27-Müşteki Orhan KÖROĞLU 04/12/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin 16/08/1991 tarihinde Diyarbakır 8. Anajet Üst Komutanlığına tayin olduktan sonra TSK’dan ihraç edildiğini, Ankara'da nitelikleri itibari ile kalifiye olan kişilerin görev aldığı Bayrak Gazinosunda Astsubay olarak görev yaptığı 1985 yılında başörtülü bir bayanla evlendiğini, Garnizonda her yılın 30 Ağustos’unda ve yılbaşında veda ve eğlence yemeklerinin yapıldığını, bu yemeklere astsubay ve subayların eşli olarak katılmalarının zorunlu olduğunu, hatta bu zorunluluğa ilişkin Garnizona emir yazısı asıldığını, ayrıca yazıda katılan eşlerin başörtülü olarak gelmemelerinin de yazıldığını, ancak buna rağmen 1985 veya 1986 yılında düzenlenene yemeğe başörtülü eşi ile katıldığını, yemekten bir gün sonra Birlik Komutanı kendisi ve kendisi gibi eşi yemeğe başörtülü olarak katılan diğer astsubayların tek tek yanına çağırarak emre itaatsizlikten yazılı savunma istediğini, bundan dolayı 10 gün göz hapsi cezası uygulandığını, yemeğe eşi olmadan gittiği zamanlarda da, emirde eşli olarak gidilmesi gerektiği yazılı olduğundan yine emre itaatsizlikten dolayı ceza aldığını,
1991 yılında Diyarbakır 8. Anajet Üst Komutanlığında Muhabere Dinleme Kıtasında çalışırken Diyarbakır ilinde bulunan Pirinçlik Hava Üssüne giderken yanında oturan Metin Yılmaz isimli Başçavuşun terör saldırısı sonucu vefat ettiğini, bu nedenle psikolojisinin bozulduğunu, GATA' da psikolojik tedavi gördüğünü, 20 gün yattıktan sonra 2 ay hava değişimi verildiğini, hava değişimi iznini kullandığı sırada TSK’dan ihraç edildiğini, hiçbir yasal dayanak olmadan sırf şahsi ve ailevi yaşantı, düşünce ve zihniyetinden dolayı TSK’dan ihraç edildiğini, maddi ve manevi kayıplar yaşamasına sebebiyet veren Batı Çalışma Grubuna dahil olan şahıslardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (234. klasör, sayfa 453-455)
28-Müşteki Abdullah ŞİMŞEK 04/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
31 Temmuz 1997 tarihinde TSK’dan Yüksek Askeri Şura kararı ile ihraç edildiğini, somut gerekçelere dayanmaksızın ihracına karar verildiğini, YAŞ kararında yer alan gerekçelerden ''devrim yanlısı İslami örgüt mensubu olmak'' iddiası ile ilgili örgütün adının bile bulunmadığını, ''sosyal toplantılara eşi ile katılmamak'' iddiası ile ilgili olarak böyle bir kanun ve yönetmelik bulunmadığını, ''evine istediği kişileri kabul ettiği ve evde oturma düzeni'' iddiası ile ilgili bunun kimseyi ilgilendirmeyeceği, ''devam eden bir mahkeme'' iddiası ile ilgili yargılama bitmeden hüküm verdiklerini, kendisinin atılma kararına imza atanların ''kuvvet bizdedir, öyleyse kanunda biziz, sen bize uymazsan kendini kapı dışarıda bulursun'' şeklinde mesaj verdiklerini, olayın geniş kapsamlı olarak araştırılmasını C.Başsavcılığınca tespit edilecek sorumluların cezalandırılmasını istemiştir. (127. klasör, sayfa 98)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 19 Aralık 1990 tarihinde Piyade Okul Komutanı O. I. tarafından takdir belgesi, 31 Temmuz 1990 tarihinde Harp Okulu Komutanı D. A. tarafından teşekkür belgesi ile ödüllendirildiği,
Müşteki ile ilgili 1997 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''Sb. sicil yönetmeliğinin 99'ncu md. (e) fıkrası gereğince yasa dışı irticai görüşleri benimsediğinden ikazlara rağmen ıslah olmaması nedeni ile Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde, 2. ve 3.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''Subay. sicil yönetmeliğinin 99'ncu md. (e) fıkrası gereğince yasa dışı irticai görüşleri benimsediğinden T.S.K.'inde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat belirtildiği,
K.K.K. 48. İç Güvenlik Tugay Komutanlığı Trabzon Askeri Mahkemesinin 1998/937 esas, 1998/905 karar sayılı 09/12/1998 tarihli kararı ile müştekiye Tugay Komutanının mescit olarak kullanılan binanın cephanelik veya kritik malzeme deposu olarak kullanılmasına dair 1996 yılı Haziran ayı içerisinde verdiği emrini Kara Kuvvetleri Komutanlığı denetlemesi sırasında geçici olarak yerine getirdiği, ancak tabana halı ve kilim döşedikten sonra tekrar mescit olarak kullanımına izin verdiği gerekçesi ile emre itaatsizlikte ısrar suçundan 5 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, cezanın ertelenmediği veya paraya çevrilmediği tespit edilmiştir. (127. klasör, sayfa 59-84)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “devrim yanlısı islami örgüt mensubu olduğu, sosyal toplantı ve faaliyetlere eşi ile birlikte katılmadıkları, evine kendi görüşündeki kişileri kabul ettiği ve bu kişileri harem-selamlık şeklinde ağırladığı, arazide bulunduğu sürede mühimmat örtmek maksadı ile kullanılan çadırı, kullanma amacı dışında mescit olarak kullandırdığı, görevini aksatarak dini vecibelerini yerine getirmeye gayret gösterdiği, Tugay Komutanının görevle ilgili olarak vermiş olduğu emirlere karşı çıktığı, bu nedenle mahkemesinin devam ettiği, görevinde başarılı olamadığı ve bazı arkadaşlarına TSK’dan ayrılmak istediğini ifade ettiği, amirlerinin ikaz ve uyarılarına karşı kayıtsız kaldığı, görüşleri doğrultusunda faaliyetlerine devam ettiği, halen sakıncalı sağ personel kategorisinde bulunduğu'' şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı İslami görüş mensubu olduğu, yaymaya çalıştığı, propagandasını yaptığı" vb. iddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu, emre itaatsizlikte ısrar suçundan verilen 5 günlük paraya çevrilmeyen ve ertelenmeyen hapis cezasının ise TSK’dan ihracı gerektirecek bir ceza olmadığı anlaşılmaktadır. (127. klasör, sayfa 89-93)
29-Müşteki Harun TEKTAŞ 24/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
14/12/1996 tarihinde TSK’dan ihraç edildiğini, görevinin ilk yıllarından itibaren sicil raporlarının hep olumlu olduğunu, hatta bu olumluluğun YAŞ kararı ile ilişiğinin kesilmesine kadar devam ettiğini, 28 Şubat döneminde birden hakkında takibat yapılarak eşinin başörtüsünden dolayı baskı yapılmaya başlandığını, eşli toplantılara eşi gelmek isteyince nizamiyede ''kıyafetiniz çağdaş değil'' diyerek geri çevrildiğini, daha sonra da eşli gelmedi diye ayrıca soruşturma geçirdiğini, o tarihlerdeki Batı Çalışma Grubunun icraatlarından kaynaklanan ve darbeci zihniyet diye tabir edebileceği grubun hiçbir hukuka ve askeri mevzuata dayanmayan uygulamalarından dolayı her fırsatta takibata uğrayarak mağdur edildiğini, olumlu olan sicil raporlarının değiştirildiğini, terfilerin engellendiğini, hakkında gizli raporlar tanzim edilerek gerçeğe aykırı olan bilgilerin üst makamlara aktarıldığını, 1994-1996 yılları arasında görev yaptığı Tekirdağ 8.Mekânize Piyade Tugayında çalıştığı dönemlerde bu baskıların arttığını, hukuksuz uygulamalarla YAŞ kararı ile ilişiğinin kesildiğini, daha sonraki süreçte de iş bulmasının engellendiğini, eşinin dini inançları konusunda aşağılamalarda bulunup kendisinin ve ailesinin din ve vicdan özgürlüğünün engellendiğini, şikâyetçi olduğunu davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (127. klasör, sayfa 137-138)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde 20 Şubat 1996 tarihli K.K.K. 8.Mekânize Piyade Tabur Komutanlığı Hayrabolu 20 Şubat 1996 tarihli P.Bnb. M. Ç. imzalı yazıda müşteki ve eşinin bayramlaşma toplantısına katılmadığının belirtildiği, yazıda ''çağdaş dünya görüşüne sahip olmadığınızı müşahede etmekteyim'' denildiği, 30 Mart tarihli PER:7200-228-96/396 sayılı yazıda 9 Mart 1996 günü Garnizon Komutanlığınca düzenlenen tanışma ve sosyal dayanışma toplantısına müştekinin eşi ile birlikte katıldığı halde, eşinin çağdaş olmayan bir kıyafetle toplantıya geldiğinin belirtilerek müştekiye ''defalarca bu konuda ikaz edilmenize rağmen eşiniz neden hala çağdaş olmayan bu kıyafeti terketmemektedir?, eşinizin çağdaş olmayan bu kıyafeti Atatürk İlke ve İnkılaplarına aykırı değil midir?, komutanlıkça yapılan ikaz ve telkinlere rağmen bu tutum ve davranışlarınızda neden ısrar ediyorsunuz?'' şeklinde sorular sorularak savunmasının istendiği anlaşılmıştır.
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “devrim yanlısı islami görüş mensubu olduğu, eşinin görüşü doğrultusunda giyindiği ve kapalı giysileri tercih ettiği, dini konularda propaganda yaptığı ve taraftar kazanma gayreti içerisinde olduğu, görüşü nedeni ile sosyal faaliyetlere katılmadığı, aynı görüşteki kişiler ile birlik içerisinde grup oluşturduğu ve propaganda yaptıkları, sicil amirlerince sakıncalı sağ personel raporunda adı geçenin TSK ile ilişiğinin kesilmesi uygundur kanaatine varıldığı, eşi ile toplantıya katılmamaktan 20/02/1996 tarihinde ikaz edildiği, eşi ile toplantıya katılmadığında 11/04/1966 tarihinde ikaz edildiği ''şeklindeki iddiaların bir bölümünün askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami görüş mensubu olduğu, propaganda yaptığı" vb. İddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
30 – Müşteki İrfan ÇALIŞKAN 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
28 Şubat sürecinde Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan ihraç edildiğini, kendisinin o dönemde Antalya İl Jandarma Komutanlığında İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığını, ordudan ihraç edildiği 16 Haziran 1998 tarihine kadar disiplinsizlik veya başka bir nedenle hiçbir soruşturma geçirmediğini, herhangi bir uyarı türünden de işlem yapılmadığını, ancak 28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu olarak adlandırılan yapı tarafından askeri birliklere irticai faaliyetlerde bulunduğu iddiasıyla disiplin işlemi yapılması için uyarılar yapıldığını, o dönemde görev yapan arkadaşlarından öğrendiğini, görev yaptığı dönem içerisinde birçok takdir belgesi, üstün cesaret ve feragat madalyası aldığını, kendisine herhangi bir uyarı yapılmadan askerlikten ihraç edilince manen onurunun kırıldığını, maddi olarak ailesi ve çocuklarının ciddi sıkıntılar yaşadığını, terörle mücadelede görev almasına rağmen örgütlerin de hedefi olduğu halde silah taşıma hakkının elinden alındığını, eşinin İlahiyat Fakültesi mezunu olması ve İmam Hatip Lisesinde Kuranı Kerim ve Arapça dersine girmesi nedeniyle yaptığı görevden ötürü ve dini hassasiyetinden dolayı başörtülü olduğunu, onun dışında herhangi bir tarikatla veya cemaatle bağlantısının bulunmadığını, Batı Çalışma Grubunun talimatları doğrultusunda hakkında haksız rapor düzenlenerek ordudan ihraç edildiğini, BÇG'nin talimatları doğrultusunda hakkında rapor düzenleyen ve bildirimde bulunan dönemin Antalya İl Jandarma Komutanı İ. Y., o dönemde Batı Çalışma Grubu adına faaliyet yürüttüğünü öğrendiği Emekli Albay H. İ., 2. sicil amiri olan Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral U. Ç., Jandarma Genel Komutanlığı Personel Başkanı N. Ç., Jandarma Genel Komutanı F. Ö. B., Genelkurmay 2. Başkanı Çevik BİR ve o dönemin Genelkurmay Başkanı ve İhraç kararlarını onaylayan İsmail Hakkı KARADAYI ve YAŞ kararlarını onaylayan itirazda bulunmayan dönemin İçişleri Bakanı, Başbakanı ve Cumhurbaşkanın'dan şikâyetçi olduğunu, 16 Haziran 1998 tarihinde 176 kişinin haksız şekilde ordudan ihraç edildiğini, 28 Şubat sürecinde de toplam 1700 kişinin hiçbir gerekçe gösterilmeden ordudan ihraç edildiğini belirtmiştir. (269. klasör, sayfa 152-153)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 28 Nisan 1995 tarihinde Dağ.ve Komanda Tugay Komutanı O. P. tarafından takdir ve şerit rozet teklifi, 17/03/1995 tarihinde İl Jandarma Komutanı K. E. tarafından takdir belgesi, 08/03/1999 tarihinde Öğretim Başkanı A. A. tarafından takdir belgesi, 19 Temmuz 1991 tarihinde Özel Hrk.Grp. Komutanı S. V. tarafından takdir belgesi, 15 Haziran 1990 tarihinde J. Okullar Komutanı T. B. tarafından takdir belgesi, 27 Aralık 1996 tarihinde Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI tarafından Silahlı Kuvvetler Üstün Cesaret ve Feragat madalyası beratı, 04 Temmuz 1996 tarihinde J.Asayiş Komutanı A. T. tarafından takdir belgesi, 1996 tarihinde dönemin Hakkari Valisi tarafından takdir belgesi, 25/12/1995 tarihinde J. Genel Komutanı Teoman KOMAN tarafından rozet beratı, Ekim 1995 tarihinde Dağ.ve Komando Tugay Komutanı M. T. K. tarafından takdir ve rozet teklifi, 08/08/1995 tarihinde J. Genel Komutanı A. İ. tarafından rozet beratı, 26 Haziran 1987 tarihinde İl Jandarma Alay Komutanı İ. S. tarafından takdir belgesi, dönemin Tunceli Valisi tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği, 29 Mayıs 1983 tarihinde yapılan "VAROLUŞ" adlı tiyatro oyununda rol alması nedeniyle Öğrenci Alay Komutanı H. Ö. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,
Jandarma Genel Komutanlığı mensubu General ve Subayların sicil kartı başlıklı belgede, sicil notları ortalamalarının 1993 yılı 93, 1994 yılı 93.5, 1995 yılı 100, 1996 yılı 99, 1997 yılı 92, 1998 yılı 65, yıllar itibariyle sicil not ortalamasının 88,8 olduğu, genel olarak müşteki hakkındaki sicil kanaatlerinin olumlu olduğu, 1998 yılına kadar sadece 1992 yılındaki kanaatlerin olumsuz olduğu, onun da bilgisayar kursunu kaybetmesine bağlandığı, 1994 yılında "çok iyi dürüst ve çalışkan bir subaydır" şeklinde, 1995 yılında "mükemmel", "çok iyi", şeklinde, 1996 yılında "çok iyi üstün niteliklidir, her görevi başarıyla yapar" şeklinde, 1997 yılında sicil amirlerinden "çok iyi" şeklinde kanaat belirtildiği, TSK'dan ihraç edildiği 1998 yılında ise "vasat, güvenilmez, takip ve kontrol ister, müstakil görev yapamaz, eşi tesettürlü dini akımların etkisindedir, personelinde aynı düşüncelere sahip olduğu fikirleri tehlikelidir, düşüncelerinde (ideolojik) düzenli olmadığı takdirde kesin işlem yapılması kanaatindeyim" şeklinde, aynı yıl bir başka sicil amiri tarafından ise "görevini yapar, eşinin durumu kendisini etkiler" şeklinde kanaat belirtildiği,
1998 tarihli sicil belgesinde 1. 2.ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Subay sicil yönetmeliğinin madde 99 ncu madde (e) fıkrası gereğince Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtildiği,
Özet Bilgi Formu başlıklı belgede, diğer yıllara ait sicil not ortalamalarınada yer verildiği, buna göre 1984 yılı 91.5, 1985 yılı 78, 1986 yılı 93.5, 1987 yılı 99.75, 1988 yılı (s.s.y.), 1989 yılı 81.5, 1990 yılı 92.5, 1991 yılı 100, 1992 yılı 64 olduğu, belgede müşteki hakkında 1985 yılı kanaatler dışında 1992 ve 1998 yılı menfii kanaatlere yer verildiği, diğer yıllar ve müspet kanaatlere yer verilmediği anlaşılmıştır. (269. klasör, sayfa 96-143)
Sakınca durumu başlıklı bölümde ''tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu, Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, öğretmen olan eşininde dini akımların etkisinde olduğu ve erkeklerle tokalaşmadığı, yalnız ve ailece hiçbir sosyal etkinliğe katılmadığı, askeri personel ve sivil vatandaşlara dini irtica konusunda propaganda yaptığı'' şeklinde, yine 03/06/1998 tarihli Jandarma Genel Komutanı F. Ö. B. onaylı Komisyon Tutanağı başlıklı belgede ''tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı'' şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen, bu konuda suç olarak değerlendirilebilecek hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşımaktadır. (269. klasör, sayfa 108-110)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu, yalnız ve ailece hiçbir sosyal faaliyete katılmadığı, eşinin erkeklerle tokalaşmadığı, eşinin türbanlı olduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (269. klasör, sayfa 150)
31-Müşteki Mehmet Şükrü BATUR 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
28 Şubat sürecinde 26/05/1997 tarihinde Yüksek Askeri Şura Kararı ile TSK’dan ihraç edildiğini, ihraç nedeni olarak disiplinsizlik bildirildiğini, ihraç kararında iddia edilen kürtçülük yaptığı iddiasını kabul etmediğini, karşı olduğunu, nöbet ile alakalı 1990 yılında sıkıntı yaşadığını, onun da bir askerin bilgisi dışında içki içtiğini fark etmemesi ve sonraki nöbetçi komutana aktarmamasından kaynaklandığını, askeri okulu bitirmeden önce güvenlik soruşturmasının olumsuz gelmesinden dolayı ordudan ilişiğini kesildiğini, Askeri Yüksek İdari Mahkemesinin kararı ile geri döndüğünü, askeri okulu bitirerek birliğine atandığını, atıldıktan sonra 15 yıl kadar güçlükle geçimini sağladığını, halen de sabit bir işinin olmadığını, ordudan ihracının 28 Şubat süreci ile Batı Çalışma Grubunun talimatları doğrultusunda gerçekleştiğini düşündüğünü, sıralı sicil amirleri olan F. Ö., K. S., D. C., Ö. Ö., R. C. G. ve G. E.'dan ve Yüksek Askeri Şuraya katılanlardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (127. klasör, sayfa 177)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, Özet Bilgi Formu başlıklı belgede, Disiplin Durumu başlıklı bölümde 28/05/1990 tarihinde nöbet bitimi vukuat raporu vermemek suçundan şiddetli tevbih cezası ve nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçundan 2 gün oda hapsi cezasının bulunduğu,
Müştekinin sicil notu ortalamalarına bakıldığında 1990 72, 1991 yılı 77, 1992 yılı 84, 1993 yılı 79, 1994 yılı 88.75, 1995 yılı 73, 1996 yılı 70, 1997 yılı 63 olduğu, menfi ve müspet kanaatlere yer verildiği,
1997 yılı sicil belgesinin kanaatler bölümünde 1. ve 2.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşıldığından Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 53(e) maddesi gereğince TSK.'nde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat belirtildiği tespit edilmiştir. (127. klasör, sayfa 158-160)
Ayrıca 12 Mayıs 1997 tarihli Deniz Kuvvetleri Komutanı G. E. onaylı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri İnceleme Komisyonu Toplantı Tutanağı başlıklı belgede ''tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı'' şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen, suç olarak değerlendirilebilecek bu hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatini uyandırmaktadır. (127. klasör, sayfa 147)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “irticai faaliyetlerde bulunduğuna dair alınan bilgiler üzerine 28 Nisan 1997 tarihinde sakıncalı personel kategorisine alınmıştır, devrim yanlısı İslami örgüt mensubu olduğu, çevresinde kürtçülüğü destekleyen bir şahıs olarak tanındığı, ailesininde aynı görüşte olduğu, askerliği silahlı mücadele yapanlara ilerde yardımcı olmak amacı ile seçtiği şeklinde intikal eden bilgiler nedeni ile okul ile ilişiğinin kesildiği, AYİM kararı ile göreve döndüğü, Atatürk ilkelerine ve Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı olduğu, ideolojik görüşlerini astlarına aşılamaya yönelik propaganda faaliyetlerinde bulunduğu, ailece ideolojik görüşlerini benimseyen sivil şahıslarla örgütsel ilişki içinde oldukları, amirleri tarafından görevini icrada yeterince güven vermediği şeklinde kanaat belirtildiği, komutana nöbet bitimi vukuat raporu vermemek suçundan 28/05/1990 tarihinde şiddetli tevbih cezası aldığı, nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçundan 2 gün oda hapsi cezası aldığı'' şeklinde ileri sürülen iddialardan okul döneminde hakkında işlem yapılan ve mahkeme kararı ile göreve dönmüş olduğu iddiası ile 7 yıl önce verilmiş basit nitelikteki şiddetli tevbih ve oda 2 gün oda hapsi cezalarının karara gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı İslami görüş mensubu olduğu" vb. benzeri iddialar konusunda ise doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (127. klasör, sayfa 170 -171)
32-Müşteki Ekrem KARAKAŞ 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin Deniz Kuvvetlerinde Astsubay Üstçavuş olarak görev yaptığı sırada ve yurt dışı görevi nedeni ile Fransa'nın Tolon şehrinde bulunduğu sırada 26/05/1997 tarihinde YAŞ kararı ile TSK’dan ihraç edildiğini, gemi personelinden 7 astsubayın ilişiğinin aynı şekilde kesildiğini, Türkiye'ye dönüş yapana kadar kendisinin gizli şekilde takip edildiğini, gemi başçarkçısı V. S.'den öğrendiğini, o dönemde Batı Çalışma Grubunun talimatları doğrultusunda sicil amirleri tarafından gerçeğe aykırı raporlar doğrultusunda ordudan ilişiğinin kesildiğini, ordudan ilişik kesme kararı öncesinde disiplinsizlik nedeni ile hakkında herhangi bir uyarı yapılmadığı gibi o ana kadar başkaca bir disiplin işleminin de yapılmadığını, aksine görev yaptığı gemide çalışkan bir personel olarak gösterildiğini, takdir belgelerinin bulunduğunu, ordudan ilişiğinin kesildiği döneme kadar son sicil notlarının doksanın çok üzerinde olduğunu, hakkında düzenlenen kararda geçtiği şekilde irticai faaliyetler bulunmadığını, herhangi bir cemaat ve tarikata katılmasının söz konusu olmadığını, yılın 9 ayını dışarıda gemide geçirdiğini, bu nedenle bu tür faaliyetlere katılmasının mümkün olmadığını, hakkında verilen kararı da ilk defa gerekçeleri ile beraber gördüğünü, karar içeriğinin doğru olmadığını, kararda ismi geçen Mehmet KAZGI'nın kendisinden önce ordudan ihraç edildiğini, aynı gemide görev yapması nedeni ile kendisi ile ilişkisinin olmasının doğal olduğunu, aynı makine dairesinde görevli bulunduklarını, askerlik ile bağdaşmayan faaliyetlerde bulunmadığını, kendisini haksız nedenlerle ordudan ihraç eden kişilerden şikâyetçi olduğunu, TSK’dan atıldıktan sonra 15 yıl kendi şahsi imkânları ile ailesini geçimin sağlamaya çalıştığını, çoğu yerde ordudan ilişiğinin kesilmesi nedeni ile işe alınmadığını, kendi yakınlarına dahi ordudan atıldığını izah edemediğini, hakkında asılsız raporları düzenleyen Yüzbaşı V. S., Kurmay Binbaşı T. T., Kurmay Yarbay T. E. ve Harp Filosu Komutanı Tümamiral T. U. ile ordudan ihracını onaylayan YAŞ üyelerinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (268. klasör, sayfa 345-346)
05/11/2012 tarihli ifadesinde de, kendisinin Astsubay Sınıf Okulunda şark branş birincisi olarak mezun olduğunu, eşinin başörtülü olduğunu, ibadetini mümkün mertebe yerine getirmeye çalıştığını, o dönemde yaşananlara örnek olarak; 1 gün bulunduğu geminin yurt dışına sefere gideceği zaman Harp Filosu Komutanı Tümamiral T. U. gemiye geldiğini, bütün Astsubayları bir yerde topladığını ve gemide kesinlikle namaz kılınmamasını namaz kılanları ordudan ihraç edeceğini belirttiğini, bu dönemi hazırlayanlardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (201. klasör, sayfa 82)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, Özet Bilgi Formu Başlıklı belgede Mart 1994 ve 21/01/1995 tarihlerinde takdir belgesi, 12 Mart 1992 tarihinde TCG Alçıtepe 2. Komutanı tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,
Sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1990 yılı 85.5 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''disiplinli ve çalışkan bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''gayretli disiplinli ve çalışkan bir astsubaydır'' şeklinde, 3.sicil amiri tarafından ''henüz yetişmekte olan disiplinli, bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1991 yılı 79 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''yetişmekte olan bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''mesleğine adapte olmayı başarmıştır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1992 yılı 87, olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''iyi niyetli ve dürüst bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1993 yılı 92 olduğu, belgede kanaate yer verilmediği, 1994 yılı 97 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''iyi niyetli, dürüst bir astsubaydır, bölük teşkilatındaki görevlerde başarılı olur'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1995 yılı 95 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''saygılı, çalışkan, astlarına örnek bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''terbiyeli, çalışkan her bakımdan örnek bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1996 yılı 97 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''askeri terbiyesi yerinde, dürüst ve çalışkan bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çok çalışkan, terbiyeli, ciddi, uyumlu ve örnek bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, belgede menfi kanaatler olarak 1991 yılı 1.sicil amiri tarafından ''kontrol altında tutulması gereken bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''disiplin bakımından kontrol altında tutulması gereken bir astsubaydır'' şeklinde kanaatlere yer verildiği, ancak bu menfi kanaatlerin yukarıda belirtilen 1991 yılı müspet kanaatleri veren üstlerden farklı olduğu, bunun menfi kanaatlerle ilgili belgenin sonradan doldurulmuş olma ihtimalini akla getirdiği,
1997 yılı Astsubay Sicil Belgesinde 1. ve 2.sicil amirler tarafından aynı şekilde ''tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, irticai, ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşıldığından Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 53(e) maddesi gereğince T.S.K.'nde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat belirtildiği, yine 12 Mayıs 1997 tarihli Deniz Kuvvetleri Komutanı G. E. onaylı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri İnceleme Komisyonu Toplantı Tutanağı başlıklı belgede ''yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı'' şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen, bu konuda suç olarak değerlendirilebilecek hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır.. (268. klasör, sayfa 315,318)
Müştekinin dilekçesi ekinde bulunan belgelerin incelenmesinde 31 Ocak 1997 tarihinde TCG Alçıtepe Komutanı T. E. tarafından denetleme nedeniyle kendisi ile birlikte bir takım personele tebrik yazısı yazıldığı anlaşılmıştır. (201 klasör, sayfa 70-71)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “Fethullah Gülen grubu nurcu olduğu, ideolojik amaçlı yapılan örgütsel toplantılara katıldığı, ideolojisi doğrultusunda yayınları takip ettiği, örgütsel faaliyetleri nedeni ile Dz.Ast.Sb.Hzl. Okulu ile ilişiğinin kesildiği, AYİM kararı ile tekrar okula dönmesinden sonra faaliyetlerine takiyye yaparak son vermiş gibi göründüğü, örgütsel faaliyetleri nedeni ile T.S.K.nden ilişiği kesilen Ast.sb. Mehmet KAZGAN ile örgütsel ilişki içinde olduğu, Atatürk İlkelerine ve Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı olduğu'' şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihlerinin TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, yasalara göre suç teşkil eden herhangi bir eyleminin ortaya konamadığı anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 343)
Dostları ilə paylaş: |