Peşaver geceleri


İnzar Günü Hz. Peygamber’in “Hadis’üd- Dar” Diye Meşhur Olan Sözüyle Hz. Ali’yi Hilafete Ataması



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə49/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   185

İnzar Günü Hz. Peygamber’in “Hadis’üd- Dar” Diye Meşhur Olan Sözüyle Hz. Ali’yi Hilafete Ataması


Hadislerin içinde en önemlisi ed-Dar hadisidir. Çünkü, Peygamber (s.a.a), peygamberliğini açıkladığı o ilk gün, Hz. Ali (a.s)’ın halifeliğini de açıkça ilan etti.

İmam Ahmed bin Hanbel “Müsned”in 1. cildinin 111, 159 ve 333. sayfalarında, imam Sa’lebi de kendi tefsirinin “İnzar” ayetinin açıklamasında, Sadr’ul- Eimme Muvaffak bin Ahmed el-Harezmi, “Menakıb”da, Muhammed bin Cerir-i-i Taberi İnzar ayetinin tefsirinde ve “Tarih’ul- Umem ve-l Müluk”un 2. cildinin 217. sayfasında çeşitli yollarla, İbn-i Ebi’l- Hadid el-Mutezili “Şerh-u Nehc’ul- Belağa”nın 3. cildinin 263. ve 281. sayfalarında Nakz’ul- Osmaniyye’den naklen, İbn-i Esir “Kamil”in 2. cildinin 22. sayfasında (mürsel olarak), Hafız Ebu Naim “Hilyet’ul- Evliya”da, Hamidi “Cem’un- Beyn’es Sahihayn”de, Beyhaki “Sünen’un ve Delail’un” da, Ebu’l- Fida “Tarih-u Ebu’l- Fida” diye meşhur olan kitabının 1. cildinin 116. sayfasında, Halebi “Siret’ul- Halebiyye”nin 1. cild, 381. sayfasında, Ebu Abdurrahman Nesai “Hasais’ul- Aleviyye”nin 6. sayfasının 65. hadisinde, Hakim Ebu Abdullah “Müstedrek”in 3. cilt, 132. sayfasında, Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 31. babında Müsned-i Ahmed ve Tefsir-i Sa’lebi'den naklen, Muhammed bin Yusuf-u Genci eş- Şafii “Kifayet’ut- Talib”in 51. babında ve daha başka birçok büyük alimleriniz az bir farklılıkla şöyle naklediyorlar:



Şuara suresinin 214. ayeti, yani “Ve enzir aşiretek’el- akrebin” (Ve en yakınlarını korkut) ayeti nazil olduğunda, Resul-u Ekrem (s.a.a) akrabalarından ileri gelen 40 kişiyi, amcası Ebu Talib’in evine davet etti. Onlar için bir koyun putu, biraz ekmek ve bir Sa’89 süt hazırlamıştı. Onlar bu duruma gülerek; Muhammed bir kişilik yemek dahi hazırlamamıştır, dediler. (Çünkü onların içinde öyleleri vardı ki tek başına bir deve yavrusunu yiyebiliyordu.)

Resul-u Ekrem (s.a.a): “Kulu bismillah” (Bismillah diyerek yiyin) buyurdular. Onlar yiyip doyduktan sonra birbirlerine; Muhammed bu yemekle size sihir yaptı, dediler. Yemekten sonra Resulullah (s.a.a) ayağa kalkıp onlara bir konuşma yaptı. Sözü uzatmamak için bu konuşmanın giriş bölümünü getirmeyeceğim. Sadece iddiamıza delil olan bölümü aktaracağım. Orada Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular:

Ey Abdulmuttalib oğulları! Allah-u Teala beni bütün insanlara ve özellikle sizlere peygamber olarak gönderdi. Ben de sizi iki kelimeyi (cümleyi) söylemeye davet ediyorum. Öyle iki kelime ki, dile hafif ve kolay, terazide ağır ve değerlidir. Siz bu iki kelimeyi söylemekle Arap’a, Aceme (Arap olmayanlara) malik olacaksınız. Onlar emrinize girecek ve bütün ümmetler (milletler) size muti olacaklar. Bu iki kelimeyle cennete girecek ve cehennemden kurtulacaksınız. O iki kelime; Allah’ın birliğine ve benim peygamberliğime şahadet etmenizdir. Kim (ilk şahıs olarak) bu davetimi kabul eder ve bana yardımda bulunursa, o benim kardeşim, benden sonra vezirim, varisim ve halifem olacaktır.”

Resulullah (s.a.a) bu son cümleyi üç kere tekrarladı. Her üçünde de Hz. Ali’den başka kimse cevap vermedi. Hz. Ali (a.s) her defasında; “Ey Allah’ın peygamberi! Ben senin yardımcın ve yaverinim” diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) onu halifelikle müjdeledi ve ağzının mübarek suyunu onun ağzına sürerek şöyle buyurdular:

Bu (Ali), benim kardeşim, vasim ve aranızdaki halifemdir.”

Bazı kitaplarda Hz. Ali’nin kendisine hitap ederek şöyle buyurduğu naklediyorlar:

Sen Ey Ali! Benim vasim ve benden sonra halifemsin.

Şii ve Sünni İslam alimlerinin yanı sıra, İslam tarihi yazan başka milletlerin tarihçileri de, mezhebi (yani ne Sünni, ne de Şii) taassupları olmadığından, bu olayı tarafsız olarak nakletmişlerdir. Onlardan biri İngilizli filozof ve tarihçi Thomas Carl’dır. O, 18. asırda yaşamış ve dünyaca ünlü biriydi. O, Mısırlıların Arapça’ya çevirdiği “el-İbtal ve İbadet’ul- Mebtule” adlı meşhur kitabında, Hz. Ebu Talib’in evinde Kureyş’e verilen bu ziyafeti genişçe ele aldıktan sonra şöyle yazıyor: “Peygamber’in hutbesinden sonra Ali ayağa kalkarak ona iman etti. Böylece büyük halifelik makamı ona nasip oldu.”

Fransız bir öğretmen olan Mösyö Paul Lehjur, 1884 yılında Paris’te yayınlanan “Hatem’ul- Nebiyyin’in Yaşamı” adlı küçük kitabında, İngiliz Corcis Sal ve Şamlı Haşim-i Nasrani 1891 yılında yayınlanan “Makalet’ul- İslam”ın 83 ve 86. sayfalarında, (İslam’a ve Müslümanlara karşı o kadar taassup ve muhalif olmalarına rağmen), özellikle Mistir Can Deyvun Purt (ki insaflı biriydi) değerli eseri “Muhammed ve Kur’an” adlı kitabın 20. sayfasında bu konuyla ilgili, aydın bir görüş ve temiz bir kalple şöyle yazıyorlar: “Peygamber, daha peygamberliğinin başında Ali’yi kendisine kardeş, vezir ve halife seçti.”

Hz. Ali’nin Halifeliğini Açıkça İlan Eden Hadisler


Hz. Peygamber (s.a.a), bu hadis-i şerifin dışında birçok yer ve zamanda da aynı manaya değinmişlerdir. Örneğin:

1- İmam Ahmed bin Hanbel “Müsned”de ve Mir seyyid Ali Hemedani eş- Şafii “Meveddet’ul- Kurba”nın 4. meveddetinin sonunda şöyle naklediyorlar: Resulullah (s.a.a) Hz. Ali’ye şöyle buyurdular:

Ya Ali! Sen benim zimmetimi beri edeceksin (halkın üzerimdeki olan haklarını ödeyeceksin) ve sen benim ümmetime olan halifemsin.”

2- İmam Ahmed “Müsned”de çeşitli yollarla ve lafızlarla, Şafii fakihi olan İbn-i Meğazili “Menakıb”da, Sa’lebi kendi tefsirinde şöyle naklediyorlar: Resul-u Ekrem (s.a.a) Hz. Ali’ye şöyle buyurdular:

Ya Ali! Sen benim kardeşim, vasim, halifem ve borçlarımı ödeyensin.”

3- Ebu’l- Kasım Hüseyin bin Muhammed (Rağıb-i İsfehani) “Muhazırat’ul- Udeba ve Muhaverat’uş- Şuara ve’l- Buleğa” kitabının 2. Cildinin 213. sayfasında Enes bin Malik’ten Resul-ü Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

Şüphesiz benim dostum, vezirim, halifem ve borcumu ödeyip vaatlerime vefa edecek olan kendimden sonra geride bıraktığım en hayırlı kimse, Ali bin Ebi Talib’dir.”

4- Mir Seyyid Ali Hemedani eş- Şafii “Meveddet’ul- Kurba”nın 6. meveddetinin başlarında, ikinci halife Ömer bin Hattap’tan şöyle naklediyor: Hz. Peygamber, ashap arasında kardeşlik akdi okuduğunda şöyle buyurdular:

Bu Ali, dünya ve ahirette kardeşim, ailem arasında halifem, ümmetimin içinde vasim, ilmimin varisi ve borcumu eda edendir. Onun malı benden, benim malım ise onundur; onun menfaati benim menfaatim, onun zararı ise benim zararımdır. Onu seven beni sevmiştir, ona buğz eden bana buğzetmiştir.”

5- Yine 6. Meveddet’te Enes bin Malik’ten hadis naklediyor ki daha önce onu aktarmıştım. O hadisin sonunda söyle diyor: Resul-u Ekrem (s.a.a) açıkça şöyle buyurdu: “O (Ali), benim halifem ve vezirimdir.”



6- Muhammed bin Yusuf-u Genci eş- Şafii “Kifayet’ut- Talip”de Ebu Zer-i Ğifari’den şöyle naklediyor: Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:

Havuzun (Kevser havuzu) başında, Emir’ul- Müminin Ali’nin bayrağı, yüzü, eli, ayağı (secde yerleri) nurlu olanların İmamı ve benden sonraki halifem yanıma gelecektir.”

7- Beyhaki, Hatib-i Harezmi ve İbn-i Meğazili eş- Şafii, “Menakıb”larında Resulullah (s.a.a)’ın Hz. Ali’ye şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:

Ben insanların arasından gittikten sonra, sen benim halifemsin ve benden sonra sen müminlerin velisisin.”

8- İmam Ebu Abdurrahman Nesai (Sihah-ı Sitte'nin imamlarından biri) “Hasais’ul- Aleviyye”nin 23. hadisinde İbn-i Abbas’tan, Hz. Ali (a.s)’ın faziletini genişçe naklediyor. Haruni menziletleri zikrettikten sonra Resulullah (s.a.a)’in Hz. Ali’ye şöyle buyurduğunu naklediyor:

Sen benim halifemsin. Yani benden sonra her müminin halifesisin.”

(Açıktır ki bu cümle ve devamındaki cümleyle, Haruni bütün menzilet ve mertebeleri Hz. Ali’ye verdikten sonra Ali’nin emirliğini açıkça beyan buyurdu. “Yani sen Ey Ali! Ümmetime ve benden sonra her mümine benim halifemsin.”

Bu hadis-i şerifte ve diğer hadislerde Hz. Peygamber’in buyurduğu “min” kelimesi ya min-i beyaniyye’dir; yani “Benim ölümümden sonra...” veya min-i ibtidaiyye’dir; yani “Öldüğüm andan itibaren sen ümmetimin halifesisin.”



Her iki durumda da, Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’den hemen sonra, bütün ümmete Allah ve Resulünün halifesi olduğu açıkça kanıtlanmış oluyor.

9- Hilkat hadisi: Bu hadis çeşitli yollarla nakledilmiştir. Örneğin: İmam Ahmed bin Hanbel “Müsned”de, Mir Seyyid Ali Hemedani eş- Şafii “Meveddet’ul- Kurba”da, İbn-i Meğazili eş- Şafii “Menakıb”da, Deylemi “Firdevs”da az bir farklılıkla, sahih senetlerle Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:

Allah Teala, Adem’i yaratmadan 14000 yıl önce ben ve Ali bir nurdan yaratıldık. Allah Teala, Adem’i yarattıktan sonra, o nuru Adem’in sulbüne yerleştirdi. Abdulmuttalib’in sulbüne gelinceye kadar öylece bir nur idik. Abdulmuttalib’in sulbünden ayrıldıktan sonra nübüvvet bana, hilafet de Ali’ye verildi.”

10- Hafız Ebu Cafer Muhammed bin Cerir-i Taberi (Ö: 310 H.) “el-Vilayet” adlı kitabında Resul-u Ekrem (s.a.a)’den şöyle naklediyor: “Resulullah (s.a.a) “Gadir-i Hum” hutbesinin başlarında şöyle buyurdular:

Cebrail Rabbimden taraf bana; burada kalkıp bütün beyaz ve zencilere şunu ilan etmemi emretti: “Şüphesiz ki, Ali bin Ebi Talip benim kardeşim, vasim, halifem ve benden sonra İmamdır.” Sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Şüphesiz Allah Teala, Ali’yi sizlere veli ve İmam tayin etti; O’nun itaatini herkese farz kıldı; hükmü geçerli, sözü ise câizdir (Allah tarafındandır). Kim ona muhalefet ederse (karşı gelirse,) mel’undur; kim de onu tasdik ederse, rahmete uğramıştır.”

11- Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Meveddet”te Ahmed’in “Menakıb”ından, o da İbn-i Abbas’tan öyle bir rivayet naklediyor ki, hilafetin yanı sıra Hz. Ali (a.s)’ın birçok özel faziletlerini de içermektedir. Onların her biri tek başına onun hilafetini ispatlamaya yeterlidir. Bu yüzden beylerin izniyle, hüccetin tamamlanması için hadisin hepsini aktarmak istiyorum.

Saygı değer beyler, bilin ki Hatem’ul- Enbiya (s.a.a)’in risalet makamından sonra, en üstün makam Hz. Ali (a.s)’ın makam ve mertebesidir. Velhasıl, İbn-i Abbas Resul-u Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

Ya Ali! Sen havuzumun ve bayrağımın sahibi, kalbimin habibi, benim vasim, ilmimin varisi ve halifemsin. Sen benden önceki peygamberlerin mirasının emanetçisisin. Sen Allah’ın yeryüzündeki emini ve bütün insanlara hüccetisin; Sen imanın rüknü ve İslam’ın bekçisisin. Sen karanlığın meşalesi, hidayetin nuru ve dünya ehli için yükseltilmiş nişanesin.



Ya Ali! Kim sana uyarsa, kurtulmuştur; kim de senden yüz çevirirse, helak olmuştur. Açık yol sensin; sırat-i müstakim sensin; ak yüzlülerin lideri ve müminlerin sultanı sensin. Ben kimin mevlası isem, sen de onun mevlasısın; ben bütün mümin erkek ve kadınların mevlasıyım. Seni ancak helalzade sever ve sana yalnızca haramzade düşman olur. Allah Teala beni miraca götürdüğünde şöyle buyurdu: “Ya Muhammed! Ali’ye benden taraf selam söyle ve ona bildir ki, o benim dostlarımın İmamı ve bana itaat edenlerin nurudur.” Bu keramet ve makam sana mübarek olsun ya Ali!”

12- Harezm hatiplerinin en üstün hatibi Ebu’l- Mueyyid Muvaffakuddin “Fezail-u Emir’ul- Müminin” (a.s) adlı kitabının 240. Sayfasının (1313 H.K tarihli baskısı) 19. bölümünde, kendi senetleriyle Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

Miraçta Sidret’ul- Müntehaya ulaştığımda bana şöyle hitap edildi: ‘Ey Muhammed! İnsanları imtihan ettin mi? Onların içerisinde en itaatkar kimi buldun?’ Ben de cevaben; ‘Evet, imtihan ettim; onların içerisinde en itaatkar Ali’yi buldum’ dedim. Allah Teala buyurdu ki; ‘Doğru söyledin ya Muhammed!’ Sonra şöyle buyurdu: ‘Senin hedeflerini insanlara ulaştıracak, benim kitabımdan kullarımın bilmediklerini onlara öğretecek bir halife kendine seçtin mi?’ Ben şöyle arz ettim: ‘Ey Rabbim! Sen kimi seçsen, ben de onu seçeceğim.’ Allah Teala buyurdu ki: ‘Ali’yi senin için halife ve vasi seçtim; ilim ve hilmimden O’na bağışladım. O, müminlerin gerçek olan emridir (Emir’ul- Müminin’dir); ne geçmişte bir kimse onun makamına ulaşmış ve ne de gelecekte bir kimse onun makamına ulaşacaktır.”

Bu çeşit hadisler, sizin muteber kitaplarınızda çoktur. Ben onlardan ancak aklımda kalabilenleri aktardım. Bu şekilde Cenab-ı Hafız bilsinler ki biz konuyu dallandırıp budaklandırmıyoruz. Aksine gerçeğin ta kendisini söylüyoruz. Sizin insaflı büyük alimleriniz de bunu aynen tasdik etmişlerdir. Onlardan biri Nezzam-i Besri’dir. Selahattin Safdi “Vafi bi’l- Vefeyat”da Elif harfinde Mütezili Nezzam diye tanınan İbrahim bin Seyyar bin Hani el-Besri’nin biyografisinde onun şöyle dediğini nakletmiştir:

“Resulullah (s.a.a), Ali’nin İmamlığını (halifeliğini) açıkça ilan etti; sahabe de bunu bilmiş oldu. Ama Ömer (r.z) Ebubekir (r.z)’ın hatırı için bunu sakladı.”

Maalesef biz Hatem’ul- Enbiya (s.a.a)’in zamanında yaşamadık. Bugün hak yolu bulmak için Kuran’ın ayetlerine ve her iki fırkanın (Şii ve Sünni) kabul ettiği sahih hadislere başvurmak zorundayız. Her kim, Kur’an Kerim’in ayetleri ve Resul-u Ekrem (s.a.a)’in de mütevatir hadisleriyle, ilim ve yüce erdemlerle diğer insanlardan öne geçirilip üstün tanıtılmışsa, bizim de onu kendimize önder bilip ona uymamız gerekir.

Sizin muteber kitaplarınızda geçen hadislerde –Hz. Ali’nin imameti hususunda- hilafet, velayet ve vesayet (vasilik) lafızları oldukça geçmiştir. Bunlara ilaveten, geçen akşamlar değindiğimiz gibi, Hz. Ali (a.s), nübüvvet hariç diğer bütün üstünlük ve özelliklerde, Hz. Peygamber (s.a.a) ile ortaktı ve ümmetin hepsinden daha üstündü. Kuran’ın ayetleri ve birçok mütevatir hadislere göre, insanlar içerisinde hiç kimse O’nun faziletlerinin onda birine, hatta binde birine bile ulaşmış değillerdir.

Nitekim Hatib-i Harezmi “Menakıb”da İbn-i Abbas’tan, Muhammed bin Yusuf-u Genci eş- Şafii “Kifayet’ut- Talip”de, Sibt bin Cevzi “Tezkire”de, İbn-i Sabbağ el-Maliki “Fusul’ul- Mühimme”de, Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Meveddet”te, Mir Seyyid Ali Hemedani “Meveddet’ul- Kurba”nın 5. Meveddesinde ikinci halife Ömer bin Hattab’tan Resul-u Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştirler:

Eğer ağaçlar kalem, denizler mürekkep, cinler hesap eden ve insanlar da yazıcı olurlarsa, yine de Ali bin Ebi Talib’in faziletlerini sayamazlar.”

Binaenaleyh Hz. Ali (a.s) hilafet makamına ve Resulullah (s.a.a)’in vasisi olmaya herkesten daha evla ve daha layıktır.



Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin