U
UDLAĠ SAMİTİ — Ħirtdekde omele kelen samit: h.
UZAĠ KÉÇMİŞ (ZAMAN) - Bundan evvelki iş ve ya hereke-ti, ya da uzaġ kéçmişde baş vérmiş nş ae ya hereketi bildiren zaman forması. Bundan evvelki uzaġ kéçmişi bildiren zaman for-ması: — kelmişdi, yazmış idik, ġebul étmşidiniz... Uzaġ kéçmiş zamanın hékayji: almış idiy /almışdı, oħumuş idin//oħumuşdun. Uzaġ kéçmiş zamanın repayeti: almış imişem// Y/almışmışam, almış imişlery/almışmışlar.
UZANMA — Sesin uzunluġ ölçüsünün artımı, çoħalmasıdır ki, müeyyen şeraitde fonoloji cehetden rélévant ola biler. Saitin uzanması. Samitin uzanması (adi veziyyete nisbeten bir ġeder uzun teleffüz édilmesi). Evezleyici uzanma — Düşen sesi' evoz étmek meġsedile uzanma: hovur-hor, déyir-dér.
UZLAŞMA (ELAĠESİ) — tabé sözün tabéédici sözle şeħse ve kemiyyete (be'zi dillerde hem de cinso) Köre uzlaşması. Adeten uzlaşma mübteda ve ħzber arasında özunü kösterir, ħeber mübte-daya tabé olur. Élece de ikinci ve üçünçü növ te'yini söz birleş-melerinin terefleri arasında uzlaşma elaġesi vardır. Bu bir-léşmelerin birinçi terefi tabéédiçi üzv Kimi çıħış édir, iğin-çi terefi ise tabé üzv kimi onlarla uzlaşır. Kemiyyetce uzlaş-ma — tabé söoün tabéédiçi söze kemiyyetçe uyğunlaşması. Kemiy-yrtce uzlaşma esasen mübteda ile ħeber arasında olur. Adamlar buraya kelğnde telesirler (E. Sadıġ). Projéktorlar ne ise aħta-rırlar (h. Méhdi).
Mübteda birinci ve ya ikinci şeħsle kfade olunduġda ħeber onunla kemiyyetce mütleġ uzlaşır: Biz kédirik. Sen yazmalısan. Siz bilersiniz. Mübteda üçüncü şeħsle nfade olunduġda ħeber onunla kemiyyetce uzlaşa da biler, uzlaşmaya da. Serçeler özle-rine den aħtarırdılar (E. Sadıġ). Sesime ses vérir ġuşlar yuva-dan (S. Vurğun). Atributiv birleşmelerde uzlaşma elaġesi mensu-biyyet şekilçileri vasitesile yarapır. Üçüncü növ te'yini söz birleşmelerinde uzlaşma bütün şeħslprde, ikinçi köv birleşme-lerde ise üçüncü şeħsde tezahür édir. Şeħse köre uzlaşma — tabé sözün tabéédici söze şeħse köre uyğunlaşması. Bu uzlaşma növü ħeberlik ve mensubiyyet katéġoriyalarının şekilçileri vasitesile baş vérir. Birinci, ikinci ve üçüncü şeħslerden ibaret heicins mübtedalar işledildikde ħeber birinci şeħse tabé olur, onun elametini (birinci şeħsin ceminin şekilçisini) ġebul édir. hem-cins mübtada ikinci ve üçüncü şeħsden ibaret olduġda, ħzber nkin-çi şeħsin cem şekilçisini ġebul édir. Fikirdeyik sen de, men de; O tifil dd, o çemen de (S. Vurğun). Anan da, sen de közünüzü yola dikib onu közlemisiniz (E. Sadıġ).
UZUAL — Cemiyyetde ġebul édilib işledilen, ümumi normala-ra müvafiġ olan. Adeten «okkazional» términi ile ġarşılaşdı-rılır. Uzual söz. Uzual me'na. Uzual ifadğ.
UZUN — Éyni témpe malik nitġde be'zi vahidlere nisbeten uzadılmış şekilde teleffüz édilen. Uzun héca. Uzun diftonġ — terkibinde uzun héca emele ketiren éléménti olan diftonġ. Uzun sait — Éyni témpli nitġde ġısa saite nisbeten uzadılmış şekilde teleffüz édilen sait. Uzun samit — teleffüz meħrecinde lenkime halı baş véren samit, ġoşa samit: çiddi, baġġal, sessiz.
UZUS — Sözlerin, ifadelerin, forma ve konstruksiyaların iş-ledilmesinin cemiyyetde ġebul olunmuş üsulları.
ULDUZ — Ulduzşekilli (*) metbee nişanı olub, yazıda söz-lerin evvelinde ġoyulur ve hemin sözlerin réal şekilde héç bir yérde işlenilmediyini (teleffüz édilmediyini ve yazılmadığını) bildirir. Yalnız müġayiseli-tariħi métod esasında çoħ ġedim dövrlerde mövcud olduğu müeyyenleşdirilen, éhtimal édilen va-hidler bu nişanla kösterilir. Ulduz nişanı yalnız élmi esas-larla berpa édilen sözlerde işlediler.
ULU DİL — Ġohum dillerin hamısının en ġedim ümumi esa-sını teşkil éden, tariħi-müġayiseli métod vasitesile berpa olu-nan dil. Hind-Avropa ulu dila. Ümumslaéyan ulu dili.
UMLAUt — Kérman dillerinde daħili fléksiyanın bir növü olub, saitlerin evezlonmesinden ibaretdir. Saitlerin béle evez-lenmesi ġrammatik formaların yaranmasına sebeb olur. Bu términ dilçiliye XIX esrin birinci rübünde Yakob Ġrimm terefinden daħil édilmişdir. Esasen orta esrlerde méydana çıħan umlaut ha-disesi tek ve cemin ferġlendirici elameti kimi tezahür étmişdir. Sözde tek halda arħa sıra saitleri (Vpkkġ, OĠép Oaz1), cem halda én sıra saitleri (VġMéġ, OĠép, Saz1é) çıħış édir. Müasir kér-man dillerinde umlaut hadisesi bir-birinden ferġli şekilde özü-nü késterir.
UNİSÉMİYA —İki ve daha artıġ dilde mövcud olan iki sö-zün bütün me'nalarının bir-birila tam uyğunluğu.
URAL-ALTAY NEZEVİYYESİ—Ural, türk, monġol ve tunġus-maicur dil ġruplarının bir dil ailesi teşkil étdiyini ireli süren nezeriyye. Kuya bu dil ailesi éramızdan ġırħ esr evvel şerti olaraġ «Ural-Altay diln» adlanan bir dil kimi mövcud imkş, sonralar ise müħtelif dil ġruplarına parçalanmışdır. hemin nezeriyyenin banisi isvéçreli zabit tabbért Stralénbérġdir. Onun hele XVIII esrde neşr olunmuş kitabında fin-uġor, türk, monġol, samodi, tunġus-mancur ve Ġara denizle Ħezer denizi arasında ya-şayan ħalġların bir ulu kökden töradiyi fikri ireli sürülmüş-dür ki, bu mü-lahize sonralar daha da kénişlendirilmiş ve inkişaf étdirilmişdir. tariħi-müġayiseli ıétodun méydana çıħma-sı ve onun prinsiplerinin kéniş yayılması Ural-Altay dilçilik nezeriyyesine böyük zerbe vurmuşdur. hazırda bu nezeriyye o ġeder de pérspéktivli hésab olunmur.
URBANİZM — Şeher ehalisi nitġi ü'çün seciyyevi olan söz, ifade, intonasiya ve s. Adeten kendle bağlı dialéktizmlere, mehelli sözlere ġarşı ġoyulur, bir sıra jarġon ve arġoları da (tolebe jarġonu, ziyalı jarġonu) ehate édir.
URBANONİM — her hansı şeherdaħili topoġrafik obyéktle-rin ħususi adları. Nizami küçesi. Nerimanöv prospékti. Kençlerméydanı. S. M. Kirov adına dağüstü park. «Niuami» kinspéatrı. Ġaġarin körpüsü. Hökumet évi. Bakı Sovéti.
UŞAĠ SÖZLERİ — Kiçik yaşlı uşaġların nitġini seçiyye-lendiren ve lüğet terkibinin çoħ az bir hissesini teşkil éden sözler. Uşaġların danışmaġa başladıġda öyrendikleri ve teleffüz étdikleri ékspréssiv çalarlara malik sözler. Bu sözler, ade-ten, ya dile meħsus normal sözlerin ses terkibini sadeleşdirmek yolu ile, ya da ses teġlidi, allitérasiya ve s.-den istifade yolu ile düzeldilir: baba, bebe, çiçi, tıġ-tıġ (ħanım), ham-ham («it»), çırtdan ve s.
ÜZVLENMEYEN — Müasir ġrammatik anlayış baħımından üzvlerine ayrılıb, tehlil oluna bilmeyen. Üzvlenmeyen söz birleş-meleri. Üzvlenmeyen. cümleler. Birinçi növ te'yini söz bnrleşmeleri sintaktik tehlil zamanı üzvlerine (te'yin édene ve te'yin olunana) ayrılıb, her biri müsteġil cümle üzvü kimi çıħış édirse, ikinci ve üçüncü név te'yini söz birleşmelerinin terefleri üzvlenmir, birleşmeler bütövlükde bir cümle üzvü olur. Bir sıra sabit birleşmeler, ifade üsulları, adlıġ cümleler ve s. üzvlenmeyen cümle kimi tezahür édir. Bunları cümle üzvlerine ayırıb tehlil étmek olmaz. Lap bişmiş toyuğun külmeyi kzlir. Böyük böyükdür, kiçik kiçik. Kéden kétdi, ġalan ġaldı. Araz aşığındandır, Kür topu-ğundan.
ÜMUMİ VE YA UNİVÉRSAL ĠRAMMATİKA — Ayrı-ayrı ħalġların déyil, bir çoħ ħalġların dilleripdeki söz formaları ae söz birleşmelerine ħas olan ümumi ġanunauyğuiluġları öyrznen ġrammatikadır. Bu ġrammatika éyni zamanda müeyyen ġrammatik katéġoriyanın üslubi-tipoloji cehetden müħtelif dillerde olub-olmadığını müeyyenleşdirmekle de meşğuldur. Müeyyen katéġo-rnal me'na dünyanın bir çoħ dillerine ħas olsa da, her dklde özüne-meħsus terzde ifade édile biler. Dil univérsaliyasının vezifesn dillerin formal ferġlerinden serf-nezer étmekle, müeyyen katé-ġorial me'nanın ifadesinde müħtelif sistémlerin ümumi ġanunla-rını araşdırmaġdır. İki ve daha artıġ konkrét dilin ġrammatik sistémini öyrenib ümumileşdirmek yolu ile ümumi ve ya univérsal ġrammatika yaratmaġ müasir dilçiliyin başlıca vezifelerinden-dir. Univérsal ġrammatikanın iki növü vardır: a) en'enevi ve ya tariħi ümumi ġrammatika; b) tipoloji unizérsal ġrammatika. En'-enevi ve ya tariħi ümumi ġrammatikalar srta esrlerde sħolastik ġrammatika nezeriyyesi esasında yaradılırdı. Bunlar ġrammatnk katéġoriyaları mentiġi katéġoriyalar esasında aydınlaşdırır, bütün dillere aid édir, onları mentiġ, psiħolokiya, felsefe ile elaġelendirirdiler. tipoloji univérsal ġrammatika katéġoriyala-rın konkrét dillerde ifade üsullarını éyrenir.
ÜMUMİ İNKAR CÜMLESİ—Ħeberi inkari formada işle-nen cümle. Béle cümlelerde mübtedaya meħsus elamet inkar édilir. Sair uşaġlar kimi her söze aldanmayır (M. E. Sabir). Bilmğm nğ körübdür bizim oğlan oħumaġdan (M. E. Sabir).
ÜMUMİŞLEK — héç bir üslub mehdudluğu, üslubi sinonim-leri olmayan, adi meişetde kéniş miġyasda işlenen vahidler. Ümumişlek vahidler. Ümumişlek sözler. Ümumişlek léksika. Buraya daħildir: isimlerin mühüm bir ġismi (çörek, su, yağ, bal, kitab, ay, kün, uşaġ, müellim), sifetler (ağ, ġara, şirin, duzlu, açı), fé'ller (kel, két, yaz, yat, yan, yu, al, öl), bütün saylar, bütün evezlikler, zerflerin, ġoşmaların ve bağlayıcıların müeyyen hissesi, edat ve modal sözler, habéle sesteġlidi ve nida sözler.
ÜMUMİLEŞDİRİCİ SÖZLER—hemcins üzvlerin hamısına aid olan ve onları ümumileşdiren cümle üzvü. Ümumileşdiriçi sözler kimi işlenen cümle üzvü ya bir sözden, ya da söz birleşme-sinden ibaret ola biler. Ümumileşdirici sözle onun ümumileş-dirdiyi hemcins üzvlerin me'na elaġesi cinsle növ arasında ela-ġeni ħatırladır! Növlerin (hemcins üzvlerin) hamısı cinse da-ħil olur. Kenddekilerin hamısı — kişiler, ġadınlar, uşaġlar méydana toplaşmışdı (E. Sadıġ).
ÜMUMİ ŞEĦSLİ CÜMLE — İş ve hereketin müeyyen ve ġéyri-müeyyen şeħse déyil, bütün şeħslere — ümuma aid olduğunu bildi-ren mübtedasız tekterkibli cümle tipi. Ümumi şeħsli cümlelerin ħeberleri ġéyri-ġeti kelecek ve ya indiki zaman bildiren fé'lin ikinci şeħs teki ve üçüncü şeħs çemi ile, ya da emr şeklinin bi-rinçi ve ikinci şeħs teki ile ifade olunur. Meselen: Ne ğker-sġn, onu biçersen. Palaza bürün, é.şlen sürün. Özüme yér éleyim, kör
sene ne éleyerğm.
ÜMUMĦALĠ LÉKSİKASI — héç bir konkrét üslubla bağlı olmayan, dilde sinonim variantı olmayan ve hamı terefinden he-mişe işlenen léksika. Bütün saylar, bağlayıcılar, fé'ller, ġoşma-lar, evezlikler, edatlar, isim ve sifetlerin ise bir ġismi ümum-ħalġ léksikasına daħildir.
ÜMUMĦALĠ SECİYYELİ VAHİDLER — Kündelik-meişet da-nışıġ dilinde işlenen, héç bir işlenme ve ya üslub mehdudluğu ile seçiyyelenmeyen, hamıya aydın olan dil vahidleri. Ümumħalġ seciyyeli vahidler ferdi-üslubi vahidlere ġarşı ġoyulur. Ümum-ħalġ seciyyeli métafora (meselen, tülkü — «hiyleker» me'nasında, terlan — «ġoçaġ» me'nasında ve s).
ÜSLUB—1. Ünsiyyet meġsedi ile elaġedar dil vasitelerini séçme, séçilen vahidleri elaġelendirib birleşdirme baħımından seçiyyelenen dil növü. Dil üslubu, Funksional üslub. 2. Mü-eyyen müellif, eser, janr üçün seciyyevi olan dil vasitele-rinden istifade üsullarının meçmuyu. Füzuli üslubu. K,lassik üslub. Dram üslubu. Saġira üslubu. 3. Ékspréssiv çalarına köre dil vasitelerindeı séçme ve evezétme prinsipi üzre istifade. Ki-tab üslubu. Satirik üslub. 4. Dilin sintaktik ġaydaları ve söz-işletme normaları esasında yazma ve ya danışma. Sün'i üslub. Seliġesiz üslub. Sehv üslub (üslub sehvi). Akadémik üslub — Ki-tab dili strukturunda tezahür éden, mücerred söz ve ifadelerden istifade ile seciyyelenen üslub. Arħaik üslub — Mövzusu köhne heyatdan alınmış eserlerde çoħlu arħaizmler işledilmesi ile seçiyyelenen üslub. Arvad... sübh namazını ġılıb, «eli destemaz-lıyam» — déye özünü heyete çatdırar, iri tabağı tendirin üstünden éndirib, çuvaldan un kötürer ve eleyib ħemir yoğurmağa başlardı. (E. Cvferzade). Dialoġ üslubu — Nitġin dialoġ şeklinde ġurulması. Bir sıra atalar sözleri dialoġ üslubunda ġurulmuşdur. — Adın nedir? — Daşdemir. Yumşalısan, yumişlı. At kimindir? — Minenin — Don kimindir? — Kéyenin. Dil üslubu — Dil sistémine meħsus yarımsistémlerden biri kimi kötürülen üslub. Béle yarım-sistémin réalize olunması ise nitġ üslubu hésab édilir. Bütün funksional vo ékspréssiv prinsip esasında ġruplaşdırılan üslub-lar dil üslubu hésab olunur. Janr üslubu — Her hansı bir janrı seciyyelendiren üslub. Edebiyyatşünaslıġda esasen lirik, épnk ve dramaturji janrlar olduğu köstorilir. Bu janrların her biri éz üslubi ħüsusiyyetleri ile ferġlenir. İsmi üslub — Fé'llerden çoħ az istifade éden ve ya héç istifade étmeyen üslub növü. Klassik üslub — Klassik, habéle romantik bedii edebiyyatın dil ħüsu-siyyetleri; seçiyyevi cehetleri: şablon, trafarét ifadeler, eçnebi, yad sözlere méylétme, mücerredçilik, métaforalardan bol-bol is-tifade ve s. Métaforik üslub — Başdan-başa ve ya esasen méta-foralardan ibaret olan üslub. Esasen klassik poéziya üçün seciy-yevi olsa da, müasir mücerred yazılarda da üstün yér tutur. Néytral üslub — Héç bir ħüsusi üslubi köstericisi olmayan ve di-lin bütün üslublarında özünü kösteren nitġ üslubu; orta üslub. Nitġ üslubu — Müeyyen nitġ sahesine ħas olan dil üslubunun teza-hürü. Müeyyen nitġ sahesinde dil üslubunun tetbiġi, istifade édil-mesi. Nitġ üslubu şifahi ve yazılı nitġe bölünür. Kitab nitġi üslubu. Şifahi nitġ üslubu. Réalist üslub — Réalist edebiyyatın dil ħüsusiyyetleri. Adeten klassik üslubla ġarşılaşdırılır. Seciyyevi ħüsusiyyetleri: konkrétlik ve deġiġlik, ana dili sözlerine üstünlük vérilmesi, sözün heġiġi me'nasına méylétme, ħalġ danışıġ diline istinad étme, loru, jarġon, vulġar ve s. sözleri bedii edebiy-yata ketirme. Resmi-idare üslubu — İşküzar yazışmalarda, rosmi senedlerde, idarelere meħsus kaġızlarda istifade olunan üslubdur ki, adeten arħaik strukturdan ve sözlerden, söz birleşmelerinden istifade étmesi ile seciyyelenir. Meselen, erizeler adeten béle başlanır: «Bununla yazıb size me'lum édirem ki...», ve s. «Üç üslub» nezeriyyesi — Dilin müħtelif uslubi kéyfiyyetlerini üç üslubi ġarşılaşdırma esasında üç ġrupa ayı-ran nezeriyye. Bu nezeriyyeye köre üç üslub bunlardır: ali (yüksek) üslub, orta (néytral, adi) üslub, aşağı üslub. Fé'li üslub — Ħeberi (habéle diğer üzvleri) fé'lle ifade olunan cümlelerden is-tifade éden üslub növü. Fzrdi üslub ■— Müellifin bütün eserle-rinde ve ya müeyyen dövrde yazılmış osorlerinde özüıu késteren başlıca üslubi vahidlerin mecmuyu; müeyyen şeħsin şifahi ve ya yazılı nitġini seçiyyelendiren sözişletme, ifade ġurma ve s. ħü-susiyyetler. Funksional üslublar — Dilin başlıca funksiyalarına (ünsiyyet, me'lumatvérme ve te'sirkösterme) esasen ferġlendirilen üslublar. Bunların aşağıdakı növleri vardır: élmi üslub (me'-lumatvérme funksiyası), bedii üslub (te'sirkösterme funksiyası), metbuat üslubu (te'sirkösterme funksiyası), kündelik-meişet üs-lubu (ünsiyyet funksiyası), resmi-idare üslubu (ünsiyyet funksi-yası). Ħalġ poétik üslubu — Folklora meħsus mecazlardan ve fi-ġurlardan istifade éden poétik üslubun (nitġin) bir növü. Mese-den. Biri varmış, biri yoħmuş; Yoħsulların derdi çoħmuş! (M. Müşfiġ).
ÜSLUBİ—Üslub ferġlerine esaslanan; bu ferġlere aid olan, üslub ħüsusiyyetlerine esasen ġruplaşan. Üslubi norma, Üslubi ha-dise. Üslubi seniyye. Üsldbi elamet. Üslubi néolokizmler. Üslubi sinonimler. Fonémin üslubi variantı. Üslubi léksika — Léksik-sémantik vasitelerden üslubi meġsedlerle istifade haġġında te'-lim. Bu te'limde çoħme'nalı sözlerin, omonim, sinonim ve anto-nimlerin üslubi vezifeleri, arħaizm ve néolokizmlerden, habéle alınma sözlerden üslubi istifade ġaydaları, dialéktizmlerin ve térmillerin bedii üslubda işlenme ħüsusiyyetleri, ékspréssiv söz-lerin, habéle frazéoloji vahidlerin müħtelif üslublarda yéri ve funksiyası, her hansı üslubda müħtelif seçiyyeli sözlerin iş-lenme tézliyi ve onun sebebleri ve s. öyrenilir. Üslubi morfolo-kiya — Morfoloji vahndlerden üslubi meġsedlerle istifade haġ-ġında te'lim. Burada müħtelif nitġ hisselerinin başlıça morfo-loji elametlerinin üslubi imkanları ve bu imkanlardan istifade üsulları tedġiġ édilir. Üslubi morfolokiya daha çoħ esas nitġ hisseleri ile meşğul olur. Üslubi sintaksis — Sintaktik vahid-lerden üslubi meġsedle istnfade haġġında te'lim. Bu te'limle sade cümlenin müħtelif névlerinin sinonimliyi, cümlede söz sırası-nın üslubi funksiyaları, ġoşmalı ve ġoşmasız birleşmelerin si-nonimliyi, hemcins üzvlerin üslubi rolu, müvazi (paralél) sin-taktik vahidlerden her hansı birinin séçilib işlenilme prinsip-leri, ħitabların, ara sözlerin (birleşmelerin, cümlelerin) üslu-bi funksiyaları, mürekkeb cümlenin müħtelif tiplerinden isti-fade meġamları, sintaktik fiġurlar (nitġ fiġurları) ve s. öyre-nilir. Üslubi fonétika — Fonétik vahidlerden üslubi meġsedlerle istifade haġġında te'lim. Bu te'limde fonémin üslubi variantla-rı, foném néytrallaşması, seslerin nitġde tézliyi meselesi, ses snmvolizmi, seslerin ġalın-inceleyenin me'na ile bağlılığı, söz-lerin az ya çoħhécalılığının üslubi ehemiyyeti, vurğu ve intona-siyanın rolu ve s. kimi meseleler öyrenilir.
ÜSLUBİ ARtIĠLIĠ — Müħtelif tipli me'na tekrarından, sikonnmler yığınından ibaret üslubi ifade terzi; pléonazm. Me-selen: hetta Naznazın yanında béle Salmana daħili bir nifret duyurdu (M. İbrahimov); 0 bunları izah étmeye, aydınlaşdırmağa, başa salmağa çalışırdı (E. Sadıġ).
ÜSLUBİYYAt — 1. Müħtelif üslublar haġġında te'lim. Dil ve nitġ uslublarını, janr üslubunu, ferdi üslubları tedġiġ éden dilçilik sahesi. 2. Dilin ékspréssiv (ifadelilik) vasiteleri haġ-ġında ve ünsiyyetin müħtelif sahelerinde onlardan istifade haġ-ġında te'lim. Bu baħımdan üslubiyyatın iki növü ferġlendirilir: dil üslubiyyatı ve nitġ üslubiyyatı. Dil üslubiyyatı — Müħtelif dil vahidlerinin émosional-ékspréssiv ve ġiymetlendirici ħüsu-siyyetlerinin dil sistéminde (sistém daħilinde)—ye'ni paradiġ-matik planda öyreiilmesinden ibaret te'lnm. Nitġ üslubiyyatı — Müħtelif dil vahidlerinin müħtelpf ünsiyyet şeraitinde, ye'ni sintaġmatik planda öyrenilmesinden ibaret te'lim. Fransız dil-çisi Ş. Balli üslubiyyatın üç növü olduğunu ğösterir: 1) Ümumi üslubiyyat — Bütün dillere (ve ya dillerin ekseriyyetine) aid nitġ fealiyyetinin ümumi üslubi problémlerini öyrenen élm. 2) Ħüsusi üslubiyyat— Konkrét milli bir dilin üslubi ħüsusiyyetlerini ted-ġiġ éden élm. 3) Ferdi üslubiyyat — Ayrı-ayrı ferdlerin nitġini seciyyelendiren ékspréssiv ħüsusiyyetleri öyrenen élm. Akadémik V. Vinoġradov da üslubiyyat élmini üç yére bölür: 1) Dil üslu-biyyatı ve ya funksional üslubiyyat — Konkrét terzde işlenib-iş-lenmemesinden asılı olmayaraġ dil vasitelerinin üslubi ħüsusiy-yetlerini, «sistémler sistémi» olan dilin üslubi strukturunu öyrenmekle meşğul olan üslubnyyat. 2) Nitġ üslubiyyatı — Dil vasitelerinden konkrét şeraitde yazılı ve şifahi nitġ formaları, növleri, janrları ile elaġodar istifade üsullarını öyrenen üs-lubiyyat. 3) Bedii edebiyyat üslubiyyatı — Bedii eserlerin, söz se-netkarlarının, edebi cereyanların üslubunu seciyyelendiren bütün dil vasitelerini öyrenmekle meşğul olan üslubiyyat. Ana-litik uslubiyyat — Dillerin üslubi ħüsusiyyetlerini müġayiseli şekilde ġarşılaşdırmaġla öyrenen üslubiyyat. Ġrammatik üslubiy-yat—Ġrammatik ifade vasitelerinin üslubi baħımdan tedġiġi. Dilçilik üslubiyyatı. Baħ: Dilçilik. Praktik üslubiyyat — Müħ-telif nitġ şeraitinde dil vahidlerinden düzkün istifade ġayda-larını tövsiye éden dilçilik bölmesi. Praktik üslubiyyat «nor-ma» anlayışı ile elaġedardır. Dilin çoħ zenkin léksik ve ġram-matik sinonim vahidlerinden cemiyyetin zeruri ünsiyyet éhtiyacları üçün en elvérişli («düzkün», «yaħşı») variantların müeyyen édil-mesinin mühum ictimai-medeni ehemiyyeti vardır. Normativ se-ciyye daşıdığı üçündür ki, praktik üslubiyyat daha kéniş filo-loji élm olan nitġ medeniyyetine yaħınlaşır. Bélelikle, praktik üslubiyyat aşağıdakı meseleleri ehate édir: a) dil üslubları haġġında ümumi me'lumat; b) dil vasitelerinin ékspréssiv-émosio-nal renkleri; v) dil vasitelerinin sinonimiyası. Funksional üslu-biyyat — Funksional üslubları öyrenmekle meşğul olan üslubiyyat. Üslubiyyat musteġil bir élm sahesi kimi XX esrin 20—30-cu ille-rinden formalaşmağa başlamışdır. Bu élmin başlıca sahele-rinden biri olan funksional üslubiyyat ise 50-ci illerin orta-larında méydana çıħmışdır. Üslub anlayışı dil vahidlerinden istifade ile, démeli, dilin funksiyaları ile elaġedardır. Bu me-selenin tedġiġinde Praġa funksional dilçiliyinin mühüm ħidmet-leri olmuşdur. Üslubiyyatın formalaşması norma anlayışı ile, edebi dil anlayışı ile elaġedardır. Bu anlayışların müeyyen-leşdirilmesi dilçilikde V. Matézius, V. Ġavranék, É. Kosériu, V. V. Vinoġradov kimi alimlerin adı ile bağlıdır.
ÜSLUBLAŞDIRMA — her hansı janr, dövr, ictimai şerait üçün tipik olan nitġ üslubunu, yazı terzini, ifade manérasını yamsılama. M. E. Sabir «Şahname» adlı satirasını üslublaşdır-ma prinsipi osasında yazmışdır. (Firdovsinin «Şahname»si us-lubunda).
Şehim, tacidarım, ġevi şövketim!
Melek—éhtişamım, felek—rüf'etim!
Rikabımda bir tövseni-badpa,
Açılmış başım üste zerrin liva;
Yeminü yesarımda serhenkler,
Ne serhenkler?—Rüstemi—cenkler!
F
FALÉRONİM — her hansı ordén, médal, ferġlenme nişan-larının ħüsusi adları: Lénin ordéni, «Ġızıl Ulduz ordéni», «Ħalġlar dostluğu ordéni», Ġelebe ordéni ve s.
FAMİLİYA — Şeħsin müeyyen aileye mensubiyyetini kösteren ve ona irsen kéçen resmi adlanma. Latın sözü olan familiya (ĠatŞa)—év, aile, év adamları (aile üzvleri kimi başġasının évinde yaşayan adamlar); bir familiya daşıyan ad; aile, ġebilenin hissesi ve s. me'naları ifade édir. Azerbaycan antroponimikasında familiyalar rus antroponimikasının te'siri ile XVIII esrin son-larından formalaşmağa başlamış, Sovét hakimiyyeti illerinde ise başa çatmışdır. Eliyév, Sahibova, Memmedzade, Sultanlı ve s. familiya adlandırılan adamın şeħsiyyetini deġiġleşdirmek üçün onun adına elave olunur; tariħi baħımdan şeħs adı esasdır, familiya ise ikinci; şeħs adı ile familiya arasında funksional, ictimai ve ġismen de struktur ferġler vardır: Azerbaycan di-linde familiya aile, nesl adını bildirir. Ġızlıġ familiyası — Ġızın ere kédene ġederki familiyası, Abdullayéva—ere kétdikden sonrakı familiya Hemidova. Ġoşa familiya —Ġoşa ħüsusi ad növü. Musin—Puşkin, Mamin-Sibiryak. Béstujév—Marlinski, Hemide Çavanşir—Memmedġuluzadd. Ġoşa familiya bir şeħsde iki fa-miliyanın ata ve ananın, er ve arvadın familiyası, heġiġi fami-liya ile teħellüsün birleşmesi netiçesinde emele kelir.
FARİNĠAL—Boğazda havanın kipleşmesi, sıħılması neti-çesinde emole kelen sesler. Meselen, Azerbaycan dilindeki [h] sesi.
FASİLE—Sesin meħrecinin ékskursiyaya ve rékursnya ara-sındakı veziyyeti: meħrecin orta merhelesi, ikinçi fazası, pauza.
FATİK. FUNKSİYA — Nitġden yalnız elaġe yaratmaġ meġsedi ile istifade étme. Nitġde vokativ sözlerin işlenmesi bu funksiya ile elaġedardır. Adeten, nitġin başġa funksiyalarında işlenme-yen alo//allo ve çavab kimi déyilen aha tipli vahidler bura daħil-dir. Burada çoħ zaman danışan éle o saat, tézlikle dinleyene mü-eyyen me'lumatı ħeber vérmir, belke bir yérde olmaġ üçün diileyi-cini me'lumatı éşidib ġavramağa hazırlamaġ üçün, onun diġġetini özüne çelb étmek üçün danışır. Bu funksiya dialoġlarda özünü daha çoħ kösterir.
FÉ'L — Me'naça iş ve hereket bildiren, formaca zaman, növ, terz ve s. ġrammatik katéġoriyaları ifade éden, funksiyasına köre esasen ħeber olan, ħüsusi söz ve formadüzeltme vasitelerine malik litġ hissesi. Fé'lin sémantik elameti onun iş, hereket proséslerini eks étdirmesidir. Prosés dédikde, müħtelif anlayışlar, me'nalar başa düşülür: konkrét hereket (yazmaġ, doğramaġ), yérdeyişme, bir yérden başġa yére kéçid (kezmek, irelilemek, yortmaġ), fiziki ve ruhi veziyyet (yatmaġ, sakitleşmek), hiss üzvlerinin fealiyyeti (ġoħulamaġ, toħunmaġ, duymaġ), veziyyetin deyişmesi (közermek, bozormaġ) ve s. Fé'lin morfoloji elameti terz, növ, zaman, şeħs, forma katéġoriyalarına malik olmasıdır. Bu katéġoriyalar zaman erzinde hadisenin baş vérmesinin seciyyesini, hereketin iş körene (subyékte) ve körülen işe (obyékte) münasibetini, nitġin içra édildiyi (söylendiyi vaħtla) ġarşılıġlı elaġesini késtorir, nit-ġin obyéktiv varlıġla elaġesini (bu varlığın réal, arzu olunan, nezerde tutulan, tesdiġ ve ya inkar édilen olduğunu) eks étdirir ve s. terz va név katéġoriyası fé'lin bütün ġrammatik formalarına ħasdır, zaman katéġoriyası mesder ve fé'li bağlama üçün seciyyevi déyildir. Şeħs ve forma katéġoriyası mesder, fé'li sifet ve fé'li bağlamada özünü köstere bilmir. Fé'lin sintaktik elameti cümlede esasen ħeber funksiyasında işlenmesidir. Bundan elave, fé'l^ ħe-berin mübteda ile (şeħse ve kemiyyete köre) uzlaşması, idare édi-len üzvü teleb étmesi, zerflik terefinden te'yinlenmesi da fé'lin sintaktik elametleridir. Fé'lin tesriflenen ve tesriflenmeyen formaları vardır: şeħs, kemiyyet, zaman ve forma katéġoriyaları tesriflenen; mesder, fé'li sifet ve fé'li bağlama tesriflanmeyon formalar hésab olunur. Déklarativ fé'l — Danışığı bildiren fé'l: démj, danışiaġ, söylemek, dillenmek, küylemek. İtérativ fé'l — Bir néçe defe baş véren, tekrarlanan hereketi bildiren fé'l: Kédib-kédib ġayıdır.. Külüb-ğülüb susdu. İsmi fé'l — Ad-lardan düzelen fé'l. teġlidi fé'l — Ses teġlidi sözlerden düzelen fé'l. Yarımçıġ fé'l—tam paradiġme malik olmayan fé'l. tam fé'l— tam tesrif paradiġmine malik fé'l. tesriflenen fé'l — Anali-tik (tesviri, murekkeb, périfrastik) formanın daħilinde esas léksik me"nanı bildiren fé'l. Meselen, oħuya bilmek ter-kibi oħumaġ fé'linin tesriflenmesi ile düzelmişdir. te'sirli fé'l — a) Adeten ismin te'sirlik halı ile işlenen fé'l; b) İsmin bu ve ya diğer halını idare éden fé'l. te'sirsiz fé'l — Yalnız hereketi kösteren, bu hereketin yöneldiyi obyékti nezerde tutmayan fé'l: yanmaġ, yatmaġ, yaşamaġ ve s. Şeħsli fé'l — İş kören şeħsi de eks étdiren fé'l: Şakird şekil çzkir. Şeħssiz fé'l — Üçünçü şeħsin tekinde işlenen, lakin öz me'nasında çıħış étmediyi üçün hemin işi köreni köstere bil-meyen fé'l: Olur ki... Olsun ki... Hal fé'lleri — Cisimlerin ve in-sanların nisbi sükunet veziyyetini bildiren fé'ller: durmaġ, da-yanmaġ, ġalmaġ, donmaġ. Hereket fé'lleri — Müeyyen zaman erzinde cisimlerin ve insanların yérdeyişmeden ibaret olan hereketini bildiren fé'ller: kétmek, kelmek, kéçmek, kezmek, çatmaġ, çıħmaġ, kéçmek, kirmj, azmaġ, soħulmaġ, dürtülmek. Prosés fé'lleri — Prosés ve hadiseleri bildiren, habéle kemiyyet ve kéyfiyyetin kizli deyişmelerini kösteren fé'ller: sığmaġ, ġurumaġ, partlamaġ, esmek, titremek, yanmaġ, çızıldamaġ. İş fé'lleri—Ħarici alem eşya ve hadiselerinin, insanların veziyyetinin deyişmesine sebeb olan işi, hereketi bnldiren fé'ller: düzeltmek, dolandırmaġ, déşmek, basmaġ, tepmek, dürtmek, éurmaġ, kesmek, yémek.
FÉ'LDEN DÜZELEN SİFEt —Fé'le sözdüzeldici şekilçi ġoşmaġla emele kelen düzeltme sifet. Adeten fé'li snfetle ġar-şılaşdırılır/
FÉ'Lİ — 1. Fé'llerle elaġedar olan, fé'le aid olan. Fé'li s&z birleşmğleri. Fé'li idiomlar. Fé'li katéġoriyalar. 2. Fé'lden dü-zelmiş olan. Fé'li isim. Fé'li sifet. Fé'li ġoşma — Fé'li bağ-lamanın evvelki eşyavi-heġiġn me'nasını itirmesi neticesinde méydana kelen ġoşma: kére, ġarşı, ola-ola, baħmayaraġ. Méymun özü ola-ola mene déyir. (Ü. haçıbeyov). tebietinin sertliyine baħma-yaraġ, çoħ inçe bir ġzlbi vardı. (h. Méhdi). Fé'li zerfler — terz, zaman ve növ me'nalarından mehrum olmuş, bu me'naları itnrmiş olan fé'li bağlama formasından düzelen zerf: kétdikne, olduġça, dédikçe, ġaçaraġ, sééinçek, düşendğ, olmaya-olmaya. Haéalar kġtdikçe soyuyurdu. (E. Sadıġ): Fé'li isim — Fé'lden düzelen isim, fé'l köküne muħtelif sözduzeldmci şekilçiler artırmaġla düzelen isim. En çoħ aşağıdakı şekilçilerden istifade olunur: -ış, -iş, -uş, -üş: yaġış, keliş, éuruş, döyüş; -ma, -me: burma, bölme, bo-zartma, büzme; -aġ, -ek, -ġ: sannaġ, öskürek, daraġ; -ıġ, -ik, -uġ, ük: danışıġ, emzik, buruġ, bölük; -anaġ, -enek: boğanaġ, döyenek; -ġı, -ğı, -ke, -ki, -ği, -ğu, -kü: asġı, içki, çalği, vérki, ġurğu, horkü; -ıcı, -ici, -uçu, -ücü: satıçı, kesiçi, vuruçu, düzüçü; -ı, -i, -u, -ü: sakçı, çeki, ġorħu, ölçü; -a, -e: yara, çévre; -tı, -ti, -tu, -tü: çı-ğırtı, köyerti, ġurultu, böyürtü; -ıntı, -inti, -untu, -üntü: aħıntı, Kezinti, ovuntu,- çürüntü; -ım, -im, -um, -üm: baħım, biçim, udum, körüm; -maġ, -mek: yémğk, çaħmaġ; -ın, -in, -un, -ün: aħın, sepin, bu-run, düyün; -ar, -er: açar, keser (ti); -açaġ, -ecek: ġorħaçaġ, véreçj; -mış, -miş, -muş, -muş: yémiş, bişmiş ve s. Fé'li nida — Fé'ller-den düzelmiş nida: yaşasın, redd olsun, sağ olsun, ħoş kördük. Bu sözler nidalaşanda fé'li paradiġmden iehrum olur vo yalnız kös-tarilen formada işledilir. Fé'li ħüsusi ad — Bütövlükde ve ya bir hissesi fé'lden emele kelen her hansı ħüsusi ad. toponim: Daşkesen, Céyranbatan, Çéyrankéçmez, Kelesen-Körzsen ġalası; antroponim: Külüş, Sévil, Ġorħmaz, Küler, Besti, tanrıtanımaz, halaypozan, Élséver; zoonim: Ġurdbasar (it), Ġonaġötüren (it ad-ları); eser adları: «Kelmeli, körmeli, külmeli», «Yéraltı çaylar denize aħır», «Denüş», «Dünya ġopur».
FÉ'Lİ BAĞLAMA— Név, terz katéġoriyalarına ve isimleri idare éde bilme ħüsusiyyetine malik olması ile diğer fé'l for-malarından ferġlenmeyen, lakin şeħs ve zamana köre tesriflen-meyen ve esas herekete ġoşularaġ elave hereketi bildirmeye ħidmet €den fé'l forması. Fé'li bağlama aşağıdakı cehetlerine köre fé'le yaħındır: 1) her ikisi léksik me'nasına köre iş ve hereket aila-yışı bildirir: keldi-kelib (çatdı); 2) her ikisi »év şekilçisi ġebul édir: yazıldı—yazılanda, sözleşir—sözleşerken; 3) her ikisi terz anlayışı bildirir: kelib çıħdı—kelib çıħaraġ; 4) her ikisi idare elaġesinde éyni derecede iştirak édir: évden çıħdı— évden çıħanda; 5) her ikisi zerfe yanaşır: yaħşı danışır—yaħşı danışanda.
Fé'li bağlama bir sıra cehetlerine köre zerfe yaħındır: 1) her ikisi sözdeyişdirici şekilçi ġebul étmir; 2) her ikisi ya-çaşma elaġesinde tabé olan teref kimi çıħış édir; 3) her ikisi zaman, terzi-hereket kimi anlayışları bildirmeye ħidmet édir. Müsteġil fé'li bağlama — Ara söz funksiyası kesb étmiş fé'li bağlama: buna baħmayaraġ, sadzne olaraġ.
FÉ'Lİ BAĞLAMA TERKİVİ — Fé'ln bağlamadan ġabaġ işle-nib onunla ġrammatik elaġede olan sözlerin hemin fé'li bağlama ile birlikde emele ketirdiyi konstruksiya. Közlerim yumulduġia spnki ipek kelağayı ġalaġlarına bürünerek yavaş-yavaş aşağı énirem (İ. Efendiyév). Bütün fé'li bağlama növleri terkibin teşkilinde iştirak éde biler.
FÉ'LİN AtRİBUTİV FORMALARI — Cümlede esasen te'yin ve zerflik vezifesinde çıħış éden fé'l formaları: fé'ln snfet ve fé'li bağlama formaları.
FÉ'LİN ĠAYIDIŞ NÖVÜ — İş körenle (subyéktle) üzerinde iş içra olunan eşyanın (obyéktin) arasındakı münasnbetn bildi-ren fé'l növü. Burada subyékt éyni zamanda' obyékti de evez édir. Azerbaycan dilinde te'sirli fé'l köküne -ın, -in, -un, -ün, -n, -ıl, -il, -ul, -ül; -lan, -len; -laş, -leş; -ıħ, -ik, -uħ, -ük şakilçilerin-den birini elave étmekle ġayıdış növü emele ketirilir: açılmaġ, çekilmek, y-orulmaġ, üzülmek,, kéyinmek, ġızın.iaġ, soyunmaġ, körün-mj, söykenmek, maraġlanmaġ, évlenmek, yaħınlaşmaġ, kéyleşmğk, darıħmaġ, doluħmaġ, kéçikmek, döyükmek. Şekilce mechul növe oħ-şasa da, fé'lin ġayıdış növü me'naca ondan ferġlenir.
FÉ'LİN ĠARŞILIĠ NÖVÜ —Fé'lde ifade olunan iş-hare-ketle onun icraçıları arasındakı münasibeti kösteren fé'l névü. Fé'lin bu növü me'naca birkolik, ġarşılıġ, tekrarlılıġ, çoħdefe-lilik, subyéktlerin bir-birine kémeyi, yarışmaġ ve s. anlayışları bildirmeye ħidmet édir. Ġarşılıġ növün şekli elameti fé'l esasına -ış, -iş, -uş, -üş, -ş ve ya -laş, -leş şekilçisiiin ġoşul-masından ibaretdir: ġatışmaġ, kezişmek, vuruşmaġ, körüşmek, oy-naşmaġ, şertleşmek.
FÉ'LİN ĠÉYRİ-PRÉDİKATİV KATÉĠORİYALARI — Fé'lin növ, terz ve te'sirlik katéġoriyaları.
FÉ'LİN İCBAR NÖVÜ —İş ve hereketi her hansı bir şeħsin te'sir ve ya kösterişi ile ikinçi bir şeħsin ğördüyünü bil-diren fé'l növü. Bu növde esas mesele fé'lle cümledeki subyéktlerik munasibeti meselesidir. İşin icraçısı cümlede yalnız mentiġi subyékt olur, ġrammatik cehetden ise tamamlıġ vezifesinde çıħış édir. İcbar növ fé'l esasına -dır, -dir, -dur, -dür ve ya -t şekil-çisi ġoşmaġla düzelir: yandırmaġ, bildirmj, tutdurmaġ, döydürmğk, anlatmaġ.
FÉ'LİN ME'LUM NÖVÜ — hereketle subyékt ve obyékt arasın-dakı münasibeti eks étdiren ve héç bir şekilçi ġebul étmeden yalnız léksik-sémantnk baħımdan müeyyenleşdirilen me'na névü. Me'lum növ fé'llerde iş körene me'lum olur ve adeten cümlenin mübtedası vezifesinde işlenir. Me'lum növ fé'ller hem te'sirli, hem de te'sirsiz ola biler.
FÉ'LİN ME'NACA NÖVLERİ — hereketin subyékti ve obyék-ti arasında müħtelif elaġeleri eks étdiren fé'l katéġoriyası. her dilde fé'lin me'naça növlerinin miġdarı müħtelif olur. Azerbay-çan dilinde adeten fé'lin béş növü (bu miġdarı başġa şekilde kösterenler de vardır) ġéyd olunur: me'lum növ, meçhul növ, ġa-yıdış növü, ġarşılıġlı növ, içbar növ. Fé'lin me'naca növleri ya sırf sémantik (me'lum név), ya da ġrammatik-sémantik (ġalan növler) prinsip esasında ferġlenir.
FÉ'LİN MECHUL NÖVÜ — hereketle obyékt ve subyékt arasın-da münasibeti kösteren fé'l növü. Bu növde subyékt ile obyékt öz yérlerini deyişmiş olur. Cümlede iş ve hereketin heġiġi icraçısı ġrammatik obyékt (tamamlıġ), heġiġi obyékt ise ġrammatik subyékt (mübteda) kimi işlenir. Mechul növün formal elameti fé'l esa-sına -ıl, -il, -ul, -ül, -l ve ya -ın, -ı«, -un, -ün, -n şekilçisinin ġoşulmasından ibaretdir: yazılmaġ, ezilmek, vurulmaġ, döyülmek, alınmaġ, silinmek, ġorunmaġ, yolunmaġ, bölünmek.
FÉ'LİN PRÉDİKATİV KATÉĠORİYALARI — Prédikativlik emele ketiren fé'l katéġoriyaları: şeħs katéġoriyası, zaman katé-ġoriyası, forma katéġoriyası.
FÉ'LİN TESRİFLENEN FORMALARI — Fé'le meħsus baş-lıça sözdeyişdiriçi şekilçilerle (şeħs, zaman ve fé'l şekil-lerine meħsus şekilçiler) işlenen formalar: emr, ħeber, lazım, arzu, vaçib, şert ve davam şekilleri.
'FÉ'LİN TESRİFLENMEYEN FORMALARI — Fé'le meħsus olan başlıça ġrammatik formalardan mehrum olan, ye'ni şeħse, zamana ve fé'l şekillerine köre tesriflenmeyen forma; mesder,. fé'li bağlama ve fé'li sifet.
FÉ'LİN ŞEĦS SONLUĞU — hal-hereketin ve iş körenin (subyéktin) danışan şeħse münasibetini ifade éden ġrammatik katéġoriya. heréketin subyékti danışan özü (birinci şeħs), onun müsahibi (ikinci şeħs) ve ya söhbetde iştirak étmeyen şeħs ya da eşya (üçüncü şeħs) ola biler. Bu ferġler hem fé'lin şeħs sonluġları ile, hem de şeħs evezlikleri ile eks étdirilir. Birinçi ve ikinci şeħslerin formaları üçüncü şeħsden ferġli olaraġ hereketin müeyyen subyéktini bildirir, üçüncü şeħs ise bunu bildirmir. Odur ki, her hansı isim üçünçü şeħsde hereketin sub-yékti ola biler. Fé'lin şeħs formaları adeten dialoġ nitġinde öz ilkin me'nalarında işledilir. Bundan elave hemin formalar diğer me'nalarda da çıħış éde bilir ki, neticede sinonim evezlenmeler üçün elvérişli imkanlar yaranmış olur. Meselen. 1. İkinci şeħs tekin forması ümumileşdirilmiş me'na kesb édir: Ne tvkd.rsen aşına, o çıħar ġaşığına. Açiz olsan ezilġrsen. 2. Birinci şeħs tekin evezine ikinci şeħs tekin forması işlenir: Éle ş, dağın zirvesind ġalħırsan, ġuş kimi yünkülleşirsen. 3. İkinci şeħs tekin evezine üçüncu şeħsin teki işlenir: Kör ne közlğrini zil-leyib baħır mene! 4. Birinci şeħsin cemi ümumileşmiş şeħsi bildirir: Ekibler, yémişik, ekirik yésinler. Ġurtarıb her yarağı-mız, éalıb saġġal-darağımız. 5. Üçüncü şeħsin cemi birinci şeħ-sin tekini bildirir: Yaħşı, yaħşı, bildiler, bildiler. Şeħs ka-téġoriyası zaman katéġoriyası, habéle fé'lin şekil katéġoriyası; ile birlikde sintaktik prédikativlik emele ketirir.
FÉ'LİN ŞEĦS FORMASI — Şeħsli cümlelerin ħeberi ve-zifesinde işlenen tesriflenmiş (şeħse, kemiyyete, zamana ve şekle köre deyişmiş) fé'l forması.
FÉ'Lİ SİFEt — Me'naca hereket anlayışı (fé'l kimi) bil-diren, funksiyaca te'yin olan (sifet kimi), formaca fé'l şekil-çileri ile işlenen (zaman, növ, inkarlıġ, terz bildirir) fé'l for-ması. Fé'li sifet fé'lin dik-er formalarından — hem tesriflenen,. hem de tesriflenmeyen formalarından (fé'li bağlama, meéder) ferġlenir.
Fé'li sifet fé'llere ħüsusi şekilçilerin elavesi ile düzelir,. adlarıi evvelinde işlenib onları te'yin édir. Fé'li sifet şekil-çileri növ, te'sirlilik ve inkarlıġ şekilçilerinden sonra kelir. Bu şekilçiler fé'lin léksik me'nasını deyişe bilmediyinden söz-deyişdirici şekilçilerden hésab olunur. Azerbaycan dilinde fé'li-sifet şekilçileri aşağıdakılardır: -an, -en: yazan, kelen; -mış, -miş, -muş, -müş: çaşmış, bilmiş, yonulmuş, körmüş; -dıġ, -dik, -duġ, -dük: inandığın (şeħs), bildiyin (ders), vurduğu (yara), kör-dükleri (iş); -acaġ, -ecek: oħunulaçaġ (kitab), déyileçek (söz); -malı, -meli: yazmalı (ehvalat), yémeli (méyve); -ası, -esi: yazı-lası (söhbet), kédilesi (yér); -ar, -er, -maz, -mez: uçar (ġuş), séver (YéR)> ya-rıtmaz (uşaġ), sönmez (alov). Fé'li sifet hem fé'le, hem de sifete ħas olan elametlere malik fé'l formasıdır. Fé'li sifet ve fé'l üçün müşterek cehetler bunlardır: a) mezmununda hereket anlayışı vardır; b) zaman anlayışı bildirir; v) te'sirlilik ve^ te'sirsizlik kimi léksik-ġrammatik me'naya malik olur; ġ) növ bildirir; ğ) inkarlıġ bildirir; d) ismin hallarını idare édir; é) terz bildirir; e) şeħs bildirir. Fé'li sifet ve sifet üçün müşterek cehetler bunlardır: a) elamet ve kéyfiyyet mezmunludur; b) te'yin funksiyasına malikdir; v) substaıtivleşe bilir. İndiki zaman fé'li sifetleri — Haġġında danışılan vaħtda baş vérmek-de olan iş ve hereket bildiren fé'li sifet: uçan (ġuş), kören (köz), éşiden (ġulaġ). Kéçmiş zaman fé'li sifetleri — haġġında danışılan vaħta ġeder baş vérmiş iş ve hereketi bildiren fé'lk sifet: oħumuş (adam), biçilmiş (zemi), yanmış (torpaġ). Subs-tantivleşmiş fé'li sifet — Bilavasite eşyaya yönelmeklik seciy-yesi kesb étmiş fé'li sifet. Oħuyan bülbüldür, dinleyen ġazdır (S. Vurğun).
FÉ'Lİ SİFEt TERKİBİ — Fé'li sifete aid olub ondan evvel kelen sözlerle bu fé'li sifetin birleşmesinden ibaret konstruk-siya. Mektubun netiçdsini, tank barede alaçağımız çavabı bilme-miş rahat olmayaçağam (Mir Celal).
FÉ'Lİ ĦEBER — Fé'lin tesriflenmiş formasından çıħış éden ħeber. Mürekkebfé'li ħeber — Esas fé'lle kömekçi fé'lin birleşmesinden ibaret fé'li ħeber. Adeten esas fé'l deyişmir, léksik me'nası ġismen zeiflomiş kömekçi fé'l ise zaman, şeħs ve aiekilce tesriflenir. Mürekkeb fé'li ħeber esasen aşağıdakı for-malarda çıħış édir: 1. Fé'lin analitik formasında—buraya ba-carıġ forması (yaza bilmek, déye bilmek) ve başlanğıc forması (yazmağa başlamaġ, şilemeye başlamaġ) daħildir; 2) fé'lin tekrar formalarında—buraya fé'lin asindétik (yazmadı ki, yazmadı; vur ki vurasan; ötsem ha ötsem...) ve kopulyativ (danışdı, danışdı, susdu; yandı, yandı töküldü; ġorħmağına ġorħmuram) formaları daħildir; 3) fé'lin terz formalarında — kelib çıħmaġ, oħuyub ġurtarmaġ, olüb kétmj, aħıb kétmek, çıħıb kétmek. 4. Fé'lnn pé-rifrastik formalarında — kéder oldu, kédesi oldum, yazmaġOa olaçaġ. Keldim kéri kétmek olmaz oldu (M. Füzuli).
FÉ'LLEŞME — Başġa nitġ hisselerinin fé'le çévrilmesinden ibaret sözdüzeltme üsulu. (Bu üsul Azerbaycan diline ħas déyildir.) Besdir prédikatının besdirin şekline düşmesi fé'lleşme ile elaġedardır.
FÉ'LSİZ ^terkibinde fé'l olmayan, fé'l iştirak étmeyen; ismi. Fé'lsiz cümle — İsmi ħeberi olan cümle. Fé'lsiz ħeber — Baħ: İsmi ħeber.
FÉ'L ŞEK.İLLERİ — hal ve ya hereketin obyéktiv varlığa münasibetini bildiren fé'l katéġoriyaları. Bu münasıbot daiışan terefinde müeyyen édilir ve démeli, modallıġı ile seciyyelenir. Danışanın ifade olunan fikriiiı kérçekliye munasibetini bnl-diren fé'l katéġoriyası fé'lin şekli adlanır. Arzu şekli — İşin icrasının kerekli olduğunu, arzu édildiyini késteren fé'l şekli. Bu şeklin ġrammatik elameti -a, -e (-ya, -yz) şekilçisidir. Fé'l köküne (osasına) birleşen bu şekilçilerden sonra şeħs şe-kilçileri işlenir. Çoħ zaman bu şekilde çıħış éden fé'lden evvel kerek sözü de işlenir. Kédem—kerek kédem, yazaġ—kerek ya-zaġ. Yay ola, serin sular sal buz ile (S. Vurġun). Kzrzk küneş dağ-ları aşıb sönmeyeydi (C. Cabbarlı). Bacarıġ şekli — İşin iç-rasını bacarıb-bacarmadığını eks étdiren fé'l şekli. Bacarıġ şekli fé'lin mürekkeb (analitik) şeklidir. Esas fé'l esas işi bildirir ve kökü -a, -z (-ya, -ye) şekilçisi ġebul étmiş olur. tes-riflenen kömekçi fé'l bilmek sözünden ibaretdir ki, mezmunca esas fé'le baçarma anlayışı daħil édir ve «bacarıġ şekli» térmi-ni de buradan töremişdir. Başlama şekli — İş-hereketpn içra-sının başlanıb-başlanmadığını eks étdiren ümumi fé'l şekli. Başlama şekli fé'lin mürekkeb ümumi şekillerindendir. Esas işi bildiren fé'lin mesder şekline -o, -d şekilçisi ġoşulur, tesriflenen başlamaġ kömekçi fé'li ise esas komponépte başlama elave étmiş olur. Oħumağa başladı, kezmeye başlasınlar, danış-mağa başlayaçağam. Esas fé'l éz daħiln obyékti ile işlene bkler. Ders oħumağa başladı, ġulaġ asmağa başlasın, söz söylġmeyz baş-ladıġ. Sémantik sıħılma ġanununun te'siri ile daħilp obyékt ġal-maġla, esas fé'l düşe biler. Bu zaman esas fé'lin şekilçnsi -a, -e daħnli obyékte ġoşulur. Dğrse başlamaġ — Dğrs oħumağa başlamaġ İşe başlamaġ — iş işlemeyz (körmeye) başlamaġ. Söze başla-maġ — Söz söylemeye başlamaġ. Vacib şekli — İş ve hereketin nç-rasının vacibliyini kösteren fé'l şekli. Vacib şekli fé'l kéküne (esasına) -malı, -meli şekilçisinin elavesi ile düzelir. Şeħs şekilçileri vacib şekilçisinden sonra kelir. Davam şekli — Ev-velce başlanmış iş ve hereketin icrası haġġında ħeber véril-diyi zamaida da davam étdiyini bildiren fé'l şekli. Davam şeklinin morfoloji elameti fé'l kökune (esasına) ġoşulan -maġda,, -mekde şekilçisi hésab olunur. Emr şekli — Zaman şekilçisi v» ħüsusi şekli elameti olmayan, yalnız şe.ħs şekilçisi ġebul éden fé'l şekli. Me'naca emr şekli danışanın emrini, isteyini, ħa-hişini bildirir, habéle bkr işe başġasını sövġ étıek meġsedi kudür. Aşaġıdakı şeħs şekilçileri emr şeklinip ifade vasitesi kimi çıħış édir. Birinci şeħs tekde: -ım, -im, -um, -üm (-yım, -yim, -yum, -yüm), cemde: -aġ, -ek (-yaġ, -yek); ikinçi şeħs çemde: -ın (-ız), -in (-iz), -un (-üz), -ün (-üz), -yın (-ız), -yin (-iz), -yun (-uz), -yün (-üz); üçünçü şeħs tekde: -sın, -sin, -sun, -sün; çemde: -sınlar,. sinler, -sunlar, -sünler. İnténsiv şekil — İş ve hereketin intén-Sivlnynnn eks étdiren mürekkeb fé'l şekli. Diğer analitnk fé'l-lerden ferġli olaraġ burada esas fé'l tesriflenir. Kömekçi ünsür ise esas fé'lin köküne (esasına) -ım, -im, -um, -üm ve ya -ır, -ir^ ~UR* -ür şekilçisi ġoşmaġla tekrarlanır. Esim-esim esirdi, oyum-oyum oymuşduġ, ezim-ezim ezeçğkler, düzüm-düzüm düzülmüşsünüz, oyur-oyur oynayır, ġayır-ġayır ġaynayır. teġlidi fé'llerin inténsiv şekli daha rznkarenk olub, daha kéniş yayılmışdır. Zar-zar za-rımaġ, parıl-parıl parıldamaġ, ħor-ħor ħoruldamaġ, zarın-zarın zirımaġ, ħınçım-ħınçım ħınçımlamaġ. Lazım şekli — İş ve he-reketin icrasının keleçekde lazım olduğunu kösteren fé'l şekli. Bu şeklin ġrammatnk (morfoloji) elameti -ası, -esi (-yası, -yesi)' şekilçisidir. Bu şekilçi fé'lin kökünden (esasından) sonra, şeħs şekilçilerinden evvel işlenir. Vu şeklin mezmununda kelecek zaman çaları özunü köstorir. Fé'lin ümumi şekli — Fé'lin bütün növleri, zamanları, şeħsleri, şekilçileri ile işlenen elamete malnk şekil. Baçarıġ, inténsiv ve başlama şekilleri fé'lin ümu-mi şekilleridir. Fé'lin ħüsusi şekli — Ayrıca, ħüsusi bir şekilçi vasitesile formalaşan fé'l şekli. Emr, ħeber, lazım, arzu, vacib, şert, davam, mesder, fé'li bağlama, fé'li sifet, inkar şekiller ħusush şekillerdir. Ħeber şekli — hereketin müeyyen za-man erzinde (kéçmiş, indiki, kelecek. zamanda) baş vérdiyini bildiren fé'l şekli. heber şeklinin formalaşmasında ħüsusn şekli zlamet iştirék ét.mir. Esas rolu zaman ve şeħs şekilçileri oynayır. Müħtelif zamanlarda aşağıdakı şeħs şekilçileri iş-lenir: Şühudi kéçmişde birinçi şeħsin teki: -m, cemi: -ġ, -k; nkinçi şeħsin teki: -k, çemi: -nız, -niz, -nuz, -nüz; üçüncü şeħsik çemi: -lar, -ler. Nzġli kéçmiş ve indiki zamanlarda — birinci şeħsin teki: -am, -em, çzmi: -ıġ, -ik, -uġ, -ük; ikinci şeħsin teki: -san, -sen, cemi: -sınız, -siniz, -sunuz, -sünüz; üçüncü şeħsin teki: -dır, -dir, -dur, -dür, cemi: -lar, -ler. Ġeti keleçzk ve ġéyri-ġeti keleçek (müzaré) zaıanlarda — birinci şeħsin teki: -am, -em, çomi: -ıġ; ikinçi şeħsin teki: -san, -sen, çemi: -sınız, -siniz; üçünçü şeħsin teki (yalnız ġeti keleçek zamanda): -dır, -dirġ-durġ -dür, çemi: -lar, -ler. Şert şekli — Bir işin icra olunub-olunmamasının başġa bir işin içrasından asılılığını bildi-ren fé'l şekli. Bu şeklin ġrammatik elameti -sa, -se şekilçi-sidir. Şert şeklinde ħüsusi şekli elametin işlenme yéri diğer şekillere (arzu, vacib, lazım) nisbeten serbestdir. Ye'ni bunlar zaman ve şeħs şekilçilerinden evvel de, sonra da kzle biler: kédeozmse—kédersem, kġlioikse—kzlaosek.
FÉNOTİPLER — 1. Réal nitġ faktlarına esaslanan émpirşs ümumileşdirmeler. 2. Açıġ şekilde nitġde öz ifadesini tapan dil katéġoriyaları.
FELSEFİ ĠRAMMATİKA — Felsefe, mentiġ ve psiħolokiya jle elaġedar olub, dil ve tefekkür ġanunlarının ġarşılıġlı ela-ġelerini, felsefe ve dilçilik katéġoriyalarının ümumi ve ferġli çehġtlerini öyrenmekle meşğul olur. Bu ġrammatikaya misal olaraġ O. Yéspérsénin «Filosofiya ġrammatiki» eserini köstermek müm-kündür. Felsefi ġrammatikanın esas vezifesi tefekkür katéġoriya-larının dilçilik katéġoriyaları vasitesile ifade édilibédilme-mesini ve ya bu katéġoriyalar arasındakı ġanunları öyrenmekdir.
FERĠLENDİRİCİ —1. Linġvistik (sémiotik) cehetden ré--lévant olan ferġlendirici elamet. 2. Ferġlendirme nşine ħidmet éden, ferġlendirmeye sebeb olan. Ferġlendirici işare — Diakritnk işare.
FERĠLENDİRME — İfadenin müeyyen hissesine (ünsürune) diġġeti celb étmek üçün müħtelif sintaktik, ġrafik ve fonétik vasitelerden istifade étme. Meselen, S. Vurğun «Dörd söz» şé'-rinde ümumi isimleri ferġlendirmek üçün ġrafik vasiteden istifa-de édib onları baş herfle yazmışdır. Aşağıdakı nümunelerde «men» sözü béle ferġlendirilir: Men kördüm — Men dğ kördüm — hdtta men dd kördüm — hetta men özüm de kérdüm.
FİZİONİM —tebii yolla méydana çıħmış coğrafi obyéktle-rin ümumi adı; meselen: Kür çayı. Köy köl. Ħezer denizi. Şabran çölü. Balıġ dağı. tenke boğazı.
FİNAL —hécanın son sesi.
FİN-UĠOR DİLLERİ — Aşağıdakı iki ġrupu ehate éden dil ailesi: uġor ġrupu (macar dili, mansı ve ħantı dilleri); fin ġrupu (fin//suomi dili, éston dili, karél dili, saam dili, komi, mari, mordva, udmurt dilleri).
Fİt DİLİ — Fit vasitesile baş véren ünsiyyet. «Fransa pri-néylerindeki 40 évden ibaret balaca Las kendi Pik-dé-Jér dağı-nın sıldırımlı déşünde salınmışdır. Bütün Ġerbi Avropada bu kend yékane yérdir ki, fit dili mühafize olunub saħlanılır. Bu dili çobanlar icad étmişler. Onlar üç kilométrden artıġ mesafede béle bir-birlerini kérmeden, bu dille ünsiyyet saħlayırlar.
Başġa ġitelerde ise fit dilleri kéniş yayılmışdır. Afrika-da onlarla «fit dialéktleri» vardır ki, bu dialéktlerde Anġolada, Konġoda, Kéniyada, tanzaniyada, Botsvanada da danışırlar, Méksikada masaték ve sapoték Hinduları fit dili vasitesile ünsiyyetde olurlar. türkiyede 200 mvn, Kanar adaları ġrupuidan homér adasında üç min adam fit dili ile söhbet éde biler» («Pravda» 29. 9. 80).
FİKTONİM — Şeħsin, obyéktin heġiġi, réal adını kizletmek meġsedi ile düşünülmüş şekilde yaradılan ve istifade olunan ħüsusi ad. Yaşayış menteġesi ve ya herbi hisse N (Bélġrad şeheri ve ya orada yérleşen herbi hisse evezine); Baş konstruktor, Kosmonavt-5 (heġiġi familiyanın yérine) ve s.
FİTONİM — her hansı bitkinin ħüsusi adı. Kasıb aġaç (Yasnaya Polyanada). Ölü ağaç (Müġeddes Yéléna adasında). Ġoça palıd. Ġoşa çinar. Közetçi. Yadikar palıd (talış méşesinde).
FIŞILtILI SAMİtLER — Dilönü diş-damaġ samitleri [z] ve [s] samitleri emele kelerken dilin ön hissesi ile ġalın damaġ arasında dar bir növçuġ yaranır ki, bu povcuġdan kéçen hava aħıkı fışıltı sesi çıħarmış olur.
FLÉKSİYA —Söz sonuna elave olunan ve morfoloji-sintaktik me'naların ifadesine ħidmet éden morfém. Daħili fléksiya — Söz kökünün ses terkibinde baş véren deyişiklikdir ki, müħtelif ġrammatik me'naları ferġlendirir. Meselen, rus dilinde ubirath —| ubrath, posılath — poslath fé'llerinde kökdeki saitin sıfır sesle evezlenmesi ile bitmemiş ve bitmiş terzler ferġlendirilir.
FLÉKTİV DİL —Fléksiya üsulu üzre sözdeyişmeden istifade éden dil. Bu dillerde her fléksiya bir néçe ġrammatik me'nanın ifadeçisi ola bilir. Hind-Avropa dilleri fléktiv dillerdir.
FONÉM — Dilin me'nalı ünsürlerinin (morfém, söz, söz birleşmesi) emele kelmesinde ve onların ferġlendirilmesinde esas rol oynayan en kiçik dil vahidi. Dilin en kiçik (ġısa) fonoloji vahidi. Fonémi parçalamaġ mümkün déyil. Lakin her bnr söz ardıcıl kelen fonémlerin birleşmesidir. Sözün béle tesviri dilin strukturunu öyrenmek üçün çoħ zeruridir. Bununla béle, démek lazımdır ki, béle tesvir dilin réal şekilde mövcud olub olmamasından asılı déyil ve abstrakt seciyye daşıyır. Fonémin başlıça ħüsusiyyeti en kiçik dil vahidi olmasıdır. Dünya dillerinde fonémler éyni miġdarda déyildir. Nitġin en kiçik vahidi, ye'ni séġméntn kimi çıħış éden fonémlere séġmént foném déyilir ve bunlar supraséġmént fonémlere ġarşı ġoyulur.
Foném anlayışıiı — nitġ seslerinin içtimai (funksional) ehemiyyetini dilçilik élmi tariħinde ilk defe İ. A. Boduén dé Kurténé müeyyenleşdirmişdir. O, 1870-ci ilde Pétérburġ univérsitétinde oħuduğu bir mühaziresinde seslerin fiziki tebieti ile dilde oynadığı rol arasında uyğunsuzluġ olduğunu köstermişdir.
«Foném» términini ilk defe 1874-cü ilde fransız dilçisi •L. Avé (Naué1) işletmişdir. F.dé Sössur 1879-cu ilde ulu dilde mövcudluğu tesevvür édilen ve teleffüz terzi tam deġiġ müeyyen édilmeyen sesleri bildirmek üçün «foném» términinden istifade étmişdir. Sonralar ise Sössür ve onun mektebi nitġde réalize olunan ve ya sesler şeklinde tesevvür édilen elaġeler (münasibetler) üisurüne foném adı vérmişler. 1881-çi ilden é'tibaren İ. A. Boduén dé Kurténé ve onun telebesi N. V. Kruşévski me'na deyişmeye ħidmet éden sesleri «foném» adlandırmışlar. Strukturalistler ve müasir kibérnétikler ferġlendirici (diférénsial, rélévant) ses elametlerinin toplusuna, mecmuyuna «foném» déyirler. Sovét dilçiliyinde foném dilin me'nalı ünsürlerini (morfém ve sözleri) emele ketirmeye ve ferġlendirmeye ħidmet éden ses kimi, habéle morfémin ses cildinin en kiçik vahidi kimi başa düşülür ve işledilir. Bélelikle, foném sözleri, söz formalarını ve morfémleri ferġlendirmeye ħidmet éden en kiçii dil vatşdidir.
Foném anlayışı haġġında sovét dilçiliyinde iki cereyan — Léninġrad ve Moskva fonoloji mektebleri vardır. Léninġrad mektebinin nümayendeleri (L. V. Şérba, L. R. Zindér, M. İ. Matuséviç, A. N. Ġvozdév) foném anlayışını izah éderken terkibinde fizioloji akustik cehetden en kiçik ses vahidleri ferġlenen söz-formalara esaslanırlar. Moskva fonoloji mektebi (R. İ. Avanésov, A. A. Réformatski, P. S. Kuznétsov, M. V. Panöv, V. N. Sidorov, N. F. Yakovlév) ise fonémi müeyyenleşdirmek üçün morfémden çıħış étmeyi teleb édirler. Morfémin éyniyyeti (éyni olması) foném anlayışının hüdudlarını ve heçmini müeyyenleşdirir. Meselen, -lar, -ler çemlik bildiren éyni morfémdir ve ona kére de buradakı [a], [e] sesleri éyni foném hésab olunur. Zeif mövġédeki sesler akustik éyniyyete köre déyil, morfém terkibinde éyni funksiya daşıdığına köre éyni foném hésab édilir. hésablanmışdır ki, bir dilde 20 foném olarsa, o dilde bir, iki, üç, dörd, béş hécadan ibaret 3368420 söz düzeltmek mümkündür. Aktuallaşdırılmış foném — Nitġde her hansı bir variantda tezahür éden foném. Virtual foném — Dil sistéminde pnvariant vahid kimi mövcud olan foném. Ġarışıġ foném—1. İki ve daha artıġ korrélyat ve fonémlerda ferġli cehetlerle yanaşı mövcud olan ümumilikler. 2. Ġarışıġ sait, başġa sözle, orta sıra saiti. Zeif foném — Zeif mövġédeki,, ye'ni söz — forma terkibinde en az, zeif ferġlendirile bilen foném. Korrélyativ foném — Korrélyativ, ġoşa ġarşılaşdırmada iştirak. éden foném. Yalnız bir elametle birbirinden séçilen, ġalan elametlerle uyğun kelen fonémler. Küclü foném — Küclü mövġéde olan, ye'ni söz forma terkibinde en yüksek ferġlenme ħüsusiyyetine malik foném. Séġmént foném — Nitġ aħını prosésinde bir-birinin ardınça kelen fonémlerden her hansı biri. Bu anlayış «supérséġmént foném» anlayışına ġarşı ġoyulur. Sıfır foném — Fonoloji ġarşılaşdırmada aktual şekilde iştirak étmeyen virtual fonI. teçrid édilmiş foném — Korrélyativ ġarşılaşdırmaya daħil olmayan (diférénsial elametlerinin héç biri ġarşılaşdırmada iştirak étmeyen) foném. Azerbaycan dilinde [h], rus dilinde [d], [y],. [ç] fonémleri. Korrélyativ fonémin eksi.
FONÉM VARİASİYALARI —Ümumi esas fonémden ferġlendirmek meġsedi ile işare olunan kömekçi foném variaéiyalarıdır» ki, bunlar müħtelif mövġélerde müħtelif şekil alır. (Esas foném her yérde sabit ġalır.) Pérséptiv funksiyada fonémin küclü mövġéyi éledir ki, o héç bir mövġéden asılı olmadan tezahür édir. Zeif mövġéde ise mövġéden asılı olaraġ fonémin seslenmesi deyişir, foném çaları ve ya variasiyaları şeklinde tezahür édir. Ümumi ħüsusi vasitesile tezahür étdiyi kimi, variasiyalar da foném vasitesile tezahür édir: a1? a2, a3— ap A formulunda A işaresi. fonémi, alar ise müħtelnf variġħiyaları eks étdirir. Hüdud fonémi — Dilin fonolsji sistéminin éléménti olan démarkasiya (hedd, Hüdud) kşaresn.
FONÉMATİK.-1. Baħ: Fonoloji. Fonéştik ġarşılaşdırma. Fonématik tehlil. Fonématik transkripsiya. Fonématik ferġ. Fonématik (yazı) orfoġrafiya prinsipi — Réal şekilde teleffüa olunan sesleri déyil, fonémleri elifbada eksétdirme prinsipi. Buna orfoġrafiyanın fonolojn prinsipi de déyilir. Ne ġeder oħşar olsa da, fonématik orfoġrafiya prinsipi morfoloji prinsipdem ferġlenir. Morfoloji prinsip morfémin ġrafik şekline isnad édir ve bu morfémin ġrafik şeklinin her yérde bir çür olmasına te'sir kösterir. Fonématik prinsip foném anlayışına istinad édir> ve her yérdo fonémin küclü mövġédeki funksiyasını saħlayır. Morfolojn prinsip seslerin mévġé ile ve ya en'enz ile elaġodar bir-birine kéçmesini nezere alır. her bir prinsip yazı üçün teleffüzün ehemiyyetini bir şekilde ġiymetlendirir. Morfoloji prinsiş üçün tehlil obyékti herflerdir, çoħ zaman teleffüz héç nezere de» alınmır (meselen, «pah atanla» yazılır, «pa(h) atonnan» déyilir). Fonématik prinsip üçün ise fonémlerin eks étdirilmesi başlıca çehatdir. 2. Baħ: Foném. Sözün fonématik terkibi.
FONÉMATİKA — Fonétika ve fonolokiya ile yanaşı, nitġin fiziki, fizioloji ve psiħolsjn cehetlerini de tedġiġ éden: sahe.
FONÉMİKA — Fonları ve séġmént (ħetti) sırada onlarık birleşme ġaydalarını öyrenen fonolokiya bölmesi.
FONÉMİN DİFÉRÉNSİAL ELAMEtLERİ — her hansı bir foiémi dilin diğer fonémlerinden ferġlendiren elametler; fonémin me'naferġlendirici elametleri. hemin elametler esasında bir foném diğer foném(ler)e ġarşı ġoyulur. Meselen, dodaġlanan—dodaġlanmayan, kar — cinkiltili, sait — samit, partlayap — surtünen, sedalı — sedasız, küylü — küysüz ve s.
FONÉMİN ESAS VARİANtI — Fonémin en çoħ müsteġil olan, mévġéden (pozisiyadan) en az asılı olan variantı. her bir foném eslinde bu esas variantla elaġedar adlanır.
FONÉMİN KONSTİtUTİV ELAMETİ — Fonémin sabit, deyişmez elameti, ye'ni sözdeki mövġéyiıden asılı olmayan elameti. Meselen, saitlerin söz kökünde dodaġlanan ve dodaġlanmayan olması rus dili üçün konstitutiv elametdir, Azerbaycan dili üçütn ise konstitutiv elamet déyil. Çünki sonra ġoşulan şekilçiler kökün saitine müvafiġ olaraġ dodaġlanan saitlerle işlene biler.
FONÉTİK. — 1. Dilin ses sistémine meħsus. Fonétik ġanunlar. Fonétik ġuruluş. Fonétik ħususiyyetler. Fonétik abstraksiya — Sesin nitġde konkrét tezahur ħüsusiyyetlerinden serf-nezer étmekle fonoloji cehetden ümumileşdirme. 2. Fonétika söz, sif. (1-ci me'-nada). Fonétik akustika — Danışıġ seslerinin emele kelmesinde iştirak éden danışıġ üzvlerinin meħreçi zamanı ton ve küyün fiziki ġuruluşunu öyrenen akustika bölmesi. Nitġin fonétik vahidleri — Nitġ aħınının ritmik — intonasion baħımdan bölündüyü vahidler. Nitġin fonétik vahidleri bunlardır: fraza, nitġ teġ-tiéi, fonétik söz, héca, ses.
FONÉTİKA — 1. Nitġ seslerini, onların emelekelme üsullarını, onların birleşmesi ve bir-biri ile evez olunması ġaydalarını, bu birleşmede mühüm rolu olan vurğu ve intonasiyanı, seslerin akustikasını éyrenen dilçilik şö'besi. Akustik ^onétika— Nitġe meħsus seslerin emele kelmesini bu prosésde iştirak éden ses dalğalarına esasen tedġiġ éden tecrübi fonétika bölmesi. Remzi (simvolik) fonétika — Nitġ seslerinden teġlidétme yolu ile istifadeni tedġiġ éden fonétika bélmesi, Sintaktik fonétika — a) Nitġdeki sözün müħtelif variantlarının emele kelmesine sebeb olan fonétik hadiseleri tedġiġ éden dilçilik bölmesi; b) müħtelif sintaktik funksiyaya malik supérséġmént fonétik hadiseleri öyrenen dilçilik bölmesi. tariħi fonétika — Dilin ses sistéminin inkişafını ve müasir şekle düşme sebeblerini tedġiġ éden fonétika bölmesi. tecrübi fonétika — Dile meħsus sesleri ħususi çihazlar vasitesile tedġiġ éden fonétika
FONÉTİK VASİTELER — Ferġlendiriçi funksiyaya malik fonétik vahidler: danışıġ sesleri (kal—kol, kel—kel); söz vurğusu (akadémik—akadémpk, müellim—muellpm): fraza vurğusu {Ehmed kédeçj—Ehmed kédeçek); intonasiya (Kitabı aldı—Ki-tabı aldı?).
FONÉTİK ĠANUN — Müntezem şekilde ve ġarşılıġlı suretde seslerin birbirine te'siri neticesinde méydana çıħan ġanun.
Söz sonunda çinkiltili samitlerin karlaşması ġanunu. Ahenk ġanunu.
FONÉTİK SÖZ — Bir vurğuda teleffüz édilen nitġ vahidi. Fonétik söz hem vurğulu bir sözden, hem de vurğulu ve vurğusua sözlerin birleşmesinden ibaret ola biler. Kitab. K.itab üçün. Menim kimi. Senin ile.
FONÉTİK TEHLİL—Nitġ vahidlerinin ses terkibini müeyyenleşdirmekden ibaret emeliyyat növü. Bu tehlil zamanı nitġ parçasındakı müvafiġ sesler, hécalar, vurğular ve s, habéle sesle. herfin ġarşılıġlı elaġeleri müeyyenleşdirilir.
FONÉTİK TRANSKRİPSİYA — Nitġin ses terkibini yazıda tam şekilde eks étdirmek üçün élmi meġsedlerle tetbiġ olunan ħüsusi yazı üsulu.
FONÉTİK ÜSLUBİYYAt — Söz ve birleşmelerin teleffüa variantlarının ékspréssiv ħususiyyetleriıi öyrenen üslubiyyat sahesi.
FONİKA — Nitġin ses ġuruluşunun teşkili (allitérasiya, assonans, ses teġlidi ve s.)
FONOĠRAM — Sözlerin ve morfémlerin ses çnldini ferġlendirmek üçün işlenen ġrafik işare olub, mezmun vahidini eks étdiren «idéoġram» adlı ġrafik işarelere ġarşı ġoyulur.
FONOĠRAFİYA — Fonoġrafik elifba ve ya dilin herf ses sistémini eks étdiren elifba.
FONOLOKİYA — Nitġ seslerini, söz ve morfémlerin ses cildini (ifade planını) ferġlendirme vasitesi kimi öyrenen dilçilik élmi. Fonolokiya seslerin, ses birleşmelerinin ve prosodik vasitelerin me'naca rélévantlığını ve funksional ħüsusiyyetlerini tedġiġ édir. Müġayiseli fonolokiya. tariħi fonolokiya.
Fonétika dili bir fiziki hadise kimi öyrenirse, fonolokiya onu içtimai bir hadise kimi tedġiġ édir. Fonolokiya nitġde funksional, ye'ni kolléktiv cehetden mühüm olanları ferġlendirir v» onların bütöv ses sistéminde yérini müeyyenleşdirir. Ünsiyyet zamanı nitġ zencirini teşkil éden séġméntlerin be'zileri bir-birinden teleffüzce forġlense de, éyniyyet teşkil édirse, diğerleri éyniyyet teşkil étmedikleri halda, teleffüzce (seslenmesine köre) müeyyen ġeder birbirine benzeyir. Fonétika ile fonolokiyanın: ferġlendirilmesn F. dé Sössür terefinden ireli sürülen nitġ-dil ferġlenmesine asaslanır. Müħteġil bir élm olan fonolokiya müħtelif dilçilik mektebleri terefinden müħtelif cür ġiymetlendirilib izah olunur. Bu da dilin ses terkibini hansı prinsiple» öyrenmek isteyi ile elaġedardır. Be'zileri diln sırf fiziki, be'zileri sırf rélyasion cehetden, üçünçüleri réprézéntativ (prédméte vsaslanmaġla) ve ya ékspréssiv ve apélyativ cehetden tedġiġ édir. Habéle dilin ses terkibi distinktiv//diférénsnal (me'nalı dil vahidlerini ferġlendirme), kulminativ (sözleri ve söz birleşmelerini nitġ aħınında ferġlendirme), délimitativ//hüdudlandırma (ardıcıl kelen vahidlerin hüdudunu eks éden funksiya) funksiya baħımından da öyrenile biler. Bütün bunlar fonoloğiyanın başlıca tedġiġat obyékti olan fonémin mürekkeb tebiete malik dil vahidi olduğunu nümayiş étdirir. Séġmént fonolokiya — Supérséġmént vahidleri déyil, ħetti ardıcıllıġla birbirini izleyen séġmént vahidleri öyrenmekle meşğul olan fonolokiya.
FONOTAKTİK.A — Söz ve morfém terkibinde müħtelif mövtélerde fonémlerin birleşme ġabiliyyetini mehdudlaşdıran ġaydalar.
FORMA—Dilde müeyyen mezmunu (mezmun planı) müeyyen ifade (ifade planı) terzi ile elaġelendiren seciyyevi daħiln ġuruluş ħüsusiyyeti. Nezakġt forması. Variant forması. tam forma. Yarımçıġ forma.
FORMADÜZELDİCİ ŞEKİLÇİ —Éyni sözün ve ya morfodoji katéġoriyalar emele ketiren sözlerin formalarını düzelden şekilçi. Sözdeyişdiriçi şekilçilerden ferġli olaraġ formadüzeldiçi şekilçiler sintaktik katéġoriyaların ifadesinde iştirak étmir. Buraya fé'lin inkar ve şekil katéġoriyalarını emele ketiren şekilçiler, Habéle fé'li sifet ve fé'li baġlama şekilçileri daħil édile biler. Sifet dereceleri, sıra sayları, fé'lin növ şekilçileri sözdüzeldici şekilçilerdir ve onların düzeltdiyi sözler luğetlere baş sözler kimi daħil édilir.
FORMAL—Dil vahidlerinin formasına esaslanan,. bu formadan çıħış éden.
Formal üzvlenme. Formal ġrammatika. Formal tehlil. Formal me'na (ġrammatik mo'na). Formal sözler — Müsteġil cümle üzvü ola bilmeyen sözler; kömekçi nitġ hisselerini teşkil éden sözler. Sözün formal hissesi — Sözde ġrammatik me'nanın ifadesine ħidıet éden hisse.
FORMALAŞMIŞ — 1. Baħ: Markalanmış. 2. Müvafiġ sintaktik terkib formasına düşmüş olan. Cümle nitġip ġrammatik vaħımdan formallşmış vahididir.
FORMAL-ĠRAMMATİK— Ġrammatik elaġelerin formal ifadesine esaslanan; terkib ünsürlerinin ġrammatik ħüsusiyyetleri ile elaġedar olan. Formal-ġrammatik cümle — Formal-ġrammatik vahid kimi köturülen cümle. Formal-ġrammatik cümle üzvü.
FORMANt — Sözdüzeldici ve sözdeyişdirici şekilçilerin ümumk adı.
FORMASIZ — K.ök ve şekilçiye ayrıla bnlmeyen; amorf. Fsrmasız sozler—1. Amorf sözler; 2. Kömekçi sözler: ve, ki, -dek, -çan-çen.
FORMUL—Sabit ifadeleri, ġuruluş modéllerini, basma-ġelib terkibleri bildirmek üçün işlenen ümumi ad.
FRAZA — 1. Ep kiçik müsteġil nitġ vahidi, aktuallaşmış ünsiyyet vahidi. Bu me'nada «fraza» términi «cümle> términine uyğundur. 2. En béyük intonasiya vahidi, birbirinin ardınca kelen iki pauza arasındakı iptġ parçası. Fonétik üzvlenme baħımından nitġ frazalara, frazalar teġtilere, teġtiler hécalara ve hécalar da seslere bölünür.
FRAZA-AD — Fé'llerin iştirakı ile düzelen ve ġısa metn te'siri bağışlayan her hansı ħüsusi ad: «Palantöken» ġaya («Ġaçaġ Nebi»). «Erimkdldi» dikdiri (B. Bayramov). Milçekġapan Ħalıġ-vérdi (B. Bayramov). Elimyandı Murtuz (Celilabad r-u). Bedii eserler ve filmler: «Ġızıl kül olmayaydı» (R. Rza). «Yéraltı çaylar denize aħır» (M. hüséyn). «0 olmasın, bu olsun» (Ü. hacı-beyov). «Men ki, közel déyildim». «İnsan mesken salır».
FRAZÉOLOJİ — Frazéolokiya ile elaġedar, frazéolokiyaya aid. Frazéoloji ifade. Frazéoloji növatorluġ. Frazéoloji ştamp. Frazéoloji yaradınılıġ. Frazéoloji birleşme — Frazéoloji vahidin éle növüdür ki, frazéoloji birlikden ferġli olaraġ onun komponéntleri sémantik cehetden sıħ vehdet teşkil étmir, lakin serbest bnrleşmelerden ferġli olaraġ terkibindeki kompoiéntlerden biri sintaktik cehetden baġlı olur, héç bir başġa sözle işlenmir. Meselen, «diş ġıcamaġ», «köz bereltmek», «ġaş-ġabağını sallamaġ». Bunların komponéntlerini sinonimleri ile evoz étmek mümkündür. Frazéoloji birlik — Frazéoloji ġovuşmadakından ferġli olaraġ terkibindeki komponéntler arasında elaġe nisbeten zeif olan frazéoloji vahid. Frazéoloji vahid — terkib ünsürlerinin struktur cehetden birleşmediyina baħmayaraġ, sémantpk cehetden monolit bir vahid teşkil éden söz birleşmesidir ki, bu birleşmede meġsed eşyanın elametini köstermek, nezere çatdırmaġ déyil, onun bütövlükde adını bildirmekdir; meselen, «tenbji oyunu», «ġuyruġ doğan ay», «yéddi ġardaş ilan» ve s. Frazéoloji ġovuşma — Komponéntleri bir-biri ile sıħ elaġedar ve ġovuşmuş olan, sémantik cehetden ġetiyyen bélünmeyen frazéoloji vahid névü; meselen, «ellezinzni ezber oħumaġ», «ilim-ili.i itmek»... Prédikativ frazéoloji vahid — Cümle şeklinde olan frazéoloji vahid; meselen: «Menim közüm sğnden su içmir*. «Elimin içini iylememişem ki»... Frazéoloji variantlar — Frazéoloji variasiya esasında méydana çıħan sabit birleşmeler; frazéoloji vahidin terkibinde müħtelif transformlar netiçesinde yaranan variantlar: ağlına kelmek—ħeyalına kel-mek, başına oyun açmaġ—başına oyun ketirmek, başından élemek— başından redd élemek. Frazéoloji variasiya — terkibinde léksik, léksnk-ġrammatik ve ġrammatik cehetden deyişnklik baş vérse da sabnt birleşmenin éyni me'nanı mühafize étmosi.
FRAZÉOLOKİYL—1. Dildeki sözlerin léksik-sémantik cehetden bnrleşme imkanlarını öyrenen dilçilik bölmesi. 2. Dilin frazéolojn vahidlerinin mecmuyu, onların névleri, tipleri. Substantiv frazéolokiya — Cümlede isim funksiyasında işlenen frazéoloji vahidler: moselen, «küp ġarısı», «köz dat-ı», «kor talé», Fé'li prédikativ frazéolokiya — Cümlede fé'l (ħeber)-funksiyasında işleien frazéoloji vahidler; meselen, baş-başa vérmek», «dişinin dibinden çıħanı démek»...
İlk defe fransız dilçisi Ş. Balli «dile möhkem şekilde daħnl olmuş birldemeleri» öyrenmek üçün ħüsusi üsullardan istifade édilmesi zeruriyyetini ireli sürmüşdür. Ş. Balli frazéoloji birleşmelerin nitġe hazır şekilde daħil olduğunu (söa kimi), Her defe nitġ prosésinde yéniden düzeldilmediyni kösterıişdir. Lakin frazéolokiyaġ!;'1 müsteġil bir dilçilik élmine-çévrilmesi] sovét dilçisi akad. 6 V. Vinoġradovun adı ile bağlı-,sır. O, nitġe hazır şekilde dtsil édilen büġtün birleşmeleri frazéolojn birlġşmelere aid étmişdi. Éle bu ħüsusiyyetine köre de o, hemin birleşmelerp sö: lerle müġayise édir ve sözlere beraber tuturdu. Frazéoloji t dġiġatlarda struktur faktorlara sonralar diġġet yétirilmeye Saşlamışdır. Esrimizin ortalarındai B. A. Larġ :, A. İ. Smprnitski, S. İ. Ojéġov kimi tedġiġatçılar frazéolsġ.iyanın heçmi, hüdudları ile meşğul olur, bu anlayışı (dar) (u.;--.hdud) me'nada işledirler. Bir ad bildirei sabit birleşmeler Frazéolokiyaya daħil édilir. Kéniş me"nada ise atalar sözleri, meseller, ġaiadlı sözler ve s. de frazéolokiyanın prédmétj hésab olunur.
Frazéoloji tasnifatların çoħ müħtelif növleri vardırġ mekşeyine köre, komponéntlerin «daşlaşmış» ġrammatik elaġelerine köre, strukturuna köre, elaġelerin ħaraktérine köre ve s. frazloloji birleşmeleri ġruplaşdırıb öyrenmek mümkündür.
FRANSA SOSİOLOJİ MEKTEBİ — Dilin tariħini ve dilin cemiyyetle elaġesini öyrenmekle meşġul olan ve XX esrde Fransada méydana kelmiş dilçilik maktobi. En körkemli nümayendeleri Antuan Méyé ve Jozéf Vandriyésdir. A. Méyé késterirdi ki, «bnr dilde danışan ħalġın yaşayış şeraiti haġġıida tesevvür olmadan o dili anlamaġ olmaz ve elbette, adamların dilini bilmeden onların ne dinini, ne de ictimai heyat terzini tam anlamaġ mümkün déyildir». Kuya buna köre de insanı ve onun medeniyyetinin müħtelif cehetlerini öyrenen alimler bir-biri ile sıħ elaġede tedġiġat aparmalıdırlar. A. Méyé kösterirdi ki, müeyyen étnik ġrupun ümumi dili onların ümump medaaiyyet sahibi olduğunu kösterir. Dilleri müġayiseli-tariħi métodla öyrenen A. Méyé dil deyişmelerinin inkişafının o dilde danışan ħalġın ictimai inkişafı (meselen, abstrakt tefekkürün inkişafı) ile elaġedar olduğunu kösterir. O, seslerin, vurğunun, sözün forma ve me'nalarının deyişmesinin sosioloji sebeblerini araşdırır. A. Méyénin fikrince, her bir ġrammatik katéġoriya müeyyen ġrup adamların düşünce terzi ile elaġedar yaranmışdır. A. Méyénin dnlçulnk élmi ġarşısına ireli sürdüyu başlıça problémler bundardır: dilin sabitliyini te'min éden amilleri ve dilin deyişmesine sebeb olan amalleri öyrenmok; ikidillnlik şeraitinde bir dilin diğerine néce te'skr étdiyini ve bundan ne kimi netiçeler alındığını öyrenmek ve s. O, çemiyyetin inkişaf ġanunlarını, habéle dillerin diférénsiasiya ve çarpazlaşma ġanunlarını seha başa düşurdü.
A. Méyénin sosnolojn dilçilnk körüşleri diğer fransız dilçileri J. Vandriyés, Marsél Koén, Moris Ġrammon, J- Maruzo ve É. Bénvġnist terefinden daha da inkişaf étdirilmişdir.
Dostları ilə paylaş: |