ÇEŞİTLİ ÖĞRENCİ ÖZELLİKLERİYLE PISA 2015 OKUMA BAŞARISI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Arş. Gör. Çağla ALPAYAR, Cumhuriyet Üniversitesi, calpayar@cumhuriyet.edu.tr
Arş. Gör. İlke ALTUNTAŞ, Ankara Üniversitesi, ialtuntas@ankara.edu.tr
ÖZET
Okuma, yalnızca yazının görülmesi değil; yazının kavranması anlamına da gelmektedir. Harflerin tanınması yetmez; önemli olan anlamlandırılmasıdır. Bu doğrultuda okuma, etkin bir alışveriş (Göktürk, 1989) ve bu alışveriş sonucunda ortaya çıkan üretimdir. Üretici hem yazar hem okurdur. Okur, metni duyuşsal ve bilişsel özelliklerine, dünya görüşüne, estetik (güzelduyusal) beğenisine göre alımlar ve böylelikle üretme sürecine katılır. Okurun üretebilmesinde yani okumayı gerçekleştirebilmesinde öğrencilerin bilişsel özellikleri kadar duyuşsal özelliklerinin önemli olduğu söylenebilir. Türkçe dersi İlkokul ve Ortaokul Öğretim Programı incelendiğinde okuma becerisinin geliştirilmesinde, öğrencilerin “Okuduklarını anlayarak eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmelerinin ve sorgulamalarının sağlanması”nın da hedeflendiği görülmektedir. Buna göre bilişsel becerilerin yanı sıra işbirliği yapma, çevresindeki insanlara saygılı davranma, etkinliklere aktif katılma ve çaba harcama gibi duyuşsal becerilerinin de dikkate alınarak okuma becerisinin geliştirilmesi program hedefleri arasında yer almaktadır. Öğrencilerin yazılı bilgiyi anlamalarının yanı sıra bu bilgiyi gerçek durumlarda kullanma, bilgiye eleştirel yaklaşma becerilerine ve çeşitli duyuşsal özelliklere sahip olma düzeylerine yönelik en kapsamlı ve geçerli bilgiyi sunan uygulamalardan biri Uluslararası Öğrenci Başarılarını Değerlendirme Programı’nın (PISA) okumayla ilgili değerlendirme sonuçlarıdır. Bu uygulamalar sonucunda, öğrencilerin akademik başarıları altında yatan gerekçelerin ortaya konması için çeşitli değişkenlere yönelik de bilgi sahibi olunabilmektedir. PISA 2015 uygulamasında incelenen ve Türkçe Öğretim Programı’nda vurgulanan ortak öğrenci özelliklerinden bazıları, sınav kaygısı (ANXTEST), başarı güdüsü (MOTIVAT), okula aidiyet hissi (BELONG) ve işbirliğinden hoşlanmadır (COOPERATE). Tüm bu bilgiler ışığında bu çalışmanın amacı, PISA 2015 kapsamında Türkiye’de 15 yaş grubundaki öğrencilerin sınav kaygısı, başarı güdüsü, okul aidiyet hissi ve işbirliğinden hoşlanma gibi özelliklerinin okuma becerileri ilişkisini belirlemektir. İlgili değişkenler arasındaki ilişkilerin yapısal eşitlik modeli ile inceleneceği bu çalışma ilişkisel tarama türündedir. Çalışma, “PISA 2015 Okuma Becerileri Testi”nden elde edilmiş ölçeklenmiş puanlardan ve “PISA 2015 Öğrenci Anketi”nden elde edilen puanlardan yararlanılarak yürütülecektir. Çalışmanın örneklemi, Türkiye’deki 15 yaş grubu öğrencileri arasından tabakalı örnekleme yöntemi ile belirlenmiş ve PISA 2015 Türkiye uygulamasına katılmış 5895 öğrencidir. Alan yazındaki araştırmaların bulgularından hareketle analiz aşamasındaki bu çalışma sonucunda, öğrencilerin okuma başarısı ile başarı güdüsü, okula aidiyet ve işbirliğinden hoşlanma değişkenleri arasında olumlu yönde manidar bir ilişki gözlenmesi öngörülmektedir. Öğrencilerin sınav kaygısı ile okuma başarıları arasında ise olumsuz yönde manidar bir ilişkinin ortaya çıkması beklenmektedir.
Anahtar sözcükler: Okuduğunu anlama, PISA, Yapısal Eşitlik Modellemesi
YURDAGÜN GÖKER’İN DEDEMDEN MASALLAR DİZİSİNDE SORUN ÇÖZÜM YÖNTEMLERİNİN İNSAN HAKLARI TEMELİNDE İNCELENMESİ
Doç. Dr. Kudret ALTUN, Erciyes Üniversitesi, laleru5@hotmail.com
Ayça ÇAĞLAYAN, Guangdong University of Foreign Studies, aycacaglayan14@gmail.com
ÖZET
Edebiyatına ait eserin, çocuğun estetik ihtiyaçlarının ve sanatsal gelişiminin yanında, kişisel gelişimini de desteklemesi gerektiği düşünülmektedir. Çocuk Edebiyatı kapsamına giren eserlerde, çocuğa göreliğin yanı sıra evrensel insan hakları kapsamındaki temel Çocuk Edebiyatı, çocukların büyüme ve gelişmelerine; hayallerine, duygularına, düşüncelerine, yeteneklerine ve zevklerine hitap eden, eğitilirken eğlenmelerini sağlayan sözlü ve yazılı ürünler bütünü biçiminde tanımlanmaktadır (Yalçın ve Aytaş, 2003: 17). Dolayısıyla Çocuk değerlerin yer alması hususu oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı, Yurdagün Göker’in Dedemden Masallar adlı dört kitaptan oluşan Çocuk Edebiyatı dizisinde yer alan masalların sorun çözüm yöntemlerinin insan hakları temelinde incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini 2011 yılında Doğan Egmont Yayıncılık tarafından yayımlanmış dört masal kitabında yer alan toplam altmış masal metni oluşturmaktadır. Bu araştırma betimsel tarama deseninde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini oluşturan altmış masal metninin taranması sonucunda çeşitli nitel bulgulara ulaşılmıştır. İncelenen masallara ilişkin elde edilen nitel bulgular, nicel verilerle de ifade edilmiştir. Elde edilen sonuçlar bulgular ve yorum bölümünde ayrıntılı biçimde değerlendirilerek yorumlanmıştır. Çalışmanın sonucunda, Yurdagün Göker’in Dedemden Masallar dizisinde yer alan masalların sorun çözüm yöntemlerinin insan hakları temelinde bir eleştirisi yapılmaya çalışılmış, incelenen eserlerin ve masalların muhtevasının çocuk edebiyatı kapsamında yer alması dolayısıyla bu bağlamda incelenerek, yorum ve tahlillere yer verilmiştir. Bu eserlerin geleneksel temalardan faydalanması da incelenerek, çözümlemeler yapılmıştır. Elde edilen sonuçların Çocuk Edebiyatı ürünü olarak yayımlanacak hem özelde masal türündeki eserlere hem de, genelde diğer edebi eser türlerine katkı sağlamaya yönelik önerilerde bulunulmuştur. Bu önerilerin Türk Çocuk Edebiyatının gelişiminde en önemli basamak olan masalların gelenekle gelecek arasında işlevsel özelliğini ve değerler aktarımını güçlendireceği düşünülmektedir.
Anahtar sözcükler: Türk Masalları, Çocuk Edebiyatı, İnsan Hakları.
EINE STUDIE ZUR ERMITTLUNG DES KOMPETENZNIVEAUS DER LEHRAMTSKANDIDATEN FÜR DEUTSCH BEZÜGLICH DER VERBEN MIT TRENNBAREM UND UNTRENNBAREM PRÄFIX
Arş. Gör. Jale Aylin ÇELİK, Trakya Üniversitesi, ahaylin@gmail.com
Prof. Dr. Sevinç Sakarya Maden, Trakya Üniversitesi, sevincmaden@trakya.edu.tr
ZUSAMMENFASSUNG
In dieser Studie wurde den im dritten und vierten Studienjahr studierenden Lehramtskandidaten der Abteilung Deutschlehrerausbildung an der Pädagogischen Fakültät der Trakya Universität im Studienjahr 2017-2018 eine Arbeit vorgelegt, die sich aus vier Bereichen zusammensetzt. Der erste Bereich befasste sich mit einer Definitionsaufgabe bezüglich der Präfixe, der Zweite widmete sich der Veranschaulichung der Präfixe, der dritte Teil beschäftigte sich mit einer Differenzierungsaufgabe in Bezug auf trennbare und untrennbare Verben und der letzte Teil wendete sich zu der Verwendung der Verben mit trennbarem und untrennbarem Präfix im Deutschen und zu ihrem Transfer ins Türkische. Anhand dieser unterschiedlichen Aufgabentypen konnte sowohl die theoretische Kompetenz der Studierenden zu den Präfixen als auch ihre praktische Kompetenz zu den Verben mit trennbarem und untrennbarem Präfix aus synaktischer und semantischer Hinsicht analysiert werden. Die Daten, die sich aus der Studie resultierten, legten den Schluss nahe, dass die Studierenden über eine ausreichende theoretische Kompetenz bezüglich der Definition der Präfixe verfügen, während sie in der praktischen Kompetenz zu den trennnbaren und untrennbaren Verben erhebliche Defizite aufweisen. Diese Studie, die auf eine retrospektive Evaluation über die theoretische und praktische Kompetenz der Studierenden hinsichtlich der Verben mit trennbarem und untrennbarem Präfix im Deutschen abzielte, führte insgesamt vor Augen, dass ein dreijähriges Studium, das auch die Vorbereitungsklasse einschlieβt, für die türkischen Lehramtskandidaten der Trakya Universität für Deutsch kaum ausreichend war, um ihre praktische Kompetenz bezüglich der Präfixverben auf ein erforderliches Niveau zu bringen.
Schlüsselwörter: Deutsch, Lehramtskandidaten für Deutsch, Verben mit trennbarem und untrennbarem Präfix, Fehleranalyse, Kompetenzniveau
Dostları ilə paylaş: |