Nizârîler: Mustansır’ın büyük oğlu Nizâr’ın imâmetini savunduğu için
bu isimle anılan Nizârîyye, günümüze kadar devam eden mevcudu ve İslâm
tarihindeki yeri itibariyle, İsmâiliyye mezhebinin en önemli koludur.
Hilâfetin gerçek vârisi olmasına rağmen hakimiyet kuramayan Nizâr, daha
babasının sağlığında Mısır’a gelen Hasan Sabbah’ın şahsında, hırslı ve
muktedir bir destekçi bulmuştur. Önceleri bir İmamiyye Şiîsi iken, Irak’ta
daîlerin gayreti ile İsmâiliyye mezhebine geçen Hasan Sabbah, Nizâr’ın
imâmeti lehinde çalışmış; ihtilalci fikirleri ve İran Alamut merkezli muazzam
teşkilatı ile İslâm dünyasında bâtınî akidelerin yayıcısı olmuştur.
Mustansır’ın ölümünü takiben imâmet konusunda bir çok kırgınlıklar ortaya
çıkmış, Hasan Sabbah başta olmak üzere askerî İsmâilîler, Nizâr ve neslini
hak sahibi kabul ederek, Mısır’daki resmî davetle ilişkilerini kesmişlerdir.
Nizâr ve oğlu öldüğü için, rivayete göre, onun küçük yaştaki bir torunu
Hasan Sabbah tarafından İran’a götürülerek yetiştirilmiştir.
İsmâiliyye doktrinini asıl olarak Mısır’da öğrenen Hasan Sabbah,
483/1090 yılında İran’da Kazvin’in kuzeybatısında Elburz dağları üzerinde
sarp bir mevkide bulunan Alamut kalesini zaptetmiş, daha sonra gelen
liderler burada yetişmişler ve zamanla diğer kaleleri de ele geçirerek
hakimiyetlerini genişletmişlerdir. Söz konusu liderler, daîler, ölümü göze
alan fedaîler ve düşmanları arasında kendilerini gizleyen casuslar,
Nizârîyye’nin esas gücünü teşkil etmekte idi. Hasan Sabbah’ın kurduğu