Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə183/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   179   180   181   182   183   184   185   186   ...   260
Mü’min Suresi
30


وَقَالَ

dedi ki


الَّـذ۪ٓي اٰمَنَ

inanan adam



يَا قَوْمِ

ey kavmim



اِنّ۪ٓي

ben


اَخَافُ

korkuyorum



عَلَيْكُمْ

üzerinize



مِثْلَ

mislinden



يَوْمِ

gününün


الْاَحْزَابِۙ

öncekilerin














Türkçe Transcript (*)

Ve kâle-lleżî âmene yâ kavmi innî eḣâfu ‘aleykum miśle yevmi-l-ahzâb(i)

Ali Bulaç Meali

İman eden (adam) dedi ki: 'Ey Kavmim, ben o fırkaların gününe benzer (bir günün felaketine uğrarsınız) diye korkuyorum.'

Edip Yüksel Meali

İnanmış adam dedi ki, "Ey halkım daha önceki partilerin günü gibi bir sonuca uğramanızdan korkuyorum."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

O iman etmiş olan kimse de: "Ey kavmim! Doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum."

Süleyman Ateş Meali

İnanan adam dedi ki: "Ey kavmim, ben üzerinize önceki toplulukların günü gibi bir günün gelmesinden korkuyorum.:

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İman etmiş olan bir adam dedi: "Ey toplumum, sizin üzerinize, diğer topluluklarınki gibi bir günün gelmesinden korkuyorum;

Yusuf Ali (English)

Then said the man who believed: "O my people! Truly I do fear for you something like(4401) the Day (of disaster) of the Confederates (in sin)!-(4402) *

M. Pickthall (English)

And he who believed said: O my people! Lo! I fear for you a fate like that of the factions (of old);

Mü’min Suresi
31


مِثْلَ

gibi


دَأْبِ

durumu


قَوْمِ

kavminin


نُوحٍ

Nuh


وَعَادٍ

ve \Ad


وَثَمُودَ

ve Semud\un



وَالَّذ۪ينَ مِنْ بَعْدِهِمْۜ

ve onlardan sonrakilerin



وَمَا

değildir


اللّٰهُ

Allah


يُر۪يدُ

isteyecek



ظُلْماً

zulmetmek



لِلْعِبَادِ

kullara






















Türkçe Transcript (*)

Miśle de/bi kavmi nûhin ve ’âdin ve śemûde velleżîne min ba’dihim(c) vema(A)llâhu yurîdu zulmen lil’ibâd(i)

Ali Bulaç Meali

'Nuh kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer (bir gün). Allah, kullar için zulüm istemez.'

Edip Yüksel Meali

"Nuh, Ad, Semud ve onlardan sonrakilerin durumu gibi. Elbette ALLAH kullara haksızlık etmek dilemez."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Nuh Kavmi'nin, Âd'ın, Semud'un ve daha sonrakilerin maceraları gibi (bir günün geleceğinden korkuyorum). Allah, kulları için bir zulüm istemez."

Süleyman Ateş Meali

Nuh kavminin, 'Ad ve Semud'un ve onlardan sonrakilerin durumu gibi (bir durumla karşılaşmanızdan kaygı duyuyorum). Allah kullara zulmetmek istemez, (günahsız kimselere ceza vermez).

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onların ardından gelenlerin serüvenleri gibi. Allah, kulları için zulüm istemiyor."

Yusuf Ali (English)

"Something like the fate of the People of Noah, the ´Ad, and the Thamud, and those who came after them: but Allah never wishes injustice(4403) to his Servants. *

M. Pickthall (English)

A plight like that of Noah's folk, and Aad and Thamud, and those after them, and Allah willeth no injustice for (His) slaves.

Mü’min Suresi
32


وَيَا قَوْمِ

ve ey kavmim



اِنّ۪ٓي

gerçekten ben



اَخَافُ

korkuyorum



عَلَيْكُمْ

sizin için



يَوْمَ

gününden


التَّنَادِۙ

o çağırma























Türkçe Transcript (*)

Veyâ kavmi innî eḣâfu ‘aleykum yevme-ttenâd(i)

Ali Bulaç Meali

'Ve ey kavmim, doğrusu ben sizin için o feryat (edeceğiniz kıyamet) gününden korkuyorum.'

Edip Yüksel Meali

"Halkım, sizin için Toplanma Gününden korkuyorum."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Ey kavmim! Ben size gelecek o çağrışma gününden (kıyamet gününden) korkuyorum."

Süleyman Ateş Meali

Ey kavmim, sizin için o (Yüce Divana) çağırma (yahut feryadetme) gününden korkuyorum.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Ey toplumum, sizin adınıza o bağırıp-çağrışma gününden korkuyorum."

Yusuf Ali (English)

"And O my people! I fear for you a Day(4404) when there will be Mutual calling (and wailing),- *

M. Pickthall (English)

And, O my people! Lo! I fear for a Day of Summoning,

Mü’min Suresi
33


يَوْمَ

o gün


تُوَلُّونَ

arkanızı dönüp



مُدْبِر۪ينَۚ

kaçarsınız



مَا

ama yoktur



لَكُمْ

sizin için



مِنَ

-dan


اللّٰهِ

Allah-


مِنْ عَاصِمٍۚ

kurtaracak kimse



وَمَنْ

ve kimi


يُضْلِلِ

şaşırtırsa



اللّٰهُ

Allah


فَمَا

artık olmaz



لَهُ

ona


مِنْ هَادٍ

yol gösteren

















Türkçe Transcript (*)

Yevme tuvellûne mudbirîne mâ lekum mina(A)llâhi min ‘âsim(in)(k) vemen yudlili(A)llâhu femâ lehu min hâd(in)

Ali Bulaç Meali

'Arkanızı dönüp kaçacağınız gün; sizi Allah'tan koruyacak kimse yoktur. Allah, kimi saptırırsa artık onu doğruya yöneltecek kimse bulunmaz.'

Edip Yüksel Meali

"O gün arkanızı dönüp kaçacaksınız; ancak sizi ALLAH'tan koruyacak yoktur. ALLAH'ın saptırdığına yol gösteren bulunmaz."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"O gün arkanıza dönüp kaçacaksınız. Fakat sizi Allah'tan koruyacak olan yoktur. Her kimi Allah şaşırtırsa, artık ona bir yol gösterici bulunmaz."

Süleyman Ateş Meali

O gün arkanızı dönüp kaç(mak ist)ersiniz ama sizi Allah(ın azabın)dan kurtaracak kimse yoktur. Allah kimi şaşırtırsa artık ona yol gösteren olmaz.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Bir gündür ki o, sırtınızı dönerek kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın saptırdığının, yol göstereni yoktur."

Yusuf Ali (English)

"A Day when ye shall turn your backs and flee: No defender shall ye have from Allah. Any whom Allah leaves to stray, there is none to guide...

M. Pickthall (English)

A day when ye will turn to flee, having no preserver from Allah: and he whom Allah sendeth astray, for him there is no guide.

Mü’min Suresi
34


وَلَقَدْ

andolsun


جَٓاءَكُمْ

size getirmişti



يُوسُفُ

Yusuf


مِنْ قَبْلُ

daha önce



بِالْبَيِّنَاتِ

açık kanıtlar



فَمَا زِلْتُمْ

devam etti



ف۪ي شَكٍّ

kuşkunuz


مِمَّا جَٓاءَكُمْ

size getirdiklerinden



بِه۪ۜ

onun


حَتّٰٓى

nihayet


اِذَا

zaman


هَلَكَ

öldüğü


قُلْتُمْ

dediniz


لَنْ يَبْعَثَ

göndermez



اللّٰهُ

Allah


مِنْ بَعْدِه۪

ondan sonra



رَسُولاًۜ

elçi


كَذٰلِكَ

işte böyle



يُضِلُّ

saptırır


اللّٰهُ

Allah


مَنْ

kimseleri



هُوَ

o


مُسْرِفٌ

aşırı giden



مُرْتَابٌۚ

şüpheci






















Türkçe Transcript (*)

Velekad câekum yûsufu min kablu bilbeyyinâti femâ ziltum fî şekkin mimmâ câekum bih(i)(s)hattâ iżâ heleke kultum len yeb’aśa(A)llâhu min ba’dihi rasûlâ(en)(c) keżâlike yudillu(A)llâhu men huve musrifun murtâb(un)

Ali Bulaç Meali

'Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; 'Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez.' İşte Allah ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır.'

Edip Yüksel Meali

Daha önce Yusuf da size apaçık delillerle gelmişti; fakat size getirdiği mesajı sürekli olarak kuşku ile karşılamıştınız. Nihayet o ölünce, "ALLAH ondan sonra elçi göndermeyecektir (O son elçidir)," demiştiniz. ALLAH, kuşkuda sınırı aşanı böylece saptırır." *


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   179   180   181   182   183   184   185   186   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin