Musa İsrafil oġlı Adilov Zémfira Nadirovna Vérdiéva Faranġiz Mamédali kızı Aġaééa



Yüklə 4,99 Mb.
səhifə30/44
tarix01.11.2017
ölçüsü4,99 Mb.
#26589
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   44

MENTİĠİ VURĞU — Cümlede me'nasını ġabarıġ şekilde nezere çatdırmaġ meġsedile müeyyen sözün teleffüzce ferġlendirilmesi. Müġ. ét: Ġardaşım sabah kende kédeġçek (Men yoħ, ġardaşım) Ġardaşım sabah kende kédeçek (Ġéyri yére déyil, mehz kende...). Ġardaşım sabah kende kédeçek (mütleġ kende kétmelidir)

MENTİĠİ MÜBTEDA — Cümlede haġġında behs olunan üzv. Ġrammatik mübtedadan ferġli olaraġ mentigi mübteda terkibinde ikinçi dereceli üzvlerini de olan (mentiġ hökmün ikinçi dereceli üzvlerin ferġlendirmir, mentiġde yalnız subyékt prédikat ve bağlama ferġlenir) mübteda ġrupu şeklinde, habéle ismni vasiteli hallarında (adlıġ haldan başġa ismin diğer halları bilir. Çıħışı ide bilir. Uzun müddetden beri ġarşılamaġa hazırlaşdıġımız ġonaġlar kelib çıħdılar cümlesinde kelib çıħdılar ħeber, ġalan hisse mrntigi mübtedadır. d

Yaħud, Sene ne oldu? cümlesinde sene sözü mentiġi mübtedadır.



MENTİĠİ ĦEBER — Cümlede her hansı iş, hadise, şeħs ve s. haġġında verilen me'lumat. Ġrammatpk ħeberden ferġli olaraġ mektiġi ħeber tepkibinde iklnci dereceli üzvler de olan ħeber ġrupu ile ve ya ġrammatika baħımından ħeber olmayan sözlerle ifade oluna biler. Danışır Bakı cümlesinde üzerine mentiġi vurğu düşen Bakı mentigi ħeberdir (Müġ. ét: réma). Atlı döyüşçüler düşmen közüne kérünmemek üçün méşenin derinlikldrinden kéçib kédirdiler (E. Memmedħanlı)—cümlesinde atlı döyüşçüler mübteda, ġalan bütün sözler birlikde mentiġi ħeberdir.

MENTİĠİ CEREYAN — Dilçilik katéġoriyalarını mentiġ katéġoriyaları ile éynileşdiren, cümleni ümumi ve mücerred bir mentiġi sémantik sħémin tezahürü, réalizasiyası hésab éden cereyan.

MERKEZ—Mürekkeb söz, frazéoloji vahid, söz birleşmesi, cümle ve s. terkibinde ġrammatik, léksik ve s. mezmunun başlıca ifadeçisi. Me'na merkezi. Ġrammatik merkez.

MERHELE — Ümumi felsefi planda kötürüldükde dilin élmi tedġiġat fazalarından biri. Konstruktlar merhelesi — Strukturun mücerred tesviri: dil hadiselerini mücerred sémioloji struktor hésab étme. Protokol merhelesi — Dil hadiselerinin müşahide étme merhelesi (adeten konstruktlar merhelesi ile ġarşılaşdırmaġ üçün işledilir).

MESDER — Fé'lin iş, hal ve hereketi en mücerred şekilde ifade éden ad forması; şeħs, zaman, kemiyyet, şekil formalarından mehrum olan fé'l forması; iş, hal ve hereketin fail ile (subyékt, iş kören ile) elaġesini eks étdirmeyen fé'lin ad forması. Azerbaycan dilinde ħüsusi mesder şekilçisi vardır: -maġ, -mek. Mesder isim kimi hallanır, mensubiyyet katéġoriyası şekilçilerini ġebul édir ve cümlenin müħtelif üzvü ola bilir. İsimler kimi ġoşmalarla işlenir, ikinci ve üçüıcü növ te'yini söz birleşmelerinin hem birinçi, hem de ikinçi terefi kimi çıħış édir. Bununla yanaşı, isimlerden ferġli olaraġ mesder cemlene bilmir. isimlerden sözdüzeldici şékilçi ġoşmaġla yéni söz düzeltmek olursa mesderden yéni söz düzelmir. Fé'l kimi mesdere de şekilçisi ġoşula bilir. Mesder fé'lin bütün me'na növlerine meħsus şekilçilerle işlene bilir. Asılı mesder—Ħeber mürekkeb ħeberin terkibinde işlenep mesder. Оħumaġ lazımdır. Kezmeye başladı. Müsteġil mesder—Cütterkibli cümlenin mübtedası yérinde işlenen mesder. Meselen geçirmek ölüme beraberdir. Ġaçmak da ikidlikdendir. Mesder terkibi- mesdere aid olub ondan evvel kelen sözlerle bu mesderin birleşmesinden ibaret konstruksiya. Talésiz ömrümün sonuna ġeder sizi bu halda körmek ve bir mezar sükutu içinde séyr étmek isterem. (Ç. Cabblarlı).

MESDER CÜMLESİ — Baş üzvü müsteġil mesderden ibaret tekterkibli cümle. Оħumaġ, oħumaġ, oħumaġ! (V. İ. Lénin). Ġaçmaġ, ġaçmaġ, ġaçmaġ! (Ü. hacıbeyov). Menim ölümüm üçün ġerar çıħarmaġ

(C. Cabbarlı).

MESEL—Her hansı bir heyati hadise ile elaġedar işlenen ve müeyyen fakta, hadiseye, ehvalata işare éden obrazlı, mecazi ifade. Mesel mecaziliyine köre idiomatik ifadeye, bitkinliyin» köre atalar sözlerine yaħın olsa da, onlardan ferġlenir. Atalar sözlerinden ferġli olaraġ mesel o ġeder de bitkin cümlelerden ibaret olmur, burada hemişe bip natamamlıġ, yarımçıġlıġ, éyham vardır. Mesel bağlı olduğu heyati hadise ile elaġesini tamam itirdikde idiomatik ifadeye çévrilir. Başġa sözle, mecazi ifade motivleşmiş olduġda mesel, motivleşmedikde idiom olur. İdiom daħili formadan mehrum olmuş meseldir, mesel daħili forması aydın (me'lum olan) idiomdur. ħı mismara dönderen var. Dilime bağla. Mıħdakını döyerler. Başını kola dürtmek.

METBUAT DİLİ — Ġezétjurnal dilinin, publisist dilin ümumi adı. Çoħ zaman «ġezét dili», «ġezét üslubu», «ġezét ifadesi»

terzinde ġéyd olunur.

METN—Yazıya alınmış nitġ parçası, söylem.

MEFHUMİ — 1. Dilçilik katéġoriyalarının sémantik esasını teşkil éden mefhumlara aid. Mefhumi benzerlik (Maddi benzerlik, struktur benzerlik, formasına rsaslanan benzerlik)—Sémantik yaħınlığa, menşe éyniliyine ve ya éyni formaya malik olmasına esaslanan benzerlik. Mefhumi katéġoriya — Dilde müvafiġ terzde eksini, ifade sinn tapan ümumileşmiş, mücerred me'na. Meselen: mücerredlik, konkrétlik, eşyavilik, şeħs, çemlik, modallıġ, yiyelik, ġopluluġ, müġayise, azaltma, çoħaltma. Mefhumi tefekkür — Mefhumlara esaslanan tefekkür, ünsürleri mofhumlardan ibaret olan tefekkür. 2. Sözün daħili mezmununa, eşyavi ħüsusiyyetlerine aid olan, sözün formal cehetini nezere almayan.

MEFHUMİLİK KATÉĠОRİYASI — Dilde bu veya başġa şekilde ifade olunan ümumileşdirilmiş mücerred me'na. Aşağıdakı mücerred me'nalar mefhumiliye daħildir: mücerredlik, eşyavilik, konkrétlik, çemlik, modallıġ, mensubiyyet, topluluġ, müġayise, şiddetlendirme, azaltma, çoħaltma ve s.

Mefhumilik katéġoriyası ve ya mefhumi katéġoriya términini élme İ. İ. Méşşaninöv daħil étmişdir. О kösterirdi ki, dünyanın müħtelif dillerinde ümumi tesevvürler (meselen, subyékt haġġında, habéle prédikat, atribut, eşyavilik, prosés ve s. haġġında tesevvürler) vardır ki, bunlar hemin dillerde müħtelif ġrammatik üsullarla ifade édilir. Bütün diller üçün ümumi subyékt ġrammatik mübteda şeklinde ifade édilir^ ki, bu mübteda nitġ hisselerinden ya isim, ya fé'l forması, ya da başġa nitġ hissesi kimi tezahür éde biler. Dünya dillerinde mefhumi katéġoriyalar azdır, onların ġrammatik vasitelerle ifade édilmesi üsulları ise hedden artıġdır. İ. İ. Méşşaninöv kösterir ki, az ġala bütün dillerde subyékt ve prédikat anlayışları vardır. halbuki onların ifade üsulları morfolokiya ve sintaksisde müħtelifdir. İ. İ. Méşşaninövun fikrince, dünya dillerine meħsus mefhumi katéġoriyalar univérsal seciyye daşıyır. Bütün bu mülahizeler onun 1945-çi ilde neşr olunmuş «Çlénı prédlojénil i çasti réçn» kitabında ireli sürulmüşdür.

MEHELLİ—Müeyyen eraziye meħsus olan, mehdud erazide işlenen, ümum ħalġ edebi dil seciyyesi daşımayan, numunevi norma hésab olunmayan. Mehelli sözler. Mehzlli nitġ. Mehelli dialékt. Mehelli lüğet.

MEHELÇİLİK — Yalnız müeyyen erazide yaşayanların dil ħususiyyetlerine alude olma, bu ħüsusiyyetlere üstünlük vérmek méyli.

MEHSULDAR—Müasir dövrde yéni söz ve formalar yaratmaġ üçün elvérişli olan, çoħ istifade olunan. Mehsuldar şekilçi. Mehsuldar sözdüzeltme üsulu.

MECAZ—Bedii ifadelilik meġsedi ile eşya ve mefhumları müsteġil yolla déyil, dolayı yolla eks étmek üçün işlenen söz ve ya ifade. her hansı mecaz müħtelif eşya ve ya hadiselerin şüurda tesevvür édilen (édile bilep) ġarşılıġlı elaġeleri neticesinde yaranmış olur. Mecazın en kéniş yayılmış növleri bunlardır: métafora, métonimiya, sinékdoħa, alléġoriya, mübaliğe, müġayise, épitét, kinaye, litota, şeħslendirme, périfraza, antonomasiya. Eġli mecaz — Danışanın eġli fealiyyeti ile, ifadenin düzeldilmesi aktı ile bağlı olan mecaz növü. Bu mecaz nitġde iħtisar (éllipsis) ve elave, artıġ sözler işletme méyli ile elaġedar olur. Kitabdan bir ħéyir körmedim+Kitab oħumaġdan... İstiare mecaz— Benzetme elaġeleri esasında yaranan mecaz, métafora. Léksik mecaz—Dil faktı alınıb hazır şekilde nitġe daħil édilen, nitġ prosésinde düzelmeyen, sabit seciyyeli mecaz. Léksik mecazlar iki ġisme bölünür: mecazistiare, mecaz-mürsel. Mecaz-mürsel — Benzetme, müġayise elaġesinden başġa bütün elaġe ve assosiasiyaları ehate éden mecaz; métonimiya ve sinékdoħa.

MECAZİLEŞME — Sözün esas, ilkin heġiġi me'nasından elave, mecazi me'na (lar) kesb étmesi; me'na intiġalı; me'na köçürülmesi. Meçazileşme hadisesi formasına, renkine, hereket terzine, funksiyasına ve s. esasen eşyalar arasındakı benzerlikle elaġedar baş vérir.

MECAZİ ME'NA — Оbyéktiv alemin eşya ve hadiselerine bilavasite, müsteġim şekilde istiġametlenmiş heġiġi me'nadan ferġli olaraġ dolayısı ile (heġiġi me'na vasitesile ve heġiġi me'na esasında) bağlı olan elave, ikinci dereceli, düzeltme me'na. Sade (kök) sözlerde heġiġi me'na motivleşmemişdir—sözün ses terkibi ile onun (sözün) ifade étdiyi anlayış arasında daħili alaġo yoħdur. halbuki sade sözlerdeki mecazi me'nalar motivleşmiş olur, özü de bu motivleşme sözün heġiġi me'nası sayesinde ve bu heġiġi me'na ile elaġedar baş vérir.

MECHUL NÖV—İşin icrasında subyéktin feal iştirak éġmediyini kösteren fé'l növü. Burada obyékt subyékt rolunu ifade «dir. Fé'lin mechul növü aşağıdakı şekilçilerin kémeyi ile düzelir: -ıl, -il, -ul, -ül; -yıl, -yil, -yul, -yül; -ın, -in, -un, -ün; ya-zılmaġ, döyülmek, alınmaġ, çalınmaġ, ezilmek, ġurulmaġ, söylenmek.

MİKRОDİLÇİLİK—Dil sistémi daħilinde her cür bağlılığı, ġarşılıġlı elaġeleri ve ziddiyyetleri öyrenen dilçilik sahesi.

MİKRОTОPОNİM — Esasen tebii, fiziki coğrafi obyéktin ħüsusi adı, be'zen de insan terefinden yaradılan, lakin mehdud dairede istifade olunan ħüsusi ad. Bu adlar ancaġ mehdud erazide işlenir ve bir ġrup ipsanlara belli olur. Çay, méşe, Yarğan, bataġlıġ adları, diğer mikroobyéktler (ġuyu, körpü, buruġ, ġışlaġ, ovçu évleri) ve s. de buraya daħildir.

MİNİMAL ĠОŞALIĠ — Éyni mévġéde çıħış éden bir foném ferġn ple elaġedar ferġlenen iki söz ve ya iki foném. Mini. mal ġoşalıġda özunü kösteren ferġ yalnız bir diférénsial elametde tezahür éde biler: kel—kel, kül—kül, yazyas, atas, kezkür.

MİNUSKULLAR — Adi (setri) şekilde yazılması mümkün olan herfler (adeten ġedim yunan ve latin yazıları haġġında söhbet kéderkon işledilir). Ġotik minuskul — Baħ: Ġotik yazı. Miauskul yazı — Baħ: Yazı.

MİĦİ YAZI — Pazşokilli ħetlerin müħtelif kombinasiyalarından ibaret işareleri olan ve ġabaġ Asiyada yayılan ġedim yazı növlerinden biri. Bu yazını ġedim şumérler yaratmışlar. Şumérlerin miħi yazısı da Misir ve Çin héroġlifleri ile yanaşı idéoġrafnk yazının növlerinden hésab édilir. Ġedim Babilistanda bu yazı ucu itn aġaçla, kil lövheler üzerinde yazılırdı. Sonra hemin lövheler yandırılırdı. Ġedim Fars miħi yazısı. Miħi yazı işareleri. Miħi yazısı olan metn.

MОDALLIĠ — Danışanın ifade olunan fikre münasibetini, ifade olunan fikrin obyéktiv varlığa münasibetini eks étdiren ġrammatik-sémantik katéġoriya. İfade olunan fikir mezmunca ya réal, ya da ġéyri réal şekilde, ya mümkün, ya da ġéyri-mümkün şekilde, ya arzu olunan, ya da arzu olunmayan şekilde, ya zeruri, ya da éhtimali şekilde ve s, anlaşıla, işledile biler. Zaman ve şeħs me'naları ile modal me'na birleşib prédikativlik katéġoriyası emele ketirir. Modallıġ anlayışı ġrammatik ve léksik vasitelerin (fé'l formaları, modal sözler, intonasiya, edatlar) kémeyn ile ifade olunur. Оbyéktiv modallıġ — İfade édilen fikrin obyéktiv varlığa münasibetini eks étdiren modallıġ. Burada réallıġ ve ya ġéyri-réallıġ, mümkünlük ve ya ġéyri mümkünlük, zerurilik ve ya éhtimallıġ ve s. nezerde tutulur. Оbyéktiv modallığın ifadesine ħidmet éden ġrammatpk vasiteler builardır: fé'lin formaları, fé'lin zamanları, intonasiyanın mü.ħtelif növleri (me'lumatvérici intonasiya, sual intonasiyası) ve s. Subyéktiv modallıġ — İfade olunan fikre danışanın münasibetini eks étdiren modallıġ. Burada inam ve inamsızlıġ, razılıġ ve narazılıġ, ékspréssiv ġiymetlendirme nezerde tutulur. Subyéktiv modallığın ifadesiie ħidmet éden linġvistik vasiteler bunlardır: söz sırası, intonasiya (nida intonasiyası, şadlıġ, teessüf, şübhe, teeccüb, ġetiyyet, inamsızlıġ, tereddüd, kinaye ve s), léksik tekrarlar, modal sözler, edatlar, nida, ara sözler, ara söz birleşmeleri, ara cümleler.

MОDAL SÖZLER— Danışanın bütövlukde ifade olunan fikre ve ya bu fikrin ayrı-ayrı hisselerine münasibetini bildiren nitġ hissesi. Modal sözlerin me'na növleri bunlardır: a) Tesdiġédici modal sözler: elbette, heġiġeten, şübhğsiz, doğrudan (da), şeksiz... b) Yékunlaşdırıcı modal sözler: démeli, ġısası, bélelikle, ümumiyyetle, netiçede... v) Éhtimali modal sözler: bel-ke, yeġin, déyesen, éhtimal(ki), küman(ki), sanki, éle bil(ki)...

Sintaktik funksiyasına köre modal sözler daha çoħ ara sözler vezifesinde çıħış édir. Dialoġ nitġinde ise çoħ zaman söz-cümle funksiyasında işlenir: Kédeçeksen? Elbette!

MОDÉL — her hansı dil vahidini teşkil éden hisselerin sıralaıma ardıçıllığını eks étdiren ümumi sħém, ġelib. Söz-düzeltme modéli. Cümlenin modéli.

MОDÉLLEŞDİRME — Öyrenilen obyéktin sħémini yaratmaġdan nbaret tedġiġat üsulu. Modélleşdirmeden o zaman istifade olunur ki, ya öyrenilen obyékti bilavasite müşahide étmek mümkün olmur, ya da bu obyékt olduġça mürekkeb seciyyeli olur.

MОDULYASİYA—1. Nitġde supérséġmént fonétik vasitelerden istifade olunması. Nitġin modulyasiyası. 2. Cüılenin supér-séġmént vasitesi olan fraza vurğusu, fasile, rptm ve s.

MОNĠОL DİLLERİ — Monġol dilleri ailesine ħalħamonġol, buryat-monġol, kalmık ve s. diller daħildir.

MОNОVОKALİK DİL—Yalnız bir saiti olan, birsaitli dil. Meselen, vnşram, aranta, aoaznn dilleri. Bu cehetden kabardin dilleri diġġeti celb édir. Bu dillerde yalnız bir sait— «a» saiti vardır. hemii yékane sait kah ġısa, kah uzun teleffüz olunur. Kabardin dillerinde hem de «eé» (eé) saiti vardır ki, bu ses «a», «é», «i» saitleri arasında orta mévġé tutur. homin dillerde samitler ise hedden artıġ çoħdur: 70—80. Burada bir (ve ya iki) saitin bir samitle (70—80 samit) birleşmesipden 140—160 héca alınır ve bu hécaların her bnri foıém seciyyesine malik olur. Démeli, sait sesi ġç olan kabardin dillerinin fonétikası zenkindir.

İnkilis dilçnsi M. Svodéş müasir dünya dillerinin (hind-Avropa, sami, Afrika, Tibét ve s.) müġayisesi esasında bütün diller üçün «ulu dilin» menzeresini berpa étmeye çehd köstermişdir. О müeyyenleşdirmişdir ki, ġedim «ulu dilde» yalnız bir sait ve on bir samit vardı.

MОNОKÉNÉZ NEZERİYYESİ — Bütüı konkrét dillerip tedricen bir ümumi esas dilden diférénsiasiya yolu ile emele keldiyini nddia éden nezeriyye.

MОNОLОĠ — Danışanın öz-özüna müraçietle séylediyi nitġ. Dialoġa pisbeten monoloġ daha mürekkeb sintaktik ġuruluşa malik olması, daha kéniş möve unu ehate étmesi ile seciyyelenir. Monoloġ nitġi. Monoloġ uslubu. Daħili monoloġ — Bedy de pérsonajların daħiln heyoçanlarını tesvir étmek üçün işlenen ħüsusi üslubi ġaydadır. Burada baş vérmiş hadiselerin tesviri vérilmir, belke bu hadiselerle elaġedar yaranmış fikirler, duyğular pérsonajın daħili nitġi vasitesile ifade olunur. Burada hem vasiteli, hem de vasntesiz nitġe meħsus kéyfiyyetler özünü köstorir. Dramatik monoloġ — Monoloġun éle bnr növüdür ki, burada ses dili informasiya vérilişinin diğer üsullarını (mimika, el-hereket dili, plastik heroket ve s.) müşayiet üçün işledilir. Lirik monoloġ — Hiss-heyecan ve émosiya ifadesi üçün işledilen monoloġ. Neġli monoloġ — Mentiġi ve ardıçıl suretde teşkil olunmuş me'lumat vasitesi kimi işlenen monoloġ. Tebliği monoloġ — Matiġ nitġinin esas forması olan monoloġ.

MОNОRÉMA — Bir üzvden ibaret olan ifade. Béle ifadelerin siptaktik funksiyası buradakı prosodik vasitelerip kémeyi ile müeyyen édilir. Meselen: Seherdir. Seher?

MОNОTОNİZM—Dilin fonoloji sistéminde ahenk korrélyasiyasının yoħluğu. Bu halda tonik vurğu sözleri ve morfémleri ferġlendirmeye ħndmet késtermir. Meselen, inkilis dilinde béledir.

MОNОTОNİK—Monotonizm ħüsusiyyetli,, monotonizm ħüsusiyyetine malik. Monotonik vurğu — Musiġililik ceheti musteġil olmayan ve buna köre de fonoloji kéyfiyyete malik olmayan vurğu, me'na forġlendirmeyen vurğu. Monotonik dil — Monotonizmi, monotonizm ħüsusiyyetine malik olması ile seciyyelenen dil. Meselen, Azerbaycan, rus, fransız, inkilis dilleri kimi.

MОNОFTОNĠ — Bir sesden ibaret sade sait. Monoftonġ diftonġa, triftonġa ve s. ġarşı ġoyulur. Teleffüzü zamanı danışıġ üzvlerinin veziyyeti (ye'ni sesin meħreci) deyişmez ġalan sait monoftonġ hésab édilir.

MОRF — Söz-formanın en kiçik hissesi: el, ile, köz-lük, kel-miş-di. Morflar «kök morf» ve «şekilçi morf» adı ile iki ġisme bölünür. Şekilçi morfların da préfiks, suffiks, intérfiks, postfiks ve fléksiya kimi növleri vardır. Muħtelif söz-formalarda çıħış éden morfların mecmuyu morfém teşkil édir. Meselen, al-dı, kel-di, vur-du, öl-söz formalarında dörd morf (-dı, -di, -du, -dü) bir morfém teşkil édir.

MОRFÉM — Sözün en kiçik me'nalı hissesi. Dilin en kiçik me'nalı vahidine morfém, en kiçik me'nası olmayan vahidine foném déyilir. Morfém sözden ve cümleden ferġli olaraġ, adeten ayrılıġda işlenmir, sözün terkib ünsürü kimi çıħış édir ve ya söz forması teşkil édir. Halbuki söz de, cümle de ayrılıġda, müħteġil şekilde işlene biler. Morfém dilin ġuruluş vahididir, söz—nominativ, cümle ise kommunikativ vahiddir. Dilçilikde morfém anlayışı kéniş ve dar me'nada işlenir. Morfém términini ilk defe dilçiliye ketiren İ. A. Boduén dé Kurténé olmuşdur. О özü hem de morfémin kéniş ve dar me'nada anlaşıla bileceyini köstermişdir. Morfémin dar anlayışını hazırda Moskva dilçilik mektebinin nümayendeleri müdafie édirler. Оnların fikrince, sözün en kiçik hisselerine (kék, ön şekilçi, son şekilçi, daħili şekilçi) morfém déyilir. Kéniş me'nada morféme béle te'rif vérilir: morfém dilin en kiçik me'nalı vahididir. Bunun neticesidir ki, dildeki morfémler iki ġnsme ayrılır:

a) séġmént morfémler—sözün hisselerinden ibaret olan morfémler;



b) supérséġmént morfémler—intonasiya, vurġu ile elaġedar sözlerin, söz-formaların ferġlendirilmesi. Kéniş me'nada kötürüldükde morfémlere hem de ġrammatik me'nanın ifadesine ħidmet éden kémekçi sözler (ġoşma, bağlayıcı, artikl, edat) da daħil édilmeli olur. Kéniş me'nada morfém neinki sözün, hem de söz birleşmesinin ve cümlenin ġuruluş hissesidir. Morfémin hem ifade planı ("ses terkibi), hem de mezmun planı (sémantikası) vardır. Meselen, senin kitabın ve kitabın cildi birleşmelerinde çıħış édeh kitabın terkibinde éyni ifade planına malik -ın morfémi mezmun planına köre birinci halda ikinci şeħs tekin nisbet şekilçisi, ikinci halda yiyelik hal şekilçisi kimi çıħış étmişdir. Démeli, bu -ın morfémi omonim hésab olunmalıdır. Morfémlerin sémantik (mezmun) ve fonétik (ifade) cehetden ġarşılıġlı elaġeleri, onların variantları çoħ müħtelifdir. Morfémlerin strukturunu deġiġ suretde tesvir étmek meġsedi ile «morf» ve «sém» términleri ireli sürülmüşdür. «Morf» términini Ç. Hokkét teklif étmişdir. Morfémin konkrét fonétik variantına morf déyilir. Meselen, dilimizde -lar/ler morfémi müħtelif variantlarda -lar/-ler, -dar-der, -rar -rer, -zar/-zer, -nar -ner tezahür éde biler: kitablar, eller, atdar, itder, nar- nar, çeperrer, ġızzar, közzer, adamnar, kelenner. Terkibinde iştirak éden fonémlerin miġdarına köre morfémler bir, iki ve çoħfonémli morfémler adı ile üç yére bölünür. Bir fonémliler: o, a; kitabı, ézü iki fonémliler: oħ, ş, kitab-da, ders-in; çoħ-fonémliler: köz, dörd, oħu-malı, yaz-maġda ve s. Sém términini dilçiliye V. Skaliçka ketirmişdir. Morfémin sémantnk (me'na) baħımdan en kiçik variantına sém déyilir. Morfémler teksémli (tekme'nalı) ve çoħ sémli (çoħme'nalı) ola biler. Azerbaycan dilindeki bütün şekilçi morfémler teksémli morfémlerdir. Bélelikle, morfém dilin ikiterefli ġuruluş vahididir, sémantik ve fonétik cehetden vehdet teşkil édir, ye'ni bütün morflarının ve sémlerinin birliyinden, vehdetinden ibaret olur. Be'zen tariħi inkişaf prosésinde ve ya üslubi meġsedlerlo morfémlerin sémantik ve fonétik cehetden elaġesi, tarazlığı pozulur ve neticede, ümumiyyetle morfsmin ikiterefli vahid olması prinsipine şübhe oyanır. Ħüsusile sıfır morfém meselesi diġġeti celb édir. Konkrét morflar şeklinde çıħış étmeyen morfém sıfır morfém hésab édilir. Meselen, ġéyri-müeyyen te'sirlik hal, ġéyri-müeyyen yiyelik hal şekilçileri sıfır morfémler hésab édilmelidir. Çünki bunlarda yalnız sémler tezahur édir, morflar ise yoħdur. Dildeki roluna köre morfémleri üç yére bölmek olar: kök-morfém, esas morfém, şekilçi morfém. Sözdüzeltme yuvacığı teşkil éden bütün sözler üçün ümumi, müşterek olan hisseye kék déyilir. Meselen, vasiteli, vasitesiz, bilavasite sözlerinin hamısı üçün müşterek hisse vasite morfémidir. Démeli, bu, kök-morfémdir. Kök morfém neinki sözdüzeltme yuvacığı üçün merkez teşkil édir, habéle léksik me'nanın formalaşması ve ifadesi üçün de bir esas olur. Оdur ki, kék-morfémleri olmayan héç bir dil yoħdur. Dildeki sözlerin bir ġismi (edatlar, modal sözler, ġoşmalar, bağlayıcılar) adeten kök morfémden ibaret olur. Bir çoħ sözlerin terkibinde tekrarlanan kök-morfém çoħ muħtelif sémantik ve fonétik deyişmelere me'ruz ġalır. Birleşdirici morfém — Sözdüzeltme işinde mühüm rolu olan şekilçi morfém. Meselen, birbebir, darmadağın, düppedüz, telem-telesik, yazhayaz, ġaçhaġaç vahidlerinde ba, me, pe, em, ha, a morfémlari. Dérivasion morfém — Sözün léksik me'nasına te'sir édib onu deyişmekle yéni söz emele ketiren şekilçi morfém. El-çek, köz-luk, ağıl-lı, kül-eyen sözlerindeki ikinci morfémler. Léksik morfém — Kék morfémlerle dérivasion (sözdüzeldici) morfémlerin birlikde ümumileşmiş adı olub, fléktiv (rélyasion) morfémlerle ġarşılaşdırılır. Çünki evvelkiler léksik me'na bildirmesine kére birleşe bilirse, fléktiv (rélyasion) morfémler yalnız ġrammatik me'na bildirpr. Kök morfém — Sözün esas léksik me'nasını ifade éden en kiçik hissesi: yaz-ı-çı-lar-ımız-dan söz-formasında «yaz» kök morfémdir. Séġmént morfém — Esl me'nada morfém démekdir. Bu términ «supérséġmént morfém» términine ġarşı yaradılmışdır. Sıfır morfém — Ġrammatik (sözdeyişdirici) şekilçinin olmaması, işlenmemesi. Bu veziyyet ézlüyünde müeyyen ġrammatik deyerlilik kesb édir. Bütün diğer morfémlerin açıġ şekilde işlenen allomorfları olursa, müvafiġ paradiġma daħilinde sıfır morfém allomorfları olmaması ile onlara ġarşı ġoyulur. Kitab+0 sözünün sonunda sıfır morfém olduğunu ona köre söylemek mümkündür, bu söz başġa şekillere düşaükde (kitab-a, kitab-dan ve s.) işlenen allomorflarla sıfır morfémi ġarşılaşdırmaġ mümkündür. Supérséġmént morfém — hemişe éyni moz.mun ile elaġedar olan kuc, ton, uzunluġ kimi vahidler.

MОRFÉMİKA — Sözun me'nalı hisseleri (morflar ve morfémler) haġġında te'lim. Bu te'lim morfémlerin ġuruluşunu ve onların müeyyen ıllıġla duzulme ġapunauyğunluġlarını öyrenir.

MОRFÉ, ĠEHLİL — Muasir dil baħımından sözdekp butup ça.:ıüoyyoploşdirib tuHlil V1

MОRFОLОJİLEŞME — Sintaktik hadiselerin daha yuksek abstraksiya kosb étmesi, umumileşmosi neticesinde morfoloji sociyye daşıması. Оnlar ksdirler, ksdirler, kédirler, kédirler... Burada morfolojiloşme yoħdur. Tokrar ħoborler hemcins üzvler kimi derk édilir ve istenilen ġeder tekrarlana bilir. İki defe tekrarlandıġda ise morfoloji torz me'nası ifade édilir: Kédirkédir dayanır. Yandı-yandı töküldü. Aħdı-aħdı sinem üste köllendi. (M. V. Vidadi). Sémantikada deyişiklik tekrarın imlasına da te'spr késterir.

MОRFОLОJİ SÖZ — İki ve daha artıġ aydın şekilde morfolojileşmiş unsurden ibaret söze déyilir ki, bu üisürlerden héç olmasa bnri ayrılıġda söz hésab olunmur. Kptabħana, çayħana, buzħana, téatrħana, hamamħana, ġenddan, çaydan, nemekdan, kuldan, ehdiame, eġdiame, şikayetname, ġebzname, erizoname, temessükname, ġerzname, é'lamname.

MОRFОLОJİ TESNİFAT—1. Sözün ġrammatik formalarının düzeldilmesinde ferġlenen' ħususiyyetlerine köre dillerin tesnifi. 2. Baħ: Tipolojn tesnifat.

MОRFОLОJİ TEHLİL — Tehlil obyékti cümledirse, onu teşkil éden sözlerden her birinin morfoloji ħususiyyetleri ġéyd olunur. Özü de evvelce sözün sabit morfoloji elamotleri, ye'ni bu sözün cümledeki mövġéyinden asılı olmayan morfoloji elametleri köstsrilir, sonra bu sözün ġrammatpk forması seciyyelendirilir. İ s i m l e r i n ümumi ve ya ħususiliyi, canlı ve ya cansızlığı, konkrétliyi ve ya mücerredliyi, tekliyn ve ya topluluğu kösġerilir, sonra onların ġuruluşca növü, cinsi, halları ve kemiyyeti ġéyd olunur. Sifetlerin me'nası, derecesi, ġuruluşça növü késterilir. Sayların miġdar sayı, sıra sayı, kesr sayı, ġéyri müeyyen say kimi növleri ġéyd olunur. Evezliklerin şeħs, işare, sual, ġayıdış, to'yin, nisbi evezlik kimp növleri késterilir. F é ' l l e r d e onların növleri, te'sirli ve ya te'sirsizliyi, terzleri, şeħs katéġoriyası, şekilleri, tesriflenmeyen formaları kösterilir. Zarfilerin ġuruluş ve me'naça növleri ġéyd olunur. Ġ o ş m a l a r ı n menşeçe növleri, me'naları, hansı halları ifade étdiyi kösterilir. B a ğ l a y ı ç ı l a r ı n ġuruluşca növleri (sade ve ya mürekkebliyi), sintaktik vezifeleri (tabéli ve ya tabéspzliyi) kösterilir. Edatların me'naça növleri kösterilir. Modal sözlerde me'na ġrupları ve ġuruluş kösterilir. N i d a l a r ı n me'na ġrupları köstorilir. Teġlidi sözlerin me'na ġrupları ve struktur ħüsusiyyetleri ġéyd édilir.

MОRFОLОKİYA — Sözün ġuruluşunun muħtelif aspéktlerini, sözün formasını öyrenen dilçilik sahesi. Dillerin morfoloji strukturunun muħtolifliyi nezore alınaraġ dilçilikde morfolokiyanın bir néço növu müeyyenleşdirilmişdir: a) iltisaġi 168

(aġġlütinativ) morfolokiya; b) analitik morfolokiya; v) fléktiv morfolokiya. Analitik morfolokiya — Ġrammatik katéġoriyalar sözlerin analitik formaları ile ifade édilen morfoloji struktur. İltisaġi (aġġlütinativ) morfolokiya — Morfémlerin birbirile yanaşı kelmesi ve bu zaman bir morfoloji deyişiklik baş vérmomosi esasında ġrammatik katéġoriyaların ifadesi. Fléktiv morfolokiya — Ġrammatpk elaġelerin ifadesi üçün fléksiyadan istifade éden morfolokiya.

Diller birbirinden tekçe bu ve ya diğer ġrammatnk me'naları ifade édib-étmemesine köre ferġlenmirler, belke hem de daha çoħ néce ifade étmeleri ile ferġlenirler. Müħtelif dillerde ġrammatik ifade üsullarından istifade étme baħımından müħtoliflik, ferġler olduğu kimi, muhüm oħşarlıġlar da vardır ki. bunlar da ġrammatik me'naların öz tebieti, mahnyyeti ile olaġadardır.

Morfolokiyanın prodméti dilde ifade planı ile mezmün planının ġarşılıġlı munasnbetlerini öyrenmekden ibaretdir. Bu ġarşılıġlı münasibetler forma ile funksiyanın ġarşılıġlı münasebetleri ile sıħ suretde elaġedardır. Bu ġarşılıġlı münasibetleri tam deġiġliyi ile müeyyenleşdirmek olduġça çetindir. Оna köre ki, dilin morfoloji ġanunları çoħ mürokkob mahiyyet malik olması ile ferġlenir ve dilin ses sistéminden forġli olaraġ burada işaroleyen ile işarelenen arasında uyğunluġ yoħdur. Morfolokiyada osas yéri sözün strukturunun tehlili tutur. her bir strukturu tohlil éderken onun terkib hisselerinin tesviri zoruridir. Morfoloji tehlilde sözün me'nalı hisselerini ferġlendirmek ve onları tesnif . étmek lazım kelir.

Antik dövrlarden beri en'enevi olaraġ söze dilin bélunmez vahidi kimi baħmışlar. Оdur ki, sözün osası ile paradiġma anlayışını ġarışdırmışlar. XIX esrin sonlarına yaħın morfoloji sistém haġġında körüşler deyişir, esas, préfiks, postfiks, fléksiya anlayışları deġiġleşir, morfém términi kéniş şöhret ġazanır. Dilin en kiçik me’nalı unsüru morfém adlandırılmağa başlayır.

Tolġpġatçıların diġġetini bélo bir cehet çelb édir ki. dilde mezmun ile ifade arasında uyğunsuzluġ vardır vl bu mesele bilavasite morfém anlayışı ile elaġedardır. Daha bir maraġlı mesele morfémin özünden béyuk vahidlere münasibeti meselosidir. Morfém sözünmu, yoħsa daha béyuk vahidin—séyleminmi terkibine daħildir?

Dilçilik edebiyyatında morfém anlayışından çoħ kéniş miġyasda istifade olunur, nozeri dilçilikde bu término çoħ böyük diġġet ve ehemiyyet vérilir, müħtelif dillerin ġrammatik sistémleri bu morfémler uzre tehlil osasında nezerden kéçirilmişdir. Bütün bunlara baħmayaraġ élmde morfém problémi hell olunmamış ġalır, bu términ tam aydınlaşdırılmamışdır ve müħtelif tedġiġatçılar terefinden müħtelif terzde başa düşülüb şerh édilir. Morfém anlayışının dolaşdırılmasında déskriptiv dilçiliyin te siri çoħdur. Béle ki, klassik déskriptiv dilçiliye köre morfém söçun hissesi déyil, söylemin hissesidir. Nitġin séġméntasiyasını déskriptivistler béle tesevvür édirler ki, «söylemin ses terkibinin her bir parçası bu ve ya diğer morféme meħsus olur».

Déskriptivistler formal vahidden başlayıb funksional va hide kelib çıħmışlar, sade işare anlayışından çıħış édib dilin ġrammatik sistémi anlayışına kelib çıħmışlar. Eker evveller «morfém» términi işareleyeni bildirmek üçün işledilirdise, sonralar bu términ işarelenen anlayışını bildirir, işareleyeni bildirmek üçün ise «morf» términi işledilir.

Démeli, morf kemiyyet seciyyeli, morfém ise kéyfiyyet seciyyeli anlayışları bildirir.

«Fonfoném» elaġesinde variantlılıġ mühümdur, bu variantlılıġ sémantik kontékste, mezmun vahidlerine daħvd olur. «Morfém—morf» elaġesi maniféstasiya elaġesidir, işare funksiyalı elaġedir.

MОRFОNОLОKİYA — Bu términ morfolokiya (morfém) ve fonolokiya (foném) sözlerinin birleşmesinden düzeldiyi üçün eslinde morfofonolokiya formasında işlenmeli iken haplolokiya ġanunu te'siri ile hemin şekle (morfonolokiya) düşmuşdür. Términ hem de fonomorfolokiya şeklinde işledilir. Dilçiliye bu términi 1931-ci ilde N. S. Trubétskoy daħil étmişdir. Morfonolokiya hem morfolokiya, hem de fonolokiya ile elaġedar dil hadiselerini, morfémlerin fonétik strukturunu, onların forma düzelmesindeki rolunu, söz terkibinde saitlerin fonétik ġanunlar esasında birbirini izlemesini, vurğu ve intonasiyanı öyrenir. Morfonolokiya morfémler fonologiyasını, ye'ni morfoloji vahidlerin düzelmesinde fonémlerin rolu, iştirakı prinsiplerini tedġiġ éden élmdir. Dilçilikde morfonolokiya élmi déskriptiv ġrammatikanın yaranması ile elaġedar müsteġil bir saha kimi formalaşmışdır. halbuki evveller bu élmin obyékti fonétika ve morfolokiya arasında bölüşdurulub öyrenilirdi. Fonomorfolokiya ve ya morfonolokiya élmi morfoloji vahidlerin méydana kelmesinde müħtelif fonémlerin işlenilme prinsiplerini öyrenir. Bu élm dile meħsus fonoloji ġarşılaşdırmaların morfoloji baħımdan istifade ġanunlarını tedġiġ édir. Оdur ki, morfonolokiya morfémleri bir invariant kimi, ye'ni konkrét variantlardan ve ya morflardan serf-nezer étmekle öyronmir, belke konkrét vahidler kimi tedġiġ édir. Fonomorfolokiya hem fonolokiya, hem de morfolokiya ile elaġedar olsa da, onların héç birine daħil déyildir, bunların her ikisinden daha mürekkeb bilik sahesidir.

Fonomorfolokiya sahesi ile meşğul olan mekteblerden déskriptiv dilçilik ħüsusule ferġlenir. Déskriptiv métoda köre nitġin en kiçik me'nalı vahidleri (morflar) o zaman éyni morfémin allomorfları hésab édilir ki, onlar éyni me'na bildirib elave distribusiya münasibetinde olsunlar.

Morfonoloji tedġiġatlarda morfolokiya ne kimi yér tutmalıdır? Başġa sözle, morfoloji tedġiġatlarda hansı cehet fonomorfoloji seciyye daşımalıdır? Morfonolokiyanın ayrılmaz terkib hisselerinden biri paradiġmaların formal tehlilidir. Bu tehlil béle aparılır ki, paradiġmalarda, onların üzvlerinde, terkib hisselerinde özünu kösteren fonoloji oħşarlıġ ve ferġler müeyyenleşdirilir. Démek lazımdır ki, fonoloji ferġlerden morfoloji istifadeni öyrenen bir bölme hökmen morfolokiyaya daħil édilmelidir. Morfoloji sistém — Fonoloji seviyyede özünü kösteren hadiseni (ye'ni me'lumat vérme prosésinde morfém aħınını fonoloji vahidler aħınına çéviren hadiseni) müeyyenleşdiren koddur. Bu kod hemin prosése eks olan prosési

de (me'lumatı ġebul éderken fonémler aħınının morfémler aħınına çévrilmesini de) te'min édir, idare édir. Morfonolokiya, bélelikle, fonolokiya ile morfolokiyanın mürekkeb ġarşılıġlı elaġelerini öyrenir.

MОRFОNÉMİKA — Dil strukturunu morfonoloji tehlil yolu ile öyrenen mücerred dilçilik merhelesidir. Dilimizde cem şekilçisi morfémi (-lar/ler) nitġde müħtelif allomorflar şeklinde (-nar/-ner, -rar/-rer, -zar/-zer, -dar/-der) çıħış édir. Démeli, müeyyen şeraitde -l fonémi n, r, z, d fonémleri şeklinde özünü kösterir. Meselen, narrar, kelinner, ġızzar, bizder ve s. Lakin hemin fonémlerin her biri eslinde müsteġil fonémdir. Kösterilen sözlerin hamısı eslinde bir ümumi -lar/1-ler morfémi ile işlenmişdir. Démeli, fonoloji merhelede l, n, r, z. d, müsteġil fonémler olsalar da_ bunların morfoloji funksiyası éynidir.

MОRFОSİNTAKSİS — Morfémleri onların sintaktik funksiyasına esasen öyrenen ġrammatika behsi. Morfonolokiya fonémleri onların morfém terkibindeki funksiyasına esasen éyrendiyi kimi, morfosintaksis de iorfémleri sintaktik vahidlerin terkibindeki funksiyasına esasen öyrenir.

MОSKVA DİLÇİLİK MEKTEBİ — XIX esrin sonu, XX esrin evvellerinde Filip Fyodoroviç Fortunatovun rehberliyi ile yaradılmış dilçilik mektebi. Léypsiġ mektebinin (Kenç ġrammatikler cereyanının) te'siri ile F. F. Fortunatov da dili psiħifiziki hadise hésab étse de, çoħ tézlikle kenc ġrammatiklere meħsus ferdiyyetçilikden (dili ferdi hadise hésab étmekden) el çekmiş, ona ictimai hadise kimi yanaşmağa başlamışdır. Dilin tebietini anlamaġda da F. F. Fortunatov kenc ġrammatiklerden ferġlenmişdir. Béle ki, o, dili maddi işareler sistémi hésab étmişdir. Yéne kenc ġrammatiklerden ferġli olaraġ F. F. Fortunatov dil dayişmelerinin ħapici (ictimai, tariħi) ve daħili amillerle elaġedar olması fikrini ireli sürmüşdür. Bélelikle, Fortunatovun tedġiġat métodolokiyası matérializmi, tariħiliyi ve sosiolokizmi ile seciyyelenir. F. F. Fortunatov mektebi formal ġrammatik mekteb adlanır. О, dilin formal baħımdan ve me'na (mezmun, anlam) baħımından éyrenilmesini ferġlendirirdi. Fortunatov késterirdi ki, her ikç tedġiġat aspékti — hem formal, hem de mezmunca tedġiġat éyni derecede zeruri ve deyerlidir. F. F. Fortunatov dil faktlarını tekçe tesvir étmakle kifayetlenmeyib, onların emele kelme sebeblerini de araşdırırdı. Fortunatov dile bir sistém kimi baħırdı.

F. F. Fortunatov müġayiseli tariħi tedġiġat métodikasını tokmilleşdirmiş, morfoloji tehlilin çoħ közel nümunelerini vérmişdir. 0, dillerin ġarşılaşdırma prinsipi uzre öyrenilmesine ħüsusi diġġet yétirirdi. Moskva mektebinin en körkemli nümayendeleri: A. A. Şaħmatov, İ. M. Pokrovski, V. İ. İstrin, Ġ. K. Ulyanöv, V. N. Şépkin, B. M. Lopunöv. Y. F. Vuddé, D. N. Uşakov, M. N. Pétérson idi.

MОTİVLEŞDİRİLMİŞ AD —Aydın sémantik strukturu olan, asanlıġla kök-morfémi ferġlendirile bilen, adlanma sebebinin müeyyenleşmesi mümküp olan her hansı ħüsusi ad; esaslandırılmış ad. Meselen, toponimler: Sabirabad, Léninkend, İsti-su, Çéyranbatan, Razin ġesebesi; leġebler: Yékebaş, Léhmeġarın, Yumurtayémez... Ġ é y d: Adeten her bir ad hem heġiġi, hem de mecazi me'nası baħımından esaslanmış olur. Lakin zaman kéçdikçe esaslandırma éz funksiyasını itnre biler, be'zen adlanmanın sebebp onu yaradan bir ġrup adam terefinden kizli de saħlanıla biler. Оdur ki, «esaslandırılan ad» ve «esaélandırılmayan ad» términleri şertidir.

MОTİVLEŞME — Müeyyen mezmunun müvafiġ ifade ile bilavasite az-çoħ yaħın elaġesi; aydın, açıġ sémantik struktura malik olma; dil vahidinin ħariçi söz cildi ile daħili me'nası arasında rabitenin varlıġı; tarkib éléméntleri vasitesile izah

édile bilme.

MÖBĠÉ — 1. Fonémin elaġedar olduğu teleffuz şoraiti. Zeif mévġé — Fonémin öz funksiyasını yérine yétirmesi üçün elvérişli olmayan mövġé. Küclu mövġéye nisbeten bu mövġéde az miġdarda sos vahidleri ferġlendirilir. Kuclü mövġé — Fonémin éz funksiyasını yérine yétirmesi üçün elvérişli mövġé. En çoħ ses vahndleri bu mövġéde ferġlendirilir. Оdur ki, bu mévġé hem de «maksimum ferġlendiriçi mövġé» adlanır. Fonémin pérséptiv ve sipşfikativ funksiyalarının her birinde küclü ve zeif mévġé ile elaġodar seciyyevi ferġler yaranır. Bu ferġler foiém variantlarının, habélo foném variasiyalarının méydana kelmesine sebeb olur. 2. Dil ünsürlerinin (vahidlerinin) söylemde ve ya onuı hisselerinde tutduğu yér. Bu mövġéde yérinden asılı olaraġ dil vahidlerinin ġrammatik funksiyası deyişir. Moselen, Azerbaycan dilinde mübteda ħeberden, te'yin ile te'yinlenenden evvol müeyyen mévġé tutur. Néytral movġé — Müeyyen fonoloji ġarşılaşdırılmanın néytrallaşması üçün şerait, mövġé. Azerbaycan dili samitleri üçün néytral mévġé saitden sonrakı mövġédir. Rélévant mévġé — Müeyyen fonoloji ġarşılaşdırmanın baş vérdiyi mövġé. MÖVĠÉ ĠRUPLARI — Déskriptiv dilçilikde: sözlerin tesnif édilmosinde bir esas kimi köturülen sintaktnk mévġélerin növderi.

MÖVĠÉLİ — Ehateden, tutduğu yérinden asılı olan, mévġé ile şertlenen. Mövġéli deyişmeler. Mövġéli variant. Mövġéli evezlenme — Seslerin tamamile fonétik şorantden (söz terkibinde fonétik mévġénin deyişmesinden) asılı olan evozlenmosi. Be'zen «soslerin mévġéli ovezlenmesi» evezine, «seslerin mövġéli deyişmesi» işledilir.

MÖÇERİZELER— İki şaġuli ħetden (düz, yarımdairevi ve ya fiġurlu ħetden) ibaret ġoşa durğu işaresi. Bu işareden aşağıdakı hallarda istifade olunur: a) esas fikri tamamlayan ve aydınlaşdıran vahidleri — sözleri, birleşmeleri, cümleleri ħüsusi nezere çatdırmaġ istedikde. Men Ehmed müğllimi (sovħoz diréktoru işleyir) közlemeliyem (E. Sadıġ); b) danışanın ifade olunan fikre münasibetini bildiren vahidleri ferġlendirmek kstedikde.—And olsun o yédiyimiz çörğyğ! dédi (herçend men onunla çérek yémemişdim) (E. haġvérdiyév); v) dramatik eserde rémarkaları ferġlendirmek istedikde. Ġaçar (ħanendelere kinaye ile): Béle déyirler ki, ağladır yéri; Sizin Ġarabağın ħanendeleri (S. Vurğun).

MUTASİYA — Baħ: Ġefil deyişmeler. Vokal mutasiya — Baħ: Vokal infléksiya. Sabitleşdirici mutasiya — Evveller fonétik sistémin daħilinde pozulmuş olan tarazlığı, müvazineti borpa éden mutasiya. Saitlerin mutasiyası. Baħ: Vokal infléksiya. Fonoloji mutasiya. Baħ: Fonoloji deyişmeler. 172

MUSİĠİLİ VURĞU —Vurġ/suz hécaya nisboten vurğulu hécanın uça tonla teleffüzu (temiz musiġili vurġu yapon, Koréya, Çin, Vyétnam, Birma, ġedim hppdu, yunan ve s. diller üçün seçiyyevidir).

L\ÜBALİĞE — İfadenin te'snrşş artırmaġ meġsedi ile heddi artıġ şişirtme. Métaforik mübalnġe. Éy çerħ, bu eġd o.şnda möhkem; Bzlke yoħ idin arada sen hem (M. Füzuli).

MÜBTEDA — Fikrin prédmétşş bildiren, ġrammatik cehetden cümle üzvlerinin héç birinden asılı olmayan ve çütterkibli cümleniı baş üzvü kimi çıħış éden sintaktik vahid. Mübtedanın esas morfoloji ifade vasitesi adlıġ halda işlenen isimdir. Bundan elave, mübteda evezlik, substantivleşen sifet, fé'li sifet, mesder, say sözlerle, habéle te'yini ve sabit söz birloşmeleri ile de nfade slunur. Yaşadığımız esr ħpiki teoeġġi esridir. İmpérializmin zencirini buħovlamaġ bütün beşeriyyetin en ümde meġsddidir. Ġrammatik mübteda — Esl, heġiġi mübteda. Bu términ «mentiġn mübtoda» ve «psiħoloji mübteda» términleri ile ġarşılaşdırılma meġamında işlonir. Daħili mübteda — Éyni sözün tekrarından düzolmiş üzvlenmeyen cümlelerdeki mübteda. Kelen kzlsin, kéden kétsin. Ölen öldü, ġalan ġaldı. Éksplisit mübteda — Çütterkibli cümlede açıġ şekilde işlenen mübteda (mübtedası nitġde açıġ işlenmeyon, yalnız «tesevvür édilen» élliptik, yarımçıġ cümlelere ġarşı ġoyulur). Yaħşı dost münbit torpağa benzer (N. haçıyév). İmplisit mübteda — Élliptik cümlelerde «tesevvür édilen» mübteda. Ne tökersen aşına, o çıħar ġaşığına. Mentiġi mübteda — a) Söylomin dilħariçi esası kimi hereketin réal menbeyi; b) hçġġında behs édilen, söhbet açılan şéy. Psiħoloji mübteda — Şüurda méydana kelmesi ardıcıllığına ve psiħoloji me'nalılığına köre ilkin tesevvür (léksik müç'teda, psnħolojn subyékt). Meselen, toy-bayramdır bu dünyanın ezabı (M. P. Vaġif) cümlesinde psiħoloji mübteda toy-bayramdır terkibidir. Оna köre ki, cümle teleffüz édilerken tesevvürde ovvelce «toy-bayramdır» anlayışı yaranır ki, bu da psiħoloji hökmün bir hissesidir. Tesevvürde hemin hökıüp ikinci hissesi sonra yaranır ve birincn ile elaġelenir. Vay sizin halınıza! Üreklerde bahar külür; Küçelerde hele ġışdır (R. Rza). Bu cümlelerde ise vay, üreklerde, küçelerde sözleri psiħoloji mübteda yéripde (vezifesinde) işlenmişdir.

MÜBTEDA BUDAĠ CÜMLESİ — Baş cümlede işlenilmeyen, ya da evezlikle ifade olunan mübtedanın evezinde işlenib onun suallarına cavab olan cümle. Mübteda budaġ cümlesinin iki tipi vardır:

I. Budaġ cümle baş cümleden ġabaġ işlenir. Budaġ cümlede bağlayıcı söz baş cümledeki evezliyin korrélyatı kimi çıħış édir. Bu bağlayıcı sözler (kim, her kim, her kes, ne, her ne ve s.) müħtelif hallarda ve müħtelif sintaktik funksiyalarda çıħış éde biler. Budaġ cümlede bağlayıcı söz ki edatı ile, ya da onun ħeberi -sa, -se şekilçisi ile işlenir. 1\im ançaġ ağıla arħalanırsa, o ħoşbeħtdir (Şehriyar).

II. Evvelçe baş cümle, sonra budaġ cümle kelir. Baş cümlede mübteda vezifesinde aşağıdakı evezlikler işlenir (be'zep de héç işlenmir): o, buġ burası, orası, bélesi; élesi, béleleri, éleleri, be'zisi, be'zileri, néçesi, néçeleri, bir şéy ve s. Ançaġ orası var ki, be'zen çahil ħoşbeħt, bilikli bedbeħt olur (E. Ħaġani). Éleleri de olur ki, bütün bunların me'nasını anlamır (M. S. Оrdubadi).

MÜBTEDA ĠRUPU — Mübtedadan ve ondan asılı ikinci dereçeli üzvlerden ibaret sintaktik vahid.

MÜBTEDASIZ— Terkibinde mübteda iştirak étmeyen, mübtedası olmayan. Mübtedasız cümle — Mübtedası olmayan, yalnız bir baş üzvü — ħeberi olan tekterkibli cümle. Aşağıdakı cümleler mübtedasız cümlelerdir: tekterkibli mueyyen şeħslç cümle, ġéyri-mueyyen şeħsli cümle, ümumi şeħsli cümle, şeħssiz cümle. MÜĠAYİSE — Ümumi elamete malik olan (ola bilen) oşya ve hadiselerden birinin diğeri ile ġarşılaşdırılmasındaç, tutuşdurulmasından, muġayise édilmesinden ibaret mecaz. Muġayise mürekkeb linġviġtik ve bedii-poétik hadise hésab olunur. Vasiteli muġayise — Müħtelif ġrammatik vasitelerin kömeyi ile eld» édilen muġayise. Bu vasitelere kömekçi nitġ hisselerinden ġoşmalar (kimi, tj, teki, tekin, ġeder, sayaġ, sayağı, meħsus, ħas, nisbet, nisbeten), boyda, berabğr, bir, tay, ten, şeklinde, terzde, halda, halında, haletinde, baħanda, yanında, ġabağında, menzilesinde kimi sözler, modal sözler (kuya, kuya ki, sanki, éle bil ki), bağlayıcı sözler (néne, néçe ki), fé'ller (dönmek, démek, sanasan, éle bil ki, az ġala, olmaġ, benzemek, oħşamaġ), sifetler, fé'li sifetler, evezlikler, ħüsusi adlar daħildir. Vasiteli muġayisede muġayisenin her uç növu iştirak édir. Vasitesiz muġayise — Ġrammatik vasitelerin iştirakı olmayan muġayise. Bu müġayisenin en çoħ yayılan növleri aşağıdakılardır: a) Paralél muġayise — Müġayise obyékti ve müġayise obrazı éyni strukturda olan muġayise: Torpaġsız insanyuvasız ġuş; b) ikinçi komponénti -lı, -liġ -lu, -şekilçili birinci növ te'yini söz birleşmeleri: şirin sözlü, şeker külüşlü, ayna ġabaġlı; v) her iki terefi isim olan birinci növ te'yini söz birleşmeleri: ay çamal, ayna ġabaġ, büllur buħaġ; ġ) ikinçi növ te'yini söz birleşmeleri esasında formalaşmış mürekkeb sözler: kéçisaġġalı, itburnu, ġazayağı, bildir-çinbudu. İnkari muġayise. İnkarlıġ bildiren vahidlerin kömeyi ile aparılan müġayise: Uşaġ da ki, déme körmğdim, bir ay parçası (Danışıġdan) Uşaġ uşaġ déyil, od parçasıdır.



Léyli démeşem'i-meçlisefruz, Meçmun démeateşi-çikersuz. Léyli démeçennet üzre bir hur, Mennun démezülmet içre bir nur (M. Fuzuli). MÜĠAYİSE ÜNSÜRLERİ—Muġayisede rolu olan ünsurler: muġayise obyékti, muġayise obrazı, muġayise elameti. Bunlardan muġayise elametinin işlenmesi iħtiyari (fakultativ), diğer unsurlerin işlenmesi ise zeruridir.

MÜĠAYİSE TERKİBİ—Müġayise meġsedile işlenen ve sade cümlenin bir hissesi olan terkib. Muġayise budaġ cümlesinden ferġli olaraġ muġayise terkibi prédikativlikden mehrumdur. Müġayise terkibi adeten muġayise obrazı olur. Béle terkibler aşağıdakı ġrammatik ħususiyyetlere malikdir: 1. Te'yini söz birleşmeleri özluyunde, hem de başġa sözler ve söz birleşmeleri ile mürekkebleşerek muġayise terkibini teşkil édir. Meselen: Yétim çüçe kimi. Deyirmandan kéden dağar kimi. Süpürleşen dalğalar arasında ġalmı saman çöpü kimi. 2. -ar, -er; -ır, -ir, -ur, -ür; -açaġ, -eçj; -an, -en; -dıġ, -dik, -duġ, -dük şekilçili fé'li sifet-lerle düzelen terkibler müġayise terkibi seciyyesi daşıyır. Bu dünya dédiyin boş bir elekdir (I urbani).

MÜĠAYİSELİ ĠRAMMATİKA — Bu términ ilk defe 1808-çi ilde Fridriħ Şlékélin neşr étdiyi «hinduların dili ve mudrikliyi haġġında» kitabında işledilmişdir. İki (ve daha artıġ) dilin ġrammatik sistémini müġayise étmekle méydana çıħarılan mezmun planı esasında hemin dillerden her birinin ifade planı müeyyenleşdirilir. Bununla da müħtelif dillerln morfoloji ve sintaktik yaruslarında (merhelelerinde) benzer ve ferġli cehetler aşkar édilir. Müġayiseli ġrammatikanın iki növü vardır: 1) Müġayiseli-tariħi ġrammatika. Ġohum dillerin ġrammatik formalarını müġayise étmekle bu formaların en ġedim arħétiplerini ve ya praformalarını berpa étmek meġsedi küdür. Müġayiseli-tariħi ġrammatika XIX esrin birinci rübünde méydana çıħmışdır. Bu ġrammatikanın banileri Frans Bopp (1791—1867), Yakov Ġrimm (1787—1863), Rasmus Kristian Rask (1787—1832), A. X. Vostokov (1781 —1864) hésab olunur. Müġayiseli-tariħi ġrammatikanın XIX esrde inkişaf étdirilmesinde hemçinin Avġust Şléyħér (1833—1868), Karl Bruġmani (1849—1919), Avġust Fridriħ Pott (1802—1887), Bértold Délbrük (1842—1922), Fridriħ Dits (1749—1876) ve başġa kérkemli dilçilerin de ħidmetleri olmuşdur. XIX esri be'zen dilçilikde «müġayiseli-tariħi ġrammatika esri» de adlandırırlar. Bu dövrde dilçiliyin az ġala yékane möve usu mehz müġayiseli-tariħi ġrammatika olmuşdur. Ġrammatikanın ehate dairesi heddinden artıġ kénişlendirilerek hetta fonétika, léksikolokiya, étimolokiya ve s. kimi diğer bölmeler de onun terkibine daħil édilmişdi. XIX esrde müġayiseli-tariħi ġrammatika esasen Hind-Avropa dillerinin fonétik, léksik ve ġrammatik cehetden oħşar ħüsusiyyetlerini tedġiġ étmekle meşğul olurdu (Оdur ki, be'zen bu ġrammaYhka évezine «Hind-Avropa dilçiliyi» términi de işledilirdi). Meġsed Hind-Avropa ħalġlarının ulu dilini berpa étmekden ibaret idi. Bu dillerhn menşece ġohumluğunu müeyyenleşdirerken onların fonétik, léksik ve ġrammatik ħüsusiyyetleri arasındakı ümumi cehetleri mueyyenleşdirmek dilçiliyin başlıca meġsedine çévrilmişdi. Hind-Avropa dillerinin ġanunauyğunluġları esasında formalaşan müġayiseli-tariħi ġrammatikanın elde étdiyi müddealar sonralar başġa dil ailelerine daħil olan dillerin de öyrenilmesine tetbiġ édilmeye başlandı. Bir étalon, modél, nümune halı almış hemin müddealar esasında Altay dillerinin öyrenilmesine başlanıldı. Müġayiseli-tariħi ġrammatika söz köklerinin ve ħususile şekilçilerin oħşarlığına ħüsusi ehemiyyet vérir.

b) Müġayiseli-tipoloji ġrammatika-Müħtelif (ġohum olan ve ġohum olmayan) dil sistémlerindeki ġrammatik ifade vasiteleri sayesinde tezahür éden ġrammatik katéġoriyaları sinħron llanda öyrenir. Meselen, modallıġ ġrammatik katéġoriyası müħtelif dillerde müħtelif vasitolerle ifade olunur. Béle katéġoriyaların ifadesinde ümumi ve ħüsusi ġanunauyğunluġlar mehz muġayiseli-tipoloji ġrammatika terefinden üze çıħarılır.

Ümumiyyetle, muġayiseli ġrammatik tipolokiyanın bir hissesini teşkil édir. Müġayiseli-tariħi ġrammatika müġayiseli-tipoloji ġrammatikaya ġarşı ġoyulmamalıdır. Eslinde ikincisi birincisinin esasında méydana kelmişdir. Müasir dövrde müġayiseli tipoloji ġrammatikanın inkişaf étmesinin sebebi dilçiliyin éhtiyaçları ile elaġedardır. Оdur ki, müasir dilçilik yéni tedġiġat métodları ile silahlanaraġ muġayiseli-tipoler. hazırda bu ġrammatika üniversel funksiya kesb étmişdir. Béle ki, dilçiliyin univérsal métodlarına esaslanan muġayiseli tipoloji ġrammatika Afrika ve cenubi Amerikada yazılı olmayan çoħlu dillerin arasındakı ġohumluġ münasibetlerini müeyyenleşdire bilmişdir

MÜEYYEN ŞEĦSLİ CÜMLE — Mübteda ve ħeberden ibaret cütterkibli, yaħud son şekilçisi mübtedanı aydın bildiren bir tek ħeberden ibaret tekterkibli cümle tipi. Meselen: Senin iyini körsem, bağrım çatlar (E. haġvérdiyév).

Bu cümle eslinde mübteda yoħdur. Lakin buraħılmış mübteda I şeħsin şekilçisi ile ifade édilen ħeberin teleffuzü prosésinde aydın tesevvur édilir, şeħs müeyyendir. Оna köre de cümle tekterkibli mueyyen şeħsli cümledir. Béle mueyyen şeħsli cümlelerin ħeberi ancaġ birinci ve ya ikinci şeħs şekilçileri ile işledilen adlar, hemçinin éyni şeħs formalarıida işledilen fé'lin butun katéġoriyaları ile ifade édile bilir. B. üçüncu şeħs formalarında ifade oluna bilmez, çunki mezmununun ifade dairesine ve ġrammatik ħaraktérine köre üçüncu şeħsin tebietinde bir ġéyri-müeyyellik vardır.

MÜELLİF NİTĠİ — Bedii eserde müellifin öz dil [lan (déyilen) parçalar; pérsonajların nitġinde işlenmeyen parçalar.

MÜELLİF SÖZLERİ — Vasitesiz nitġe başlamaġ, bu nitġi étmek üçün muelllfil işletdiyi sözler. hemin sözleri bir neçe grupa ayırmaġ olar: nitġ ve ya tefekkur fé’lleri (de, danış, söyle, soruş, cavab vér pıçılda, sesini ġaldır, tesdiġle, é'tiraz ét, düşün, hell ét, ġışġır, çıġır, bağır...), nitġin seciyyesini, onun evvelki séylemle elaġesini kösteren fé'ller (başla, elave ét kurtar, ġerara kel, bitir, sözünü kes)..., nitġin meġsedini kösteren fé'ller (soruş, dmr ét, izah ét, tesdiġ ét, razılaş, şikayetlen...), me'naca ve ya ġuruluşca nitġ fé'llerine yaħın söz birleşmeleri (sualla müraçiet ét, sözlerini teleffüz ét...)_ Bundan elave hereket, jést, mimika bildiren fé'ller (yaħınlaş, çi-yin çek, baş éndir, üz-közünü bürüşdür...), danışanın hisslerini, daħpli veziyrtini eks éden fé'ller (sévin, şadlan, kederlen, ġorħ, kül, teeccublen, ah çek, ġehġehd çek...) de müellif sözlerine daħil édilir. Muellif sözleri vasntesiz nitġin evvelinde, sonunda ve ortasında kele biler ve ya vasitesiz nitġ müellif nitġinin terkibime daħil ola biler.

MÜZARÉ ZAMAN — İşin kelecekde icrası haġġında ġéyri-ġeti şekilde ħeber véren zaman; ġéyri-ġeti keleçek zaman. Şekli elameti: -ar, -er (-yar, -yer); oħuyar, dinleyer. Müzaré zaman forması be'zen umumi zaman anlayışı ifade édir: ħılana balta çalan çoħ olar. Su seneyi suda sınar. Müzaré zaman forması be'zen (danışıġ dilinde) indiki zaman anlayışını ifade édir: Melikmemmed barmağını yarar, ora duz basar, kéce yatmaz... Be'zep de bu forma kéçmiş zaman hadiselerini bildirmek üçün işlenir: Üç ay evvel Ehmed ħestelener, bundan ħeberi olmaz, lakin hekim ħeber tutar.

MÜREKKEB — a) İki ve daha artıġ léksik vahidden düzel-miş, terkibinde kömekçi sözler olan, ayrıca formalaşmış (ġrammatik formalar haġġında). Sözün mürekkeb forması. Fé'lin mürekkkeb ħeber forması. Mürekkeb zaman forması b) iki ve daha artıġ morfémden ibaret olan mürekkeb şekilçi.


Yüklə 4,99 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin