Alm. Agar-Agar, Fr. Agar-agar, İng. Agar, agar-agar. Özellikle Asya denizlerinde yaşayan çeşitli kızılsu yosunlarından çıkarılan jelatinimsi madde. Şekerli, helmeli ve kolloidal yapıdadır. Daha ziyade bakteri kültürlerinde besi ortamı hazırlamak için kullanılır. Ayrıca et, balık ve tavuk konservelerinde, kozmetik, ilaç sanayilerinde ve dişçilikte faydalanılır. Pasta, tatlı, dondurma ve salata soslarında kıvam verici olarak kullanılır. Üretildiği başlıca ülkeler Japonya, Yeni Zelanda, Avustralya ve ABD'dir. Soğuk suda çözünmez, kaynar suda kolaylıkla çözünür. Ağırlığının yirmi katı kadar su çekebilme özelliği vardır.
AGEHİ
Osmanlı şairi. Asıl adı Mansur Çelebi’dir. Rumeli’de Vardar Yenicesi'nde doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Medrese öğrenimi görüp Hoca Kaynı Mehmed Efendiden mülazım oldu. İstanbul ve Gelibolu’da müderrislik yaptı. Haslar kadılığında bulundu. Kadılıktan emekli iken İstanbul’da 1577 senesinde vefat etti.
Agehi, fazilet, irfan sahibi ve alimlerin yolunda idi. Zamanındaki akli ve nakli ilimlerde mahir olup, marifetler deryasının dalgıcı ve benzersiz olduğu gibi, güzel şiirleri ve hoş sözleri vardır. Agehi, gençliğinde bir müddet Piyale Paşa donanmasında bulunduğu için, gemici terimleriyle yazdığı kasidesiyle dikkati çekmiştir. Bu kaside yalnız san’at bakımından değil, denizcilik terimleri üzerinde araştırma yapacaklar için çok faydalı bir kaynaktır. Agehi bu kasidesiyle Kanuni Sultan Süleyman’ın iltifatına nail olmuş ve kendisine İstanbul’da şeref medresesi verilmiştir. Bu şiirin bir kaç beyti şöyledir:
Bad-ı aşkun alavand eyledi sabrum gemisin
İlevend oldı gönül tıflı senün derdinden
Hublar forsa kaçup sana kenar olmaz ise
Olma anlardan alarga bir iki gün katlan
Ey gönül nice yatursın bu liman-ı tende
Himmetün lengerin al mevsimidür aç yelken
Bu mısralarda görülen forsa, kenar, levend, alavand, lenger, liman alarga ve yelken gibi kelimeler, şiirin diğer mısralarında göze çarpan denizcilik terimlerinden bir kaç tanesidir. Metindeki levend kelimesinin ilevend telaffuzu, hem bir Rumeli ağzı, hem de Türkçe’nin l harfiyle başlayan yabancı kelimeler üzerindeki umumi tasarrufudur. Bu deyimleri divan şiirinin klasik yapısını bozmadan ustalıkla kullanmasıyla Agehi, on altıncı asır edebiyatına değişik bir hava getirmiş oldu. Bu yüzden de kasideye çok sayıda nazire ve tahmis yazılmıştır.
Agehi’nin, Fetih-name-i Kal’a-i Sigetvar adlı eseri, Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar Kalesini fethini anlatır. Bir de Menakıb-ı İmam-ı Gazali adlı bir eseri daha vardır. Bir divanda toplanmamış olan şiirleri çeşitli mecmualarda bulunur.
AGİK
(Bkz. Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Konferansı)
AGORA
Alm. Agora (f), Fr. Agora (f), İng. Agora. Eski Yunan sitelerinde, önceleri toplantı yeri, sonraları dini, siyasi ve ticari merkez olarak kullanılan meydan.
Yunanistan’da site devrinde ticaret ve san’at zamanla gelişti. Bunun neticesi olarak, bu işle uğraşanlar toplu bir yer aradılar. Liman şehirlerini ve agora yakınlarını seçmeye başladılar. Evvelce toplanma yeri olarak kullanılan yerler; depo, satış yeri ve malların değiştirildiği binalar olarak kullanılmaya başlandı. Toplum hayatında olan gelişmeler, mimari sahada da tesirini gösterdi ve yepyeni bir mimari tarz gelişdi. İyonya tipi agoralar ortaya çıktı. Bunun ise üç tarafı revakla çevrili, bir tarafı caddeye açık idi. Şehrin bütün ana yolları agaroya açılırdı. Batı Anadolu’daki Miletos, Bergama, Assos gibi Yunan sitelerinde agoralar bulunuyordu.
Zamanla dört tarafı kapalı hale getirilen agoraların orta yerleri, seyyar satıcıların portatif tezgahlarını kurabilecekleri şekilde düzenlenmişti. Dini bakımdan çok saygı duyulan bir yer olan agora, bulunduğu şehrin de siyasi merkezi idi. Buraya girmek için insanın temiz ve suçsuz olması gerekiyordu. Drakon kanunlarına göre, buralara katiller giremezdi. Zamanla dini toplantılar agoradan kaldırıldı. Adli sahada ise, agora, site halkının bir sembolü idi. Halk, mahkemelerdeki oturumları buradan takib edebiliyordu.
Atina’da 1935’te bir okul inşası için yapılan kazılarda meydana çıkan Atina agorası ve Anadolu’nun Antalya çevresinde bulunan Perge, Side, Aspendos şehirlerinin agoraları en önde gelen agoralardandır.
AĞA
Türk devletinde askeri ve sivil kuruluşlarda kullanılan bir unvan. Moğolca büyük erkek kardeş manasındaki “aka” kelimesinden Türkçeleşmiştir. Bu manasından başka bazı lehçelerde baba, dede, amca, dayı, abla gibi yaşça büyük akrabalar için kullanılmaktadır. Ağa kelimesi unvan olarak kaanlar devrinden itibaren kullanılmıştır. Moğol prenslerine de aka unvanı verilmekle beraber, bu ünvan daha çok tanınan bir soydan olmayan fakat hizmetleri sayesinde önemli mevkilere yükselen devlet adamlarına verilmiştir. Timurlular devrinde ise, bu unvanın sadece kadınlara verildiği kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Akkoyunlu Devletinde bey zümresine mensub olmayan vazifeliler "Ağa" ünvanını kullanmışlardır. Aynı şekilde Türk ve Moğol devlet teşkilatına bağlı kalan Safevi Devletinde de oymak ileri gelenleri, avcıbaşılar, darugalar, elçiler, saray hadımları bu unvanla anılmışlardır. Kaçarlar devrinde ise mülki memurlar için ağa ünvanı kullanılmıştır.
Osmanlılarda devlet teşkilatının genişleme ve gelişmesinden sonra ağa kelimesi, askeri teşkilatta çok kullanılan bir unvan haline geldi. Eyalet ve sancakların valileri olan paşa ve beylerden sonra merkez askeri teşkilatının bütün emirleri, saray kuruluşlarının başında bulunanlar ve ihtisab ağası gibi bazı kısım yöneticilerinin bu unvanı taşıdıkları görülmektedir. Ağa unvanı taşıyanların çok defa vazifeleri veya şekilleri ile tarif edilmeleri de, bu unvanın yaygın bir şekilde kullanılmasından ileri gelmiştir. Osmanlı Devletinde ağa unvanının kullanıldığı yerlerden bazıları şunlardır: Yeniçeri ağası, harem ağası, hazine ağası, kızlar ağası, silahtar ağa, rikabdar ağa, kol ağası, çuhadar ağası, iç ağası, tatar ağası.
On dokuzuncu asırda Yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla başlayan yeniliklerden sonra, ağa unvanı yerini bazı unvanlar hariç, efendi ve bey unvanlarına bırakmıştır. 1934’ten sonra imtiyaz anlatan diğer kelimelerle birlikte ağa unvanı da kaldırılmıştır.
Halk arasında büyüklere ve büyük kardeşlere ağa denilmektedir. Memleketimizde genellikle bey kelimesiyle birleşmiş olarak büyük erkek kardeşe ağabey denilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |