Bu temel önemdeki sorunun anlaşılmasını kolaylaştırmak için Lenin’in emperyalist ekonomistlerle tartışmasının bu konuya ilişkin bölümünü paragraf paragraf ele almakta yarar var. Tartışmanın özü ve bu çerçevede Lenin’in temel fikri kısaca şudur. En tam bir siyasal bağımsızlık bile, kendi başına alındığında, mali sermayenin bu siyasal açıdan bağımsız devlete yayılmasına, onu iktisadi ve mali yönden kendi denetimine almasına engel değildir. Böyle olduğu içindir ki, emperyalizm çağında mali sermayenin iktisadi ve mali hakimiyet gücünü gerekçe göstererek, bu ekonomik etkene dayanarak,(201)ezilen ya da sömürge ulusların sosyalizm olmaksızın siyasal açıdan bağımsızlıklarını kazanamayacaklarını iddia etmek, teorik açıdan yanlıştır. Lenin, emperyalist ekonomistlerin bir ulusun siyasal köleleştirilmesi sorunu ile mali sermayenin ekonomik yayılmasını birbirine karıştırdığını, bunun teorik sorunlara darkafalıca yaklaşmak anlamına geldiğini belirtikten sonra, birbirine karıştırılan şeyleri ayrıştırmak üzere, açıklamalarına şöyle başlıyor: “Ekonomik yönden emperyalizm tekelci kapitalizmdir. Tam tekele ulaşmak için, yalnızca (belli bir devletin) iç pazarında değil, ama aynı zamanda dış pazarlarda, tüm dünyada her türlü rekabet saf dışı edilmiş olmalıdır. 'Mali sermaye çağında' yabancı bir ülkede rekabetin saf dışı edilmesi ekonomik bakımdan olanaklı mıdır?. Elbette olanaklıdır. Bu, rakibin mali bakımdan bağımlı hale getirilmesiyle, hammadde kaynaklarının ve sonunda bütün işletmelerin ele geçirilmesiyle yapılır." Siyasal bakımdan bağımsız bir ülkeye pekala ekonomik bakımdan boyun eğdirilebilir. Bu aynen, bir ülkede en tam bir siyasal demokrasi olsa bile, sermayenin buna rağmen bu ülkede kendi egemenliğini tam olarak kurabilme olanağı gibidir. Devam ediyor Lenin: “Amerikan tröstleri, emperyalizm ya da tekelci kapitalizm ekonomisinin en üst ifadesidir. Bunlar, hasımları saf dışı bırakmak için yalnızca ekonomik araçlara baş vurmakla yetinmezler, sürekli olarak siyasal, hatta suç sayılan yöntemlere baş vururlar. Ne var ki, tröstlerin, salt ekonomik yöntemlerle kendi tekellerini kuramayacaklarına inanmak çok büyük bir hata olur.” Gerçeklikte, emperyalizm, elbette salt ekonomik araçlarla iş görmüyor. Ama Lenin burada sorunu soyut teorik mantık çerçevesinde, bir teorik soyutlama düzeyinde ele alıp tartışıyor. Siz, emperyalizmin kullanmaktan elbette geri durmayacağı her türlü ekonomi-dışı yönteme, sahip bulunduğunuz siyasal bağımsızlığınızı kullanarak engel olabilirsiniz. Ama bu, salt eko(202)nomik ve mali yöntemler kullanarak ekonominize yayılmasını yine de engelleyemez. Çünkü kapitalizmin iktisadi mantığı içerisinde bunun hiçbir engeli yoktur. Yeterince açık sanıyorum. Tröstler, gerçek yaşamda, her türlü başka yöntemi kullansalar bile, bu onların salt ekonomik yöntemlerle hareket etmeleri durumunda, kendi tam egemenliklerini kuramayacakları anlamına gelmez. Bu ekonomik bakımdan olanaklıdır, ama yaşam içerisinde ekonomi kendi saflığı içerisinde hükmünü yürütmüyor, ekonomi beraberinde politikayı, beraberinde kültürü, beraberinde diplomasiyi, beraberinde donanmayı, militarizmi ve savaşı kaçınılmaz olarak getiriyor. Gerçek yaşamda bunlar hep içiçe gidiyor, egemenlik araçları olarak. Ama bir an için diyelim ki en tam bir siyasal bağımsızlık elde ettiniz ve hiçbir yabancı devlet benim iç siyasal-hukuksal düzenime karışamaz, benim belirlediğim yasa ve kuralları çiğneyemez dediniz. Eğer kapitalist dünya ilişkileri içerisinde iseniz, ve eğer iktisadi ve mali bakımdan zayıfsanız, çok geçmeden sizden iktisadi, mali, teknik ve benzer açılardan güçlü olan emperyalistlerin iktisadi ve mali egemenliği altına yeniden girmeye başlarsınız. O egemenliğin altına bir kez girdiniz mi, elbetteki çok geçmeden hayat hükmüne icra eder, bu beraberinde başka egemenlik biçimleri getirir. Devam ediyorum: “Ne var ki, tröstlerin, salt ekonomik yöntemlerle kendi tekellerini kuramayacaklarına inanmak çok büyük bir hata olur. Gerçek, bunun ‘elde edilebilirliği'ni gösteren bir çok kanıt sağlıyor: Tröstler, hasımlarının kredisini bankalar aracılığıyla baltalarlar (tröstlerin sahipleri, hisse senetlerini satın alarak, bankaların sahipleri haline gelirler); hammadde elde etmelerini baltalarlar (tröstlerin sahipleri, hisse senetlerini satın alarak, demiryollarının sahipleri haline gelirler); belli bir süre için tröstler maliyetin altında satış yaparlar, bir rakibi yıkmak ve sonra onun işletmelerini, hammadde kaynaklarını (madenler, topraklar ve benzeri) satın almak üzere milyonlar(203)harcarlar.” Salt ekonomik araçlar üzerinden konuluyor sorun, buna özellikle dikkat edin. Yani salt ekonomik araçlarla bir ulusa, bir ülkeye nasıl boyun eğdirilebilineceği, dahası o pazarda öteki bir rakip emperyalist devletin ya da tekelci grubun nasıl saf dışı edilebileceği ortaya konuluyor. Kapitalizmde bunların salt ekonomik yöntemlerle bile olanaklı olabileceği anlatılıyor. Zaten Lenin’in amacı, genel teorik soyutlama içinde ele alındığında bunun pekala olanaklı olduğunu gösterebilmek. Zira emperyalist ekonomistler mali sermayenin iktisadi kudretini gerekçe göstererek ezilen ve sömürge uluslar için siyasal bağımsızlığın olanaksız olduğunu ya da bunun ancak sosyalizm ile olanaklı olabileceğini iddia ediyorlar. Lenin ise, kapitalizm koşullarında bu ikisinin, siyasal bağımsızlık sorunu ile ekonomik bağımsızlığın iki farklı şey olduğunu, bunların bir tutulamayacağını göstermeye çalışıyor. Nitekim sonuca geliyor ve şunları söylüyor: “İşte size, tröstlerin gücünün ve genişlemesinin salt ekonomik bir tahlili. İşte size, genişlemenin salt ekonomik yolu: fabrikaların ve işletmelerin, hammadde kaynaklarının kapatılması.”
Dostları ilə paylaş: |