Ortak görüş oluşturmayı, ortak sorunlara çözüm bulmayı, daha iyiye ulaşmak ve gelişmek için neler yapılması gerektiğini belirlemeyi ve ortak hedefler seçmeyi sağlayan bir çalışma düzeni olan ortak akıl toplantısı 21.02.2012 tarihinde Çanakkale Ticaret Borsası’nda gerçekleştirilmiştir. Toplantıya Çanakkale’de tarım sektöründe faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşu, sivil toplum kuruluşu, oda ve borsa temsilcileri ile akademisyenler ve üreticilerden oluşan yaklaşık 50 kişilik bir katılım sağlanmıştır. Tarım sektöründen etkilenen ve sektörü etkileyenlerin bir araya gelmesiyle verimli bir şekilde gerçekleştirilen bu toplantıda, Çanakkale ilinin tarım sektöründeki tanıtım ve pazarlama sorunları ve yapılması gerekenler tartışılmıştır. Elde edilen sonuçlar, bölgenin vizyonuna katkı sağlayıcı ve eylem planlarının belirlenmesinde de önemli bir rol oynayıcı niteliktedir.
Toplantıda, tarım sektörünün ürün ekiminden itibaren başlayan süreçte yaşadığı sorunların tanıtım ve pazarlamaya doğrudan etkisi olduğu ve bu sebeple sektörün bir bütün olarak ele alınması gerektiği belirtilmiştir. Tespit edilen diğer bulgular ve önerilen çözüm yolları şu şekildedir:
Sektörle ilgili yapısal sorunların başında, işletmelerin önemli bir kısmının ölçeğinin küçük olması gelmektedir. Bu sebeple işletmeler tanıtım ve pazarlama için yeterli bütçeyi ayıramamaktadır. Bu sorunun giderilmesi için bölgedeki işletmelerin işbirliği yapmaları teşvik edilmeli ve ortaklık kültürünü geliştirici önlemler alınmalıdır.
Küresel rekabetin artması, ülkelerin ve şehirlerin de yoğun bir şekilde rekabete girişmesine neden olmuştur. Ulusal ve uluslararası arenada öne çıkmak isteyen şehirler, kendi yörelerine özgü ürünleri ile fark yaratmak zorundadırlar. Çanakkale ili de coğrafi, ekolojik ve beşeri faktörleri ile yetiştirip ürettiği çok sayıda ürün çeşidine sahiptir. Ancak bu ürünlerin tescil edilmesine yönelik alınan coğrafi işaretler ve bekleyen başvurular yeterli düzeyde değildir. Bölgeye özgü yöresel ürünler -özellikle de bazı peynir çeşitleri- Yunanistan ve Kıbrıs gibi ülkeler tarafından tescillenmektedir. Bu durum ili rekabet açısından son derece olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Tarımda gelişmenin temeli tohuma, tohumdaki yüksek verim ise kalite ve doğru ıslah çalışmalarına bağlıdır. Türkiye’nin ithal ettiği tohuma ödediği bedel, ihraç ettiği tohumdan sağlanan bedelden fazladır. Üstün nitelikli tohum kullanılmasının önemi ve kaliteli tohum kullanılmasının verimi diğer üretim şartlarına bağlı olarak %20-30 oranında artış sağladığı bilinmektedir. Türkiye genelinde kısa adı TSÜAB olan Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliğine kayıtlı yaklaşık 420 adet tohum üretimi gerçekleştiren firma bulunmaktadır. Bu firmalardan birçoğunun sermaye birikimleri yetersizdir. Bir diğer sorun ise yetişmiş ıslahçı elemanın bulunmamasıdır. Tohum ıslahçısı, üreticisi, dağıtıcı, satıcısı ve sanayicisi bir arada örgütlenerek kamu ile birlikte kuralları koyan sektörü geliştiren kontrol ve denetim yapan bir sistemi oluşturmalıdırlar.
Bölgedeki tarım ürünlerinin boylama, ayıklama, yıkama, paketleme, doğrama, işleme vb. ön işlemler yoluyla katma değeri yüksek ürünler haline getirilmesi gerekmektedir. Yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi ile birlikte bölgedeki ihracat potansiyelinin artırılması da sağlanabilecektir. Bu nedenle yatırımcıların bu alanda yapılacak yatırımların desteklenmesi gerekmektedir.
İhracatın geliştirilmesi, desteklenmesi, koordinasyonu ve beklenen katma değerin ülke ekonomisine sağlanması amaçlarıyla faaliyet gösteren ihracatçı birlikleri, girişimcileri organize bir örgüt yapısı içerisinde birleştirmektedir. Birlikler, üyelerinin mesleki dayanışmasını sağlamak, dış piyasalardaki gelişmeleri takip edilerek ihracatçıları bilgilendirmek, pazar araştırmaları, yeni pazarların bulunması, tanıtım ve fuar organizasyonları gibi birçok çalışmaları üyelerinin hizmetine sunmak gibi görevleri bulunmaktadır. Ancak Çanakkale ilinde herhangi bir ihracatçı birliğinin merkezi veya temsilciliği bulunmamaktadır. Bu durum, bölgedeki işletmelerin ihracat yapma yolundaki en önemli engellerinden birisini oluşturmaktadır. Bu sebeple ihracatçı birliklerinden en az bir tanesinin temsilciliğini en kısa sürede Çanakkale ilinde faaliyete geçirmek gerekmektedir.
Günümüzde birçok hastalığın artış göstermesinin nedenlerinden birisi de tüketilen bitkisel ve hayvansal gıdaların kimyevi maddelerle kirlenmesi olarak gösterilmektedir. Bu nedenle bitkisel ve hayvansal gıdaların imkanlar dahilinde organik olarak tercih edilmesi önerilmektedir. Dünyada ve Türkiye’de tüketicilere yönelik yapılan anketlerde, organik ürünlerin sağlıklı olması sebebiyle en çok tercih edildiği sonucu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Çanakkale ilinin ulusal ve uluslararası alanda tanıtımının ve pazarlamasının yapılmasında organik ürünlerin ön plan çıkarılması bir rekabet avantajı sağlayabilecektir.
Türkiye’de yaklaşık 3 milyon 100 bin tarım işletmesinin faaliyet gösterdiği bilinmekte ve bu sayıya bağlı olarak büyük çaplı üretimin gerçekleştirilmesinin zorluğu ortaya çıkmaktadır. Sektörünün temel sorunları dağınıklık, plansızlık, düzenleme ve yönlendirme yetersizliğinin bulunmasıdır. Bu sorunların çözümü ile ilgili gerçekleştirilebilecek en önemli yapılanma çalışmalarının başında da kümelenme gelmektedir. Çanakkale ilinin tamamını kapsayacak nitelikte ve özellikle zeytinyağı üretimindeki bir kümelenme stratejisi bölgedeki ürünlerin tanıtımının ve pazarlamasının yapılmasına doğrudan katkı sağlayacak niteliktedir.
Bölgede şeftali ve kiraz başta olmak üzere yaş meyve ve sebze üretimi de önemli bir yer tutmaktadır. Ancak yetiştiricilerin teknik bilgi yetersizliği nedeniyle dağıtım kanallarında çok sayıda aracı yer almaktadır. Bölgedeki tarımsal üretim çoğunlukla yetiştiricilik ile sınırlı kalmakta ancak tarımsal ürünlerin işlenmesi konusunda yeterli sayıda tesis bulunmamaktadır. Bunu bertaraf edebilmek adına bölgeye boylama, ayıklama, doğrama ve ambalajlama tesislerinin kurulmasını teşvik etmek gerekmektedir.
Bölgede üretilen tarımsal ürünlerin depolanması konusunda yaşanan sorunlarda önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarımsal üretimin mevsimlik olması, üretim alanları ile tüketim alanlarının birbirinden farklı olması gibi etkenlerden dolayı tarımsal ürünlerin depolanması bir zorunluluk olarak görülmektedir. Türkiye’deki meyve üretiminin yaklaşık %14’ünde ve sebze üretiminin yaklaşık %32’sinde bir kayıp ortaya çıkmaktadır. Bölgedeki tarımsal ürün üretimine orantılı olarak depolama imkânlarının geliştirilmesi ve bu alanda yatırımların teşvik edilmesi gerekmektedir. Ayrıca halen kullanılmakta olan depolarda ürünleri muhafaza etme şartlarının da iyileştirilmesi gerekmektedir.