Aşırı darlık ve kitlelerden kopukluk
Gençlik hareketinin ikinci temel önemde sorunu bugünkü aşırı darlığı, geniş kitle desteğinden yoksunluğu ve daha da kötüsü kitlelerden fiili kopukluğudur.
Bugün öğrenci gençlik alanına baktığımızda gördüğümüz tablo kabaca şudur:
Bir yanda alabildiğine politize olmuş (bununla sosyalizm iddialı sol siyasal akımlarda yer almaya varan ileri politik tercihi kastediyoruz) son derece dar bir ilerici-devrimci öğrenci gençlik kesimi, öte yanda toplumsal ve politik sorunlara ilgisiz ve dolayısıyla mücadeleden tümüyle uzak geniş bir apolitik öğrenci kitlesi. (Bu iki ana kategori arasında düşünsel ve duygusal yönden sola eğilimli ve dolayısıyla birinci gruba yakın, fakat mücadeleye karşı pratik tutumu bakımından geniş apolitik kitlenin ilgisizliğini ve edilgenliğini paylaşan bir ara kesim de var, ama işaret etmek istediğimiz nokta bakımından bunun burada bir önemi yok). Bu tablo öncü kesim ile geniş taban kitlesi arasındaki derin uçuruma işaret etmektedir ve kendini iki kesim arasında belirgin bir pratik ilişki kopukluğu olarak da göstermektedir. Gençlik hareketinin çözüm bekleyen en öncelikli sorunu bir bakıma budur. Zira aradaki bu büyük mesafe ve kopukluk hareketin tüm ötek sorunlarının da kaynağıdır. Tanımladığımız sorunun çözümü ise, politize olmuş kesimin bu olumlu özelliğini bir handikap (halihazırdaki durum budur) olmaktan çıkarıp geniş öğrenci kitlelerini mücadeleye çekmenin bir olanağına dönüştürmesinden geçmektedir.
Öğrenci hareketi halen aşırı politize olmuş son derece dar bir kesimin dışına çıkamamaktadır. Bu darlık ek bir tuzağa dönüşmekte, kısa dönemli sınırlı ve sistemsiz çabalarına öğrenci kitlesinden umduğu ilgiyi ve desteği bulamayan aşırı politize olmuş kesim, sorunun çözümünü, gündemlerini oldu(274)ğu kadar eylemlerini de kendi konumu, kimliği ve düzeyi üzerinden saptamakta ve uygulamakta bulmaktadır. Bu ise sorunu çözmek yerine ağırlaştırmakta, geniş kitleden kopukluk kronikleşmekte, öğrenci hareketinin aşırı darlığı dediğimiz süreklileşmiş durum ortaya çıkmaktadır. Öylesine ki, kendi kitlesinden uzun süreli olarak bu denli kopuk bulunan ve özel hareketlenme dönemleri hariç neredeyse yalnızca öğrenci gruplarının kendi sınırlı taraftarlarından ibaret kalan bir harekete gençlik hareketi diyebilmek bile tartışmalı hale gelmektedir.
Gelinen yerde devrimci öğrenci hareketinin bu tartışmayı yapması, deyim uygunsa bu yarayı deşmesi artık zorunlu ve kaçınılamaz bir hal almıştır. Genç komünistler fazlasıyla kanıksanan bu zaafın ısrarla üzerine gitmeli, bu alandaki aldırışsızlığı kırmaya çalışmalıdırlar. Bu kabul edilmesi zor zaaf deşilip anlamı ve sonuçları gözler önüne serilmediği sürece, geleneksel akımlara mensup gençlik çevrelerine öteki birçok şeyi anlatmak da kolay olmayacaktır.
Geniş öğrenci kitlelerini kucaklamayı hedefleyen kapsamlı bir yerel çalışmaya tümüyle değilse bile büyük ölçüde ilgisiz kalanların, öte yandan dar insan gruplarıyla yaptıkları merkezi eylemlerin gösterişli yanına duydukları özel eğilim, bu eğilimi sürdürmelerindeki anlaşılması zor ısrar, buna burada bir örnek olarak verilebilir. 13 Mart’ın “öncesiz ve sonrasız” bir eylem olarak kalması bunun geçen öğrenim döneminden bildiğimiz çarpıcı bir somut örneğidir. Bu yılın 6 Kasım protestolarına geleneksel halkçı grupların bi
Dostları ilə paylaş: |