33-Müşteki Ünal İŞGÖREN 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1996 yılı Aralık ayında YAŞ kararı ile TSK’dan ilişiğinin kesildiğini, o zaman disiplinsizlikten dolayı ilişiğinin kesildiğinin söylendiğini, 5 yıl boyunca emir astsubaylığı yaptığını, disiplin sırası olarak 3.sıraya kadar yükseldiğini, buna rağmen kendisini disiplinsiz göstererek ordudan attıklarını, atılma nedeni ile iş bulmada güçlük çektiklerini, zaman zaman aç kaldıklarını, taşınma nedeni ile eşinin bebeğini düşürdüğünü bu nedenle mağdur olduğunu, görev yaptığı dönemde mesleğin ilk yıllarından sonra hiçbir disiplin cezası almadığını, 10 Aralık 1996 tarihli kararda bahsedilen hususların hiçbirinin doğru olmadığını, kararda geçen silah kaçakçılığı konusunda 3.Ordu Savcılığı tarafından takipsizlik kararı verildiğini, kendisinin mağduriyetine sebebiyet veren Albay R. Ş., Tugay Komutan Yardımcısı Albay İ. E., Tuğgeneral O. D. S., YAŞ kararında imzası bulunan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve YAŞ üyesi askeri yetkililerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. 268. klasör, sayfa 306)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 26 Ağustos 1992 tarihli 4 gün oda hapsi cezasının infazı ile ilgili yazı bulunduğu, 1996 yılı Astsubay Sicil belgesinin kanaat bölümünde, 1. ve 2.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''astsubay sicil yönetmeliğinin 53/e maddesi gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, irticai ve ideolojik görüşleri benimsemesi, bu gibi faaliyetlerde bulunması nedeni ile Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat belirtilmiş olmasına rağmen, bu konuda suç olarak değerlendirilebilecek hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatini uyandırmaktadır. (268. klasör, sayfa 292- 293)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “devrim yanlısı İslami görüş mensubu olduğu, emir astsubaylığı sırasında konuşmalarının tespit edilememesi ve konuştuğu konuların dinlenmemesi maksadı ile sürekli olarak cep telefonu ile görüşmeler yaptığı, cuma günleri mesai saatleri içinde kışla camisine gittiği, 2 nci Zh.Tug.da görevli Ast.sb. Ahmet UÇAR ile (Y.A.Ş. kararı ile emekli) kışlada samimi ilişki içerisinde olduğu ve bu şahısla birkaç arkadaşının da katıldığı toplantılar yaptıkları, dışarıdan alınan malzemelerde bulması halinde İhlas Holdingin malzemelerini tercih ettiği, emir astsubaylığından ayrıldıktan sonra süresi dolmadığı halde lojmandan çıkarak sivil bir evde oturmaya başladığı, tugay komutanının olmadığı zamanlarda çeşitli bahanelerle kışladan ayrıldığı ve memleketi olan Düzce'ye (izinli-izinsiz) sık sık gittiği, emir astsubaylığı görevinden ayrıldıktan sonra 2 nci Zh.Tug.da ki gelişmeleri eski Tug. Komutanına bildirdiği, 26 ncı Zh.Tug.A. Ataması yapılana kadar son derece huzursuz olarak görüldüğü, ancak ataması yapıldıktan sonra sakin ve içine kapanık bir görüntü sergilemeye başladığı, yeni atama yerinde herhangi bir faaliyetinin tespit edilemediği, eşinin görüşleri doğrultusunda kapalı giyindiği, görüşleri nedeni ile hiçbir sosyal faaliyete katılmadığı, 2 nci Zh.Tug.K.lığında görevli iken Tnk.Kd.Üçvş M. S. ve arkadaşları ile birlikte silah kaçakçılığı yaptığına dair duyumlar alındığı'' şeklindeki iddiaların çoğunda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami görüş mensubu olduğu, silah kaçakçılığı yaptığı yönünde duyumlar alındığı" iddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda ağır suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (268. klasör, sayfa 300-301)
34-Müşteki Kamil ŞAHİN 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Ağustos 1997 YAŞ kararı ile ordudan ihraç edildiğini, ihraç nedeni olarak disiplinsizlik gösterildiğini, orduda görev yaptığı süre zarfında hakkında hiçbir disiplin soruşturması açılmadığını, 10 yıllık görev süresi içinde yaklaşık toplamı 5 yılı bulan değişik yurt içi ve yurt dışı kurslarda bulunduğunu, bu kurslara sicili temiz olan ve mesleğini iyi yapan ordu mensuplarının gönderildiğini, kendisinin de sicili temiz bir asker olduğunu fakat 1997 yılında bir kara birliğine tayininin çıkarıldığını, kendisinin yıllık izne çıkmasının istendiğini, iznin yarısında çağrılarak ihraç edildiğinin söylendiğini, neden ihraç edildiğini anlayamadığını, disiplinsizliği olmadığını, eşinin kapalı olmadığını, namaz kıldığını ancak gizli bir şekilde kıldığını herkese göstermediğini, irtica denebilecek faaliyetinin olmadığını, ancak o dönemlerde bazı sözde emirlerin yerine getirilmesi istendiğinde kendisinin yazılı emir istediğini, bu şekilde işlemleri olduğunu, mesela yapılacak teknik alımlar hususunda bir bilirkişi tayin edilmesi gerektiğinde kendisinin teknik bilgisi olması nedeni ile bilirkişi olabildiğini, bu hallerde örneğin 1000 TL'lik bir parça için 3.000 TL'lik liste fiyatı oluştuğunda bunu sözlü emir ile imzalamadığını bu yüzden kendisini zorlayamadıklarını, bu sebepten uzaklaştırılmış olabileceğini, 1998 yılında Kartal Belediyesi bünyesinde bir firmada çalıştığı sırada bir gazeteci tarafından irticai faaliyet sebebi ile ordudan uzaklaştırılmış kişinin belediyede çalıştırıldığına dair haber yapılınca istifa etmek zorunda kaldığını, o tarihten sonra işe başladığı her yerde hep ordudan atılmış olmasının karşısına çıktığını, ordu içinde o dönemde faaliyet gösteren Batı Çalışma Grubunun etkinliği ile ve onların çalışmaları sonucu ordudan uzaklaştırıldığını, ilgili kamu görevlilerinden şikâyetçi oluğunu belirtmiştir. (268. klasör, sayfa 291)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, Özet Bilgi Formu başlıklı belgede sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1988 yılı 84.5, 1989 yılı 89 olduğu, 1. ve 2.sicil amiri tarafından aynı şekilde ''mesleğini sevmektedir, üzerinde durulmalıdır'' şekline kanaat belirtildiği, 1990 yılı 87.5 olduğu,1.sicil amiri tarafından ''iyi yönlendirildiğinde verilecek görevleri başarı ile yapabilecek bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan, başarılı ve öğretici olunduğu takdirde çok daha başarılı olacağı kanaatindeyim'' şeklinde kanaat belirtildiği,1991 yılı 95 olduğu 1.sicil amiri tarafından ''güvenilir, çalışkan, başarılı bir astsubaydır, verilecek her türlü görevi takibe gerek olmadan sonuçlandırabilir, mesleğine meraklıdır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''iyi niyetli,çalışkan bilgili ve terbiyeli bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1992 yılı 92 olduğu, 1. ve 2.sicil amiri tarafından aynı şekilde ''güvenilir, çalışkan ve başarılıdır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1993 yılı 94 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan, disiplinli, başarılı bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve disiplinli bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1994 yılı 93 olduğu,1.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve dürüst bir astsubaydır'' şeklinde 2.sicil amiri tarafından ''görev başında ciddi ve disiplinli bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1995 yılı 95 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve bilgili bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''terbiyeli görevini heves ve gayret ile yapan bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1996 yılı 92.5 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''mesleğinde başarılı bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''bilgili ve başarılı bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1997 yılı 60 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''genel görünüşü, tavır ve hareketleri ile sosyal durumunda zafiyet vardır'' şeklinde 2.sicil amiri tarafından ''hizmet içi ve dışı davranışları ile aile düzeni ve sosyal hayatındaki bazı davranışlarında olumsuzluklar mevcuttur, takibi gereklidir'' şeklinde, 3.sicil amiri tarafından ''genel görünüşü, tavır hareketlerinde ve sosyal durumunda son zamanlarda büyük bir zafiyet gözlenmektedir'' şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır.
21 Temmuz 1997 tarihli Deniz Kuvvetleri Komutanı G. E. onaylı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri İnceleme Komisyonu Toplantı Tutanağı başlıklı belgede ''tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı'' şeklinde, 1997 yılı sicil belgesinde 1. ve 2.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı kanaatine varıldığından astsubay sicil yönetmeliğinin 53/e maddesi gereğince Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen, bu konuda suç olarak değerlendirilebilecek hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 269-273)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “Reşit Erol gurubu Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, T.S.K.'nden ihraç edilen Ast.sb. H.Basri IŞIK ile örgütsel ilişki içinde olduğu, Ast,sb. Serdar DÜZEN ve İzmir Emniyet Müdürlüğünde görevli 3 polis ile birlikte örgüt evinde kaldığı, örgüt evinde yapılan ideolojik toplantılar ile zikir ayinlerine katıldığı, ideolojisini astlarına aşılamaya yönelik propaganda faaliyetlerinde bulunduğu, amirlerinin ikazlarına rağmen örgütsel faaliyetlerine devam ettiği, Atatürk İlkelerine ve Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı olduğu'' şeklindeki iddialarda belirtilen ve örgüt olarak tanımlanan grubun ne şekilde suç örgütü olduğuna ilişkin delil ve belgelerin ortaya konamadığı, disiplin cezası bulunmayan sicil amirleri tarafından atıldığı yıl olan 1997 yılı dışında yüksek sicil ve kanaatlerle değerlendirilen müştekinin ne şekilde suç işleyen bir örgütle irtibatının olduğu yönünde delillere yer verilmeden, müştekinin askerlik görevi dışında, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihlerinin suç kabul edilerek bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (268. klasör, sayfa 285-289)
35-Müşteki Niyazi BUDAK 25/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1997 yılında Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan ihraç edildiğini, Ege Ordu Komutanlığında görev yaptığı sırada Tabur Komutanı olan Yarbay N. A., Tabur Muhabere Yarbay K. G. ve MEBS başkanı Muhabere Kıdemli Albay A. M'nin kendisini yanlarına çağırarak eşinin başörtülü olması ve kendisinin namaz kılmasından dolayı birçok defa ikaz ettiklerini, ancak komutanlarının kendisine yapmış oldukları ikazlarını, eşinin başını açması konusundaki baskılarını, demokratik bulmadığını, ayrıca kendisinin ve eşinin dini hak ve özgürlüklerine müdahale olarak gördüğü için kabul etmediğini, N. A.'nın tayini çıktığında giderken kendisine eşinin başörtüsünü açmaması halinde ordudan atılacağını söylediğini, daha sonra tabur komutanı K. G.'nin törenlere eşli katılması ve eşinin başörtüsünü açması konusunda tebligat imzalattığını, YAŞ kararına dayanak olarak gösterilen disiplinsizliğin eşinin başörtülü olmasından kaynaklandığını, onun haricinde hakkında yapılan herhangi bir disiplin soruşturması ve cezaya konu olabilecek eylemi bulunmadığını, kendisinin atılmasını sağlayan Yüksek Askeri Şura üyelerinden dilekçede belirtmiş olduğu kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (268. klasör, sayfa 253)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde,10 Eylül 1997 tarihli Mu.Tb.K K. G. imzalı elle müştekiye hitaben yazılmış yazıda, 29 Ağustos 1997' de yapılan terfi törenine eşinin tesettürlü olması nedeni ile getirmediği gerekçesi ile müştekiden savunmasının istendiği, müştekinin ise 10 Eylül 1997 tarihli savunmasında, eşinin inancından dolayı örtmüş olduğu türbanla tören mahalline alınmasının emirle yasaklandığını, dolayısıyla törene bu şekilde katılmasının mümkün olmadığını belirttiği, müştekinin savunması üzerine müştekiye hitaben yazılan 25 Eylül 1997 tarihli Ege Or.Mu.Tb.Komutanı K. G. imzalı elle yazılan yazıda ''T.S.K.'nın Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevinin yanı sıra mensuplarının da geleneksel ordu değerleri olan Atatürk İlke ve İnkılaplarına sahip çıkmak, çağdaş yaşam şartlarına uyum sağlamak, ülke ideallerini gerçekleştirmeye özen göstermek ve orduya gönülden bağlı olmak ve bu değerlere aileleri ile birlikte uyum göstermek zorunluluğu vardır. Esasen bu değerlere uymak ve sahip çıkmak demek, bir ve bölünmez laik, demokratik, Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamak anlamına gelmektedir... bu konuda uyarılmanıza rağmen eşinizin türbanlı kıyafetle dolaşmaya devam etmesi geleneksel ordu değerlerini hiçe saydığınız, mevcut emirlere itaat etmediğiniz ve çağdaş yaşamın şartlarına direndiğiniz anlaşılmaktadır...'' şeklinde ifadelere yer verildiği anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 244-245)
Müştekinin dilekçe ekinde sunmuş olduğu belgelere bakıldığında 22 Temmuz 1997 tarihinde Ege Or.Mu.Tb.Komutanı N. A. tarafından takdir belgesi ve Nisan 1997 tarihinde Rozet Beratı, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından J.Komd.Öz.Hrk.G.K. İ. Ç. imzalı 3059-2-96/1385 sayılı takdirname ile ödüllendirildiği, 28 Nisan 1995 tarihinde Dağ ve Komd.Tug.K. O. P. tarafından takdir ve şerit rozeti teklifi yazısı yazıldığı anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 237-243)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “Fethullah GÜLEN Nurcu gurubu mensubu olduğu, amirleri tarafından uyarılmasına rağmen eşinin tesettürlü kıyafeti giymeye devam ettiği, bilinçli olarak bu düşüncesinin propagandasını yaptığı, kendi görüşündeki şahıslarla temasta olduğu, görüşü ile ilgili yayınları takip ettiği, Mayıs 1997 Y.A.Ş. kararı ile T.S.K.' nden ilişiği kesilen (E) Mu.Bnb.Satılmış EZGİN ile ilişki içerisinde olduğu,eşinin tesettür kıyafeti giymeye devam etmesi halinde T.S.K.dan ilişiğinin kesilebileceği söylendiğinde 'zaten bu konuya ailecek hazır olduklarını' ifade ettiği, 3 Ekim 1997 tarihinde birlik komutanı ve yardımcısının akşam ev ziyareti isteğini mazeret göstererek kabul etmediği, bu ziyaretin hangi amaçla yapılmak istendiğini bildiğini söylediği, eşi ile birlikte sosyal toplantı ve etkinliklere katılmadığı, sicil amirlerince doldurulan sakıncalı/şüpheli personel kanaat raporunda T.S.K.'nden ilişiğinin kesilmesi uygundur kanaatinin belirtildiği, halen sakıncalı/sağ personel kategorisinde bulunduğu'' şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihlerinin, TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, özel hayatındaki ilişkilerin suç teşkil ettiğine dair delil ortaya konmadığı anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 251-252)
36-Müşteki Uğur ATAR 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1997 yılının Mayıs Askeri Şurasında TSK’dan atıldığını, o zaman görevden attıklarında disiplinsiz olduğunu söylediklerini, ancak disiplinsizlikten herhangi bir ceza almadığını, kendisini ordudan haksız yere attıklarını, mağdur olduğunu, kendisini ordudan atan YAŞ kararında imzası bulunan Cumhurbaşkanı, Başbakan, YAŞ üyeleri ve kendisinin atılmasına neden olan sıralı sicil amirlerinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (268. klasör, sayfa 221)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 12 Mayıs 1997 tarihli Deniz Kuvvetleri Komutanı G. E. imzalı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri İnceleme Komisyonu Toplantı Tutanağı adlı belgede ''tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı'' şeklinde yine 1997 yılı sicil belgesinde 1. ve 2.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşıldığından, astsubay sicil yönetmeliğinin 53(e) maddesi gereğince T.S.K.'nde kalması uygun değildir'' şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğu kanaati uyandırmaktadır. (268. klasör, sayfa 202-205)
14 Nisan 1997 tarihli Genel Kurmay Başkanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı Eser ŞAHAN imzalı İSTH:3590-142-97/İKK.Ş. (234) sayılı irticai faaliyetler konulu yazının Ek-A' sı olarak gösterilen Fethullah GÜLEN grubu nurcu astsubayların listesi başlıklı listede müştekinin Top.Astsb.Çvş. U. T. olarak isminin yer aldığı,(268. klasör, sayfa 185-188)
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı Eser ŞAHAN tarafından imzalı 6 Mayıs 1997 tarihli 3500-189-97/İKK.Ş.8326) (2004/97) sayılı irticai faaliyetler konulu hazırlayan: Dz.Kur.Kd.Alb. Eser ŞAHAN 2082 ibaresi bulunan belgenin teklifler bölümünde ''yıkıcı, bölücü ve irticai unsurlarla ilişkili olan personelin faaliyetlerin dökümante edilmesinde yararlanılmak amacı ile başlangıçta 2 adet gizli kamera, 5 adet özel fotoğraf makinesi 5 adet özel ses kayıt cihazı, 5 adet dinleme cihazı, İstihbarat Daire Başkanlığı için küçük bir adet fotokopi makinesi, 1 adet bilgisayar ve yazıcısı İstihbarat ödeneğinden alınması, belirtilen istihbarat cihazlarının seçimi ve temini için Mit veya Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığının güvenilir elemanları ile amacımızı maskeleyerek işbirliğine gidilmesi'' ifadelerine yer verildiği, mülakat adı altında astsubaylar Ö. A. ve A. T. isimli kişilerden Vahdet Vakfı, Çağrı Vakfı, Marmara Işık Dershaneleri, Özel İrfan İlkokulu, Furkan Çay Evi, Milli Gençlik Vakfı, Hakikat Vakfı Bakkaliyesi, bir kısım ev ve iş yerleri ile Nakşibendiler olarak bilinen grup ile Fethullah Gülen grubu olarak bilinen grupların irticai faaliyette bulundukları belirtilerek bir kısım bilgi ve belgeler ile şemalara yer verildiği, hazırlanan bu bilgi ve belgeler ile ilgili Asker Savcılık ya da sivil Savcılıklara yapılmış herhangi bir ihbar ve soruşturma bulunmadığı, söz konusu belgelerin kişilerin askerlik görevleri dışında toplum içindeki özel yaşamları ile ilgili fişleme mahiyetinde olan belgeler konumunda olduğu anlaşılmaktadır. (268. klasör, sayfa 140-183)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “Fethullah GÜLEN Nurcu gurubu mensubu olduğu, Ast.sb. Coşkun ERTEM'in imamlığında örgütsel halka içinde yer aldığı, örgütün sivil sorumlularından Ömer isimli şahsın örgüt evinde yaptığı toplantılara katıldığı, örgüte maddi yardımlarda bulunduğu, Atatürk İlkeleri ile Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerine karşı olduğu, ''şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihlerinin, TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, özel hayatındaki ilişkilerin suç teşkil ettiğine dair delil ortaya konmadığı anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 213-219)
37-Müşteki İsmail ÇAKIR 26/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1985 yılında Ordonat Tank Teknisyeni olarak Kara Kuvvetlerinde göreve başladığını, 1990 yılında evlilik hazırlığı sırasında izin kullanırken komutanına izin sonu rapor göndermesi nedeni ile bir ceza aldığını, onun dışında başka hiçbir ceza almadığını, 1997 yılında YAŞ kararı ile atılmadan 3 ay önce herkese verilen matbu bir savunma talebine ilişkin yazı gönderildiğini, eşinin başörtülü olduğunu, bu yazıda herkesin çağdaş ve medeni Atatürkçü çizgide yaşamaları gerektiği, bu şartlara uymadıkları gerekçesi ile savunma istendiğini, bunun tamamen sicillerini düşürmek ve atılmaları için yapılan göstermelik bir idari işlem olduğunu, atıldıktan sonra bilgi edinme kanunu kapsamında hakkındaki gerekçeli kararı talep ettiğinde, gerekçeli kararda kendisinin hiç almadığı bir cezayı almış ve yapmış gibi dosyasına evraklar konulduğunu, atılma kararının yazıldığını metinde gördüğünü, söylediği savunma ve cezaların uydurma olduğunu, sadece 1990 yılında aldığı rapor nedeni ile savunma ve ceza aldığını, bir de YAŞ kararı ile atılırken savunma verildiğini ardından atıldığını, diğer üç cezanın sahte olduğunu, atıldığı dönemde komutanı olan S. G.'nün vermiş olduğu sicili beğenmediklerini, başka birisine sicil verdirdiklerini, S. G.'nün de YAŞ kararı ile atıldığını, hakkında sicil vermeye yetkisi olmayan kişilere ordudan atılmasını sağlayacak şekilde usulsüz sicil verdirdiklerini tahmin ettiğini, atılmadan 3 ay önce Tugay Komutanı M. Z. Ö., ondan önce de yine Tabur Komutanlarının eş katılımlı geceler düzenlediklerini, eşleri kapalı olduğu için davetlere gidemediklerini, gittiklerinde de alınmadıklarını, bu toplantıların amacının zaten subay ve astsubayların başörtülü olan eşlerinin başını mahalle baskısı ile açtırmak olduğunu, eşlerinin başlarını sonradan açanları da daha sonraki dönemde ordudan attıklarını, bu toplantılardan 3 ay sonra ordudan atıldıklarını, ordudan atıldıktan sonra 15 yıl süre ile turizm sektörü, öğrenci ve personel taşımacılığı yaptığını, kendisi ve çocuklarının mağdur olduğunu, keyfi haksız tasarrufları ile eşleri başörtülü olduğu için ayrımcılık yaparak Anayasal suç işleyen Tuğgeneral M. Z. Ö., Binbaşı G. H., Binbaşı E. Y., Kurmay Yarbay B. Ç., Yüzbaşı S. T., Üsteğmen O. E., Üsteğmen Z. E., Tank Başçavuş F. A., 26 Mayıs 1997 yılında yapılan YAŞ kararında yer alan tüm komutanlardan ve Milli Savunma Bakanından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (268. klasör, sayfa 138-139)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, müştekinin 09 Ocak 1990 tarihinde 14 gün oda hapsi cezası, 2 Mart 1993 tarihinde 3 gün göz hapsi cezası bulunduğu, 24 Mart 1997 tarihinde 2 nci Tnk.Tb.K G. H. tarafından müşteki ile ilgili yazılan ikaz yazısında “Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan personelin ve eşlerinin sosyal yaşamlarının, giyim kuşamlarının çağdaş çizgide olması gerekmektedir. Ancak bu konularda herhangi bir gelişmenin olmadığını, sosyal faaliyetlerde de hiçbir aktivite göstermediğinizi gördüm, Atatürkçü düşünce yapısını esas alıp Onun izinde yürüyen bizlerin yaşam felsefeleri de aynı olmalıdır. Bu konuda daha titiz ölçülerde olmanızı çağdaş yaşam tarzını yakalamanızı bekliyorum. Rica ederim.” denildiği, (268. klasör, sayfa 127-129)
Müştekinin şahsi dosyasındaki basit nitelikteki atılmadan yıllar önce verilmiş disiplin cezaları ve belgeler gözetildiğinde, askerlik görevi dışında kalan, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihlerinin, TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır.
38-Müşteki Ramazan AKBULUT 25/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
TSK’da görevli olduğu dönemde görevini tam olarak yaptığını, yüksek sicil notları ve takdir belgelerinin bulunmasına ve hiçbir ceza almamasına rağmen disiplinsizlik nedeniyle ayrılma işlemine tabi tutulduğunu, özel yaşantısı ve dini inancı bahane edilerek TSK’dan ilişiğinin kesildiğini, bu süreçte görevde olan adları 28 Şubat ve Batı Çalışma Grubu olarak basında yer alan kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (268. klasör, sayfa 427)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, Top.Tb. Komutanı B. Ö. imzalı gizli Sb.Astsb.Sv. İşçi Biyografik İstihbarat Bilgi Notu başlıklı belgede “dikkati çeken çevre ilişkileri, temas kurduğu sivil ve asker kişilerin yaşamı, seviyeleri ve bunların ideolojik görüşleri nelerdir sorusuna cevap olarak, eşi tesettürlüdür, haremlik selamlık ilişkilere girerler, arkadaş toplantılarında konuştuğu konular, okuduğu yayınların türleri, bunlardan sürekli izlediklerinin isimleri sorusuna cevap olarak, aşırı uç konuları konuşmaya özen gösterir, askerlik dışında ne gibi işlerle uğraşır, dernek ve partilerle ilişkisi var mıdır (hayır dernekleri dahil) sorusuna cevap olarak, askerlik dışında kimseyle samimi olmaz bu nedenle faaliyetlerini takip etmek zordur” şeklinde ifadelere yer verildiği,
Sakıncalı/Şüpheli Personel Kanaat Raporu başlıklı belgenin sicil amirleri tarafından 1996 Şubat ve Mart aylarında doldurulan kanaat bölümünde, 1. sicil amiri tarafından “eşi tesettürlüdür, eşi ve eşinin ailesi dini kurallara bağlıdırlar, eşinden etkilenmektedir, Bt.nın bölüm seviyesinin ve muharebe gücünün yükseltilmesine katkısı vardır” şeklinde, 2. sicil amiri tarafından “çalışkan ve disiplinli bir astsubaydır, eşi tesettürlü olup ailesi itibariyle takip ve kontrol altında bulundurulması uygun mütalaa edilmektedir” şeklinde, 3. sicil amiri tarafından “kendisi çok çalışkan ve başarılıdır, eşi tesettürlüdür, aile yaşamlarını dini esaslara göre sürdürmektedirler, takip ve kontrol altında kalması uygundur. Pasiftir davranışları çevresini etkilememektedir” şeklinde kanaat belirtildiği,
Yine Sakıncalı/Şüpheli Personel Kanaat Raporu başlıklı belgenin sicil amirleri tarafından Aralık 1996 tarihinde doldurulan kanaat bölümünde 1. sicil amiri tarafından “eşi tesettürlüdür, eşi ve eşinin ailesi dini kurallara bağlıdırlar, eşinden etkilenmektedir, Bt.nın bölüm seviyesinin ve muharebe gücünün yükseltilmesine katkısı vardır” şeklinde, 2. sicil amiri tarafından “kendisi çok çalışkan ve başarılıdır,eşi ve eşinin ailesi tesettürlüdür, aile yaşantısını dini esaslara göre sürdürmektedir, ancak mesleki yaşantısına aksettirmemektedir, eşi ve kendisi sosyal etkinliklere katılmaz, aile toplantılarında erkek ve kadınlar ayrı mekânlarda oturmaktadır, takip ve kontrol altında tutulması uygundur, pasiftir, davranışları çevresini etkilememektedir,” 3. sicil amiri tarafından “eşinin çağdaş giyim ve kuşam içinde olmaması, ailece din adına saplantılarının bulunması nedeniyle takip ve kontrolünün devam etmesi gerekir” şeklinde kanaat belirtildiği,
Ayrıca Sakıncalı/Şüpheli Personel Kanaat Raporu başlıklı belgenin sicil amirleri tarafından Aralık 1997 tarihinde doldurulan kanaat bölümünde 1. sicil amiri görüşü bölümünün boş bırakıldığı, 2. sicil amiri tarafından “görevinde takipçi çalışkan ve başarılıdır, birlik içinde tespit edilmiş propagandaya yönelik faaliyeti yoktur, kendi halinde sessiz biridir, sosyal faaliyetlerden uzaktır, eşi tesettürlüdür, erkeklerle bir arada bulunmaz, aynı kategoride kalması uygundur” şeklinde, 3. sicil amiri tarafından “bağnazlık derecesinde dini konuları saptırır ve yorumlar, tokalaşmak üzere uzatılan kadın elini havada bırakır, piyasada satılan bazı yemeklik yağlar içerisinde domuz yağı katkısı olabilir kaygısı ile yemediği duyumu mevcuttur, sakıncalı- irtica kategorisine yükseltilmesinin uygun olacağı kıymetlendirilmektedir” şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 349-358)
1998 yılı sicil belgesinin kanaatler bölümünde 1. 2. ve 3. sicil amirleri tarafından aynı şekilde “astsubay sicil yönetmeliğinin 53. madde (e) tutum ve davranışları ile irticai görüşü benimsediği anlaşıldığından, Silahlı Kuvvetlerle kalması uygun değildir şeklinde kanaat belirtildiği,
Müştekinin dilekçesi ekinde sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde, 22 Mayıs 1995 ve 20 Ocak 1996 tarihlerinde Tabur Komutanı M. E. S. tarafından takdir belgesi, 22 Ekim 1996 tarihinde 1 nci Bt. Komutanı A. Y. tarafından takdir belgesi, 21 Şubat 1997 tarihinde Tabur Komutanı M. G. tarafından takdir belgesi, 09 Ekim 1997 tarihinde Tabur Komutanı B. Ö. tarafından takdir belgesi, 03 Şubat 1998 tarihinde 1 nci Bt. Komutanı A. Y. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,
Sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1990 yılı 83.5, 1991 yılı 96, 1992 yılı 93.5, 1993 yılı 93, 1994 yılı 90.5, 1995 yılı 65.66, 1996 yılı 92, 1997 yılı 89.33 olduğu anlaşılmıştır. (268. klasör, sayfa 371-426)
Müştekinin 1995 yılı dışında sicil amirleri tarafından verilen önceki yıllar ve son 2 yılda verilen yüksek sicil notları herhangi bir adli ya da disiplin cezasının bulunmaması hususlarına göre, askerlik görevi dışındaki suç teşkil etmeyen din, vicdan ve kanaat hürriyeti kapsamında bulunan özel yaşamı nedeniyle TSK’dan ihraç edildiği anlaşılmıştır.
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “devrim yanlısı islami görüşü benimsediği, eşinin tesettür kıyafetli olduğu, eşi ile birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, kendi görüşündeki şahıslarla temasta olduğu, aile yaşantısının dini vecibelere göre yürüttüğü, evinde misafirlere harem-selamlık uyguladığı, kendisinin kadınlarla eşinin de erkeklerle tokalaşmadığı, bağnazlık derecesinde dini konuları saptırdığı ve yorumladığı, piyasada satılan bazı yemeklik yağlar içerisinde domuz yağı katkısı olabilir kaygısı ile yemediği ve yemenin günah olduğunu söylediği, eşinin ve ailesinin aşırı derecede mutaasıp olduğu, birlik komutanı tarafından yapılan ikaz ve uyarılara rağmen durumlarında olumlu yönde bir değişiklik olmadığı, halen sakıncalı sağ personel kategorisinde bulunduğu,”şeklindeki iddiaların bir bölümünün müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami görüşü benimsediği" iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddia ile ilgili hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (268. klasör, sayfa 413-414)
Dostları ilə paylaş: |