Perspektifler ve Değerlendirmeler (Not 2: Dipnotlar yazıda kullanılan yere parantez içinde küçük puntolarla eklenmiştir.)



Yüklə 1,42 Mb.
səhifə85/98
tarix01.08.2018
ölçüsü1,42 Mb.
#64731
növüYazı
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   ...   98

Öncelikle, mevcut durumun, reformizme karşı sıkı bir ideolojik mücadele ile siyasal teşhire apayrı bir önem kazandırdığını vurgulamak istiyorum. Gerek sınıf ve kitle mücadelesinin uzayan göreli durgun ortamı, gerek burjuvazinin çok bilinçli kollayıcı politikaları ve gerekse devrimci akımların ciddi zaafları ve yetersizlikleri, reformist sola şu son bir yılda belirgin bir biçimde güç kazandırdı. Daha önce de vurguladığım bu hususu önemle gözönünde bulundurmalı, reformizme karşı daha güçlü, daha sistemli bir mücadele yürütmeliyiz. Her zaman önemsediğimiz bu mücadele parti olarak ortaya çıkacağımız bir evrede bizim için apayrı bir anlam ve önem kazanmaktadır. Bu, birinci ve öncelikli sonuç oluyor. Bu konuda tek tek reformist akımlardan gidilerek de bir şeyler söylenebilir. Zira bugün reformist solda üç belli başlı parti var ve her birine karşı mücadelenin kendine özgü bazı yönleri var.

İP’ten başlıyorum. Bilindiği gibi İP devlet solunu temsil edi(312)yor. Son bir yılın olayları içinde bu parti devleti savunmada işi tam bir arsızlığa vardırdı. Yıllardır devrimcilere ve Kürt yurtseverlerine düşmanlığı bir çizgi haline getirmişti. Son bir yılda bunu, tekelci burjuvazinin sınıf egemenliğinin belkemiği ve gerçek icra gücü olan Amerikancı ordu savunuculuğuyla birleştirdi. Perinçek egemen sınıfın faşist ordusunu, Pentagon hizmetindeki bir orduyu, Kürdistan’da kirli savaş yürüten bir orduyu, Ortadoğu’da halklara karşı siyonist İsrail ile kolkola giren bir orduyu, ciddi ciddi “devrimci” ilan edebildi. Tüm bunlar bir yerde bu kemalist ve sosyal-şoven odağa karşı mücadelenin gereklerinin açık ve kolay olduğunu gösteriyor. Ne var ki bu aynı kolaylık, bu akıma karşı sistematik bir ideolojik mücadelenin ve siyasal teşhirin küçümsenmesini de beraberinde getirebiliyor. Söylenenler “Perinçek haini” söylemini fazlaca aşmıyor. Bu tutumu bir yana bırakmak gerekir. Bu partinin gerçek kimliğini geniş yığınlar önünde sergileme işini ciddiye almak gerekir. İP’in ve Perinçek’in konumuna ilişkin o çok güvenilen “açıklık”ın yalnızca dar bir devrimci çevre, onların etkisindeki kitle ve belki de biraz daha,geniş bir Kürt kitlesi için sözkonusu olduğunu, işçi ve emekçilerin daha geniş kesimleri için ise sözkonusu olmadığını hatırda tutmamız gerekiyor.

İP’ten EMEP’e geçiyorum. EMEP sol adına sınıf içindeki asıl muhatabımız durumundaki bir reformist parti. Bu partiye karşı genel planda ideolojik mücadele ve teşhiri bugüne kadar asgari bir başarıyla yürüttük. Buna devam edeceğiz. Ama başta sınıf içindeki örgütçü yoldaşlarımız olmak üzere yerel kadrolarımızın bu partinin pratiğine özel bir dikkat göstermeleri, onu yakından izlemeleri gerekmektedir. Çünkü bu harekete karşı ideolojik mücadele ve siyasal teşhir gelinen yerde pratik bir içerik kazanmak zorundadır. Son başyazılarımızdan birinde EMEP’i sınıf içerisindeki temel reformist engel ilan ettik. Bu akımı orta vadede sınıf hareketi içerisinde yenilgiye uğratma hedefini ortaya koyduk. Bunun gereklerini gözeten bir pratik tutum içerisinde olmak durumundayız. Sınıf hareketi içinde gerçek bir mesafe katedebilmek, öteki şeylerin yanında, sınıf içerisindeki sosyal-reformizmi yenilgiye uğratmakla mümkündür. Eğer EMEP reformizmini sınıf içe(313)risinde etkisizleştirip tecrit edemezsek, bu sınıf hareketini devrimcileştirme genel görevinin de gereğince yerine getirilememesi demek olacaktır. Zira hiç değilse bugün için, ileriye akan, normalde bir devrimci sınıf partisine akması gereken güçlerin barikatı konumundadır EMEP. Bu reformist barikatı parçalamak sınıf içinde devrimcileşmeye eğilimli güçleri devrimci sınıf çizgisine kazanmanın temel önkoşullarından biridir. Bu açıdan bu akımın durumu bizi çok dolaysız olarak ilgilendirmektedir.

Üçüncü reformist odak olan ÖDP’ye geçiyorum. Bu liberal odağa karşı mücadeleyi önemli ölçüde ihmal ediyoruz. Nasılsa ÖDP’nin ne olduğu biliniyor diye bakıyoruz ve ona karşı mücadelenin gereklerini küçümsüyoruz. Bu tehlikeli bir yanılgıdır. ÖDP’nin ne olduğu daha çok devrimci akımların mevcut tabanı tarafından biliniyor. Ama ÖDP bir kutlamaya ya da mitinge binlerce insan getirebiliyor. Özellikle de taşradan. Devrimci akımlar bugün taşrada geniş kitlelere ulaşamıyorlar. Yani orada devrim ve sosyalizm potansiyeli var ve bu insanlar bizim bildiğimiz ÖDP’nin gerçekliğini bilmiyorlar. Biz geniş kesimlere açılarak politik mücadele yürüteceksek, ÖDP’nin bugün devrime ve sosyalizme herşeye rağmen akan güçlerin önemli bir kesimini kendi denetimi altında tuttuğunu bilmek durumundayız. İşin bir yanı bu.

Meselenin bir başka yanı daha var. EMEP’de yaşanan son devrimci kopma da açıkça gösterdi ki, reformist hareketin tabanında önemli bir devrimci potansiyel var ve bu potansiyel içinde bir arayış yaşanıyor. Bu aynı şey ÖDP tabanı için de geçerli. Kaldı ki, kendi tabanındaki devrimci damarı tümüyle öldürememiş olan bazı akımların (TKEP, Kurtuluş vb.) ÖDP’nin bileşenlerini oluşturduklarını da biliyoruz. Bu güçlerin bir kısmı elbetteki bu arada ÖDP çizgisi ve ruhu temelinde şekillendi. Ama bir kısmı da arayışlarını sürdürmektedirler. Biz bu olguyu somut bir takım bilgiler Ve gözlemler üzerinden de biliyoruz.

Bu akımların somut teşhiri ve onlara karşı sürekli bir ideolojik mücadele bu açılardan çok önemli. Olaylar bu akımların gerçek kimliğinin anlaşılmasını daha da kolaylaştıracaktır. Bunların(314)hepsi bir seçim döneminde CHP ile sol blok kurmaya hazırlanıyor. ÖDP için bu çok büyük bir problem değil, ÖDP bunu şimdiden deniyor. Ama EMEP için bu tutum çok büyük bir sıkıntıya dönüşecektir. EMEP, 220 imzalı bir bildiri ile ayrılan devrimcilerin ortaya koyduğu bilgilere göre, bunu şimdiden alttan alta deniyor. Ve yine bu daha şimdiden sıkıntılara ve tepkilere neden oluyor tabanda. Özgürlük Dünyası'nın son zamanlarda milli burjuvaziyi yeniden “devrimci” ve müttefik ilan etmeye yönelik teorik kılıflı çabalarını da bu sıkıntıyı aşmaya çalışmanın bir göstergesi saymak gerekiyor. Günü geldiğinde, ki bu bir ilk seçimdir, EMEP zorunlu olarak CHP ile ittifak arayacaktır. Düzene kurulacak olan bu yeni köprü bu akımın reformist kimliği üzerindeki her türlü tereddütü silecektir. Ama biz bunu şimdiden sistematik bir mücadelenin konusu yapabilmeliyiz. Liberal yöneticilerin herşeye rağmen devrimci potansiyel taşıyan tabanı bu kez de bu gerici adıma hazırlamasına olanak tanımamalıyız. EMEP tabanından kazacağımız güçler olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz.


Yüklə 1,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   ...   98




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin