Pavlus'un korintlilere iKİNCİ mektubu


C. Pavlus’un Planlarındaki Değişimin Açıklanması (1:12 - 2:17)



Yüklə 478,26 Kb.
səhifə3/19
tarix26.08.2018
ölçüsü478,26 Kb.
#75116
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

C. Pavlus’un Planlarındaki Değişimin Açıklanması (1:12 - 2:17)


1:12 Pavlus, inanlıların dualarına güvenmesinin nedenini, onlarla daima doğrudan ilişkiler içinde olmasına bağlar. Pavlus onlara karşı dürüstlüğü ile övünebilmektedir. Onlara karşı olan davranışlarının Tanrı’dan gelen içtenlik ve lütufla olduğuna vicdanı tanıktır. İnsan bilgeliğine başvurmayıp herkesin önünde açıkça Tanrı’nın verdiği, hak edilmemiş lütufla davrandı. Bu, Korintli-lerce özel bir biçimde anlaşılmalıydı.

1:13 Elçinin Korintliler’le geçmişte yaşadığı ilişkiyi karakterize eden dü­rüstlük, bu mektup için de geçerlidir. Pavlus, mektubunda ne demek istediğini açık bir şekilde ifade ediyor: Mektup sade ve açıktır. Elçi yazdıklarının onlar tarafından yaşadıkları sürece kabul edilmesini ümit ediyor.

1:14 Korint’teki kilise Pavlus’u bir ölçüde kabul etti, yani bazı inanlılar onu kabul ederken bazıları etmedi. Sadık olanlar şu iki gerçeği anladılar: Rab İsa’nın gününde Rab onlarla, onlar da Rab’le övünecektir. Rab İsa’nın günü, kurtulanın hizmetinin değerlendirilip ödüllendirileceği zaman olan Mesih’in yargı kürsüsünü belirtir. Pavlus bu mahkemeyi düşündüğü zaman daima kendi hizmeti aracılığıyla kurtulmuş olanların yüzlerini gördü. Onların sevinci, Tan-rı’nın aracısı sıfatıyla kendilerini Mesih’e yönlendiren Pavlus, Pavlus’un se-vinci ise onlar olacaktı.

1:15 “Bu güvenle” ifadesi, Pavlus’un İsa Mesih’in gerçek bir elçisi oldu­ğuna inanarak ve içtenliğini sorgulamadan sevinmeleri gerektiğini belirtir. Pav-lus onlara, onların güvenine, saygısına ve sevgilerine güvenerek gelmek is­tiyor-du. Makedonya’ya gitmeden önce ve Makedonya’dan dönüşte onlara uğ­rama niyetindeydi. Böylece onlar bir yerine iki ziyaretle iki kez sevinecek­lerdi.

1:16 16’ncı ayette “iki kez sevinme” ifadesi daha geniş açıklanır. Daha önce söz edildiği gibi, Pavlus’un niyeti Efes’ten ayrılıp Korint’in bulunduğu Aha-ya’ya geçmek ve ardından da kuzeye, Makedonya’ya gitmekti. Orada müj­deyi vaaz ettikten sonra güneye, Korint’e gelecekti. Orada da Korintli inanlıla­rın kendisine konukseverlikleriyle ve dualarıyla –paralarıyla değil, çünkü daha sonra onlardan bu konuda yardım kabul etmemedeki kararlılığını belirtir (11:7-10)– yardım etmelerini ve onlar tarafından Yahudiye’ye uğurlanmayı ümit edi­yordu.

1:17 Pavlus’un bu ilk tasarısı gerçekleşmedi. Efes’ten Troas’a gitti ve orada Titus’u bulamayınca Korint’e uğramaktan vazgeçerek doğrudan Makedonya’ya gitti. İşte bu nedenle şu soruyu soruyor: “Bunu isterken acaba kararsız mıy­dım?” Kendisini kötüleyenlerin söyledikleri sözler herhalde bunların aynısıydı: “Dönek Pavlus! Söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmaz! Böyle bir adam ger­çekten bir elçi olabilir mi?” Elçi güvenilir olup olmadığına dair Korintliler’i dü­şünmeye zorlar. Bir şeyi istediği zaman, istediği benliğe göre olduğu için mi önce “evet”, sonra “hayır” diyor. Acaba sadece rahatı ve emelleri doğrultu­sunda mı hareket ediyor? Phillips bu ayetin can alıcı noktasını yakaladığını şu açıklamasında gösterir: “Planımızı, isteğimizi değiştirmek zorunda kaldığımız için mi dönek oluyoruz? Sizi memnun etmek için ‘evet’ deyip de aslında ‘ha­yır’ mı dediğimi sanıyorsunuz?”

1:18 Pavlus seyahat tasarılarıyla ilgili “söz”den vazgeçmişe benzer. Belki de eleştirmenleri, günlük konuşması güvenilmez olduğundan, öğretişinin de gü­venilmez olduğunu söylüyordu.

1:19 Pavlus, eylemlerinin güvenilmez olmadığını, çünkü vaaz ettiği Kurta­rıcı’nın değişken olmayıp tanrısal olduğunu ve O’nda tereddüt ve fikir değişik­liği olmadığını savunur. Silvanus ve Timoteos’la Korint’i ilk ziyaretinde (Elç. 18:15), Tanrı’nın Oğlu’nun güvenilirliğini öğretmişlerdi. “Mesaj istikrar­sız değildi, çünkü güvenilir Tanrı’nın Oğlu ile ilgiliydi.” Buradaki iddia şudur: Rab İsa’yı Ruh’ta öğreten hiç kimsenin, eleştirmenlerinin onu suçladığı gibi ha­reket etmesinin mümkün olmadığıdır. Denney şöyle der: “Pavlus’un buradaki savı ikiyüzlü biri tarafından kullanılmış olabilir.7 Ancak böyle bir şeyi hiçbir eleştirmen icat edemezdi.” Sadık bir Tanrı’yı tanıtıp bizzat kendi sözüne nasıl ihanet edebilirdi?

1:20 Tanrı’nın bütün vaatleri (ne kadar çok olursa olsun) Mesih’te ger­çekleşir. O’nda Tanrı’nın vaatlerinin gerçekleştiğini gören herkes Amin der:
Kutsal Kitabımızı bize verilen bir vaatle açıp Tanrı’ya bakarız. Burada Tanrı, “Hepsini Mesih aracılığıyla alabilirsiniz” der. Biz de Mesih’e güvenerek Tanrı-ya “Amin” deriz. Tanrı Mesih aracılığıyla konuşur, biz de Mesih’e iman ederiz; Mesih aşağı iner, iman yukarı çıkar ve Tanrı’nın her bir vaadi, İsa Me­sih’te gerçekleşir. Biz de onları O’nda ve O’nun aracılığıyla alıp “Evet Rab, sana güve-niyorum” deriz. Bu iman dolu bir evettir.3
Bütün bunlar Tanrı’nın yüceliğine, Mesih’in aracılığıyla “Amin” deme­miz içindir. Denney şöyle der: “İnsanlar O’nun kendileriyle ilgili hayal bile ede-meyecekleri kadar iyi şeyler konuştuğunu anladıkları ve bu iyiliklerin O’nun Oğlunda da kuşkusuz bir biçimde emin ve sağlam olduğu görüldüğünde O yü­celir.”

“Bizim vasıtamızla” sözü (bkz. eski çeviri), Korintliler’e Silvanus, Timoteos ve Pavlus’un, –ki bunlar Tanrı’nın Mesih’teki vaatlerini bildirmek için gelmiş­lerdi– öğretişleriyle olduğunu anımsatır. Eğer elçi düşmanlarının suçladığı gibi bir sahtekarsa, Tanrı’nın yalancı ve dolandırıcı birini böylesine kullanması mümkün olur muydu? Bunun yanıtı elbette “hayır”dır.



1:21 Pavlus daha sonra Korintliler’le kendisinin aynı yaşamı paylaştıklarını gösterir. Tanrı onları imanda birleştirip sözü aracılığıyla Mesih’te pekiştirmiş­tir. Onları yetiştirerek ve onlara yetki vererek hepsini Ruhu’yla meshetmiştir.

1:22 Tanrı onları mühürledi ve güvence olarak da yüreklerine Kutsal Ruh’u yerleştirdi. Burada Kutsal Ruh’un iki ayrı hizmetini daha görüyoruz. Mühür, sahiplenmenin ve emniyetin bir işaretidir. İnanlının içinde yaşayan Kutsal Ruh, o inanlının şimdi Tanrı’ya ait olduğunun ve sonsuza dek emniyette olacağının işaretidir. Mühür görünmez tabii. İnsanlar bizim imanlı olduğumuzu taktığımız rozetlerle değil, Ruh’la dolu bir yaşamın meyveleriyle bilirler. Gü­vence olarak yüreklerine de Kutsal Ruh’u yerleştirdi, yani antlaşmadaki tüm mirasın ilk kısmını verdi. Tanrı bir insanı kurtardığında, ona içinde yaşayacak olan Kutsal Ruh’u verir. O kimse Ruh’u alır almaz hemen Tanrı’nın tüm mira­sına ortak olur. Kutsal Ruh’un bu gün yaşamlarımızda gerçekleştirdiği bereket­lerin aynısı gelecekte tamamen bizim olacaktır.

1:23 23’üncü ayetten 2’nci bölümün 4’üncü ayetine kadar Pavlus, tereddüt ettiğine dair kendisini suçlayanlara yanıt verir ve istemesine karşın Korint’e ne­den gidemediğine ilişkin bir açıklama yapar. Hiç kimse onun eylemlerinin ne­denlerini anlayamadığından Pavlus, Tanrı’yı tanık tutar. Elçi Korint’i plan­landığı gibi ziyaret etmiş olsaydı, oradaki durumla ciddi bir biçimde uğraşmak zorunda kalacaktı. Kilisede günaha hoşgörü gösteren dikkatsiz kutsalları bizzat azarlamak zorunda kalacaktı. Pavlus, Korint’e yapacağı ziyareti onları acı ve üzüntüden korumak için erteledi.

1:24 Elçi bunları söyledikten sonra hiç kimsenin, kendisinin Korintliler’e karşı bir diktatör gibi davrandığını düşünmesini istemez. İşte bu nedenle şu söz-

leri de ekler: “İmanınıza egemen olmak istemiyoruz, sevinmeniz için sizle birlikte çalışıyoruz. Çünkü imanda dimdik duruyorsunuz.” Elçi onların imanı üzerinde egemen bir tavır sergilemek ve kendisini bir zorba gibi görmele­rini istemiyordu. Aksine o ve emektaşları, onların sevinci için çalışıyorlardı. İnanç-larında ve buna bağlı olarak sevinçlerinde onlara yardımcı olacak bir şey varsa onu yapmak istiyordu.

24’üncü ayetin ikinci kısmı imanla ya da imanda dimdik duruyorsunuz ola­rak verilir. Bu da onların imanları konusunda düzeltilmeye ihtiyaçları olmadı­ğını, çünkü bu alanda yeterince dayanıklı olduklarını belirtir. Kilisede düzelt­meye çalıştığı konular öğretiden çok davranışlardı.

2:1 Bu ayet 1’inci bölümün son iki ayetinin devamıdır. Pavlus, Korint’e gitmemesinin nedenini açıklamaya devam eder: Onları azarlayarak kederlen­melerine sebep olmak istemiyordu. “Size tekrar keder dolu bir ziyaret yap­mamaya karar verdim” sözleri Elçilerin İşleri 18:1-17’de kaydedilen ilk ziya­retten sonra acı ve keder dolu bir ziyaret yapmış olduğu anlamına gelir. Aradaki bu ziyaret 2.Korintliler 12:14; 13:1’de de ima edilir.

2:2 Elçi, Korint’e onları azarlayarak gelirse, onları elbette ki kederlendire­cekti. Bu durumda o da kederlenecekti, çünkü onlar, ona sevinç verecek kişi­lerdi. Ryrie, “Sizi incitirsem, beni sevindirecek kim kalır? Bu bir teselli olmaz” der.

2:3 Elçi Pavlus, bireysel bir ziyaretle ortak bir kedere neden olmaktansa, mektup yazmaya karar verdi. Ümidi, bu mektubun istenilen sonucu vermesi, yani Korintliler’in günah işleyen kardeşi disiplin etmeleri ve Pavlus’un çok sevdiği bu kişilere yapacağı ziyaretin bu tür gerginliklerle gölgelenmemesiydi.

3’üncü ayetin ilk kısmında belirtilen mektup Pavlus’un Korintliler’e yazdığı Birinci Mektubu mu yoksa bu gün mevcut olmayan başka bir mektubu mu ima ediyor? Birçokları, 4’üncü ayetteki betimlemeden dolayı bunun Korintliler ol­madığına inanır; çünkü bu mektup büyük bir sıkıntı ve yürek acısıyla, gözyaş­ları içinde yazılmıştır. Bazı araştırmacılar da buradaki betimlemenin Birinci Mektuba uyduğunu düşünür. Pavlus’un Korintliler’e artık mevcut olmayan, üs­lubu sert bir mektup yazmış olması mümkündür. Büyük olasılıkla mektubu ke­der dolu bir ziyaretten sonra yazdı (2Ko.2:1) ve Titus’u o mektubu iletmekle görevlendirdi. Böyle bir mektuba 2:4, 9; 7:8, 12’de de değiniliyor olabilir.

Hangi görüş doğru olursa olsun 3’üncü ayetteki görüş, ziyaretinde onu se­vindirmesi gerekenleri o da kederlendirmeyecektir. Pavlus’un kendisine se­vinç veren şeylerin onlara da sevinç vereceğine dair güveni vardır. Bu, disiplin sorununun tanrısal bir biçimde halledilmesinin her iki tarafın da sevinmesiyle sonuçlanacağı anlamına gelir.

2:4 Bu ayette koyunları için kaygı duyan çobanın duygularını paylaşabili­riz. Pavlus, Korint’te iki kilisede günaha hoşgörü gösterilmiş olmasından dolayı büyük bir acı duyar. Öyle ki, onda büyük bir sıkıntı ve yürek acısı yaratıp ya­naklarından keder dolu gözyaşlarının akmasına neden olmuştur. Pavlus’un, Korintliler’den çok, Korint’teki günahtan etkilendiği açıkça ortadadır. Bu mek­tubu, onları incitmek için yazılmış bir mektup olarak değil, Pavlus’un onlara olan sevgisinin bir kanıtı olarak yorumlamak gerekir. Mektup yazarak onlara bu duruma bir çare bulacak kadar zaman vermeyi ve böylece de daha sonra yapa­cağı ziyaretin sevinç dolu olmasını ümit ediyordu. “Dost acı söyler.” Tanrısal bir tutumla bize verilen öğüt ve uyarı karşısında gücenmemeliyiz. Aksine, bunu yapan kişinin bizimle gerçekten ilgilendiğini anlamalıyız. Doğru azarın Rab’den olduğu düşünülmeli ve bunun için minnet duyulmalıdır.

2:5 Elçi 5-11 ayetlerinde sorun yaratan olayı doğrudan ifade eder. Göster­diği sevecenliğe ve düşünceli tavra dikkat edin. Bir kere bile işlenen suçtan ve suçludan söz etmez. “Eğer bir kişi bir diğerini kederlendirdiyse” ifadesi 1.Korintliler 5:1’deki babasının karısını almış adamı ya da toplulukta sıkıntı ya­ratan başka birini betimler. Birincisinden söz ettiğini varsayacağız. Pavlus, bunu kendisine karşı yapılmış kişisel bir suç olarak görmedi. Bir derece, bütün inan­lıları kederlendirmiş oldu.

2:6 Korint’teki inanlılar suçluya karşı disiplin uygulanması konusunda hemfikirdiler. Görünüşe göre o kişiyi kiliseden uzaklaştırmışlardı. Bunun sonu­cunda o da tamamen tövbe edip Rab’be geri dönmüştü. Pavlus şimdi de Ko-rintliler’e onun çektiği cezanın yeterli olduğunu söylüyor. Gereksiz yere bunu uzatmamalılar. Ayette, çoğunluğun verdiği ceza ifadesi göze çarpar. Kimi bu-nun çoğunluk olduğuna inanırken, kimi de disiplin edilenin dışında herkes an-lamında olduğunda ısrar eder. İkinci düşünceyi savunanlar, toplulukla ilgili ko-nularda çoğunluk kararının yeterli olduğunu yadsırlar. Tanrı’nın Ruhu’nun ça-lıştığı yerde aynı fikrin olması gerektiğini söylerler.

2:7,8 Şimdi o kişi tamamen tövbe etmiş olduğu için Korintliler’in onu kili­selerine kabul ederek bağışlamaları ve yüreklendirmeye çalışmaları gerekir. Bunu yapmadıkları takdirde onun aşırı kedere boğulması, yani bağışlanmışlı­ğından şüpheye düşüp devamlı bir ümitsizlik içinde kalması tehlikesi vardır.

Korintliler onu sevinç ve şefkatle aralarına kabul ederek ona olan sevgilerini yenileyebilirlerdi.



2:9 Pavlus birinci mektubu yazarak kutsalları sınamıştı. İşte burada onların, Elçi Pavlus aracılığıyla kendilerine verilen Rab’bin sözünü dinleyip dinleme­diklerini gösterecekleri bir fırsat vardı. Pavlus, o kişiyi kiliseden uzaklaştırmala­rını öğütlemişti. Bunu yaparak söz dinler olduklarını kanıtladılar. Pavlus, on­lara şimdi bir adım daha atmalarını, yani onu tekrar kabul etmelerini söylüyor.

2:10 Phillips 10’uncu ayeti şöyle sadeleştirir: “Sizin bağışlayacağınız bir kişiyi bağışlayacağımdan emin olun. Şimdiye kadar bağışlamam gereken şeyi Mesih’in önünde bağışlıyorum.” Pavlus, kutsalların tövbe eden suçluyu bağış­larken tamamen onlarla birlikte olduğunu bilmelerini istiyor. Bağışlaması gere-ken bir şey varsa, bunu Korintliler için Mesih’in önünde bağışlar.

Bu mektubun topluluk disiplinini vurgulaması, bu disiplinin öneminin bir göstergesidir. Buna rağmen bu konu bugünkü kiliselerin bir çoğunda ihmal edil-mektedir. Kutsal Yazılar’ın esinlemesine inandığımızı söyleyip de işimize gel-mediğinde itaat etmeyi kabul etmediğimiz durumlardan biri budur.



2:11 Gerektiğinde disiplin eylemine başvurulmaması bir kilise için ne ka­dar tehlikeli ise, gerçek ve içten olan bir tövbenin bağışlanmaması da o kadar tehlikelidir. Şeytan böyle durumlarda kurnaz oyunlarını oynamaya daima ha­zırdır. Önce hoşgörü gösterilen günahla kilisenin tanıklığını yıkacak, sonra ise tövbe eden kişiyi kilise kabul etmediği takdirde kedere boğacaktır. Eğer Şeytan kiliseyi ahlaksızlıkla yıkamazsa, tövbenin ardından kişinin büyük bir üzüntü duymasını sağlayacaktır. J. Sidlow Boxter, “Onun düzenlerini bilmez değiliz” ifadesi hakkında şu yorumu yapar:
Şeytan, insanları imandan döndürmek için her yolu dener: Onları buğday gibi kalburdan geçirmek (Luk.22:31), oyuna getirecek düzenler kurmak ister (okudu­ğumuz ayet); boğucu dikenlerle boğmak (Mat.13:22) ve şaşırtacak hileler yap­mak ister (Ef.6:11); kükreyerek korkutan bir aslan gibidir (1Pe.5:8); kendisine aldatıcı bir melek süsü verir (2Ko.11:14) ve tutsak eden tuzaklar kullanır (2Ti.2:26).4
2:12 Pavlus şimdi 4’üncü ayette planlarının değişimiyle ilgili ara verdiği konuya döner. Daha önce söylediği gibi Korint’e gitmemişti. Önceki ayetler Korint’e gitmeyişinin sert bir azarlama ruhundan sakınmak için olduğunu açık­lar. Pavlus 12-17 ayetlerinde hizmetinin bu önemli noktasında başına gelenleri anlatır. Daha önce söz edildiği gibi Pavlus, Titus’la karşılaşma ve ondan Ko-rint’le ilgili haberleri alma ümidiyle Efes’ten Troas’a gitti. Troas’a geldi­ğinde, Mesih’in müjdesini yaymak için Rab tarafından kendisine çok güzel bir fırsat verildi.

2:13 Bu altın fırsata rağmen Pavlus’un ruhu sıkıntılıydı. Titus onu karşı­lamak için orada değildi. Korint kilisesinin yükü, elçinin yüreğine ağırlık veri­yordu. Troas’ta kalıp Mesih’in müjdesini mi yaymalıydı? Yoksa Make­donya-ya mı gitmeliydi? İnsan, bu sözleri okuyan Korintliler’in nasıl bir tepki göster-diğini merak ediyor. Davranışlarının elçinin yaşamında huzursuzluğa ne­den ol-duğunu ve bunun, onların ruhsal durumunu öğrenebilmek uğruna Müjde’yi yay-mak için böylesine mükemmel bir fırsatı geri çevirmek zorunda kalmasıyla so-nuçlandığını anlamışlar mıydı?

2:14 Pavlus yenilmedi. Mesih’in hizmeti için gittiği yerde, ne olursa olsun zafer vardı. Bu nedenle Tanrı’ya şükretmekten kendini alamadı: Bizi her za­man Mesih’in zafer alayında yürüten Tanrı’ya şükürler olsun. A.T. Robertson şöyle der:
Pavlus, bir açıklama yapmadan, çaresizlik bataklığından zıplayarak bir kuş gibi hızla sevincin doruklarına varır. Altındaki vadiye küçümseyen bir gururla baka­rak kartal gibi süzülerek uçar.5
Pavlus burada, Romalı fatihlerin zafer alayında söyledikleri bir ifadeyi kul­lanır. Romalılar zafer kazanıp görkemli bir biçimde eve döndüklerinde esirleri başkent sokaklarında yürütürlerdi. Buhur taşıyanlar, yolun her iki tarafından yü­rürler ve buhurun hoş kokusu her yere yayılırdı. Bundan dolayı Pavlus, Rab’bin Troas’tan Makedonya’ya bir fatih gibi gidişini ve elçiyi yanında götü­rüşünü ka-fasında canlandırır. Rab’bin gittiği her yerde hizmetkarları aracılığıyla kaza-nılan zafer vardır. Mesih’i tanımasının hoş kokusu elçi aracılığıyla her yerde yayılır. F.B. Meyer şöyle der:
Gittikleri her yerde insanlar Mesih’i daha iyi tanıdı; Mesih’in karakterinin gü­zelliği daha belirgin oldu. İnsanlar, kendilerini Nasıralı bir Adam’a çeken havaya yayılmış gizemli ve hoş bir kokunun farkındaydılar.6
Pavlus, işte bu nedenle Şeytan’la savaşında yenildiğini hissetmez: Çünkü Rab bir zafer kazanmıştır ve Pavlus da onu paylaşır.

2:15 Pavlus’un gönderme yaptığı zafer alayındaki buhurun hoş kokusu, fa­tihler için görkemli bir zaferi belirtti, ama esirlerin de sonunu gösterdi. Bu ne­denle de elçi, müjdenin yayılmasının iki yönlü bir etkisinin olacağını vurgular. Müjde, kurtulanlar için bir anlama, mahvolanlar için ise tamamen başka bir anlama gelir. Kabul edenler için görkemli bir geleceğin, diğerleri için ise kötü bir sonun habercisidir. Her iki durumda da Tanrı yüceltilir, çünkü birinde lütfun, diğerinde adaletin hoş kokusu vardır. F.B. Meyer bu konuda şu yorumu yapar:
Bu nedenle bize, Tanrı için Mesih’in hoş bir kokusu olabileceğimiz söylendi­ğinde bu, Tanrı’ya, yaşamımızın Mesih’in bu dünyadaki durumunu anımsatmalı­dır. Öyle ki, Tanrı bizi gün be gün izlerken, İsa’yı bizde görebilmeli ve yaşamı­mız O’na hoş bir koku olarak sunulan bereketli yaşamı anımsatabilmelidir.7
2:16 Pavlus inanlıları, kurtulanlar için yaşama götüren yaşam kokuları, mahvolanlar içinse, ölüme götüren ölüm kokuları olarak tanımlar. Phillips’in dediği gibi, bizler inanlılara yaşam getiren “yaşamın taze ve hoş kokusu”, ama inanmayı reddedenlere “kötü sonun öldürücü kokusu”yuz. Bu iki yönlü etki Eski Antlaşma’daki bir olayla çok güzel bir biçimde örneklenir. Filistliler Tanrı’nın sandığını aldılar. Bu sandık onlarda kaldığı sürece ölüme ve yıkıma neden oldu (1Sa.5). Ancak bu sandık Ovet-Edom’un evine getirilince, ona ve ev halkına be-reketle zenginlik getirdi (2Sa.6:11). Pavlus, çok büyük sonuçları olan mesajı yaymanın müthiş sorumluluğunu düşünürken, “Böylesi bir işe kim ye­terlidir?” diye haykırmaktan kendini alamaz.

2:17 “Biz yeterliyiz” ifadesini eklersek, 17 ve 16’ıncı ayetler arasındaki bağ daha iyi görünür. “Böylesi bir işe kim yeterlidir?” Biz yeterliyiz, çünkü biz... Tanrı’nın sözünü ticaret aracı yapanlar değiliz (Bu ayet Pavlus’un kendisini yeterli kılanın Tanrı olduğunu söylediği 3:5’inci ayetle birlikte ele alınmalıdır). Birçokları sözü,8 Korintliler’i elçiden ayırmaya çalışan Yahudi öğretmenleri ifade eder. Bunlar nasıl kişilerdi? Pavlus, onların Tanrı’nın sö­zünü ticaret aracı yapanlar olduğunu söylüyor. Ticari güdüleri vardı. Hizmeti karlı bir işe çevir-meye çalıştılar. Ticaret aracı yapma sözü, şaraba başka şeyler karıştıranlar için de kullanılıyordu. Bu sahte öğretmenler Tanrı’nın sözüne kendi öğretişlerini

ekleyerek Tanrı’nın sözünü karıştırmaya çalıştılar. Örneğin, lütufla yasayı karış-tırmaya çalıştılar.

Pavlus Tanrı’nın sözünü karıştıranlardan ya da ticaret aracı yapanlardan de­ğildi. Hizmeti dört önemli ifadeyle açıklanabilirdi. Birincisi içtenliktir. Bu, açıklık anlamına gelir. Hizmeti dürüsttü. Hizmetiyle ilgili hiçbir hile veya ka­çamak yoktu. Her şey açıktaydı. Robertson bu ifadenin anlamını şöyle açıklar: “Pavlus’un özü ve sözü birdi.”9

İkincisi ise hizmetinin Tanrı’dan oluşudur. Başka bir deyişle, söylediği her şey Tanrı’dandı. Mesajının kaynağı Tanrı idi ve bunu yapacak gücü de Tanrı-dan alıyordu. Sonra Tanrı’nın önünde ifadesini ekler. Bu, elçinin Rab’be hiz-met ettiği ve bunu yaparken de Tanrı’nın gözlerinin üstünde oldu­ğunun far-kında olduğu anlamına gelir. Tanrı’ya karşı sorumluluğu vardı ve hiç­bir şeyin Tanrı’dan gizlenemeyeceğinin farkındaydı. Ve son olarak Mesih’e ait kişiler olarak... konuşuyoruz ifadesini ekler. Bu, onun Mesih’in adıyla, Me­sih’in yetkisiyle ve Mesih’in bir sözcüsü olarak konuştuğunu belirtir.




Yüklə 478,26 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin