Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Çok teşekkür ederim Sayın hocam, değerli arkadaşlar detayları gerçekleri işin uzmanından dinlediniz. Sorumluluklarımız fazla depremle ilgili bundan sonra neler yapılması
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-8-
gerektiğini biz Sarıyer meclisi olarak neler yapmalıyızdır. Arkadaşlarımın genel anlamda başlatmış olduğu çalışmalar var. Yaklaşık Naci hocamla 2 yıldır birlikte sadece deprem konusunu değil diğer alanlarla ilgili bilim kurgu başkanımız ve bu noktada nerede ihtiyaç duyuluyorsa onunla bizi Naci hocamla konuşturuyoruz. Ve bunların bir kısmını da eyleme dönüştürmüş durumdayız. Şu anda özellikle bu tür çalışmaların mutlaka Büyükşehirde hazırlanan komisyonun yapmış olduğu çalışmalar devam ediyor bitmedi onlar yasa alt taslağı hazırlanmış oldu. Ama o alt başlıklar yasaya dönüştükten sonra neler yapılacağı konusu tekrar tekrar tartışıldı bunu biliyorsunuz. Mülkiyetle ilgili sorunlar var. Özellikle bölgemizde çok farklı çalışmalar var. Bir taraftan bunlar bir taraftan yıldırım doldurulmuş binalar var sahipli sahipsiz binalar var. Özelliklede şu anda kitap karıştıran dergi karıştıran insanlarla aynı binada 5 kişinin oturduğu binada güçlendirme yapma sırasında bir sürü problemler çıkıyor. Bunlarında çözümünün olduğu bir yasa çıkacak diye umuyoruz. Çünkü konuşmalar bu anlamdaydı şimdi dolayısıyla hocanın cevaplamasını istediğiniz sorularınız varsa onları bir alalım hocam cevaplasın ondan sonrada bizler öneri olarak neler yapabiliriz. Evet, buyurun mikrofonu uzatır mısınız arkadaşlar
Mec. Üyesi Meral YALÇINKAYA: Herkesi saygıyla selamlıyorum. Hocama teşekkür ediyorum verdiği bu değerli bilgilerden ötürü, ben hakikaten bu gün konumuz bu olduğu için bir şeyler bakayım araştırayım istedim. Bu işte en çok sorumluluğu olan siyasetçiler diye düşünüyorum. Hocam çok basit bir örnekle başlamak istiyorum. Hakikaten Sarıyer’in bir çocuğuyum bu meclisi niye toplayamadık bilmiyorum ama ben elli kişi falan tahmin ediyorum çok genç arkadaşlarımız sayesinde ve 1967 yılından beri bu caddede ikamet etmiş bir insanım. Buradaki yapı stoklarının hiç tahlil falan yapmadan ne olduğunu çok iyi bilen birisiyim. Bir kere burası dere yatağıdır. 3 kat vermiştir. Caddenin tamamının ruhsatı yoktur, iskanı yoktur. Buna da müsaade eden siyasetçilerdir daha doğrusu 1980 öncesinden önce Boğaziçi imar yasaları yokken böyle bir yapılaşma ve kötü bir yapı stoku maalesef Sarıyer ilçesinde de diğer ilçelerde olduğu gibi olmuştur buna da en çok siyasetçiler göz yummuştur öyle olmuştur. Biz toplum olarak en büyük hatamız verilenle yetinmemek daha fazlasını daha fazlasını isteyerek yani bunu mimar mühendis arkadaşlarımız da var. Daha fazla kat daha fazla çıkıntı yapabiliriz diye düşünerek hareket ettik bu güne kadar, hakikaten Türkiye’de şöyle bir baktığımız zaman 1959 yılında çıkan bir 7269 sayılı kanun var Afet kanunu ondan sonrada 2009 yılında depremle ilgili 5902 sayılı yasayla ilaveler yapılmış. Hakikaten yasal olarak hiç tatmin edici bir durumda değiliz. Genelde problemi afetlere karşı hazırlı olmaktan ziyade afetten sonra ne yapabiliriz yaraları nasıl sarabiliriz diye düşünülmüş şimdiye kadar ve o şekilde davranılmış. Ama bizim için Gediz, Dicle depremleri benim çocukluğumdan hatırladığım depremler en son hakikaten 1999, 17 Ağustos depremi bir milattı Türkiye için deprem açısından ve 12 sene geçti. Ben şimdi yerel yönetimler olarak işte genel hükümet olarak bir şey hakikaten bir arpa boyu yol alınmadığını herkes farkında sizde konuşmanızda söylediniz. Ben şunu merak ediyorum. Sarıyer’in Türkiye’nin en büyük en köklü üniversitelerinden biri bu bölgemizde bulunuyor İstanbul için söylüyorum. Teknik üniversite babında üniversitemiz var. Bunların 12 sene için söylüyorum onun öncesi evveliyatı daha öncesi deprem şuurumuz yoktu ama bu Marmara depreminden sonra sizin üniversitenizde dahil olmak üzere kürsülerde mastır, doktora yapan çocukları şimdiye kadar tez olarak verilseydi İstanbul’un genel haritası ve yapı stokları ne olduğu çıkartılamaz mıydı? Üniversiteleri bu konuda çok eksik olduğunu tahmin ediyorum. Bu konuda bir şey yapılmadığını tahmin ediyorum. Ben özellikle bu konuyu size sormak istiyorum. Yani hep aynen demin Başkanımın söylediği gibi Türkiye’de maç 90 dakika oluyor. 2 gün onun arkasında mikrofonu alan konuşuyor. Ayni bizde de böyle depremden sonra konuşuyoruz konuşuyoruz fikirlerimiz, belirtiyoruz ama üniversitelerimiz ne yapmış bu konuda? Yani bir sürü çocuk tez konusu yok, doktora konusu olarak yok niçin bunlar yapılmamış? Bu konuda açıklık getirirseniz teşekkür ederim.
Beld.Dep.Araşt. Dan. Pr. Dr. Naci GÖRÜR: Şimdi tabi yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Zemin konusunu bilemiyorum yapı dokusunu bilemiyorum. Ama bu bölgenin jeolojisi yani tüm İstanbul Sarıyer’de özelde bütün buraları tabi bizler yaptık yani biliyoruz yıllarca incelemesi yaptık. Hatta geçen
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-9-
sene Sarıyer Belediyesi ile birlikte Büyükşehir başka yerlerde mikro bölgelerin çalışmalarını yaptığı halde Sarıyer’de yapmamıştı. Sarıyer ile ilgili zemin çalışmaları yok. Biz üniversitedeki mevcut bilgilerle bu bölgede deprem şiddet tahlizasyonunu yaptık. Yeni gelmişken söyleyeyim Sarıyer en olası demeyeyim en küçük deprem senaryosunda yani depremin büyüklüğü 7.2 olduğu takdirde Sarıyer’de tamamı için söylüyorum 7 ve 8 şiddetinde etkilenecek. Tabi bu eğer mikro bölgelerin çalışmaları sondaj çalışmaları iyi yapılırsa bir miktar değişebilir ama bizim mevcut verilerle yani üniversitede yapmış olduğumuz çalışmaların sonucu elde ettiğimiz verilerle Sarıyer 7 ve 8 şiddetinde etkilenecek yerler var. Bu da gerçekten ciddi bir etkilenme olacaktır. Ben İstanbul’da ve Türkiye’nin birçok yerinde üniversiteler bu tür çalışmaları elbette yapmıştır. Ama böyle mikro bölgeleme özelliğinde zemin çalışmalarını üniversiteler zaten yapmakta bu da ayrı bir konu.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Evet, buyurun
Mec. Üyesi Cemil ÖZBALTA: Hayırlı akşamlar, sevgili hocam siz konuşmanızın bir bölümünde deprem araştırması önümüzde uzun süre alacak dediniz. Bir anda bunu hazırlamamız mümkün değil diyorsunuz. Ama ben bu günkü depremle ilgili depremle ilgili hazırlığımın 3 sayfasını sizin raporunuza dayanarak hazırlamıştım. Ama sizi burada görmekten gurur duydum. Daha sonra konuşacağımız zamanlar onlara değinmediğiniz bölümlerini sizin adınıza biz burada değineceğiz inşallah, burada da 2029 yılında bir deprem beklendiğinden bahsediyorsunuz raporunuzda
Beld.Dep.Araşt. Dan. Pr. Dr. Naci GÖRÜR: 2029 yılına kadar
Mec. Üyesi Cemil ÖZBALTA: Oraya geleceğim. Bu zaman dilimi içinde ki bu gün dâhil yani şu anda bulunduğumuz andan itibaren 17 yıl var şu an o zamana kadar demek ki biz bu hazırlıkları uzun yıllara değil de hemen başlamamız lazım
Beld.Dep.Araşt. Dan. Pr. Dr. Naci GÖRÜR: Hemen her an ona ben bir açıklık getireyim
Mec. Üyesi Cemil ÖZBALTA: Teşekkür ederim.
Beld.Dep.Araşt. Dan. Pr. Dr. Naci GÖRÜR: Şimdi bu stres transferi hesabıyla yani bu bir Amerikalı bir arkadaşımız Parsın diye benim arkadaşım rahmetli Aykut BARKA’ında arkadaşıydı. Bu çalışmada bütün bu hesapları yaparak Marmara’nın altındaki kabuk 99 depreminde strese enerjiye ne kadar dayınır hesaplandı yani dayansa dayansa ne kadar dayanır hesaplanır. Şimdi bir şeyi çok iyi bilmeniz gerekir. 1999 depremleri Marmara’nın altına normalde 250 senede birikmesi gereken enerjiyi 55 saniyede içerisinde biriktirebilir. Yani 99 depremleri fayın güneyindeki bütün Türkiye’yi Marmara’nın altına doğru 55 saniyede 5,5 metre itti. Kabuk orada kırılmadı böyle muazzam bir bunu nasıl anlatayım size yani büyük bir vagon düşünün büyük bir yük vagonu belki binlerce vagon gelip önündeki büyük bir vagona çarpıyor ve onu itiyor o vagon hareket etmiyor ama devamlı bastırıyor. Şimdi o vagon ne kadar dayanabilir bu baskıya o da kırılacak bu benzetme böyle düşünün, şimdi dolayısıyla orada yüklenen enerji belli Marmara’nın altındaki kabuğun kalınlığı belli özelliği belli kayıtlı depremler belli orada da çalışma yaptık. Bilimsel verilerde onun sonucunda da ortaya çıkan şu oldu. 99’dan sonra 30 sene içerisinde herhangi bir anda bu kabuk kırılır daha fazla dayanmaz. Dolayısıyla 1999’un üzerine 30 koyunca 2029 en son zaman ile bu herhangi bir anda 2029’a kadar olup biter. Mesela Celal hocamız şey diyor. Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük yer bilimcidir demeyeceğim en büyük bilimci diyorum. Çünkü Celal şey diyor. Türkiye’de hiçbir bilim adamı tarihin hiçbir döneminde dünyada onun kadar ödül, yayın yapan, onun kadar alkışlanan bir bilim adamı yok. Şimdi mesela Celal’e sorarsanız 2016 yılına kadar bu iş olup biter. Ama bu bilimsel bir şey değil. Neden böyle diyorsun, o tarihi depremlerden yola çıkarak bir mantık geliştiriyor. Bilimsel bir şey değil kendi doğrusu çünkü ama eğer tabi bu hesaplarda hata payı bu
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-10-
matematik yani yer bilimleri dünyanın davranışları kadar çok hassas şeyler vermiyor bize yanılma payları, artı eksi 5-10 sene değişebilir. Yani 29 bakarsın olur 39 veya 29 deriz 20’de olabilir artı ve eksisini düşünmek lazım. Ama ciddi bir enerji yüklenmesi var. Kuzey Anadolu fayının özelliği bu bakın 1939’da Erzincan’dan başlıyor tetiklene tetiklene batıya doğru geliyor. Keşke ben size başka zaman anlatayım görsel slâytları çok daha iyi göreceksiniz. 1939 Erzincan depremi 7.6 şiddetinde 39 bin kişi ölüyor. O onun batısını tetikliyor. Niksar, Reşadiye, Ervani’yi tetikliyor. 42’den Niksar, Reşadiye’de başlıyor. 43’de o tetikliyor Reşadiye’de başlıyor. 44’de daha batıya doğru Bolu’ya doğru 47,57,67 Abant’a doğru kırıla kırıla geliyor Adapazarı’na ve bizim o bölgeye kadar yani Kuzey Anadolu fayının
Neresesinde birlik ve üzerinde deprem oluyor ise onun batısı bir sonraki deprem için hedef haline geliyor. Mesela bu son deprem 99 depremleri 6 sene önceden bilindi yayınlandı National belgeselinde, Adapazarı ve Gölçük’te mesele Teknik Üniversitede bizim yaptığımız bir proje var. Bu projenin içinde rahmetli Aykut BARKA’da vardı. Jürih ve daha ileriki etapta yapılan çalışmada projenin adı da Marmara Promik Projek diye bir proje, orada size gösterdiğim raporların çok sayfalarında aynen şu cümleler var. Raporun tarihi 1997 diyor ki Adapazarı- Gölçük’ten bütün yapılan gözlemler, ölçümler ve jupies verileri burada deformasyonun birikimin fazla olduğunu, bu bölgenin yakın bir gelecekte büyük bir deprem oluşturma olasılığının çok fazla görülmektedir ve gerekli önlemler alınmalıdır. Sene 92 niye duyurulmadı ben size bunu söyleyeyim. Onu duyurmaya kalktık Ali KIRCA vasıtasıyla Ali KIRCA’yı da tehdit ettiler bizi de tehdit ettiler nereden çıktı bu adamlar nedir bunlar millet galeyana gelecek korkacak falan mutlaka susturdular. Yani bunlar bilinmeyen şeyler değildi. Şimdi daha iyi bağırıyoruz bağırıyoruz görüyorsunuz nasıl algılandı. 12 sene sonra ciddiye çıktı . Dolayısıyla bu zaman işi de öyle söylenemiyor şu tarih bugün diye ama bir periyot var. Eğer şanslı isek uzak değilsek heran meydana gelebilir ama bizim yapacağımız iş ne yapacaksak bir an önce yapalım. 99’da başlasaydık belki şimdi biz Sarıyer’i çoktan hazırlamıştık ve son derece depremle barışık hazır yaşayabilirdik hiçbir endişemiz olmadan
Mec.Başk. Şükrü GENÇ: Başka var mı? Buyurun
Mec. Üyesi Fuat BAY: Sayın Başkan değerli meclis üyelerimiz, hocam özellikle toplantımıza katıldığınız için teşekkür ederi. Ben İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisi Fuat BAY Meclis üyesiyim. Evet; hocam sizinle bu toplantıda bulunmaktan gurur duyuyorum. Şimdi öncelikle şunu danışmak isterdim. Dediniz ki az önceki slaytla bize bir sunum hazırlasaydınız en azından diğer arkadaşlarımızla olayın ciddiyetini vehamiyetini, önemini anlamış olurduk ama yüzeysel olarak anladığım kadarıyla zaten Belediye Başkanımızla birlikte çalışıyorsunuz. İstanbul Teknik Üniversitesi zaten bu konuda Sarıyer hakkında bilimsel çalışmaları mevcut, bu konuda da sizi geçmişten takip ediyorum. Şimdi hocam anladığım kadarıyla şundan bahsetmek istiyorum fazlada uzatmak istemiyorum. Sarıyerde bir deprem hazırlama müdürlüğü deprem hazırlama ile ilgili Başkan Yardımcısı olması gerektiğini önemle söylediniz. Sonuçta biz burada bir meclis yönetiminde bununla ilgili bir meclis üyesi olarak depremle ilgili (anlaşılamadı) bununla ilgili bir teklif olarak sonunda isteyeceğiz. Yürütülen çalışmaları dediğiniz gibi Başbakanımız, Bakanımızdan Büyükşehir’e ve Sarıyer’e kadar uzanacak bir ekip olması lazım. Sonunda burada Sarıyer’in farklı bir yapısı var. Benim jeolejikle ilgili bir şey söylemem yanlış olur sizin yanınızda İstanbul’un güneyi 1. dereceye ve Sarıyer’e yaklaşırken Sarıyer’in bir kısmı 2. dereceye kuzeyi 3. derece deprem kuşağında şu anda, bu nedenle buranın daha sonrasıyla ilgili tabi jeolojik durumu depreme dayanıklılığı ile ilgili durumu benim anladığım kadarıyla yerel yönetimlerden 2. sıraya atılmış durumda, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmalarda konut araştırmalarında şu anda Sarıyerle ilgili bir veri ben Büyükşehirde rastlayamadım. Yok çünkü öncelik olarak 1. derecedeki deprem kuşağında Bahçelievler, Zeytinburnu, Bakırköy gibi bölgelerde zaten araştırmalar yapılmış bunları siz isterseniz zaten paylaşabilirim ama Sarıyer’de de acilen binaların stok yapısıyla ilgili bir araştırmaya geçilmesi lazım. Sizde zaten bina bedelleri ne zaman konuşsak teşekkür ederim hocam sizin şahsınıza değil sonuçta bir fon ayrılması lazım. Bizim bütçemizde belediyenin bütçesinde sonuçta
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-11-
bununla ilgili bir madde eklenerek acilen beklemeden gerekirse Salı günü başlanıp bir şekilde devam etmesi gereken bir süreç bu, siz tabi dediğiniz gibi hocamızsınız duayenimizsiniz Sarıyer’in jeolojisiyle ilgili geçmişte yapılmış jeolojik haritalar var. İstinye olsun Tarabya, Sarıyer Merkez mahallesiyle ilgili alüvyon üzerinde yapı stokları tamamen kötü durumda, ama bunların geldiğiniz zaman sonuçta yapılması gereken ülke sorunları var. Yani ruhsatlı başlanmış sonrasında seneler sonrasındakaçak katlar atılmış binalar mevcut, bölgemizin çoğunluğunda gecekondular ne yazık ki yapı istifi oluşturmuş bunlar ne yazık ki bilinmiyor. Hangi zemine oturtulmuş, nasıl davranalım dediğiniz gibi ve bunlar nasıl iyi bir sonuç alır. Hükümetimizin bu Van depreminden sonra yaptığı kısas aslında yapılması gereken hani siz buradaki zayıf binalarda oturuyorsunuz ileriki depremde ölürsünüz mantığı ile değil de gecekonduların zaten manteritesi 1950’lerden beri başlamış herhangi bir gerekçe olmadan devam etmiş hiçbir kontrolsüz bu güne gelinmiş. Bundan sonrasında yapılması gereken sağlam zeminde kentsel dönüşüm yerinde kentsel dönüşümle ilgili çözümler üretilmeli, sizin dediğiniz gibi önce binaları araştıralım fakat buradaki ruhsatlı ve ruhsatı sonrasında kaybetmiş binalarla devam ederken bir taraftanda gecekondu islah bölgeleri oluşturulmalı bölgemizle ilgili, bununla ilgili plan ve mevzuatlar var. Boğaziçi yasası olsun bununla ilgili Anıtlar kurulu olsun bununla ilgili bir sürü şeyler var. Yani ruhsata açık bölgelerde bile bakıyorsunuz binalar her an yıkılmak üzere ve Anıtlar kurulu bununla ilgili önüne çekilen duvarlar sebebiyle binalar yıkılıp insanların öldürülmesi beklenir bir vaziyete gelmiş durumda böyle acı bir tablo varken yarın sabahtan itibaren başlanması gereken çözümler var sizinde önerdiğiniz üzere toplantıya katıldığınızdan dolayı teşekkür ederim.
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Ben burada 2 şey söyleyeyim. 1. bu şey yanlış Sarıyer’de 3. derece deprem o doğru değil. Yol haritalarını mühendisler düz mantıkla yapıyorlar. Yani işte birileri çiziyor ikinci bölge orası üçüncü bölge o öyle düz değil şimdi diyelim ki Sarıyer’in en ücra en denize yakın yeri olabilir. Eğer orada zemin uygun değil ise ve üzerinde de uygun bir bina yok ise o bölge 2. derecede bir deprem alanı gibi zarar görür. Onun için o yanıltıcı ona itibar etmemek lazım. İnsanlarda böyle bir yanılgı oluştu maalesef bunuda müteahhitler yapıyorlar. Sarıyer’e insanları çekmek için orası uygun emniyetli diye laflar çıkartıyorlar hatta benim bazen gazetelerde bir şey söylesem kibarca beni uyarıyorlar. Hocam burası öyle bilinsin falan diye, şimdi çok kaba bir şey söyleyeyim. Mesela boğaz köprüsü var ya 2. Boğaz köprüsü, 2. Boğaz köprüsünün kuzeyinde kalan alanlar Karadeniz’e bu boğaz köprüsünden doğu-batı doğrultusunda bir çizgi çizin onun kuzeyinde kalan alanlar 99 depreminin sarstığı o şiddet ne ise onun birkaç misli buraları sarsacak. Dolayısıyla böyle burada alüvyonlarda işte kumun üzerinde kaygan zeminlerde rast gele yapılmış binaların ayakta kalma şansı çok az onun için o ilşe aldanmamak lazım, insanlar öyle diyorlar ama bu bilimsel araştırmaya dayanmıyor.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Evet şimdi ben burada özellikle Büyükşehir meclis deprem çalışma gurubu oluşturmaktan söz ediyorsunuz. Burada özellikle sizin sorduğunuz soruların içeriklerinde kanunun alt verisi olarak olması gerekenler olarak başlıklar oluşturdular. Kısaca size onları okuyayım. Yani yapılacak yasada bunlar bunlar bunlar mutlaka olmalıdır şeklinde, çünkü bizim özellikle kendi bünyemiz içinde tartıştığımızda bürokratların cevabını aradığı her soru mutlaka cevaplandırılmış olmalı diye yasada işte afet riskine karşı hazırlığı kapsamı ne olmalı? Yani afetin tanımı yapılmalıdır. Çünkü Sarıyer’in diğer bölgelerden bir Esenlerden bir Bağcılardan farklı bir yanı daha vardır bu da orman yangınları çok önemli bir risk, afet riskine karşı hazırlık hangi kurum veya kurumlar tarafından yapılmalıdır. Bunun cevabının bulunmazsa olmazsa olmaz. Kurum ya da kurumlara afet riskine hazırlık için ne tür yetkiler verildi, yetkili kim olmalı bununla ilgili işte söylediğiniz gibi tapulu, tapusuz veya ruhsat izni olan olmayan yapılar işte Boğaziçi ön görünümde kalan yapılar bunun yanında afet (anlaşılamadı) nasıl sağlanacak nerden bulunacak bu para veya nasıl bir yöntem kurulmalı bunların alt başlıkları bütün içerikleri aynı şekilde tartışılarak ayrılanabilir. Şimdi bu çıkan yeni yasanın bunları cevaplaması lazım. Şimdi hocamın özellikle burada vurgulamak istediği 1. kısım yani afet riskine karşı hazırlığın kapsamı çok önemli, yani biz yani bu herhangi bir kalemlerin bütçe yapmayı da gerektirmiyor.
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-12-
Şu anda biz onu bir daha ki mecliste gündeme gelirsek bir müdürlüğümüzü afete yönelik başlığı ile beraber değiştirip bir müdürlüğümüzü tamamen afetle ilgili çalışmaya başlama konusunda kadrosuyla beraber başlaması konusunda bir düşünce şeklimiz var. Bunu Ocak meclisinde meclise gelir daha dataylı bir şekilde tartışırız. Dolayısıyla şimdi yasa çıktığında üç aşa beş yukarı sonuçlanacaktır bu tartışmalar bir de onun devamlılığı çünkü yasanın yoğunluk ve ona bağlı yönetmeliklerde onun gibi şeylerde değişecektir. Bunlarında devamı konusunda mutlak bir şekilde akademisyenlerin bu işin olması gerkliliği vardır. Şimdi Sarıyer Belediyesinde bu olayın önemsenmesini hepimiz önemsiyoruz ciddi anlamda ama bir de katkı sunmak zorundayız Sarıyer depreme çok fazla hani genel anlamsa insanları kafasında var Sarıyer’de iyi yerde oturuyoruz, çok da fazla bir sorunumuz yok diyorlar. Öyle bile olsa biz bu işe katkı sunmak zorundayız. Hocamda bu konuda tüm Sarıyer adına hata İstanbul adına çok teşekkür ediyorum. Bu çalışmanın belli bir koordinasyon içinde yapılması halinde ciddi mesafeler aldık. Evet, arkadaşlar var mı bir soru? Buyurun.
Mec. Üyesi Hayati KAPTANOĞLU: Bu Yeni kanunun Sarıyer’in özel durumuyla ilgili açıklamalarını getirmesi lazım, çünkü hocam yapılaşma stoklarının belirlenmesini 3 evrede tespit etmek gerekir dedi risklerin tespiti açısından ki 3. evrede tamamıyla kırmızı haritalar ortaya çıkacak dedi. Sonuçta her halde 3. evrede
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Tahliye ve takviye kararları o evrede alınır. Yani dünyada da böyle
Mec. Üyesi Hayati KAPTANOĞLU: Aldık ki bu yapılır Sarıyer’de bu yapılır. Çünkü burası üniversiteler şehri, yardım alırsınız kendi elemanlarınızla yaparsınız fakat 3. evrede tespit ettiğiniz ki bunlar hemen anında boşaltılması gereken binalar mı olacak öyle mi hocam?
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Şimdi bu konuyu ben anlıyorum ama bana iletilen yetkili ağızlardan bize söylenen zaten Bakanlık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu sorunların tamamına yani binaların özellikle yapısal olarak bir çok sorunları olduğunu bu imar, iskan kaçak şuydu onu zaten biliyorlar. Bu yeni hazırladıkları yasalarla bunlara çözüm getirecek. Tahmin ediyorum ki yasak ve hukuksal sorunları bu yeni çıkartacakları bir dizi yasayla çözmüş olacaklar. Uygulama şeklini de tepede en tepede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onun altında Turiki bir araştırman olarak yasal bir takım güçleri olacak yani hukuksal bir takım sorunları bertaraf etmede işte yıkım alanlarında veya kamulaştırmada bayağı yetkilerle donatıldılar. Sonra Büyükşehir Belediyelerini yetkili kılıyorlar ve onlar vasıtasıyla ilçe belediyeleriyle işi yapıyorlar. Yani her durumda Sarıyer’i ya da başka ilçesi o ilçenin yerel belediyesi işi halledecek ancak yasal bir sorunlar ve destek zincirleme olarak bu patlama yoluyla halledilecek yani bize söylenen şekil bu yani
Mec. Üyesi Hayati KAPTANOĞLU: Teşekkür ederim. Yani biz Sarıyer’i konuşuyoruz şu anda Sarıyer meclisiyiz. Ne yapılması gerenleri planlamaya çalışıyoruz ve de başlayacağız ama şunu unutmamamız lazım Sarıyer özel kanunlarla yönetiliyor. Koruma Yasası bizim başımızdaki bir boyunduruk yani bu kanun çıkarılırken Sarıyer’i düşünmesi lazım bu zamana kadar doğan uzaktan görüş efendim orası koruma bölgesi orada çok kaçak bina var. Yıkarsak bir daha yapılmaz anlayışını da bitirmesi gerekir. Yetki ve sorumlulukları ilçe belediyesine bu kanun vermesi gerekir. 2. sorum bu kuzey bölgesinde mücavir alanda yapılan bazı site ve binaların olası bir depremde futbol topu gibi olacağını bunlar zaten 1999 depreminden sonra oldu bunların temelleri radyan değil mi?
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Yani şöyle tahmin ediyorum bu temel sorunu da değil. Zemin böyle ayrık kumlu olan yerlerde o bina kendi içerisinde deforme olup yıkılmaya bilir. Ancak bir yerlere gider kayma olur.
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-13-
Mec. Üyesi Hayati KAPTANOĞLU: Yine büyük bir sorun, 7 ve ya daha 7-8 şiddetindeki bir depremde tusunami olur mu İstanbul’da?
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Yani şöyle tabiî ki olabilir. O tabi ki Marmarada olan bir sorun Marmara’da eğer bu olacak deprem sırasında Marmara’da tusunamiyi oluşturacak şey kıta yamaçlarındaki kaymalar. Şimdi Marmara Denizinin şöyle söyleyeyim ben mesela kıyıdan adalara doğru ve ya adalardan Büyükada’dan başlayıp denizi kaldırır. Diyelim ki deniz yok. Büyükede’dan Marmaraya o gün yürüdüğünüzü düşünün, önce bir düzlük yerden geleceksiniz orası kıta kenarı, kıta sahanlığı orada denizin derinliği en fazla 80,90 bazen de 100 metreye geliyor. Sonra böyle dik bir yamaç var bazı yerlerde dikliği 35 metreye varan bir yamaç var o da kıta yamacı, o bölgede dilimler çok kolay kayabiliyor. Şimdi deprem olduğu zaman şiddetli sallantı sırasında kıta yamacından çok büyük kütleler hareket ediyor. Mesela 17 bin sene önce Tuzla açıklarında biz onu deniz araştırmalarında gördük yayınladık da o Büyükada’dan daha büyük kitle kıta yamacından denizin dibine kayıyor. Tabi öyle bir kitle kaydığı zaman çok büyük tusinami meydana geliyor. Yani şuna benziyor. Suyun içinde bir kaba kocaman bir taşı attığın zaman suyun taşacağı gibi bunun ispatları bunlar bilimsel yani var böyle şeyler. Şimdi bu olacak depremde bu tür şeyler olacaksa tusinami olabilir. Bu kısa zamanda kıyıya gelecektir boğaza da girebilir. 1533 depreminde o zaman tabi tusinamiyi bilmiyorlar. O zamanın tarihçileri yani kıyıdaki bir takım alanlarda suyun yükseldiğini bazı yerlerin su altında kaldığını söylemişler yani olabilirde olmayabilirde ama olma olasılığı var sorunuz buysa
Mec. Üyesi Hayati KAPTANOĞLU: Teşekkür ederim.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Evet, buyurun Osman Bey buyurun
Mec. Üyesi Osman GÜLOĞLU: Hocam öncelikle hoş geldiniz. Biz şimdi bu kadar sorunun olduğu İstanbul’da Sarıyer’de bize esasen nereden başlayacağımızı anlatmanız gerekiyor.
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Bizde tam bunu yaptık.
Mec. Üyesi Osman GÜLOĞLU: O zaman benim bildiğim ben aynı zamanda Kızılay Başkanıyım Sarıyer’de, biz önce afet sonrasında nasıl önceden hazırlanacağız, bu kanunlar çıkmadan hazırlanamayız çıkmadan hiçbir şey yapamayız.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Çıkmak üzere kanun Bakanlar kurulunda
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Bence bu kanunlar çıkmadan çok iyi yapılacak
Mec. Üyesi Osman GÜLOĞLU: Çok kolay şeylere başlamamız lazım ki gerisi de sonradan gelmesi lazım onu diyorsunuz siz. Tüm kamu kuruluşlarını tüm sivil kuruluşlarını 3,4 sene evvel Mete IŞIKARA Hocamla ben birlikte Sarıyer’in en az okullarda bunları anlattığı zaman yeterli değil geniş kitlelere anlatabilmemiz için büyük salonlar oluşturup bunları anlatmamız gerekiyor. Hazırlıklı olmamız için, insanların hazırlıklı olmaları için diğerlerini de kamu kurumları, belediyeler, Kaymakamlıklar, Büyükşehir Beledisi ve hükümet kanalıyla başladığı zaman devam ettirilmesi gerekiyor ama bu kanunlar çıkmadan biz binalar öldürüyor değil mi? Hocam binalar öldürüyor. Biz Sarıyer’deki binaları çözmadiğimiz müddetçe azaltabilir miyiz? Kısman azaltırız ama genelde bunu binaları çözmeden çok fazla azaltacağımız yok gibi görünüyor. Dolayısıyla ben gene Hayati Beyin söylediği 2960 sayılı Boğaziçi İmar Yasasının düzenlenmesi gerektiğine inanıyorum. Başka türlü de buraların çok kolay çözüleceğine inanmıyorum. O konuyla ilgili çalışma yapılması gerekiyor. Bunları sizde televizyona çok
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-14-
çıkıyorsunuz hocam 2960 sayılı yasadan çözüm önerileriyle birlikte bahsederseniz Sarıyer’e ciddi katkınız olacak diye düşünüyorum ve katıldığınız için teşekkür ediyorum.
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Bizim ön gördüğümüz modelde tabi ki böyle konuşmanın çok yararı var. Mesela anlattık buradaki arkadaşlarımız bir şeyler öğreniyorlar. Doğrudan doğruya vatandaşların hem iş yerlerinin hem de vatandaşın bizzat evlerine (anlaşılamadı) bakmak bu daha tehlikeli olacak. Çünkü başka türlü konutların ulaşmak mümkün değil ama mahalle mahalle örgütlerle gidip insanların evlerinde bizzat neyi nasıl yapmaları konusunda bir çalışmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Mec. Üyesi Hüseyin COŞKUN: Sayın Başkanım değerli hocam katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Şimdi bizim Boyacıköy depremle ilgili konuyu açmamız neticesinde bilim adamların özellikle hocamızın söylediği gibi deprem öncesini planlamak yapılacakları konusunun meclisimizin de Başkanımıza bu konuyla ilgili yetkilendirmek ve ya yetki vermek gerekir. Dolayısıyla benim önerim şimdi hocamızın da söylediği gibi Türkiye’de her şey konuşuluyor konuşulduğu yerde kalıyor. Böylece araya başka konular giriyor ve bu konuşacağımız gündem kalmıyor. İşte bunların gündemde kalması ve konuşulmasının sağlanması için belediyemizde bir müdürlüğün yada müdürlüklerden birinin içerisinde Doğal afetler, deprem yangın gibi doğal afetlerin hepsinden sorumlu olacak bir birimin oluşması ve işinin de sadece bu olması ile ilgili görüşlerimizi önerilerimizi burada meclisimizi kapatmadan önce bir araya getireceksiniz bir sonraki toplantıda bunların alt yapısını yönetmeliğini ve çalışma şartlarının belirlenmesi konusunda Başkanımızı yetkilendiririz. Bir daha ki meclis toplantısında bu konuya hangi müdürlüğün bakacağına hangi Başkan Yardımcısına bağlı olacağı direk Başkana mı bağlı olacağı ve ya başka bir müdürlük içerisinde mi bu konular gündeme geleceğini ile ilgili yetkiyi Başkanımıza verir. Bir sonraki toplantıda bunun kabul edilecek şekilde bir de tabi ki Sarıyer’in sadece depremle ilgili doğal afeti olmadığı bir yangın geçmişte yaşadığımız sellerin, heyelanlar gibi sorunumuzda var. Büyük kayalar düşmeleri onun altında yerleşim yerleri var. Evlerin yıkılmasına sebep olacak bir kayalık bölgemizde var. Bunların da dâhil olmak üzere deprem ya da doğal afet öncesinde yapılacakların neler olduğunu bizlere ve bütün Sarıyerlilere öğretecek o çalışmaları yürütecek bir birimin oluşması için Başkanımıza yetkiyi verelim. Tutanaklarımıza da bu şekilde geçirilsin, bir daha ki toplantıda sadece bu işi yapmak üzere Sarıyer’de çalışmalarını yapsın diye düşünüyorum.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Evet, başka var mı?
Mec. Üyesi Fuat BAY: Şimdi bu sohbeti dinlediğim kadarı ile Türkiye Cumhuriyeti Kurtuluş savaşından çıktıktan sonra biliyorsunuz her tarafı yıkılmış Ankara’da planlanması gerekiyor. O sırada Ulu önder Atatürk yurt dışından imarlar çağırıyor. Ankara ile ilgili kısa sürede kent yerleştirme ili ilgili çok güzel planlar oluşturuluyor. Sonrasında Ulu önder Atatürk’e sorduklarında bunun gerçekten zor olduğunu bunun başarılmasının zor olacağı kendisine hatırlatıldığında o Cumhuriyet döneminde kendi gücüyle bir kısım planlanmış yerler hayata geçirilebiliyor. Fakat Ulu önder Atatürk’ün o kadar güçlü döneminde ne yazık ki bu işe mani olan bir takım kişilerde oluyor. Mesela Ankara’nın Mamak bölgesi çok hayati önemi olan güçlü bir cadde kültürel yönden etnik çok ciddi bir cadde olarak düşünülüyor ama şu anda gecekondu bölgesi şimdi ben bunu niye anlattım. Bu Başbakanımızın dediği gibi Van depreminden sonra bir milat oluşturulması gerçekten kolay bir işi değil, bunun için halkımızın sivil toplum kuruluşlarının her birimizin bu işe destek olması lazım. Çünkü bu işin hocamızda modelledi seneler sonrası yada yarın olacak bir depremde can kaybı mal kaybı ülkeye yükleyeceği büyük ekonomik yük gerçekten hayal edilemeyecek kadar kötü onun da düşünerek tüm üzerine düşün görevi herkes üstlenerek her hangi bir siyasi hocam sizi tensih ederim siyasi menfaat beklenmeksizin herkes bildiği kadarıyla dağarcığındaki gücü olduğu kadarıyla bu işe destek vermeli diye düşünüyorum. Çünkü depremde bu afet kimseyi ayırmaksızın herkesi altına alır can ve mal kaybına sebep olur. Bir de bu
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-15-
konuyla ilgili Hüseyin Beyin dediği gibi bir karar alınmasına gerek var mı bilmiyorum. O kararı şahsım adına destekliyorum tabi bir birim olması ve size bağlı olması daha aktif olacağına inanıyorum. Çünkü bu bir Başkan ve ya müdürün altında olursa bu birim biraz sekteye uğrayabilir. Bir de ulusal basında ben anlayamadım sizin Sayın Başkanımızın Sarıyer’deki zeminlerle ilgili tabi teknik hocalardan bilgiler almış olabilir. Heyelan riski ile ilgili bir konu dile getirildi. Yolların ve evlerin yanlış şev eğimleri yüksek şev eğimlerinden kaynaklanıyor olabilir ama benim bildiğim kadar Sarıyer’de bir heyelan bölgesi yok. Bu konuya bir açıklık getirirseniz yerli basın adına Sarıyer adına sevinirim. Hocama da anladığım kadarı ile özellikle öğrenmek istediğim Zekeriyaköy bölgesi ve ya Karadeniz sahillerindeki bölge tusinamiden etkilenecek öyle mi hocam?
Bel. Dep. Dan. Araşt. Dan. Pr. Naci GÖRÜR: Burada heyelan bölgesi çok. Şimdi arkadaşlar şöyle özetleyeyim. Bu işler zor değil hatta Sayın Başbakanımız bu günkü AK Parti bu işi gündeme bunu ciddi olarak getirmeseydi Sarıyer’i yöneten sizlerin bu konuştuklarını yapmak görevinizdir. İnsanlar eğer tehdit altında ise can güvenliği yoksa bu gün veya yarın böyle bir tespitle karşı karşıya kalabilirlerse kim ne derse desin bunlar yapılmalı, yapacağınız şeyler öyle zor değil ben sizlerin nasıl tasavvur ettiğinizi bilmiyorum ama ben sizlere şöyle basit bir bilgiyle özetleyeyim. Diyelim ki bir Başkan Sarıyer’i yönetecekse şöyle yönetebilirsiniz. Çıkıp halkla konuşursunuz ne istiyorsunuz, derdiniz ne sorununuz ne oradan aldığınız girdilerle bir şeyler yaparsınız. Veya sizlerde oturup konuşursunuz ne söylersiniz ona göre yaparsınız işte yasa görev yapmıştır o yasalara göre bakıp yapabilirsiniz falan, ancak bu yönetimler çağın dışında kaldı. Mesela bu gün çağdaş gerçekten bilimin yaşama girdiği toplumlarda bir yerel yönetimin her şeyden önce kendi ilçesinde bir coğrafik bilgi sistemi ben mesela Fransa’da misafir profesör olarak davet edildiğim bir iki yerde çok örneklerini de gördüm. Mesela biz ayrılmış olabiliriz farklı birimler olabilir. Bizim ormanımızda kaç tane ağaç kaç tane diyorum dikkat edin herhalde bilmeyiz ve ya buradaki programımızın çeşitleri nelerdir bilmeyiz Başkanlığı kast ediyorum. Ben Belediye Başkanıyım bilmem hangi cinsten neleri olduğunu hangisinin elverik olduğunu yani buraya uyduğunu kimse bilmez. Ne tür canlılar var burada neler yaşıyor. Onları kimse bilmez ormanlarını alanını mesela yollarımızı bilmiyorum, ne kadar bizim kavşaklarımız hangi kavşaklarımızda mesela bizim elektrik ışıklarımız var hangilerinin arasında ne kadar mesela uzaklık var. Bir kırmızı yeşil ışık yandığı zaman bir kavşakla öbür kavşak arasında ne kadar zamana ihtiyaç var gibi gibi evlerden de tutun yani kaç katlı kaç katlı evimiz var bilmem ne bunları bilmiyoruz. Bunları bilmeden nasıl yönetirsiniz kenti yönetirsiniz ama düşünün ki Başkan bunları öğrenecekken açacak Sevgi hanıma alo Sevgi Hanım bizim bilmem ne kadar binamız nerede var. Sevgi hanım başlayacak oradan oraya yazılacak buradan buraya gelecek. Halbuki bir coğrafik sistemimiz olsa Başkan direk girer oraya bir dakika beş saniye içerisinde istediği durum ortaya gelir. Bu coğrafi bilgi sistemi bir de kent bilgi sistemimiz olsa yapımızla insanımızla bütün şeyiyle nihayetinde benim burada size anlattığım depreme hazırlama işte Sarıyer’in neresinde ne tehlike var. Boyutu nedir nereyi nasıl etkileri önce bir girerim. Hangi yasa bunu engeller Allah Aşkına bana onu söyleyin daha yıkma mıkmaya gitmedim. Sizlerinde aklında yıkma bırakın yıkmayın yani hangi yasa hangisi çürüktür hangisi sağlamdır nerede depremin etkisi fazla olur nerede hafiftir işte hangi alüvyonun üzerine yapılmıştır bunları bilmeyi engelleyecek bir yasa yoktur. Biz bunları gelin öğrenelim diyorum gelin yapalım. Bunları yapalım da bunlar göz hesabıyla kaş hesabıyla değil bilim adamları, üniversitelerimiz var burada ehli insanlar var. Gelin onlarla bir yapalım. Bir sefer bilgi önümüzde olsun ki bilgiye dayalı doğru iş yapalım o zaman yaptığınız da doğru yaptığınızda ekonomiktir. Bunu engelleyen yasa yoktur. Hele hele diyelim ki bu yasa bir zorluk olarak benim karşıma çıktı. O zaman ben bütün Türkiye’de gök kubbeyi siyasilerin başına geçiririm. Niye bir taraftan insanlarımız ölmesin diyorsunuz, kenti köyü depreme hazırlayacağız diyorsunuz gerekirse iktidarı bile riske ediyorsunuz ben size bu kadar çalışma yapmışım gelin şu insanların can güvenliğini sağlayalım diyorum önüme yasa çıkartıp beni engelliyorsunuz. Bu sözün bir anlamı yoktur. O söz burayı yüceltir Sarıyer’i Türkiye’nin yıldızı yapar. O zaman gerçekten bu ilçe gerçek ilçe olur. Ben sizde bunu söylüyorum. Bunlarda çok kolay hiç gözünüzün önüne büyük şeyler gelmesi n korkulacak. Biz kırmızı bölgelerimizi lekelerimizi
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-16-
belirleyip elimizde de bir harita varsa onları da bilimsel olarak yapmışsak bize bir soru soran neye göre yaptın dediği zaman yöntemini de söylersek bulguları da doğru ortaya koymuşsak kim insanları burası Sarıyer’in görünüm alanıdır boğaz buradaki insanlar4 ölsün diyebilirler mi? Böyle bir mantık olabilir mi? Onu yıkmaya gelince düşünelim. Yıkmaya gelene kadar çok şey var. Yıkmadan yapacağımız çok şey var. Gerçekten kentin yıkım aşamasına gelinceye kadar % 90 kenti hazırlarız zaten yıkım ondan sonra o zaman düşünürüz. Kaldı ki yıkım da değil Teknik Üniversitede şöyle bir yöntem var. Büyük kentler bunu söylenir diye ama bu bir türlü tartışılmadı. Şimdi binayı niye önce yıkıyorsun. 60 bin binanın atıyorum 10 bin binası çürük çıktı Sarıyer’de sizler deyin 20 bin, 20 bin binayı kim yıkacak Allah aşkına nasıl yıkacaksınız. Bunları yıkıp yapalım dediğiniz zaman devlet mi bunu yapacak? Tahmin ediyorum ki emsal değeri ile işte bilmem iskan teşvikleri ile müteahhit ile vatandaşı bir araya getirip kendi içinde dönmeyi düşünebilir. Müteahhit insanlar rant değeri yüksek olan yerleri isterler. Sarıyer bu yönden şanslı yani Sarıyer’de hiç para vatandaşın cebinden çıkmadan bu olur. Ama bir de İstanbul’un öyle yerleri var ki insanlar oraya girmek istemiyor müteahhit oraya girmek ister mi oraya girmez. Yani hemen bir yeri yıkıp yapmak çok zor. Bir de bazı durumlar bunun aleyhine konuşur ama yani depremde güçlendirme depremi güvenli hale getirme var. Bir binanın içindeki insanları tahliye etmeden bakın altını çiziyorum tahliye etmeden sadece binanın içindeki bölme duvarlarını perde duvar haline getirme yöntemi ile siz aynen evinizi boya badana yapıyor gibi ondan biraz daha ağır evden çıkmadan o binayı depreme duvarı haline dönüştürebilirsiniz. Deprem duvarı dediğimiz zaman yine hemen bizi aldatıyor. Bazı rant kafalı olanlar o da şu bir depremde bine hiç hasar görmesin demiyoruz. Hasar görsün hiç umurumda değil içinden sağ çıkabilelim. Duvar çatlamış, patlamış televizyonlar bile bir şeymiş gibi gösteriyor. Van’da bak bak bu binaya nasıl oldu ama bura yerinde duruyor oradan insanlar sağ çıkmış ölmemiş. Bırakın o bina çatlasın patlasın ama sefer tası gibi göçüp de 5 katlı bina 1 kata dönüşmesin insanlar ölmesin göçük altında kalmasın onun için lüks binalar rezidanslar bilmem neleri bunları biz istemiyoruz. Şimdi bu ne zaman kentsel dönüşüm diyor biz burup elimizi böyle yapıyoruz. Yeni rezidanslar yapacak, bulu skaylar, may tavnlar, may homlar yapacak biz bunu istemiyoruz. İnsanın depremden sonra içinden yürüyerek çıkacağı basit kendi binasının bile dokusunu imajını bozmadan gecekondu hüviyetini bile değiştirmeden ayakta kalacak ekonomik bir çözüm getirmemiz lazım. Bunu konuşmuyor insanlar bu yerinde dönüşüm işte, şimdi yoksa İstanbul’u betonlaştırarak tarihi dokusunu yok ederek o güzelim cami suliyetini gök delenler dikerek dönüştürüyorsa biz istemiyoruz öyle dönüşüm. Yok, öyle bir şey gerek de yok. Bu Üniversitelerde var, bu dünyada da var. Yani biraz kafamızı o işe yoralım. Dolayısıyla bu işler zor işler değil. O işi bırakın ama gelin depreme doğru tepki verebilecek bir bilince ahaliye Sarıyerliye işte sanayiciye, dükkâncıya, iş adamına bir sahip olalım verilerimizi toplayalım ve o verilerin içerisinden zarar azaltmayı kendiliğinden yapabiliriz. Öyle 60 milyar kadar gözünüz korkmasın 10 tane öğrenci aklı başında genç pırıl pırıl insanlar var. Yani onlarla ekip yapsanız her bir ekibi bir mahalleye verseniz o insanlarla gidilip güler yüzle konuşulup çay içilip o insanlara anlatırsın depremi anlatırsın ne yapması gerektiğini anlatırsın aile planlamasını deprem hususunda yapmasını anlatırsın Sarıyer’in çevresi derki belediye depremle ilgili çalışıyor niye evime geldiler çünkü adamlar bir şey yapıyor. Evlere bakıyor şunu yapıyor. Bizim derdimiz o kadar zor bir şey değil. Tabi bu işi bir ayda üç ayda bitirelim diyen de yok. Zaten hükümette onu demiyor. Bu gün hükümetin bu işi ciddiye alması bizim şansımızdır. Türkiye Cumhuriyetinin bundan önceki hükümetleri hiçbir zaman depremi şu andaki hükümetin söylediği gibi ciddiye almadı. O zaman gelin bu sansı kullanalım diyorum hepinize teşekkür ediyorum.
Mec. Üyesi Fuat BAY: Teşekkür ederim hocam.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Evet, başka soru sormak isteyen evet buyurun öneriler kısmına geçiyoruz.
Mec. Üyesi İsmail BÜLBÜL: Değerli Başkanım Sayın meclis üyeleri hocamın da anlatımından anladığımız kadarı ile ihdas edilecek bir müdürlük ya da Başkan Yardımcılarından da ziyade Boğazın depremde büyük bir felakette bir koordinasyonu sağlayabilmemiz için benim şöyle bir önerim olacak. Burada da Büyükşehir Belediyesinin birimleri çoktur fonksiyonları olduğu kadar birimi olmadığı için
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-17-
burada gerek hastanelerin gerek Kızılay yöneticilerinin ve ya ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının içinde bulunacağı bir Afet Koordinasyon Merkezi’nin ve üsttün başkanının da Sarıyer Belediye Başkanı tarafından yürütülmesini öneriyorum.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Tamam teşekkür erdim. Şimdi arkadaşlar bu Sarıyer Eylem Kalkınma Planı hazırlığı yapılmıştı. Bu planın herkeste olması lazım. Bunun 75. sayfasında Afet yönetimi hocam şu anda detaylarını vermiş oldu. Afet yönetimi ile ilgili neler yapılması neler yapılması gerektiği ile ilgili burada söylediğiniz gibi ve biraz önce 2011 yılında yaptığımız ve sizlere de dağıttığımız çalışmanın içinde var. Genel anlamda neler yapmamız gerektiği var. Fakat bu bir öz eleştiridir söylüyorum. Biz toplum olarak böyleyiz. Sıkıntı bir şeyi tespit ettikten sonra yaşama geçirmek konusunda çabalardır. Biz ne kadar yönetici olursak olalım eğer yöneticiler olarak söylüyorum, meclis olarak söylüyorum ve ayrıca da ben bir mühendis olarak Van depreminden sonra bir kez daha utandım. Çünkü oradaki sıkıntı bir cehaletin sonucu gerisi hala devam ediyor. Yöneticiler maalesef sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz için sonuçta insanların beklentileri bu konuda hocamın da söylediği gibi eğitmek zorundasınız. Herkese eğitim vermek zorundasınız bir hazırlık sürecinden söz et5tik. Orada dikkat ederseniz ağır sonuçlardan bahsedildiğinde herkes suçlanıyor. Belediye Başkanından Valisine, Kaymakamına kadar ama beklentiler şey bize yardımlar gelmedi dağıtılmadı koordinasyon yapılmadı diye geliyor. Ama bizim sorumluluklarımız onun da üstünde yani sokaktaki vatandaşın beklentisi söylentisinin üzerinde bizim sorumluluğumuz. Bu noktaya gelmeden önceki hazırlıkların yapılması şimdi dolayısıyla düşünce olarak konuştuğu bir müdürlüğün hemen Afat Koordinasyon müdürlüğüne dönüştürülmesiyle ilgili ve bunun yanında Yasanında çıkmasıyla elimiz çok daha kuvvetlenecektir. Şimdi bürokratlarda bunu nasıl yapacağız neyle yapacağız hocamda gayet güzel söyledi. Biz bu çalışmayı yapalım birileri desin ki hata yapmışsınız. Şimdi onun ötesine götürmek zorundayız. Biz bunu yapmaya çalışma sadece Sarıyer’de Sarıyer’le ilgili değil bu anlamda depreme karşı yapılacak çalışmalara bir ışık tutacaktır. Çünkü bu tür toplantılar olduğunda çok iyi sonuçlar çıkıyor. Fuat Beyde söyledi. Bu işin muadili yok herkes var bu işin içinde herkes olmak zorunda bizlerde devamını getirmek zorundayız. Bunu yöneticiler olarak yapmak zorundayız. Bunu da biz konuşmamın başında söylediğim gibi Sarıyer olarak diğer bölgelerden farklıyız özelliklerimiz var. Bu özellikleri bu avantajları kullanalım ve çok iyi sonuçlara gidilecektir şimdiden yasada neler olacak ama onu çalışmasını bile o yasanın çıkmasına bile müdahil olabildik şu anda ne kadar yansıyacak ama olayın bir bütün içinde bir çalışma planı programı ve mantığı içinde çözmek zorundayız. Bunu yapmadığımız takdirde bunun sıkıntıları olacaktır. Tekrar baştan denenme şekline gidilecektir. Şimdi dolayısıyla biz başka bölgede bu tür çalışmaların yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ama biz yapmak zorundayız. Yani bizi Naci hocanın bile gelip meclisimize konuşması bile bir avantajdır. Yani o bunun özellikle Kahramanmaraş’ta değil mi hocam bir Vali Belediye Başkanı( anlaşılamadı) davet edebilmesi için verdiği uğraşı biz vermiyoruz onun için bunun önemini ve kıymetini bilmek zorundayız. Özelliklede saha çalışmalarında bizim başlatmış olduğumuz zeminlerin planlanması konusundaki çalışmalar şimdi saha çalışmalarını başlatmak durumundayız. Onda da sanşlıyız yani uzman kişi bulmak konusunda da şanslıyız. Dolayısıyla Sarıyer meclisinin çok ciddi işlevselliği ve sorumluluğu var. Bu sorumluluğu yerine yetirmek durumundayız ve yapabiliriz. Onun gerçekten Büyükşehir’dede bir başka alanda da tartışılması ve konuşulması sırasında önerileri dinledim çok önemliydi başka önergede bulunmak isteyen var mı? Bu müdürlük meselesi Ocak meclisinde gündeme gelecek. Şu andaki mevcut müdürlüklerden birisini Afetle ilgili bir müdürlüğe dönüştürmek olarak getireceğiz teklifi evet Cemil Bey sizin mi öneriniz vardı? Buyurun
Mec. Üyesi Cemil ÖZBALTA: Sayın Başkan değerli arkadaşlarım burada depremle ilgili doğal afetler kanunu görüşülecekken kendimce ister istemez hazırlık yapıp geldik buraya bu hazırlığımızı yaparken de Sayın Naci GÖRÜR hocamızı televizyonlardan izliyoruz. Onun bir raporundan bazı alıntılar yapmıştım ve sıra geldi burada o rapora fazla değinmedi burada ama deprem konusunda nasıl korunacağımızla ilgili bazı bilgiler verdi. Biz burada deprem nedir? Ağır depremler olmak üzere İstanbul’un ilk depremi ve
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-18-
geçirdiği aşamalar nelerdir. Hangi yıllarda depremler olmuştur bunları izah edecekti ama zamanı çok geçti aklımdan söylüyorum. Sadece birer başlık olarak geçeyim sonra önerilerimiz açısından bazı önerilerimiz olacak. Bilinen ilk deprem Bizans İmparatorluğuna başkent olduğu zaman geliyor. Daha bilinen bizim 1999 yılına kadar birçok depremde hatta 2. Beyazıt’ın hükümdarlığı zamanında kıyameti şurada küçük kıyamet denilen büyük yıkımlar oldu İstanbul’da depremler oldu. Sayın hocamda burada iken bir cümlesini almak istiyorum. Diğer cümlesini de bizler konuşmuştuk burada 1239 metrede bilim adamları ile beraber yapmış oldukları araştırmada diyor ki İstanbul’u tehdit eden fay her şeyi ile kıpır kıpır birçok noktada sular ve gazlar toplanıyor. Yani bu şu demektir hangi iktidar dönemi olursa olsun şu anda deprem konusunda çok ağır hareket ettiğimizi gösteriyor. Çünkü hocamızı ben takip ettiğimde şunu görüyorum. Diğer bilim adamlarıyla sürekli çatışıyor. Çünkü doğru her zaman her yerde kabul edilmiyor. Niye kabul edilmiyor çünkü bunun üzerinden rant elde eden bir sürü insanlar var. Eğer siz 1239 metrenin altına inip bir araştırma yaptıysanız karada olan bir insan bu konuda görüş bildirmemesi lazım. Bu güne gelirse ki Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın söylemiş olduğu seçimi kaybederim insanlığı kaybetmem sözü bu gün halk arasında yer edinmeye başladı. Hocamın da söylemiş olduğu bu çok güzel bir başlangıç buna sahip çıkmamız lazım. Bu istikamette Sarıyer’de yapılması lazım gelen ne varsa AK Parti olarak AK Parti gurubu olarak belediyemizin ve halkımızın yanında olduğumuzu söylemek istiyorum. Bir de Belediye olarak Büyükşehirle beraber yapmış olduğunuz bir toplantıda 39 ilçe bir araya geldi ve bir kosersium sağladınız. Bu konsersiumda herkes görüşünü belirtti. Siz orada 1 yıllık saha çalışmasına ve binaların tespitine başladık. Sarıyer’in zemini sağlam ama burada da heyelan riski var. İstanbul’daki binaların riski ne kadar ise aynı oran Sarıyer için de geçerli ama eski mahallelerdeki risk daha fazla 200 bin kişi büyük tehlike altında deniyor. 200 bin kişi bu Sarıyer için eğer bu bilimsel ise Sarıyer zaten yok oldu. Sarıyer’in nüfusu 250 bin 200 bini yok demektir. Şimdi burada
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Hocam buyurun değerlendirme yapın
Mec. Üyesi Cemil ÖZBALTA: Ben oradaki raporundan aldım onu ben onu size getireceğim çünkü bunu nereden bulacağım başka türlü öyle söz yok diyenler varsa mesele yok. 5 Kasım 2011Başkanım. Şimdi Sarıyer’de ne kadar binamız var. Bu binaların yüzde kaçı kaçak, kaçak binaların yüzde kaçı bazı kaçak binalar var kaçı sakat imarlı binaların yüzde kaçı sakat diye ayırabildiğimiz ayırabildik mi böyle bie çalışma var mı? Bundan sonra mı bu çalışmalar devam edecek. Bunların daha önceki çalışmalarınızda KİPTAŞ, TOKİ Özel sektöre kentsel dönüşüm olarak yapılması gereken çalışmalarda genelde burada söylediğiniz bunlara karşı olduğunuzu söylüyorsunuz.Biz diyoruz ki bu kentsel dönüşümü şimdi başlatırsak hocamızın söylemiş olduğu sanki binaları yıkalım yeniden yapalım hayat kurtarmaz. Ondan önce olaylarımız var demesine aslında anlıyorum ama 18 uygulaması neticesinde Sarıyer’de çok ciddi yeni binalarımız oldu. Bu yeni binaları takip eden çalışmalarımızı bu dönemde sürdürmek kaydı ile Sarıyer halkına rahat günler sağlayabiliriz. Yalnız şunu söyleyeyim bazı sivil kuruluşlar toplantılarda halkı bilgilendirme toplantılarında yanlış bilgilendirme yapmak kaydıyla farklı boyutlara çekiyorlar halkı bunun sonucunda belediyemizin kuracağı bir birimle Afet müdürlü ile bu yanlış s,ilinip yanlış bilgilendirmeleri def etmeliyiz. Evet Sayın Başkan değerli arkadaşlar olası bir İstanbul depreminde Sarıyer’de neler yapmalıyız belediye olarak neler yapmalıyız diye bir şey yaptım bitireceğim konuşmamı 1. Merkezi yönetimi iyi takip etmeli ve desteklemeliyiz. 2. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile koordineli çalışmalı önceliklerimizi belirlemeliyiz. 3. Genelde imar ve fen işleri müdürlükleri yer altı ve yer üstü hazırlıklarını yapmalıdır. 4. Afet öncesi sivil kuruluşlarla başta Kızılay olmak üzere toplantılar yapmalı ve görüş alınmalıdır. 5. Sarıyer Belediyesi Sarıyer Kızılay subesi Kızılay Genel Merkezi ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ortak çalışma yapmalı 6. İlçemiz sınırları içinde bulunan parkların İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı VE Kızılay ortaklığı ile gerçekleşecek çalışma ile su kanalizasyon elektrik gibi alt yapıları hazır hale getirilmeli biliyorsunuz Van’da çadırlar kuruldu alt yapı sorunu yüzünden çok sıkıntılar yaşadı o halk 7. Sarıyer’de birkaç yerde Kızılay ovası denen hocamızın da söylediği gibi bazı aletlerin olduğu bölümler vardı onlar şimdi yok bir
SARIYER BELEDİYE MECLİSİ
-19-
çok yerde yok. 99 depreminden sonra kurulmuştu genelde Büyükşehirin (anlaşılamadı) Sarıyer’de bir çok yerde deprem olduğunda Kızılay ovası denilen yerler acil yapılanmalı 8. Belediye çalışmalarımızdan özel ve memur olmak kaydıyla bir kurtarma ekibi oluşturmalı ve hazır hale getirmeliyiz ve belediyemizde bunu desteklemeli 9. Sporcu ve meraklılardan sivil bir kurtarma ekipleri kurulmalı bunlarda belediyemiz tarafından desteklenmelidir. Belki adamlar meraklı ama imkânları yoktur. 10. Sarıyer’de muhtarlar, imamlar, öğrenciler sivil kuruluşlar bizlerin sabit danışmanlarımız olmalı bilgi alış-verişimizi sürekli hale getirmeliyiz. Sayın Başkan bizim önerimiz benim şahsi hazırlamış olduğum şey bunlar teşekkür ediyorum.
Mec. Başk. Şükrü GENÇ: Peki, ben teşekkür ederim şimdi bu şeyi düzeltmekte yara4r var. Ben Büyükşehir’deki açıklamada özellikle bu tür çalışmaların belli bir planlama doğrultusunda yapılması gerektiğini söyledim ama daha sonraki toplantılarla karıştırdın herhalde şimdi 200 bin insanın öleceğini söylemedik. 200 bin insanın yaşadığı gecekondu bölgelerinde bu tür risklerin daha fazla olduğunu söyledik. Neyse bu tür şeylere girmeye gerek yok. Sonuç itibarı ile arkadaşlar Naci hocanın önerdikleri ve olması gerekir diye söyledikleri bizim dağıtmış olduğumuz kitap notlarda bunlar bir öneridir. Bu tür çalışmaların yapılmış olması gerekliliği konusundaki önerilerdir. Biz mecliste bu gün biraz hazırlıklı olunsun diye verdik. Bunların üzerinde çalışılmalı araştırılmalı haklı yönler bulunmalı zaten şu anda Büyükşehir’de oluşturulan İstanbul deprem komisyonunun çalışmaları bu yönde yürümektedir. Her gelen 4 Cumhuriyet Halk Partili, 5 Adalet Kalkınma Partili, 9 Belediyenin Başkanı ve bürokratlar var komisyonda, şimdi herkes öneriler veriyor. Bu önerilerin özelliklede biraz önce arkadaşlarımızın söylediği gibi bölgesel farklılıklar olan bölgelerden de öneriler geliyor. Örneğin Sarıyer’den farklı diğer bölgelere nazaran şimdi dolayısıyla tüm bunları da göz önünde bulundurarak sadece belediye ve yerel yönetime bırakmadan da çalışma yöntemleri bulma zorunluluğunu baktığınızda göreceksiniz. Bu ciddi dayatma şeklinde almalıyız almadığımız takdirde (anlaşılamadı) yoksa bir sorumluluk alma işi diye almamız lazım. Bir hükümetin işidir hocam çok net söyledi ciddiye alınsın alınmasın biz aldık. Almayana da bu konunun ikazını yapmak zorundayız işin özü budur. Başka sorusu olan var mı? Başka sorusu ve öneride bulunmak isteyen yoksa ben meclisi kapatmak istiyorum arkadaşlar var mı? Çok teşekkür ediyoruz. Tutanak özeti okutuldu. Okunan tutanak özetini oylarınıza sunuyorum Evet kabul edenler etmeyenler oy birliği ile kabul edildi. Meclisi kapatıyorum arkadaşlar bir sonraki oturum 2 Ocak 2012 Pazartesi saat 16.00’da iyi akşamlar arkadaşlar.
Şükrü GENÇ Özgür DOĞAN Niyazi TOMBA
Meclis Başkanı Katip Katip
Dostları ilə paylaş: |