Sayın Meslektaşlarım



Yüklə 2,98 Mb.
səhifə19/24
tarix30.07.2018
ölçüsü2,98 Mb.
#64084
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   24

Kaynaklar



  1. Olver J. Colour Atlas of Lacrimal Surgery. London: Butterworth Heinemann, 2002: 69-90.

  2. Kuchar A, Lukas J, SteinkoglerFJ. Bacteriology and antibiotic therapy i congenital nasolacrima duct obstruction. Acta Ophthalmol Scand 2000; 78: 694-8.

  3. Pediatric Eye Disease Investigator Group. Primary treatment of nasolacrimal duct obstruction with nasolacrimal duct intubation in children younger than 4 years of age. J AAPOS 2008;12:445-450

  4. 6. Yazici B, Akarsu C, Salkaya M. Silicone Intubation with the Ritleng method in children with congenital nasolacrimal duct obstruction. J AAPOS 2006;10:328-32.

  5. 7. Pe MR, Langford JD, Linberg JV, Schwartz TL, Sondhi N. Ritleng intubation system for treatment of congenital nasolacrimal duct obstruction. Arch Ophthalmol 1998;116:387-91.

  6. 8. Kraft SP, Crawford JS. Silicone tube intubation in disorders of the lacrimal system in children. Am J Ophthalmol 1982;94:290-9.

  7. 9. Welsh MG, Katowitz JA. Timing of silastic tubing removal after intubation for congenital nasolacrimal duct obstruction. Ophthal Plast Reconstr Surg 1989;5:43- 8.

  8. 10. Orhan M, Onerci M. Intranasal endoscopic silicone intubation for congenital obstruction of the nasolacrimal duct in children. Int J Pediatr Otorhinolaryngol. 1997;41:273-8.

9.11. Peterson NJ, Weaver RG, Yeatts RP. Effect of short-duration Silicone Intubation in congenital nasolacrimal duct obstruction. Ophthal Plast Reconstr Surg 2008; 24:167171

  1. 12. Migliori ME, Putterman AM. Silicone intubation for the treatment of congenital lacrimal duct obstruction: successful results removing the tubes after six weeks. Ophthalmology 1988;95:792-5.

  2. Doğru İ, Ünal M, Konuk O. Ülkemiz Koşullarında Konjenital Dakriyostenoz Tedavi Sonuçlarının İrdelenmesi. MN Oftalmoloji 2002; 9: 86-90.

  3. Şen E, Konuk O, Unal M. Doğumsal Nazolakrimal Kanal Tıkanıklığı Tedavisinde Bikanaliküler Silikon Entübasyon. MN Oftalmoloji 2010; 17: 31-36.

  4. Migliori ME, Putterman AM. Silicone intubation for the treatment of congenital lacrimal duct obstruction: successful results removing the tubes after six weeks. Ophthalmology 1988;95:792-5.

  5. Chaudhry IA, Shamsi FA, Al-Rashed W. Bacterilogy of chronic dacryocystitis in a tertiary eye care center. Ophthal Plast Reconstr Surg 2005; 21:207-10.

  6. Caldwell GW. Two new operations for obstruction of the nasal duct. N Y Med J 1893; 57: 581-2.

  7. West JM. A window resection of the nasal duct in cases of stenosis. Trans Am Ophthalmol Soc 1910; 12: 654-8.

  8. Halle M. Zur intranasalen operation am tranensack. Arch Laryngol Rhinol 1914; 28: 256-66.

  9. McDonogh M, Meiring JH. Endoscopic transnasal dacryocystorhinostomy. J Laryngol Otol 1989; 103: 585-7.

  10. Tsirbas A, Davis G, Wormald PJ: Mechanical endonasal dacryocystorhinostomy versus external dacryocystorhinostomy. Ophthal Plast Reconstr Surg 2004; 20:50-56

  11. Konuk O., Ünal, M.Endoskopik dakriosistorinostomi: Oftalmoloji ekibinin sonuçları" MN Oftalmoloji 2006; 13: 324-328.

  12. Konuk O, Ünal M. Endoskopik dakriosistorinostomi. Oftalmoloji ekibinin geç dönem sonuçları. MN Oftalmoloji 2009; 16; 184-7

  13. Wormald PJ. Powered endoscopic dacryocystorhinostomy. Laryncoscope 2002; 112: 69-72.

  14. Zilelioglu G, Ugurbas SH, Anadolu Y, Akıner M, Aktürk T. Adjunctive use of mitomycin c on endoscopic lacrimal surgery. B J Ophthalmol 1998; 82: 63-6.

  15. Cokkeser Y, Evereklioglu C, Er H. Comparative external versus endoscopic dacryocystorhinostomy: Results in 115 patients (130 eyes). Otolaryngol Head Neck Surg 2000; 123: 488-91.

  16. Hartikainen J, Antila J, Varpula M, Puukka P, Seppa H, Grenman R. Prospective randomized comparison of endonasal endoscopic dacrocystorhinosyomy and external dacryocystorhinostomy. Laryncoscope 1998; 108:1861-6.

  17. Barnes EA, Abou-Rayyah Y, Geoffrey ER. Pediatric Dacryocystorhinostomy for nasolacrimal duct obstruction. Ophthalmology 2001; 108:1562-64.

  18. Nowinski TS, Flanagan JC, Mauriello J. Pediatric dacryocystorhinostomy. Arch Ophthalmol 1985; 103:1226-1228.

  19. Hakin KN, Sullivan TJ, Sharma A,Welham RAN. Pediatric dacryocystorhinostomy. Aust N Z J Ophthalmol 1994; 22: 231-5.

  20. Yazıcıoğlu T, Aşık N, Erol MK, Ünal F, Özertürk Y. Nazolakrimal kanal tıkanıklığı olan çocuklarda endonazal dakriyosistorinostomi sonuçlarınız. Türkiye Klinikleri Oftalmoloji Dergisi 2010;19:1-4.

  21. Konuk O, Yaylacioğlu F. Pediyatrik Yaş Grubunda Endoskopik Dakriyosistorinostomi: İlk Sonuçlarımız. MN Oftalmoloji 2011; 18:116-121.

  22. Jack MK. Dacryocystorhinostomy. Description Of A Transcanalicular Method. Am J Ophthalmol 1963;56:974-7.

  23. Piaton JM, Limon S, Ounnas N, Keller P Transcanalicular ndodacryocystorhinostomy using Neodymium: YAG laser[in French]. J Fr Ophtalmol 1994;17:555-67.

  24. Dalez D, Lemagne JM. Transcanalicular dacryocystorhinostomy by pulse Holmium- YAG laser [in French]. Bull Soc Belge Ophtalmol 1996;263:139-40.

  25. Eloy P Trussart C, Jouzdani E, Collet S, Rombaux P, Bertrand B. Transcanalicular diode laser assisted dacryocystorhinostomy. Acta Otorhinolaryngol Belg 2000; 54:15763.

  26. Alañón Fernández FJ, Alañón Fernández MA, Martinez Fernández A, Cárdenas Lara M. Transcanalicular dacryocystorhinostomy technique using diode laser [in Spanish]. Arch Soc Esp Oftalmol 2004;79:325-30.

Dr. Bülent YAZICI

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, BURSA

Orbita görece iyi korunmuş bir anatomik yapı olmakla birlikte, mikroorganizmalar değişik yollarla orbitaya ulaşabilir ve enfeksiyonlara yolaçabilir. Orbital enfeksiyonların büyük çoğunluğu bakterilere bağlıdır. Bakteriler, cilt veya oküler yüzey bütünlüğünü bozan travma veya cerrahi gibi nedenlerle, komşulukla veya kan yoluyla orbitaya ulaşabilir. Mantar enfeksiyonları orbitada görece seyrektir, immün direncin zayıfladığı hastalarda sinonazal yollarla orbitaya bulaşmaya bağlıdır ve genel olarak ciddi bir klinik tabloya neden olur. Virüs enfeksiyonları orbitada çok seyrektir, hemen daima periorbital bölgede, cilt ve yüzeyel ciltaltı dokularla sınırlıdır.

Sellülit yumuşak doku enfeksiyonu anlamına gelir. Orbita enfeksiyonları, anatomik ve klinik özelliklerine göre, preseptal (periorbital sellülit) ve postseptal sellülit (orbital sellülit) olarak ikiye ayrılır. Preseptal sellülit gözkapakları ve ciltaltıyla sınırlı, yüzeyel bir enfeksiyondur, orbital sellülitte ise derin orbita dokuları tutulur.

Orbital sellülit acil ve önemli bir durumdur. Zamanında tanı konmadığı ve uygun bir biçimde tedavi edilmediği takdirde, ciddi komplikasyonlara neden olur. Antibiyotiklerin keşfinden önce, bakteriyel orbital sellülitli hastaların yaklaşık %20'si kaybedilmiş, %20 'sinde de körlük gelişmiştir.1 Buna göre, orbital sellülitler, zamanında ve doğru bir biçimde tanı konup tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yolaçabilir Bu yazıda, önce bakterilere bağlı preseptal ve postseptal-orbita enfeksiyonları sunulacak, daha sonra mantar ve virüs enfeksiyonları hakkında bilgi verilecektir.

Orbita Anatomisi ve Enfeksiyonların Patogenezi

Orbital enfeksiyonların patogenezini anlamak için orbitanın çevresindeki anatomik yapılarla ilişkilerini gözönünde tutmak gerekir.

Orbita, açıklığı öne bakan, koni şeklinde bir yapıdır. Orbitayı döşeyen periost, periorbita, çoğu bölgede kemiğe gevşekce yapışıktır. Periorbita orbitanın ön kenarları boyunca derin kas fasyalarıyla birleşir ve kemiğe sıkıca yapışık, kalın bir zar oluşturur ("arcus marginalis"). Arcus marginalisten çıkan fibröz bir zar, üst ve alt gözkapağında tarsa doğru uzanır ve orbital septumu meydana getirir. Orbital septum üst gözkapağında levator kası ve altta da kapak retraktörleriyle birleşir. Bu fasyal yapı, orbitada enfeksiyon yayılımı açısından üç potansiyel alan oluşturur: preseptal, postseptal ve subperiostal bölge. Bu üç bölgedeki enfeksiyonları bulguları ve seyri birbirinden farklıdır.

Orbita çevresindeki diğer boşluklardan (paranazal sinüsler, buruniçi ve kafaiçi boşlukları) ince kemiklerle ayrılır. Orbita ve çevre dokular arasındaki bağlantıyı sağlayan açıklıklar, süperior ve inferior orbital fissürler, nazolakrimal kanal, optik kanal ve kemikler üstündeki damar-sinir delikleridir. Orbita tüm paranazal sinüslerle (etmoid, maksilla, frontal ve sfenoid) komşudur. Medialde etmoid sinüslerle orbita arasında ince bir kemik duvar (etmoid kemik, lamina papricea) vardır (Şekil 1). Özellikle çocukluk çağında etmoid kemik çok ince ve yumuşaktır, yer yer açıklıklar gösterir.

Sinüs enfeksiyonları bu kemik duvarı geçerek orbitaya yayılabilir. Buna ek olarak, akut sinüzit sinüsiçi basıncı arttırıp periostal kan akımını bozarak etmoid kemikte fokal kemik nekrozlarına neden olabilir ve mikroorganizmaların orbitaya girebileceği yeni açıklıklar oluşturabilir.2,3 Gözkapağında orbiküler kas ile altındaki orbital septum arasında aralıklı, gevşek bağlar vardır. Bu yüzden preseptal bir enfeksiyon, ön orbitada kolayca yanlara doğru yayılabilir ve gözkapağında aşırı ölçüde şişkinliğe neden olabilir.


c:\users\seo\appdata\local\temp\finereader11\media\image27.jpeg




Şekil - 1: Orbita tüm paranazal sinüslerle (etmoid, maksilla, frontal ve sfenoid) komşudur. Medialde orbitayla etmoid sinüsler arasında ince bir kemik duvar (etmoid kemik=lamina papricea) vardır.

Orbita enfeksiyonları açısından önem taşıyan bir diğer anatomik etmen, yüz ve paranazal sinüs venlerinin orbita venöz ağına boşalmasıdır. Yüzeyel yüz venleri (frontal, angular ve ön fasial ven), etmoid ve maksiller sinüs venleri ile orbital venöz sistem arasında zengin bir anastomoz ağı vardır. Venöz kan süperior ve inferior orbital venler yoluyla pterigoid pleksus ve kavernöz sinüse iletilir. Orbital venlerde valv bulunmaması her iki yönde serbest bir venöz akıma olanak tanır. Septik trombüsler bu venöz sistem aracılığıyla bir bölgeden diğerine taşınabilir. Orbitanın venöz drenajı beyine, kavernöz sinüse doğrudur Bu nedenle, orbitada başlayan bir enfeksiyon, venöz yolla kafaiçine yayılabilir ve yaşamsal komplikasyonlara neden olabilir.

Bakteriyel Preseptal Sellülitler Klinik Bulgu ve Belirtiler

Preseptal sellülit, orbital septumun önünde kalan dokuların (cilt ve orbiküler kas) enfeksiyonudur. Sıklıkla bakterilere bağlıdır ve orbital sellülitten daha sık görülür.4 Bakteriyel preseptal sellülit iki temel klinik tablo halinde karşımıza çıkabilir. İlki, lokal bir enfeksiyonun gözkapağına yayılması şeklindedir. Bu tabloda enfeksiyon kaynağı, göz çevresindeki delici bir travma veya cildin veya ciltalatı bir dokunun enfeksiyonudur (akut dakriyosistit, hordeolum, enfekte şalazyon, ağır konjonktivit, impetigo ve erizipel gibi).

Diğer nedenler, göz ameliyatları veya böcek ısırıkları olabilir. İkinci tabloda preseptal sellülit, orbita çevresindeki veya uzak bir enfeksiyon odağından kaynaklanır ve bir emboli veya trombüs yoluyla orbitaya ulaşır (metastatik enfeksiyon).

Metastatik enfeksiyon tablosu, bağışıklık sisteminin zayıf olmasıyla ilişkilidir.

Preseptal sellülit sıklıkla çocuklarda ve 3- 7 yaşlarında görülür; önde gelen nedeni, üst solunum yolu-paranazal sinüs enfeksiyonudur.4-7 Ülkemizde erişkinlerde preseptal sellülitin en sık kaynağı, muhtemelen, akut dakriyosistitdir (Şekil 2).


c:\users\seo\appdata\local\temp\finereader11\media\image28.jpeg




Şekil - 2: Nazolakrimal kanal tıkanıklıkları ve cerrahisi preseptal sellülit ile komplike olabilir. A. Sağ dakriyosistite bağlı olarak gelişmiş preseptal selülit ve abse. B. Sağ eksternal dakriyosistorinostomiden sonra preseptal yumuşak doku enfeksiyonu. Cilt dikiş alındıktan sonra kesi yerinden seropürülan bir materyalin dışarı aktığı gözleniyor.

Preseptal sellülit gözkapağında ve çevresinde şişme, kızarıklık, ağrı ve gözkapağı ptozise neden olur (Şekil 3A). Gözkapağı ödemli, hiperemik, dokunmakla sıcak ve hassastır. Vücut ısısı çoğunlukla normaldir, ancak bazen yükselebilir. Yüksek ateş, halsizlik ve iştahsızlık, özellikle çocuklarda saptanabilir ve bakteriyemiden kaynaklanabilir. Preseptal sellülitte, proptozis, göz hareketlerinde kısıtlılık ve görme bozukluğu gibi orbital belirtiler görülmez.


c:\users\seo\appdata\local\temp\finereader11\media\image29.jpeg




Şekil - 3: Preseptal sellülitli hastalar sıklıkla gözkapağında şişme ve kızarıklık yakınmasıyla başvurur. A. Sağda stafilokoksik cilt erüpsiyonuna bağlı olarak gelişmiş preseptal sellülit gözleniyor. B. Bu hastada sağda meibomius bezi absesine bağlı olarak gelişen preseptal sellülit gözleniyor.

Hastanın öyküsü ve genel durumu enfeksiyon kaynağını saptamak açısından önem taşır. Hastalar özellikle yakın zamanda geçirilmiş üst solunum yolu enfeksiyonu, orta kulak iltihabı, obstrüktif epifora, konjonktivit, perioküler travma, böcek ısırığı, cerrahi ve sistemik bağışıklık sorunları açısından sorgulanmalıdır. Muayenede göz çevresinde, hordeolum, konjonktivit, oftalmik zona, akut dakriyosistit, diş absesi gibi enfeksiyon odakları saptanabilir. Ciltte bir kesi veya sıyrık varlığı mikroorganizmanın giriş yerini gösterebilir. Preseptal sellülitli çocuklarda, göz dışında özellikle, paranazal sinüzit, tonsillit ve otitis media belirtileri araştırılmalıdır. Bir çalışmaya göre, paranazal sinüzitli çocuklarda en sık belirtiler, burun akıntısı, öksürük ve eşlik eden kulak enfeksiyonudur. 3 Erişkinlerdeki olağan paranazal sinüzit belirtileri (başağrısı, basınç hissi ve duyarlılık gibi) çocuklarda görülmeyebilir.

Yüklə 2,98 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin