Memurini Muhakemat Heyeti ve Encümeni: Şûrayı Devlet’in Meclisçe İkame Edilmesi
1921 yılına damgasını vuran tartışma başlıklarından biri de Şûrayı Devlet’in yeniden kurulmasına ihtiyaç olup olmadığıdır.224 Şûrayı Devlet’in müstakil şekilde yeniden kuruluşunu savunanlar karşısında bu kuruluşa karşı çıkanların varlığı tartışmanın birinci boyutunu oluştururken; Şûrayı Devlet’in görevlerinin kimin tarafından üstlenileceği tartışmanın ikinci boyutunu oluşturmaktadır. Tartışmanın ikinci boyutuna odaklananlar, memurin muhakematına ilişkin ihtiyaç konusunda hem fikirdirler; İstanbul’dan devrolan evrak ile Anadolu’da açılan yeni dosyalar bu ihtiyacın dayanak noktası olarak gösterilmektedir.225 Ancak, bu görevin hangi merci tarafından üstlenileceği tartışma yaratmaktadır. Şûrayı Devlet’in görevlerinin, İcra Vekilleri Heyeti’ne veya Vekâletlere bağlı bir tetkik heyeti tarafından üstlenilmesi gerektiği görüşü karşısında Şûrayı Devlet’in görevlerinin Büyük Millet Meclisince hali hazırda üstlenilmiş olması nedeniyle yeniden Şûrayı Devlet’in kuruluşuna gerek olmadığı ve tetkik görevinin Encümenlerce üstlenilebileceği görüşü iki ayrı cephe oluşturmaktadır.
Şûrayı Devlet’in 1921 yılı içinde ilk gündeme gelişi 29 Ocak’ta olmuştur. Dahiliye Encümeni, Heyeti Vekile'nin Şûrayı Devlet makamına kaim olacak Heyet'le ilgili hazırladığı üçüncü kanun lâyihasını da reddetmiş; Adliye Encümeni ile birlikte hazırlanan lâyihada ısrarcı olmuştur. Dahiliye Encümeni, Şûrayı Devlet'in memurin muhakematına (memurların yargılamalarına) ilişkin görevleri dışındaki görevlerinin Heyeti Umumiye ve Heyeti Vekile tarafından üstlenildiğini; memurin muhakematına da her vekâletin tensip edeceği birer müdürden oluşacak bir encümeni müdüranın bakabileceğini söylemektedir. Dahiliye Vekâleti Vekili Dr.Adnan Bey de, Heyeti Vekile'nin teklifinin doğrudan Şûrayı Devletin ihdası anlamına gelmediğini; onun yerine kaim olacak heyetlerin söz konusu olduğunu söylemiştir.
16 Nisan’da İcra Vekilleri Heyeti ile Dahiliye ve Adliye Encümenleri tarafından hazırlanan iki kanun lâyihası da reddedilmiştir. Biri İcra Vekilleri Heyeti’nin 16 Eylül 1920 ve 30 Şubat 1920 tarihli Kararlarına dayanan, biri Adliye ve Dahiliye Encümenlerinin müşterek kararına ait iki kanun lâyihası da reddedilerek, aradaki itilâfın çözülerek lâyihaların müşterek hale getirilmesi için Adliye Encümeni’ne havale edilmiştir. 16 Nisan’daki itilâf, daire âzalarının seçimiyle ilgili düzenlemeler üzerinde yoğunlaşmıştır. Adliye Vekili Hafız Mehmed Bey, Hükümetin, Encümenin kabul ettiği haliyle Şûrayı Devlet daire âzalarının Meclisi Âli âzaları arasından seçilmesi esasına muhalif olduğunu söylemiştir.
Memurin Muhakematından görevli makama ilişkin kanun, 2 Temmuz’da başlayan tartışmalar sonunda 4 Temmuz’da 131 sayılı Şûrayı Devletin Memurin Muhakematına Mütaallik Vezaifinin Sureti İfası hakkında Kanun ile kabul edilmiştir. Kanun görüşmelerinde, daha önceki müzakerelerde Şûrayı Devlet’in memurin muhakematına ilişkin görevleri dışındaki görevlerinin idari veya kanuni olduğunun, Büyük Millet Meclisi veya İcra Vekilleri Heyeti’nce üstlenildiği için de bu görevler için Şûrayı Devlet’in teşkiline lüzum olmadığının kabul edildiği belirtilmiştir.226 Şûrayı Devlet Mülkiye Dairesi’nin görevleri içinde yer alan memurin muhakematına ilişkin görevler için bir makama ihtiyaç olduğu; onun dışındaki Şûrayı Devlet düzenlemelerinin reddedildiği dile getirilmiştir. İzmit Mebusu Hamdi Namık Bey, Şûrayı Devlet’in görevleri içinde sayılan kanun tefsiri gibi bir görevin doğrudan Meclise verilmiş olan kanun yapma, değiştirme ve ilga etme hakkıyla çatışacağını savunmuştur.227 Yozgad Mebusu Süleyman Sırrı Bey, Meclisi Mebusan İstanbul’da dört ay için içtima ederdi ve ondan sonra içtimaına nihayet verecek Meclissiz kalan bir Hükümet Şûrası olmak lâzımgelirdi. ... müstermir olan bir Meclise karşı başka bir şûranın lüzumu yoktur. … Şûrayı Devletin vazaifi üç suretle telhis olunabilir. ... imtiyazat mesaili ... kavaninin tefsir ve tanzimi ... memurinin muhakemesi … Şûrayı Devletçe rüyeti lâzımgelen diğer hususat İcra Vekilleri Heyetince ve kanun tanzim ve tefsiri Büyük Millet Meclisince yapılır.” demiştir.228 Karesi Mebusu Vehbi Bey’in sözleri, görevleri üzerinden uzun tartışmalar yaşanan Şûrayı Devlet’in yerine ikame edecek makamın görevlerinin nasıl sınırlandırılacağı konusunda Mecliste varılan konsensusu ifade eden son nokta olmuştur. Vehbi Bey, Memurin Muhakematı Kanunu’nun bir maddesinin tadili ile ilgili bir konunun mevzubahis olduğunu, memurin muhakematına Şûrayı Devlet’i ikame hangi mercinin bakacağının görüşüldüğünü dile getirmiştir.229
Memurin Muhakematı hakkındaki Kanunu Muvakkatin 4.,6.,8.,9. ve 10.maddelerinde belirtilen Şûrayı Devlet Mülkiye Dairesine ait vezaifin Memurin Muhakemat Encümeni ve söz konusu kanunun heyeti umumiyesine ait vezaifin de Memurin Muhakemat Heyeti tarafından ifa edilmesine karar verilmiştir. Memurin Muhakemat Encümeni, Büyük Millet Meclisi âzası arasından Meclisce seçilecek 9 kişiden oluşacaktır. Memurin Muhakemat Heyeti de, yine Büyük Millet Meclisi âzası arasından ve Meclisce seçilecek; ancak, 15 kişiden meydana gelecektir. Encümen ve Heyet altı ayda bir intihap olunacak; müntahaplar kendi aralarından birer reis seçeceklerdir. Kararları Meclisin tasdikine tabi olmayacaktır. Bu Kanunun kabulüyle birlikte, Büyük Millet Meclisi Hükümeti döneminde Şûrayı Devlet’in kurulması kabul edilmemiş; memur yargılamasına ilişkin görevleri Meclisce ikame edilmiştir denebilir.
1921 yılı içinde Şûrayı Devlet’in idarein denetlenmesine ilişkin görevlerine dair de bir kanun kabul edilmiştir.230 22 Aralık’ta Meclis’e gelen kanun, 31 Aralık’ta 177 sayılı Şûrayı Devletin Memurin Muhakematına Mütaallik Vazaifin Sureti İfası hakkındaki 4 Temmuz 1337 tarihli Kanuna müzeyyel Kanun adıyla kabul edilmiştir. Kanun, Bolu Mebusu Şükrü Bey'in, 16 Temmuz’da Meclis’e sunulan İdarei Umumiyei Vilâyat Kanununun 67nci maddesinin son fıkrasıyla 68nci maddesinde gösterilen mukarreratın Memurin Muhakemat Encümeni tarafından rüyet edilmesine dair kanun teklifi ile gündeme gelmiştir. İdarei Umumiyei Vilâyat Kanunu ile, vilâyat ve elviyei müstakille idare meclislerince memurin muhakematına ilişkin kararlar da dahil olmak üzere verilen kararların tetkik merci olarak Şûrayı Devlet gösterilmekteydi. Buna ek olarak, kararlar aleyhine valinin de itiraz hakkı bulunmakta ve bunu da Şûrayı Devlet tetkik etmekteydi. Kanuna müzeyyel madde ile, İdarei Umumiyei Vilâyat Kanununun 67nci maddesinin son fıkrasıyla 68nci ve 135inci ve 146ncı maddelerinde gösterilen bütün bu mukarreratın da Memurin Muhakeme Heyeti tarafından tetkik olunmasına karar verilmiştir.
4 Temmuz’da kabul edilen 131 sayılı Kanun ile 31 Aralık 1921 tarihli 177 sayılı Kanun, “memur yargılamasında tekçi sistem ve idarenin denetlenmesinde adli muhakeme sisteminin tercih edilmemiş” olduğunu gösterir.231
18 Temmuz’da Memurin Muhakemat Heyeti ve Encümeni intihapları gerçekleştirilmiştir. Ancak, daha görev süresi dolmadan Kasım ayı içinde Heyet ve Encümeni’nin, mezuniyetler nedeniyle yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için görevini yerine getiremediği ortaya çıkmıştır. 3 Kasım’da münhal kadrolar için yeni bir intihap gerçekleştirilmiştir. 1922 yılı içinde iş yükü nedeniyle istifalar başlayacak ve münhal kadrolar için sürekli yeni intihaplar yapılmak zorunda kalınacaktır. Sonunda, 13 Kasım 1922 tarihinde Memurin Muhakemat Encümeni üyeleri, müstemirren devam eden Meclis içtimaları, âzaların mezuniyetleri ve muamelenin yoğunluğu nedeniyle vazifesini ifa edemedikleri gerekçesiyle topluca istifalarını verecektir. Bu istifalar, Şûrayı Devlet’in teşkiline yeniden gündeme getirecek; 12 Ekim 1922’de Bursa Mebusu Operatör Emin Bey’in, 27 Aralık 1922’de Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey’in kanun teklifleri ile Memurin Muhakemat Tetkik Heyet ve Encümeninin lağvı ile Şûrayı Devlet teşkili gündeme taşınacaktır.
Askeri Yönetim
Düzenli Ordunun Kurulması
Düzenli orduya geçiş kararı 1920 yılında alınmıştı. Bu sürecin tamamlanması 1921 yılında gerçekleştirilmiştir. Çerkes Ethem kuvvetlerinin isyanı düzenli orduya geçiş için bir sıçrama noktası olmuş; Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından sürece ivme kazandırmak için kullanılmıştır.
21 Ocak’ta Kocaeli Grup Kumandanlığı kurulmuş ve 9.Kafkas Tümen Kumandanı Miralay Halit Bey, kolordu kumandanı yetkisi ile Grup Kumandanlığı’na atanmıştır.
1 Şubat’ta Hava Kuvvetleri Müdürlüğü ile Deniz Ulaştırma Kumandanlığı kurulmuştur. Bu düzenleme ile Tayyare İstasyonları kaldırılmıştır. Eskişehir'de bulunacak olan Hava Kuvvetleri Müdürlüğü 8 uçağa sahiptir. Deniz Ulaştırma Kumandanlığı, Trabzon’da bulunacaktır. 9 Şubat’ta da Trabzon Deniz Ulaştırma Kumandanlığı kurulacaktır. Kumandanlık, Sovyetler Birliği’nden gelen yardımların ikmalinde önemli rol oynayacaktır. Deniz Ulaştırma Kumandanlıklarından bir diğeri de 17 Nisan’da Ereğli’de kurulacaktır.
10 Şubat’ta 94 sayılı Seyyar Jandarma Müfrezelerinin İlgası Hakkında Kanun kabul edilmiştir. Jandarma teşkilâtının yetersiz kaldığı hallerde bu görev kuvayi milliye tarafından üstlenilmişti. 7 Haziran 1920'de, müdafaai memleketin temini ve asayişi umumimin tesisi için bu kuvvetlerin yerine seyyar jandarma müfrezeleri kurulmuştu. Düzenli ordunun kurulmasını gerekçe göstereren ve artık bu nedenle kendisine ihtiyaç kalmadığını söyleyen Müdafaai Milliye Vekâleti Kadro Encümeni’nin teklifi üzerine, vekâlete bağlı seyyar jandarma ilga edilmiştir.
Düzenli ordunun kurulmasında Müdafaai Milliye teşkilâtını yeniden düzenleyen 28 Nisan 1921 tarih ve 113 sayılı Ordu Maaşatıyla Cephe Zamlarının Sureti Tesviyesini Mübeyyin Kanun’un büyük önemi vardır. Aslen Müdafaai Milliye Vekâleti Bütçesindeki maaş toplamının nasıl ödeneyeceğiyle ilgili olan kanun, getirdiği hükümlerle bir teşkilât kanunu işlevi de görmüştür. Kanunla, Müdafaai Milliye teşkilâtı, memleket müdafaasında kuvvetli bir teşkilât haline getirilmeye çalışılmıştır. Kanunun getirdiği değişikliler şöyle özetlenebilir.
-
1326 yılında [1908/1909] askeri teşkilât, kolordu teşkilâtı esasına göre kurulmuştu. Savaş sırasında birkaç kolordunun bir cepheye gelmesi ile bunların idaresi için kolordular müstakil hareket etmek kaydıyla ordu kumandanlıkları oluşturulmuştu. Mevcut ordu ve kolorduları idare edecek bir makama ihtiyaç duyulmuştur. Önceden sadece Kolordu Teşkilâtı varken Kanunla buna Ordu Kumandanlığı eklenmiştir.
-
Erkânı Harbiyei Umumiye Riyaseti ve Müdafaai Milliye Vekâleti ayrı birer makam olarak tanınmış ve ordu kumandanlığı salahiyeti ve hukukuna sahip hale getirilmiştir.
-
Müdafaai Milliye Vekâleti’ne bir müsteşarlık eklenmiştir. Müdafaai Milliye Vekâleti Müsteşarlığı’na [10.000 kuruş] maaş tahsis edilmesiyle ilgili karar ilk olarak 20 Aralık 1920 tarihinde İcra Vekilleri Heyeti’nde alınmıştı. Önceden Erkânı Harbiyei Umumiye Riyaseti Vekâleti, Müdafaai Milliye Vekâleti tarafından üstlenildiği için ayrı bir müsteşarlığa ihtiyaç duyulmamıştı.
-
Makam maaşı, 1330 tarihinde maaşın eşhasa göre değil esasa göre verilmesi ilkesi doğrultusunda düzenlenmiştir. 1330 tarihli Kanuna göre, ordu kumandanlıkları, kolordu kumandanlıkları, müstahkem mevki kumandanlıkları rütbe maaşı dışında bir de bulundukları mevki icabı bir makam maaşı almaktadırlar.
İhtiyaçtan dolayı istihdam edilen genç zâbitlerin liyakatları ile rütbeleri arasında meydana gelen dengesizlik mevcut hiyerarşi bozulmadan çözülmeye çalışılmıştır. Mevcut durumda bulunduğu rütbenin yarı maaşını alan zâbit, ümera ve erkânı askeriyenin bulunduğu rütbenin maaşıyla işgal ettiği mevkinin azami maaşı arasındaki farkın tahsisatı fevkalâdei şehriyesiyle birlikte yarısını alması sağlanmıştır. Böylelikle, liyakata göre maaş da artacaktır. Bunun yapılmaması halinde, sadece bulunduğu mevkinin maaşını alacağından terfi edildiği, rütbesi değiştiği halde maaşta bir fark olmayacaktır. Zabit vekili, mülâzımısâni, mülâzımıevvel takım kumandanlığı yaptıkları, mülazımıevvel bölük kumandanlığı yaptığı, kıdemli yüzbaşı tabur kumandanlığı yaptığı, binbaşı alay kumandanlığı yaptığı, kaymakam miralay vazifesi gördüğü taktirde kendilerine belirtilen oranda ödeme yapılacaktır. Bu hükmün önemi şu örnekten de açıkça anlaşılabilir. Kanunun çıktığı tarih itibariyle Garp Cephesi Kumandanı olan İsmet Paşa, seferde ordu kumandanlığı yetkisine sahip bir makamı işgal ettiği halde tümene kumanda edebilecek mirlivalık (tümgenerallik) rütbesine henüz atanmış bulunmaktaydı.232 İsmet Paşa, bu makama ilk atandığı vakit albay rütbesindeydi.
-
Mevcut sınıflar ve rütbelere yeni sınıf ve rütbeler eklenmiştir. Kanunun 3.maddesi ile rütbei muhtelife ile makamatı askeriyenin âzami meratip derecesi belirlenmiştir:
-
Müdafaai Milliye
|
Takım kumandanı
|
Mülâzimlik
|
Bölüm
|
Yüzbaşılık
|
Tabur
|
Binbaşılık
|
Alay
|
Kaymakamlık
|
Süvari liva ve piyade kumandanı
|
Miralaylık
|
Fırka
|
Mirlivalık
|
Kolordu
|
Feriklik
|
Ordu
|
Birinci feriklik veya müşirlik
|
Devairi harbiye şube rüesası
|
Alay kumandanlığı salâhiyeti
|
Devairi harbiye şube rüesası
|
Fırka kumandanlığı salâhiyeti
|
Müstakil şube müdiranı ve müsteşar muavinliği
|
Piyade fırka kumandanlığı salâhiyeti
|
Müsteşarlık
|
Seyyar ordu kumandanlığı salâhiyeti
|
Erkânı Harbiyei Umumiye Riyaseti
|
Seyyar ordu kumandanlığı salâhiyeti
|
Müdafaai Milliye Vekâleti
|
Seyyar ordu kumandanlığı salâhiyeti
|
-
Bahriye
|
Merakibi Sagire Kumandanlığı
|
Yüzbaşı
|
Bahriye Dairesi şube rüesası
|
Binbaşı
|
Sefain süvarileri
|
Kaymakam
|
Müfrezei Bahriye Kumandanlığı
|
Kaymakam
|
Komodorluk ve Merkez Liman Riyaseti
|
Miralay
|
Dairei Bahriye Riyaseti
|
Mirliva
|
4 Mayıs’ta Cenup Cephesi kaldırılarak, Garp Cephesi tek bir kumandanlık haline getirilmiştir.233 9 Kasım 1920 tarihinde İcra Vekilleri Heyeti Kararı ile Garp Cephesi Kumandanlığı ikiye ayrılmıştı.234 Şimal Cephesi Kumandanlığına İsmet Paşa, Cenup Cephesi Kumandanlığına Refet Paşa atanmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın Garp Cephesi gezisi sırasında 2 ve 3 Mayıs’ta İsmet Paşa ve Refet Paşa ile yaptığı toplantılarda, Şimal ve Cenup Cephelerinin Garp Cephesi adı altında birleştirilmesine karar verilmiştir. Bu toplantılarda, Garp Cephesi Kumandanlığının da İsmet Paşa elinde toplanması kararlaştırılmıştır. Refet Paşa, Cenup Cephesinin kaldırılmasından sonra kendisine önerilen Müdafaai Milliye Vekilliğini kabul etmeyerek, Kastamonu’ya çekilecektir. 4 Mayıs’ta ayrıca Garp Cephesi’nde grup kumandanlıkları düzeyinde de değişiklikler ve atamalar gerçekleştirilmiştir. Menderes Mıntıkası Kumandanlığı kurulmuş; grup kumandanlıklarına kolordu kumandanlığı yetkisi verilmiştir.
Başkumandan Emriyle Yapılan Düzenlemeler
5 Ağustos’ta Başkumandanlık Kanunu’nun çıkarılmasıyla askeri yönetim alanında Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın yetkilerini daha geniş olarak kullanmaya başladığı görülür. Başkumandanlık Kanunu’nun çıkarıldığı koşullar ve çıkarılış amacı bu uygulamayı koşullar. Bu durum, Başkumandanlık Kanunu’nun 2.maddesinde de açıkça belirtilmiştir: Başkumandan ordunun maddi ve mânevi kuvvetini âzami surette tezyit ve sevk ve idaresini bir kat daha tarsin hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin buna mütaallik salâhiyetini Meclis namına fiilen istimâle mezundur.235
Sakarya Zaferi’nden sonra 13 Eylül’de Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle, Garp Cephesi birlikleri yeniden düzenlenmiş; grup kumandanlıklarından beş kolordu teşkil edilmiştir.
-
1.Kolordu
|
İzzettin Bey
|
2.Kolordu
|
Selâhattin Adil Bey
|
3.Kolordu
|
Kâzım Bey
|
4.Kolordu
|
Kemalettin Sami Bey
|
5.Kolordu
|
Fahrettin Bey
|
Dostları ilə paylaş: |