ŞEHİd murtaza mutahhari


İmam Musa Kâzım (a.s) Basra Zindanında



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə25/44
tarix15.09.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#81843
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   44

İmam Musa Kâzım (a.s) Basra Zindanında


İmam Musa Kâzım sadece bir zindana değil, çeşitli zindanlara düşmüştür. İmam’ı (a.s) bir zindandan ötekisine aktarıyorlardı; bunun nedeni ise şuydu: İmam’ı (a.s) hangi zindana götürdülerse bir süre sonra zindancı İmam’ın takipçisi oluyordu. Önce İmam’ı (a.s) Basra zindanına götürdüler. Mensur-i Devanikî’nin torunu olan İsa b. Cafer b. Ebi Cafer Mensur Basra valisiydi. İmam’ı (a.s) ayyaş, şarap içen, şarkı ve dans ehli olan İsa’ya teslim ettiler. Akrabalarından birinin deyişiyle: Bu abid ve Allah adamını hayatı boyunca duymadığı şeyleri duyduğu bir yere getirdiler. Hicri 178 yılının Zilhicce ayının yedisinde İmam’ı (a.s) Basra zindanına götürdüler; Kurban bayramının yaklaşması nedeniyle bayram ve şenlik günleri olduğu için İmam’ı (a.s) ruhi açıdan kötü bir durumda götürdüler. İmam (a.s) bir süre zindanda kaldı. Yavaş yavaş bu İsa b. Cafer’in kendisi İmam’a karşı sevgi duydu ve hazretin izleyicilerinden oldu. Şayet o da daha önce Musa b. Cafer’in (a.s) hilafet sisteminin tebliğ ettiği gibi gerçekten hilafet iddiasında bulunan asi bir kişi olduğunu, yani başına riyaset sevdası vurduğunu sanıyordu. Fakat -yakından tanıyınca- onun hiç de öyle olmadığını, aksine manevi bir kişi olduğunu, hilafet meselesi söz konusu idiyse de dünyatalep olduğu için değil, konunun maneviyatı açıdan söz konusu olduğunu gördü. Daha sonra durum değişti. İmam’a (a.s) çok iyi bir oda vermelerini emretti ve resmen İmam’ı (a.s) ağırlıyordu. Harun gizlice, o zindan mahkumunun işini bitirmesini isteyince, ben böyle bir şeyi yapmam cevabını verdi ona. Sonunda kendisi halifeye bir mektup yazarak, bunu benden almalarını söyle; aksi takdirde kendim onu serbest bırakacağım; ben böyle birini bir mahkum olarak yanımda tutamam dedi. Halife’nin amcası oğlu ve Mensur’un torunu olduğu için sözü dinleniyordu elbette.

İmam Musa (a.s) Kazım Çeşitli Zindanlarda


İmam’ı (a.s) Bağdat’a getirip Fazl b. Rabi’a verdiler. Fazl b. Rabi, meşhur kapıcı “Rabi”nin oğludur.64 Harun İmam’ı (a.s) ona teslim etti. O da bir süre sonra İmam’a (a.s) ilgi duymaya başladı; İmam’ın (a.s) durumunu değiştirdi ve daha iyi bir ortam hazırladı İmam (a.s) için. Casuslar Harun’a, Musa b. Cafer’in (a.s) Fazl b. Rabi’nin zindanında iyi bir hayat yaşadığını; gerçekte zindan mahkumu değil, bir misafir olduğunu haber verdiler. Bunun üzerine Harun İmam’ı (a.s) ondan alıp Fazl b. Yahya-i Bermekî’ye verdi. Fazl b. Yahya da bir süre sonra İmam’a (a.s) öyle davrandı. Harun çok öfkelendi; işin içini öğrenmek için casus gönderdi. Onlar da gidip araştırınca durumun söylendiği gibi olduğunu gördüler. Nihayet Harun İmam’ı (a.s) ondan da aldı ve Fazl b. Yahya Harun’un hışmına uğradı. Daha sonra babası Yahya Bermekî, bu İranlı vezir -Allah ona hakkettiği cezayı versin- çocuklarının Harun’un emrini yerine getirmedikleri için onun gözünden düşmemesi amacıyla bir toplantıda aniden Harun’un arkasından hareket ederek başını Harun’un kulağına uzatıp, “Oğlum kusur ettiyse ben şahsen sizin bütün emirlerinizi yerine getirmeye hazırım; oğlum tövbe etti, oğlum şöyledir, böyledir” dedi. Daha sonra Bağdat’a gelerek İmam’ı (a.s) oğlundan teslim alıp Sindi b. Şahik isminde esasen Müslüman bile olmadığı söylenen başka bir zindancıya teslim etti. Sindi b. Şahik’in zindanında İmam (a.s) çok zor anlar yaşadı; İmam (a.s) onun zindanında artık rahat bir gün bile görmedi.

Harun’un İmam’dan (a.s) İsteği


İmam’ın (a.s) zindanda olduğu son günlerde ve şehadetinden yaklaşık bir hafta önce Harun, Yahya Bermekî’yi İmam’ın (a.s) yanına gönderdi ve çok yumuşak bir dille, benim selamımı amcam oğluna ulaştırın ve ona söyleyin ki, sizin suçsuz olduğunuzu anladık; fakat ne yazık ki ben yemin ettim ve yeminimi bozamam. Ben suçlu olduğunuzu itiraf edip benden bağışlanma dilemedikçe sizi serbest bırakmayacağıma dair yemin etmiştim. Kimsenin anlamasına da gerek yok. Benim gelmeme de gerek yok; başkalarının olması da gerekmiyor, Yahya’nın yanında itiraf et; ben yeminimi bozmak istemiyorum; Yahya’nın yanında itiraf et ve özür diliyorum, ben hata ettim; halife beni affetsin söyle, ben seni serbest bırakayım; daha sonra da yanıma gel, şöyle-böyle yapayım.

Şimdi şu dirençli ruha bakın bir. Neden bunlar “Fena yurdunun şefaatçileri”dirler? Neden bunlar şehid oluyorlar? İman ve inançları yolunda şehid oluyorlardı; imanımızın -zalimle uzlaşmamıza- izin vermediğini göstermek istiyorlardı. İmam’ın (a.s) Yahya’ya verdiği cevap şudur: “Harun’a de ki benim fazla ömrüm kalmadı, o kadar.” Bundan bir hafta sonra da İmam’ı (a.s) zehirlediler.


İmam (a.s) Neden Tutuklandı?


Acaba Harun neden İmam’ı (a.s) tutuklamalarını emretti? Çünkü İmam’ın (a.s) toplumsal konumunu kıskanıyordu ve ondan tehlike seziyordu; oysa İmam (a.s) kıyam etme konumunda bile değildi; inkılap yapmak (zahirî inkılap) için en küçük bir girişimde bulunmamıştı; fakat onlar Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s) manevi ve itikadî inkılap yaptıklarını teşhis ediyorlardı. Oğlu Emin’i, ondan sonra diğer oğlu Me’mun’u, sonra da diğer oğlu Mutemin’i veliaht etmek isteyince her şehrin ulema ve seçkin kişilerini Mekke’ye davet ediyor ve onlara, bu yıl halife Mekke’ye gelecek ve orada büyük bir kongre düzenleyip herkesten biat alacak, diye haber salıyor. Sonra, bu işe kim engel olabilir diye düşünüyor? Bu işe engel olabilecek tek kişi Musa b. Cafer’dir. O olursa ve insanlar da onu görürlerse, bu işe layık olan tek kişinin kendisi olduğunu düşüneceklerdir. Medine’ye gelince İmam’ı (a.s) tutuklamalarını emrediyor. Yahya Bermekî adamı birine, “Halife’nin bugün-yarın Musa b. Cafer’i yakalamalarını emredeceğini sanıyorum” dedi. Adam, “Neden?” diye sorunca Yahya dedi ki: “Harun’la birlikte Mescid-i Nebi’de Resulullah’ın (s.a.a) ziyaretine gittik.65 Harun'un Resulullah’a (s.a.a) selam verdiği zaman şöyle dediğini gördüm: “Selam olsun sana ey amcamın oğlu -ey Resulullah-. (Resulullah’a (s.a.a) da yalan söyleyebilirmişçesine) Evladın Musa b. Cafer’i tutuklamak zorunda olduğum için sizden özür diliyorum; artık maslahat böyle gerektiriyor; bu işi yapmazsam memlekette fitne çıkar; fitne çıkmaması ve memleketin yüce maslahatları için bu işi yapmak zorundayım; ya Resulullah! Ben sizden özür diliyorum.” Yahya arkadaşına, “Harun’un bugün-yarın İmam’ı tutuklama emrini vereceğini sanıyorum” dedi. Harun’un emriyle cellatları İmam’ın huzuruna gittiler. Tesadüfen İmam (a.s) evde değildi. Peki neredeydi? Resulullah’ın mescidinde. Mescide girdiklerinde İmam (a.s) namaz kılıyordu. İmam Musa b. Cafer’in (a.s) namazını bitirmesine bile fırsat vermediler; İmam’ı (a.s) namaz üzerindeyken çeke çeke Mescid-i Nebi’den çıkardılar. Bunun üzerine İmam (a.s) Resulullah’ın (s.a.a) mezarına bakarak şöyle buyurdu: “Selam olsun sana ya Resulullah! Selam olsun sana ey dede! Bak, ümmetin senin evlatlarına neler yapıyorlar?!”

Harun neden bu işi yaptı? Çünkü çocuklarına veliahtlık için biat almak istiyordu. İmam Musa b. Cafer kıyam bile etmemiştir. Kıyam etmemiştir, ama İmam (a.s) farklı bir duruma sahiptir. İmam’ın (a.s) durumu Harun ve çocuklarının gasıp olduğunu ortaya koyuyor.



Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin