Tefsir ekolleri I. Cİlt ilk Müfessirler, Rivayet Ekolü, Rivayet Tefsirleri



Yüklə 7,5 Mb.
səhifə134/168
tarix07.01.2022
ölçüsü7,5 Mb.
#86767
1   ...   130   131   132   133   134   135   136   137   ...   168
Tefsiru Furat el-Kufi

Bizim kategorilendirmemize göre müstakil asli rivayet tefsirlerinden sayılan mutlak rivayet tefsirlerinden bir diğeri, Kur’an-ı Kerim’den 530 civarında ayetin tefsir ve izahına yönelik 775 hadis içeren tek ciltlik Tefsiru Furati el-Kufi’dir.

Bu tefsirde sadece bir şekilde velayetle, Hamse-i Tayyibe’nin (Âl-i Aba) faziletleri ve esas itibariyle Hz. Emirulmüminin Ali (a.s) ile bağlantılı ayetlerin zeylinde rivayetler zikredilmiş1391, birçok sure hakkında hiçbir hadis nakledilmemiştir.

Rivayetlerinin yaklaşık dörtte üçü Masumlardan, hususen de İmam Bakır ve İmam Sadık’tan, dörtte biri de masum olmayan kişilerden, ekseriyetle de İbn Abbas ve Zeyd b. Ali’den nakledilmiştir.1392



Kummi Tefsiri1393, Saduk’un Emali’si1394 ve başka1395 çok sayıda kitapta bu kitabın bazı rivayetleri kitabın adı zikredilmeksizin Furat b. İbrahim’den nakledilmiştir. Hakim Haskani Şevahidu’t-Tenzil’de aynı şekilde hepsi de mevcut tefsirde yeralan vasıtalı1396 ve vasıtasız1397 75 civarında rivayeti ondan nakletmiştir.1398

Müellifinin Furat’la çağdaş olması nedeniyle Tefsiru Kummi’de onun tefsirinden rivayet nakledilmiş olup olmadığı kesin bilinemese de güçlü kanaate göre Emali ve Şevahidu’t-Tenzil’de bu kitaptan nakledilmiştir. Çünkü senedle zikredilen rivayetlerin metnini irsalle (vasıta zikretmeksizin) Furat’tan nakletmiş olmaları uzak ihtimaldir. Buna göre bu tefsirin dördüncü ve beşinci yüzyılda Saduk’un ve Haskani’nin elinde bulunduğunu anlıyoruz. Ondan sonra ise bu tefsirin izine rastlanmamıştır. Ta ki onuncu yüzyılın sonları ve onbirinci yüzyılın başlarında Şeyh Hürr Amuli (vefatı hicri 1104) Vesail’de1399, Allame Meclisi (vefatı hicri 111) Bihar’da1400, Ebu’l-Hasan Amuli (vefatı hicri 1140) Mir’atu’l-Envar’da1401, Mirza Hüseyin Nuri (vefatı hicri 1320) Müstedreku’l-Vesail1402 ve Faslu’l-Hitab’ta1403 bu tefsirden rivayet nakledene dek. Bu örneklerden anlaşılıyor ki tefsir onların elindeydi. Ağa Bozorg Tehrani, kitabın Tebriz, Kazımeyn ve Necef şehirlerinde çok sayıda nüshası olduğunu bildirmiş1404 ve yeni baskısının mukaddimesinde dokuz el yazma nüshayı zikretmiştir.1405 İlk olarak hicri 1354 yılında Necef-i Eşref’te Haydariyye matbaasında basılmış1406, sonra ise Muhammed el-Kazım’ın tahkikiyle 1410’da tekrar basılmıştır. Daha sonra 1416 yılında şu anda elimizde olan aynı baskının basımı yenilenmiştir.1407

Müellif bu kitapta rivayet dışında herhangi bir konu nakletmemiş ve tüm rivayetleri doğrudan ravilerden1408 aktarmıştır, kitaplarından değil. Rivayetlerin çoğunu da mürsel ve muan’an1409 nakletmiştir. Fakat onun çoğu rivayetleri başka kitaplarda ve birçok yerde senedli olarak görülmektedir. Nitekim kitabın muhakkiki, o rivayetlerin yerlerini tefsirin dipnotunda göstermiştir.1410

Ayetlerin tefsirine girmeden önce mukaddime olarak, üç hadisin muhtevası, Kur’an’ın dört kısma ayrılması ve mümtaz kısmının Ehl-i Beyt’e (a.s) tahsis edilmesi1411 hususunu konu alan bazı hadislere yer


vermiştir. Altı hadisin ifade ettiği şey ise “يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْhitaplarında Hz. Ali’nin (a.s), emir, şerif, seyyid, öncelikli ve onların başında olduğudur. O hadislerde Hazret’in fazileti ve öncelikli oluşu, bu büyük zat haricinde sahabenin azarlanması, Hazret’in iyilik dışında bir şeyle zikredilmediği vurgulanmıştır.1412

Müellif

Ünlü kitapşinas Şeyh Ağa Bozorg Tehrani, bu kitabı hiç tereddütsüz Furat b. İbrahim b. Furat Kufi’ye nispet etmiş1413 ve Allame Meclisi Biharu’l-Envar’da kitabın ona isnadını kesin ve tescilli kabul etmiştir.1414 Şeyh Hürr Amuli, Vesail’in hâtimesinin dördüncü faidesinde onu, müellifleri veya başkalarının sıhhatine şahitlik ettikleri, sabit olduğuna dair karinelerin ikame edildiği, tevatürle müelliflerden nakledilmiş veya müelliflerine mensubiyetinin sıhhati kuşku ve tereddüte yer kalmayacak şekilde bilinen kitaplardan saymıştır.1415

Bu kitabın birinci hadisinin;

اخبرنا ابوالخیر مقداد بن علی الحجازی المدنی قال حدثنا ابوالقاسم عبدالرحمن العلوی الحسینی قال حدثنا الشیخ الفاضل استاد المحدثین فی زمانه فرات بن ابراهیم الکوفی ره

cümlesiyle iki vasıtayla Furat’tan nakledilmiş olmasından1416 ve diğer rivayetlerin “حدثنا فراتveya “فرات قالifadesiyle zikredilmesinden1417 bu kitabının müellifinin Furat b. İbrahim olmadığı ve rivayetleri iki vasıtayla Furat’tan nakledilen tanınmamış bir şahıs olduğu sonucu çıkarılması mümkündür. Elbette bütün rivayetleri Furat’tan nakledilmiştir ve bu nedenle “Tefsiru Furat el-Kufi” adı verilmiştir. Fakat müellifin ve onunla Furat arasındaki vasıtaların tanınmaması sebebiyle bu rivayetlerin Furat’tan gelip gelmediği belli değildir.

Lakin bu kitabın müellifinin Furat olduğunun şöhret kazanması gözönünde bulundurulduğunda sözkonusu ifadelerin, o cümlelerin yazarının Furat tefsirine ulaşan senedi olması uzak ihtimal değildir. Tıpkı Saduk’un Emali’sinin birinci meclisinin başında beş vasıtayla Saduk’a ulaşan bir sened zikretmesi gibi.1418 Bahsi geçen yazarın ve onunla Furat arasındaki aracıların tanınmaması kitabın itibarına zarar vermez. Çünkü bu kitabın Furat’a isnadı, Ağa Bozorg Tehrani, Allame Meclisi ve Şeyh Hürr Amuli gibi şahısların tereddüt duymayacağı biçimde belli ve meşhurdur. Bu isimlerin itimat ettiği ve ona göre bu kitabın Furat’a isnadını kesin gördükleri karineleri kim istinadı ispat için kafi görmeyebilir? Kitabın şöhreti, Furat’a isnadına güveni gerektirecek düzeyde bulunmayabilir mi?1419

Furat’ın doğum ve vefat tarihi bilinmemektedir. Ama Saduk’un, babası ve Hasan b. Muhammed b. Said Haşimi vasıtasıyla ondan hadis nakletmesinden onların üçüncü yüzyılın sonları ile dördüncü yüzyılın başlarında yaşamış ve Kuleyni’nin (r.h) çağdaşı âlimler oldukları sonucuna varılabilir.1420 Kimileri onu İmam Seccad’ın (a.s) zamanındaki âlimlerden1421, kimisi de İmam Rıza’nın (a.s) ashabından1422 saymıştır. Fakat bu iddiaya delil göstermemesi bir yana, yukarıdaki mesele (Saduk’un babasının ondan rivayeti ve Kuleyni ile çağdaş olması) yanlış delildir, çünkü Saduk’un babasının (vefatı hicri 329) rivayet ettiği kimsenin, hicri 203’te şehadete ulaşmış İmam Rıza’nın (a.s) ashabından olması veya hicri 220’de şehid olmuş İmam Seccad’ın (a.s) zamanındaki âlimler arasında sayılması nasıl mümkün olabilir?!



Müellifin Mezhebi

Mezhep bakımından onun Şii olduğu üzerinde herhangi bir tartışma yoktur. Lakin On İki İmam’ın (a.s) imametine mi inandığı, yoksa Zeydi mi olduğu meselesi, üzerinde düşünülmesi gereken ve tereddütlü bir konudur. Kitabın hutbesi onun On İki İmam Şiisi1423 olduğuna işaret taşır. Bu kitapta yer verdiği bazı rivayetler, İmam Hüseyin’den (a.s) sonra Hz. Mehdi’ye (accelallahu teala ferecehu’ş-şerif) kadar ulaşacak İmamların varlığına işaret etmektedir.1424 Aynı şekilde, İmam Bakır (a.s), İmam Sadık (a.s) gibi İmam Hüseyin’den (a.s) sonraki İmamlardan “ashab-ı yemin bizim Şiilerimizdir”, “Allah bizi kendi nurundan, Şiilerimizi de bizden yaratmıştır” içerikli rivayetler bu kitapta görülmektedir.1425أُوْلِي الأَمْرِ1426 ayetinin zeylinde İmam Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Bu ayet bize mahsustur.”1427 Saduk’un İlelu’ş-Şerai’de zikrettiği ve içeriğinde Peygamber’in (s.a.a) on iki vasisinin varlığına işaret bulunan bir rivayetin senedinde bu kitabın müellifinin adı (Furat b. İbrahim b. Furat Kufi) müşahede edilmektedir.1428 Hulasa bütün bunlardan bu kitabın müellifinin On İki İmam Şiisi olduğu sonucu çıkarılmıştır. Fakat buna rağmen Zeydi olduğuna delalet veya işaret eden öğeler de vardır:

a) Bu kitabın mevzusu Ehl-i Beyt’in (a.s) velayeti ve faziletiyle ilgili ayetlerin tefsiri olmasına rağmen başından sonuna kadar kitabın hiçbir yerinde On İki İmam’ın (a.s) adını zikreden veya Peygamber’in vasileri ve Hazret’ten sonraki İmamlar konusunda “isna aşere” ünvanını kullanan bir rivayet göze çarpmamaktadır. “أُوْلِي الأَمْرِayetinin zeylinde İmam Hüseyin’den (a.s) sonra dokuz İmamın imametine delalet eden ve “ululemr”i onlara uygulayan ve onları da içine alacak şekilde genelleyen hiçbir rivayet zikredilmemiştir. Halbuki bu konuda, Şii müfessirlerin tefsirlerinde yer verdiği birçok rivayet vardır.1429

b) Bu kitapta Hamse-i Tayyibe (Allah Rasülü, Fatıma, Ali, Hasan, Hüseyin, salavatullahi aleyhim) dışındakilerin masum olduklarını reddeden1430; İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s) haricindekilerin imametine ve onlara itaatin farz olduğuna itikadı gulat tarif eden rivayetler görülmektedir.1431

c) Bu tefsirde, içinde Zeyd’in, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarından hiçbirinin kendisine itaatin farz olduğu imamlık iddasında bulunmadığına yemin ettiği ve sözüne “Allah’a yemin olsun ki, babam Ali b. el-Hüseyin, [kardeşim] Muhammed b. Ali ve kardeşimin oğlu [Cafer b. Muhammed], hiçbiri bunu iddia etmedi. Bizden imam, kılıcıyla huruc eden ve Allah’ın kitabına ve Peygamberinin sünnetine çağıran kişidir... İtaatin bize ve tüm Müslümanlara vacip olduğu halde evde oturup hüccetini erteleyen ve kapıları yüzüne kapatan, bu yüzden de zalimlerin ahkamının ona cari olduğu imamı tanımıyoruz”1432 cümlesini eklediği bir rivayete yer verilmiştir.

d) Bu kitapta Zeyd’e özel bir önem verilmiştir. Yaklaşık otuz hadis Zeyd’den nakledilmiştir.1433 Zeyd’in fazileti hakkında ve onu öven rivayetler görülmektedir. Yine İmam Seccad’ın (a.s) rüyada, Peygamber’in (s.a.a) onu cennete götürdüğünü, orada bir huriyle evlendirdiğini, hurinin hamile kalması üzerine ona çocuğun adını Zeyd koyması talimatı verdiğini ve bu rüyadan sonra Zeyd’in nutfesini akdetmek için girişimde bulunduğunu anlatan bir hadise yer vermiştir.1434 Aynı şekilde, Zeyd’in bineğinde öldürülmesinin İmam Bakır’ın (a.s) duasının sonuçlarından olduğunu anlatan iki hadis1435, Zeyd’in çokça ibadet ettiğini ve rüyada ona Allah yolunda öldürüleceği müjdesi verildiğini ifade eden başka bir hadis nakletmiştir.1436



Güvenilirliği


Yüklə 7,5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   130   131   132   133   134   135   136   137   ...   168




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin