Saadet partiSİ mahalli İdareler başkanliğI 50 soruda kentsel döNÜŞÜM 2013 takdiM


KENTSEL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALI VE UYGULANMALIDIR



Yüklə 165,32 Kb.
səhifə3/3
tarix31.10.2017
ölçüsü165,32 Kb.
#23119
1   2   3

KENTSEL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALI VE UYGULANMALIDIR

1-Kentsel Dönüşümde, Rant Ve Çıkar Esas Olmamalıdır.

Bugüne kadar uygulanan dönüşüm projelerinde rant ön planda tutulmakta, Rant elde edilecek diye şehirleşme ve mimari ilkelerden ödün verilmektedir. Rantın öncelendiği, tüm projelerin ranta göre yapıldığı bir dönüşümde vatandaşın mutlu olacağı bir kentin kurulması mümkün değildir. Kentsel dönüşüm alanlarından elde edilecek olan rant, o bölgede hak sahibi bulunan vatandaşlarımıza -yapılacak olan sosyal projelerle geri döndürülmelidir. Kentsel dönüşümün sosyal yönü de ön plana alınmalı, amaç sadece para kazanmak veya kazandırmak üzerine kurulmamalıdır. Hedef vatandaşımızın mutlu bir yaşam sürdürülebileceği bir kent oluşturmak olmalıdır.


2-Yerleşimciler Yerlerinde Korunmalı, Göç Ettirilmemelidir.

Vatandaşımız, kentsel dönüşümle beraber örneğin 100 bin lira değeri olan evinin 400 bin lira olacağı düşündürülerek kentsel dönüşüme ikna edilmektedir. Cazibesi yüksek olan bu durum vatandaşın site şeklindeki yeni evinde site aidatlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi ile birlikte bu yeni evini Beyaz yakalılara satıp kendisinin ise şehrin çeperlerindeki evlere taşınması ile sonuçlanacaktır. Bu durumda 50-60 yıldır yaşadığı bölgesini ve çevresini terk ederek kentin dışındaki bir bölgeye taşınmak zorunda kalacaktır. Dönüşüm; vatandaşlar, uzun süredir yaşadığı bölgesinden, komşusundan, eşinden ve dostundan uzaklaşmadan yapılmalıdır.




3-Hak Sahiplerine Vaad Edilenlerle Önerilenler Farklı Olmamalıdır.

Kentsel Dönüşüm uygulanan Kentlerimizde, özellikle İstanbul başta olmak üzere, tapu ve hisse sahibi vatandaşlara hisseleri oranında vaad edilen daire veya binalar ile, daha sonra önerilen binalar arasında çok farklar oluşmaktadır. Örneğin 500 m2 hissesi olan bir vatandaşımıza bu hissesi karşılığında 5+1 daire teklif edilip, arsası elinden alındıktan sonra, kendisine 100 m2’lik 3+1 daire önerilerek vatandaşlar adeta şok edilmektedirler. Bu durum vatandaşlarda devletin kendilerini kandırdığı hissi uyandırmakta ve devlete olan güvenlerini sarsmaktadır. O Halde yapılması gereken, Kentsel dönüşüm öncesi vaad edilenle önerilenlerin aynı olması ve vatandaşların mağdur edilmemesidir.




4-Hak Sahipleri, Payları Oranında Ev Sahibi Yapılmalıdır.

Normal şartlarda vatandaşların arsalarını kat karşılığı müteahhitlere vermesi halinde arsa payı oranında pazarlık yapmaları söz konusudur. Örneğin 500 m2 kare arsası olan bir vatandaş müteahhitle kat karşılığı arsa pazarlığı yaptığında en az 2 veya üç daireye anlaşabilmekedir. Oysa Kentsel Dönüşüm uygulanan bölgelerde, vatandaşın 500 m2’lik arsa payına karşılık 1 daire verilmekte, daha az hissesi olanlar bir de borçlandırılmaktadırlar. Böylece vatandaşlar hem arsalarından evlerinden olmakta, hem de bankalara borçlandırılmaktadırlar. Olması gereken vatandaşın hissesi oranında ev sahibi yapılıp, ayrıca borçlandırılmamasıdır.




5-Payları Az Olan Vatandaşlara Yüksek Fiyat Farkları Uygulanmamalıdır.

Payları az olan ve borçlanarak daire sahibi olan vatandaşlara, dairelerinin fiyat farkı yüksek rayiç bedellerle istenilmektedir. Zaten ekonomik sıkıntılar içerisinde olan vatandaşlar geçimlerini zar zor sağlarken, bir de kendilerine borçlandırılarak verilen dairelerin fiyat farkını, Bankalardan kredi çekerek uzun yıllara varan sürelerde ödemek zorunda bırakılmaktadırlar. Olması gereken bu vatandaşlara imkanları ve ödeme güçleri oranında fiyat farkı uygulanmasıdır.



6-Kentsel Dönüşüm Alanlarında Oluşturulacak Şehirleşme Kendi Medeniyet Değerlerimize Uygun Olmalıdır.

TOKİ’nin geçmişte yaptığı uygulamalar incelendiğinde ne yazık ki yukarda da ifade edilen kendi medeniyet değerlerimize uygun bir şehirleşmenin yapılamadığı ortadadır. TOKİ’nin uygulamalarında Merkezinde yaşayacak olan Halkın maddi ve manevi değerlerine cevap verecek şekilde sosyal donatı alanları olması gereken şehirler kurması gerekirken, Rant öncelenmiş ve kurdukları kentlerde en merkezi yerlere yüksek satışgeliri getiren alışveriş merkezleri, rezidanslar, ticaret merkezleri kurulmuştur. Kıyıda köşede kalan alanlara ise Toplumun temel ihtiyacı olan İbadethaneler, Kültür merkezleri, park alanları ve diğer sosyal donatı alanları yerleştirilmiştir. Ayrıca projelerde oluşturulan çarşılardaki yüksek bedelli dükkanlar orta ve düşük gelir seviyesine sahip insanlarımız tarafından satın alınamadığından TOKİ’nin kurduğu bu şehirlerde esnaf sınıfı oluşmamıştır. Esnafın olmadığı bir bölgede toplumumuz için çok önemli olan mahalle kültürünün de oluşması mümkün olamamıştır. Bunu neticesinde de adeta otel gibi kullanılan, komşuluk ilişkilerinin olmadığı, hemşehrilik bilincinin gelişmediği, adeta ruhu olmayan yerleşim alanları oluşturulmuştur. TOKİ yine oluşturduğu kentlerde mezarlık alanlarını ihmal etmiş ve insanlar cenazelerini oturdukları yerlerden çok uzak mesafelere defnetmek zorunda kalmaktadır. Bütün bu uygulamalar Bakanlık ve TOKİ’nin geçmişte yapmış oldukları uygulamalardaki başarısızlıklarından dolayı tüm yetkiyi almaları ile benzer uygulamalara devam edecekleri endişesini oluşturmaktadır. Bu durumda Eski Sovyet rejiminin olduğu ülkelerdeki gibi ruhsuz şehirlerin kurulmasına sebep olunacaktır.



7-İnsanlarımız Sadece Çok Katlı Binalara Mahkum Edilmemelidir.

Kendi medeniyetimiz genel olarak yukarıya doğru değil yana doğru bir şehir kurmayı tercih etmiştir. Yukarıya doğru binalar yapmak adeta bir meydan okuma olarak algılanmaktadır. Yüksek binalar insanların birbirleri ile doğru ve iyi iletişim kurmalarına imkan vermemektedir. Çok katlı binalarda oturanlar aynı binada yaşadıkları halde birbirlerinin sevinçlerinden de üzüntülerinden de haber alamamaktan şikayet etmektedir. Bazen aynı binada bir katta bir cenazenin matemi tutulurken diğer bir katta yaşayan insanların haberi olmadığı için eğlence yapılabilmektedir. Bütün bu durumlar çok katlı binaların aslında sosyal ilişkileri, yardımlaşmayı, toplumsal kaynaşmayı geliştiren değil azaltan bir etkisi olduğunu göstermiştir. Kentsel dönüşümle beraber dönüşüm neticesinde 3-5 katlı binaların 15-20 katlı binalara dönüşmesine müsaade edilmemelidir. Kendi binasını kendisi yapmak isteyen ama imkanı olmayan bina sahiplerine uzun vadeli faizsiz kredi imkanları oluşturularak müteahhitlere mahkum edilmemelidir. Konut alanlarına daha çok yer ayrılıp, bahçeli müstakil evlerin yapılması da özendirilmelidir.



8-Kentsel Dönüşümün Sosyal Boyutu Göz Ardı Edilmemelidir.

Devletin uygulamış olduğu Kentsel Dönüşüm Projelerinin Sosyal yönü eksik kalmıştır. TOKİ’nin Sulukule Kentsel dönüşüm projesi bunun en güzel örneği olarak ortadadır. Sulukule de yaşayan Roman vatandaşlar kendilerine uzun vadeli satış altında İstanbul’un dışı sayılabilecek Arnavutköy ilçesinden verilen evlere taşınmaya zorlanmış, ve evlerde taksitle kendilerine satılmıştır. Vatandaşlar yeni evlerine taşınmışlar ama alıştıkları yaşam biçimlerine uygun olmayan bu binalarda mutlu olamamışlardır. Ayrıca bir çoğu taksitlerini ödeyemedikleri için evlerini terk ederek çadırlarda yaşamak zorunda kalmıştır. Şuanda bu ailelerin hemen hemen tamamı taşındıkları bu binalarda yaşamamaktadırlar. Oysa TOKİ’nin müteahhiti İstanbul’un tam merkezinde bulunan bu bölgede villa şeklinde inşa ettiği binaları milyon dolarlarla ifade edilen rakamlarla satmaktadır. TOKİ oluşan bu rantı belli bir sermaye grubuna peşkeş çekeceğine oluşan rantın küçük bir kısmını bölgede yüzlerce yıldır yaşan Roman vatandaşların sosyal dönüşümüne harcasaydı durum farklı olabilirdi. Bu vatandaşlar;


kurslar açılarak meslek sahibi yapılsa, apartman yaşamına alıştırılsa toplumun kanayan bir yarası tedavi edilebilirdi. Şuanda belki de Sulukule’de yaptıkları işlerin daha kötüsünü yapmak zorunda kalmazlardı. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi Devletimizin yaptığı Kentsel dönüşümler sosyal yönden incelenmemekte, bir tarafta mağdurlar oluşurken, diğer tarafta milyonlar kazanan insanlar bulunmaktadır.

9-Özellikle İstanbul Cazibe Ve Rant Merkezine Haline Getirilip, Anadolu’daki Kentler Boşaltılarak Göç’e Meydan Verilmemelidir.

Kentsel dönüşümle beraber halihazırda 15 milyon olan İstanbul’un nüfusu çok daha artacak 30 milyona yaklaşacaktır. Nitekim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir TOPBAŞ, gelecek yıllarda nüfusun artıp günlük hareketin 40 milyona ulaşacağı günlere hazırlık yaptıklarını ifade ederek bunun ilk işaretlerini vermiştir. Oysa daha önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken İstanbul’a yerleşmek isteyenler için vize uygulanmasını İsteyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil miydi?  Kentsel dönüşüm, mevcut binaların yıkılarak yerlerine daha çok sayıda bağımsız bölüm yapılarak finanse edilmek istenmektedir. Bu durumda şuanda İstanbul’da 4,5 milyon olan konut sayısının 9 milyona ulaşması muhtemeldir. 10 yıllık bir süre içerisinde bu kadar büyük konut üretimi ciddi sıkıntılar oluşturacaktır. Hızlı nüfus artışı bunlardan bir tanesidir. Ama ok sayıda konut üretilmesi konut talebi olmaması durumunda fiyatların düşmesine de sebep olabilecektir. İstanbul’un en büyük problemlerinden olan trafik sorunu bu nüfus artışı ile birlikte tam bir çileye dönüşecektir. Bu durumda dönüşümde mevcut binaların yıkılması durumunda emsal artışının %25 arttırılması ile sınırlandırma getirilmesidir. Bu durumda nüfus artışı belirli bir sınır içerisinde tutulabilecektir.



10-Mahalle Kültürü Yok Edilip, İnsanlar Bir Birinden Kopuk Hale Getirilmemelidir.

TOKİ’nın uygulamalarında esnaf genelde alışveriş merkezi şeklinde yapılan bir merkezde toplanmakta, esnaf bu merkezdeki dükkanları alan mülk sahiplerine mahkum edilmektedir. Bu durum toplumumuz için çok önemli olan mahalle kültürünün yok olmasına sebep olmaktadır. Mahalle kültüründe esnaf çok önemli bir yer tutmaktadır. Mahalle esnafı adeta bir sigorta gibidir. Ekonomik durumu olmayana kredi açan bir müessese gibidir. Ayrıca kötü alışkanlıklara meyleden çocuk ve gençlere ağabeylik görevini yerine getirmekte, sokaklarda oynayan çocukların durumlarından ailelerini haberdar etmektedirler. İhtiyaç sahipleri, mahallenin fakirlerinin durumlarını en iyi tespit eden esnaf olmakta mahallede esnaf sayesinde oluşan mahalle baskısı ile toplumun değerleri ile çelişen olaylara izin verilmemektedir. Esnaf sayesinde mahalleli birbiri ile kaynaşmakta, toplumsal dayanışma ortaya çıkmaktadır. Yeni yaşam yerleri oluştururken esnafı mahallenin dışına iterseniz yukarda bahsettiğimiz birçok unsuru ortadan kaldırmış olunacaktır. Ayrıca esnaflık çok ciddi istihdam sağlayan bir kurumdur. Yeni yapılacak yerleşim yerlerinde esnaf düşünülerek düzenleme yapılmalı Mahalle kültürünü geliştirici tedbirler alınmalıdır.



11-Kentsel Dönüşümle Kentlerimizin Tarihi Dokusu Yok Edilmemelidir.

Örneğin İstanbul Fatih’in büyük bir bölümü sit alanıdır ve ilçede “Kentsel Dönüşüm Alanı ‘’ bulunmamaktadır. Ancak, hükümetin 16.06.2005 tarihinde çıkardığı 5366 sayılı kanun, Belediyelere “KENTSEL YENİLEME” projeleri yapma imkânı vermektedir. Evvelce Fatih Belediyesi, Vakıf medeniyetinin bir numaralı ilçesi olan Fatihimize ait, her biri Fatih Sultan Mehmet dönemi ve sonrası gazilerinin de isimlerinin bulunduğu mahalle isimlerini birleştirip silerek tarihi hafızamızın kaybına sebebiyet vermişti. Tüm dünyada, gelecek nesillere örnek olması için unutturulmayan tarihi şahsiyetlerin isimleri, maalesef Kentsel Dönüşüm bahane edilerek Fatih’te yok edilmiştir. Bu da yetmezmiş gibi Fatih’te yeni bir tarih kıyımı ile daha karşı karşıyayız. Tespit edebildiğimiz kadarıyla daha önceki planda var olan ve çoğu camiden oluşan yüzlerce tarihi eser, Fatih Belediyesi tarafından yeni planda yok edilmiştir. Örneğin eski planlarda var olan Acı Çeşme, Çakırağa, Hobyar, Molla Fenari, Ahmet Paşa, Toklu Dede, Elvan, Demirci, Daye Hatun gibi Cami ve Mescidler yeni planda yoktur. Yapılması gereken Kentsel dönüşümün zorunlu olduğu bölgelerde, tarihi doku ve alanların muhafaza edilerek geleceğe taşınması olmalıdır.





Yüklə 165,32 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin