Osmanlı I. Dünya Savaşından müthiş bir hezimetle ayrılınca İttihatçı liderler birer suçlu gibi, korkarak bir Alman denizaltısıyla Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldılar



Yüklə 27,99 Kb.
səhifə1/6
tarix01.01.2022
ölçüsü27,99 Kb.
#107320
  1   2   3   4   5   6
soru-cevap


Meclis

Osmanlı I. Dünya Savaşından müthiş bir hezimetle ayrılınca İttihatçı liderler birer suçlu gibi, korkarak bir Alman denizaltısıyla Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldılar. Türkiye’de o sırada üst düzey yönetici olarak kalan kişilerin hepsi İttihatçıydı. Ama İT’nin A kadrosu ülkeyi terk etmiş durumda, geriye kalanlar bir tür B kadrosu gibi. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra bu B takımı A takımı haline geliyor. İleride Milli Mücadele Döneminin komutanları olacak olan şahsiyetler (Kazım Paşa, Refet Paşa, Ali Fuat Paşa, MK Paşa, İsmet Paşa gibi) bu sıralarda İstanbul’dalar ve birbirleriyle temas halindeler. Örneğin MK Paşa ordusu Adana’da teslim edilmiş vaziyette İstanbul’a geliyor. Bu şahsiyetler Birer kumandan olarak gidelim bir çete harekatı düzenleyelim diyebilecekken İstanbul’da bu süreci yönetmek için Meşru siyasetin bütün yollarını denemeye başlıyorlar. Çünkü ortalığı boş bırakmamak gerek diye düşünüyorlar.

Hepsi çok sıkı ilişki içerisindeler. Bu ekip, kendi aralarında Anadolu’nun işgalden nasıl kurtarılabileceği konusunda belirsiz bir planlama yapıyorlar fakat temel ilkeleri 1-seçimle oluşturulacak bir meclis ve 2-Her ne olursa olsun hukukun, meşruiyetin, demokrasinin dışına çıkılmayacak yani keyfiliğin olmadı bir yönetim. İçlerinden birinin Anadolu’ya gitmesi lazım ki bu 9.Ordu Müfettişliği göreviyle MK olacaktır. MK Samsun’a çıktıktan sonra 3-4 hafta etrafı yokluyor sonra da ülkenin kurtuluşu konusunda bir örgütlenme yapılabileceğine ikna. Bunun üzerine Erzurum Kongresi yapılıyor.

MK Samsun’a iniyor, indiği andan itibaren bir kongre toplamaya çalışıyor, Erzurum Kongresi adı altında. Kongre demek çeşitli ideolojilerin-grupların temsilcisi gelecek, konuşup kararlar alacaksınız. Biz işgale karşıyız diyeceksiniz. Eli silah tutan herkes arkamıza gelsin düşmanla mücadele edeceğiz, DEMİYORLAR! İnsanlar gelsin fikirlerini beyan etsinler, ortak bir fikir oluşturulsun ve Erzurum Kongresi kararları diye yayınlansın. Kendileri kararları yazıp okuyabilirlerdi ama ısrarla temsil niteliğine haiz bir kongre toplamaya çalışıyorlar.

Milli Mücadelenin başından itibaren seçim, temsil, kongre, meclis konularına önem verildiğini görüyoruz. Çetecilik yapmak yerine bir gayret var, gayret şu ki toplumun farklı kesimlerinden kişilerle konuşulup tartışılacak bir ortam meydana getirmek.

Sonraki süreçte -Sivas Kongresinden sonra- MK ve arkadaşlarının İstanbul hükümeti ile pazarlığı var. O görüşmelerde şunu istiyor MK, acilen seçim yapılsın. İşgale karşı bir direniş hareket geliştiriyorsunuz, talep ettiğiniz şey acilen seçim yapılması, parlamento oluşturulması. Anadolu Hareketinin 1.isteği 6.genel seçimlerin yapılmasıdır.

1918’den sonra ekmek bulamıyorsunuz, her şey karaborsa, her şeyin fiyatı uçmuş ve ekonomik batmış. Toplum korkunç bir halde, askerden dönen yaralı. İşsizlik diz boyu. Toplumsal olarak çökmüş durumdasınız. Bir de pandemi var, İspanyol Gribi. Bütün bunların ortasında parlamento demek gururlu bir şekilde dünyaya meydan okurcasına bir kurtuluş yolu olarak meclis açmak demektir.

Sivas Kongresinden sonra başarıya ulaşıyorlar ve padişaha seçim yaptırıyorlar. 1919 Seçimleri, Anadolu Hareketinin pazarlığı sonucu meydana gelmiştir.

Bu Son Osm. Parlamentosuna MK da Erzurum milletvekili olarak seçildi.

Ocak 1920’de parlamento açıldı ve fiili olarak İst.un her köşesi işgal edilmişti. Parlamento 2 ay bile çalışamadan meclis kapatıldı işgalciler tarafından. 16 Mart günü milletvekillerini yakalayıp Malta’ya sürdüler. 19 Mart’ta MK Heyet-i Temsiliye namına bir bildiri yayınlıyor: Anadolu’nun emin bir yerinde meclisi toplayacağız. Bakın başkent İstanbul işgal edilmiş ama bu ortamda bile MK elinize silah alın demiyor da Anadolu’da meclis toplayacağız diyor. O yüzden diyor, eski milletvekilleri (tutuklanmamış ve gelebilecek) gelsin, ayrıca mümkün olan her yerde de seçim yapalım diyor ve seçim yapılıyor. Örneğin *Adana, Fransız işgali altında ve seçim yapılamıyor ama İstanbul’daki bütün Adanalılar bir araya gelip Adana milletvekilini seçiyorlar! 23 Nisan 1920’de Türkiye bu koşullarda meclis açtı. 23 Nisan 1920 Ankara’da açılan meclis eşsiz bir meclis çünkü 2 seçimle oluşmuş hem bu tutuklanmayan milletvekilleri hem de mümkün olan yerlerde yapılan seçimler. Bakın işgal var ama seçimde diretiliyor!

23 Nisan 1920’de açılan bu meclis, ideolojik açıdan da sosyalistinden liberaline, muhafazakarından İslamcısına çok geniş bir yelpazede temsil niteliğine sahipti

İmparatorluktan ulus devlete (modern Türkiye’ye) geçişimizi sağlayan meclis böyle bir meclistir işte. Meclisin açılması sürecine ve meclis üyelerine baktığımızda askeriyle siviliyle sosyalistiyle liberaliyle muhafazakarıyla İslamcısıyla herkesin işin içinde olduğu, kararları ortak aldıkları ve herkesin fikrini özgürce söylediği bir ortam. Çünkü özgürce konuşulursa o zaman ortak bir karar verilebilir.

Cumhuriyetin Kurucusu meclistir, bir kişi değildir. Modern Türkiye’yi kuran bu meclis ve demokratik reflekstir.

MK Anadolu’ya geçmiş, Erzurum-Sivas Kongreleri olmuş, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuş (işgale karşı hakların korunması yönünde mücadele verirler), ilk mücadele kongrelerle yürütülmüştür ve yol haritası belirginleşmiştir. İstanbul resmen işgal edilince parlamentomuz kapatılıyor. İşgal aşamasında bile şunu demiyorsunuz Ey Ahali eline silahı alan arkamdan gelsin. Hala MK diyor ki Heyet-i Temsiliye sıfatıyla (işgalden 2 gün sonra18 Martta diyor ki) Anadolu’nun emin bir yerinde bir meclis toplayacağız. Ankara’da meclis açıldı. MK’nın unvanı nedir? BMM Reisi.




Yüklə 27,99 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin