Musa İsrafil oġlı Adilov Zémfira Nadirovna Vérdiéva Faranġiz Mamédali kızı Aġaééa



Yüklə 4,99 Mb.
səhifə36/44
tarix01.11.2017
ölçüsü4,99 Mb.
#26589
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   44

Morfolokiya kimi sintaksisin de iki merhelesi — söz birleşmesi ve cümle merhelesi vardır ki, bunların heresiġln tedġiġat obyéktleri ve vezifeleri ferġlidir, habéle bunlar müħtelif üsullarla tedġiġ olunur. Sintaksisde cümlenin dörd çür modéli öyrenilir: a) cümle behsi modéli; b) Friz terefinden ireli sürülen distributiv modél; v) vasitesiz iştirakçılara bélünme modéli; ġ) Ħomski terefinden ireli sürülen transformasiya modéli.

Morfolokiya ve fonolokiyanı da ehate étdiyi üçün sintaksis eslinde dil iyérarħiyasının en yuħarı merhelesini teşkil édir ve buna köre sintaksise dilin katéġorématik merhelesi de déyilir.



Sintaksis sintaktik vahidleri öyrenir. Sintaktik vahidler bunlardır: söz birleşmesi, sintaġm, cümle. Bu vahidlerin her biri en ġedim ve müsteġil sintaksis behsi hésab olunur. Meselen, müasir dilçilikde cümleye 300-den artıġ te'rif véril.mişdir. Lakin éramızdan evvel ikinci esrde yaşamış frakiyalı Dionisşşn te'rifi («Cümle bitmpş bir fikri ifade éden söz birleşmesine ve ya söze déyilir») indi de öz ehemiyyetini saħlamaġdadır.

Sintaksis sözler arasındakı sintaktik elaġeleri öyrenir. Sintaktik olaġeler substitusiya vasitesile müeyyen édilir ve onların uç nözü vardır: Subordiiativ elaġe (subordinasiya) teşkil éden birleşmelerde bütöv birleşmenin funksiyası vasitosiz iştirakçıların birinin funksiyasına uyğun olur. Burada esas konstituyént bütün birleşmenin funksiyasını ifade édir, diğer vasitesiz nştirakçının me'nası bütün birleşme ile bağlı olur: yaħşı kitab, ġırmızı alma, şirin söz. Subordinativ elaġe üzre düzelen birleşmelere subordinativ ve ya modifikasion birleşmeler déyilir. Bu birleşmelerde iştirakçıların biri diğerini te'yin édir. Subordinativ birleşmelerii vasitesiz iştirakçıları arasında prédikativ alaġe yoħdur. Substitusiya vasitesile buklar béle müeyyen édilir: Yaħşı kitab oħuyur-^Kitab oħuyur. Ġırmızı alma aldı->Alma aldı. Şirin söz déyir-^-Söz déyir. Bu kimi vasitesiz iştirakçıları arasında prédikativ elaġe olmayan bnrleşmeleri O. Yéspérsén yunksional birleşmeler adlandırmışdır. Subordinatnv birleşmelerde fé'ller işlenerse béle birleşmeler obyéktli ve ya k o m p l é m é n t a t i v (//k o m p l é m é n tl i) birleşmeler adlanır: kitab oħumaġ, alma almaġ, söz danışmaġ. Koordinatnv elaġe (koordinasiya) uzre düzelen birleşmelerde birleşmenin funksiyası vasitesiz işġirakçıların her birinin funksiyasına uyġun kelir. Koordinativ bipleşmeler iki éyni hüġuġlu iştirakçılardan teşkil olunur: dost ve düşmġn, kend ve şğher, yaħşı ve yaman. Koordinativ birleşmelerin iştirakçılarının her ikisi — (hamısı) müsteġil vahidlerden (sözlerden) teşkil olunur. Meselen, Dost ve duşmen üstumüzd külmesin çümlesi aşağıdakı cümlelerden teşkpl olunmuşdur. Dost(lar) üstümüze külmesin ve düşmen(ler) üstümüze külmesin. Prédikativ elaġe (prédikasiya) bildiren birleşmenin ümumi funksiyası vasitesiz iştirakçıların her hansı birinin me'nasından ferġlenir: kün çıħdı, küller açıldı, çiçeyi çırtlayır. Prédikativ elaġe be'zen néksuslu elaġe adlanır. Aktual sintaksis — Cümlenin aktual üzvlenmesini öyrenmekle meşğul olan sintaksis. Böyük sintaksis — Cümle te'limi ile meşğul olan spntaksis sahesi; cümle haġġında te'lim. Ġrammatik sintaksis — Cümlenin esil ġrammatik ġuruluşunu öyrenen sintaksis. Adeten aktual sintaksise ġarşı ġoyulur. Daħili sintaksis — Mürekkeb sözün da.ħiliıde sintaġmatiħ elaġeleri éyrenen sintaksis. Me'lumdur ki, mürekkebsözler sintaktik elaġelerin adları esasında «tabéli» ve «tabésiz» adı ile ġruplaşırlar, habéle bu sözler yanaşma, idare ve s. elaġeler esasında formalaşırlar. Dinamik sintaksis — Bir kommunikativ vahid kimi cümleni öyrenen, ye'ni nitġ situasiyası ile elaġedar olan, müeyyen intonasiya ve söz sırasına malik olması ile ferġlenen cümleni öyrenen sintaksis. Bu halda intonasiya ve söz sırası cümlenin aktual üzvlenmesi vasiteleri kimi tezahur édir. Kiçik sintaksis — Söz birleşmesi te'limi ile meşğul olan sintaksis sahesi; söz birleşmesi haġġında te'lim. Kommunikativ sintaksis — Cümlenin aktual ve sintaġmatik üzvlenmesi, cümle daħilinde söz birleşmelerinin vezifesi, cümlelerin kommunikativ paradiġmaları, söylemlerin tipolokiyası ve s. moseleleri öyrenmekle meşğul olan sintaksis. Metn sintaksisi — Söz birleşmelerinin, habéle sade ve ya mürekkeb cümlelerin struktur sħémini öyrenmeyib, yalnız müħtelif söylemleri — esasen nitġ situasiyası ile olaġedar olan söylemleri öyrenen sintaksis. Metnin linġvistik-uslubi tehlili işinde metn sintaksisi çoħ mühüm ehemiyyet kesb édir. Statik sintaksis — Metn ve situasiya ile elaġedar olmayan strukturları (cümle ve söz birleşmeleri) tedġiġ étmekle meşğul olan sintaksis. Burada hem prédikatnv (cümle), hom de ġéyri-prédikativ (söz birleşmesi) vahidler nezerde tutulur. Funksional sintaksis— 1. Elaġeli nitġin teşkilinde rolu olan bütün sintaktik vasitelerin (vahidlerin, konstruksiyaların) funksiyasını öyrenen sintaksis.

2. «Funksiyadan vasiteye» métodu üzre tedġiġat aparan (funksiyadan çıħış étmekle ifade vasitelerini müeyyenleşdirme métodu), ye'ni müħtelif anlayışların (zaman, mekan, sebeb, meġsed, netiçe ve s.) hansı vasitelerle ifade édildiyini tedġiġ éden sintaksis. Bu sintaksis en'enevi sintaktik métoda ġarşı ġoyulur. En'enevi sintaksis «vasiteden funkéiyaya» prinsipine (müeyyen ġrammatik vahidin hansı vezifeni yérine yétirdiyini müeyyenleşdirmek) esaslanırdı. Ħarici sintaksis — Esl sintaksis, ye'ni söz birleşmeleri ve cümleleri öyrenen, onların komponéntleri arasında sintaġmatik elaġeleri öyrenen sintaksis. Sözün daħilinde sintaġmatik elaġeleri öyrenen daħili sintaksise ġarşı ġoyulur.

Dilçilik élminde sintaksisin esasını cümle te'limi teşkil édir. Cümleye 300den artıġ te'rif vérilmişdir. Cümle en müħtelif nöġtéyi-nezerlerden öyrenilmiş ve éle buna köre de sintaksisle elaġedar dilçilikde müħtelif cereyanlar vardır.

Sintaksisin prédméti haġġında müasir élmde üç başlıca mülahize hakimdir.

a) Be'zileri sintaksisi cümle ve onun hisseleri, cümle üzvleri haġġında te'lim kimi teġdim édirler. Burada sözbirleşmosi sintaksistin tedġiġat obyékti hésab édilmir.

b) Be'zileri de sintaksisi mehz sözbirleşmeleri haġġında te'lim sayırlar. hazırda adeten az öyrenilmiş dillerin sintaktik tesviri vérilerken sözbirleşmesi sintaksisine istinad édirler.

v) Üçüncü ġrup tedġiġatçılara köre hem sözbirleşmesi, hem de cümle te'limi sintaksisin prédmétidir.

Amérika diskriptivistleri sintaksis ile héç de maraġlanmırlar. Dil strukturunun ħüsusi bir seviyyesi kimi sintaktik seviyyeye o ġeder de diġġet yétirmirler. Onlar en'enevi dilçilikde sintaktik seçiyyeli hésab olunan vahidleri morfémler kombinasiyası saydıġlarından, sintaktik hadiseleri de morfoloji hadise kimi ġeleme vérirler. Kopénhakén mektebi Amérika strukturalizmine eks mövġé tutur. Bu mekteb nitġin tehlili métodikasından dil sistémini modélleşdirmeye kelib çıħır. Burada mezmun planı ile ifade plaıı paradiġmatik ve sintaġmatik oħlara ġarşı ġoyulur.

Sintaġm haġġında te'lim Cénévre ve Praġa dilçilik mekteblerinde inkişaf étdirilmişdir. Cénévre dilçilerine köre sintaġm katéġoriyası deġiġ ġrammatik anlayış déyil, morfém de, söz de, sözbirleşmesi de sintaġm teşkil éde biler. her halda sintaksisin iki bölmede teşkil olunduğu şübhesizdir: a) sözlerin birleşme ħüsusiyyetleri haġġında te'lim; b) cümleler haġġında te'lim.

SİNTAKTİKA — İşarelerin öz aralarında mövcud olan elaġeleri öyrenen, bu işarelerin ħarici alem eşya ve hadiselerine ve ya o dilde danışanlara münasibetinden serf-nezer éden dilçilik tedġiġatı. Sintaktika metnde her işarenin bütün başġa işarelerle birleşme ġaydalarını öyrenir.

SİNTAKTİK ĠRUPLAR — Cümlede aħırıncı iştirakçılar kimi alınan ve sintaktik cehetden éyni, yaħud benzer ehatede çıħış étdiyine köre birleşdirile bilen söz ġrupları, meselen, ġoşmalı birleşmeler, ikinçi növ te'yini söz birleşmeleri.

SİNTAKTİK ELAĠE — Söz birleşmelerini ve cümleleri teşkil éden ünsürlerin ġarşılıġlı şekilde birbirinden asılılığını köstermek, eks étdirmek üçün sözlerin elaġesi. tabésizlik elaġesi. tabélilik elaġesi.

SİNTAKTİK ELAĠE FORMASI — Sintaktik elaġenin ifadesi, onun ħarici (seslenme) ceheti.

SİNTAKTİK KATÉĠORİYA — Nitġde be'zi sözlerin işlenme formalarının başġalarından asılı olduğunu eks étdiren liiġvistik (dilçilik) katéġoriya. Meselen, ismin hal katéġoriyası (sözun hallanması fé'lin idare étme ħüsusiyyetinden asılıdır). halbuki isimlerin hallanması, sifetin dereçe şekilçileri ġebul étmesi sintaktik katéġoriya kéyfiyyetine malik déyildir. Burada sintaktik asılılıġ yoħdur. İsimlerde kemiyyet, mensubiyyet katéġoriyası, fé'llerde şeħs, te'sirlilik ve te'sirsizlik katéġoriyaları, bir sıra dillerde cins katéġoriyası da sintaktik katéġoriya hésab olunur.

SİNTAKTİK KONDÉNSASİYA — Budaġ cümle terkibinde müvafiġ nisbi evezlik olduğu halda baş cümlede antétsédéntiv işledilmemesi. Ol kün ki, közümde var idi nur; Kvzden üzunu yaşırdın, éy Hur1 (M. Füzuli). Müġ ét; O kün ki...—onda.

SİNTAKTİK' KONStRUKSİYA — Sözlerden, söz birleşmelerinden, cümlelerden ibaret ġrammatik bütév, tam vahid. Söz birleşmesi konstruksiyası. Mürekkeb cümle konstruksiyası.

SİNTAKTİK MEHDUDLUĠ — Frazéoloji ifadenin ħüsusiy. yeti ile elaġedar sintaktik vahidin işlenilmesinde özünü késteren mehdudluġ. «Meni.m közüm senden (ondan) su içmir» terkibinde subyékt yérinde yalnız birinci şeħsin teki işlene biler. Başġa şeħsler işlene bilmez ki, sintaktik mehdudluġ da budur. Başġa üzvlerde de bu mehdudluġ özünü kösterir.

SİNTAKTİK OMONİMİYA — Sintaktik konstruksiyalarda (söz birleşmeleri, cümleler) müħtelif ve ferġli me'naların ifade édilmesi. Ana mehebbeti — a) ananın övlada mehebbeti, b) övladın anaya mehebbeti kimi başa düşüle biler.



0 da senin kimi pis oħumur—a) sen pis oħuyursan, b) pis oħumursan kimi anlaşıla biler.

SİNTAKTİK PARALÉLİZM — Müeyyen sintaktik sħémin, ġuruluşun éyni ve ya ġismen deyişdirilmiş şekilde tekrarı. tam sintaktik paralélizm — Siitaktik ifade terzinin éyni ġuruluş sħéminin tekrarı. Dağlarda laleler, bağlarda méyveler, tarlalarda sünbüller deyişmişdi (Mir Celal). Natamam sintaktik paralélizm — hemcins paralél terkiblerin birbirinden ġismen. ferġlenmesi ile baş véren paralélizm. Ne heyatdan doyuruġ; Ne heyatı dini ġoyuruġ (R. Rza). türk dillerinde paralélizm hadisesi dilin strukturu ile elaġedar mühüm linġvistik faktdır.

SİNTAKTİK TEHLİL — Sintaktik tehlilin iki növü vardır: cümle üzvleri üzre tehlil; cümlenin ġuruluşu ve tipi üzre tehlil.

Sade cümlenin tehlili zamanı evvelce bu cümlenin ümumi seçiyyesi vérilir, onun neġli, sual, emr ve ya nida cümlesi olduğu késterilir; şeħsli ve ya şeħssiz olması ġéyd édilir; cümlenin bir ve ya iki baş üzve malik olduğu késterilir (bir baş üzvlu cümledirse, onun şeħssiz, ġéyrimüeyyen şeħsli, ümumi şeħsli, adlıġ olduğu ġéyd édilir), habéle cümlenin tam ve yarvhmçıġ olması, kéniş ve müħteser hemcins üzvlü, ħüsusileşmiş üzvlü olması nezere çarpdırılır.

Cümle üzvleri üzre tehlil zamanı bu üzvlerin morfoloji ifadesi kösterilir; ħeberin sade ve ya terkibi fé'lle, terkibi adlarla ifadesi ġéyd édilir; ikinci dereceli üzvlerin hansı suala cavab vérdiyi, hansı söze aid olduğu, o sözle ne kimi sintaktik elaġeye (uzlaşma, idare, yanaşma) kirdiyi késterilir, tamamlığın vasiteli ve ya vasitesiz olması, zerfliklerin me'naca növleri kösterilir.

Mürekkeb cümlenin tehlilinde onun tipi késterilir (bağlayıcılı, bağlayıcısız, tabéli, tabésiz, ġarşılıġlı), tabésiz mürekkeb cümlelerin komponéntleri arasında me'na elaġeleri ġéyd olunur, habéle onları elaġelendiren ġrammatik vasiteler (bağlayıcılar) kösterilir. tabéli mürekkeb cümlelerde baş ve budaġ cümleler kösterilir, budaġ cümlenin hansı suala cavab vérdiyi, baş cümle ile ne çür (bağlayıcı ile, bağlayıçı funksiyası kesb étmiş sözle) elaġelendiyi, baş cümlenin bütövlükde özüne ve ya hansı üzvüne aid olduğu müeyyenleşdirilir; bir néçe budaġlı tabéli mürekkeb cümlede budaġ cümlelerin sıralanma—elaġelenme usulları kösterilir.

SİNTAKTİK ÇOĦME'NALILIĠ — Sintaktik vahid terkibinde işlenen ünsurlerin sémantiksintaktik elaġelerin müħtelif terzde izah oluna bilmesi imkanı. O da senin kimi pis oħunur vahidinden béle çıħa biler ki, a) sen de yaħşı oħuyursan, o da; b) sen pis oħuyursan, o ise yoħ.

SİNTÉZ — 1. Ayrıayrı ħırda vahidlerin daha böyük vahid terkibinde birleşmesi. 2. Sintétik dillerin morfoloji ġuruluşu. Bu me'nadd «analiz» términi ile ġarşılaşdırılır.

SİNTÉTİK ĠURULUŞLU DİLLER — Ġrammatik sistéminde fléktiv morfolokiya üstün yér tutan diller. Adeten analitik ġuruluşlu dillerle ġarşılaşdırılır.

SİNTÉTİK DİLLER — Ġrammatik me'naların ifadesi üçün sözlerin öz formalarından (şekilçiler, daħili fléksiya, vurğu, supplétivizm ve s.) istifade olunan diller. Adeten bu me'naların ifadesinde kömekçi sözlere, sözlerin sırasına, intonasiyaya esaslanan analitik dillere ġarşı ġoyulur. Sintétik dillere ġedim yunan ve latın dilleri, ġedim slavyan dili, rus ve alman dilleri, türk dilleri ve s. daħildir.

SİNTÉTİK FORMA — Kök (esas) ile sözdeyişdiriçi şekilçinin birleşmesinden ibaret sade forma. Adeten analitik forma ile ġarşılaşdırılır. Azerbaycan dilinde sifetlerin azaltma derecesi adeten sintétik formada, çoħaltma dereçesi analitik formada özünü kösterir.

SİNĦRONİYA — Dilçilik tedġiġatı olaraġ tariħi inkişafın müeyyen bir merhelesinde ğötürülen dilin veziyyeti; dilin müasir veziyyeti; müasir dil; éynizamanlılıġ anlayışı, dilin léksik, ġrammatik ve fonétik ünsürlerinin éyni bir vaħtda sistém şeklinde mövcud olan veziyyeti.

SİNĦRONİK DİLÇİLİK—Dilin müasir veziyyetde (sinħroniya—«éynizamanlılıġ» démekdir) öyrenilmesi, tedġiġi nezeriyyesi. Dilin müasir veziyyetinin tedġiġi tetbiġi dilçilik baħımından (ye'ni dilin edebi normalarının tekmilleşdirilmesi, lüğetlerin tertibi, ġrammatikaların yazılması, ana dilini ve ecnebi dilleri te'lim étmek, orfoġrafiya ġaydalarını hazırlamaġ, uzun mesafeye nitġin vérilmesi esaslarını işlemek, maşın tercümesi ġaydalarını hazırlamaġ ve s.) zeruridir.

Sinħronik dilçiliyin başlıca prinsipleri aşağıdakılardır. 1. Sinħronik dilçilik tetbiġi ve normativ dilçilikle, edebiyyatşünaslıġ, kibérnétika, strukturalizm, tercüme nezeriyyesi, dil tedrisi ve s. ile elaġedardır. 2. Dilin müasir veziyyetdeki sistémi ve strukturu tesvir olunmalıdır. 3. Dil işareler sistémidir. Söz işaredir. «Dil formadır, substansiya déyildir» (F. dé Sössur). her bir dil faktı kimi söz de şerti işaredir. Bu fikri sübut éden fakt béledir ki, éyni me'na müħtelif dillerde müħtelif ses terkiblerine malik vahidlerle ifade olunur. Söz işare olmasaydı, diller de müħtelif olmazdı. 4. her bir işare müeyyen şekilde (sesler, renkler, mimikalar, jéstler ve s.) tezahür édir. Dil işaresi seslenen sözdür. 5. Müasir edebi dili tedġiġ éderken ayrı-ayrı vahidlerin (söz, forma, konstruksiya) tézliyini, işlenme derecesini mueyyenleşdirmek zeruridir. 'Bu meġsedle statik métodlardan istifade olunur. 6. Dilde işarevilik ħüsusiyyeti, kod ħüsusiyyeti vardır ki, bu ħüsusiyyetden sün'i kodlar yaratmaġda, maşın dilinde, avtomatik tercüme işinde istifade oluna biler. Lakin dili yalnız kod hésab étmek kifayet déyildir.

SİSTÉM — Birbirile sabit (invariant) elaġeler, münasibetler esasında bağlanan dil vahidlerinin daħilen müteşekkil meçmusu; ġarşılıġlı şekilde birbirinden asılı olan, birbirine te'sir kösteren yékcins ünsürlerin vehdeti, birliyi.

Dilin sistém tebietli bir hadise olduğu fikrini ilk defe V. humboldt 1820-çi ilde söylemişdir. 1870-çi ilde Boduén dé Kurténé de dilin sistém seciyyeli olduğu fikrini ireli sürmüşdur. Lakin dilin sistémliliyi anlayışı en çoħ F. dé Sössurün adı ile bağlıdır. Dil sistémini müeyyen étmeyin élm üçün çoħ böyük ehemiyyetini mehz F. dé Sössür müeyyenleşdire bilmişdir. Strukturalistler sistém anlayışını bir ġeder başġa şekilde, yo'ni ġarşılaşdırma sistémi me'nasında başa düşürler ki, burada dil ünsürlerinin yalnız ferġleri nozerde tutulur. halbuki dil ünsurlerinin hem ferġli, hem de oħşar cehetleri onları secnyyelendire biler.

Dil faktları arasııdakı oħşarlıġ ve ferġler onların birbirile elaġesini müeyyenleşdirir ve sistém emele ketirir. Sistém dil faktlarını, ünsürleri emele ketirmir. her dilin sistémi ħüsusi milli seçiyye kesb étmiş olur. Dilin müħtelif cehetleri müħtelif terzde sistém teşkil édir: léksikaya nisbeten fonétika ve morfolokiya daha artıġ sistémliliyi ile seçiyyelenir. Dilin müasir sistémi onun kéçmişi ve keleceyi ile bağlıdır: her dilin sistéminde hem kéçmişin ġalıġları, hem de keleçek inkişaf temayülleri vardır.

Be'zen müeyyen ġrammatik katéġoriyanı teşkil éden ġrammatik formaların mecmusuna da sistém déyilir: fé'lin tesrif sistémi. Hal sistémi. Ġrammatik sistém — Muayyen dile, dialékte meħsus sözdeyişme formalarının, habéle sözbirleşmesi ve cümle modéllerinin mecmuyu. Saitler sistémi — Sözleri ve morfémleri ferġlendirmeye ħidmet éden sait seslerin meçmuyu. Samitler sistémi — Sözleri ve morfémleri ferġlendirmeye ħidmet éden samit seslerin mecmuyu. Fonoloji sistém — Müeyyen fonétik (ses) sistémine ħas olan ve onun sémioloji funksiyasını yérine yétirmesine ħidmet éden éyniyyet ve ferġlerin (ġarşılaşdırmaların) meçmuyu.

SİTAt — Bir metnden ve ya şeħsin dilinden éynile alınıb işledilen dil vahidleri, iġtibas.

SİtUASİYA — Müeyyen söylemin işlendiyi kontékst, nitġ şeraiti, terzi, meġsedi ve s. Dilħarici situasiya — Nitġin baş vérmesine ve onun strukturuna, diğer ħüsusiyyetlerine te'sir kösteren situasiya, şerait. Nitġ situasiyası — Ünsiyyet şeraiti, ünsiyyetin baş vérdiyi şerait.



SİtUATİV — hemin situasiya ile elaġedar (olan). Situativ söylem — Konkrét mezmunu yalnız hemin şeraitde tam anlaşıla bilen séylem. Situativ cümle—Subyékti yalnız müvafiġ şeraitle elaġedar müeyyenleşdirile bilen, mübteda şeklinde formal olaraġ işledilmeyen cümle. Ketirmeyende ketirmir. Vérmeyende vérmir. Déyib ona, néçe ki néçe?

SİFEt — Sémantik cehetden eşyanın elamet ve kéyfiyyetini bildiren, morfoloji baħımdan çoħ zaman ħüsusi dereçe elametleri ġebul éden, sintaktik funksiyasına köre te'yin ve ya terkibi ħoberin ad hissesi kimi işlenen nitġ hissesi. Appozitiv sifet — Sintaktik funksiyasına köre elave kimi işlenen sifet: Men yazıġ. hesen biçare, Füzuli ħeste. Sen zavallı. Atributiv sifet — Öz esas sintaktik funksiyasında — te'yin funksiyasında işlenen sifet: yaħşı adam. Maraġlı kitab. Esli sifet — Derece elametlerini ġebul éde bilen sifet: zarafatçıl (adam), şirin (söhbet), ğliaçıġ (uşaġ), açıdil (adam). Esli sifetler adeten nisbi sifetlere ġarşı ġoyulur. İsmi sifet — Adlara esasen aşa ğıdakı sözdüzeldici şekilçileri ġoşmaġla düzelen sifet. 1. -lı, -li, -lu_ -lü: ağıllı (adam), dilli (uşaġ), ġuzulu (ġoyun), svzlü (kes); 2. -sız, -siz, -suz, -süz: başsız (atlı), dişsiz (deyirman), odunsuz (ocaġ), közsüz (adam); 3. -kı, -ki: hazırki (vaħt), dünenki (kün); 4. -çıl, -çil, -çul, -çül: ġabaġçıl (telebe), ġenaetçil (adam), yuħuçul (uşaġ), ölümçül (yara); 5. -lıġ, -lik, -luġ, -lük; daşlıġ (yér), illik (plan), otuzluġ (lampa), üzümlük (sahe); 6. -ı, -i, -u, -ü: zoğalı, çerkezi, kümüşü ve s. Konkrét sifet—Konkrét şekilde ifade édilmiş maddi elameti bildiren sifet: Ağ, ġara, sarı, ġoçaġ, iri, balaça. Konkrét sifetler adeten subyéktiv ġiymetlendiriçi sifetlere ġarşı ġoyulur. Mürekkeb duzeltme sifet — Söz birleşmesine sözdüzeldici şekilçi ġoşmaġla düzelen sifet: (soyuġ ġan) -lı—soyuġġanlı. habéle: içerişeherli, ġaraközlü. Nisbi sifet — Başġa nitġ hisselerine meħsus sözlere bz'zi sözdüzeldici şekilçiler ġoşmaġla düzelen ve esli sifetlere meħsus olan derece şekilçileri ġebul étmeyen sifet: ġarlı (aşırım), baharlı (dünya), ġırıçı (teyyare), nişanlı (ġız), ġaldırıçı (kran). Sifetin yarımçıġ tekrarı— Esli sifetlerin ilk iki (söz samitle başlandıġda) ve ya bir (söz saitle başlandıġda) sesi alınıb, bunlara yérine köre [m], [p], [s] seslerinden biri elave édilmekle hemin sifete ġoşub tekrarlama: Yamyaşıl, dop-dolu, ġosġoça. Be'zen bu seslere [r] sesini de ġoşurlar. Lakin [r] sifetlerin yoħ, isimlerin yarımçıġ tekrarını emele ketirir: çér-çéhiz, mér-méyve, yér-yémiş. Subyéktiv ġiymetlendirici sifet — Danışanın ifade édilen eşyaya münasibetini bildiren sifet. Közel (ġız), nacins (uşaġ), namerd (dost). Substantivleşmiş sifet—İsim funksiyasında çıħış éden ve bélelikle, neinki elametin ézunu, hem de onun daşıyıcısını bildiren sifet. toħuş açdan ħeberi olmaz. Kor kora kor démese bağrı çatlar. Fé'lden düzelen sifet — Fé'llere sözdüzeldici artırmaġla düzelen sifet. Azerbaycan dilinde fé'lden sifet düzeldilmesinde en çoħ aşağıdakı şekilçiler iştirak édir: 1. -ıçı, -içi, -uçu, -üçü: alı-çı (ġuş), eziçi (baħış), yoruçu (ders), üzüçü (iş); 2. -ġın, -kin, ġun, -kün: şaşġın (deniz), keskin (söz), çoşġun (çay), küskün (çéhre); 3. -ğın, -kin, -ğun, -kün; azğın (düşmen), kerkin (iş), yorğun (yolçu), düzkün (söz); 4. -aġ, -ek, -ıġ, -ik, -ué, -ük, -ġ, -k: ġorħ(adam), hürkek (at), ġırħıġ (baş), ezik (paltar), soluġ (üz), sönük (söz), soyuġ (otaġ), böyük (adam); 5. -ağan, -eyen: oynağan (ġız), kezeyen (arvad); 6. -ar, -er: yanar (ġaz), séver (yér); 7. -ma, -me: uydurma (söz), düzeltme (sifet) ve s.

SİFETİN DERECESİ — Elamet ve kéyfiyyet anlayışlarını birbirinden ferġini bildirmek üçün istifade olunan dil vahidleri ve dil katéġoriyaları.

Sifetin iki derecesi vardır: nisbi dereçe, me'na derecesi. Bu dereceler birbirinden keskin şekilde ferġlenir. Sifetin me'na dereceleri — her hansı kéyfiyyet ve elametin dereçesini, miġdarını başġa kéyfiyyetlerle, elametlerle müġayise étmeden bildiren sifet dereçesi. Me'na derecelerine élativ ve supérlativ dereceler daħildir. Élativ — En yüksek seviyyede elamet me'nası bildiren dereçe: uçalardan uça, dahidğn (de min ġat artıġ) dahi, közeller közeli, şahlar şahı, ġaradan (da min pay çoħ) ġara (ġapġara). Supérlativ— Yüksek seviyyede elamet me'nası bildiren me'na derzcesi. Bu me'na derecesi sifetin şiddetlendirme nisbi derecesinin formal elametleri vasitesile ifade olunur: yamyaşıl, napnazik, dumduru, sapsarı. Sifetin nisbi dereceleri — te'yin étdiyi bir eşyanın ve ya hadisenin başġalarından olamet ve kéyfiyyetce forġini bildirmek üçün işledilen sifet forması. Adi derece — Başġa eşya ve hadiselerle ve ya éyni eşya (ve hadisenin) başġa dereceleri ile müġayise édilmeden elamet, kéyfiyyet bildiren sifet: ağ, yaşıl, köyçek, tenbel, nem. Kiçiltme derecesi — Elamet ve kéyfiyyetin adi dereçeye nisbeten zeif, az olduğunu bnldiren derece. Bu derece analitik ve sintétik usullarla düzelir: a) analitik üsulla — sifetin adi dereçesine ala, teher, açıġ konstituyéntlerini elave étmekle: alayarımçıġ, ala-nem, ala-toran, sarı teher, ġırmızı teher, açıġ sarı, açıġ köy; b) sintétik üsulla — sifetin adi derecesine -sov, -şın, -mtıl, -ımtıl, -mtul, -ümtül, -mtraġ şekilçilerini elave étmekle: ġır-mızımtıl, ağımtıl, bozumtul, köyümtül, sarımtraġ, sarışın, dğ-lisov. Müġayise dereçesi — İki eşyanın kéyfiyyet, renk, ħasiyyet ve s. cehetden müġayisesini bildiren derece. Şekli elameti -raġ, -rek şekilçisidir: yaħşıraġ, köderek, yéyrek. Üstünlük derecesi — Elamet ve kéyfiyyetin adi dereceden üstün olduğunu bildiren de-reçe. Adeten analitik usulla — sifetin evveline bir sıra kömekçi sözler (edatlar) elave étmekle düzelir: çim yağlı, zil ġara, düm sarı, ġatı ġara, lap yéke, çoħ iri, en böyük. Çoħaltma derecesi — Elamet ve kéyfiyyetin adi dereceye nisbeten (menfi ve müsbet istiġametde) çoħluğunu bildiren derece. Şekli elameti sifetlere ġoşulan -ça, -çe şekilçisidir. Şiddetlendirme dereçesi — Elamet ve kéyfiyyetin inténsivliyini bildiren derece. Şekli elameti sifetin yarımçıġ tekrarı ile düzelmesidir. Esli sifetlerin evvelindén bir (söz saitle başlanarsa) ve ya iki (söz samitle başlanarsa) ses alınıb, onlara [m], [p], [s] seslerinden biri elave édilmekle düzelen terkib hemin sifetle birlikde işlenib inténsivlik ifade édir: ġapġara, yamyaşıl.

SİFETİN MÜĠAYİSE DERECELERİ — Eşyaların ve ya hereketlerin kéyfiyyetinde müħtelif ferġleri köstermeye ħidmet éden ve esli sifetlere, habéle be'zi zerflere ħas olan ġrammatik katéġoriya. Sifetin üç müġayise derecesi (adi, azaltma, çoħaltma) vardır. Sifetin adi derecesi — Héç bir dereçe elameti ġebul étmomiş esli sifet. Sifetin azaltma derecesi — Elamet ve kéyfiyyetin adi dereceye nisbeten az deyişmesini bildiren dereçe. Azaltma derecesinin analitik növü az, bir az, azaçıġ, azça, az-çana vahidlerini sifetin evveline ġoşmaġla düzelir: az yaħşı (dır), bir az ağ(dır), azaçıġ soyuġ, azça isti, azçana isti. Azaltma derecesinin sintétik növü aşağıdakı şekilçileri sifetin adi derecesine ġoşmaġla duzelir: 1) -ımtıl, -umtul, -ümtül, -mtıl: ağımtıl, bozumtul, köyümtül, sarımtıl; 2) -raġ, -rek: yaħşıraġ, köderek; 3) -ımtıraġ, -mtraġ: ağımtıraġ, sarımtraġ. Sifetin çoħaltma dereçesi — Elamet ve kéyfiyyetin adi dereceye nisbeten çoħ deyişmesini bildiren derece. Çoħaltma dereçesinin analitik növü iki üsulla düzelir: 1) en, daha, lap, dédikçe, olduġça ve s. me'na şiddetlendirici edatları müvafiġ sifetin evveline ketirmekle: en yaħşı, daha közel, lap e'la, dédikçe sağlam, olduġça şirin; 2) birinçisi çıħışlıġ, ikinçisi adlıġ halda olmaġla éyni sözün tekrarından ve ya isimle sifetin birleşmesinden ibaret birleşme işletmekle: yaħşıdan yaħşı, südden ağ, külden zerif. Çoħaltma dereçesi hem de sifetin yarımçıġ tekrarı vasitesile düzelir: yamyaşıl, apağ, ġapġara, kömköy, dosdoğma.

«SINANMIŞ» SÖZ — Danışanın öz şeħsi tecrübesinden tanış olduğu eşyaları, hadiseleri eks étdiren söz. Yalnız dil vasitesile tanınan, bilinen eşyaları, hadiseleri eks étdiren sözlere ġarşı ġoyulur.

SIRA — 1. Bir-birikin ardınca kelen iki ve daha artıġ dil vahidi ve ya nitġ séġménti.


Yüklə 4,99 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin