Osmanlı İmparatorluğu Döneminden Kuşevleri / Prof. Dr. H. Örcün Barışta [s.252-255]
Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye
Türk sanatının kendine özgü niteliklerle geliştirdiği mimari türlerinden biri kuşevleridir. Serçe, kumru, güvercin vb. gibi kuşların konaklaması, barınması amacıyla ya mimari elemanlarla bütünleşerek oyuk, delik, taka ya da eklenti bir yapı biçiminde tasarlanmış yuva, küçük ölçekli konut, ev olarak tanımlanacak bu yapılar kovuk, kuş köşkü, serçesaray vb. gibi isimlerle de bilinmektedir.1 Güvercin besleyerek onların ya dışkısından ya yumurtasından ya da palaz olarak isimlendirilen yavrularının etinden yararlanmak amacıyla kayalara, peri bacalarına oyulmuş ya da çeşitli malzeme kullanarak inşa edilmiş güvercinliklerden, kuşhanelerden ve bacalara tasarlanan yuvalar ile çatı arasında oluşturulan güvercinlik.
Türklerin doğa ve hayvan sevgisinin ilginç bir göstergesidir. Yalnız estetik endişeden uzak hem yararlı hem güzel değer yargılarından yola çıkılarak tasarlanmış bu yapılar üst düzeyde bir uygarlığın ürünleridir. Çeşitli kuşların oluşturduğu yuvalar dışında insan eliyle yapılan, üst düzeyde bir uygarlığın uzantıları olan bu konutlar kuş sulukları, kuş hastaneleri ve selsebiller gibi hayvan severlerin ilginç ürünleridir. Bunlar gerek kullanılan malzeme, gerek uygulanan teknik gerek yapı türleri ve gerekse cephe düzenleri, örtü sistemleri yanısıra pencere, kapı, şebeke, korkuluk vb. gibi elemanlarıyla mimari tarihinde görsel bir başvuru kataloğu oluşturmaktadır.
Burada amacımız erken tarihlilerini varlıklarına dayanarak kovuk biçimleriyle orta çağa indirebildiğimiz kuşevlerinin Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’ndeki örneklerine toplu bir bakış yapmak, eklenti biçiminde yapıyı bezeyen çeşitlemeleri üzerinde yoğunlaşarak onların bir grubunu tanıtmaktır. Bilindiği gibi farklı coğrafyalarda farklı zaman dilimlerinde yaşayan Türklerin de yapılarını bezeyen kuşevleri vardır. Bunlar arasında Türkestan’da Arslan Baba Türbesi’ni bezeyen kovuklar ile özellikle Gurkanlı (Babürşahlar) Devleti Dönemi’nden kalan Lahor Kalesi, Agra Kalesi, Delhi Kırmızı Kale ve Taj Mahal’i süsleyen kuşevleri dikkat çekicidir. Bunlar arasında Lahor Kalesi’nin resim duvarı olarak isimlendirilen cephesini bezeyen çini kaplamalarla süslenmiş kuşevleri uniktir. Benzer bir durum taş malzemeyle oluşturulmuş kuşevleri ile bezenmiş Agra Kalesi, Delhi Kalesi ve Tac Mahal için söz konusudur.
Osmanlı İmparatorluk Dönemi’nde Anadolu’dan Rumeli’ye kadar yayılan topraklar üzerinde Kıbrıs’ı da içine alan geniş bir coğrafyada inşa edilmiş bazı yapıları kuşevleri bezemektedir. Bunların bulunduğu yerler başta İstanbul olmak üzere yeni düzenlenen iller bazında Anadolu ve Rumeli başlıkları altında kümelenerek şöyle sıralanabilir. Anadolu’da Alanya, Amasya, Ankara, Aydın, Bartın, Bolu, Bursa, Çorum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Konya, Kütahya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Şanlı Urfa, Tokat, Uşak, Yozgat ve Van. Rumeli’de ise Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ yanısıra günümüzde Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalan Arnavutluk’ta Girokastra; Bulgaristan’da Samakov, Şumnu, Razgrad; Yunanistan’da Kavala, Selanik.
Bağlı bulunduğu yapının inşa ya da onarım tarihine göre tarihlendirilen ve genellikle kitabesi bulunmayan kuşevleri arasında İstanbul’daki Büyük Yeni Hanı bezeyen kuşevlerinden biri 1177 (1764 M.) tarihiyle, Karabük Safranbolu Yörük köyündeki bir evi bezeyen kuşevi 1324 (1906 M.) tarihiyle ve Safranbolu’daki Kilerciler Konağı 1341 (1925 M.) onarım tarihiyle önem arzetmektedir. Günümüze ulaşan örnekler 15., 16. ve 17. yüzyıllarda yaygınlıkla kovuk biçimi kuşevlerinin yapıldığını, 17. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında eklenti türü kuşevlerinin beğeni kazandığını ve en çok örneğin, 18. yüzyılda tasarlanmış olduğunu ortaya koymaktadır. Erken tarihli eklenti biçiminde kuşevlerine 17. yüzyıldan İstanbul Yeni Cami’yi bezeyen kuşevleri geç tarihlisine ise 20. yüzyıl başlarına tarihlenen Kayseri Şeyh İbrahim Tennuri Çeşmesi’ni taçlayan kuşevi örnek gösterilebilir. Böylece 15. yüzyıldan başlayarak 20. yüzyıl sonuna kadar olan dönemde kuşevlerinin genel akış çizgisi kopmadan izlenebilir.
Kuşevleri ağaç, taş, tuğla ve bileşik malzemeyle yapılmış2 ve al, boya, sıva, taş ve tuğla ile bezenmiştir. Bunlar oyma, kağir, malakari tekniğiyle inşa edilmiştir. Ağaçtan yapılan örneklerin çoğunun yitirilmesine karşın taş, tuğla ve bileşik malzemeyle yapılmış kuşevleri günümüze ulaşabilmiştir. Kalan örneklere dayanarak kuşevlerinin en çok kufeki taşından yapılmış olduğu, mermerin ise İstanbul Eyüpsultan Cami ile Şah Sultan Sıbyan Mektebi yanı sıra Hayrabolu Çorumi Mustafa Paşa Camisi’ni bezeyen kuşevlerinin biri vb. gibi konsollarda kullanıldığı görülmektedir.
Kuşkusuz kufeki taşıyla yapılanlar arasında en güzel örnekler, İstanbul’da Yeni Valide Cami, Ayazma Cami ve Selimiye Camisi’ni bezeyen kuşevleridir. Taş malzeyi tuğla izlemektedir. Tuğla kullanılarak yapılmış örnekler arasında Şumnu’da Tombul Cami,3 Medrese Kütüphanesi, Kavala’da Su Kemeri, Selanik’te Yeni Cami, Amasya’da Taşhan, Kastamonu’da Aşir Efendi Hanı,4 Bolu’da Saraçhane Camisi ve İstanbul’da Süleyman Halife Sıbyan Mektebi’ni bezeyen kuşevleri ilgi çekmektedir. Sıvalı parçalar arasında ise İstanbul’da Sadr-Esbak Hasan Paşa Medresesi’ni bezeyen kuşevi uniktir. Bu örneği İstanbul’da Darphane binası, Süleyman Halife Sıbyan Mektebi, Yeni Han, Saksı Han ve Fatih Kütüphanesi’ni süsleyen kuşevleri izlemektedir. Eyüpsultan Belediyesi Kültür Evi’ni süsleyen ağaç malzeme kullanılarak yapılmış kuşevleri ise önemli bir örnektir.
Kuşevleri avlu duvarı, belediye binası, bedesten, cami, çeşme, darphane, dergah, dershane mescit, ev, han, hazire, imaret, karakol, kahvehane, köprü, kütüphane, maksem, medrese, mescit, mumhane, saat kulesi, sıbyan mektebi, saat kulesi, saray ve türbe vb. gibi yapıları bezenmektedir. Bu yapı türleri arasında çeşmeleri, maksemi, su kemerini ve köprüleri bezeyen kuşevleri Türklerin akarsu kenarlarında su oyunlarına kuş sesleri de katarak çevre düzenlemeleri yaptığını, hanları süsleyen kuşevleriyle insanlar gibi hayvanların da barınmasına özen gösterdikleri ve sıbyan mekteplerine oturtulan kuş evleri ise çocuklara hayvan sevgisi aşılamak için bu yapı tipini seçtiklerini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda İstanbul’da Damat İbrahim Paşa Çeşmesi, Kemankeş Çeşmesi, Kayseri’de Şeyh İbrahim Tennuri Çeşmesi, Mıhlım Çeşmesi, İstanbul’da Taksim Maksemi, Büyük Çekmece Köprüsü, Alpullu’da Mimar Sinan Köprüsü ve Lüleburgaz’da Sokollu Mehmet Paşa Köprüsü; İstanbul’da Yeni Han, Kayseri’de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Hanı, Merzifon’da Taşhan, Bolu’da Taşhan Bartın’da Taşhan ile İstanbul Şah Sultan Sıbyan Mektebi, Süleyman Halife Sıbyan Mektebi, Amcazade Hüseyin Paşa Sıbyan Mektebi’ni5 bezeyen kuşevleri çok güzel örnekler oluşturmaktadır.
Eyvan, ev, balkon, cami, çardak, han, kafes, köşk, külliye, kümbet ve mescit, seyir köşkü, serçesaray türlerindeki bu yapıların bir grubu tek katlı, bir grubu birden fazla katlıdır. Birden fazla katlılar iki katlı, üç katlı, dört katlı ve dörtten fazla katlı çeşitlemeler yanı sıra bazılarında gözlenen bodrum katı ve çatı katılı tasarımlarıyla ilgi çekmektedir. Bunların bir grubu düz damlı bir grubu beşik çatı, eğik çatı, dilimli külah, kırık çatı bir grubu ise tonoz ve kubbe ile örtülüdür.
Kuşevleri arasında en ilginç tasarımlar bazı örnekler çevresinde yapılmış bazı çevre düzenlemeleri sergilenmiş parçalardır. Bu konuda İstanbul’da Mısır Çarşısı’nı bezeyen kuşevi mısır dalıyla, Bartın’da Taşhanı bezeyen bir kuşevi hurma ağacıyla, Kayseri’de Erkilet Cami i Kebir’i süsleyen bir kuşevi iki tarafındaki selvi ağaçlarıyla ve Tokat’da Paşa Hanı ise kuşevinin yanındaki konsolun altında yer alan selviye bağlanmış hayvan figürüyle ayırt edilmektedir.
Kuşevleri ya kovuk ya çökertme kemerli ev ya bir yuvaya cephe giydirilmiş yapı ya da eklenti yapı biçiminde tasarlanmıştır. Kovuk biçiminde yuvalar daire, dikdörtgen, kare ve çeşitli biçimlerde kemerler yapıların duvar etlerine oyularak çökertme kemerli evler yapıyı oluşturan taş bloklarına ya bir ya da birden fazla kemer gözü çökertilerek yapılmıştır. Cephe giydirilerek oluşturulmuş kuşevleri ise yapılara oyulmuş yuvaların önüne taş, tuğla vb. gibi malzemeyle hazırlanmış bir cephe geçirilerek yapılmıştır. Gerek bu şekilde hazırlanmış tuğla cepheler gerek tuğla malzemeden hazırlanmış konsollar çarşıda toprak işleriyle uğraşan ustaların kuşevleri de ürettiğine ve seramik türlerine kuşevlerini de ekleme gereğini ortaya koymaktadır.
Kovuk biçimli kuşevleri ile bezenmiş yapılara İstanbul’dan Süleymaniye Cami, Atik Ali Paşa Cami, Yeni Cami, Edirne’den Selimiye Cami, Rüstem Paşa Hanı, Safranbolu’dan Kazdağlı Cami, İzzet Paşa Cami, Yozgat’tan Çapanoğlu Cami, Konya’dan Selimiye Cami, Gülşehir’den Kara Vezir Cami örnek verilebilir ve örnekler çoğaltılabilir. Çökertme kemerli evler bulunan yapılara İstanbul’dan Yeni Valide Sultan Cami, Kayseri’den Molu Cami, Nevşehir’den Damat İbrahim Paşa Medresesi örnek gösterilebilir. Tuğla cephe giydirilerek yapılmış kuşevlerine ise İstanbul’da Yeni Han, Kastamonu Aşir Efendi Hanı örnek verilebilir.
Eklenti yapılara gelince bunlar önceden belirtildiği gibi arka cepheleri yapıya bitişik birer mimari maket niteliğindedir. Ön ve yan cepheleri dışa doğru taşıntılı bu yapıların ön cephede gözlenen biçime göre dikdörtgen cepheli, üçgen cepheli, beş kenarlı cepheli, düşey çıkmalı dikdörtgen cepheli, yatay çıkmalı dikdörtgen cepheli, ve yuvarlak hatlı taşıntılı çeşitlemeleri vardır. Kuşevleri arasında İstanbul’da Darphaneyi, Eyüpsultan Camisi’ni, III. Mustafa ile III. Selim’in Türbesi’ni, Selimiye Cami, Ayazma Cami, Bali Paşa Cami, Kayseri’de Erkilet Camii Kebir, Mıhlım, Matra ve Şeyh Tennuri Çeşmelerini, Ödemiş’te Çarşı Cami, Amasya’da Sultan Bayezit Cami, Hayrabolu’da Çorumi Mustafa Paşa Cami, Çorlu’da Fatih Cami ve Niğde’de Kığılı Cami’yi süsleyen kuşevleri ilginç cephe düzenlemelerine işaret etmektedir.
Kuşevlerinde kalkık kemer, yuvarlak kemer vb. kemer biçimlerinde kapılar vardır. Pencerelerde bu kemer biçimlerine, dört bölmeli dikdörtgen pencere, altı bölmeli dikdörtgen pencere vb. gibi dikdörtgen biçimlerinin de eklendiği görülmektedir.
Kuşevlerinde kemer biçimleri zengin çeşitlemeler sergilemekte bunlar bazen Bursa’da Emir Sultan Camisi’ni bezeyen kemerler gibi bölgeye özgü tiplere işaret etmektedir. Pencerelere gelince kuşkusuz en ilginç örnekler İstanbul’da Selimiye Camisi, Ayazma Camilerini süsleyen iki katlı pencereler ve İstanbul’da Yeni Valide Cami, Eyüpsultan Cami, Tokat’da Ulu Cami, Zile’de Yeni Hamam, Niğde’de Kığılı Cami, Amasya’da Sultan Bayezit Cami, Kayseri’de Erkilet Cami-i Kebir vb. gibi yapıları bezeyen kuşevlerinde gözlenmektedir.
Kuşevlerinde mimariyi süsleme elemanları avlu,
balkon, revak, şerefe, korkuluk yanı sıra balkon, çardak, kapı, pencere ve revak şebekeleri olarak sıralanmaktadır.
Kuşkusuz bu açıdan en görkemli kuşevleri İstanbul’da Yeni Valide Cami, Darphane, Amcazade Hüseyin Paşa Sıbyan Mektebi, Sadr -ı Esbak Hasan Paşa Medresesi vb. gibi örneklerde karşımıza çıkmakta ve giderek yitirdiğimiz çardaklar gibi bazı kapı, pencere ve revak şebekeleri konusunda bizleri aydınlatmaktadır.
Sonuç olarak denilebilir ki bir grubu kaybolmuş, bir grubu yapılan onarımlarla biçim değiştirmiş, bir grubu ya ağaçların ya da yeni yapılan çevre düzenlemeleriyle başka yapıların gölgesinde saklanan, bir grubu ise henuz gün ışığına çıkarılamamış kuşevleri kalan örnekleriyle Türk sanatının, dünya sanatına armağan ettiği, bir zamanlar çarşıları bezeyen yuvalarda yaşayan kuşlara esnafın yem atarak dükkan açtığı, kuşların su içmesi için selsebiller yapıldığı, hasta kuşların kuş hastanelerinde tedavi edildiği bir dönemin manevi kültürünün maddi ürünleridir. Mimarların tasarladıkları mimari maket türlerini pek çok yapı üzerinde sergileyerek halkın beğenisine sunduğu halk sanatı aşıkları gibi plastik sanatlar alanında yarıştıkları ürünler olarak da ele alınabilecek kuşevleri aynı zamanda mimari tarihinin değerli görsel belgeleridir.
1 H. Örcün Barışta, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi İstanbul’undan Kuşevleri, Kültür Bakanlığı, Yayınları, /2528, Yayımlar Dairesi Başkanlığı, Sanat Eserleri Dizisi/306, Ankara 2000, s. 27.
2 H. Örcün Barışta., Osmanlı İmparatorluk Döneminden Kuşevleri, Osmanlı, C. 10, Ankara 1999, s. 467.
3 H. Örcün Barışta, “Osmanlı İmparatorluk Dönemi Balkanları’ndan Bazı Kuşevleri”, Balkanlarda Kültürel Etkileşim ve Türk Mimarisi Uluslararası Sempozyumu, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2001, C. 1, s. 108.
4 H. Örcün Barışta, Anadolu’dan Bazı Kuşevleri, Aslanapa Armağanı, Armağan Dizisi, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 1996, s. 32.
5 H. Örcün Barışta, Kuşevleri, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı-Tarih Vakfı, İstanbul 1994, C. 5, s. 134.
Dostları ilə paylaş: |