Madde 235-Polis yakalamada ve yakalanan şahsın sevkinde çok tedbirli ve ihtiyatlı bulunmaya mecburdur.
Madde 236-Bu tedbirler bilhassa:
A) Şahsın kanunen kaçak sayılan hallerden dolayı yakalandığı surette firar;
B) Polisin yakaladığı şahıs veya başkaları tarafından tecavüze maruz kalması;
C) Şahsın başkalarına veya başkalarının şahsa yardım veya tecavüzde bulunması;
D) Suç iz ve delilerini yoketmesi ihtimallerinden herhangi bir veya bir kaçının veyahut da cümlesinin varid bulunduğu hallerde daha esaslı ve şumüllü olarak tedbir alınmalıdır.
Madde 237-Yakalanan şahıs236‘ıncı maddede zikredilen ihtimallerin de varid bulunduğu halde tutulmuş ise sevkinde atideki tedbirler alınmalıdır.
A) Şahıs tecavüz vasıtalarından tecrid edilir.
B) Kelepçe ile sevkedilir.
C) Polise veya yakalanan şahsa tecavüzde bulunmaları umulan diğer şahıslar bu muamelelerin geçtiği yerden uzaklaştırılır.Bu suret kabil olmazsa veya kafi gelmezse ve aynı zamanda polisin kendisi veya muhafaza ettiği şahıs için ciddi bir tehlike mevcut bulunuyorsa onlarda muvakkaten yakalanabilir.
Madde 238-237‘inci maddede zikredilen hususlardan gayri hallerde;
A) Şahıs fiili mukavemette bulunuorsa;
B) Sevk edileceklerin adedi;sevke memur olanlar tarafından firarlarına mani olunmayacak kadar çok olur ve işledikleri fiillerde tevkiflerini istilzam eder derecede bulunursa;
C) Tevkifi mucip bir suç işlenmiş aynı zamanda hüviyetini ispat edememiş olursa ;kelepçe ile sevk olunabilir.
D) Delillerin sevki umumiyet itibariyle belediye zabıtasına ait olunduğundan polis için sevk keyfiyeti değil, sadece yakalanarak alakalı mercie teslimi hususu mevzubahistir.Bu takdirde yakalanan delinin başka bir suretle zararsız bir hale korması mümkün değil ise deli gömleği ile sevki icap eder.Ancak yakalandığı anda deli gömleği bulunmadığı takdirde üzerinde yara ,bere yapmayacak ve aynı zamanda kollarını da hareketten alıkoyacak surette herhangi bir vasıta ile bağlanmalıdır.
Madde 239-Tahsili Emval Kanunu hükümlerine göre yapılacak tevkiflerde polis kendi emniyetinin korunması veya gösterilecek mukavemetin kırılması halleri müstesne kelepçe istimal edemez.
Madde 240-Sevk edileceklerin serdedecekleri sebep ve bahaneler ne olursa olsun sevkolunacakları yerden gayri mahallere uğramamalarına , yollarda ötekiyle berikiyle temasta bulunmamalarına veya işaretleşmelerine veyahut da her hangi bir şey alıp vermelerine müsaade edilemez.
Madde 241-Sevkedilenlerin yekdiğerinden ayrılmamalarına, ileri geri kalmamalarına ,gürültü patırdı etmemelerine ,itişip kakışmamalarına ,hızlı yürümelerıne veya ağır hareket etmelerine meydan verilmez.
Madde 242-Kelepçeler biri güçlü kuvvetli, diğeri zayıf olmak ve güçlü kuvvetlinin sağ bileği , kelepçeye geçirilmek sureti ile takılmalıdır. Kelepçelerin gevşetilerek bir firar teşebbüsünde bulunacağı ihtimali sevk eden memur tarafından daima gözönünde tutularak bu cihet kontrol edilmelidir.
Madde 243-Sevk işleri sevk edenin sevkedilenleri bir adım arkadan takip etmek suretiyle cereyan eder. Sevke memur olanların sevkedilenlerin önünden veya yanlarından yürümeleri yasaktır. Ancak kafile halinde sevkiyatta yanlarda ve icap ettiği takdirde önlerde de memur bulundurulabilir.
Madde 244-Sevkedilenlerden birinnin firari halinde memur tek ise düdük çalmak, tutun yakalayın diye bağırmak sureti ile halktan yardım ister ve aynı zamanda vakit kaybetmeksizin diğerlerini en yakın nokta veya karakola teslim ettikten ve firarinin kaçtığı istikametteki polis teşekküllerini hadiseden haberdar etmelerini temin ettikten sonra takibine koyulur. Birden fazla memurla sevklerde biri veya bir kaçı takibe koyulur.Diğerlerini sevke devam ederler.
Madde 245-Siyasi suç maznunlarının toplu olarak sevkleri kapalı nakil vasıtaları ile yapılır. Bu vasıtalarda ve güzergahta kuvvetli emniyet tedbirleri alınır.
Madde 246-Tecevüz ve firarlarından ciddi surette endişe edilenler müstesna kelepçeli ,kelepçesiz bir memura dört kişiden fazla şahsın sevki tevdi edilmez.
Madde 247-Kaçak sayılan hallerde sevk evrakına (dikkat, kaçar veya suçu mühimdir.) gibi ikaz işaretleri konur.
Madde 248-Namuslu ve maruf kimselerle kadınların zararsız suçlarından dolayı sivil polis tarafından sevkleri tercih olunur.
Madde 249-Sevke memur olanlara sevkedileceklerin hangi sebeplerden dolayı elde tutulduklarından etraflı bilgi verilir.
Madde 250-Sevk postasının karakoldan hareketiyle teslim edecekleri mahalle muvasalatları arasında geçecek zaman karakol amiri tarafından hesaplanmalı ve hareket saati tespit edilerek bir gecikme vaki oluyorsa hemen sebebi araştırılarak sevkin bu bakımdan da selametle cereyanı temin edilmelidir.
Fasıl:5
SON HÜKÜMLER
Madde 251-Bu talimatta ayrıca zikredilmediği halde mafevki tabirinin şumülüne amirler ve karakol tabirinede merkezler dahildir.
Madde 252-Ayrıca bir hüküm bulunmadığı hallerde disiplin kısmındaki hükümler bütün polis mensupları hakkında tatbik olunacaktır.
Madde 253-Bu talimatta yazılı olan emirlere muhalif hareket edenler veya mecburiyetlere riayet etmeyenler hakkında mahsus kanunlarla ayrıca ceza vazedilmemiş hallerde emniyet teşkilatı mensuplarına verilecek inzibati cezalara dair nizamnamenin 2inci fıkrası hükmü tatbik olunur.
Madde 254-Hilafı usulen ispat edilmedikçe veya fiilin maddeten itra veya ihmali mümkün görülmedikçe tahkikatla tevsikine imkan bulunmayan disiplin kusur ve kabahatleri hakkında mafevkin bizzat müşahadesine müstenit olarak verdiği rapora itibar olunur.
Madde 255-Karakol teşkilatı kısmında yapılması istenen yenilikler ve değişikliklerin talimatının mer‘iyeti tarihinden itibaren nihayet altı ay zarfında ikmal edilmesi lazımdır.
Madde 256-İş bu talimat hükümlerinin tatbikine tebellüğü tarihinden itibaren başlanacaktır. Ve tatbik tarihi iki nusha zabıt varakası ile tespit edilerek bunlardan birisi talimata bağlanarak diğeri de Vekalete gönderilecektir.
DİSİPLİN_YÖNETMELİĞİ'>Günümüz Türkçesiyle yazılan metin
POLİS DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ
POLİSİN DİSİPLİNİNE MERASİM VE TOPLULUKLARDAKİ ROLÜNE VE POLİS KARAKOLLARI TEŞKİLATI İLE VAZİFELERİNE DAİR TALİMATNAME
KISIM 1
BÖLÜM 1
DİSİPLİN
Madde 1- Polis mesleğinde disiplin temeldir. Disiplin; kanunlara, kurallara, emirlere mutlak itaat etmek ve astın ve üstün hukukuna uymak demektir.
Madde 2 - Poliste disiplinin yerleşmesi ve gelişmesi için bütün mensuplarını; mutlak bir itaate ve vicdan rahatlığı verdiren doğrulukla yerine getirmeye, her hizmeti en küçük ayrıntısına kadar büyük bir dikkat ve istekle yapmaya alıştırmak, kalplerine meslek ve görev sorumluluğu vermek gerekir.
Madde 3 - Tam ve sağlam bir disiplin için amirle memurun karşılıklı sevgi ve saygı ile birbirine bağlanmaları ve güven beslemeleri şarttır. Aksi takdirde disiplin tehlikeye düşer, gevşer, başarısızlığa yol açar.
Madde 4 - Disiplinin az çok bozulduğunu veya gevşediğini sezen her amir maddi ve manevi sebeplerini derhal araştırarak gidermeye ve bu yolda yasal yetkisini tamamıyla kullanarak disiplini sağlamaya mecburdur.
BÖLÜM 2
ASTIN GÖREVLERİ
Madde 5 - Ast; amir ve üst’üne mutlak surette saygı ve itaate borçludur. Belirlenmiş görevlerini ve aldığı emri vaktinde yapar. Emri değiştiremez ve hududunu aşamaz. Emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir. İtaat hissini ihlal eden her türlü tecavüzler, yazılar, fiiller ve hareketler yasaktır.
Madde 6- Her ast’ın, mesleğin gerektirdiği mutlak itaati gönül isteğiyle yapması şarttır. İtaat; amir ve üstün yasal yetkisinden korkmaktan ziyade onun rütbe ve makamına ve kişiliğine karşı duyulan ve beslenen saygı ve sevgiden ileri gelmeli ve ast’ın bütün hal ve hareketlerinde her yerde göze çarpmalıdır. Bu saygı ve sevgi hislerini takviye etmek ve beslemek de amir veya üst’ün esas görevlerindendir.
Madde 7 - Her ast, amirlerinin daha bilgili ve deneyimli olduğuna, mesleğine daha fazla hizmeti bulunduğuna ve kendisi hakkında daima iyi düşündüğüne itimat etmeli ve korunduğuna emin olmalıdır.
Madde 8 - Resmi veya özel bir nedenle amiri ya da üstüyle ilişkide bulunacak ast, mesleki terbiyeye tamamen uymaya ve onlara karşı yüksek bir saygı göstermeye mecburdur.
Madde 9 - Her ast; amirlerinin ve üstlerinin mesleki ve kişisel şeref ve onurlarına dokunacak sözler söylemek, nerede olursa olsun çekiştirmek, kişiliklerini değersiz ve aşağı görmek gibi girişim ve hareketlerin meslek disiplinine asla uymayan çok fena haller olduğunu ve bunların kesinlikle cezasız kalmayacağını bilmelidir.
Madde 10 - Ast, amirin yasal her emrini, bütün yeteneğini ve gücünü kullanarak istekle ve tam zamanında yapmaya mecburdur. Gerek görev sırasında ve gerek görev dışında amirlerine yardım etmek de astın borcudur.
Madde 11 - Astın, aldığı emirden dolayı amirine yorumda bulunması kesinlikle yasaktır. Alınan emir, herhangi bir kayda ve şarta bağlanmaksızın ve hiç bir düşünceye kapılmaksızın yapılacaktır. Bir emri alırken veya aldıktan sonra mırıldanmak, doğru bulunmadığını sezdirecek hal ve harekette bulunmak yasaktır. Ancak memura verilen iş, kendisinden bazı bilgiler almayı veya icrası tarzı hakkında fikir beyanında bulunmayı gerektiriyorsa amir astı ile önceden bu hususları incelemeli ve ondan sonra emrini vermelidir. (39’uncu madde hükmü saklıdır.)
Madde 12 - Ast, gerektiğinde amirin yerini tutabilmek için onun görevlerini iyice öğrenmeye çalışmalıdır. Esasen üst dereceye terfi, bu rütbeye ait nitelik ve koşullara sahip olmakla mümkün olabileceğinden ast bunu ne kadar erken başarırsa amirinin güvenini o kadar çabuk kazanır ve yukarı derece ve makamlara aksamaksızın yükselir.
Madde 13 - Astın üstlerine isimleri ile hitap etmeleri doğru değildir. Gerektikçe emniyet müdürlerine “müdürüm”, emniyet amirlerine “amirim”, komiser sınıfındakilere “komiserim” tabirlerini kullanmalıdır.
BÖLÜM 3
AMİRİN GÖREVLERİ
Madde 14 - Amir, emirlerini alt kademedeki her rütbe sahibine verebilir. Görevlerin yapılıp yapılmadığını da daima takip eder ve yapılmasını sağlar.
Madde 15 - Amir astına hizmetle ilgisi olmayan emir veremez. Astından özel bir menfaat temin edecek istekte bulunamaz. Hediyesini kabul edemez. Borç alamaz.
Madde 16 - Amir astına saygı ve güven hislerini verir. Astın ahlaki, ruhi ve bedeni hallerini daima kontrol eder ve koruması altında bulundurur. Amirin, asta karşı daima tarafsız ve adil bulunması esastır.
Madde 17 - Amir astından mutlak bir itaat beklemeye ve istemeye haklıdır. Fakat bunun karşılığı olarak onların şeref ve onurlarını ve sağlıklarını gözetmeye mecburdur.
Madde 18 – Amir, beraber çalışacağı astlarına kanunlara ve kurallara uygun tarzda ve eşit davranmalı ve onlara karşı daima iyi niyet beslemelidir. Fakat iyilik ve koruma düşünmesi, amirin hiçbir zaman kanun, kural ve emirlerden ayrılmasına sebep değildir.
Madde 19 - Amir ancak bilgisi, düzgün ahlakı ve yasal yetkisi dışına çıkmayan ve adalete uyan hareketleriyle astının güvenini kazanabilir. Gerek astta bu güvenin uyanması ve gerek amirin bunu asta aşılaması hizmet görevlerinin hakkıyla yapılması için en önemli şarttır.
Madde 20 - Amirin; göreve bağlılık ve gayret, kanuna itaat ve bağlılık ve kıyafete dikkat ve çalışkanlık niteliklerine bizzat sahip olması, ağırbaşlılığını ve onurunu koruması, amirlik tavır ve nüfuzunu göstermesi ve her işte astlarına iyi bir örnek olması lazımdır.
Madde 21 - Görev sırasında amirlerin astlarıyla ilişkileri daima ciddi olmalı, görev dışındaki ilişki ve görüşmeleri de samimi ve candan olmakla beraber saygı hislerini bozacak derecede senli benli olmamalıdır.
Madde 22 - Amir astına görev verirken onun özel halini, beceriklilik ve işe katlanma derecelerini de düşünmelidir.
Madde 23 - Amirler gerektiğinde hükmedeceği cezanın cins ve miktarını yapılan yolsuzluk veya kabahatin derecesiyle beraber astın itaatini, kurallara uyma alışkanlığını göz önüne alarak veya becerisini ve ruhi durumunu da hesaba katarak değerlendirmelidir. Ceza tayininde bizzat yetkili olmayan amirler, astlarının cezalandırılmasını gerektiren hallerinde bu özel durumlarından ceza mercilerini haberdar etmelidirler.
Madde 24 - Verilen emrin tam zamanında yapılmasına çok dikkat etmek ve gecikmesini kesinlikle affetmemek, astı görevlerini sevmeye ve tam zamanında yapmaya alıştırmak her amirin görevidir.
Madde 25 - Amirler astlarını rütbe ve unvanlarıyla çağırabilecekleri gibi sevgi uyandırması için soyadlarıyla da çağırabilirler.
Madde 26 - Amirler astlarının yapmaya yetkili oldukları işlere, zorlayıcı sebepler olmadıkça karışmamalıdır. Gereksiz karışmak astın amirine karşı duyduğu sevgi ve güveni sarsar. Girişim güçlerini azaltır, yetişme becerilerini söndürür. Ancak astın yetkisini kullanmaması yüzünden işler çığırından çıkarsa veya çıkacağına hükmolunursa o zaman amirin işe karışıp düzeltmesi ve yoluna koyması bir hak ve görev olur.
Madde 27 - Amirler astlarının ruhlarına hâkim olmalıdır. Onların resmi veya özel işlerinde başarılı olmaları için mümkün olan yardımı yapmalı, haklarını korumalı, onlara candan bir baba veya büyük kardeş duygusu ile her türlü yardımda bulunmalıdır.
Madde 28 - Resmi işlerden dolayı sırası geldikçe verilen öğüt ve yapılan uyarıların hükümsüz ve etkisiz kaldığını gören ve özellikle görevde ihmal ve yeteneksizlik sezen her amir derhal yasal yetkilerini kullanarak astı yola getirmeye mecburdur.
Madde 29 - Amirin kararlarında bağımsız kalması, görevlerini iyi yapması ve yetkisini kullanmakta astlarına karşı serbest bulunması için kendisini üstüne ve astına karşı özel ve kişisel minnet ve zorunluluklara sokmayacak şekilde hareket etmesi lazımdır.
Madde 30 - Amirler astlarının katlandığı her türlü zorluklara ve yoksunluklara beraber katlanmalı, bir kolaylık çıkınca bundan yararlanmak için nefsini sona bırakmalı ve zorluk çıkınca da öne atılmayı şerefli bir görev bilmelidir.
BÖLÜM 4
EMİR
Madde 31 - Emir, her türlü görev ve hizmetlerin düzenleyicisidir. Emir, yapılması istenen hizmetin söz ya da yazı ile ifadesidir.
Madde 32 - Hizmet; kanunlar, kurallar ve kararlarla yapılması veya yapılmaması öngörülmüş hususlardan amir tarafından yazıyla veya sözle emredilen ya da yasaklanan işlerdir.
Madde 33 - Görev; hizmetin gerektirdiği şeyi yapmak ve yasakladığı şeyi yapmamaktır.
Madde 34 - Emir vermekte makamlar sıralamasından ayrılarak durum gereği ikinci veya daha alt dereceye emir vermek zorunluluğunda kalan amir, atlanmış olan kademelere mümkünse derhal bilgi vermelidir. Böyle bir emri alan memur aldığı emri yapmakla beraber mümkünse derhal, değilse imkân doğunca durumdan atlanılan amirlerini haberdar edecektir.
Madde 35 - Emirler; açık, kısa ve kesin olmalı ve astın verilen emri tamamen anlayacağına veya anladığına inanılmalıdır.
Madde 36 - Bir görevin veya hizmetin yapılması için yalnız emir vermek yetmez. Verilen emri takip etmek, istenilen işin başarılmasını güvenceye almak her amirin görevidir. Gerektiğinde verilen emrin ne zamana kadar yapılması lazım geldiği ve emrin yapılma tarzı da açıkça bildirilmelidir. Bu vakti belirlemede ve sınırlamada amir çok hesaplı davranmalı, lüzum olmayacak veya görevi eksik bırakacak vakit sınırlamalarına meydan vermemelidir.
Madde 37 - Verilen emirler kesin bir zorunluluk olmadıkça veren tarafından değiştirilmemelidir. Buna mecbur olmamak için emir verirken onun uygulama ve yerine getirme yeteneğini iyi düşünüp hesap etmek lazımdır. Emirlerin değiştirilmesi kararsızlığı gösterir. Bu da güveni bozar ve astı tembelliğe sürükler. Fakat emri değiştirecek önemli sebepler çıkınca değiştirmemekte de ısrar edilemez.
Madde 38 - Emirler hizmetin niteliğine ve verildiği sıradaki şartlara ve hizmetin dayandığı kanun, kural veya kararların icabına göre sözlü veya yazılı olarak verilir. Anlamada yanlışlıkları gidermek için uzun ve ayrıntılı emirler mümkün hallerde yazılı olarak verilmeli veya ast tarafından not edilmelidir. Emrin sözlü ya da yazılı olarak verilmesini takdir amire aittir. Astın olası sorumluluğunu gidermek bakımından önemli emirler mümkün olan halde yazılı olarak verilmelidir. Kısa emirlerde emri alan astın kendiliğinden emri tekrar etmesi kuraldır. Gerektikçe ve imkân oldukça emrin ast tarafından not edilmesi daha uygundur.
Madde 39 - Emrin hizmete ilişkin olması, kanun ve kuralları ihlal etmemesi şarttır. Görevle ilgili emirlerde verilen emir bir suç teşkil ederse bu hususun işlenmesinden emri veren sorumludur. Yerine getirilmesinin görev gereği zorunlu olmadığı açıkça anlaşılan emirler ast tarafından yerine getirilmez. Ve fakat vakit geçirmeksizin en kısa yoldan bir derece yukarı amire bilgi verilir. Emir yapıldığı takdirde astın sorumluluğu ancak;
A) Kendisine verilen emrin sınırını aşmış olduğu,
B) Amirin emrinin suç kastını içeren bir fiile dayandığının memurca bilindiği takdirde söz konusu olur.
Madde 40 - Emirler ast tarafından değiştirilemez. Ancak durum ve şartlar emri yapılmayacak bir hale koymuşsa, yapılması kesinlikle büyük bir tehlikeyi veya ağır bir zararı da doğuracaksa ve bütün bunlara rağmen amirden yeni bir emir almaya durum ve zaman uygun değilse, ast sorumluluğu üzerine alarak emri yeni duruma uygun bir tarzda değiştirerek yerine getirebilir. İlk fırsatta amire, yapılmayan veya kısmen yapılan emre dair bilgi verir.
Madde 41 - Bir amirin verdiği emir yapılırken daha büyük bir amirden önceki emre aykırı ikinci bir emir alınacak olursa, ikinci emri verene önceki emir bildirilir. Eğer daha büyük amir kendi emrinin yapılmasında ısrar ederse emir yerine getirilir ve birinci amire bilgi verilir. Eğer hal ve zaman daha büyük amire birinci amirin emrini bildirmeye uygun değilse duruma uygun emir kendi sorumluluğu altında yapılır ve amirlere bildirilir.
Madde 42 - Amirlerin hazır bulunmadıkları hallerde her üst, astının bizzat rastladığı disiplin kusurlarını düzeltmeye yetkilidir ve durumdan amirlerini haberdar etmeye mecburdur.
BÖLÜM 5
MÜRACAATLAR
Madde 43 - Her meslek mensubu resmi ve kişisel işlerinden dolayı müracaatlarını söz veya yazı ile en yakın amirden başlayarak sıra ile yapar. Müracaatlar takip edilerek ve bir karara bağlanarak sonucu müracaat sahibine bildirilir. Birden fazla memurun toplu olarak söz ya da yazı ile müracaatları yasaktır.
Madde 44 - Müracaat yazı ile yapılacaksa, yazılacak dilekçeler makamları boş yere meşgul etmemek için düşünülerek yazılmalı, istenilen şey akla yakın ve kanun ve kurallara uygun olmalıdır. Dilekçeler açık, kısa ve saygılı bir ifade ile yazılmalıdır. Sözlü müracaatlarda da aynı kural geçerlidir.
Madde 45 - Amirler astlarının sözlü veya yazılı olan her türlü müracaatlarını sakince ve iyi kalplilikle dinlerler ve incelerler. Bunlardan uygun olanlarını kendi yetkileri içinde ise kendileri sonuçlandırırlar. Yetkisi dışındakileri de gerekiyorsa kendi fikirlerini de yazarak daha büyük makama gönderirler.
BÖLÜM 6
ŞİKÂYETLER
Madde 46 - Her meslek mensubu gerek hizmete ve gerek kişisel işlerine ait kanun ve kuralların kendisine vermiş olduğu hak ve yetkilerin herhangi bir şekilde haksız olarak ihlalinde veya ihlal edildiğini sandığında şikâyet etme hakkına sahiptir.
Madde 47 - Şikâyet söz veya yazı ile en yakın amire yapılır. Eğer bu amirden şikâyet olunacaksa bir derece üstündeki amire yapılır ve bunun gibi her şikâyet edilen amir geçilir. Söz ile yapılan şikâyetler tutanakla tespit olunur.
Madde 48 - Toplu olarak şikâyet yasaktır. Bir veya birden çok olaylar, birden fazla kişinin şikâyetlerine sebep veya konu teşkil ediyorsa bunların her biri ayrı ayrı ya da yalnız başına şikâyet hakkını kullanabilirler.
Madde 49 - Şikâyet reddedildiği takdirde şikâyetçiye bu yüzden ceza verilmez. Ancak şikâyet ederken şikâyetçi bir suç işlemiş yani bir şikâyeti uydurmuş, bir iftirada bulunmuş, haksız bir şikâyet yapmış veya disiplin tecavüzü yapmışsa ayrıca sorumlu olur.
Madde 50 - Şikâyetler, itirazlar mutlaka incelenerek bir karara bağlanır. Bu karar şikâyet edene ve şikâyet edilene bildirilir.
Madde 51 - Amirin yüzüne karşı kendisinden şikâyet yasaktır. Ötede beride amirinden şikâyet edeceğini söylemek, işi dedikoduya çevirmek de cezayı gerektirir.
BÖLÜM 7
MESLEĞE KARŞI GÖREVLER VE NİTELİKLER
Madde 52 - Meslekte; her polis kendisine düşeni öğrenmeye ve öğrendiğini yerinde ve zamanında son gayretini kullanarak yapmaya mecburdur.
Madde 53 - Polis kendinden beklenilen görevlerini yapabilmek için mesleki bilgi, yüksek ahlak ve kuvvetli maneviyata sahip olmalıdır.
Madde 54 - Polisin ahlaki ve manevi nitelikleri şunlardır:
A) Cumhuriyete, yurda ve millete karşı sevgi ve bağlılık: Cumhuriyet, yurt ve millet polisin kutsal değerleridir. Bu değerlere yapılacak her türlü saldırıyı karşılamak, kırmak ve gerektiğinde bu uğurda canını vermekten çekinmemek her polisin borcudur.
B) İtaat: Polisin temelini teşkil eder. İtaat her astın amirinden aldığı emri, hiçbir kayıt ve şarta ve düşünceye bağlı olmaksızın ve en ufak bir tereddüt göstermeksizin canla başla yapması, kanun ve kuralların emrinden dışarı çıkmaması ve yasak edilen şeyleri yapmaması demektir.
C) Sebat ve dayanırlık: Bir görev yapılırken karşılaşılacak her türlü zorluklara ve yolsuzluklara katlanarak ve asla usanç ve yılgınlık göstermeyerek sessiz ve düzgün olarak göreve devam etmek ve hizmeti istenildiği gibi tamamlamaktır.
D) Cesaret ve yiğitlik: Tehlikeden asla korkmayarak ve gerektiğinde ölmekten çekinmeyerek işi görmek ve pek yürekli olmaktır. Korkaklık; polis için en büyük ve affedilmez bir kusurdur. Nefsini zarardan ve tehlikeden korumak için görevi bırakarak savuşmak veya ihmal etmek şiddetli cezayı gerektirir.
E) Canını esirgememek: Kendisinin, ailesinin rahatlık ve esenliğinin görevinin selametle görülüşüne bağlı olduğunu ve bunun için gerektiğinde ölmekten çekinmemek lazım geldiğini ve görevin büyüğünün ve küçüğünün bir olup her ikisinin nefsinden üstün olduğunu düşünerek gerektiğinde ve zamanında fedakârlık etmektir.
F) Görevseverlik: Görevinin neler olduğunu ve görülmesi için hangi araçların ne şekilde kullanılacağını bilmek, görevin zor ve sıkı zamanlarında yalnız kalmadığı hallerde bile kesin ve doğru karar verebilmek ve işi görmeye yetecek kadar kuramsal ve uygulamalı bilgi ve deneyim sahibi olmak, yorgunluk, uykusuzluk ve diğer mahrumiyetler gibi görevin olağan zorluklarına dayanmak, hastalanmamak ve zorluklara katlanmak için vücudu alıştırmak, alışık tutmak ve bunların hepsinde kendine güvenmeyi temin edecek yüksek yetenek kazanmak ve her an arttırmaya savaşmaktır.
G) İyi geçinmek: Bütün meslek arkadaşlarının kardeş olduğunu ve gerektiğinde aynı amaç uğrunda kanlarını akıtacaklarını düşünerek birbirlerini yürekten sevmek ve onurlarına saygı göstermek, edep ve terbiyeye uymayan işlerden ve şakalardan kaçınmak ve daima mertçe hareket etmektir. Her memur, arkadaşının keder ve sevincine ortak olmalı ve gerektiğinde onu öğütleyerek ahlâksızlıktan ve her türlü tehlikeden korumalıdır. Arkadaşını kötü yola sürüklemenin, kabahatini örtbas etmeye çalışmanın mesleğe ve sonra insanlığa kötülük etmek olduğunu her polis bilmelidir. İyi geçinmek için gerekli olan şartlardan biri de daha çok çalışanları ve bu yüzden sevilenleri kıskanmamaktır.
H) İyi ahlak sahibi olmak: Polisin ahlakı ve yaşayışı kusursuz olmalıdır. İçki içmekten, uyuşturucu madde alışkanlığından, kumardan veya bunlara alışmış kimselerin arkadaşlığından kaçınmalıdır. Bu alışkanlıklar görevin yapılışına engel olur. Yaşayışı, sağlığı, azmi ve cesareti bozarlar, namusu lekelerler. Manevi şahsiyeti öldürürler ve daima cezayı gerektirirler. Bunlar gibi ikiyüzlülükten, göz boyamaktan, kişisel arzular ve istekler peşinde koşmaktan, yalakalıktan, aklını herkesin yükseğinde görerek kendini beğenmekten, şöhret için iyi sayılmayacak derecede hırs göstermekten nefsini koruyup çekinmelidir.
Her ne kadar yükselmek, takdir ve maddi mükâfat görmek, onur ve şan kazanmak arzusu her polisin kalbinde yer tutmalı ise de bunları, doğruluktan şaşmayacağı bir çalışma ile elde etmek mertlik ve namus gereğidir.
I) Sır saklama: Polis her yerde mücadele ettiği düşmanlarının kendisini gözleyip beklemekte olduklarını hesap edip görev ve hizmete ait hususlarda hiçbir kimseye sır vermemeli ve mesleğe ait sözler sarf etmemelidir. Hiçbir husus için hiçbir yerde atıp tutmamalı, herhangi bir şeyi büyüterek veya ekleyerek dağıtmaktan sakınmalı, doğruluktan asla ayrılmamalıdır.
J) Emel ve fikir birliği: Görevinin korunması ve yapılması uğrunda tek vücut gibi çalışmak polisin en değerli özelliğidir. Bu özellik başlı başına bir kuvvettir. Bu birlik, bir vücut gibi çalışma gereğinin toplumun fikrinde ve yüreğinde yer bırakmasından ve toplumun menfaatinin kendi menfaatinden daha üstün ve aziz olduğunu takdir etmekten doğar. Her uygun zamanda, polisin onurlu hatıraları ve şerefli vakaları sebebiyle ün kazanmış fedakâr polis mensuplarının adları saygıyla anılmalı ve bu şekilde meslek içindeki birlik ve kardeşlik kökleşmelidir.
K) Birbirlerine yardım: Polisin bir ülkü ve aynı vazifede birleşmiş olan fertlerinin birbirlerine yardımları ortak görevlerinin en iyi şekilde yapılmasını temin edeceği gibi arkadaşlık bağlarını da kuvvetlendirir. Polis; görev sırasında ve görev dışında kendi arasında yardımlaşacağı gibi görevi gereği halka da yardımda bulunmalı ve daima iyiliği sevmeli ve yapmalıdır.
L) Tavır ve hareket: Bir polisin değerini arttıracak, kendisini tanıttıracak ve sevdirecek en yüksek özelliği terbiyeli, ağırbaşlı, ciddi olmasıdır. Polisin duruşu mertçe, hareketleri akıllı, dürüst, dili ve sözü özüne uygun ve serbest olmalıdır. Kıyafet; tavır ve hareketi takviye eden unsurlardandır. Her polis mensubu; tavır ve hareketini kıyafetine, üniformasının şerefine uygun bulundurmaya mecburdur.
M) İntizamseverlik: İntizam, görevin noksansız yapılmasını sağlayan ilk araçtır. Polis görevini düzgün işleyen bir saat gibi dakikası dakikasına yapmayı alışkanlık haline getirmeli ve özel işlerinde de daima tertipli ve düzgün bulunmalıdır.
N) Sağlıklı olmak: Polislik mesleği, mensuplarından tam bir sağlık ve dinçlik ister. Sağlık; temizliğe, spora, her hususta ölçülülüğe uymakla korunur. Sağlığını korumayan ve bu yüzden renksiz, kansız, cılız, gevşek kalan memur görevini yapamaz. Cezasını hem kendisine, hem mesleğine, hem de ailesine çektirir. Hiçbir memur bu hataya düşmemeli, kendisine iyi bakmalıdır.
O) Temizlik: Sağlığın korunmasında en önemli etkendir. Sağlık, temizlikle beraber yürür. Her memur kalkar kalkmaz yatağını havalandırmalı ve gayet temiz tutmalıdır. Açık havada birkaç derin nefes almak, sistemli beden hareketi yapmak suretiyle vücudunun gevşekliğini gidermek, bol su ve sabunla kirlenen organlarını yıkayıp temizlemek; bu hareketi görev dönüşlerinde, yemeklerde tekrarlamak, günlük duş, haftalık banyo, kış günleri ıslak bez ovunmaları yapmak, mide ve bağırsakları doldurmamak, kısacası sağlığını bozacak, hastalık getirecek hal ve hareketlerden kaçınmak lazımdır.
|