Yazı daha güÇLÜ adimlar iÇİN • Manşet Akıntıya karşı Bir adım daha


GENÇLİK MÜCADELESİNDE ANADOLU ÜNİVERSİTELERİ



Yüklə 0,52 Mb.
səhifə5/13
tarix07.01.2019
ölçüsü0,52 Mb.
#91754
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

GENÇLİK MÜCADELESİNDE ANADOLU ÜNİVERSİTELERİ
GENÇLİK MÜCADELESİNDE

ANADOLU ÜNİVERSİTELERİ

Gençlik hareketi 4 senelik suskunluğuna 95'te son vermişti. Toplumsal muhalefetin yeniden meşrulaştırdığı sokaklar, 95 yazında bir kez daha üniversitelilere açılmıştı. İstanbul'da paralı eğitime karşı başlayan imza kampanyası, çok kısa sürede İskenderun'dan Erzurum'a kadar geniş bir alana yayıldı. Bu tarz aynı zamanda Anadolu üniversiteleri için açılan bir alan anlamına geliyordu. 20 Ekim'de yapılan mitinge Ankara dışındaki birçok şehirden öğrenci gelirken aynı gün yaşanan gözaltılar, beklenenin tersine etki yaptı. '95-'96 yılının öğrenim döneminin 2. yarı yılına girerken birçok Anadolu üniversitesinde öğrenci cephesi ve koordinasyon çalışmaları başlamıştı. Ancak bu süreç birçok üniversitede benzer çalışmalarla başlayarak bir süre sonra farklılaştı.

Bursa'da 95'le beraber başlayan çalışmalar, 16 Mart 1996'da yapılan kitlesel bir eylemle sonucunu verdi. Hazırlık aşamasının Bursa'nın özgül koşullarına rağmen inatçı ve. açık bir şekilde sürdürülmesi, eylemin başarısını belirleyen ilk etkendi. 167 gözaltı ve 12 öğrencinin tutuklanmasıyla sonlanan eylemin kazanımı Uludağ Üniversitesi Öğrenci Koordinasyon’uydu. Koordinasyon çeşitli siyasetlerin de katılımıyla etkinliğine devam etti, fakat Bursa'da yıllardan beri süre gelen faşist baskı kınlamadı. Bursa gibi şehirlerde mücadele anti faşist bir hattan yürütüldü, fakat yaşanan faşist saldırılar, yaratılan hareketin bir süre sonra saldırılar eksenine daralmasına yol açtı.

Gerici baskının yoğun olduğu Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde cephesel örgütlenme tarzında açık ve kapsayıcı bir çalışma yaratılamadı. Öğrenci demeğinin bile sivil faşistlerin elinde olduğu ve çoğunlukla faşistlerin denetiminde olan Atatürk Üniversitesi'nde muhalif öğrenciler varolma savaşı veriyor. Geçen zaman içerisinde kısır tartışmalar bir kenara bırakılıp faşist baskının kırılması için her hangi bir hareketlenme ise görülmedi. Atatürk Üniversitesi'nin koşullarına sahip üniversitelerde faşistlerle çatışma, verilen demokratik üniversite mücadelesinin konusu haline getirilemediği için sürekli bir direnç gösterilemiyor.

Yine Kütahya'da yaşanan saldırılar sonucunda buradaki mücadele anti-faşist bir hatta yürüdü. Geçen senelerde bazı başarılar kazanan faşizme karşı mücadelenin etkisi uzun süre kendini koruyamadı. 95 yılında hareketlenen Dumlupınar Üniversitesi'nde süreğen bir mücadele örgütü kurulamadığı için çok etkin bir hava yaratılamadı. Kütahya'da toplumsal muhalefetin oldukça zayıf olması, öğrenci hareketini olumsuz yönde etkiledi.

İzmir’de ise süreç daha farklı yaşandı. Bir çok Anadolu Üniversitesi'nde cephesel çalışmalar başlamasına rağmen, buradaki potansiyel uzun süre görülemedi, muhalifleşmeye yatkın öğrencilere gereken kanallar açılamadı. 96-97 öğrenim yılının başında açılan 500'e yakın soruşturma, kısır tartışmalara yol açarak eylemlerin durgun bir havaya girmesine neden oldu. Nisan 97'de kurulan İzmir Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyon Girişimi, çok yoğun olmayan bir dönemde çalışmaya başlamanın etkisiyle yerellere önem verdi. Son olarak Ali Serkan Eroğlu'nun katledilmesiyle ilgili eylemlerle sesini Türkiye'ye duyuran İzmir öğrenci hareketi, bu konuda etkinliğini koruyor.

Aynı görüntü Eskişehir üniversitelerinde de kendini gösterdi. Mart 96'da kurulan Koordinasyon 15 Mart'ta yapılan 600 kişilik eylemle başarısını göstermişti. 13 fakültede de yürüyen cephe çalışmaları, öğrenci hareketinin genel seyrine kapılarak (idari ve sivil faşist baskının çok yoğun olmamasına rağmen, üniversiteye getirilen yeni sistemin de etkisiyle ] bir süre sonra etkinliğini kaybetti.

Büyük illerde başlayarak Anadolu üniversitelerine yayılan .hareketlenme, genel olarak 96'nın Şubat ve Mart aylarında bir yükselme göstermişti. 5 Şubat'ta, 23 ve 27 Mart'ta düzenlenen eylemler merkezi olması bakımından yeni fırsatlar doğurdu. Fakat '95-'96 öğrenim döneminin coşkusu, gelecek seneye aktarılamadı. '96-'97 öğrenim döneminde 6

Kasım'a kadar her hangi bir hareketlilik görülmezken yaklaşık 15 ilde yapılan 6 Kasım eylemleriyle beraber açılan soruşturmalar varolan potansiyeli daha da geriye götürdü. Bunun sebebi büyük illerden gelen etkinin tüm hatlarıyla tartışılıp hayata geçirilememesiydi. Genel hareket Anadolu'yu etkilemişti ama gerek örgütlenme aşaması gerek politik hat genel kabuller üstünden geçerlilik gördü. Büyük illerdeki üniversitelerin durgunluk dönemi yaşamaları, '97-'98 öğrenim döneminde, Anadolu üniversitelerini anında etkiledi. Kurulan bağların sıkı olmaması bu üniversitelerde yaşanan sorunları ikiye katladı.

Küçük illerde yoğun olarak görülen polis-idare-sivil faşist iş birliği ve açılan soruşturmalar buralardaki üniversiteleri olumsuz yönde etkiledi. Polis ve jandarma saldırıları zamanında yapıldığı oranda hareketi geriletti. Muhalif öğrenciler bu tür durumlarda polise veya jandarmaya göre hareket ederek açık çalışmayı tercih etmemek gibi yanlış yöntemler denediler.

Yaşanan kentin ve üniversitenin özgünlüğünü kapsayan bir politik hat tartışmasının yapılmaması ise bu sorunların en önemlisidir. Birçok Anadolu kentinin baştan beri gerici ve feodal öğelerle sarmalanmış olması devletin tercih ettiği bir seçenek. Anadolu üniversitelerindeki muhalefetin kente yayılmasını önlemek, taşranın koşulları nedeniyle daha kolay gerçekleştirilebiliyor. Çalışmanın fakülte veya kampus eylemleri olarak kalması ise devlet açısından kısmen gerçekleştirilmiş görülüyor. Fakat kentin gerici etkisi, oklar tersine çevrildiği durumda, toplumsal muhalefetle öğrenci hareketini bütünleştirebilecek en önemli ortak nokta olarak duruyor. Kente ve tüm üniversiteye yayılmış olan etkinin korunması ve sürdürülmesi daha kolaydır.

Ülkedeki hareketin illerde yarattığı eşitsizliğin sebebi taşradaki özgünlüğün yeterince kavranamamasıdır. Anadolu kentlerindeki imkanların az olması (basın, kamuoyu, demokrasi güçleri tarafından gelen destek] genel muhalefet .açısından buraya verilen değeri sınırlıyor. Fakat büyük illerde yaratılan havanın taşra üniversiteleriyle tamamen paralel bir hat çizmesini beklemek yanlış olur.

Gençlik mücadelesinin son gündemleriyle (özellikle 18 Mayıs'ta birçok üniversitede eylemlilikler olmuştur.) yeniden harekete geçen Anadolu üniversiteleri, 1 Mayıs'a taşıdıkları bağımsız, demokratik öğrenci hareketini değerlendirmek yolunda bir takım adımlar attılar. Bu, İzmit’te yapılan Koordinasyon Kurultayı gibi pek çok yerde demokratik öğrenci hareketini yeniden şekillendirmek yönünde olmaktadır. Hareket, burada, gençlik mücadelesinin girdiği durgunluk dönemiyle beraber geriye dönüp eksikleri ve yanlışları değerlendirmek ve yerel çalışmalara önem vermek şeklinde gelişiyor. Çalışmalarını ve tartışmalarını, tüm Türkiye üniversiteleri için gerekli olan bir tarzda sürdüren bazı Anadolu üniversitelerinin yerel çalışmalardaki potansiyelleri değerlendirdiği durumda diğer iller için de yürünecek bir hattın yolunu açmış olacaklardır. eylemlerin sonu gelmedi

ANKARA ÖĞRENCİ KOORDİNASYONU İKİ İLERİ BİR GERİ
ANKARA ÖĞRENCİ KOORDİNASYONU

İKİ İLERİ BİR GERİ

95 20 Ekim eylemi ile Ankara'da koordinasyon fiilen kurulmuş oldu. Koordinasyonu öğrencilerin öz örgütü ve kitle örgütü yapan bağımsız gençlik hareketi ilkesi henüz yoğun bir tartışmaya tabi tutulmadığı için 20 Ekim eylemine imza atanlar arasında sosyalist gençlik grupları da vardı. Ancak eylemin hemen ertesinde başlayan tartışmalarla gençlik gruplarının bağımsız gençlik hareketi tanımını anlamamaları ve dar grupçu tavırlarını sürdürmekte ısrarlı olmaları 20 Ekim eylemini çıkaran inisiyatifte ayrışmaya neden oldu. Gençlik muhalefetinde kendilerini koordinasyon karşıtlığı üzerinden kuran gençlik grupları Üniversite Öğrencileri Platformuna evrilen süreci başlattılar. Platform 23 Mart DTCF işgal girişimi eyleminden sonra kendisini dağıtıp kısa ömürlü bir proje olarak öğrenci hareketinin tarihinde yerini aldı.

95-96 arasında öğrenci hareketinde oluşan iki ana eğilimden biri olan koordinasyon bu döneme damgasını vurdu. Koordinasyonun özelleştirme karşıtlığı üzerinden kurduğu politik program ve bu program esasına dayalı talepler sosyalist gençlik grupları da dahil olmak üzere tüm gençlik tarafından benimsendi. Bütünsel bir programın işletildiği bu dönemde eylemler birbirini tamamlar nitelikte ardı ardına geldi. Ancak bu dönemin önemli eksikliklerinden biri yerel çalışmalardı. Koordinasyonda kendini ifade eden dernekler, cepheler, bağımsız birim inisiyatifleri olmasına rağmen yine de oturmuş ve yaygınlaşmış cephe faaliyetlerinin olmayışı önemli bir eksiklikti. Gazi Özgürlük Cephesi, Beytepeder, SBF-Der koordinasyonda

yer alan bazı çalışmalardı.Ancak buna rağmen en yaygın kitle ilişkilerine sahip olan koordinasyon öğrenci hareketinin en kitlesel eylemlerine ve öğrenci hareketi için dönüm noktası sayılabilecek eylemlere imzasını attı.

20 Ekim eylemi genel öğrenci muhalefeti için önemli olduğu kadar, ev sahipliği yapması bakımından Ankara muhalefeti açsından ayrı bir öneme sahip. Bu eylemle start alan koordinasyon 1 Mart'a kadar merkezi eylem gerçekleştirmeyip yerel çalışmalara ağırlık verdi. Bu arada güçlü yerel eylemler yapıldı. Çalışmalar zenginleştirildi.

Harçlara hayır şiarıyla.yola çıkılan bu dönemde öğrenci hareketi bütün yaratıcılığını kullanarak harçları ödememe kampanyası başlattı. 15 Şubat'ta açık olan OTCF ve Hukuk Fakültesinden koordinasyoncu öğrenciler Dinar'da meydana gelen depreme verdikleri insani tepkiyi politik bir tepkiyle birleştirip Dinar'a yardım kampanyası başlattılar. "Harcını ödeyip köleleşeceğine Dinar'a yardım et özgürleş" kampanyasıyla 15 Şubat'a Dinar'a gidildi.

29 Şubat'ta Ankara Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonundan sekiz öğrenci Mecliste "harçlara hayır" pankartı açtı. Bu eylemin yarattığı etki Ankara Koordinasyon acısından son derece önemliydi. Hayal gücünün sınırlarının aşıldığı bu eylem bir sonraki gün kredi yurtlar kurumu önünde yapılan eyleme havasını kattı. 1 Mart'ta devletin herkese harç kredisi verdiğini söyleyerek verdiği kredileri beyaz eşyaya endeksli olarak geri aldığı ve tefecilik yaptığı gerekçesiyle kredileri iade eylemi yapıldı. Öğrenciler alana "Meclisi bastık fermanı yaktık' sloganları ile girdiler. Bu eylemin başka bir anlamı ise harçlarını yatıramadıkları için "kayıtları yapılmayan arkadaşlarımız okullarına giremiyorsa biz de kredilerimizi iade ederiz"di.

23 Mart'ta Platformun rektörler zirvesini protesto eylemi sonrasında bazı gençlik gruplarının DTCF işgal girişimi polisin vahşi saldırısıyla sonuçlandı. Yüzlerce öğrencinin gözaltına alındığı ve yaralandığı bu eylemin sonuçları Ankara açısından hiç de iç açıcı olmadı. Polis kendini bu eylemden sonra meşrulaştırdı. Ancak yine de polisin bütün terör estirmelerine rağmen koordinasyon 27 Mart'ta merkezi eylemini gerçekleştirmeyi başardı.

Ankara Koordinasyon yılın son büyük eylemi olarak kurgulanan 24 Nisan eyleminin hazırlıklarına başladığı sırada, polis koordinasyoncu öğrencilere yönelik bir operasyon başlattı ve otuzu aşkın öğrenciyi gözaltına aldı.Buna rağmen hazırlıklar tüm hızıyla sürdü ve eylem başarıyla gerçekleştirildi.

Böylelikle öğrenci hareketinin hem politik hem de pratik olarak bir dönemi tamamlanmış oldu. Bu bir yıl içinde gençlik hareketini ve Ankara koordinasyonunu kısaca değerlendirmek gerekirse; gençlik muhalefeti sürekli yükselen bir seyir izledi, tarz ve perspektif bakımından iki ana eğilimin gölgesinde gelişti, başarılı eylemlere imza atılması ve mantığının giderek kabul görmesiyle koordinasyonun etki alanı genişledi, öte yandan cephe çalışmalarının kurumsallaşmayışı, dolayısıyla koordinasyonla kurduğu bağın temsilcilik ilişkisi olmayışı özellikle dönem sonlarına doğru hukuk tartışmalarını beraberinde getirdi.

Bir dönemi böylece kapatan koordinasyon 96-97dönemine 6 Kasım eylemiyle girdi. Polisin saldırdığı bu eylemin önemi cezaevlerinde yaşanan ölüm oruçları sürecinde tahribatlar alan toplumsal muhalefetin bile sokağa çıkamadığı bir dönemde sokağa çıkılıyor olmasından kaynaklanıyordu. 6 Kasım'dan sonra gençliğin Ankara'da başkaca bir merkezi eylemi olmadı.

Bu tarihten sonra ÖDP gençliği koordinasyondan ve cephe çalışmalarından elini ayağını çekmeye başladı. Dönemin sonuna kadar yerel çalışmalara ağırlık verilip faaliyetler olgunlaştırılmaya çalışıldı. Fakat yine de muhalefette bir durulma renkli birim faaliyetlerinde bir sönme yaşandı.

97- 98 yılı ise koordinasyon için yeniden oluşum ve yapısal eksikliklerin büyük oranda giderildiği bir yıl oldu. Okulların açılmasıyla birlikte yoğun cephe faaliyeti yürütüldü. 6 Kasım'a kadar yürütülen çalışmalar, bu çalışmaların ifadesi olan tüm fakültelerdeki YÖK protestoları ile olgunlaşıp Koordinasyonun yeni döneminin bir ayağı tamamlanmış oldu.

17 Aralık ve 18 Mart eylemleri ile koordinasyon iki merkezi eylem gerçekleştirdi. Zaten başka bir inisiyatif tarafından merkezi eylem girişimi olmadı. Bu iki eylemle Koordinasyon tek meşru öğrenci örgütü olduğunu bir kez daha kanıtladı.



ÜÇ YILDA NELER OLDU.
ÜÇ YILDA NELER OLDU.

EYLEMLERİN SONU GELMEDİ

17 Mart: Kadıköy Demokrasi Platformu'nun düzenlediği Gazi Katliamını Protesto mitingine İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu 600 kişiyle katıldı.

5 Nisan: B.Ü. Güney Kampüsünde toplanan Koordinasyoncu öğrenciler 5 Nisan Ekonomik Paketi'nin yıldönümünde kararı protesto ettiler. Eyleme 250 öğrenci katıldı.

1 Mayıs: İstanbul Koordinasyon 1 Mayıs mitingine 700 öğrenciyle katıldı.

15 Ağustos: Harçlara %350 oranında zam yapıldığının açıklanması üzerine Koordinasyon imza kampanyası başlattı. İmzalar yalnızca İstanbul’da on binlere ulaşınca İstanbul Tabipler Odasında bir basın açıklaması yapılarak kampanya kamuoyuna duyuruldu.

23 Eylül: İstanbul Koordinasyon Galatasaray Lisesi önünde bir basın açıklaması yaparak İstiklal Caddesinden Taksim'e kadar harçlara karşı imza topladı. Okulların açılmasıyla kampanya okullara taşındı.

13 Ekim: Koordinasyon, İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesinde bir şenlik düzenleyerek 20 Ekim Ankara eylemine çağrı yaptı.

15 Ekim: İstanbul Koordinasyon Çapa Tıp Fakültesi bahçesinde yaklaşık 400 öğrenciyle forum yaptıktan sonra dış kapıya kadar yürüyerek bir basın açıklaması yaptılar. Okunan basın açıklamasında harçlara yapılan zammın geri alınması isteniyor ve 20 Ekim'de Ankara'ya gidileceği duyuruluyordu.

20 Ekim: Harçlara karşı toplanan imzaları meclise vermek üzere Ankara'ya giden öğrencileri garda polis karşıladı. Temsilcileri aracılığıyla imzaları gönderen öğrenciler türküleri ve marşlarıyla beklerken Kızılay Meydanında toplanan 3000 öğrenci yıllardan sonra öğrencilerin taleplerini haykırıyordu. Coşkuyla geçen mitingden sonra dağılan öğrencilere saldıran polis bir sonuç alamadı.

20 Kasım: Koordinasyoncu öğrenciler Meclisin verilen imzaları dikkate almaması üzerine Taksim'den Galatasaray Postanesi'ne kadar yürüyerek telgraf çekme eylemi yaptılar.

31 Ekim: İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu İhsan Doğramacı'ya "Ebedi Üniversite Lalesi" ödülü vererek" Y.Ö.K.'ü protesto etti. Çapa'da yapılan eyleme yaklaşık 400 öğrenci, katıldı.

20 Aralık: İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu, Öğretim Elemanları Sendikası ve Araştırma Görevlileri Derneği, 24 Aralık Genel Seçimleri öncesinde "Hayal Gücü 20 Aralık'ta Beyazıt'a" adıyla bir miting düzenlediler. Öğrenciler kapıya gençlik hareketinin damgasını vurdular; "Ferman Devletin Üniversiteler Bizimdir". Merkez Kampüs'ten Ö.E.S ve AR.GÖR. DER. ile çıkan 700 öğrenciyle beraber sayı 2000'ne ulaştı. Yıllar sonra tarihi meydanda toplananlar seçilecek yeni hükümetten hiçbir beklentilerinin olmadığını ve taleplerini kazanabilmek için mücadele edeceklerini haykırdılar.

Meclisi Bastık Fermanları Yaktık! 1996

31 Ocak: İTÜ Öğrenci Cepheleri ikinci dönem harçlarını yatırmayacaklarını 200 kişilik bir eylemle duyurdular.

4 Şubat: TÖDEF ve Özgür Gençlik'in çağrısıyla Taksim'de bir miting düzenlendi. Harçlara karşı yapılan eyleme 1500 kişi katıldı. Polis barikatına rağmen meydanda toplanan öğrenciler basın açıklamasının ardından istiklal Caddesine doğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş sırasında saldıran polis ara sokaklara kaçan pekçok kişiyi gözaltına aldı.

5 Şubat: M.E.B. önünde yapılan basın açıklamasının ardından Kızılay'a yürümek isteyen yaklaşık 1000 kişilik öğrenci grubuna polis saldırdı ve çok sayıda öğrenci

gözaltına alındı.



14 Şubat: İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu Kredi Yurtlar Kurumu önünde öğrenim kredilerinin iptali için eylem yaptı. Ayrıca İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde harçlarını yatırmadıkları için kaydı yapılmayan öğrencilerin okullarına geri dönmeleri için okulu terk etmeme eylemi yapıldı.

15 Şubat: Ankara Üniversitelerinden öğrenciler "Harç Ödeyip Köleleşme Dinar'a Yardım Et Özgürleş" şiarıyla topladığı yardımları Dinarlılara ulaştırdılar.

28 Şubat: Harç yatırmadığı için kaydı yapılmayan öğrencilerin kaydının yapılması için Koordinasyon M.S.Ö. Fen Edebiyat ve İ.T.Ü. işletme Fakültelerinde okulu terk etmeme eylemi yaptı.



29 Şubat: Mecliste gerçek temsilciler konuştu. Ankara Üniversite Öğrencileri Koordinasyonumdan öğrenciler Mecliste pankart açarak "Parasız Eğitim" "Eğitim Hakkımız Engellenemez" sloganlarıyla sözlerinde durarak verdikleri 350.000 imzanın hesabını sordular. Gözaltına alınan öğrenciler tutuklandıktan iki gün sonra serbest bırakıldılar. Aynı gün Üniversiteli Öğrenciler Platformu Beyazıt'ta "Artık Harç Ödemiyoruz" mitingi yaptıktan sonra Merkez Kampüse girerek kaydı yapılmayan öğrencilerin kaydı yapılana kadar Hukuk Fakültesinden çıkmayacaklarını açıkladılar.

1 Mart: Hukuk Fakültesinde yapılan işgali desteklemek için Merkez Kampusun yan kapısında toplanan çoğu Koordinasyoncu öğrencilere polis saldırdı ve 20 öğrenciyi gözaltına aldı. Daha sonra öğrenciler Vezneciler yönüne doğru yürüyüş yaptılar. Aynı gün akşam 20:00 dolaylarında Platform, hak alma" eylemini okuldan çıkarak sona erdirdi. 50 öğrenci gözaltına alındı. Aynı gün Ankara Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu Kredi Yurtlar Kurumu önünde kredilerin iptali için eylem yaptılar. Polis saldırısı sonucu 20 öğrenci gözaltına alındı.

4 Mart: Koordinasyon ve inisiyatifin çağrısıyla gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılması için eylem yapıldı. Beyazıt Meydanı'nda yapılan açıklamanın ardından 2000 kişilik topluluk sloganlarla Sultanahmet Adliyesine kadar yürüyerek oradaki öğrencilerle buluştu. Savcılığın tutuklu yargılanmasını istediği 22 öğrenciden 2'si tutuklanırken diğerleri serbest bırakıldı.

7 Mart: Koordinasyon harcını yatırmadığından kaydı yapılmayan öğrenciler kin Avcılar Kampüsünde okulu terk etmeme eylemi yaptı.

15 Mart: 16 Mart Katliamını protesto etmek için, Koordinasyon, Platform ve Öğrenci inisiyatiflerinin çağrısıyla Beyazıt Meydanı’nda yapılan mitinge 2500 öğrenci katıldı.

. Aynı gün Eskişehir Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu 600 kişiyle "Parasız Eğitim" eylemi yaptı.



18 Mart: Uludağ Üniversitesi Öğrenci Koordinasyonu'nun paralı eğitime ve faşist saldırılara karşı yaptığı 12'ye 5 kala eylemine polis saldırdı. 167 öğrenci gözaltına alınırken 13 tanesi tutuklandı.

22 Mart: İstanbul Koordinasyon, 1. Rektörler Zirvesine alternatif zirveyi Boğaziçi Üniversitesi'nde yaptı.

23 Mart: Demirel'in Çankaya'da yaptığı Üniversite Zirvesine karşılık Üniversite Öğrencileri Platformu, Öğrenci inisiyatifleri ve çeşitli sendika temsilcilerinin katıldığı

3000 kişilik bir gösteri yapıldı. Çıkan tartışma sonucu

bazı gruplar ayrıldı. Çankaya'ya yürüme kararı değiştirilerek D.T.CF.'ye yürüyüşe geçildi. Polisin saldırısı sonucu 150 öğrenci okula girebildi. Polisin cop, göz yaşartıcıcı bomba ve tazyikli su kullanarak yaptığı operasyon sonucu 127 öğrenci gözaltına alındı, 26'sı tutuklandı.

26 Mart: İstanbul Koordinasyon" Parasız Eğitim Parasız Sağlık" için bir miting düzenledi. Sendikaların ve pek çok kitle örgütünün desteklediği mitinge 3000 kişi katıldı.

27 Mart: Başta İstanbul,Ankara, Eskişehir,Burdur, Bursa Üniversite Öğrencileri Koordinasyonları olmak üzere İzmir, Balıkesir, İzmit ve başka pek çok ilden öğrencilerin katılımıyla Ankara Zafer Meydanı'nda 4000 kişilik bir miting düzenlendi. Harcını yatırmadığı için okuldan atılan veya kaydı yapılmayan öğrencilerin tekrar okula dönebilmeleri için Danıştay'a dava açıldı. Aynı gün I.Ü. Edebiyat Fakültesinde Ülkü Ocakları imzalı afişlerin öğrenciler tarafından indirilmesi sonucu çıkan çatışmadan sonra 7 öğrenci gözaltına alındı.

17-19 Nisan: Ankara polisinin 24 Nisan öncesi yaptığı operasyonlar sonucu 36 öğrenci hiçbir sebep gösterilmeden göz altına alındı

24 Nisan: Türkiye Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonları A4 diye formüle ettiği talepleriyle Beyazıt Meydanı'ndaydı. Merkez Kampüs'e alınmayan öğrenciler Aksaray'a doğru yürüyeceklerini açıkladılar. Öğrenciler yürüyüşe geçerken polis saldırdı, 50 öğrenciyi gözaltına alındı. Aynı gün Çukurova üniversitesi öğrencileri A4 eylemine destek yürüyüşü yaptılar.

2 Mayıs: Ankara koordinasyondan 9 öğrenci tutuklandı.

13 Mayıs: 1. Alternatif Eğitim Şurası Ankara Öğrenci İnisiyatifleri tarafından yapıldı. Polis saldırısı sonucu 56 öğrenci gözaltına alındı!

24-25-30 Ekim- I.Ü. Edebiyat Fakültesi ve Merkez Kampüsü'nde, İTÜ Maslak Kampüsü'nde Cephe gazetesi yüzünden çıkan tartışma sonucu çatışmalar yaşandı, gericiler okuldan atılırken okullarda protesto gösterileri



5 Kasım: YÖK protestosu öncesi İstanbul'da operasyon yapan polis 150 öğrenciyi gözaltına aldı. Aynı gün Bursa'da YÖK eylemine hazırlanan öğrencilere faşistlerin saldırması sonucu jandarmayla çatışma yaşandı, 4 öğrenci gözaltına alındı ve 3'ü tutuklandı.

6 Kasım: İstanbul Koordinasyon ve Platformun çağrısıyla yapılan eyleme, öğrenciler henüz Beyazıt Meydanı'nın girişimleyken, polis saldırdı. 200 öğrenci köpekler ve coplarla yaralanırken 585 öğrenci gözaltına alındı. Ankara'da Cebeci Kampüsünde Koordinasyon ve Platform tarafından yapılan protesto gösterisine polis saldırdı ve 50 öğrenciyi gözaltına aldı. Bu öğrencilerden altısı tutuklandı. Balıkesir Necatibey Eğitim Fakültesindeki eyleme polis

saldırdı, 110 öğrenci gözaltına alındı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Amasya Eğitim Fakültesindeki YÖK eylemine polis saldırdı, 30 öğrenci gözaltına alındı. Ayrıca aynı gün Adana, Bandırma, Mersin, Zonguldak ve Malatya'da da YÖK karşıtı eylemler yapıldı, Malatya'da 30 öğrenci gözaltına alındı.



7 Kasım: 6 Kasım'da gözaltına alınanlar serbest bırakıldı, İstanbul’da aileler Emniyetten Adliye'ye kadar yürüdü.

13 Kasım: İstanbul Koordinasyon Sultanahmet Adliyesi önünde basın açıklaması yaparak polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.

6 Aralık: Ankara 2 nolu DGM Mecliste pankart açan 8 öğrenciye 3,9 ile 18 yıl arasında değişen toplam 96 yıl ceza verdi.

14 Aralık: Ankara Demokrasi Platformu'nun çağrısıyla Kızılay Meydanında yapılan mitinge Türkiye üniversite Öğrencileri Koordinasyonu da katıldı.

Eylemler Sloganlar Yarattı

*Ferman devletin üniversiteler bizimdir

*Sabrın sınırında dolaşıyoruz

*Gölge mi bizim gölgemiz yoksa biz mi gölgenin gölgesiyiz

*Bu sefer uçtuk! Haraçları ödemiyoruz

*Gönül ferman dinlemiyor

*Tembellik yok, isyan var

*Madem öyle, işte böyle: Fermanları yaktık geri dönüş yok

*Umut yürekte, yürek isyanda, isyan mahpusta (isyan her zaman)

*Hava karardıkça kararıyor, yıldız olalım

*Polis boş durma çeteleri yakala

*Ne kadarsak o kadarız, ama sensiz bir kişi eksiğiz

* Hayal gücü 20 Aralık'ta Beyazıt'ta!

 

SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN SÜREKLİ MÜCADELE 1997



21 Şubat: İstanbul Koordinasyon ve aileler Ankaralı tutsak öğrenciler için bir basın açıklaması yaptılar ve Taksim'e kadar yürüyerek TBMM'ye gönderilmek üzere hazırlanan metne imza topladılar.

Yüklə 0,52 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin