1- Vasiyet insanın hesap ve dikkat ehli olduğunun göstergesidir.
2- Vasiyet başkalarının hakkına saygının göstergesidir.
3- Vasiyet unutulmuş hayırlı işleri yapma yoludur.
4- Vasiyet toplumdaki ekonomik boşlukları doldurma yoludur
Peygamber şöyle buyurmuştur: “Her kim vasiyet ettiği halde dünyadan giderse şehit olarak ölmüş sayılır. ”2
Şunu da belirtmek gerekir ki vasiyet etmek sadece mali ve maddi konularla sınırlı değildir. Tevhid, iman ve takvayı tavsiye de gereklidir. Ayrıca bilmek gerekir ki vasiyet he ne kadar insanın miras kanunlarının yanı sıra bir takım şeyleri tavsiye etme fırsatı ve hakkı sayılsa da adalete riayet edilmediği taktirde büyük günahlardan biri haline dönüşür. 3
Nitekim rivayetlerde de şöyle yer almıştır: “Peygamber çocukları olduğu halde tüm malını Allah yoluna bağışlayan birini duyduğunda, “Ona ne yaptınız?” diye sordu. “Onu defnettik. ”dediklerinde de şöyle buyurdu: “Önceden haberim olsaydı, onu Müslümanların mezarlığına gömmenize müsaade etmezdim. Zira o bunca çocuğu olduğu halde tüm malını Allah yoluna bağışladı. ”
Ayrıca insan vasiyet fırsatına güvenerek hayırlı işlerden gaflet etmemelidir. “İnşaallah gelecekte vasiyet ederim” diyerek ertelememelidir. Özellikle de borçlu olanlar veya zekat ve hums gibi şeri ödemeleri bulunanlar bir an önce ödemeli, ya da vasiyetlerinde bunu açıkça belirtmelidirler.
Ayrıca bilindiği gibi vasiyetin miktarı malın üçte biridir. Eğer bu miktardan fazlasını vasiyet etmişse varislerinin izni olmalıdır. Vasiyetin nasıl yazılması gerektiği hususunda da Allah’ın veli kullarının, şehitlerin ve alimlerin vasiyetnamelerini okumamız gerekir.
Ayrıca daha öncede söylediğimiz gibi vasiyet uygun olmalıdır; düzensiz mantıksız veya sevgi ve kin üzere olmamalıdır. Eğer vasiyet dikkatlice yapılmaz ve sonradan bir takım fitnelere sebep olursa, insanın bütün hayırları yok olur. Nitekim Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bazen insan altmış yıl ibadet eder ama vasiyetnamesini adilce yazmadığı için cehenneme gider. ” 1
Sapık kitaplar yayınlamak veya fesat merkezleri oluşturmak için vasiyette bulunmak haramdır. Vasiyetin türleri ve hükümlerini maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz.
Bazı Vasiyet Türleri
1- Ahdiyye: Namaz, hak inançlar ve takvayı vasiyet etmek ile gömüleceği yeri belirtmek gibi.
2- Temlikiye: Falana falan miktar mal verilmesini vasiyet etmek gibi.
Vasiyetin Hükümleri
1- Farz: Allah ve kullarının hakkını namaz ve diğer ibadetlerinin kazasını ve hums, zekat ve diğer borçlarının ödenmesini vasiyet etmek gibi.
2- Müstahap: Hayır işlerine vasiyet gibi.
3- Mübah: Çocuklarına iş, sanat, elbise ve yiyecek vasiyet etmek gibi.
4- Mekruh: Mezar yapımını vasiyet etmek gibi.
5- Haram: Fesat merkezleri oluşturmak veya sapık kitaplar yayınlamayı vasiyet etmek gibi.
Son olarak şunu da bilmek gerekir ki valideyn ve yakınlar için yapılan vasiyet de sevgi ve kadirşinaslığın göstergesidir. Nitekim vasiyet ayetinin başında da valideyn söz konusu edilmiştir. Miras payının yanısıra vasiyetin de valideyne yararı dokunacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Bu da ihsan türlerinden biridir.
Bir Nükte
Müstedrek kitabında yer aldığına göre Peygamber şöyle buyurmuştur: “Her kim birinin vasiyetini yerine getirmeyi üstüne alır ve sonra özürsüz olarak onu yapmazsa onun hiç bir ameli kabul olmaz. Gök ve yer arasındaki bütün melekler ona lanet eder. Sürekli Allah’ın gazabında olur. Her “Yarabbi” dediğinde kendisine bir lanet gönderilir. Önceki tüm hayırlı işlerinin mükafatı vasiyet edenin defterinde yazılır. ”1
فَمَن بَدَّلَهُ بَعْدَمَا سَمِعَهُ فَإِنَّمَا إِثْمُهُ عَلَى الَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُ إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (181)
181- “Vasiyeti işittikten sonra değiştiren olursa, bunun günahı değiştirenin üzerinedir. Allah şüphesiz işitir ve bilir. ”
Tefsir
Bu ayet hem vasiyetin korunmasını vurgulamakta ve hem de başkalarının vasiyetini değiştirmek isteyenlere bir uyarı niteliğindedir. Vasiyet konusunu ve harcanma yerlerini duyduktan sonra onu değiştirmenin günahı bu çirkin ameli yapanın boynunadır. Vasiyet eden ise kendi mükafatına erişecektir. Örneğin eğer birisi yüz fakire yardım edilmesini vasiyet ederse, varislerden birisi yüz fakir yerine malı başkalarına verir, onlar da haberi olmadığı için harcarsa, bu durumda vasiyet eden kimse fakirlere yardım sevabına erişir, durumdan haberdar olmayan ve o malı alan kimseler ise günahkar sayılmaz. Burada günahkar vasiyeti değiştiren ve aracı olan kimsedir. Bu kimse Allah’ın bilen ve işiten olduğunu bilmeli ve kıyamette bu ihanetin cezasını göreceğinden şüphe etmemelidir.
Mesajlar ve Nükteler
1- Emaneti koruma ve ihaneti cezalandırmak bu ayetin en önemli mesajıdır.
2- Bilerek ve kasıtlı yapılan günahlar tehlikelidir. “Duyduktan sonra”
3- Her ne kadar vasiyetleri değişse de vasiyet edenler mükafata ereceğini bilmelidirler.
Ayrıca vasiyetin korunması ve dakik bir şekilde uygulanması için şahit tutulması da tavsiye edilmiştir. Böylece vasiyetin değiştirilme imkanı da ortadan kalkacaktır.
4- Ölümden sonraki mülkiyet hakkı da saygındır. Nitekim hadiste şöyle yer almıştır: “Her ne kadar Yahudi ve Hıristiyanların yararına da olsa vasiyeti asla değiştirmeyin. ”1
5- İhanet edenler Allah’ın bildiğini ve duyduğunu bilmelidirler.
6- Ölülerin vasiyetini değiştirmek yaşayanların güvenini sarsmakta ve onları vasiyet etmekten alıkoymaktadır.
فَمَنْ خَافَ مِن مُّوصٍ جَنَفًا أَوْ إِثْمًا فَأَصْلَحَ بَيْنَهُمْ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ (182)
182- “Vasiyet edenin yanılacağından veya günaha gireceğinden korkan kimse, onların arasını düzeltirse ona günah yoktur. Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder. ”
Tefsir
Önceki ayette vasiyetin değiştirilmemesi ve bilerek değiştirenlerin günahkar olduğu önemle vurgulanmıştır. Bu ayette de İslam’da yasaklanan şeyin sahih ve geçerli bir vasiyetin değiştirilmesi olduğu hatırlatılmaktadır. Ama eğer vasiyet fitneye sebep olursa, veya şeri ölçülere aykırıysa onu değiştirmenin bir sakıncası yoktur. 1
İnsan vasiyet edene vasiyetini düzeltmesini önerebilir. Eğer vasiyetinde malının üçte birinden fazlası vasiyet edilmişse miktarını azaltabilir veya vasiyet eden fesat merkezleri oluşturma gibi günah bir şey vasiyet etmişse o vasiyeti değiştirebilir. Hakeza vasiyet fitne ve fesada sebep olacaksa İslami hakimlerin gözetiminde vasiyetnameyi değiştirebilir. Velhasıl İslam’da çaresizlik yoktur. Bütün amellerin hedefi takvaya ulaşmak olduktan sonra takva esasınca takvaya yakışmayan tüm hususlar düzeltilebilir.
Mesajlar ve Nükteler
1- Önemli ve en önemli kaidesine riayet etmek gerekir. Dolayısıyla vasiyete saygı önemlidir. Ama fitneyi gidermek en önemli şeydir.
2- Vasiyetin değiştirilmesi hususunda maslahatı gözetmek ve işi bilmek gerekir. Vasiyeti değiştirmek için ayette “korkan kimse” ve “aralarını düzeltirse” kelimesi yan yana yer almıştır. Bu da bu konuda uzak görüşlü, tedbirli, problemleri halletme, fitneyi giderme ve aralarını bulma gücüne sahip olunması gerektiğinin göstergesidir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ (183)
183- “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, takva1 sahibi olasınız diye size de farz kılındı. ”
Tefsir
Kur’an ilimleri bilginlerinin ve müfessirlerinin görüşlerine göre “Ey iman edenler” diye başlayan ayetler Medine’de nazil olmuştur ve Medeni ayet ve surelerdir. Dolayısıyla oruç da cihat ve zekat gibi hicri ikinci yılda farz kılınmıştır.
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Her kim Allah için Ramazan ayında oruç tutarsa bütün günahları affedilir. ”2
Hakeza Kutsi bir hadiste de Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “Oruç benim içindir ve onun mükafatını ben vereceğim. ”3
Orucun önemi o kadar önemlidir ki rivayetlerde bir çok ibadetlerin mükafatı orucun mükafatı gibi kabul edilmiştir. 4
Oruç gerçi önceki ümmetlere de farz kılınmıştır; ama Ramazan ayı orucu sadece peygamberlere farz kılınmıştı. İslam ümmetinde ise Ramazan ayında oruç tutmak herkes için farz kılınmıştır. 1 Peygamber (s.a.a) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Her şeyin bir zekatı vardır bedenlerin zekatı da oruçtur. ”2
Mesajlar ve Nükteler
1- Güzel hitap ve seslenme mesajın etkili olmasının ilk adımıdır. Nitekim rivayette yer aldığı üzere “Ey iman edenler” hitabının lezzeti orucun zorluğunu kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla anne ve babalar da çocuklarının sözlerini dinlemesini istiyorlarsa onlara güzel hitap etmelidirler.
2- Tebliğin metotlarından biri de ağır emirleri kolay göstermektir. Örneğin bu ayette şöyle buyurulmaktadır: “Bu oruç emri siz Müslümanlara özgü değildir; önceki ümmetler de bununla emel etmiştir. ”
3- Tebliğ metotlarından biri de davetin neticelerini ve etkilerini dile getirmektir. Eğer insanlar işlerinin sonucunu bilecek olurlarsa o işi daha da bir sevinç ve istekle yaparlar. “umulur ki takva sahibi olursunuz. ”
4- Takva zahir ve batında Allah’tan korkmaktır. Oruç yegane gizli ibadettir. Namaz hac, cihad, zekat ve humsu insanlar görüyor; ama oruç görülecek bir ibadet değildir. Oruçta zenginler de fakirler gibi açlığı tatmaktadır. Oruç insanın iradesini güçlendirmektedir. Bir ay boyunca kendi ekmeğini, suyunu ve eşini bir kenara bırakanlar başkalarının suyu, ekmeği ve eşi hususunda da kendilerini kolayca kontrol edebilirler. Oruç duyguları güçlendirir. Bir ay boyunca açlığı tatanlar insanların derdini tanır. Açların çektiğini hisseder. Oruç sayesinde tüketimler kontrol altına alınır. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Oruç sabrın yarısıdır. ”1
Sıradan insanların orucu su ekmek ve eşten uzaklaşmaktır. Has insanların orucu, orucu bozan şeylerden korunmanın yanı sıra günahlardan da korunmaktır. Hasların hası olanların orucu da orucu bozan şeylerden ve günahlardan sakınmanın yanı sıra, kalbini de Allah’tan başkasından temizlemektir. 2
أَيَّامًا مَّعْدُودَاتٍ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ فَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ وَأَن تَصُومُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ (184)
184- “Sayılı günlerde (Oruç size farz kılındı) İçiniz-den hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar3, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden hayır yaparsa (düşküne daha fazlasını verirse) kendisi için daha hayırlıdır. Oruç tutmanız eğer bilirseniz sizin için hayırlıdır. ”
Tefsir
1- Oruç sayılı birkaç gündür.
2- Sizden her kim hasta veya yolcu olursa oruç tutmamalıdır. Ramazan ayından sonra tutamadığı günler sayısınca kaza etmelidir.
3- Hastalar ve yaşlılar gibi oruç tutma gücüne sahip olmayanlar ise kaza yerine fidye verirler. Fidyesi ise tutamadığı her gün için bir fakiri doyurmaktır. Ama bir gün yerine birden fazla fakiri doyurmak isterlerse, bu kendileri için daha hayırlıdır. Ayetin sonunda ise oruç tutmanın daha hayırlı olduğu vurgulanmıştır. Bu hayrın mükafatı bilinecek olsaydı hiç kimse, “keşke ben de yaşlı olsaydım da oruç tutacağıma bir fakiri doyursaydım” demezdi.
Mesajlar ve Nükteler
1- Allah’ın emrine uymak gerçek bir değerdir. Oruç tutmamız emrediliyorsa oruç tutmalıyız, iftar etmemiz emrediliyorsa orucu bozmalı ve iftar etmeliyiz. Mecme’ul Beyan’da şöyle yer almıştır: “Ashaptan bir grup yolculukta da oruç tutmak istediler. Peygamber onları günahkar olarak adlandırdı. Hakeza İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Yolculukta oruç tutanları cenaze namazını kılmam. ” Kurtubi’nin tefsirinde de şöyle yer almıştır: “Peygamber (s.a.a) Medine’den Mekke’ye yolculuk ederken su istediler, su kapını herkes görsün diye elinin üstünde tuttu ve sonra da içti. ”
2- İslam her insan için her şartlara uygun kanunlar yasamıştır. Bu ayette de yolcuların, hastaların ve yaşlıların hükmü beyan edilmiştir.
3- Şartlar hükümlerin genel felsefesini, etkilerini ve yararlarını ortadan kaldırmamalıdır. Eğer insan hastalığı veya yolculuğu sebebiyle oruç tutamıyorsa orucun faydalarından istifade etmek için diğer günler kaza etmelidir.
4- İlahi emirler öyle bir şekilde düzenlenmiştir ki en azını farz kılmakta, fazlasını ise insanın iradesine bırakmaktadır. Hac bir defa farzdır, sonraki defalar müstahaptır, hums malın farz olan bölümüdür ve beşte birdir. Malın diğer beşte dördü ise insanın kendi elindedir. Bu ayette de bir fakiri doyurmak farz, daha fazlası ise müstahap bir amel olarak insanın iradesine bırakılmıştır.
5- Oruç tutmak gerçi zordur, ama size zorluk çıkarmak veya ilahi gücü göstermek için karar kılınmamıştır. Eğer dikkat edecek olursanız orucun iyilikleri de bizzat kendimize dönmektedir.
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (185
185- “(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki onda Kur'an; insanların hidayeti için, doğruyu yanlıştan ayırıcı ve hidayet delilleriyle birlikte indirildi. Sizden bu ayı idrak eden, onda oruç tutsun; hasta veya yolculukta olan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. Bu kolaylıkları, sayılı günleri tamamlamanız ve size hidayet ettiğinden O’nu ululamanız içindir; ola ki şükredersiniz. ”
Tefsir
Bu ayette oruç tutulması gereken sayılı günler belirtilmiştir. O Ramazan ayıdır. Ramazan ayı aynı zamanda Kur’anın indiği aydır. Ramazan Kur’an da yer alan tek aydır. Ramazan “ramz” maddesindendir ve yakmak anlamına gelir. 1 Böyle adlandırılmasının sebebi de bu ayda günahların yakılmasındandır.
Ramazan ayında Kur’an nazil olmuştur. Kadir gecesi de bu aydadır. Kuran bütün insanlar için hidayet vesilesidir. Kur’an hakkı batıldan ayıran ölçülere ve apaçık delillere sahiptir. Burhan tefsirinde İmam’ı Sadık(a.s)’dan naklen Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bütün semavi kitaplar Ramazan ayında nazil olmuştur. ” Ramazan ayı bunca kutsallığa ve yüceliğe sahip olduğu için de sizden her kim vatanında bulunur, yolcu veya hasta olmazsa mutlaka bu ayda oruç tutmalıdır. Hasta veya yolcu olanlar da Ramazan ayından sonra oruç tutmalıdır. Allah sizlere kolaylık diler. Sizlere zor şeyleri emretmemiştir. Ramazan ayı dışında kaza edilmesinden maksat da her Müslümanın bir ay oruç tutmasıdır. Oruç tutmak Allah’ın emirlerine saygı göstermek ve ameli olarak şükretmektir.
Dostları ilə paylaş: |