Sahih İlmihal



Yüklə 4,89 Mb.
səhifə22/99
tarix16.11.2017
ölçüsü4,89 Mb.
#31882
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   99

GECE NAMAZI


Allah Teala buyurur ki; "Gecenin bir kısmında da sana has nâfile olmak üzere onunla (Kur'ân ile) gece namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır." (el-İsra, 17/79)

Mücahid dedi ki: "Teheccüd Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem için nafile bir ibadet idi. Çünkü onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştı. Dolayısıyla onun itaati nafile yani daha çok sevabı arttırmak içindi. Başkası için ise günahlarına keffârettir."698

Her ne kadar bu emir Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'e özel olarak verilmiş ise; biz de ona uymakla emrolunmuşuzdur. Şanı yüce Allah geceleyin namaza kalkan takvâ sahibi mü'minlerin niteliklerini sözkonusu etmekte, onlar hakkındaki mükâfatı açıklamaktadır; Allah Azze ve Celle buyurur ki;

“Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar. Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı. Geceleri pek az uyurlardı. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi. Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.”(Zariyat 15-19)

Yüce Allah bu kulları kendisine nisbet etmek suretiyle de şereflerini ve makamlarını yüceltmiş bulunmaktadır: "Rahmanın kulları yeryüzünde ağır ve vakur yürürler. Cahiller onlara (sataşarak) hitab ettiklerinde onlar: 'Selam' derler. Onlar ki gecelerini Rablerine secde ve kıyam ile geçirirler." (el-Furkan, 25/63-64)

Yüce Allah böylelerinin âyetlerine iman ettiklerine dair şöylece tanıklık etmektedir: "Bizim âyetlerimize ancak kendilerine âyetlerle öğüt verildiğinde secdeye kapanan ve Rablerini hamd ile tesbih edenler iman eder. Yanları yataklarından uzak kalır. Rablerine korkarak ve ümit ederek dua ederler. Onlara verdiğimiz rızıktan infak da ederler. Onlara o işlediklerine mükâfat olmak üzere gözleri aydınlatan ne nimetler gizlendiğini hiçbir kimse bilmez." (es-Secde, 32/15-17)

Yüce Allah onları ilim sahibi olmakla nitelendirmiş ve başkalarının konumundan onları daha yüksek bir mertebeye çıkarmıştır: "(Böyle bir kimse mi), yoksa âhiretten korkarak, Rabbinin rahmetini umarak, gece saatlerinde kıyamda durarak, secde ederek itaatte bulunan kimse mi (hayırlıdır)? Deki: 'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak özlü, akıl sahibleri öğüt alır.'" (ez-Zümer, 39/9)

Gece namazı kılmak en faziletli amellerdendir. Gündüzün nafile namaz kılmaktan daha faziletlidir. Çünkü gece namazı gizli olduğundan ötürü yüce Allah için daha bir ihlâsla yapılır, riyâdan uzaktır. Ayrıca gece namazında bir parça zorluk ve yüce Allah’ın huzuruna erişmek için rahat ve sükûnunu -başkalarının uyuduğu bir zamanda- terk etme vardır. Bunun için daha faziletlidir.

Gecenin son vakitlerinde şanı yüce ve mübarek Rabbimiz dünya semâsına iner. Çünkü Ebu Hureyre Radıyallahu anh'dan gelen rivâyete göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Şanı yüce ve mübarek Rabbimiz her gece gecenin son üçte biri kaldığı vakit dünya göğüne iner ve şöyle buyurur: Bana dua eden var mı, duasını kabul edeyim. Benden bir şeyler isteyen var mı, ona vereyim. Benden mağfiret dileyen var mı, onun günahını bağışlayayım."699

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Biriniz uyuyunca ensesine şeytan üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düyüm yerine eliyle vurarak üzerine uzun bir gece olsun, yat" dileğinde bulunur. Adam uyanır ve Allah'ı zikrederse bir düğüm çözülür, abdest alacak olursa bir düğüm daha çözülür, namaz kılarsa bütün düğümler çözülür ve böylece canlı ve hoş bir hâlet-i ruhiye ile sabaha erer. Aksi halde habis ruhlu (içi kararmış) ve uyuşuk bir halde sabaha erer."700

İbni Ömer r.a.’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Cennette içi dışından, dışı içinden görünen bir köşk vardır.” Ebu Malik el Eşari; “Kimin için ey Allah’ın Rasulü!” dedi. Buyurdu ki; sözün güzelini söyleyen, yemek yediren ve insanlar uykudayken geceyi kıyamla geçirenler için.”701

Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Rasulullah (alehissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "(Mûtad olarak) geceleyin namaz kılan bir kimse, uykunun gâlebe çalmsıyla (bir gece uyuya kalsa ve namazını kılamasa) Allah'u Teâlâ hazretleri onun namazının sevabını yine de yazar, onun uykusu (Allah'ın ona yaptığı bir ikram) bir sadaka olur."702

Ebu Hüreyre (radıyallalhu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: "Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını da uyandıran, hanımı imtina ettiği taktirde yüzüne su döken kula rahmetini bol kılsın. Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, kocası imtina edince yüzüne su döken kadına da rahmetini bol kılsın.''703

. Teheccüd kılacak olanın kılacağı rekât sayısının bilinen belli bir sayıda olması müstehabtır. Eğer durumu uygunsa bunları uzun kılar, değilse kısa kılar. Çünkü Âişe Radıyallahu anha’in rivâyetine göre Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah’ın en sevdiği amel, amel sahibinin -az olsa dahi- devamlı yaptığıdır."704

Mesrûk (rahimehullah) anlatıyor:"Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) 'ye sordum: "Resullullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'a göre hangi amel efdaldi ? '' Bana:

"Devamlı olan !" diye cevap verdi. Ben tekrar:

"Gecenin hangi vaktinde kalkardı?" dedim "Bağıranı -yani horozu- işittiği zaman kalkardı!" diye cevap verdi."705

Efdal olan bu amele süreklilik kazandırmaktır. Şâyet bir mazereti dolayısıyla yapamayacak olursa kazasını yapar. Çünkü Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh'dan gelen rivâyete göre Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim gece okuduğu miktarı ya da onun bir bölümünü uyuduğu için okuyamaz da onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okuyacak olursa, onu geceleyin okumuş gibi ona (sevap) yazılır."706

Şâyet uyuklama onu bastıracak olursa namazı bırakıp uykusu gidene kadar uzanması gerekir. Âişe Radıyallahu anha'dan rivâyete göre Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden herhangi bir kimse namazda iken uyuklayacak olursa, uykusu gidene kadar yatsın. Sizden herhangi biriniz uyuklarken namaz kılacak olursa mağfiret dileyeyim derken, kendi aleyhine bir şeyler söyleyebilir."707


TERAVİH NAMAZI


Hükmü ve bu ismin verilmesinin sebebi:

Terâvih namazı ramazan ayında cemaatle kılınması sünnet olan nafilelerdendir. Müekked bir sünnettir. Ona "terâvih" adının veriliş sebebi bu namazı kılan müslümanların her dört rekât arasında istirahat etmek için oturmalarıdır. Çünkü bu dört rekâtte uzunca Kur'ân okunurdu. Âişe Radıyallahu anha'ya: Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem'in ramazan ayındaki namazı nasıldı, diye sorulunca şöyle demişti: Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem ramazanda olsun, başka aylarda olsun onbir rekâtten fazla kılmazdı. Önce dört rekât kılardı. Onların güzelliğini ve uzunluklarını hiç sorma! Sonra bir dört rekât daha kılardı. Onların da güzelliklerini, uzunluklarını hiç sorma. Sonra üç rekât kılardı..."708

"Sümme: sonra" edatı bir atıf harfi (bağlaç) olup tertib (sıralamayı) ve terâhîyi (arada zaman fasılası bulunduğunu) ifade eder.

Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem dört rekâtte iki defa selam verirdi. Sonra dinlenirdi. Çünkü İbn Ömer Radıyallahu anh'dan gelen rivâyete göre bir adam: Ey Allah'ın Rasûlü, gece namazı nasıl olmalı? diye sormuş, Peygamber şu cevabı vermişti: "İkişer ikişer kılınır. Eğer sabahın gireceğinden korkarsan, tek bir rekât vitr kıl!"709



Teravihin fazileti ve vakti:

Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem ramazan ayında namaz kılmayı teşvik buyurmuştur. Ebu Hureyre Radıyallahu anh'dan rivâyete göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim inanarak ve umarak ramazan ayını kıyam ile geçirecek olursa, onun geçmiş günahları affolunur."710

Teravih namazı erkeklere de, kadınlara da sünnet olup yatsı namazından ve onun sünnetinden sonra, fakat vitr namazı kılınmadan önce ikişer ikişer kılınan bir sünnettir. Vitirden sonra kılınması da -daha faziletli olan terkedilmiş olmakla beraber- caizdir.

Teravih namazının vakti, ikinci fecrin doğuşuna ya da gecenin bitişine kadar devam eder. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Gece kalkışı (var ya) o hem daha etkilidir, hem de söyleyişi itibariyle daha sağlamdır." (el-Müzzemmil, 73/6)

Âişe Radıyallahu anha'dan rivâyete göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem bir gece mescidde namaz kıldı. O namaz kıldı diye bir grub insan da onun gibi kıldı. Bir sonraki gece de kıldı, insanlar çoğaldı. Sonra üçüncü gece ya da dördüncü gece oldukça toplandılar. Bu sefer Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem yanlarına çıkmadı. Sabah olunca şöyle buyurdu: "Sizin yaptığınızı gördüm. Yanınıza çıkmamı engelleyen tek husus, bunun (kıldığımız bu gece namazının) size farz kılınacağından korkmamdır." Bu husus Ramazanda olmuştur711

Rekatlerinin sayısı:

Âişe Radıyallahu anha'dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem Ramazanda olsun, başka ayda olsun onbir rekâtten fazla kılmazdı..."712

Câbir Radıyallahu anh'dan da şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ayında bize sekiz rekât ile vitiri kıldırdı. Ertesi gün mescidde toplandık ve yanımıza çıkacağını ümit ettik. Sabaha kadar mescidde bekledik. Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına gittik, ona: Ey Allah'ın Rasûlü yanımıza çıkıp bize namaz kıldırmanı bekledik, dedik. Şöyle buyurdu: "Ben vitrin üzerinize farz olarak yazılacağından çekindim."713

Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem'den sabit ve mütevatiren gelen budur. Ondan sonra Ömer b. el-Hattab müslümanları Ubeyy b. Ka’b'ın arkasında (namaz kılmaları için) topladı. Böylelikle cemaatle namaz kılmaya başladılar ve bu, günümüze kadar devam etti.

Doğrusu; teravih namazında sünnet olan onun on bir ya da on üç rekât olduğudur. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı budur. Daha faziletli olan da budur.

Efdal olan imama uyan kimsenin imam bitirinceye kadar imamla birlikte namaz kılmasıdır. Böylelikle ona gece namazı kılma ecir ve mükâfatı yazılmış olur. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Kişi imam ile birlikte -namazını bitirinceye kadar- namaz kılacak olursa, ona o geceyi kıyam ile geçirmiş sayılır."714

Teravih namazının mescidde cemaat ile kılınması sünnettir. Kişinin tek başına evinde kılması da caizdir, fakat sünneti kaçırmış olur. Ancak mescidde cemaatle kılınması daha faziletlidir. Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidde müslümanlarla cemaat halinde kıldığını ifade eden rivâyetler daha önce geçmiş bulunmaktadır. Bu cemaate devam etmeyiş sebebi ise namazın onlara farz kılınacağı korkusudur. Çünkü Peygamberin hayatta olduğu dönem vahiy ve teşri dönemi idi. Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatıyla teşri illeti ortadan kalktığına göre durum aslî haline döner. Bu namazın Ramazan ayında cemaat ile mescidde kılınmasının sünnet olduğu sabit olmuş bulunmaktadır.

Ebu Bekr Radıyallahu anh’ın halifeliği ile Ömer Radıyallahu anh halifeliğinin ilk dönemlerinde müslümanlar eski halleri üzerinde dağınık bir şekilde namazlarını kılıp durdular. Ancak daha sonra Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh insanları bir imam etrafında topladı.

Abdu'r-Rahman b. Abd e'l-Kari dedi ki: Bir ramazan gecesinde Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh ile birlikte mescide çıktık. İnsanlar dağınık dağınık idi. Kimisi kendi kendisine namaz kılıyor, kimisi namaz kılarken ona bir gurub da uymuş oluyordu. Ömer şöyle dedi: Benim görüşüme göre eğer bunları tek bir imamın etrafında toplayacak olursam daha güzel olur. Sonra bu kararını verdi ve onları Ubeyy b. Ka’b’ın etrafında topladı. Daha sonra onunla bir başka gece çıktım. İnsanlar önlerindeki imama uymuşlardı. Ömer şöyle dedi: Bu ne güzel bir bid'at! Bununla birlikte uyuyanların namazı daha faziletlidir. -Bununla gecenin nihayetinde kılanları kastediyordu. İnsanlar ise gecenin ilk vakitlerinde (bu namazı) kılıyorlardı."715

Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh dinde yeni bir bid'at ortaya koymuş olmuyordu. Çünkü onun bu yaptığının şeriatte aslî bir dayanağı vardır.

Teravih namazı esnasında nafile kılmak -namaz kılan cemaatin dışına çıkmış olacağından- mekrûhtur. Şâyet farzı yetişememiş ise imama uyup yatsı namazını niyet eder, imamın (iki rekâtte) selam vermesinden sonra kendisi iki rekât daha tamamlar. Yatsı namazının râtıba sünnetini niyet etme imkânı olup, bu niyet ile imamla cemaate katılabilir. İmamın niyeti ile cemaate uyanın niyetinin farklı olmasının -ilim ehlinin bu husustaki görüşlerinden sahih olanına göre- zararı yoktur. Ancak dinlenme zamanında teravih arasında nafile kılmak mekrûhtur.

Teravih ve vitr kılındıktan sonra tek başına ya da cemaat halinde ayrıca namaz kılmak mekrûhtur. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Geceleyin kılacağınız son namaz vitir olsun."716



Terâvihte Kur'ân Okumak:

Kur'ân okumak, müslümanların imamlarının ittifakı ile sünnettir. Hatta terâvihin en önemli maksadı bu namazda Kur'ân'ı (tamamen) okumak (hatmetmek)dir. Böylelikle müslümanlar Allah’ın kelamını dinlemiş olurlar. Kur'ân okuyan imamın, Kur'ân okurken sesini güzelleştirmeye çalışması gerekir. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem: "Kur'ân ile teğanni etmeyen (Kur'ân'ı güzel okumaya çalışmayan) bizden değildir."717 Buyurmuştur.

İmam hafız değil ise, mushaftan okuması caizdir. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımı Âişe annemizden sabit olduğuna göre kölesi Zekvân ona Ramazan ayında mushaftan okuyarak imam olarak namaz kıldırırdı.718

İmam namazda cemaate namaz kıldırırken onlara ağır gelmeyecek kadar okur. Uzunca Kur'ân okunmasını tercih eden bir grub cemaatin birlikte ittifak edip namazlarını kılmalarında bir beis de yoktur.



Teravihin meşru şekli:

Bazı imamlar teravih namazını çabuk kılmaya çok özen gösterirler. Onun için namaz kılanlara, sünnet olanları uygulamaya imkân vermeyecek hatta bazan vacib olanı yapmalarına engel olacak kadar hızlıca kılarlar. Tam bunun zıttı bazıları da cemaate ağır gelecek kadar uzatırlar.

İmama düşen görev ise, yüce Allah'tan korkmaktır. Bir vacibi ya da bir sünneti ihlâl edecek kadar çabuklaştırmamalı. Cemaate ağır gelecek ve onları nefret ettirecek kadar da uzatmamalıdır. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem’in gösterdiği yola bağlı kalmalı ve namazı meşru olan şekli ile edâ etmelidir.

Yanlışlıklardan birisi, imamın teravih namazında üçüncü rekâte (yanlışlıkla) kalkarken cemaat onu uyarırken, kendisinin dördüncü rekâte tamamlamakta ısrar etmesidir. Böylesi sünnete muhaliftir, namazı ifsad eder. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem gece namazının keyfiyeti hakkında: "İkişer ikişerdir..."719 diye buyurmuştur. Âişe Radıyallahu anha'dan gelen rivâyete göre de Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim bizim bu işimize uygun olmayan bir iş yapacak olursa o merduttur."720

Üçüncü rekâtte durumu hatırlar ya da hatırlatılırsa yapması gereken teşehhüde oturması, selam vermesi ve selamdan sonra da sehv secdesi yapmasıdır. Yine teravihin yirmi rekat kılınması bu hadis gereği bidattir.

Kur'ân okuması esnasında imamın sesini güzelleştirip, aşırıya kaçmadan kalbleri yumuşatacak bir şekilde Kur'ân okumasında bir mahzur yoktur. Ancak kıraatin hükümlerine riayet etmelidir. Aşırı medler yapmamalı, harfleri gereksiz yere uzatmamalı yahutta adeta harfe dönüşecek şekilde harekeleri çıkarmakta mübalağaya kaçmamalıdır. Çünkü bütün bunlar (kıraatte) lahn (yanlışlık) ve keyif getirici olarak sayılır. Böylelikle Kur'ân okuyan kişi, Kur'ân okumanın maksadı olan emir, nehy, vaad, tehdid, öğüt, korkutma gibi manalarını kavramanın dışına çıkmamış olur... Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "(Bu) âyetlerini düşünsünler, tam akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz hayır ve bereketi bol bir kitabtır." (Sâd, 38/29)

Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem bir gece Ebu Musa el-Eşârî'nin kıraatine kulak vermiş, onun Kur'ân okuyuşu hoşuna gitmişti. O kadar ki ona: "Dün senin Kur'ân okuyuşunu dinlerken beni bir görseydin! Gerçekten sana Davud hanedanının mizmarlarından bir mizmar verilmiş bulunuyor." demişti.721

O halde kıraat ve kunûtta sesi güzelleştirmek -şer'î sınırları içerisinde kaldığı sürece- namaz kılanların şevkini arttırır, kalblerini uyanık tutar, daha bir dinlemelerine sebep olur.

Bazı insanlar kendi nefsinde daha çok etki bırakan imamların arkasında namaz kılmaya çalışırlar. Bunda bir sakınca yoktur, fakat efdal olan insanların kendi mescidlerinde ve kendi imamlarının arkasında namaz kılmalarıdır. İbn Ömer Radıyallahu anh'dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Sizin herbiriniz kendi mescidinde namaz kılsın ve diğer mescidlerin peşine takılmasın."722

Ta ki birtakım mescidler kalabalıkla dolup taşarken diğer bazıları cemaatsiz kalmasın, yollar gereksiz yere tıkanmasın, bir mescide ulaşmak ve kalabalığı aşmak için boşa vakit geçirilmesin. Hatta bazan bazı rekâtler de kaçırılmasın...

Bazı İslâm diyarlarında bid'at olan birtakım sözler yaygınlık kazanmaktadır. Mesela birinci defa selam verdikten sonra: "es-Salatu ve's-selamu ala evveli halkıllah" derler. İkinci selamdan sonra: "Subhane'l-vahidi'l-ahad subhane'l-ferdi's-samed, subhanellezî lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû kufuven ahad" üçüncü selamdan sonra "es-selâtu ve's-selâmu alâ hatemi rusûlillah" derler. Dördüncü selamdan sonra ikinci selamdan sonra söylediklerini tekrarlarlar, sonra da: "Tek de kılınız, vitir de kılınız, oruç ayını karşılayınız. Allah size mükâfat versin" derler. İki namaz arasında söylenen şeriatte aslı astarı olmayan bid'at sözler ne kadar da çoktur!


Yüklə 4,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   99




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin