Bu az taife kurtuldu ve ahirette peygamberine kavuştu, çünkü dünyada onun yoluna girdi, vasiyyetini kabul etti ve emrini yerine getirdi. İnsanların çoğunluğuyla dünya sarhoşluğunda dünyalık çoğalmada devam ediyor, bu da onları ahiretten alıkoyuyuor, ölümde onları bu gaflet içerisinde ansızın yakalıyor ve kimi esir kimi ölü oluyor.
Yahya bin Muaz er Razi’nin sözüne güzeldir: Dünya şeytanın içkisidir, kim ondan sarhoş olursa ancak ölüm askeriyle ayılır, zarara uğrayanlarla beraber pişmanlık içerisinde ayılır.
(1)Ebu Temam’ın şiirinden.
(2)O ibni Kayyım el-Cevziyyedir.
(3)Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti.
(1)Hasan’dan mürsel hadistir, ibnil Mübarek Zühd’de tahric etti.
(2)Hadis hasendir, Ahmed, Taberani, Bezzar tahric etti, Heysemi Mecma’da:(8/260) dedi ki:İsnadı güzeldir, yine Hafız Iraki’de güzel gördü.
İkinci hali mümin nefsini yolcu gibi görmesidir, kendisini yolculuk menzillerinde dolaşıyor görmesi, ta ki yolculuk sona erinceye kadar, o da ölümdür.
Kimin dünyadaki hali bu olursa onun gayreti yolculuk azığı hazırlamak olur, dünya meatını çoğaltma talebinde bulunmaz, bunun için Peygamber (s.a.v.) ashabından bazısına dünyada elde ettikleri meblağın binekli yolcu azığı gibiolmasını tavsiye etti.1 Muhammed bin Vasi’e denildi ki:
“Nasıl oldun?” dedi ki:
“Her gün bir merhale ahirete seyahat eden adam hakkındaki zannın nedir?”3 Hasan dedi ki:
“Sen ancak bir araya toplanmış günlersin, herbir gün geçtikçe senin bir kısmın gidiyor.” Ve dedi ki: “Ey Ademoğlu sen yüklü iki binek arasındasın, o ikisi seni bindiriyor, gece seni gündüze, gündüz seni geceye bindiriyor, neticede seni ahirete teslim ediyorlar, ey Ademoğlu tehlike bakımından senden daha büyük kimse var mı?”4
Ve dedi ki:Ölüm sizin perçemlerinizle düğümlüdür, dünya sizin arkanızdan dürülecetir. Davud’u Tai’de gece ve insanların merhale merhale indikleri merhalelerdir yolculuklarının sonuna kadar bu böyledir, eğer sen iki merhale arası için her defasında azık hazırlamaya gücün yetiyorsa yap, bilinmeyen bir zaman da yolculuk sona erecektir, durum da acildir, sen yolculuğun için azıklan ve görülecek işleni gör, sen işe karşı iş seni talep etmiş gibi ol.5
Selefin biri kardeşine yazdı ki: “Ey kardeşim sen kendini mukim sanıyorsun, bilakis sen yolculuk adetindesin, bununla beraber hızlıca sevkediliyorsun, ölüm sana yönelmiş ve dünyada arkandan dürülüp geliyor. Ömründen geçen gün aldanma (kıyamet) günü sana geri dönmeyecektir.”
S: 261 Dünyada yolun yolcu yoludur her yolcu için azık gereklidir. İnsana mutlaka silah taşıması gerekir özellikle kahredici birinin saldırısından korkarsa.
Hakimlerden biri dedi ki: Günü ayını harap eden, ayı senesi ömrünü harap eden kimse dünyayla nasıl sevinir, kendisini eceline sevkeden ömrüne ölüme sevkeden hayatına nasıl sevinir.
Fudayl bin İyad bir adama dedi ki:
“Kaç sene geçirdin?”
“Altmış sene” dedi, dedi ki:
“Sen altmış senedir Rabbine yürüyorsun, kavuşmanın yakındır” adam dedi ki:
“Hepimiz, Allah’tan geldik ve Allah’a döndürüleceğiz.” Fudayl dedi ki:
“Sen bunun tefsirini biliyor musun?” diyorsun ki:
“Ben Allah’a kulum ve ona dönüyorum, kim kendisini Allah’a kul bilirse ve ona döneceğini bilirse, kendisinin durdurulmuş olduğunu bilsin kendisinin durdurulmuş olduğunu bilen sorulacağını da bilsin, sorulacağını bilen soruya ceavap hazırlasın” adam dedi ki:
“Bundan çıkış nedir?” dedi ki:
“Kolaydır” dedi ki:
“Nedir?”dedi ki:
“Geri kalan (ömrünü) iyi geçir, geçmişin bağışlansın, eğer sen kalanı da kötü yaparsan geçmiş ve geri kalandan hesaba çekilirsin” bu manada biri dedi ki:
“Kişi altmış sene içmesine yakın olduğu su kaynağına yürüdü.”
Hakimlerden biri dedi ki: Kimin bineği gece ve gündüzler olursa, kendisi yürümese de onlar onu götürür. Bu manada biri dedi ki: Bu günler ancak merhaleledir davetçi onunla yönelmiş ölüme teşvik ediyor gündüzün kendisi ölüm kışlasına sevkettiği ve gecenin onu kovduğu nefse yazıklar olsun. Hasan dedi ki: Gece ve gündüz ömürleri kısaltma ve ecelleri yaklaştırma hususuna hızlıdırlar, heyhat bu ikisi (gece, gündüz)Nuh, Ad, Semud ve bu ikisi arasında bir çok kavme arkadaşlık ettiler.
(1)Tahrici yakında geçmişti.
(2)Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti:(2/34) Muhammed bin Vasi’den.
(3)Hasan’dan Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (2/152).
(4) Ebu Nuaym Davud’u Vasi’den Hilye’de tahric etti: (57/345 ve sonrası).
(5)Kıyamet günü, imanı terkinden dolayı kafirin aldanmasının ortaya çıktığından dolayı aldanma günü diye isimlendirilmiştir.
(1) İbnil Kayyım’ın Medaricus Salik’inine bak.
Rablerine ve amellerine yöneldiler, gece ve gündüz geri kalanlar için geçmişteki kimse için olduğu gibi yepyeni geldi. Evzai kardeşine yazdı ki:Sen her yönden kuşatılmışsın, bil ki seninle her gece ve gündüz yolculuk ediliyor, Allah’tan ve onu huzurunda duruştan sakın.1
Her an ecellere yürüyoruz günlerimiz dürülüyor ve onlar merhalelerdir.
Çocukluk zamanında tefrit ne çirkindir başta saç ağardığı zaman nasıldır.
Dünyadan takva azığıyla seyahat et ömrün günlerdir ve onlar azdırlar.
İbni Ömer’in vasiyyetine gelince o rivayet ettiği bu hadisten alınmıştır o kısa emelin sonunu içine almıştı, insan geceleyince sabahı beklemez, sabahlayınca geceyi beklemez, bilakis ecelinin kendisini daha önce yakalayacağını zanneder, alimlerden bir çoğu dünyada zühdü bu şekilde tefsir etti. Mervezi dedi ki:Ebu Abdullah’a denildi ki:Yani imam Ahmed’e:
“Hangi şey dünyada zühddendir?”dedi ki:
“Kısa amel ve sabahlayınca akşamlamayacağım diyen kimsenin halidir.” Dedi ki:
“Süfyan’da böyle” dedi. Ebu Abdullah’a denildi ki:
“Kısa emel üzerine hangi şeyle yardım isteriz?”dedi ki:
“Bilmiyoruz, o ancak tevfiktir” (Allah’ın muvaffak kılmasıdır.)
Hasan dedi ki:Alimlerden üçü toplandı, onlardan birine dediler ki:
“Senin emelin nedir?” dedi ki:
“Hangi aya girsem o ayda öleceğimi zannederim” iki arkadaşı dedi ki:
“İşte bu emeldir” ikisi diğerine dedi ki:
“Senin emelin nedir?” dedi ki:
“Hangi cumaya girsem orada öleceğimi zannederim” iki arkadaşı dedi ki:
“İşte bu ameller” ikisi diğerine dedi ki:
“Senin emelin nedir?” dedi ki:
“ Nefsi başkasının elinde olanın emeli nedir ki?”2
Davudu Tai dedi ki: Atvan bin Ömer Temim’ye sordum, dedim ki:
“Kısa emel nedir?” dedi ki:
“Nefes alıp verme arasında zamandır” Fudayl bin İyad’a bu şekilde anlattı, ağladı ve dedi ki:
“Nefes alıp nefesinin bitmesinden önce ölmesinden korkmaktır.”
S: 263 Atvan ölümden sakınırdı.1
Selefin biri dedi ki:Hiçbir uykumda nefsime o uykudan uyanacağımı söylemedim. Habib Ebu Muhammed sekeratanında birinin yıkanması ve benzeri şeyi vasiyyet ettiği gibi her gün vasiyyet ederdi.
Her sabahladığında veya akşamladığında ağlardı, karısı ağlamasından soruldu ve bunun üzerine dedi ki:Vallahi sabahlayınca akşamlayamamaktan, akşamlayınca sabahlayamamaktan korkardı.
Muhammed bin Vasi uyumak istediği zaman ehline dedi ki:Allah’a emanet olun, belki bu kalkmayacağım ölümüm olabilir, uyumak istediği zaman bu hal onun adetiydi. Bekir e- Müzeni dedi ki: Sizden biriniz gecelediğiniz zamanvasiyyeti yanında yazılı olarak geceleyebiliyorsa, bunu yapsın çünkü bilmez ki dünya ehlinden olarak akşamlar, ahiret ehlinden olarak sabahlayabilir.
Üvey’e Zaman sana karşı nasıldır denilince, derdi ki: Sabahlayınca akşamlayacağını, akşamlayınca sabahlayacığını zannetmeyen, cennete veya cehennem vadi verilen adamın zamanı nasıl olur ki.2
Avn bin Abdullah dedi ki:Yarınını ecelinden sayan ölümü gerekli konumuna koyamamıştır, nice günü karşılayan vardır ki onu tamamlayamaz, nice yarını uman vardır ki kavuşamaz, şayet siz eceli ve onun akışını görseydiniz emel ve onun aldatmasına buğzederdiniz.
Derdi ki: Mümin için dünyada en faydalı günü sonuna yetişemeyeceğini zannettiği gündür. Mekke’de abide (ibadeteden) bir kadın akşamlayınca derdi ki:Ey nefis gece gecendir, senin için başka gece yoktur der ve (ibadete) çalışırdı, sabahlayıncada: Ey nefis gün günündür, başka günün yoktur der, çalışırdı. Bekir el Müzeni dedi ki:Namazının sana fayda vermesini istersen de ki: Belki ben bundan başka namaz kılamam, bu Peygamber (s.a.v.)’den rivayet edilen şu hadisten alınmıştır: “Veda edenin namazı gibi namaz kıl.”3
(1)Ebu Nuaym Hilye’de: (6/140) Yahya bin Abdul Melik bin Ebi Ğunye’den taric etti ve dedi ki:Evzai yazdı.
(2)İbnil Mübarek zühd de zikretti.
(1) İbnil Cevzi Sıfatussafve’de zikretti.
(2) Ebu Nuaym hilye’de zikretti:(2/83).
(3)Süyuti’nin zikrettiği gibi hadis sahihtir, EbuEyyub el-Ensari’den Ahmed Müsned’inde, ibni Mace, Ebu’ş fieyh, Ebu Nuaym Hilye’de (1/362) tahric etti ve hakkında dedi ki: Garibtir (Feyzul kadir ve Camiussağir).İbni Ömer’den Kudai Müsnedüş fiihab’ta Taberani Evsat’ta tahric etti, Heysemi Mecma’da dedi ki: (0/229) Senedinde bilmediklerim var Sad bin Ebi Vakkas’tan hakim tahric etti ve doğruladı, Zehebi kabul etti, lafzı şudur: Namazına kalktığında (dünyaya) veya edenin namazı gibi kıl, özür dileyeceğin sözü söyleme, insanların elindekilerinden ümidini kes.” Veda edenin namazından murad:Başkasına yönelmeksizin Allah’a yönelmek ve ona yakarmaktır.
Marufu Kerhi namaza kalktı ve sonra bir adama dedi ki:
“Öne geç ve bize namaz kıldır” adam dedi ki:
“Eğer sizinle bu namazı kılarsam, başka namazı (imam) olarak kılmam.” Maruf dedi ki:
“Sen nefsine başka namaz kılacağını mı söylüyorsun? Uzun emelden Allah’a sığınırız, çünkü o hayırlı amele engeldir.”1
Biri kardeşinin kapısını çaldı ve onu sordu, ona:
“Evde yoktur” denildi, dedi ki:
“Ne zaman dönecek?” Evden cariyesi ona dedi ki:
“Nefsi başkasının elinde olan kimsenin ne zaman döneceğini kim bilir?”Ebu’l Atahiye’nin şu beyitlerine bakalım:
Bilmiyorum eğer ömür umsam belki ben sabahlasam akşamlamayacağım
Görmüyor musun her sabah ömrün dünkünden daha da kısa oluyor.
Bu ikinci beyiti Ebu’dderda veHasan’dan rivayet edilen şeyden aldı, o ikisi dedi ki: Ey Ademoğlu annenin karnından dünyaya indiğinden beri sen ömrünü yıkmaya devam ediyorsun. Selefin biri şu şiiri söyledi:
Biz geçirdiğimiz günlerle seviniyoruz geçen her gün bizi ecele yaklaştırıyor nefsin için gayretle ölümden önce amel işle çünkü karda, zararda ameldedir.”
Sağlığından hastalık için tedbir al, hayatında ölümün için (tedbir) al” yani sağlıkta salih amelleri ganimet bil, taki önüne hastalık geçmesin, araya ölüm girmeden salih ameller işle.
Bir rivayette de: “Çünkü sen Abdullah yarın isminin ne olacağını bilmiyorsun.” Yani belki sen yarın sağlardan değil de ölülerdensin. Bu vasiyyetin manası Peygamber (s.a.v.)’den bir çok vecihten rivayet edildi. Buhari’nin sahihinde2 ibni Abbas Peygamber(s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“İki nimet vadır ki insanların çoğu onda aldanmıştır:Sağlık ve boş vakittir.”
S: 265 Hakim’in sahihinde1 ibni Abbas’tan rivayet edildi, Rasulullah (s.a.v.) bir adama öğüt verirken ona dedi ki:“Beş şeyden önce beş şeyi ganimet bil: İhtiyarlıktan önce gençliğini, hastalıktan önce sağlığını, fakirlikten önce zenginliğini, meşguliyetten önce boş vaktini, ölümden önce hayatını.”Ğanm bin Kays dedi ki:Biz İslam’ın ilk anlarında birbirimize dört şeyle öğüt veriyorduk:“Ey Ademoğlu meşguliyetten önce boşluğunda, yaşlılığından önce geçliğinde, hastalığından önce sıhhat anında, dünyadanda ahiretin için, hayatında ölümün için amel yap.”2
Müslim’in sahihinde3 Ebu Hureyre Peygamber (s.a.v.)’den şunu rivayet etti: “Altı şeyden önce amelleri sürat gösteriniz:Güneşin batıdan doğması, duman, deccal, dabbe nefsinize özel bir hal gelmeden genel bir durum gelmeden.” Tirmizi de4 yine ondan (Ebu Hureyre’den)Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Yedi şeyden dolayı amellere koşun:Unutturucu fakirliğimi bekliyorsunuz veya azdırıcı zenginliğimi veya bozucu hastalığımı, veya bunaklaştırıcı ihtiyarlığı mı veya ölümü mü veya deccalı mı, o beklenen gaibin en şerlisidir veya kıyameti mi, kıyamet daha musibetli ve daha acıdır.”Bununla murad bu şeylerin hepsi amellerden engeller, bazısı ondan oyalar. Bu ya insanın nefsine özel şey ile olur fakirliği, zenginliği, hastalığı, ihtiyarlığı ve ölümü gibi, bazısı da genel şeyle olur kıyametin kopması, deccalin çıkması gibi, sıkıntı verici fitnelerde böyledir, başka bir hadiste geldiği gibi:“Karartıcı gece parçaları gibi fitnelerden önce amellere koşunuz.”5 Bu genel durumların bazısından sonra amelde fayda vermez, Allah Teala buyurdu ki: (Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden inanmış veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye artık imanı fayda sağlamaz.) (Enam: 6/158)
(1)Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti:(8/361).
(2)Hadis sahihtir, Buhari, Tirmizi (2305), ibni Mace ibni Abbas’tan tahric etti.
(1)Hadis hasendir, Hakim tahric etti ve doğruladı (Sahihayn’in şartı üzere)Beyhaki fiuab’ta ibni Abbas’tan, Ahmed Zühd’de, Ebu Nuaym Hilye’de, Beyhaki fiuab’ta Amr bin Meymun’den mürsel olarak tahric etti (Camius sağir, Terğib ve Terhib:4/251).
(2)Ebu Nuaym Hilye’de; (6/200) Ğanm bin Kays’tan ve Ebu Nadra’dan tahric etti (3/97).
(3)Sahihtir Müslim tahric etti (Muhtasaru Müslim: 2038.)
(4)Hasendir, Ebu Hureyre’den Tirmizi(2307) tahric etti ve hakkında dedi ki: Bu hadis garibtir, ancak Muhriz bin Harun hadisinden biliyoruz, fakat Buhari onun hakkında dedi ki:Hadisi münkerdir (Mizanul itidal: 3/443) Hakim tahric etti ve şeyheynin şartı üzere doğruladı, Zehebi Ebu Hureyre’den Said bin Makberi yoluyla olduğunu ikrar etti, Süyuti doğruladı (Camiussağir ve Feyzulkadir.)
(5)Hadis sahihtir EbuHureyre’den Ahmed Müsned’inde, Müslim, Tirmizi (2196) tahric etti, tamamlayıcısı şudur: Adam mümin olarak sabahlar, kafir olarak akşamlar, mümin olarak akşamlar, kafir olarak sabahlar, onlardan biri dinini dünyadan az bir değer karşılığında satar.”
Sahihayn’de Ebu Hureyre Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kıyamet güneş batıdan doğuncaya kadar kopmaz, doğunca ve insanlar onu görünce, hepsi iman eder, o zaman önceden inanmamış veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye imanı fayda vermez.”1
Müslim’in sahihinde2 Peygamber (s.a.v.)’den rivayet edildi ki:“Üç şey çıktığında önceden inanmamış veya inanında bir hayır kazanmamış kimseye imanı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, deccal ve dabbetül arz.”
Yine onda Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Kim güneş batıdan doğmadan önce tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder.”3
Ebu Musa Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Güneş batıdan doğuncaya kadar Allah (rahmet) elini gündüz kötülük edenini tevbe etmesi için açar, gündüz açar gece kötülük işleyenin tevbe etmesi için.”4
İmam Ahmed ve Nesai, Tirmizi ve ibni Mace Safvan bin Assal’dan tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah batı tarafında genişliği yetmiş yıllık (mesafe kadar olan) tevbe için kapı açtı, güneş ondan doğuncaya kadar kapanmaz.”5
Müsned’de6 Abdurrahman bin Avf, Abdullah bin Amr ve Muaviye Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: S:267 “Güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe kabul edilmeye devam edecektir, doğunca içerisinde bulunanlar her kalbe mühür vurulur insanların amelleri kafi gelir.”
Ayşe (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edilir:“Alametlerin ilki çıkınca kalemler atılır, koruyucu melekler tutulur ve cesedler ameller üzerineşahitlik eder.” Bunu ibni Cerir Taberi tahric etti1 yine Kesir bin Mürre, Yezid bin fiüreh ve ikisinden başka selef dedi ki:Güneş batıdan doğunca her kalbe içerisindekilerle birlikte mühür vurulur, hafaza melekleri amelleri aldırır ve meleklere hiçbir ameli yazmamaları emrolunur.
Süfyanı Sevri dedi ki:Güneş batısından doğunca, melekler sahifelerini dürer ve kalemlerini bırakır. Amellerle arasına engel girmeden ve gücü yeterken müminin amellere koşması gerekir.
Ebu Hazim dedi ki:Ahiret malı kesaddadır, biteyazmıştır ondan azada çoğada ulaşılamaz2 ne zaman insanla amel arasına engel girse onun için ancak üzüntü ve yazıklar olsun bana demek kalır, ve amel yapma imkanı bulacak ortama geri dönmek ister, bu temennisi de kendine fayda vermez. Allah teala buyurdu ki: (Size azap gelip çatmadan önce rabbinize dönün, ona teslim olun, sonra size yardım edilmez. Siz farkında olamadan ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kuran’a) tabi olun. Kişinin: Allah’a aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun!Gerçekten ben alay edenlerdendim (diyeceği günden sakınık veya: Allah bana hidayet verseydi, elbette sakınanlardan olurdum diyeceği) yahut azabı gördüğünde:Keşke benim için bir kez (dönmeye) imkan bulunsa da iyilerden olsam diyeceği günden sakının) (Zümer:39/54-58) ve buyurdu ki: (Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: “Rabbim!Beni geri dönder ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.” Hayır onun söylediği bu söz (boş) laftan ibaretir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır). (Müminun:23/99-100)
(1) Sahihtir, Buhari, Müslim, Ebu Davud ve bin Mace tahric etti (Camiul usul: 11/80).
(2)Sahihtir Müslim ve Tirmizi tahric etti (3084)(Camiulusul).
(3)Sahihtir, Müslim ve Ahmed Ebu Hureyre’den tahric etti (Camiul usul: 3/68).
(4)Sahihtir Ebu Musa el-Eşari’den Müslim ve Nesai tahric etti (Terğib ve Terhib: 4/88, Camiulusul: 3/68).
(5)Sahihtir, Ahmed, Tirmizi, Nesai, ibni Mace tahric etti, Tirmizi dedi ki: Hasen, sahihtir, yine Taberani de tahric etti fakat senedinde İshak bin Abdullah bin Ebi Ferve var o metrüktür (Mecmauzzevaid: 5/85).
(6) Hadisin isnadı güzeldir, Ahmed, Ebu Davud, Nesai, taberi tefsirinde, Taberani Sağir, Evsat ve Kebir’de tahric etti, Heysemi Mecma’da (5/251) dedi ki:Ahmed’in adamları güvenilirdir.
(1)Taberi tefsirinde tahric etti.
(2)Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti (3/242).
Allah azze ve celle buyurdu ki: (Herhangi birinize ölüm gelipte: Rabbim!Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın. Allah eceli geldiğinde hiç kimseyi ertelemez.) Münafikun: 63/10-11) Tirmizi de Ebu Hureyre’den merfu olarak rivayet edildi ki:
“Ölen her ölü pişman olur” dediler ki:
“Pişmanlığı nedir?”buyurdu ki:
“Eğer iyilik sahibiyse fazla yapmadığına pişman olur, eğer kötülük sahibiyse, Allah’ı razı etmediği için pişman olacaktır.”2 İş bu şekilde olunca mümin’in geri kalan ömrünü değerlendirmesi gerikir, bunun için denildi ki:Müminin geri kalan ömrünün kıymeti yoktur.
Said bin Cübeyr dedi ki: Mü’minin yaşadığı her gün ganimettir. Bekir el Müzeni dedi ki: Allah’ın dünyaya çıkardığı her gün der ki:Ey Ademoğlu beni ganimet bil belki senin için benden sonra gün yoktur, her gece de şöyle seslenir: Ey Ademoğlu ganimet bil, belki benden sonra gece yoktur, bazıları şöyle şiir söyledi:
Boşlukta fazla rükuyu ganimet bil belki ölümün ansızın olabilir. Nice sağlıklı vardı ki hastalıksız öldü sağlıklı nefsi aniden gitti.2
Mahmud el Verrak dedi ki: Geçen dünün sana adil şahit olarak geçti peşinde sana yeni bir gün geldi eğer sen dün kötülük yapmışsan peşinden iyilik yap övülmüş olasın. Bu gününü (kötü günün) arkasında iyi şekilde geçirirsen faydası sana dönecektir, geçmiş dün dönmeyecektir. Hayır fiilini yarına erteleme belki yarın gelir sen kaybedilmiş olursun.
(2)Tirmizi tahric etti(2405) bununla Abdullah bin Mübarek yoluyla tahric etti, o da Yahya bin Abdullah’tan rivayet etti, bunun hakkında fiube konuştu, o metrüktür, lafzı:“... Eğer kötülük sahibi ise terketmediğinden dolayı pişman olur.”Yani nefsini isyanları işlemekten çekmediğinden dolayı pişman olur. Yine aynı tarikle Beğavi fierhu’ssünne de, Ebu Nuaym Hilyede tahric etti (8/178) ve dedi ki:Garibtir.
(3)Beyitler Sübki’nindir; “Tabakatuş fiafiiyye.”
KIRK BİRİNCİ HADİS
(İnsanın Hevası veİman)
Ebu Muhammed Abdullah bin Amr bin As (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Hevası benim getirdiğim şeye tabi olmadıkça sizden biriniz (kamil) iman etmiş olamaz.”fieyh rahimehullah dedi ki:Hadis hasen, sahihtir, bunu Huccet kitabında sahih bir isnatla rivayet ettik.
“Huccet” kitabının sahibiyle Dimeşk’e yerleşmiş şeyh Ebu’l Feth Nasr bin İbrahim el Makdisi eş-fiafii’yi murad ediyor.1 Bu kitabı “el-Huccetü ala teeriki süluki tarikil mehacce” kitabıdır hadis ve sünnet ehlinin kaideleri üzerine din usulünü içeriyor.
Bu hadisi hafız Ebu Nuaym “Erbain” kitabında tahric etti evveline şu şartı koydu: Nakdilenlerin nakdelidicilerin adaletle oluşunda ittifak ettiği sahih haberler ve güzel eserler olması, bunu imamlar müsnedlerinde tahric etti, sonra bunu Taberani’den tahric etti, dedi ki:Bize Nuaym bin Hammad anlattı, dedi ki:Bize Abdul Vehhab Sekafi Hişam bin Hisan’dan rivayetle, o da Muhammed bin Sirin’den, o da Ukbe bin Evs’ten, o da Abdullah bin Amr’dan rivayetle şöyle dediğini anlattı:“Hevası benim getirdiğime tabi oluncaya ve ondan sapmayıncaya kadar sizden biriniz (kamil) iman etmiş olmaz.2
Bunu Hafız Ebu Bekir bin Asım el Esbehani3 Ebu Vare’den rivayet etti, o da Nuaym bin Hammed’den rivayet etti dedi ki: Bize Abdul Vehhab es-Sekafi anlattı, dedi ki:Bize şeyhlerimizden bazısı:Hişam ve başkası ibni Sirin’den rivayetle anlattı dedi ve zikretti
S:270 Onun yanında şu cümle yoktur: “Ondan sapmayıncaya kadar” Hafız Ebu Musa el-Medini dedi ki:Bu hadisin Nuaym üzerine olmasında ihtilaf edilmiştir, denildi ki:Bize şeyhlerimizden bazısı anlattı: Hişam ve başkası gibi.
Derim ki:Bir çok yönden bu hadisin tashii uzak ihtimaldir: Bu hadisle Nuaym bin Hammad el-Mervezi tek kalıyor, bu Nuaym’ı imamlar güvenilir görmüşse de, Buhari hadisini tahric etmişse de, imamlar Sünnet’te sağlamlığı heva ehline re hususunda şiddeti için iyi zan besleseler de, onun vehyettiğini söylüyorlar, bazı hadislerin karıştığını söylüyorlar, onun çok münkerlerine rastladıklarından ona zayıflıkla hükmettiler, Salih bin Muhammed ibni Main’den rivayet etti, o onun hakkında sordu ve dedi ki:Bir şey değildir (kıymet ifade etmiyor) o ancak sünnet sahibidir, salih dedi ki: o ezberinden anlatıyordu, çok münkerleri var tabi olunmaz.
Ebu Davud dedi ki: Nuaym yanında yirmiye yakın Peygamber (s.a.v.)’den hadis var aslı yoktur.
Nesai dedi ki:Zayıftır. bir keresinde de: Bir çok hadiste bilinen imamlardan ayrı tek kaldı, kendisiyle delil getirilmeyecek durumunda oldu.
Ebu Zür’a ed-Dimeşki dedi ki:İnsanların mevkuf ettiği hadisleri mevsul yapıyor, yani mevkufları merfulaştırıyor. Ebu Urve el-harrani dedi ki:O işi karartıcıdır. Ebu Said bin Yunus dedi ki:Güvenilirlerden münkerler rivayet ediyor, bazıları hadis uydurduğunu söyledi1 Abdullah Vehhab es-Sekafi ve Hişam bin Hisan’ın ve ibni Siriun’in ashabı Nuaym yalnız kalana kadar neredeydi, yine isnadında Nuaym üzerine ihtilaf edildi.
Ondan, Sekafi ve Hişam’dan rivayetle rivayet olundu. Yine ondan Sekafi’den rivayet olundu dedi ki: Bize bazı şeyhlerimiz anlattı hişam ve başkası gibi, bu rivayet üzerine şeyh Sekafi’nin zatı bilinmemiş oluyor. Ondan, Sekafi ve Hişam’dan rivayetle rivayet olundu. Yine ondan Sekafi’den rivayet olundu dedi ki: Bize bazı şeyhlerimiz anlattı Hişam ve başkası gibi, bu rivayet üzerine şeyh Sekafi’nin zatı bilinmemiş oluyor. Ondan sekaf yoluyla rivayet edildi dedi ki: Bize şeyhlerimizden bazısı anlattı, bize Hişam ve başkası anlattı, bu rivayete göre Sekafi meçhul bir şeyhten rivayet ediyor,onun şeyhi belli olmayan birinden rivayet ediyor ve inadında cehalet fazlalaşıyor.
(1)Hayatı: 377-490 h/987-1096 m arasındadır)(Zerkeli’nin A’lamı: 8/336).
(2)Yine Beğavi fierhu’ssünnede, Hatib Tarihu Bağdad’da tahric etti.
(3)Esbeahni sünnet kitabında tahric etti.
(1)İkiyüz yirmi sekizde cemadiyel ula da öldü, Nesai ve Ebu Davud gibi bir topluluk zayıf gördü, çokları da güvenilir gördü Yahya bin Main, Dühli, Darimi, Ebu Zür’a gibi, Cehmiyye karşı çok şiddetliydi, büyük imamlardan biriydi -hadisindeki gevşekliğine rağmen-Zehebi’nin dediği gibi (Mizanul itidal: 4/267).
Dostları ilə paylaş: |