3.2 ABP UYGULANMAMASI HALİNDE OLASI ÇEVRESEL GELİŞİM (HİÇBİR ŞEY YAPMAMA DURUMU)
SÇD ekibi tarafından, taslak plan olmadan, şehirdeki çevrenin ne şekilde gelişeceği analiz edilmiştir.
İklim Faktörleri ile bağlantılı olarak, CO2 emisyonlarının azaltılması için hiçbir önlem alınmaması durumunda, şu üç sektörde CO2 emisyonlarını artırıcı bir “her zamanki gibi uygula” modelinin uygulanacağı öngörülür: %17 Konut, %30 Ticaret/İmalat ve %32 Ulaşım. Özellikle şehrin mikro-ikliminde bu artışa ilişkin çok az kanıt olsa da daha geniş iklim değişikliği senaryosunun bir parçası olarak çok sayıda olumsuz iklimsel etki olabilir.
Toprağın korunması ve yönetimi için, ABP’de özel bir Politika/Önlem yer almamaktadır. ABP uygulansa da uygulanmasa da, Ankara ilinin gelecekteki gelişim eğilimlerinde herhangi farklı bir perspektif öngörülmememektedir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Su Çerçeve Direktifi’nde sözü edilen çeşitli su kütlelerinin durumunun korunması veya geliştirilmesi ile yükümlüdür. AB Müktesebatı’nın devlet düzeyinde takip edilmesi ile su havzası yönetimi yaklaşımı benimsenerek daha kapsamlı - asıl ihtiyaçlarla kıyaslandığında çok daha yavaş olsa da - bir su yönetimi geliştirilmelidir. Ayrıca, kanalizasyon ve yağmur sularıiçin toplama, arıtma ve bertaraf şebekesindeki mevcut kapasite kısıtlamalarının ele alınması için çeşitli mühendislik projeleri başlatılmış olsa da, doğru bir gelişim yönetimi bu yükümlülüğün kilit bir parçasını oluşturmalıdır. ABP uygulanmadığında, kentsel su yönetiminin çeşitli unsurları kapsamında, konuyla İlgili bazı iyileştirmeler meydana geleceği varsayılabilir.
ABP’de, İklim Değişikliği (3.1.6), Turizm (3.2.5) ve Tarım (3.2.4) ile İlgili bazı önlemlerle çok az ilgisi bulunan Ekosistemler ve Biyoçeşitlilik için özel Politikalar/Önlemler yer almaz. Önerilen ABP ve Önlemleri uygulanmazsa, 3.1.6 ve 3.2.5 no’lu önlemlerle takip altında olan hassas alanlar daha iyi bir şekilde korunamayacağı için, yaşam ortamlarında daha fazla kayıp ve azalma olması mümkündür. Ayrıca, böcek ilaçlarının ve kimyasal maddelerin kullanımının devam etmesi nedeniyle, bireysel flora ve fauna türleri de yok olma ile karşı karşıya gelebilir (Önlem 3.2.4).
Bazı ABP Politikalarında/Önlemlerinde Ankara ilinin yerleşim modeli tüm bileşenleri (alansal dokular, kent sistemi, şehrin peyzajı, vb.) ile birlikte ele alınır (Bkz. özel Dayanak, Bölüm 2.5). Bununla İlgili olarak, ABP uygulanmadığı takdirde, bütün yerleşimlerin ve kent sisteminin, gelişim ve yoğunlaşmadan dolayı daha fazla baskı altına gireceği ve Ankara’nın çevresel, ekolojik, sosyal, rekreasyonel ve estetik özellikleri üzerinde önemli olumsuz etkiler meydana geleceği söylenebilir.
Hareket açısından, ABP, özel taşıt kullanımından daha sürdürülebilir ulaşım biçimlerine geçişi teşvik etmeye ve yol için ayrılan alanların, özel araçlardan ayrı, yeniden dağılımını desteklemeye devam edecektir. Planın ve proaktif politikalarının olmaması durumunda, şehirde özel taşıtların sıkışıklık yaratmaya devam etmesi olasılığı bulunmaktadır. Ayrıca, gürültü ve hava kirliliği artışının devam etmesi de beklenmektedir. Planın yokluğu, toplu taşıma, yürüme ve bisiklet gibi ulaşım biçimlerine geçiş potansiyelinin de kaybedilmesine neden olacaktır. Bu ulaşım biçimleri için artırılmış bir türel dağılım (modal share) ile, şehirde kirliliğin azaltılmasına ve genel olarak daha sağlıklı bir çevre oluşturulmasına katkıda bulunulabilir.
Kültürel miras açısından ise ABP, bu alandaki mevcut politikaları sürdürmeye devam edecek ve daha da geliştirecektir. Önerilen planın ve politikalarının uygulanmaması, korunan yapıların tarihi doku ve karakterinde kayıplara yol açabilir ve Arkeolojik Alanlar’daki sahaların yeniden gelişim standartlarının yok olmasına neden olabilir. Dolayısıyla, yeri doldurulamaz olan dokuda bir kayıp yaşanmasına, şimdiki ve gelecek nesiller için ve Ankara’yı ziyarete gelen kişiler için olumsuz bir durum oluşmasına yol açacaktır.
BÖLÜM 4: ABP İLE BAĞLANTILI, ULUSAL VE ULUSLARARASI ÖLÇEKTE OLUŞTURULMUŞ ÇEVRE KORUMA HEDEFLERİNE İLİŞKİN BİR AÇIKLAMA
Bu bölümde, kilit çevre politikası hedeflerine ve ABP hazırlığı kapsamında önemli bulunan ilgili çevresel düzenlemelere genel bir bakış sunulmaktadır. Ayrıca, sunulan çevre politikası hedefleri (belirlenmiş olan “çevre sorunları” ile birlikte – bkz. Bölüm 3.1), potansiyel ABP etkilerinin (Bölüm 5) değerlendirilmesi için de bir SÇD referans çerçevesi oluşturur. Her bir çevre bileşeni için hedefler belirlenir ve tablo ve/veya notlarla rapor edilir.
Analizlere dayalı olarak, ABP’nin ilgili bütün hedeflerle sinerji içinde olduğu sonucuna varılabilir. Dolayısıyla, etkili bir ABP uygulaması hedeflere ve amaçlara ulaşılabilmesine destek olacak ve böylece bu SÇD’de ele alınan bütün kilit konular için durumun iyileştirilebilmesini sağlayacaktır.
1. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EĞİLİMLERİ– AFET ve RİSK YÖNETİMİ
Türkiye, UNFCCC’ye (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) 24 Mayıs 2004 tarihinde, Kyoto Protokolü’ne ise 26 Ağustos 2009 tarihinde taraf olmuştur. Ek-B Tarafı olmayan Türkiye’nin herhangi bir miktar azaltım yükümlülüğü bulunmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Genel ancak farklılaştırılmış sorumluluklar ilkesi çerçevesinde, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeleye ilişkin ulusal vizyonu, iklim değişikliğine ilişkin hedefleri kendi kalkınma politikalarına tam olarak entegre eden, enerji verimliliğini yaygınlaştıran, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artıran, kendi özel şartları dahilinde iklim değişikliği ile mücadele çabalarına aktif olarak katılan ve vatandaşlarına düşük karbon yoğunluğu ile yüksek bir yaşam kalitesi ve refah sağlayan bir ülke olabilmektir. Bu amaçla, Türkiye UNFCCC Tarafları ve özellikle Avrupa Birliği (AB) ile işbrliği yaparak, iklim değişikliği ile mücadelede ulusal ve yerel düzeyde politikalar geliştirmekte ve uygulamaktadır.
İklim Değişikliği ve Afet/Risk yönetimi bileşenleri için gerekli çevre hedefleri aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : İklim Değişikliği ve Afet/Risk Yönetimine Ilişkin Çevre Hedefleri
Çevre Bileşeni: İKLiM DEĞiŞiKLiĞi – Afet ve risk yönetimi
|
Çevresel Hedefler
(Kaynak/Belge)
|
Göstergeler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin notlar
|
Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Eylem Planı (ÇŞB, 2014-2023)
İklim değişikliğine adaptasyonun mevcut stratejilere, planlara ve mevzuata entegrasyonunun sağlanması
İklim değişikliğinin yol açtığı taşkın, sel, çığ, toprak kayması gibi doğal afet risklerinin belirlenmesi
İklim değişikliğinin yol açtığı doğal afetlere yanıt vermek açısından yerel kamu kuruluşlarının kapasitelerinin artırılması.
Iklim değişikliği nedeniyle Oluşabilecek afet riskleri ile mücadelede toplum temelli bir afet yönetimi oluşturulması.
|
Ulusal iklim değişikliği politikalarının uygulanmasına ilişkin performans göstergeleri.
Ulusal afet ve risk yönetimi politikalarının uygulanmasına ilişkin performans göstergeleri.
|
ABP, iklim değişikliği konusunu, Farkındalık Artırma (3.1.1) ve hassas alanların korunması (3.1.6) ile İlgili iki genel Politika formüle ederek tanır. ABP, İklim Değişikliği ve Afet/Risk Yönetimi konusunu, daha özel ve özgün politikalar ve önlemler tanımlayarak, açık bir şekilde değerlendirmez.
Güncellenmiş/revize edilmiş ABP’nin, iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan/artan tehditlerin ve risklerin ve aynı zamanda bunlara yönelik azaltım ve uyum çalışmalarının AÇIK bir şekilde belirlenmesi konusunu özellikle değerlendirmesi gerekir. Yani, iklim değişikliğinin durumuna ilişkin ABP hedefleri/öncelikleri ile potansiyel afetler arasındaki sinerjileri ele alması gerekir.
|
2. JEO-YAPI ve TOPRAKLAR
Jeo-yapı ve Toprak bileşenleri ile İlgili çevresel hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Jeo-Yapı ve Zemin bileşenlerine Ilişkin Çevre Hedefleri
Çevre Bileşeni: jEO-YAPI ve TOPRAKLAR
|
Çevresel Hedefler
(Kaynak/Belge)
|
Göstergeler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin notlar
|
Çevresel Etki Değerlendirmesine ilikşin Yönetmelik (29186 sayılı ve 25.11.2014 tarihli Resmi Gazete)
Ek 5 Madde 3’e göre: “Hassas Yerler”
Tarım arazileri, korunması gereken alanlar kategorisine girer.
Yağmur suyu taşkınlarının minimuma indirilmesi için doğal yağışın şehir peyzajı kapsamındaki su tabakasına infiltrasyon alanının korunması veya geliştirilmesi
Yeşil alanlar oluşturmaktansa, terkedilmiş endüstri bölgelerinin yeniden kullanımı terhich edilmelidir.
Toprak kayıplarının minimuma indirilmesi
|
Önceki alana göre kentsel arazi yüzdesi
Terkedilmiş endüstri bölgesi gelişimi toplam alanı
Kentsel saçaklanma ve nüfus artışı
Kentsel saçaklanma ve büyüme sırasında yoğunluk, süreklilik, kümeleşme ve gruplaşma
Yeni tarım topraklarının %’si
Kaybedilen tarım topraklarının %’si
|
Kontrolsüz kentsel saçaklanma, şehirlerin hızla büyümesine, geniş alanlara yayılmasına ve bütün kentsel ve kırsal toplulukların ekonomik ve sosyal olarak domine edilmesine neden olur; sonuç olarak, metropol alanlar içinde kalan doğal kaynaklar hızlı bir tüketim sürecine girer.
Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülke metropollerinde, hızlı nüfus artışı nedeniyle plansız ve kontrolsüz büyüme olarak meydana gelir.
Süreksizliği de içeren düşük yoğunluklu yapılaşma şeklindeki kentsel saçaklanmaya yol açması nedeniyle, metropol saçaklarındaki kentsel gelişme sürdürülebilir kentsel gelişme için tehlike oluşturur ve toprak, su, enerji ve diğer kaynakların tüketimi ile oluşan atıklarda artış olmasına yol açar. Bu süreçte, öncelikli bir doğal kaynak olan toprak veya ekosistemin sürekliliği, amaç dışı kullanım nedeniyle bozulma tehlikesi altına girer.
Toprağın “yanlış kullanımı”nın nedenlerini sınıflandırmak mümkündür; toprağın tarım dışı amaçlar için kullanılması, genellikle kentleşmede, tarım dışı sektörlerdeki gelişmelerde, büyük altyapı yatırımlarında ve idari amaçlı kullanımda olur (Doğru, 2002; Yılmaz, 2001). Kentsel gelişim süreci ile birlikte kensel alanlarda edinilen gelirler, tarımdan elde edilen gelirden daha yüksek olduğu ve daha düşük risk taşıdığı için, tarım alanları hızla kentsel kullanıma ve konut kullanımına dönüşmektedir; kırsal alanlardaki topraklar arazi rezervleri olarak düşünülmektedir.
|
|
Depremsellik
|
Ankara Deprem senaryosuna göre alınması gereken öncelikli önlemler, consist of preparing İl Master Planları hazırlanmasını ve inşaat alanları tahsisi sırasında deprem risklerini artırıcı kararlar almaktan kaçınılmasını içerir. Alınacak önlemler arasında şunlar da bulunmaktadır: zayıf zeminli alanlara çok katlı binalar yapılmamalıdır; inşaat izni zemin stabilitesi ile sıkı bağlantılı olmalıdır. Okul ve hastane gibi kamu binaları dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir ve güçlendirilmelidir.
Hasköy Havaalanı etrafındaki gecekonduların yıkılmasını ve yenilenmesini de içeren kentsel dönüşüm projeleri, deprem önleme ve depreme karşı korunma açısından bir fırsat olarak düşünülmelidir.
Ankara'nın tıpkı İstanbul'da olduğu gibi mikro bölgeleme haritasının çıkarılması, yapı tiplerine göre bina istatistik ve sayımlarının yapılması, yerleşim birimlerine göre hasar tahminlerinin yapılması gerekmektedir.
|
Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara dair Yönetmelik (27605 Sayılı ve 08.06.2010 Tarihli Resmi Gazete)
Madde 5.c’de, “Tarım faaliyetleri nedeniyle oluşan toprak kirliliğinin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için alınacak önlemler GTHB ve ÇŞB işbirliğinde belirlenecektir. Önlemler il yönetimleri tarafından uygulanır.” denmektedir.
Toprak kayıplarının minimuma indirilmesi
|
Erozyon alanların/erozyona eğilimli alanların %’si
Toprak kayması alanları/toprak kaymasına eğilimli alanlar
Toprak kirliliği (noktalar ve yayılma alanları)
|
Tarıma elverişsiz alanların tarım arazisi olarak kullanılması, toprak kompozisyonu ve stabilitesi üzerinde son derece olumsuz etkiler yaratabilir. Benzer şekilde, toprak kirliliği de erozyonu hızlandıran etkilerden birini oluşturur. Sanayi atıkları, yanlış gübreleme ve tarımda hatalı kimyasalların kullanımı toprağın kirlenerek doğal dengesinin bozulmasına sebep olmaktadır. Bu durum toprağın verimsizleşmesinin ve tarım alanlarının kullanılamaz hale gelmesinin de önünü açar, erozyona zemin hazırlar. Erozyon üzerinde insan etkilerinin artmasının temel sebebi, mevcut tarım alanlarının sağlıklı kullanılamaması sebebiyle artan üretim ihtiyacını karşılamak için yeni tarım alanlarının açılmasıdır. Üretim ihtiyacı, insanların doğal mera alanlarını ve bitki örtülerini bozarak yeni tarım alanları açmalarını ya da tarım alanlarını genişletmelerini zorunlu kılmıştır. Bu alanların yağışlı bölgelerde yağmur suları ile kurak bölgelerde ise esen rüzgârlarla aşınıp taşınarak kullanılamaz hale gelmesi, doğal erozyondan kat kat daha fazla toprak kaybına sebep olmaktadır.
|
3. SULAR VE YERALTI SULARI – ATIKSU YÖNETİMİ
Ankara Bölge Planı’ında üç eksen vardır ve alt vizyonu; çevreye duyarlı, doğal kaynakları koruyan ve yeşil Ankara olan Ankara’da Çevre ekseni, su ve atıksu yönetimi ile ilgili performans göstergelerine sahiptir. Bunlardan biri, bütün belediye içinde atıksu ve içme suyu arıtma tesislerinden hizmet alan nüfusun oranıdır. Ayrıca, su kaynaklarının korunması amacıyla; tarımsal üretimde kullanılan pestisitlerin ve kimyasalların azaltılması ve tarımsal atıkların iyileştirilmesi ve güvenli bertarafına yönelik faaliyetler de diğer göstergelerdir.
Temiz üretim teknolojileri kullanan tesislerin sayısının artırılması da Ankara Bölge Planı’nda belirtilen bir diğer önemli göstergedir.
Dolayısıyla, Ankara Bölge Planı, daha önceden, bölge için dikkate alınacak suya ilişkin bazı özel göstergeler/önlemler belirlemiştir.
Ankara’da şimdiye kadar su kalitesine dair tespit edilmiş herhangi bir sorun olmasa da, sürdürülebilirlik ve su kalitesi için mevcut su kaynaklarının korunması şarttır ve ASKİ’nin su kaynaklarını koruma yönünde planlar uygulamaya devam etmesi gerekmektedir (örneğin, kimyasal gübre kullanan çiftçiler için ve atıksu üreten endüstrilerin AAT’leri olması).
Su kaynaklarının korunmasına yönelik ulusal stratejiler vardır, bunlardan en önemlisi: Ulusal Havza Yönetim Stratejisi’dir (GTHB, 2014-2023). Daha önceki bir belge olan Atıksu Arıtma Eylem Planı (Çevre Bakanlığı, 2008-2012) da genel bir hedef belirlemiştir: yeraltı, yüzey ve kıyı sularının izlenmesi, kirliliğin minimum indirilmesi ve önlenmesi. Eylem Planı, temelde, farklı büyüklüklerdeki yerleşim alanlarına hizmet veren atıksu arıtma tesislerinin sayısının artırılmasını şart koşmaktadır. (yani, 2012 yılına kadar, nüfusu 50,00- 100,000 olan yerleşim yerlerinde atıksu arıtma tesisinden hizmet alan kişi sayısının %90’a kadar çıkarılması) AAT’lerin sayısı artsa da, Eylem planında şart koşulan hedeflerin tamamı henüz yerine getirilebilmiş değildir, dolayısıyla Tablo’da da gösterildiği gibi Ankara’da yeni AAT’ler yapılması ve işletilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de suya ilişkin koruma mevzuatları için şart koşulan bazı ulusal veya yerel düzenlemeler ve hedefler vardır. Bu bölümde, bunların su kaynaklarının ve kalitesinin korunması ile en ilgili olanlarına ve en önemli olanlarına kısaca değinilmiştir.
-
Su Çerçeve Direktifi
2000/60/EC No’lu Su Çerçeve Direktifi’nin (WFD) amacı, iç suların, geçiş sularının, kıyı sularının ve yeraltı sularının korunması için bir çerçeve oluşturmaktır. Bu, Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanmış olan su mevzuatına ilişkin en önemli çıktılardan biridir. Nehir havzası yönetimi, su yönetimi için tek bir sistemdir ve tek su yönetimi sistemi için en iyi model olarak kabul edilmektedir; idari veya politik sınırlara göre yönetim yerine, nehir havzası ile yönetim - doğal coğrafi ve hidrolojik birim -.
Su Çerçeve Direktifi, sürdürülebilir su yönetiminin sağlanabilmesi için gerekli olan başlıca etmenleri sağlar. AB, Su Çerçeve Direktifi ile - bazıları ulusal sınırlardan geçecek olan - her bir nehir havzası bölgesi için, bir “nehir havzası yönetimi planı” oluşturulması ve her altı yılda bir güncellenmesi gerekeceğini ve bunun aşağıda sıralanan koordinasyon gereksinimleri için bir içerik sağlayacağını belirtmektedir.
-
Su koruması kapsamının bütün suları, yüzey sularını ve yeraltı sularını içerecek şekilde genişletilmesi
-
Belirlenmiş bir son tarihte bütün sular için “iyi durum”a ulaşılması
-
Nehir havzalarına dayalı su yönetimi
-
Emisyon limit değerleri ve kalite standartları için "Karma yaklaşım"
-
Doğru fiyat alınması
-
Vatandaşların daha fazla dahil edilmesi
-
Mevzuat düzenlenmesi
21 Aralık 2009’da, katılım müzakereleri kapsamında çevre bölümü açılmıştır. Buna göre, Türkiye, bütün su mevzuatı çalışmalarının 2009 ve 2013 yılları arasındaki uyum programı kapsamındaki Su Çerçeve Direktifi kapsamında gerçekleştirileceğini taahhüt etmiştir..
Su Çerçeve Direktifi, “Su Havzalarının Korunması ve Yönetim Planlarının Hazırlanmasına ilişkin Yönetmelik”7 ile Türk ulusal yasal çerçevesine aktarılmıştır ve gereksinimlerinin uygulanması, su havzalarının korunması ve nehir havzası yönetimi ile birlikte Yüzeysel Su Kalitesi Yönetimi Yönetmeliği uyarınca gerçekleştirilir.
Su Çerçeve Direktifi uyarınca nehir havzası yönetim planları hazırlanması ve uygulanması için aşağıdakilerin yerie getirilmesi gerekir:
-
Nehir havzası alanlarının karakterizasyonu;
-
Insan faaliyetlerinin önemli baskıları ve etkileri;
-
Koruma alanlarının belirlenmesi ve haritalanması;
-
İzleme ağının haritalanması;
-
Çevresel hedeflerin listelenmesi;
-
Ekonomik analiz;
-
Tedbir Programı hazırlanması;
-
Özet de içeren çok daha detaylı planlar hazırlanması;
-
Kamuyu aydınlatma ve kamuya danışma önlemlerinin özetlenmesi;
-
Havza yönetiminden sorumlu makamların listelenmesi;
-
Halktan bilgi ve yorum alabilmek için iletişim noktaları ve prosedürleri belirlenmesi;
-
Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği
Bu yönetmeliğin amacı, tarımsal kaynaklı nitratın suda neden olduğu kirlenmenin tespit edilmesi, azaltılması ve önlenmesidir. Bu yönetmelik, yeraltı, yer üstü suları ve topraklarda kirliliğe neden olan azot ve azot bileşiklerinin belirlenmesi, kontrolü ve kirliliğin önlenmesi ile ilgili teknik ve idari esasları kapsar.
İlgili bakanlıklar (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) suyun ve toprağın fiziksel ve çevresel özellikleri ile azot bileşiklerinin suda ve topraktaki miktarlarını dikkate alarak kirliliği tespit etmeyi amaçlar.
Bu yönetmelik ile, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı koordinasyonunda ilgili kuruluşlar tarafından bütün sularda kirlenmeye karşı genel bir korunma düzeyi sağlamak amacıyla iyi tarım uygulama esasları oluşturulur.
Tarımsal kaynaklı nitratın sularda yarattığı kirlenmenin boyutunu belirleyebilmek için seçilmiş ölçüm noktalarında yüzey ve yeraltı sularındaki nitrat miktarı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı koordinasyonunda Çevre ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca, oluşturulan izleme programları ile izlenir.
-
Yeraltı Suları Hakkında 167 sayılı Kanun
Yeraltı suyu kaynaklarının korunması ve yeni kuyular için izin çıkarılması, 62008, 0539 ve 16710 sayılı kanunlarla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün yetkisindedir.
Devlet Su İşleri’nin (DSI) yetkileri;
-
yeni kuyular açmak;
-
yeraltı sularının korunması ve kayıt altına alınması;
-
yeraltı sularının tahsisi;
-
6200 sayılı kanun ile yeraltı sularının araştırılması, kullanılması ve iyileştirilmesi.
Öte yandan, özellikle 167 sayılı Kanun’da, yeraltı sularının Devlet’in tasarrufunda olduğu; her tür araştırma, kullanım, koruma ve kayıt işleminin 167 sayılı kanunun maddelerine tabi olduğu vurgulanır. sınırların ve yapısal özelliklerin belirlenmesiyle, yeraltı suyu bölgeleri, “yeraltı suyu işletim bölgeleri” olarak ilan edilir. Yeraltı suyu işletme bölgelerinde yeni kuyu açılması DSİ’nin onayına tabidir. Kuyu açılmadan önce kuyu sayısı, konumu, derinliği ve diğer kriterler DSİ tarafından belirlenir. Şu işlemler öncesinde DSİ’nin bilgilendirilmesi gerekir:
-
su çekme amacıyla gerçekleştirilen, her tür delik, kuyu ve çukur için geçerli her tür sondaj faaliyeti
-
boyutu ve kesitine farketmeksizin, her tür galeri ve tünel kazısı
Yukarıdaki maddelere göre, su kaynaklarının korunduğu alanlarda gerçekleştirilen her sondajişlemi DSİ’nin onayına tabidir.
-
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik
İnsani tüketim amaçlı suların teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu ile suların kalite standartlarının sağlanması ile ilgili usul ve esasları düzenleyen bu yönetmelik, uyulması gerekli başlıca yasal belgelerden biridir. Bu Yönetmelik; ayrıca, kaynak suları ve kullanım sularının üretimi, pazarlanması ve denetlenmesi için de kurallar belirler.
Yönetmeliğin ana kriterleri, Su Kaynaklarının Korunması Planı ile bağlantılıdır; su kaynaklarının koruma altında olduğu alanlar, izlenecek su kalitesi parametreleri ve Sağlık Bakanlığı sistematik izlemesidir. İzlenecek olan parametrik değerler, göstergeler ve kontrol parametreleri, yönetmeliğin Ek’inde verilir. Bu yönetmelik ayrıca, su kalitesi kriterleri için istisnaları da belirtir. Su kaynaklarına yakın yerlerde inşa edilecek septik çukurlar, kirletici olarak gösterilmiş ve yönetmelikte ilkeler için septik çukurlar için özel düzenlemelerden söz edilmiştir.
Yönetmeliğin Ek I’i, içme-kullanma amaçlı kullanılan suların mikrobiyolojik ve kimyasal parametreleri için limitler belirlemiştir. Düzenli izleme ve rdayoaktif parameter limitleri için başvurulan gösterge parametreleri de bu Ek’te verilmiştir.
-
Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği
Tarımsal kaynaklı nitratın suda neden olduğu kirlenmenin tespit edilmesini amaçlayan bu yönetmelik, nitrat kirliliğinin belirlenmesi, azaltılması ve önlenmesi için kurallar koyar. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı, toprak ve bütün su kaynaklarındaki nitrat bileşikleri miktarını dikkate alarak kirliliğin tespit edilmesinden sorumludur. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda, farklı su kütlesi türleri için izleme programları hazırlanır.
-
Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği
Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği, kentsel atıksuların alıcı sulara deşarjına ilişkin standartları ve ilkeleri tanımlar.Yönetmeliğin amacı, kentsel atıksuların toplanması, arıtılması ve deşarjı ilkelerinin belirlenmesi ve böylece kontrolsüz endüstriyel sektörlerden kaynaklanan atıksu deşarjının olumsuz etkilerine karşı çevreyi korumaktır.Yönetmelik, nüfusa göre arıtma tesisi talebini belirler ve atıksuyun ve alıcı ortamın kalitesi açısından tasarım şartlarını belirler.
-
İçme Suyu Elde Edilen Veya Elde Edilmesi Planlanan Yüzeysel Suların Kalitesine Dair Yönetmelik
Bu yönetmelik temel olarak içme suyu elde edilen veya elde edilmesi planlanan yüzeysel sulara ilişkin ilkeler, bu suların kullanım suyu olarak kullanılabilmesi için uygulanması gereken arıtmanın sınıflarını ve kalite kriterlerini belirlemeyi amaçlar.
Bu yönetmelik, yeraltı sularına ve acı sulara uygulanmaz. içme ve kullanma suyu elde edilen veya elde edilmesi planlanan yüzeysel suların kategorileri bu yönetmelikteki ilkelere göre belirlenir. kategorilere göre belirlenmiş olan arıtma sınıflarına ayrıldıktan sonra, içme ve kullanma suyu elde edilen veya elde edilmesi planlanan yüzeysel suların, İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliği ile belirlenmiş olan standartlara uyması şarttır.
-
İçme Suyu Temin Edilen Akifer ve Kaynakların Koruma Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Tebliğ
Bu tebliğ 167 sayılı kanuna dayalıdır ve içme suyu temin edilen akifer ve kaynakların korunması için esaslar belirler. Akiferlerin fiziksel ve teknik özelliklerinin belirlenmesi ve mevcut su durumunun korunması için koruma alanları tespit edilmesi, bu tebliğin ana ilkesidir. Akifer türü, hidrolik iletkenlik ve yeraltı suyunun derinliği, jeolojik özellikler ve topografi, koruma alanlarının sınırını belirleyen kriterlerdir. Akiferin hidrojeolojik özellikleri hakkında bilgi edinebilmek için, gereken yerlerde sondaj delikleri ve loglar açılır. Önemlerine ve belirlenen şartlara bağlı olarak maksimum üç (3) tip koruma alanı vardır. Yıllık ortalama debisi 50 l/s ve üzerinde olan kaynaklar için mutlak, birinci ve ikinci derece koruma alanları tespit edilmelidir.
-
Su Havzalarının Korunması ve Yönetim Planlarının Hazırlanması Hakkında Yönetmelik
Türkiye’de su havzalarının yönetim planlarının hazırlanması ve onaylanması konusunda yetkili kurum Orman ve Su İşleri Bakanlığı’dır. Yönetmelik 2012’de yürürlüğe girmiştir ve deniz suları hariç, kıyı suları dahil bütün yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarının nicel, fiziksel, kimyasal ve ekolojik kalitelerini düzenleyerek, bütüncül bir yaklaşımla su havzalarının planlarının hazırlanması için kriterler belirler. Havza planlarının hazırlanması işlemleri Havza Yönetim Heyeti tarafından yürütülür. Heyet üyeleri, yerel yönetimlerin, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşturulur ve Heyet başkanı her bir havzanın Valisi(leri) olur. Planlar, altı yılda bir güncellenir.
Yönetmeliğin 11. Maddesinde, su verimliliği konusu vurgulanır ve yerel makamların su kayıplarını tespit etmesi gerektiği ve su kayıplarının ve kaçaklarının minimuma indirilmesi için teedbirler alması gerektiği belirtilir. Su dengesi, hem su üretiminde hem de tüketiminde dikkate alınmalıdır.
Havza planlarının amaçlarından biri çevresel hedeflerdir; örn. koruma alanları belirlenmeli, kayıtlı ve yerinde çevresel hedefler koyulmalıdır. Yönetmelikte de belirtildiği gibi, “iyi su durumu”na ulaşmak için her bir planda tedbir önerilerine yer verilmesi gerekir.
Su kalite ve miktarının izlenmesi, havza planları uygulamasının vazgeçilmez bir parçasıdır ve Bakanlık bu konudaki yetkili kurumdur. Herhangi bir kirlilik oluşması durumunda, kirletici Kirleten Öder İlkesi doğrultusunda sorumlu tutulacaktır.
-
Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Yönetmeliği
Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Yönetmeliği iyi durumda olan yeraltı sularının mevcut durumunun korunması, yeraltı sularının kirlenmesinin ve bozulmasının önlenmesi ve bu suların iyileştirilmesi için gerekli esasları belirleyen nispeten yeni bir yönetmeliktir (2012).
Yönetmeliğin 5. maddesi, hangi koşulda olursa olsun atık suların yeraltı sularına doğrudan deşarjını net bir şekilde yasaklar. Yeraltı suyu kaynaklarının kalitesi İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ilkelerine tabidir. Atıksuların, arıtılmış dahi olsa hiçbir koşulda, yeraltı suyu kütlelerine deşarjına izin verilmez. Aynı durum, Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliğinin Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan maddeleri ihtiva eden atık suların için de geçerlidir. Yeraltı sularının tarımsal faaliyetler sonucunda kirlenmiş olduğunun tespiti durumunda, Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği hükümlerine göre tedbirler alınmalıdır.
Madde 13’e göre; kuyu, pınar, kaynak, kaptaj, tünel, galeri ve benzeri için koruma alanları DSİ Genel Müdürlüğü tarafından belilenmelidir ve belirlenen koruma alanlarının haritasını hazırlanmalı ve beş yılda bir güncellenmelidir. Su kaynaklarının korunması amacıyla, su kaynaklarına elli metreden daha yakın mesafede hiçbir yapıya ve atık boşaltımına izin verilmez; kaynağın elli metre çevresi dikenli tel ile çevrilmelidir. Bu sınırlandırılmış alan gerektiğinde kamulaştırılabilir ve alan “koruma alanı” olarak belgelenir.
Bu alanda hiç bir faaliyete izin verilmez, alanın ayak izi revize edilebilir ve/veya Devlet su İşleri tarafından gerek görülmesi halinde ikinci bir koruma alanı tanımlanabilir. Bu ikinci koruma alanında, herhangi bir yerleşime izin verilmez. öte yandan, bu alan rekreasyonel faaliyetler için veya gezi amaçlı kulanılabilir. Alanda, yeraltı suyu kalitesine zarar verecek hiçbir faaliyete izin verilmez.
Tarımsal faaliyetlerde kullanılan bütün pestisitlerin, organizmalar içinde birikmeyecek türde ve biyolojikolarak yokedilebilir türde olması gerekir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve ilgili müdürlükler bu tür pestisit uygulamalarından sorumlu kurumlardır.
-
Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Havza Koruma Yönetmeliği
Koruma Alanları ve alınacak Koruma Önlemleri’nde empoze edilen yasaklamalar bu İçme ve Kullanma Suyu Temin Eden Su Kaynaklarının Korunmasına ilişkin ilkeleri içeren yönetmelikte açıklanır.
12. ASKİ Atıksu Deşarj Yönetmeliği
Bu yönetmelik, temel olarak, Ankara’daki kanalizasyon şebekesine atıksu deşarjı konusundaki limitleri ve talimatlari belirler.
Su ve atıksu bileşenine ilişkin çevre hedefleri aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Su ve Atıksuya Ilişkin Çevre Hedefleri
Çevre Bileşeni: SU VE ATIKSU
|
Çevre Bileşeni
(Kaynak/Belge)
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin notlar
|
Ulusal Havza Yönetim Stratejisi (2014-2023)
| -
Su kütlelerinin kalitesini korumak ve iyiileştirmek, Su Kalitesi Yönetim Stratejisi ve Eylem Planını hazırlamak, uygulamak, gerekli önlemleri yürütmek
-
Tüm ülkede 2020 yılına kadar nehir havzası master planlarını hazırlamak
-
2015 yılı sonuna kadar 20, 2023 yılı sonuna kadar 35 yüzeysel suda Özel Hükümlerin Belirlenmesi.
|
Mevcut ve potansiyel su kaynaklarıın ulusal mevzuata göre korunması, su kaynaklarının yanında gerekli önlemlerin alınması
Ankara’nın dahil olduğu Nehir Havzası Yönetim Planlarının (Kızılırmak – Sakarya ve Konya Kapalı Nehir Havza Planları) dikkate alınması
|
Ulusal Çevre Eylem Stratejisi - UÇES (2007-2023)
|
Farklı yerleşim merkezlerindeki AAT’lerin sayısı
|
Ankara için, tüm ilçelerle birlikte AAT’si olmayan yerlerde AAT’lerin devreye alınması
|
Atıksu Arıtımı Eylem Planı
(2008-2012)
AAT’lere %100 bağlantı
|
AAT’lere bağlantı sayısında artış sağlanmalı
|
ABP ‘de verilen ifadeye göre, AAT’lere bağlantı %95, bu oran % 100 olmalı.
ABP yerleşim yoğunluğunu artırarak şehir merkezinde yerleşimi artırmayı önermektedir. Bu, mevcut AAT’lere iletilen debiyi artıracaktır.
|
OSB’lerde AAT’ye bağlantı %’si
|
ABP’nin, OSB’lerdeki tesislerin sayısının artmasına odaklanan önlemi dikkate alınmalı ve tüm OSB’lerde AAT’ler düzgün bir şekilde işletilmelidir, benzer şekilde tüm tesislerin OSB atıksu şebekesine deşaj izni olmalıdır.
|
Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği
ASKI Deşarj Yönetmeliği
|
SKKY Tablo 21-5’e göre, AAT çıkış sularında uyum %si
|
Endüstriyel deşarj standartlarının ASKI deşarj yönetmeliğine uygun olması gerekmektedir.
|
ÇŞB Stratejik Planı (2013-2017)
|
Belediyelerin %85’inin AAT’ye bağlı olmasının sağlanması
|
2017 yılı sonuna kadar, Türkiye’de tüm belediyelerin %85’inde AAT olacaktır. Bu nedenle, eksik olan yerlerde AAT’lerin inşaası önemlidir.
|
4. EKOSİSTEMLER ve BİYOÇEŞİTLİLİK
Ekosistemler ve Biyoçeşitlilik bileşenleri ile ilgili çevresel hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Ekosistemler ve Biyoçeşitliliğe İlişkin Çevre Hedefleri
Çevre Bileşeni: EKOSİSTEMLER ve BİYOÇEŞİTLİLİK
|
Çevre Bileşeni
Kaynak/Belge
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin Notlar/Değerlendirmeler
|
Ulusal Biyoçeşitlilik Stratejisi2001
i) Biyoçeşitliliğin korunması ve biyolojik kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması;
ii) Ekosistemlerin konusundaki anlayışın ve kaynak yönetiminin geliştirilmesi ;
iii) Biyoçeşitliliğin korunması ve biyolojik kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması gereksinimine yönelik bir anlayış geliştirilmesi;
Ulusal Biyoçeşitlilik Eylem Planı (2007)
1. Biyoçeşitlilik ile İlgili önemli etmenlerin belirlenmesi veizlenmesi
2. Biyoçeşitliliği oluşturan etmenlerin etkili kullanımının yönetilmesi ve gelecek nesilleriin taleplerinin dikkate alınması
3. Suyun biyoçeşitliliğinin korunması, ekosistemlerin ekolojik işlevlerinin korunması
4. Deniz ve kıyı biyoçeşitliliğinin korunması
5. Ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımı ve etkili koruma yöntemleri geliştirilmesi
|
Toplam il arazisi üzerindeki korunan alanların %’si
Bilimsel açıdan özel alanların ve özel koruma alanlarının durumu ve boyutu
Bölgesel doğa rezervlerinin ve koruma alanlarının sayısı ve boyutu
Koruma alanlarında ve bağlantılı turizm sektörlerinde çalışanların sayısı
|
ABP, Ankara İli’nin bölgesel gelişiminin iyileştirilmesine odaklanır ancak biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunmasına ilişkin özel politikalar ve önlemler belirlenmez. Uygulanması halinde kentsel çevrenin durumunun iyileşmesi beklense de, en büyük önem, Ulusal Biyoçeşitlilik Eylem Planı ile şart koşulan İlgili hedeflere verilmelidir.
Doğal kaynakların etkili/verimli kullanımı ve korunması için, ekolojik açıdan hassas alanlar daha kesin bir şekilde hedeflenmesi gerekir.
Eko-turizm uygulamaları ve potansiyelleri ve korunan alanların iyi bir şekilde yönetilmesi teşvik edilmelidir.
|
5. NÜFUS ve MEKANSAL DOKULAR
Nüfus ve mekansal dokular ve mobilite bileşeni ile ilgili çevresel hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Nüfus ve Mekansal Dokular
Çevre Bileşeni: nüfus eğİlİmlerİ VE MEKANSAL DOKULAR
|
Çevre Bileşeni
Kaynak/Belge
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin Notlar/Değerlendirmeler
|
Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı, 2010-2023 (KENTGES)
Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi 2023
Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018
Kentsel biçimin, yerleşim dokularının ve kimliğinin kalitesine uyulması ve bu kalitenin artırılması
|
İlçelerin arazi kullanımı
Kentsel yeşil alanlar/kişi
|
Tarım alanları ve su havzaları özellikle korunmalıdır ve gereksiz kentsel arazi geliştirme çalışmalarına destek verilmemelidir.
|
Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı, 2010-2023 (KENTGES)
Sosyal donanım ve hizmetlerin yerleşim alanlarına dengeli bir şekilde dağıtılması ve yeni gelişmelerin tasarım kalitesinin artırılması
|
Hastaneler, okullar, polis karakolları, yetimhaneler, huzurevleri, itfaiye binaları vb. sayısına ilişkin ilçe bazlı bilgilendirme
Karşılama oranı (yeni konut sektörü vs nüfus artışı)
Yeni yerleşim alanlarında hektar başına konutlandırma
|
İnşaat program, uygulama programı ve bütçe sistematikleri ile, kurulacak olan yeni yerleşim alanlarında sosyal iyileştirmelerle tasarım kalitesinin artırılmasını hedeflenmiştir.
Tasarım kriterleri geliştirilmesi ve sosyal tesisler için standartlar belirlenmesi konusundaki mevzuatı da içeren düzenlemeler yapılmalıdır.
|
Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı, 2010-2023 (KENTGES)
Onuncu Kalkınma Planı2014-2018
Kırsal kesimlerin ve göç bölgelerinin güçlendirilmesi ile göçün yönetilmesi
Kırsal bölgelerde ulusal minimum refah ortalamasının yakalanması
|
İlçe ölçeğinde nüfus yoğunluğu
Kırsal bölgelerdeki minimum refah düzeyi
|
Kırsal alanlardaki tarım dışı ekonomik faaliyetlerin teşvik edilmesi ve çeşitlendirilmesine yönelik çalışmalar önerilmelidir.
|
Bütünleşik Kentsel Gelişem Stratejisi ve Eylem Planı, 2010-2023 (KENTGES)
Yeşil alanların geliştirilmesi
|
Kentsel yeşil alanlar/kişi
|
Bölge/belediye düzeyinde sağlam kentsel tasarım standartları belirlenmesine yönelik yasal düzenlemeler ve teknik kılavuzlar hazırlanmalıdır: yeşil kütle, karbon yutakları ve nefes alma noktaları, kentsel ısı adaları, kentsel biyotop koruma alanları, kent ormanları, kent parkları, yeşil koridorlar vb.
|
Tablo : Mobilite için Çevre Hedefleri
Çevre Bileşeni: Mobilite sistemi
|
Çevre Bileşeni
Kaynak/Belge
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin Notlar/Değerlendirmeler
|
Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi: Hedef 2023
Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı, 2010-2023 (KENTGES)
Kentsel gelişimi ve modern kent yaşamını olumlu yönde etkileyen sürdürülebilir ve çevre dostu bir ulaşım sistemi geliştirilmesi
|
Ankara’daki ulaşım için genel türel dağılım
Yeşil Ulaşım türel dağılım oranı
|
Ankara’da özel araç kullanımı yıllar geçtikçe artış göstermiştir. Hareket ve ulaşım alanında yaşanan en önemli çevre sorunu, farklı yol kullanıcıları arasında çatışmalara yol açabilecek yerlerde sağlık ve emniyet riski oluşturan trafik sıkışıklığıdır.
Toplu taşıma sisteminin daha konforlu, emniyetli, temiz ve çekici hale getirilmesi gerekir. Toplu taşımanın hizmet kalitesi ve teknolojileri artırılmalıdır.
Yeşil ulaşım açısından, belediye projeleri ile bisiklet ve yürüme teşvik edilmelidir. Bisiklet şeritleri ve bisiklet park alanları ağı oluşturulması için planlar önerilmelidir ve bu planların hayata geçirilmesi için İlgili makamlarla işbirliği yağılmalıdır. Yayalar ve bisiklet kullanıcıları için caddelerin daha emniyetli hale getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır (örn. korumalı yaya yolları ve bisiklet şeritleri).
|
Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi: Hedef 2023
Onuncu Kalkınma Planı2014-2018
Raylı sistemleri kullanan yolcu sayısının 2023 yılında (Türkiye’deki) bütün ulaşım yöntemlerinin >%10’una kadar çıkarılması (2018 için %7,1)
2018’de (Türkiye için) 2.496 km toplam yüksek hızlı tren hattı
Karayolu ile seyahat eden yolcu sayısının 2023’te (Türkiye’de) %72’e düşürülmesi
|
Ankara’daki bütün ulaşım yöntemleri içinde demiryolu ulaşımının %’si
|
|
6. HAVA KALİTESİ
Hava Kalitesi bileşeni ile İlgili çevresel hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Hava Kalitesi için Çevre Hedefleri
Çevre Bileşeni: HAVA KALITESI
|
Çevre Bileşeni
Kaynak/Belge
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin Notlar/Değerlendirmeler
|
National Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği
1. 2019’da yıllık ortalama SO2 konsantrasyonlarının 20 µg/m3’e; günlük ortalama konsantrasyonların 125’e düşürülmesi.
2. 2024’te yıllık ortalama NO2 konsantrasyonlarının 40 µg/m3’e düşürülmesi
3. 2019’da yıllık ortalama PM10 konsantrasyonlarının 40 µg/m3’e düşürülmesi
|
İldeki yıllık ortalama SO2 konsantrasyonları
İldeki yıllık ortalama NO2 konsantrasyonları
İldeki yıllık ortalama PM10 konsantrasyonları
|
2014 yılı için bütün hava kalitesi izleme istasyonlarında ölçülen yıllık ortalama SO2 konsantrasyonları 20 µg/m3’ün altındadır.
Bahçelievler: 10 µg/m3; Cebeci: 10 µg/m3; Demetevler: 14 µg/m3; Dikmen: 7 µg/m3; Kayaş: 9 µg/m3; Keçiören: 10 µg/m3; Sıhhıye: 10 µg/m3; Sincan: 9 µg/m3.
2014 yılı için bütün hava kalitesi izleme istasyonlarında ölçülen yıllık ortalama NO2 konsantrasyonları, Sincan hariç, 40 µg/m3’ün üzerindedir.
Bahçelievler: 60 µg/m3; Cebeci: 62 µg/m3; Demetevler: 47 µg/m3; Dikmen: 62 µg/m3; Kayaş: 59 µg/m3; Keçiören: 49 µg/m3; Sıhhıye: 56 µg/m3; Sincan: 35 µg/m3.
2014 yılı için bütün hava kalitesi izleme istasyonlarında ölçülen yıllık ortalama PM10 konsantrasyonları 40 µg/m3’ün üzerindedir.
Bahçelievler: 54 µg/m3; Cebeci: 76 µg/m3; Demetevler: 60 µg/m3; Dikmen: 50 µg/m3; Kayaş: 66 µg/m3; Keçiören: 68 µg/m3; Sıhhıye: 75 µg/m3; Sincan: 57 µg/m3.
ABP, mevcut hava kirliliğini artırmamak/azaltmak için özellikle aşağıdaki konuları dikkate almalıdır;
-
Yeni binaların planlama aşamasında, örn. yer seçimi, kat sayısının belirlenmesi, rüzgar koridorları oluşturulması vb. şehir merkezinin topografisi, meteoroloji şartları (hakim rüzgar yönü) ve yüksek binaların olumsuz etkileri
-
Hava sirkülasyonu sağlamak için şehir merkezindeki parkların, bahçelerin genişletilmesi
-
Gerekli ulaşım altyapısı oluşturularak ve sağlam bir trafik yönetimi sistemi kurularak trafik kaynaklı hava kirliliğnin minimuma indirilmesi
-
Isıtma için kömür kullanılan yerlere doğal gaz sağlanması
|
AB Hava Kalitesi Direktifi (2008/50/EC)
1. 2005’te günlük ortalama SO2 konsantrasyonlarının 125 µg/m3’e düşürülmesi (yürürlükte)
2. 1 Ocak 2010’da yıllık ortalama NO2 konsantrasyonlarının 40 µg/m3’e düşürülmesi
3. 1 Ocak 2010’da yıllık ortalama benzin konsantrasyonlarının 5 µg/m3’e düşürülmesi
4. 1 Ocak 2005’te günlük sekiz saatlik maks. CO ortalamasının 10 µg/m3’e düşürülmesi
3. 1 Ocak 2005’te yıllık ortalama kurşun konsantrasyonlarının 0,5 µg/m3’e düşürülmesi
3. Yıllık ortalama PM10 konsantrasyonlarının 40µg/m3’e düşürülmesi
|
İldeki yıllık ortalama SO2 konsantrasyonları
İldeki yıllık ortalama NO2 konsantrasyonları
İldeki yıllık ortalama benzin konsantrasyonları
Günlük sekiz saatlik maks. CO
İldeki yıllık ortalama kurşun konsantrasyonları
İldeki yıllık ortalama PM10 konsantrasyonları
|
|
7. ATIK YÖNETİMi
Atık Yönetimine ilişkin çevresel hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Atık Yönetimi için Çevre Hedefleri
Çevre Bileşeni: Atık yönetimi
|
Çevre Bileşeni
Kaynak/Belge
|
Gösterge/ler
|
Notlar/Değerlendirmeler
|
Atık Yönetimi Eylem Planı
Atık Çerçeve Direktifi
Çevre ve Orman Bakanlığı AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi) (2007 - 2023)*
Verimlilik Strateji ve Eylem Planı
(2014-2017)
Ulusal Strateji Belgesi ve Geri Dönüşüm Eylem Planı (2014-2017)
Atık oluşumunun azaltılması ve sürdürülebilir atık yönetimi uygulamalarının 2017 sonuna kadar başlatılması
2017’ye kadar, ülkedeki atık tasfiye hizmetinden yararlanan kişi oranının %77’ye çıkarılması
2017’de, ülkedeki atık depolama hizmetinden yararlanan kişi oranının %85’e çıkarılması
|
Günde kişi başına üretilen evsel atık
Toplanan/atık sahasına gönderilen evsel atık
Geri dönüşüme gönderilen atık miktarı
|
Kaynakta atıkların ayrı toplanması konusunda artan kurumsal girişimler olmakla birlikte, Ankaranın ilçelerinde sayı ve kapsam genellikle sınırlıdır.
Atık azaltım, geri kazanım ve bertaraf konularında toplumun tüm kesimlerinin farkındalığı artırılmalıdır.
Okullarda (MEB’le) geri dönüşüm konusunda proje veya faaliyetler, evsel atıkların ayrı toplanmasının teşviği (İlçe ve Büyükşehir Belediyeleri)
Buna ilave olarak, daha fazla sürdürülebilir atık yönetimi için atık Yönetimi ve geri kazanıım konularında sempozyum/çalıştaylar, mesleki eğitim programları (MEB, ÇŞB) önerilmelidir.
|
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Stratejik Plan 2013-2017
Türkiye’de 130 Düzenli Depolama Sahası
|
Ankara İli’ndeki Düzenli Depolama Sahası sayısı
Ankara İli’nde atık tasfiyesi hizmeti alan kişi %’si
Ankara İli’nde atık depolama hizmeti alan kişi %’si
|
Ankara’da 3 adet düzenli depo sahası vardır. (ITC Mamak ve Sincan çadırtepe, merkez ilçelerden de atık kabul etmektedir, Şereflikoçhisar kendi depo sahasına sahiptir. Diğer ilçelerin depo sahalarının rehabilitasyon ve civar ilçeler için planlanmakta olan transfer istasyonlarının çalışmaları hızlandırılmalıdır.
|
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Strategic Plan 2013-2017
2017 sonu itibariyle, Ülkede Atık Getirme Merkezleri kurmuş olan belediye sayısının 550’ye çıkarılması
|
Ankara İli’nde Atık Getirme Merkezleri oluşturan Belediyelerin sayısı
Kaynağında ayrıştırılan atıkların oranı
|
Atıkların verimli geri dönüşümü için gerekli altyapı oluşturulmalıdır.
|
Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği
Ulusal Strateji Belgesi ve Geri Dönüşüm Eylem Planı 2014-2017
Onuncu Kalkınma Planı2014-2018
2020’de %60 cam/plastik-karton ve %15 ahşap geri kazanımı (Ülke ölçeğinde)
%56 ambalaj atığı geri dönüşüm oranı (2018)
|
Bu tür atık maddelerin toplam miktarında, atık maddelerin geri dönüşüm yüzdesi (cam/plastik-karton/ahşap)
Ambalaj atıklarının geri dönüşüm %’si
|
Yasal düzenlemeler ve uygulamalar güçlendirici olabilir.
|
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Stratejik Planı, 2013-2017
Onuncu Kalkınma Planı, 2014-2018
-
(ülke genelinde) binalardaki yenilenebilir enerji kullanımının 7% olması
-
2018’e kadar (ülke genelinde) yenilenebilir kaynaklarının üretilen tüm elektriğin %29’una ulaşması
|
- Atıktan enerji üretimi
|
Ankara, ITC Mamak ve Çadırtepe tesisleriyle Türkiye’de biyogaz oluşumu ve elektrik üretimi anlamında başarılı bir örnek olabilir
Ancak, atıkların kapasitesi düşünüldüğünde, bu tip tesislerin sayısının artması gerekmektedir. ABP veya diğer strateji planları bu konularda daha net hedefler ortaya koymalıdır.
|
8. SOSYAL UNSURLAR ve İNSAN SAĞLIĞI
Sosyal Unsurlar ve İnsan Sağlığı bileşeni ile İlgili çevresel hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Kentsel Yoksulluk için Çevresel Hedefler
Çevre Bileşeni: Kentsel yoksulluk
|
Çevre Bileşeni
Kaynak/Belge
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin Notlar/Değerlendirmeler
|
Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi 2023
Onuncu Kalkınma Planı2014-2018
- Sosyal bütünlüğün güçlendirilmesi
- 2018 yılında Türkiye’deki işsizlik oranının %7,2’ye düşürülmesi
- 2018 yılında Türkiye’deki toplam nüfusun %90’ının sosyal güvenliğe sahip olması
|
Yoksulluk Oranı
İşsizlik Oranı
sosyal güvenliğe sahip nüfusun %’si
|
Ankara’da yoksulluk oranı (%7,2) ulusal ortalamanın altında olsa da, hala gelir dağılımı ve yoksulluk problem vardır.
İlde, sosyal uyum programları, yoksulluğun azaltılması, çocuk işçiliğinin önlenmesi, sosyal hizmetlere erişimin kolaylaştırılması, dezavantajlı kesimin kent yaşamına entegrasyonu konularına odaklanılmalıdır.
|
Tablo : İnsan Sağlığı için Çevresel Hedefler
Çevre Bileşeni: İNSAN SAĞLIĞI
|
Çevre Bileşeni
(Kaynak/Belge)
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin Notlar
|
Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı 2013 – 2023 (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2012)
Su, hava ve toprak kirliliğinin çevre ve insan sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin azaltılması
Su, hava ve toprak kirliliğinin çevre ve insan sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin minimuma indirilmesi amacıyla kirletici kaynakların arıtılmasının sağlanması
Su kalitesi artırılarak bulaşıcı hastalıkların azaltılması
|
Ölüm veya hastalık nedenleri
|
ABP, Ankara ilinin çevre kalitesinin ve aynı zamanda kamu hizmetleri ve altyapı kalitesinin artırılmasına odaklanır. Dolayısıyla, bu planın uygulanmasının, Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı’nda şart koşulan İlgili hedeflere ulaşılmasında katkı sağlaması beklenebilir.
|
9. TARİHİ ve KÜLTÜREL MİRAS
Tarihi ve Kültürel Miras bileşeni ile İlgili çevresel hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo : Tarihi ve Kültürel Miras için Çevresel Hedefler
Çevre Bileşeni: TARİHİ ve KÜLTÜREL MİRAS
|
Çevre Bileşeni
Kaynak/Belge
|
Gösterge/ler
|
Belirlenen hedefin SÇD süreci ve ABP uygulaması sırasında nasıl dikkate alınması gerektiğine ilişkin Notlar/Değerlendirmeler
|
2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı
Bütünleşik Kentsel Gelişim Stratejisi ve Eylem Planı, 2010-2023 (KENTGES)
Tarihi, kültürel ve kentsel mirasın korunması ve iyileştirilmesi
|
Kayıtlı Taşınmaz Kültürel Varlıkların sayısı
Koruma altındaki sahaların sayısı
|
Korunan sahalar için uyarı, takip ve kontrol sistemleri geliştirilmelidir.
|
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı
Türkiye’de 2015-2019 arasında 548 adet kazı ve yüzey araştırması yapılması
|
İl topraklarında yapılan kazı ve yüzey araştırmalarının sayısı
|
|
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı
Türkiye’de 2015-2019 arasında taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin 875 yeni tespit çalışması yapılması
|
İl topraklarında yeni tespit edilen taşınmaz kültür varlıklarının sayısı
|
|
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı
Bütünleşik Kentsel Gelişim Stratejisi ve Eylem Planı, 2010-2023 (KENTGES)
Miras koruma ve yönetimi alanında en iyi uygulamaların teşvik edilmesi
|
Ankara ili için MUES* envanter modülüne yapılan yeni girdi sayısı
Ankara ili için TUES** envanter modülüne yapılan yeni girdi sayısı
|
Kültür ve Turizm Bakanlığı “Ankara Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri”nin oluşturulması amacıyla, 2012 yılında Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteği ile bir çalışma gerçekleştirmiştir. Ancak, MUES ve TUES gibi ulusal düzeyde envanter modelleri geliştirilmesi koruma ve yönetim konusunda daha yardımcı olabilir.
|
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı
Müzelerin yaygınlaştırılması ve sergileme, düzenleme, ekipman ve organizasyon açılarından güçlendirilmesi
|
Ziyaretçi memnuniyet oranı
|
|
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı
Uluslararası ilişkilerin sağlamlaştırılması ve zengin kültürel, tarihsel ve sanatsal varlıkların tanıtılması
|
Ankara’daki uluslararası organizasyonların ve projelerin sayısı
Yabancı ziyaretçi sayısı
|
|
* Müze Ulusal Envanter Sistemi MUES envanter modülü tüm müzelerimizde yer alan eserlerin ayrıntılı bilgilerinin tutulacağı ulusal nitelikli bir veri bankasıdır. Müzelerde uzman personel tarafından envanterler üzerinde yürütülecek genel nitelikli çalımalar ve bilimsel nitelikli araştırmalar, sergi organizasyonları ile eserlere ait görsellerin teminine yönelik iş ve işlemlerin önemli ölçüde MUES envanter modülü üzerinden gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu sayede orijinal eserlerin sürekli hareket ettirilmesinin önüne geçilerek kırılma, aşınma, çalınma vb risk faktörleri ortadan kaldırılmış olacaktır.
* Taşınmaz Ulusal Envanter Sistemi Projesi TUES kapsamında, anıt, koruma ve muhafaza sahalarına ait parsel ve blok bilgilerine ilişkin sayısal ve sözel veriler bilgi sistemine kaydedilir.
Dostları ilə paylaş: |