Hukukun temel kavramlari


 Fiil Ehliyetinin Koşulları



Yüklə 1,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə126/324
tarix31.12.2021
ölçüsü1,73 Mb.
#112305
1   ...   122   123   124   125   126   127   128   129   ...   324
huktemkavau211

5.3.2.1.1. Fiil Ehliyetinin Koşulları  
Türk  Medeni  Kanununa  göre  “Ayırt  etme  gücüne  sahip  ve  kısıtlı  olmayan  her  ergin 
kişinin fiil ehliyeti vardır.” (TMK, m. 10). Bu düzenlemeden anlaşıldığı gibi fiil ehliyetinin üç 
koşulu bulunmaktadır. Bunlar ayırt etme gücüne sahip olmak (temyiz kudreti, sezgin olmak), 
kısıtlı  olmamak (mahcur olmamak, hacir altına alınmamış olmak) ve ergin  olmak (reşit)’tır. 
Buradan da anlaşıldığı gibi bu koşullardan ikisi olumlu, birisi olumsuzdur. 
Fiil Ehliyetinin Koşullarına Daha Yakından Bakılacak Olursa. 
Olumlu Koşullar 
Olumlu koşullar, fiil ehliyetine sahip olabilmek için gerçek kişilerde bulunması gereken 
koşullardır. Bunlar da ayırt etme gücüne sahip olmak ve ergin olmaktır.  
Ayırt Etme Gücüne (Temyiz Kudretine) Sahip Olmak/Sezgin Olmak 
Türk  Medeni  Kanununda  “Yaşının  küçüklüğü  yüzünden  veya  akıl  hastalığı,  akıl 
zayıflığı,  sarhoşluk  ya  da  bunlara  benzer  sebeplerden  biriyle  akla  uygun  biçimde  davranma 
yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” (m. 13). 
Ayırt etme gücü, makul (akla uygun) biçimde davranabilmek demektir. Makul biçimde 
davranma,  bir  taraftan  davranışın  nedenlerini  ve  sonuçlarını  doğru  olarak  kavramayı,  diğer 
taraftan  da  böyle  doğru  bir  kavrayışa  uygun  davranmayı  ihtiva  eder.  Ayırt  etme  gücü,  akıl 
aracılığıyla  bir  olguyu,  olayı  doğru  olarak  değerlendirebilme  gücüne  gereksinim  duyar 
(Kayıhan 2008: 70). 
Bunun bir sonucu olarak ayırt etme gücü, kuşkusuz, fiil ehliyetinin en önemli koşuludur 
(Akıntürk 2015: 122). 
Ayırt etme gücü, kişisel bir durum olduğundan her somut olayda kişinin bu güce sahip 
olup olmadığının araştırılması gerekir (Gözübüyük 2016: 102).  
Türk Medeni Kanununun 3. Maddesine Göre Aşağıdaki Durumlar Kişinin Ayırt Etme 
Gücünü Ortadan Kaldırmaktadır (Kayıhan 2008: 70-71): 
Yaş Küçüklüğü  
Birçok  bilim  dalının  ortaya  koyduğu  gibi  insanlarda  küçük  yaşlarda  makul  biçimde 
davranabilme  yeteneği  bulunmamaktadır.  Ayırt  etme  gücü  olaya  göre,  duruma  göre  farklı 
olabilmektedir.  Bu,  ayırt  etme  gücünün  nispi  olmasının  bir  sonucudur.  Bundan  dolayı  her 


111 
 
davranışın niteliğine, önemine ve küçüğün gelişme derecesine göre ayırt etme gücünün bulunup 
bulunmadığı araştırılmalıdır. 
Akıl Hastalığı  
Akıl hastalığı, makul biçimde davranabilme yeteneğini ortadan kaldırıyorsa ayırt etme 
gücünün varlığından söz edilemez. Ancak akıl hastalıklarında her olayda ayırt etme gücünün 
bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.  
Akıl Zayıflığı 
Akıl  zayıflığı,  kişinin  akli  yeteneklerinin  yeterince  gelişmemiş  veya  sonradan 
zayıflamış  olmasını  ifade  eder.  Akıl  zayıflığı  da  ancak  kişinin  makul  biçimde  davranma 
yeteneğini ortadan kaldırıyorsa bu kişinin ayırt etme gücünün bulunmadığı kabul edilir. Bundan 
dolayı her somut olayda akıl zayıflığının araştırılması gerekir. 
Sarhoşluk  
Sarhoşluk,  alkolün  zihin  ve  irade  yeteneklerini  etkilemesi,  geçici  de  olsa  kişinin 
bilincinde karışıklık, bulanıklık meydana gelmesi demektir. Bu durum, kişinin makul biçimde 
davranabilme  yeteneğini ortadan kaldırıyorsa kişinin  ayırt etme gücünün  bulunmadığı  kabul 
edilir. 
Yukarıda açıklanan haller, örnek niteliğinde belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla ayırt etme 
gücünü ortadan kaldıran haller bunlardan ibaret değildir. Daha teknik bir anlatımla ayırt etme 
gücünü  ortadan  kaldıran  durumlar  sınırlı  sayıda  (numerus  clauses/tahdidi)  nitelikte  değildir. 
Ayırt  etme  gücünü  kaldırdığı  yukarıda  belirtilen  durumlara  benzer  durumlar  söz  konusu 
olduğunda ayırt etme gücü yine ortadan kalkar. Benzer nedenlere afyon, morfin, kokain, bonzai, 
eroin  gibi  uyuşturucu  maddeleri  almak,  ateşli  bir  hastalığa  tutulmak,  manyetizma  veya 
hipnotizmayla  uyutulmuş  olmak  da  örnek  olarak  gösterilebilir.  Bu  durumlarda  kişinin  ayırt 
etme gücünden yoksun olduğu bir karine olarak kabul edilmektedir. Buna, ayırt etme gücünün 
(temyiz kudretinin) yokluğu karinesi denir. Bu durumların dışındaysa ergin bir kimsenin ayırt 
etme gücüne sahip bulunduğu bir karine olarak kabul edilmektedir. Buna da ayırt etme gücünün 
varlığı karinesi adı verilir (Akıntürk 2015: 123). 
Ergin (Reşit) Olmak 
Fiil ehliyeti, yukarıda da belirtildiği gibi, bir kimsenin bizzat kendi fiil ya da işlemleriyle 
kendi  lehine  haklar  ve  aleyhine  borçlar  yaratabilme  gücü  olduğuna  göre,  bu  güce  sahip 
olunabilmesi  için  belli  bir  düşünsel  olgunluğa  erişilmesi  gerekir.  Bu  olgunluksa  ancak 
insanların belli bir yaşa gelmeleriyle mümkündür. İşte fiil ehliyetine sahip olabilmek için bir 
kimsenin yasanın kabul ettiği yaş sınırını aşmasına ergin (reşit) olmak, bu yaşa da erginlik (rüşt) 
yaşı denir. Bu yaş sınırını aşanlara ergin, aşmayanlara ise küçük denir (Akıntürk 2015: 123). 
Türk  Medeni  Kanununa  göre  “Erginlik  on  sekiz  yaşın  doldurulmasıyla  başlar.”  Bu, 
normal/doğal erginlik  yaşıdır. Bunun yanında “Evlenme kişiyi ergin kılar.” (TMK, m. 11/2). 
Kural olarak bir erkek veya kadın on yedi  yaşını doldurdukları takdirde  yasal temsilcilerinin 


112 
 
(veli  veya  vasi)  rızasıyla  evlenebilir  (TMK,  m.  124/1).  Böylece  bu  kimseler  de  evlenmeyle 
birlikte  ergin  olurlar.  Hatta  Türk  Medeni  Kanununa  göre  “Hâkim  olağanüstü  durumlarda  ve 
pek  önemli  bir  sebeple  on  altı  yaşını  doldurmuş  olan  erkek  veya  kadının  evlenmesine  izin 
verebilir.” (m. 124/2-c.1). Bu kişiler de evlenmeyle birlikte ergin olurlar. 
Diğer yandan yine Türk Medeni Kanununa göre , “On beş yaşını dolduran küçük, kendi 
isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.”  (TMK, m. 12). Bu durumda erginlik 
yargı  kararıyla  olduğundan,  öğretide  bu  yola  “yargısal  erginlik”  adı  verilmektedir.  Yaş 
koşulunun dışında bir yolla (evlenmek suretiyle ve yargısal yolla), diğer bir anlatımla on sekiz 
yaşını tamamlamadan ergin olan kişiler,  yaş koşulu aranan hukuksal işlemleri  yapabilmeleri 
için o işlemin gerektirdiği yaşa ulaşmaları gerekir. Örneğin evlenmeyle veya yargısal kararla 
ergin olan kimse, on sekiz yaşını bitirmeden bir derneğe üye olamaz, seçimlerde oy kullanamaz, 
milletvekili seçilemez, sürücü belgesi alamaz. Çünkü ilgili yasalarda bu hakların kullanılması 
için on sekiz yaşın tamamlanması aranmaktadır (Gözübüyük 2016: 102; Kayıhan 2008: 71). 
Olumsuz Koşul: Kısıtlı (Mahcur) Olmamak 
Fiil ehliyetinin üçüncü koşulu, olumsuz bir şekilde ifade edilen kısıtlanmamış olmaktır. 
Bir kişinin kısıtlanabilmesi için ergin olması ve Türk Medeni Kanunu gösterilen nedenlerden 
birinin kendisinde bulunması gerekir.  Kısıtlama kararı mahkeme tarafından verilir.  Diğer bir 
anlatımla  kısıtlama,  yargısal  bir  karardır.  Dolayısıyla  kısıtlama  kararı,  vali,  kaymakam, 
belediye  başkanı  gibi  kişiler  tarafından  verilemez.  Kısıtlama  nedenleri  Türk  Medeni 
Kanununda sayılmıştır. Bunlar (TMK, m. 405-408; Kayıhan 2008: 72):  
-Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı. 
-Savurganlık,  alkol  veya  uyuşturucu  madde  bağımlılığı,  kötü  yaşama  tarzı,  kötü 
yönetim.  
-Bir yıl veya daha uzun süre hapis cezasına mahkûmiyet.  
-Yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı nedeniyle işlerini gerektiği gibi 
yönetemediğini kanıtlayan her ergin kişi mahkemeden kısıtlanmasını talep edebilir. 

Yüklə 1,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   122   123   124   125   126   127   128   129   ...   324




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin