne kadar bir güvencesi olacak?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, yani bunlar arasındaki ilişkiye bilmiyorum doğru bir örnek olur mu? Mesela, ceza hukukunda görevi kötüye kullanmanın çeşitli tipleri var: Zimmet, ihtilas, irtikap vesaire -eski adıyla söylüyorum- ama bir de görevi kötüye kullanma suçu var yani bir genel düzenleme var ama bunun özel tiplerinin ayrıca düzenlenmeleri söz konusu. Buradaki tıpkı bunun gibidir ve idare dinamik bir yapıdır, toplum dinamik bir yapıdır. Bugünkü kurullarla da sınırlı olmayacaktır geleceğin hukuk düzeni. Ayrıca önem verilen yani gerçekten hepimizin üzerinde ittifak edeceği önem bakımından RTÜK veya YÖK gibi kuruluşları, bir de kamu başdenetçisini ayrıca düzenledik. Buna özel hükümler koyduk seçim usulüne vesaireye ilişkin, özel hükümler koyduk ama onlarla paralel daha alt düzeyde veya daha spesifik bir alanda faaliyette bulunabilecek olan kuruluşlar oluşturulabilir. Mesela insan haklarına ilişkin daha spesifik bir alanda bir kurulun oluşturulması zaman içerisinde ihtiyaç olarak ortaya çıkabilir.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Zaten var, kuruldu. İnsan hakları kuruldu ama onun temeli olarak.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Başka bir şey de olabilir yani onun o temeli de olabilir, başka bir şey de olabilir ve…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ali Bey, ben anlamak için de daha iyi bir şey yapalım adına bir de size o zaman…

Şimdi, elimizde Avrupa anayasaları var. Burada mesela şu an Polonya Anayasası “Yüksek Denetleme Kurulu” demiş, işte “ombudusman”a benzer “vatandaş hakları komiseri” demiş, bir de mesela “Radyo Televizyon Kurulu” demiş, onun dışında genel bir torba, başka kurullara imkân veren bir kurula anayasada yer vermemiş. Benim endişem şu: Kurulun adı tasrih edilmeden, bir kurul adı tasrih edilmeden görev alanı anayasal olarak temellendirilmeden kanunla “Yasama bunu düzenleyebilir.” dedikten sonra anayasal olarak onu yazıp yazmamanın hani çok önemli olmadığı sanki kanaatimde. Yoksa gerçekte…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama Yavuz Hocam, Macaristan’da da “bağımsız idari kurumlar” demiş geçmiş. Yunanistan’da böyle demiş geçmiş.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yok, yok şimdi şu öneriniz yani gerek CHP’nin gerek MHP’nin bu torba önerisine benzer, ben şu an bulamadım. Bir anayasada var mı, herhangi bir anayasada böyle bir öneri?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Macaristan’da var.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Macaristan, Finlandiya, Romanya.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yunanistan’da da var “bağımsız otoriteler” deyip genel hükümleri saymış.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; bir konuda bir usul değerlendirmesi yapabilir miyiz? Belli ki ben mesela pazartesi günkü oturumlara geliyorum, perşembe günü ne konuşuldu bilmiyorum, cuma günü ne konuşuldu bilmiyorum. Belli ki bazı arkadaşlarımız iki gün sonraki oturumlara geliyor, ne konuşulduğu bilinmiyor ve aynı tartışmalar yeniden tekrarlanıyor ve bu korkunç zaman israfına yol açıyor. Acaba sevgili Özcan, bize sonradan gelen arkadaşlara, iki gün evvelki yani katılmadığı oturumların müzakere tutanaklarını verin, arkadaşlarımız değerlendirsin, tartışılan şeyleri öğrenme veya açıyı tekrarlama merakıyla tekrar tartışmış olmayalım. O konuda bizi… Ben gelemiyorum, mesela cuma günü geliyorum ama ne var? Ondan evvelki iki günde yokum. Bana verin, ben okuyayım ve yüksek kurulun gerçekten tartışılan sorunlarda zamanını almayalım, çok önemli bir şey. Bunu aynen tartıştık Hocam, her iki…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkanım, ben sadece hani…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama Hocam o konuda…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bir bağımsız otoriterlerle ilgili…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Benim hürmetim sonsuz ama Hocam, zamanımız yok.

Bakın, artık, bütün arkadaşlar…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tamam, artık başka soru sormuyorum, açıklama yapmıyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, o anlamda demiyorum. Usul çok önemli Hocam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Müsaade edin arkadaşlar, en azından BDP’yle ilgili biz gelmeyen üyelerimizi o gün ne tartışmalar yapıldığı konusunda bilgilendiriyoruz, sanırım diğer partilerin de böyle bir şeyi vardır.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Aynısını yapıyordur, evet.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Şimdi, bütün bunlardan maada bir bu tartışmayı yeterince yaptığımız kanısı bende oluştu. Siz bunu paylaşıyor musunuz öneri sahipleri?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – O zaman bunu bu şekilde geçelim, yol alalım.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yazalım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama ortak öneri çıkmadı ki.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Çıkmasın.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çıkmasın ne yapalım.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Kendi önerileri var.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani bilmiyorum, belki çıkabilir yani bu...

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çıkarsa mümkün Hocam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Çıkarsa her an geriye dönüp tekrar başlayabiliriz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Alırız.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, izin verir misiniz?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Estağfurullah.

FARUK BAL (Konya) – Biz, Sayın İyamaya’nın hassasiyet gördüğü zaman unsuruna azami özen gösteriyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesinlikle gösteriyoruz, ondan hiç şüphem yok.

FARUK BAL (Konya) – O bakımdan tekrardan da kaçınarak ifade ediyorum, zatıaliniz ve Sayın İyimaya sabahki oturumda “Uzlaşma olur ise biz de katılabiliriz.”i…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Aynı şey geçerli, tabii, tabii.

FARUK BAL (Konya) – …ifade ettikleri için bu toplantı bilim adamlarına havale edildi, bir uzlaşı olabilir mi diye. Yine, zaman mevzusunda hassasiyet olmazsa ikisi arasındaki farkın olmadığını da açıklamaya çalışırım ama ona riayet edelim. İkisi arasında fark siz “yoktur” diyorsunuz, ben “vardır” diyorum veya tersi oldu, ben “vardır” diyorum, siz “ yoktur” diyorsunuz. Şimdi, eğer siz -Sayın Atar’ın da sorusunu ben dikkatle dinledim -şu noktada iseniz bu uzlaşma sağlanır. Sabahleyin Hocam yoktu, o bakımdan özetle ifade edeyim. Parlamenter sistemi esas alarak biz bir anayasa yapıyor isek halkın temsilcilerinin oluşturduğu hükûmet icraat faaliyetini yaparken dünya gelişmiş, evrensel değerler artmış dolayısıyla birtakım yetkilerini kendileri kullanmıyorlar, bağımsız kurullara terk ediyorlar. Bunun bir anayasa lazım, bizim düşüncemizin özü bu. Bunun parlamenter sistemde olduğu gibi başkanlık sisteminde de olması lazım. Başkanlık sistemi böyle bir kurulu reddeden bir sistem değildir. O zaman, iki partinin önerisi yok, iki partinin önerisi olmamakla birlikte bir çerçeve maddesi yazmamıza ihtiyaç var ise bunun kısa, özlü ve sadece bu çerçeve içerisinde olması gerekir. Hocamın sorusuna cevap…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – E, onun için ara verdik zaten ama çerçeve oluşturamadınız.

FARUK BAL (Konya) – Oluştururuz çerçeveyi, o kolay. Siz iradenizi belli edin.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Belli ettik, daha kaç kere… Bu namaz değil ki günde beş vakit söyleyelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Farukçuğum, bir algı yanlışlığı var benimle ilgili, sizden sonra ben düzelteyim.

FARUK BAL (Konya) – Yani işin öğleden sonraya kalmasının sebebi hikmeti de buydu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, canım, buna karşı değiliz.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bir kısmını yazdık, doğru, yazacağız çünkü RTÜK dediğimiz olay çok önemli bir iştir yani rejimin adıdır RTÜK bir açıdan, demokrasi mi değil mi? E, bunu yazmamız lazım ama tütün piyasasını yazmamıza gerek yok. Ha, tütün piyasası da RTÜK de böyle bir anayasal yetkiden kaynaklanmış olması gerekir. Sözümün özü bu.

Teşekkür ederim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, bir açıklama yapayım.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Buyurun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bana atfen… Faruk Bey zannediyorum o sıra tam dinleyemedi.

Bir: Adalet ve Kalkınma Partisi, düzenleyici, denetleyici kurulların varlığını iyi yönetimin, haklar rejiminin teminatının bir gereği olarak görüyor ama bu sorunu anayasal sorun olarak görmez, nettir.

İki: Şu anda modellendirilen anayasa normu da böyle bir çözümü mecburi kılacak muhtevadan uzak. İki partinin bu konuda uzlaşması için -ve Barış ve Demokrasi Partisi “Ortak bir metin olursa katılırız.” dedi- ortak bir metin teşekkül etmedi.

FARUK BAL (Konya) – Hocam, o konuyu…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Dur Hocam, devam edelim. Bitireyim Hocam, bitireyim.

Biz katılmıyoruz dedim ona. Biz baştan katılmıyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Sabah kapıda “Katılacağım.” dedin. Zaman kaybettik efendim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Demedim efendim, hiçbir zaman demedik efendim. Demem, biz demeyiz Hocam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Biz dedik.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başta ne dediğimi biliyorum ben.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Dememiştir, dememiştir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani, burada, yine CHP ve MHP gerçekten müşterek bir metin oluşturabilir ve bunu ara müzakereyle yaparız. Biz diğer maddeye geçelim. Bu maddeyi nasıl geçeriz? Bir, müşterek metin oluşturacağız diye gayretiniz devam eder, askıya alırsınız veya bu maddede yine aynen iki partinin görüşlerini yazarak, biz de notlarımızı yazarak geçeriz.

Arz ederim Başkanım.

FARUK BAL (Konya) – Ben duyduğumu doğru anlayan birisiyimdir diye düşünüyorum ama yanılma payını da bir kenara bırakıyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesin yok, hayır. Yok, kesin gerçek ya, bir cümle yok, bir cümle dahi yok.

FARUK BAL (Konya) – Sabahleyin ben aynı şeyi biraz daha geniş anlattım. Parlamenter sistemde de var, başkanlık sisteminde de var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hiç şüphe yok orada.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, biz buraya bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurulların idari yönden, mali yönden özerk, bu yetkileri düzenleme ve denetleme şeklinde kullanılabilen bir çerçeve çizmez isek, burada çizmez isek yarın iktidar çoğunluğu bu 4 tane kurala aykırı istediği düzenlemeyi yapar, önünde bir engel yok. O zaman, böyle bir kurulun yapılmamış olması inşa edilecek anayasada bir eksikliktir. Bu, başkanlık sisteminde de eksikliktir, parlamenter sistemde de eksikliktir. Şimdi anlıyorum ki Sayın İyimaya, siz böyle eksik bir anayasa yapmak istiyorsunuz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başka bir şey söyleyeyim, Farukçuğum, şu soruya cevap verin. Bakın, gerçekten çok tartıştık, o gün yoktunuz, Oktay vardı, Atilla Bey de. Benim bir sorum var. Şu andaki model emperatif bir model değil. Bakın, kanuni idare yapısı içerisinde farklı düzenleme kurulları oluşabilir. Biz öyle bir anayasa modeli inşa etmenin de zorluğuna işaret ettik. Bunun doğrusu, Hocanın dediği gibi her tip bakımından bir emredici düzenleme yapmaktır. Onlar tartışıldı, siz yoktunuz ağabey.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hangi Hocanın?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sizin, sizin.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Kayıtlara geçsin Başkanım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Geçsin Hocam. Yavuz Hocanın…

Ha, burada mesele şu: Bu maddeyi çok tartıştık Faruk Bey, Sevgili Başkanım, Değerli Bakanım, çok tartıştık. Birinci model: Biz askıya alalım belki müşterek metin oluşturabiliriz denilebilir. İki: Biz maddeleri, önerilerimizi yazalım, biz o zaman notları yazarız geçelim, izleyen maddeye geçelim çünkü zaman işliyor ve üç gündür buna veriyoruz zamanı.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Buyurun Ali Hocam.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, efendim, birkaç şeyi söylemek istiyorum. Bir defa, Yavuz Hocamın söylediği, işte “Bazı anayasalarda bu hiç yok.” şeyi… Evet, olan var olmayan var, bu, tip bir model değil ama en katı düzenlemesi Yunanistan Anayasası’nda ve çok yüksek oranlarda oy birliğini veyahut oydaşmayı gerektiren düzenleme yapılmış. Anayasada düzenlemek bizim hukukumuzda bir güvence olarak veriliyor. Demokrasinin oturduğu, yerleştiği ülkelerde bunlar çok önemli görülmeyebiliyor. Mesela, Fransa’da Fransız Danıştayının anayasal temeli yok ama Fransız Anayasası’nın dayandığı temelde Danıştay var. Ya, şimdi, siz anayasaya köyü yazıyorsunuz, belediyeyi yazıyorsunuz, anayasada o orada duruyor, yasama organı çıkarıyor, onları kaldırdım diyor. Böyle bir hukuk düzeninde aslında hiçbir şey de güvence değil, anayasaya yazmak da güvence değil. Ama ne yapalım…

Onun için, biz burada asgari bir güvence altına almak istiyoruz ve yasama organına diyoruz ki: -AKP’ye demiyoruz bunu bugün AKP var, yarın yok, başkası var falan, bunlar geçer- Sana yetki veriyoruz arkadaş, sen bunları yapabilirsin ama yaparsan böyle yap. Yani, idari ve mali özerkliğini görevinin gerektirdiği ölçüde bunlara sağlayarak yap, üyelerinin seçimini ona göre düzenle, personeline ona göre güvence tanı, öyle keyfine göre istediğin gibi, senin emir erin gibi bir şey yapma. Ha, yasama organı bunu yapar, yapmaz, başında dipçikle duracak halimiz yok.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Aynen, bu maddeler için geçerli.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hepsi için geçerli.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – O zaman yargı organının denetleme olanağı ortaya çıkıyor.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Katılıyoruz.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani, evet, yargı organı eğer varsa bir yargı o zaman…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Biz, MHP’yle bir uzlaşma için yeni bir ara verelim.

Özgür Hanım, buyurun efendim.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani, aslında bu maddenin bu kadar uzamasına da biraz şaşırdım. Çünkü, bence neredeyse hepimizin uzlaşacağı bir şey. Şimdi, biz özel olarak düzenleyici, denetleyici kurumlarla ilgili bir madde vermedik ama kendimizce temel hak ve özgürlüklerin kullanımı bakımından ön önemli gördüklerimizi ayrıca düzenledik. Bence, MHP’nin de CHP’nin de söylediği şey, Yavuz Hoca’nın ifade ettiği kaygı çok yerinde olmayabilir çünkü birtakım genel normları söylüyor, diyor ki: “Mali özerkliğe sahiptir.” Yani, yürütmenin gündelik uygulamalarıyla kolaylıkla oynanmasın bu kurumların yapısıyla. Zaten yerine getirdikleri iş de bir uzmanlık işi olduğu için, örneğin, BDDK gibi, SPK gibi falan hem böyle sabah akşam oynamak da olumlu bir sonuç vermeyecektir. Birtakım genel normlar söylemiş. Mesela, RTÜK’ün yapısıyla ilgili, Yavuz Hocam, bu genel normlarla uyumlu olmayan, Meclisteki her grubun birer… Onu zaten ayrıca özel hükmünde söylüyoruz. Bu genel maddede bu normların olmasında hiçbir sakınca yok. “İdari ve mali özerklik” zaten desek de demesek de işin ruhunda o var, bunlar zaten böyle işlemeli. Dolayısıyla, bir çerçeve maddesiz şey yaparsanız biz ona iştirak ederiz. Yani, bu anlattığınız çerçeve bizim için uygun bir çerçeve, iki grubun argümanları bakımından da söylüyorum bunu. Yani, bence üzerinde çok tartışılacak, çok itiraz edilecek bir madde yok ortada.

FARUK BAL (Konya) – Evet, en basit anlaşılacak maddelerden biri.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Aynen öyle.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bana göre anayasacılık bakımından doğru olan, bir kurul, bir alanı düzenleyen ve anayasal olarak temellendirilmesini istediğiniz bir kurul varsa bunun görev alanıyla birlikte ismini ve güvencelerinin müstakil olarak anayasaya yazılması gerekir. Bazı anayasalar öyle yapmış olabilir ama ben daha doğru olanın bu olduğu kanaatindeyim ama arkadaşlarımız o inançta değil, önerileri var, tabii ki bu yazılacaktır. Artık, bundan öte başka bir açıklama yapmıyorum. Sadece, Ali Bey dedi ki: “ Efendim, Anayasa’da köy var, bir kanunla köyler kaldırıldı.” Değerli arkadaşlar, bu tabii, konumuz değil ama Ali Bey mevzu edince ben hemen…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Konumuz değilse hiç girmeyelim.

FARUK BAL (Konya) – Söyle Hocam, söyle.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bir cümle söylemek istiyorum. Bakın, Anayasa’nın 126’ncı maddesi diyor ki: “Türkiye merkezî idari kuruluşu bakımından, coğrafi durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere, iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır.” Burada illa köy olmak zorundadır diye bir kural yok ama 127’ye geçilir yani arkadaşlar, 127’ye geçtiğimizde diyor ki: “Eğer sen o kademeli bölümler içinde köy yapmışsan onun yönetim modeli de buradadır.” diyor. Yoksa, illa anayasaya göre… (Karşılıklı konuşmalar)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Toplantıya ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.23

BAŞKAN: Sırrı Süreyya ÖNDER (İstanbul)

------0-----

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Oturumu açıyorum.

Herkesten son bir cümle alıp toparlayalım.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tartışma adına söylemek istemiyorum da, Sayın Başkan, az önce tutanaklara geçtiği için…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Evet, buyurun.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, 127’nci madde der ki: “Mahalli idareler, il, belediye, köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kanunla kurulu kamu tüzel kişileridir.” Bu, bize “Yasa koyucu illa köy yapmak zorundadır yahut bir köyü ilçe yapamaz.” diye emredici bir hüküm değil.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Teşekkür ederiz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ki günümüzde, Türkiye’de de binlerce köy ilçe yapılmıştır, ondan sonra, ilçeler il yapılmıştır. Ama şunu emrediyor: “Eğer sen köy yapmışsan bunun tüzel kişiliği vardır, köy hukukuna dikkat edersin.”

Benim demek istediğim budur.


Yüklə 236,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin