T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


-Müşteki Ekrem ÇORAKLIK 11/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə105/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   101   102   103   104   105   106   107   108   ...   178

17-Müşteki Ekrem ÇORAKLIK 11/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisinin 1997 yılı yaz ayında Kırklareli Babaeski İlçe Jandarma Komutanlığına atandığını, Ağustos ayında üsteğmen olduğunu, Babaeski ilçesinde iken 1997 yılı Aralık ayında başörtülü bir bayanla evlendiğini, o tarihe kadar hakkında hiçbir soruşturma bulunmadığını, evlenince özlük hakları ile ilgili eşinin başörtülü fotoğrafını gönderdiğini, İl Jandarma Komutanı Ö. H.'nin kendisine Binbaşı E. B.'ye gönderdiğini, E. B.'nin kendisine ''elçiye zeval olmaz, komutan seni atacak, nasıl böyle bir hata yaparsın, başörtülü biri ile evlenirsin'' dediğini, kendisinin de "değiştirebileceğim bir şey yok" dediğini, Binbaşı ile görüşmesinin ardından İl Jandarma Komutanının kendisini aradığını, telefonda ''Harp Okulu mezunu bir subay nasıl böyle bir eş tercih edebilir bundan utanmıyor musun?'' dediğini, kendisinin de konuşarak halledebileceklerini söylediğini, İl Jandarma Komutanından randevu alarak yanına gittiğini, kendisine yine aynı tarzda şeyler söylediğini, kendisinin de Türkiye'de farklı bölgelerde farklı, kültürel, dini ve sosyal yapıların oluşabileceğini anlattığını, bunun üzerine biraz yumuşadığını, kendine güveni olan bir kişi olarak kendisini değerlendirdiğini, bu sebeple alay komutanı ile bu konularda sohbet ettiklerini, alay komutanının kendisine eşi ile beraber özel yemeklere davet ettiğini, kendisinin eşi ile geldiği taktirde eşinin başörtülü olarak gelebileceğini söylediğinde bu kez gelmesini istemediğini, alay komutanının tüm ilçe jandarma komutanlarını toplayarak yemek verdiğini, yemeğe eşi ile beraber eşi başörtülü olarak katıldıklarını, alay komutanının bu işe bozulduğunu, o dönem sırf eşinin başörtülü olduğundan dolayı kendisini ordudan atmak istediklerini, adliye mensuplarına ve Kaymakama söylediğini, ancak Adliye mensuplarının ve Kaymakamın sırf bu nedenden dolayı atılmasının mümkün olmayacağını söylediklerini,

O dönem TSK mensuplarına baktığında dini konulara ve dini yaşama karşı çıkanların genel olarak Harp Okullarında dini hassasiyeti olan insanların yetişmesine hayretle baktıklarını, kendisinin Harp Okulu Mezunu olarak geçmiş olduğu eğitim çarkı sonucunda nasıl böyle bir anlayışa sahip olduğuna şaşırdıklarını, İl Jandarma Alay Komutanının 1998 Haziran ayında tayininin çıktığını, tayini çıkmadan önce Alay Komutanının eşleri başörtülü olan ya da dini hassasiyeti olan personellerin atılması konusunda yukarıdan sürekli baskılar olduğunu söylediğini, Harp Okulunda öğrenci iken şu an vefat etmiş olan D. A. isimli komutanın Kara Harp Okulunda Onur Teşkilatı isimli bir teşkilat kurduğunu, kanaatine göre 28 Şubat sürecinde rol oynayan Batı Çalışma Grubunun temelinin o zaman atıldığını,

1998 Ağustos ayında TSK’dan ihraç edildiğini, Alay Komutanını ziyarete gittiğinde kendisini sıcak karşıladığını, kendisi için alayda veda yemeği tertip ettirdiğini, uygulamanın yanlış olduğunu söylediğini, Kaymakam ile Hakim Savcıları ziyaret ettiğini, hepsinin de  uygulamayı kınadıklarını, bunun üzerine kendisinin Alay Komutanına ''komutanım bu uygulamayı Kaymakam kınıyor, Hakim Savcılar kınıyor, siz kınıyorsunuz, o halde beni kim attı?'' diye sorduğunu,

Atılmadan önce Alay Komutanının eşini başörtülü olması nedeni ile kendisini lojmandan çıkarmak istediğini, ancak kendisinin çıkmayacağını, silahla direneceğini söylemesi üzerine çıkarmaktan vazgeçtiğini, atılmadan önceki Çaldıran'daki sicil notunun 100 olduğunu öğrendiğini, Babaeski'ye geldikten sonra atılmasına ortam sağlamak için sıralı sicil amirlerine baskı yaparak 78'e düşürdüklerini, ondan sonra da  Orduda kalması uygun değildir diye sicil verdiklerini, bilgi edinme kanunu çerçevesinde başvurduğunda öğrendiğini, TSK’dan atıldıktan sonra 10 yılda 16 değişik işte iş ve nitelik gözetmeden çalışmak zorunda kaldığını, eşi ve çocukları ile birlikte maddi manevi büyük sıkıntılar çektiğini mağdur olduğunu, bu nedenle Alay Komutanı Ö. H. ile atılmasına neden olan 28 Şubat sürecinde faaliyet gösteren darbeci BÇG yapılanmasından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (245. klasör, sayfa 129-130)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 17/07/1998 tarihli Jandarma Genel Komutanı Orgeneral F. Ö. B. onaylı komisyon tutanağı başlıklı müşteki ile ilgili belgede ''...tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü ve irticai ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşılmıştır'' şeklinde kanaatlere yer verildiği,

Özet Bilgi Formu başlıklı belgede sicil notu ortalamalarının, 1995 yılında 89, 1996 yılında 89.5, 1997 yılında 100, 1998 yılında 77.5, Yıllar itibariyle sicil notu ortalamasının 89 olduğu, 1998 yılı sicil belgesinde 1. ve 3.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''subay sicil yönetmeliğinin 99.maddesinin (e )fıkrası gereğince Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''subay sicil yönetmeliğinin 99. maddesi (e) fıkrası 'tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşılanlar' gereğince Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olmasının ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,

Jandarma Genel Komutanı mensubu General ve Subayların sicil kartı başlıklı belgede müşteki ile ilgili 1996 yılında Jandarma Üsteğmen Mehmet ERGÜN tarafından ''çalışkan ve verilen görevleri en iyi şeklinde ifaa gayreti içindedir'' şeklinde, Jandarma Binbaşı Hüseyin BÜLBÜL tarafından ''iyi. Yetiştirildiğinde teşkilata faydalı olur'' şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (245. klasör, sayfa 108-128)

Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen  “Fethullah Gülen Nurcu grubu mensubu olduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri  benimsediği irtica, görüşleri nedeni ile eşine askeri kimlik kartı ve sağlık fişi istemediği, ikaz edilmesine rağmen bu tutumunu ısrarla sürdürdüğü, yasak olan yerlere ve toplantıya katılmak, bilmediği ve tanımadığı kimselerle temas kurmak, Laikliğe aykırı din sohbetlere katılmak, bahse konu kesim ve yerleri amirlerine bildirmemek suçundan 1986 yılında Işıklar Askeri Lisesinde 1.sınıf öğrencisi iken disiplin cezası verildiği ve 20 disiplin notu kırıldığı görülmüştür'' şeklindeki iddialar ile yukarıda belirtilen komisyon tutanağındaki ''...tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü ve irticai ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşılmıştır'' şeklindeki şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların bir bölümünün müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı, doğruluğunda ağır suç olarak değerlendirilebilecek diğer bir kısım iddialarla ilgili ise hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu, evrak kapsamına göre müştekinin TSK’dan atılmayı gerektirecek hiçbir eylem ve disiplin cezasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. (245. klasör, sayfa 104-107)

18-Müşteki İlker KUĞU  07/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

10 Ağustos 1999 tarihinde YAŞ kararı ile TSK’dan gerçeğe aykırı bilgi ve belgeler ile ihraç edildiğini, Deniz Üsteğmen olarak göreve devam ederken kanunlarda suç ya da disiplin suçu olarak tanımlanmış herhangi bir eylem sebebi ile hakkında soruşturma açılmadığını, herhangi bir ceza verilmediğini, hiçbir şekilde uyarı dahi yapılmadığını, mesleki disiplin ve başarı sicili yüksek ve yeterli düzeyde olduğu halde TSK’nın kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, kurumsal vazifeler dışında hiçbir vazife kabul etmediği, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olacağı düşünülerek BÇG örgütü tarafından disiplinsiz olmakla suçlandığını, önce şüpheli ve sakıncalı takibi altına alınıp örgüte boyun eğmeye zorlanıp sonuç alınamayınca gerçeğe usul ve kanunlara aykırı olarak düzenlenen ve düzenlettirilen olumsuz sicil ve kanaatlerle sahte belge ve tutanaklarla yasalardaki disiplin hükümleri kullanılarak ihracın yasak kılıfının oluşturulduğunu,

Son çalıştığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Hücum Bot Filosundaki gemi komutanı amirlerinden ikisinin Balyoz ve Ergenekon davasında tutuklu olarak halen yargılandığını, bunlardan bir tanesinin o zamanki TCG Şimşek Hücum Botu komutanı Deniz Kurmay Kıdemli Yüzbaşı S. O. K., diğerinin ise o zamanki TCG Fırtına Hücum Botu Komutanı Deniz Kurmay Binbaşı K. Ö. olduğunu, K. Ö.'nün kendisine tutum alarak negatif davrandığını, ayrıca şu an Balyoz ve Ergenekon davasında tutuklu olarak yargılanan  Kurmay Binbaşı N. A.'nın kendisini sıklıkla ziyaret ettiğini, ayrıca gemideki  kıdemli astsubay E. D.'nin K. Ö. ile normal hiyerarşinin çok dışında garip bir ilişkisi olduğunu, gemi kamarasında saatlerce toplantı yaptıklarını, E. D.'nin ilk amiri olarak kendisine karşı disiplin bozucu hareketlerde bulunmasına şahit olmasına rağmen K. Ö.'nün her zaman sınırsız E. D.'yİ desteklediğini,

Çok somut bir kanıt olarak başörtülü akrabalarının görüldüğü, kendisinin 1999 yılındaki düğününde kaydedilen Cd'nin Donanma Komutanlığı Gölcükte döşeme altındaki gizli bölmelerde bulunan Balyoz belgeleri arasında çıktığını belgenin adının '' İlker-Özlem düğün kaseti'' şeklinde olduğunu, kendisinin 1999 Yaş kararı ile Silahlı Kuvvetlerden ilişiğinin kesildiğini, Gölcük’te bulunan belgelerin Savcılık tarafından tutanakla kayıt olunan listesinde bu bilginin bulunduğunu, haklarında hazırlık soruşturması yürütülen 28 Şubat Darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, soruşturmaya ve açılacak davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (245. klasör, sayfa 11-13 )

Müştekinin şikâyet dilekçesi altında yer alan inceleme tutanağının, 18.sayfasında 17 ile numaralandırılmış üzerinde 24/05/1997 Neco Gazinosu, Sultan Salonu(fuar içi Samsun) Özlem ile İlker'in düğün töreni ibaresi bulunan kasetin incelenmesinde Özlem ile İ. K. olarak belirtilen düğün görüntülerinin yer aldığının belirtildiği, 10/08/1999 tarihinde müştekinin TSK’dan ayırma işleminin tebliğ edildiğine ilişkin tebellüğ tutanağı bulunduğu anlaşılmıştır. (245. klasör, sayfa 1-10)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1999 yılı sicil belgesinin sicil üstleri bölümünde, 1. ve 2.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''subay sicil yönetmeliğinin 91.maddesi (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat  belirtildiği,

Ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri İnceleme Komisyonu Toplantı Tutanağı başlıklı Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral S. D. onaylı belgede '' tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsemesi, bu gibi faaliyetlerde bulunması,...'' şeklinde kanaat belirtilmiş olmasına rağmen burada ve yukarıda ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (245. klasör, sayfa 29-30)

 Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “Fethullah GÜLEN nurcu grubu mensubu olduğu, mensubu olduğu tarikat mensupları ile irtibatta olduğu, ailesinin de aynı tarikat mensubu olduğu ve dini içerikli toplantılara iştirak ettikleri, halen sakıncalı sağ personel kategorisinde bulunduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı görüşleri benimseyip bu faaliyetlerde bulunduğu, aile bireylerinin tesettürlü olduğu, evlendikten sonra ailesinin eşine tesettüre girmesi konusunda baskı yaptığı, sahip olduğu ideoloji doğrultusundaki yayınları takip ettiği, evli olmasına rağmen gayrimeşru ilişki içerisinde bulunduğu, eşi ve çocuğunu ihmal ettiği''  şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihlerinin, TSK’dan  atılmasına gerekçe yapıldığı, ileri sürülen gayrimeşru ilişki iddiası ile ilgili delil bulunmadığı, müştekinin TSK’dan ayırma işlemini gerektirecek herhangi bir eyleminin bulunmadığı anlaşılmaktadır. (245. klasör, sayfa 14-18)



19-Müşteki Gökay Alparslan ŞAHİN 25/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle; 1995-1997 yılları arasında vatani görevini Hakkari'nin 5.Dağ Komando Tugayında Piyade Er olarak yaptığını, 12/04/2000 tarihinde TSK'da sözleşmeli Uzman Çavuş olarak göreve başladığını, 2006 yılında Ankara İl Jandarma Komutanlığı emrine atandığını, İl Jandarma Komutanlığının Asayiş Şube Müdürlüğünde görev yapmak sureti ile İz Takip Operatörlüğü, Narkotik, Terörle Mücadele, Jandarma Özel Koruma Takım Komutanlığı eğitimleri alarak eksiksiz olarak bu görevleri yerine getirdiğini, 2008 yılı içinde Elazığ Kovancılar ilçesine sözleşmesinin bitmesine 1 yıl kala tayininin çıktığını, sözleşme süresi içinde sicil notlarının 80-90 arası olduğunu, görev süresince yıldırma bezdirme ve psikolojik baskılar uygulayarak kendisini fazlası ile yıpratıp meslekten atma planları kurarak hakkında yalan yanlış ihbarla suç işlemiş gibi gösterilip sicil yetersizliği, emre itaatsizlik bahane edilerek sözleşmesinin 03/07/2008 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, Askeri Yüksek İdari Mahkemesine yapmış olduğu başvurusunun reddedildiğini,

10/01/2011 tarihinde 29 yaşında erkek kardeşinin vefat ettiğini, bunun kendisini ve ailesini çok etkilediğini, ailenin tek çocuğu olarak hiçbir şekilde sosyal güvencesinin ve ekonomik imkânının olmadığından kendisine ve babasına faydasının olmadığını, haklarında hazırlık soruşturması yürütülen 28 Şubat Darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (239. klasör, sayfa 310-315)   

Müştekinin evrakı içerisinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu tarafından verilen 27/06/2008 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararda Cumhuriyet Başsavcılığımızca takibi gerektirir herhangi bir suç unsurunun ve delilin tespit edilemediği, şüpheli G. A. Ş.'nin tespit edilen eylemlerinin disiplin soruşturmasına konu olabilecek nitelikte eylemlerden olduğu anlaşılmıştır. (239. klasör, sayfa 306-307)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 10 Ağustos 1997 tarihinde Dağ ve Komando Tugay Komutanı M. Ş. tarafından takdir belgesi, 11 Aralık 2003 tarihinde 1 nci J. Komd. Öz. Hrk. Bl. Komutanı tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği, müştekinin sicil notu ortalamalarına bakıldığında 2001 yılı 75, 2002 yılı 60, 2003 yılı 70, 2004 yılı 70, 2005 yılı 76, 2006 yılı 90, 2007 yılı 80, 2008 yılı 55 olduğu,

22/12/2000 tarihinde 4 gün göz hapsi cezası, 20/02/2002 tarihinde  uyarı cezası, 07/10/2002 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 02/12/2002 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 01/08/2003 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 28/01/2003 tarihinde 2 oda hapsi cezası, 01/12/2005 tarihinde 2 gün göz hapsi cezası, 21/06/2007 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası, 11/03/2007 tarihinde 5 gün oda hapsi cezası, 01/10/2007 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 03/01/2008 tarihinde 1/20 oranında maaş kesme cezası, 30/04/2007 tarihinde 5 gün oda hapsi cezası, 10/03/2008 tarihinde uyarı cezası,05/03/2008 tarihinde 2 defa uyarı cezası, 20/02/2008 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 30/05/2008 tarihinde 7 gün oda hapsi cezası bulunduğu,

Problemli Personel Kanaat Raporu başlıklı belgede, ''personelin disiplinsiz tutum ve davranışları alışkanlık haline getirmiş, yapılan ikazlara ve verilen cezalara rağmen disiplinsiz hal ve hareketlerini devam ettirmesi'' şeklinde, 1.sicil amiri tarafından ''personelin disiplinsiz tutum ve davranışları alışkanlık haline getirmesi, yapılan ikazlara rağmen disiplinsiz hal ve hareketlerine devam etmesi, aşırı borçlanarak hakkında icra takibi başlatılmış olması gibi husular göz önüne alınarak TSK’dan ilişiğinin kesilmesinin uygun olacağı kanaatindeyim'' şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (239. klasör, sayfa 262-302)

          

20-Müşteki Ali DENİZ 26/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisinin 30/08/1991-09/09/1997 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, Astsubay Kıdemli Çavuş rütbesi ile görevine devam ederken mesleki disiplin ve başarı sicili yüksek ve yeterli olduğu halde TSK'nın kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, TSK'nın normal kurumsal hiyerarşisi içinde yer aldığı ve kurumsal vazifeler dışında hiçbir vazife kabul etmediği, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olacağı değerlendirilerek BÇG örgütü mensuplarınca disiplinsiz olarak suçlandığını, sicil amirlerince çeşitli manevi baskılara maruz kaldığını, o dönem 2.sicil amirinin, komutan eşinin düzenlediği eşler arası çay partisine eşinin gelmesi konusunda baskı yaptığını, özel yaşamlarının takip altına alınarak kimlerin eşinin başının kapalı olduğunu, kimlerin namaz kıldığı gibi dini yaşam tarzı olan TSK mensuplarına yönelik fişleme çalışması yapıldığını, önce şüpheli ve sakıncalı takibi altına alındığını, bu şekilde netice elde edilemeyince hakkında gerçeğe aykırı usul ve kanunlara aykırı olarak düzenlenen ve düzenlettirilen olumsuz sicil ve kanaatlerle sahte belge ve tutanaklarla disiplin hükümleri kullanılarak TSK’dan ihracına zemin hazırlandığını,

Balyoz Darbe Planı ve Suga Eylem Planını kaleme almakla tutuklu olarak yargılanan o dönemki sicil amiri Deniz Yüzbaşı S. T. tarafından kendisine psikolojik baskı uygulandığını, S. T.'nin sıralı sicil amirlerini etkisi altına alarak kendisine karşı kasıtlı ve kin dolu savunmalar verip karşılığında insafsız disiplin cezalarına maruz bıraktığını, örneğin S. T.'nin kendisi sakal tıraşı olduğu halde tıraşsız olduğu gerekçesi ile bir hafta oda hapsi cezası verdiğini, bu durum ile ilgili kendisine çözüm önerisi sorduğunda S. T.'nin ''tek çözüm senin gitmen'' diyerek TSK’dan çıkarılma işlemini başlattığını ima ettiğini böylece Batı Çalışma Grubunun örgütsel hiyerarşisinin iradesi doğrultusunda hazırlanan sıralı olumsuz siciller esas alınarak Kuvvet Komutanı Onay ve Kararname ile 09/09/1997 tarihinde TSK’dan ihraç edildiğini, Kuvvet Komutanı onayı ile ihraç yapıldığı konusunda bir tebligat yapılmadığını,YAŞ kararı ile TSK’dan ilişiğinin kesildiğini düşünerek dava açma hakkını kullanamadığını, TSK'da görev yaparken Behçet hastalığına yakalandığını, görev yoğunluğu ve sicil amiri S. T.'nin çeşitli bahanelerle kendisine oda hapsi cezası vermesi nedeni ile tedavi fırsatı bulamadığını, ailece maddi manevi acılar yaşadığını, ailesinin dağıldığını, eşinin kendisinden boşandığını, ayrıca babasının kendisine ''senin yüzünden kahveye çıkamıyorum, herkes oğlun ne yaptı da askeriyeden atıldı'' diye sorduğunu belirttiği, bu nedenlerle 28 Şubat Darbesi sanıklarından ve resen tespit edilecek tüm faillerden şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (229. klasör, sayfa 481-482)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 29 Mayıs 1999 tarihinde izin aşımı eyleminden dolayı 7 gün oda hapsi cezası, 30 Mayıs 1996 tarihinde yazılı uyarı cezası, 31 Mayıs 1996 tarihinde izin aşımı eyleminden dolayı 21 gün oda hapsi cezası, 4 Haziran 1996 tarihinde sakal tıraşı olmamak eyleminden dolayı 14 gün izinsizlik cezası, 11 Ekim 1996 tarihinde kısa süreli kaçmak eyleminden dolayı 14 gün oda hapsi cezası, 8 Kasım 1996 tarihinde yazılı uyarı cezası, 28 Ocak 1997 tarihinde gemiye geç dönmek eyleminden dolayı 7 gün izinsizlik cezası, 7 Nisan 1997 tarihinde manevra yerine geçmemek eyleminden dolayı 14 gün oda hapsi cezası, 7 Nisan 1997 tarihinde amir ve üste saygısızlık eyleminden dolayı 21 gün oda hapsi cezası, 11 Nisan 1997 tarihinde yazılı uyarı cezası bulunduğu, 18/11/1991 tarihinde saç traşı olmamak eyleminden dolayı şiddetli tevbih cezası, 13/10/1992 tarihinde üniformaya saygısızlık ve denetlemenin gerektirdiği titizlik ve heyecanı göstermemek eyleminden dolayı yazılı uyarı cezası, 09/11/1992 tarihinde denetlemede ayakkabı boyasız ve üniforması ütüsüz olmak eyleminden dolayı 2 gün izinsizlik cezası, 23/02/1993 tarihinde nöbetçi Astsubay iken K.ve 2.K.'nı karşılamamak ve lumbarağzında gerekli özeni göstermemek ve sakal tıraşı olmamak eyleminden dolayı 2 gün izinsizlik cezası bulunduğu,

Özet Bilgi Formu başlıklı belgede yıllar itibariyle sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1992 yılı 74.5, 1993 yılı 79, 1994 yılı 75, 1995 yılı 79, 1996 yılı 82, 1997 yılı 55 olduğu görev süresi içinde aynı yıllarda 1. ve 2.sicil amirlerince birbirleri ile çelişik menfi ve müspet kanaatlerin yer aldığı müşteki ile ilgili evraklarda yer alan ve disiplin cezalarına konu olan eylemlerde disiplin yönünden olumsuz değerlendirmelerin yer aldığı, 1997 yılında düzenlenen sicil belgesinde 1. 2. ve 3.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''disiplin bozucu hareketlerde bulunmakla, ikaz ve cezalara rağmen ıslah olmamaktadır, hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini düzenleyememektedir, Astsubay sicil yönetmeliği 58.madde (A) ve (B) fıkraları gereğince Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat belirtildiği,

Müştekiye 31/05/1996 tarihinde çıkmış olduğu vardiya izninde 03/06/1996 günü dönmesi gerekirken 3 gün izin tecavüzünde bulunmaktan savunma istendiği, müştekinin savunmasında ''askeri ortam beni sıkıyor, kafamı dinlemek için dışarıda kaldım, görev yapmaya, kurallara uymaya niyetim yoktur, bunun için kural ve kanun olmayan bölgelere gidiyorum, kafam dinleniyor'' şeklinde, 29/05/1996 tarihinde çıkmış olduğu günlük izinden dönmeyerek 30/05/1996 günü dönmesi nedeni ile savunma istendiği, müştekinin bu savunmasında ise ''görmek istediğim arkadaşlarımı gördüm, kafamı dinlememi gerektirecek bir pozisyonda olduğuma inanıyorum, bu duygu ve düşünceler içerisinde bahse konu eylemi gerçekleştirmiş oldum.'' şeklinde, 04/06/1996 tarihinde sabah mesai taburuna sakal tıraşı olmadan çıkması nedeni ile savunma istenildiği savunmasında ''sabah kalkmak zor geldi, ama tekrar uyuyamadığım için kalktım, fakat tıraş olmak zor geldi olmadım, bu halimi devam ettirmek için bu ortamı devam ettirmek istemiyorum, tercihim bu yönde olduğu için maksadım suç işlemek değil öyle yaşadığım için suç işliyorum, daha doğrusu işlemiş oluyorum, netice itibariyle pişman olmuyorum ve bundan sonrada olmayacağıma inanıyorum'' şeklinde  beyanlarının yer aldığı anlaşılmıştır. (229. klasör, sayfa 391-445)

 21-Müşteki Kenan ALTUNTAŞ 09/01/2013 tarihli şikâyetinde özetle;

 1984 yılında Teğmen rütbesi ile Matematik Öğretmeni olarak Maltepe Askeri Lisesine atandığını, namazını kıldığını ve eşinin başörtülü olduğunu, eşine TSK mensubu eşi kimliği almak için başörtülü fotoğraf ile müracaat ettiğini, ancak kimliğin verilmediğini, başı açık fotoğraf verdiği taktirde kimliğin düzenlenebileceğinin belirtildiği, 1989 yılında TSK içinde Batı Çalışma Grubu altında bir yapılanmanın oluşturulduğunu duyduğunu, 1989 yılında istenmeyen personelin maruz kaldığı bir tayin şeklinde Çankırı Astsubay Hazırlama Okuluna atandığını, orada dersi olmadığı zamanlarda cuma namazına gittiğini, namaza gidiş ve gelişlerde okul komutanının nöbetçi subay gibi kapıda beklediğini, cumaya gittiği için mesaiyi erken terk ettiği gerekçesi ile kendisinden savunmalar istendiğini, kendisinin de cumaya gittiğini ancak, dersi olduğu zamanlarda gitmediğini, dersini ve görevini aksatmadığını belirttiğini, buna rağmen savunmasının yetersiz görülerek oda hapsi ve maaş kesme cezalarının verildiğini, en son okul komutanı Ö. N.'nin kendisini çağırarak ''amacın ne?'' dediğini, kendisinin de bir amacı olmadığını, sadece müslüman olduğu için cumaya gitmek istediğini söylediğini, bunun üzerine kendisine ''tamam ancak senin işin bitti'' dediğini, bu tarihten sonra cumaya gidiş ve gelişlerine karışılmadığını, orada çalışırken İzmir Maltepe Askeri Lisesinden ayrılmadan önce hakkında dosya hazırlanarak takip başlatıldığını, 1992 yılında Balıkesir Teknik Astsubay Hazırlama Okuluna tayininin çıktığını, burada da kışla içerisindeki camiye gidiş ve gelişlerinin takip edildiğini, cumaya gittiği için değil ancak başka bahanelerle  ceza verildiğini, 1995 yılında branşı ile hiçbir ilgisi olmadığı halde Kırklareli 33. Mekânize Piyade Tugay Komutanlığına atandığını, bizzat tugay komutanının eşinin başörtülü olanlar hakkında yayınlamış olduğu emir bulunduğunu, bu belgeleri bulduğu taktirde ibraz edeceğini, Kırklareli'nde TSK’dan atıldığı için menenjit hastası olan çocuğunun tedavisi tamamlanamadığı için özürlü kaldığını,

Kırklareli'nde yeni atanan komutanın sadece subay ve astsubayları toplayarak yaptığı konuşmasında TSK’nın yeni bir yapılanma içerisine girdiğini, TSK içerisinde irticacı olarak değerlendirdikleri kişilerin kendilerini düzeltmediği taktirde ordudan atacaklarını söylediğini, komutanın konuşmasında, Türkiye' de İmam Hatip Liselerinin, imam ihtiyacını karşılayacak düzeye çekilerek azaltılacağını, İmam Hatip Liselerinin orta kısmının kapatılacağını, TSK' da irticacı olarak değerlendirdikleri personelin kendilerini düzeltmesini aksi taktirde onların gözlerinin yaşına bakılmayacağını söylediğini, İmam Hatip Liselerinin orta kısımlarının kapatılması konusunda konuşurken ''kardeşim bunlar bebek yaşta imam yetiştiriyor'' dediğini, bunların 28 Şubat sürecinde aynen gerçekleştiğini, bu tarihten sonra 28 Şubat sürecinde 2000 kişinin TSK’dan atıldığını, Kırklareli'n de görev yaparken Savcılık kararı ile evinin arandığını, yapılan aramada Sait Nursi isimli din aliminin Mektubat isimli kitabı ile, Edebiyat öğretmeni olan eşinin Osmanlıca ve Farsça kitapları ile ders notlarına el konulduğunu, mahkemeye sevk edildiğini, mahkemede bunların suç olmaması nedeni ile beraat ettiğini, bir defasında kışla içindeki camiye girmek üzere iken bir askerin sessizce yanına yaklaşarak ''komutanım ne olur içeri girmeyin'' dediğini, nedenini sorduğunda camiye girenlerin isimlerini bildirmekle görevlendirildiğini söylediğini, TSK’dan ilişiği kesildikten sonra Matematik öğretmeni olarak başvurduğu dershane yetkilisinin önce randevu verdiğini, görüşmek üzere gittiğinde dershaneye başlayamayacağını söylediğini, iş için İstanbul'a gittiğini, üçer aylık sürelerle belediyenin Yazı İşleri Müdürlüğünde ve Hal Müdürlüğünde çalıştığını, buradan Sosyal Hizmetler İl Müdürü olarak Kırklareli'ne atandığını, yukarıda bahsettiği 1.Ordu Komutanının atamayı yapan devlet bakanına telefon açarak ''sen benim attığım adamı nasıl alırsın?'' demesi üzerine atamasının durdurulduğunu, göreve başlayamadığını, daha sonra çalıştığı dershanelerde takip edildiğini, maddi ve manevi olarak büyük sıkıntılar ve mağduriyetler yaşadığını, İsmail Hakkı KARADAYI'nın savunmasının anlamsız olduğunu, onun haberi olmadan Batı Çalışma Grubunun kurulması ve faaliyet göstermesinin imkânsız olduğunu, başta İsmail Hakkı KARADAYI olmak üzere 28 Şubat sürecini gerçekleştiren tüm görevlilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (210. klasör, sayfa 295-296)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 05/10/1989 tarihli Astsubay Hazırlama Okul Komutanı Ö. N. imzalı K.K.K. Astsubay Hazırlama Okulu Komutanlığı Çankırı başlıklı yazıda müştekinin 4 gün oda hapsi cezasının 29 Eylül 1989-03/10/1989 tarihleri arasında infaz edildiğine dair yazı bulunduğu, 19 Ocak 1990 tarihinde tevbih cezası bulunduğu, 15 Kasım 1996 tarihli bir sayfadan ibaret sicil belgesinin kanaatler bölümünde 1.,2. ve 3.sicil amirleri tarafından benzer şekilde ''subay sicil yönetmeliğinin 99.madde (e) fıkrası gereğince, tutum  ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılması sebebi ile Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (210. klasör, sayfa 290)

Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “tutum ve davranışları ile irticai görüşü benimsediği, Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu ve evinde yapılan aramada Nur risaleleri bulunduğu, faaliyeti birlik içerisinde yürüten P.Yb. Yalçın YILDIRIM ve Öğ.Yzb. Ahmet ÖZDEMİR ile aynı grup içerisinde yer aldığı ve faaliyeti yürüten kişilerden olduğu, İs.Ast.Sb Murat KAYIHAN ve İs.Ütğm. Murat ÜNERİ tarikata kazandıran 5.Kor.Yüzücü Köprücü Bölüğündeki evi müteaddit defalar ziyaret geldiği ve izinsiz birlikten ayrıldığı kendi ideolojik görüşünde olan sivil şahıslarla ailecek görüştüğü, bu şahısların eşlerinin siyah çarşaflı oldukları, eşinin devlet görevlisi olmasına rağmen kendi görüşündeki kıyafetlerle göreve gittiği” şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK’dan  atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (210. klasör, sayfa 285-286)


Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   101   102   103   104   105   106   107   108   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin