Rehber ansiklopediSİ 1



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə11/133
tarix21.10.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#8653
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   133

ABDULLAH BİN REVAHA


Peygamber efendimizin Eshab-ı kiramı içinde en çok sevdiği şairlerinden. Mute Harbinde şehid düşen üçüncü kumandan. İsmi Abdullah, künyesi Ebu Muhammed olup, Hazrec kabilesinin, Beni Haris kolundan, Revaha bin Sa'lebe'nin oğludur. Annesi Kebşe binti Vakıd'dır. Medineli olup, doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 629 (H. 8) senesinde Mute Muharebesinde şehid düştü.

Şairliğinin yanısıra çok etkileyici bir hitabet gücüne de sahib olan Abdullah bin Revaha, ikinci büyük Akabe biatında Müslüman oldu. Bedr, Uhud, Hendek ve Hayber muharebelerinde bulundu. Hendek Gazası sırasında Medine tarafına hendek kazılırken teşvik edici şiirler söyleyerek Eshab-ı kiramı coşturmuş, çalışmalarını hızlandırmıştı. 627 (H. 6)de Hudeybiye Müsalahasına (antlaşmasına) katılarak Biat-ı Rıdvanda bulundu (Bkz. Biat-ı Rıdvan). Resulullah efendimiz Hayber Seferinden önce dört kişilik bir seriyyenin kumandanı olarak Hayber'e gönderip; "Hayber'i gözetle, halkın arasına karış, ne konuştuklarını ve ne yapmak istediklerini öğren." buyurdu. Bu vazifeden döndükten sonra otuz kişilik bir heyetin başkanı olarak Hayber'e elçi gönderildi.

Hayber'in fethinde Resul-i ekremin maiyyetinde bulundu, fetihten sonra da Hayber mahsulünün ortakçı Yahudiler ile bölüşülmesinde yetkili kılındı. Hudeybiye Müsalahasının (antlaşmasının) imzalandığı yıl yapılamayan ve "Umretü'l - Kaza" olarak bilinen umreyi yapmak üzere Mekke'ye gitti. Umre süresince Peygamber efendimizin Kusva adlı devesinin yularını tutmuştu.

Mekke'ye girişte İslamiyeti ve Peygamberimizi medh edici (övücü), kafirleri zemmedici (kötüleyici) şiirler okudu. Hazret-i Ömer; "Ey İbn-i Revaha! Sen, Resulullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) önünde ve Harem-i şerifte nasıl şiir okuyabiliyorsun?" deyince, Peygamber efendimiz; "Ya Ömer! Ona mani olma. Allahü tealaya yemin ederim ki, onun sözleri, bu Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha çabuk, daha çok tesirlidir. Ey İbn-i Revaha devam et!" buyurdu. Peygamber efendimiz biraz sonra hazret-i Abdullah bin Revaha'ya; "Allahü tealadan başka ilah yoktur! Bir olan O'dur! Bu kuluna yardım eden O'dur! Askerlerini güçlendiren O'dur! Toplanmış olan kabileleri, bozguna uğratan da yalnız O'dur, de!" buyurdu.

Abdullah bin Revaha 629 (H. 8)da Mute Savaşına da katıldı. Peygamber efendimiz bu savaşa giden ordunun başına Zeyd bin Harise'yi (radıyallahü anh) kumandan tayin etti. Zeyd bin Harise şehid olursa yerine Cafer bin Ebi Talib'in (radıyallahü anh) geçmesini, o da şehid düşmesi halinde Abdullah bin Revaha'nın (radıyallahü anh) kumandayı almasını emretti. Bizans İmparatoru Heraklius'un yüz bin kişilik ordusuyla, üç bin kişilik İslam ordusu Mute mevkiinde karşılaştılar. Abdullah bin Revaha mücahidleri gazaya teşvik edici çok güzel şiirler söyledi. Muharebe esnasında Zeyd bin Harise'nin ve onun arkasından da Cafer bin Ebi Talib'in şehid düşmesinden sonra sancağı ve kumandayı eline alan Abdullah bin Revaha da şehid oldu. Ondan sonra da Halid bin Velid (radıyallahü anh) kumandayı ele aldı (Bkz. Mute Harbi).

İslam dininin emirlerine son derece bağlı olan Abdullah bin Revaha dünya malına ve rütbesine kıymet vermezdi. Allahü tealaya ibadet etmekte ve Peygamber efendimizin emirlerini ne pahasına olursa olsun yerine getirmekte eşine az rastlanırdı. Bütün savaşlarda bulunan Abdullah bin Revaha, Resulullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vahiy katiplerindendi.

Şairlikteki kudreti herkes tarafından bilinir ve takdir edilirdi. Resulullah efendimiz de onun şiirlerini çok beğenir, bunların düşmana ok atmaktan daha tesirli olduğunu beyan ederdi. Onun hakkında; "Cenab-ı Hak, Abdullah bin Revaha'ya rahmet eylesin. Melaike (melekler) onun meclisiyle iftihar ederlerdi (öğünürlerdi)." buyurmuştu. Şiirleri, Divanu Abdullah bin Revaha ve Dirase fi Siretihi ve Şi'rihi adıyla yayınlanmıştır.

ABDULLAH BİN SA’D BİN EBİ SERH


Eshab-ı kiramın büyüklerinden ve Afrikiye diye anılan, Kuzeybatı Afrika’nın fatihi, büyük komutan ve vali. İsmi, Abdullah bin Sa’d bin Ebi Serh bin Haris bin Hubeyb el-Kureşi el-Amiri olup, künyesi Ebu Yahya’dır. Osman bin Affan’ın (radıyallahü anh) süt kardeşidir. Resulullah efendimizle (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine’ye hicret etti. Ayrıca, vahy katibiydi. Sonra dinden dönerek, müşrik oldu. Mekke'ye geri döndü. Mekke’nin fethinde, Resul-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, Abdullah bin Sa’d’ın ve Abdullah bin Hatal’ın Kabe-i muazzamanın altında bulunsalar bile öldürülmelerini emretti. Fakat Abdullah bin Sa’d, Osman bin Affan’ın yanına kaçtı. Hazret-i Osman da onu fetih tamamlandıktan ve herkes yatıştıktan sonra Resulullah’ın huzuruna götürdü. Resulullah efendimizden onun hakkında eman istedi. Peygamber efendimiz uzun müddet sükut etti. Sonra; “Evet” buyurdular. Abdullah bin Sa’d tövbe ederek, o gün Müslüman oldu. O günden sonra, onda hiç bir uygunsuz hareket görülmedi.

Abdullah bin Sa’d, Kureyş’in ileri gelenlerinidendi. Mısır’ın fethinde Amr bin As’ın ordusunun sağ kanadında komutan olarak bulundu. Buranın fethindeki bütün muharebelere katıldı. Hazret-i Osman, onu, Amr bin As’ın yerine Mısır valisi yaptı.

Rodos Adasının hazret-i Muaviye tarafından fethedilmesinden sonra, Rum imparatoru Kostantin bin Herakliüs, büyük bir kuvvet ve donanmayla, müslümanlarla denizde muharebe yapmak üzere yola çıktı. Bunu haber olan Osman bin Affan radıyallahü anh, mektuplar yazarak hazret-i Muaviye’ye Şamlılardan, Abdullah bin Sa’d’a da Mısırlılardan meydana gelen bir donanma hazırlamalarını bildirdi. Amr bin As’tan da, Abdullah bin Sa’d’ın hazırlığına yardım etmesini, mal ve silah bakımından gereken yardımı yapmasını istedi.

Şamlılardan ve Mısırlılardan meydana gelen İslam donanması, bütün ağırlıkları ile Akka sahilinde toplandı. Ayrıca Akka’dan içinde pekçok yiyecek, asker ve mühimmat bulunan 500 gemi daha temin edildi.

Rum imparatoru Kostantin ise bin gemi ile Kostantiniyye’den (İstanbul’dan) ayrıldı. İslam donanmasının hazırlıklar ve manevralar ile meşgul olduğu bir sırada, Rum donanması meydana çıktı. Şiddetle geçen savaş sonunda Rum donanması büyük bir hezimete uğradı. Rum İmparatoru yaralı olarak muharebe meydanından kaçtı.

İslam donanması zaferden sonra Akka sahiline demirledi. Abdullah bin Sa’d ve hazret-i Muaviye, halife hazret-i Osman’a Müslümanların muzafferiyetini Rum ordusunun hezimetini bildirdiler. Osman radıyallahü anh, bu haberden çok memnun oldu. Bir süre sonra Abdulah bin Sa’d’ı, Mısır valiliğine ve Afrikiye’nin fethine tayin etti. Mısır’a gelen Abdullah bin Sa’d 13 bin kişilik bir ordu ile Afrikiye üzerine yürüdü. O sırada Afrikiye’nin Batı Trablus’tan Tanca’ya kadar olan bölgesi, Gregorios isimli bir Rum valisinin idaresi altında idi. İslam ordusu Batı Trablus’a girdi. Afrikiye’nin içlerine doğru ilerlerken, vali Gregorios’a elçi gönderilerek İslama davet edildi. Gregorios buna kızarak; “Ben dininize asla girmem.” dedi. Bunun üzerine Abdulah bin Sa’d, ona tekrar elçi gönderdi ve; “Şayet Müslüman olmak istemiyorsan cizyeni ver.” diye teklifte bulundu. Gregorios; “Bir dirhem bile isteseydiniz, yine vermezdim.” cevabında bulundu ve Müslümanlarla muharebe için asker toplamaya başladı. Neticede iki ordu, bölgenin başşehri olan Subaytala yakınlarında karşılaştı. Gregorios’un ordusu 60.000 kişiydi. Bu arada, hazret-i Osman, Afrikiye fethine çıkan mücahidlerden haber alamadığı için, Abdullah bin Zübeyr komutasında bir birliği, hem haber getirmek, hem de mücahidlere yardımcı olmak gayesiyle Afrikiye'ye gönderdi. Abdullah bin Zübeyr’in kısa zamanda bölgeye gelip İslam ordusuna katılması Müslümanların cesaretini arttırdı. Günlerce süren çarpışmalar sonunda Rumlara büyük zayiat verdirildi. Gregorios öldürüldü. Subaytala şehri ele geçirildi. Bundan sonra Abdullah bin Sa’d, mücahidleri etraftaki şehirleri fethetmeleri için gönderdi. Şehirlerin bir kısmı sulh yoluyla, bir kısmı da muharebe yapılarak ele geçti. İslam ordusu, büyük ganimete kavuştu.

Abdullah bin Sa’d, bu seferi sırasında, bir yıl üç ay süreyle Afrikiye’de kaldı. Bu sefer sırasında yapılan gazalarda, müslümanlardan sadece üç kişi şehid olmuştu. Onlardan biri, şair Ebu Züeyb idi. Mısır’a döndükten sonra zafer müjdesini ve elde ettiği ganimetlerin beşte birini hazret-i Osman’a gönderdi. Geri kalan ganimeti mücahidler arasında paylaştırdı.

Abdullah bin Sa’d, 656 (H.36) senesinde, bir rivayete göre Askalan’da, bir rivayete göre de Remle’de vefat etti. Vefatından önce Allahü tealaya; “Ya Rabbi! Son amelimi namaz kıl!” diye yalvarmıştı. Bir gün sabah namazında, oturup sağına selam verdikten sonra, sol tarafına selam verirken ruhunu teslim etti.



Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin