Seçimlerde Sosyalist Politika (Seçim Yazıları)


Bloğun Geleceği Üzerine Düşünceler



Yüklə 1,4 Mb.
səhifə31/54
tarix07.01.2018
ölçüsü1,4 Mb.
#37343
növüYazı
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   54

Bloğun Geleceği Üzerine Düşünceler


Herkes Bloğun devamından yana niyetini belirtiyor. Bu elbet çok olumludur ama sanıldığından çok daha zor bir iştir.

Kabul etmesi zor gelir ama gerçek şu ki Blok varlığını her şeyden önce yüzde on barajına borçluydu. Kürt uyanışının gücünün barajı aşma olasılığını sunması gerek bloğun oluşumu, gerek coşku ve fedakarlıkların harekete geçmesi için tayin edici önemdeydi. Aksi takdirde, seçimler daha ortada yokken bunun belirtilerinin olması gerekirdi. Belirtiler ise tam tersi yöndeydi. Kürt sorunu yüzünden ÖDP’den ayrılanlar bile, ayrılışlarının gerekçelerini Avrupa Birliği karşıtlığı ile izah ediyorlar ve daha sonra alel acele kuracakları partiyi kurmakta çok ağırdan alıyorlardı. Kürt uyanışına en yakın duranı bu durumdayken diğerlerinin durumu tasavvur edilebilir.

Şimdi bizleri coşkulu mitingler değil, uzun, sabırlı ve umutsuzcasına iğneyle kuyu kazışlar bekliyor.

Aslında herkes başlangıçtaki yerine geri döndü. Bu en iyi blok ve seçimler üzerine değerlendirmelerde görülebilir. Bloğun başarısızlığını yeterince Avrupa ve IMF karşıtı olmamaya bağlayan Türk solunun ekonomizmi aynen yerinde duruyor. Halbuki gerçek tam aksidir. Bloğu oluşturan sosyalistler, Türkiye’de “Kürt eksenli” politika yapılamayacağını söylüyorlardı, fiilen yaptıkları ise, Kürtlere “Türk eksenli” politika yapmak oldu. Yani “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey yok”!.. Ya Şark Cephesinde?

Kürt Burjuvazisi, Türk sosyalistleriyle bir ittifaktan yana değildi, artık hiç değil. Bu burjuvazinin büyük bir bölümü, Kuzey Irak’ta Kürtlere belli bir otonomi sağladığı takdirde, ABD’nin zafer arabasına binmeye ve şimdiye kadar katlandıkları radikal-plebiyen önderlikten kopmaya hazırlar. Diğer bir bölümü, AKP iktidarının sunacağı küçük kırıntılar; Kürtler ve Kürtçe üzerindeki baskı ve keyfiliklerin azalması karşısında, AKP’yi ilk belediye seçimlerinde birinci parti yapacaklardır.

Bu da Kürt uyanışının öncüsünü çok zor bir durumda bırakır. Şimdiye kadar kendi zafer arabasına bağladığı Kürt burjuvazisini yitirir, ama bu yitiriş en azından Türk Sosyalistlerinin kazanılışıyla dengelenmez. Bu ise çok tehlikeli bir tecrit durumu demektir. Kürt uyanışını hiçbir dönemde olmadığı kadar zor günler bekliyor.

Bütün bu zorluklara rağmen ve tam da bu zorluklar nedeniyle, bir ittifak, hatta demokratik muhalefetin öncülüğünü yapacak DEHAP veya Brezilya’daki İşçi partisi gibi bir Blok partisi hem mümkün hem de gereklidir.

Blok müzakereleri bir şeyi açıkça göstermiştir, ittifaklarda ileri biçimleri (örneğin programatik birlikleri) somut hedeflere bağlı iş birliklerinin koşulu olarak koymak (ÖDP ve SHP’nin yaptığı gibi) gerçekte ittifakları zora koşmaktan ve ittifaktan kaçmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.

Somut hedeflere yönelik ittifaklar ile başlanmalıdır, tıpkı Seçimlerde olduğu gibi. Örneğin ilk elde, bir günlük gazete için ittifak yapılabilir. Bloğu oluşturan, birbirine son derece zıt görüşlerin bile kendini ifade olanağı bulabileceği, tıpkı Blok gibi, toplumun en diri ve aydın kesimlerini kendine çekecek bir günlük gazete. Evrensel ve Yeniden Özgür Gündem’in birleşerek çekirdeğini oluşturacağı, bloğu oluşturan diğer eğilim ve kişilerin de belli oranlarda söz ve etki sahibi olabileceği bir günlük gazete.

Bu gazete sadece Türkiye’nin en büyük ve gelişkin entelektüel kapasitesini toplayıp, geniş gayrı memnun kesimlerin ve çok farklı seslerin toplandığı bir organ olmaz, daha da önemlisi, bloğu oluşturan parti, örgüt ve eğilimlerin kabuklarının kırılmasının ve birbirlerinin dilini anlamalarının yolunu açar.

Seçim mitinglerinin ve bloğun günümüzdeki karşılığı bir günlük gazetedir. Nasıl Milletvekili adaylarında, katılanların güçleri kadar adayların yan sıra, ortaklaşa seçilmiş hiçbir örgüte dayanmayan ama toplumdaki duyarlıkları dile getirenler de yer aldıysa öyle. Tabii daha az aceleye getirerek ve daha hak güder olmaya çalışarak.

Tabii her örgüt ya da çevre kendi haftalık veya aylık organlarını isterse yayınlamaya devam eder.

Avrupa burjuvazisinin Avrupa Birliği’ni böyle adım adım oluşturması iyi bir örnektir. Gerekli değişiklikler yapıldığında, ileride tek bir partide birleşme projesine bir örnek oluşturabilir.

Düşünün ki bu ya da başka önerilerin tartışılabileceği bir platform bile yok henüz.

12 Kasım 2002 Salı

demir@comlink.de

http://www.comlink.de/demir/

Bir Ortaklaşa Günlük Gazete Bloğu Önerisi


Blok müzakereleri, çok eski bir gerçeği bir kez daha göstermiştir: Siyasi ittifaklarda daima somut hedefler, somut yapılacak iş planları gerçekçi, gerçekleşebilir ve verimli iş ve güç birliklerinin temelini oluşturabilir.

Nasıl her hangi bir çağ onun kendi hakkındaki yargılarıyla yargılanamaz ise, Blok da onun kendisi hakkındaki yargılarıyla yargılanamaz. O kendisinin ne kadar programatik bir blok olduğunu iddia ederse etsin; hatta seçimler için bir de program benzeri, somut taleplerden ziyade yuvarlak sözler içeren, bir metin çıkarmış olursa olsun, fiilen bir seçim bloğu idi. Programı veya kendine verdiği “emek barış ve demokrasi” ismi, daha ziyade, sosyalistlerin kendilerine parlamento seçimi gibi, pek önemsemediklerini söyledikleri bir gerekçe ile yaptıkları işi tanımlamayı gururlarına yedirememeleri ile ilgilidir. Yoksa Kürtlerin ne olursa olsun ilk kez kendileriyle ittifak yapan Türk sosyalistlerinin Kürtlerin demokrasi talebini ikinci plana atıp soyut bir anti emperyalizm ve kapitalizm karşıtlığını öne çıkarmalarına gösterdiği tolerans; görmezden, anlamazdan gelme olmasa; keza Türk Sosyalistleri de demokrasiyi en temel hedef olarak koyup ve bunun için her şeyi denemeye hazır Kürt politikacıların söylemlerinden duyduğu memnuniyetsizliği, alanları dolduran Kürt kitlelerinin baskısı ve ittifakın en büyük müttefiğinin bu kitlelerin temsilcisi olması nedeniyle yutmasa bu blok bir saniye bile ayakta kalamazdı.

Bunlar kötü mü olmuştur? Hayır. Ama bunlar bir şeyi kanıtlar, kendisi hakkındaki iddiaların aksine bu bloğun bir seçim bloğu olduğunu. Somut bir iş için, herkesin farklı program ve stratejilerle bir araya geldiğini. Tarafların program, strateji ve anlayışların birbirinden programatik ve stratejik bir birlik oluşturamayacak kadar çok farklı olduğunu. Bu gerçek farklar yokmuş gibi yaparak gerçek duruma uymayan ittifak önerileri veya adlandırmalar, sadece işi yokuşa sürmek olur.

Ama bu blok, somut bir hedefle bir araya gelişin, uzun vadede programatik ve stratejik bir ittifak hatta birlik için sadece mümkün değil aynı zamanda olmazsa olmaz zorunlu koşul olduğunu da göstermiştir. Hangi vesileyle olursa olsun, oluşan bu birlik, onu oluşturan tarafların kendi kabuklarını kırmalarını, karşı tarafın duyarlıkları konusunda doğrudan bir etkileşime girmelerini sağlamıştır. Örneğin Türk Sosyalistleri’nin önemli bir kısmı, seçim döneminin başında sadece “Kürt ve Türk Emekçileri”nden söz ederken, seçim sonunda hala “Kürt Ulusu”ndan söz edecek duruma gelmeseler bile, “Kürt Halkı”ndan söz edebilir duruma gelmişlerdir. Bu anlamda, somut bir iş için bir araya gelip karşılıkla etkilemelerin kapısını açmanın, nasıl hızlı bir siyasi eğitim sağladığına somut bir kanıttır Blok. Bloğun bir buçuk ay içinde sosyalistlerin siyasi eğitiminde kat ettiği yol, son on beş yılda kat ettiği yoldan fazladır ve yönü de farklıdır.

Seçim öncesi ittifak müzakereleri bir şeyi daha kanıtlamıştır: gerçek somut ittifaklardan kaçma veya karşı tarafı tamamen kendi politikalarına tabi kılmanın yolu, karşı tarafla daha ileri düzeydeki ittifakları somut bir iş biriliğinin koşulu olarak getirmek veya onun yerine önermektir. SHP ve ÖDP, Kürt hareketine somut bir seçim ittifakının koşullarını değil, daha ileri bir ittifakın koşullarını dayatarak onu teslim almaya çalışmışlar; bunun kabul edilmemesini de ittifaktan uzaklaşmanın gerekçesi olarak sunmuşlardır. Çünkü, Kürt hareketi ile adı üstünde bir seçim ittifak yaptıkları takdirde, bu her biri ayrı hedef, strateji, örgüt ve politikaların bir ittifakı olur; herkes birbirini olduğu gibi kabul ederdi. Ama o zaman, Kürt hareketini kontrol altına alma ve ona kendi koşul ve anlayışlarını dayatma şansı olmazdı. Bu şunu kanıtlar: ileri ittifak biçimleri önerip, bunları aslında gerçekleşebilir, somut ve daha sınırlı, daha mütevazı bir başlangıç olabilecek birliklerin koşulu olarak sunmak, bir ittifaktan kaçısın ya da karşı tarafı kendi anlayışlarını kabule zorlamanın bir biçimidir ve örtüsüdür.

Şimdi, bu aslında alfabetik ama bir türlü kimsenin kabul etmeye yanaşmadığı basit gerçekler ışığında Bloğun geleceği sorununa girelim. Herkes bloğun devamından yana ama herkes de eski yaptığını yapmaya devam ediyor. Niye böyle? Yukarıda açıklanan nedenle, çünkü Blok, kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın bir seçim ittifakıydı. Onu yaratan da aniden ortaya çıkan erken seçim ve Kürt hareketinin birikiminin kendisiyle ittifak yapıldığı takdirde yüzde onu aşma olanağı sunmasıydı.

Şimdi önümüzde ne yüzde on barajı ne de seçimler var. Bloğu gerçekte olduğundan farklı ortak bir program ve stratejiye dayanan güçlerin birliği gibi ele alıp davranma çabaları ilk adımda geçek olmayan bir varsayımdan yola çıktığı için tökezlemeye mahkumdur. Bu günün, dünün seçimleri fonksiyonunu görecek somut hedefi ne olabilir? Kanımızca, seçimlerin ortaklaşa kampanyaları ve adayları ile kıyaslanabilecek ortaklaşa bir günlük gazete.

Tıpkı seçim bloğu gibi, somut bir hedefe yönelik olarak güçleri birleştirmek ve bloğun yolunu açtığı işi devam ettirmek: birbirinden farklı örgütlerin, akımların, kitlelerin, anlayışların birbirini etkileme ve eğitme kanallarını açık tutmak ve genişletmek.



Evrensel ve Yeniden Özgür Gündem (bunlara Avrupa’daki Özgür Politika ve Evrensel’in Avrupa versiyonu da dahil edilebilir) zaten günlük gazeteler olarak varlar. Bu iki gazete bir tek ortak gazete olarak çıkar. Tıpkı Blokta olduğu gibi diğer sosyalist eğilim ve gruplar da güçleri ve katkıları oranında bu işbirliğine çekilir. Tabii daha hak güder ve hassas davranarak. Keza yine blokta olduğu gibi, her hangi bir örgütsel ya da sayısal gücü temsil etmese de, toplumdaki belli hassasiyetleri dile getiren, eğilimleri yansıtanlara da belli kontenjanlar sunulur. Böyle bir gazete, Bloğun da gösterdiği gibi Türkiye’nin entelektüel ve muhalif kapasitesinin çok büyük bir bölümünü etrafında toplayıp, çok farklı seslerin kendini ifade edebilip diğer sesleri duyabildiği bir platform olur.

Böyle bir organ hem toplumsal muhalefetin etrafında toplanıp kendini ifade olanağı bulabileceği bir organ hem de seçim bloğuyla başlayan birbirini etkileme, birbirinden öğrenme ve birbirine yanaşmanın bir aracı olur.

Elbette bu ittifak içeriğe değil biçime ilişkin olmak zorundadır. Yani kağıtlar, muhabirler, okuyucular, yazarlar, maddi olanaklar, entelektüel kapasiteler birleştirilmektedir. Kimseden görüşlerini değiştirmesi istenmemelidir. Birbirine son derece zıt görüşler bile bu gazetenin sayfalarında yer almalıdır. Propagandanın içeriğine değil araçlarına ilişkin bir blok olmalıdır. Seçim bloğunda farklı anlayışlar görmezden gelindi ve yutulduysa, burada artık o mümkün değildir. Ayrı program, strateji ve anlayışların varlığı, bunları kapsayan bir birlik için daha epey bir yol olduğu noktasından hareket edilmelidir. Bu nedenle, seçim bloğundan farklı olarak, ne için güçlerin birleştirildiğinin bilincinin çok büyük önemi vardır. “Seçim Bloğu” ile benzetirsek, bu “Gazete Bloğu”nun kendini “Emek Barış Demokrasi” bloğu gibi tanımlama, gerçeği olduğundan güzel gösterme şansı yoktur. Çok basit ve mütevazı hatta bayağı ve somut bir hedef: entelektüel kapasiteleri, kağıtları, muhabirleri, okuyucuları vs. birleştirmek. Böylece tıpkı Bloğun sonlara doğru başardığı gibi (Aydınların, Feministlerin, Cinsel Tercihi farklı olanların desteğini kazanmıştı bu en büyük başarısıydı), toplumun daha geniş kesimleri için de tüm gayrı memnunların toplandığı bir platform sunmak.

İşte somut bir proje. Bunun ayrıntısı, nasıl işleyeceği elbette tartışılır.Uzaklara gitmeye gerek yok, şu an Bloğu oluşturanların ortaklaşa neler yapılacağını tartışıp görüş oluşturacakları bir platform bile yok. Bu öneri örneğin, muhtemelen Özgür Politika’nın sayfalarında kalacak ve bloğu oluşturan diğer eğilimlerce tartışılmak bir yana varlığı bile bilinmeyecektir.

Gerçek sosyalistler Burjuvazi karşısında komplekse kapılmazlar ve onun tecrübe ve bilgisinden öğrenmeye çalışırlar. Lenin, “Kültürlü tüccarlar olmalıyız”; modern burjuvazinin bilgi ve kültürünü özümlemeliyiz diyordu. Bu geleneğe bağlı olarak bizler de, Avrupa burjuvazisinden öğrenebiliriz. Onlar, Kömür Çelik birlikleriyle, gümrük birlikleriyle başladılar, şimdilerde para birliğine geldiler. Avrupa Birliği’ne giden yolda hala büyük problemler ve çok uzun bir yolları var ama o büyük birliklerin yolunun nasıl küçük somut adımlardan oluşan taşlarla döşenebileceğini bize gösteriyorlar. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp.

13 Kasım 2002 Çarşamba

demir@comlink.de

http://www.comlink.de/demir/




Yüklə 1,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin