Selef ve selefiyye kavramlarının ifade ettiği anlamların birbirinden farklı
olduğuna dikkat ediniz. İtikad âlimleri tarafından “selef” lafzı mutlak olarak
kullanıldığı takdirde ashâb yahut ashâb ve tabiîn veya bu nesiller yanında
onların metoduna tabi olan Ebû Hanife, Mâlik ve Şâfiî gibi erken dönemdeki
büyük imamlar kastedilmiştir. Selefiyye ise, bir mezhep olarak hicri
dördüncü yüzyılda ortaya çıkmış ve daha çok Hanbelî mezhebi mensupları
tarafından ortaya atılıp savunulmuş görüşlere dayanan bir terimdir. Bu
anlamıyla Selefiyye mezhebi, selefin akidesini benimsemekle birlikte ondan
farklıdır. Söz konusu mezhep, hicri yedinci asırda özellikle İbn Teymiyye
tarafından bu mezhebe yeni fikirler ilave edilmesiyle güçlenmiştir. Selefiyye,
metod olarak nakle ve nassa kesin bağlılığı benimsemiş, tartışmayı
gerektirecek konularla ilgilenmemiştir. Teşbihten kaçındıkları gibi te’vile de
gitmemişlerdir.