41-Müşteki Yalçın İNANÇ 26/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
16 Haziran 1998 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararıyla irtica sebebiyle ordudan ilişiğinin kesildiğini, orduda kaldığı müddetçe tarafına tebliğ edilen herhangi bir disiplin soruşturması geçirmediğini, fakat 28 Şubat post modern darbesinden dolayı gündemde kalan irtica yayınları ve polemiği nedeniyle inancını yaşayan insanların da ordudan ve diğer kurumlardan ilişikleri kesilerek mağdur edildiklerini, kendisinin de bu 28 Şubat post modern darbesini hazırlayan ve kendisini irticacı olarak niteleyen kişilerden şikâyetçi olduğunu, 22 Mart 2012 tarihine kadar her kurumdan iş talebine red cevabı verildiğini, işe almak isteyen kurumlara da baskı yapıldığını, bu dönemlerde zor durumda kaldıklarını, maddi ve manevi olarak yıpranması nedeniyle şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 56,38-40)
Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen belgeler içerisinde 10 sayfadan ibaret gizli ibareleri bulunan "Tümgeneral TÜRKERİ" ifadesiyle başlayıp "takdir Sayın Genelkurmay Başkanına aittir. Arz ederim." ibareleriyle biten sunum şeklinde toplumda eğitim, Bakanlıklara yapılan atamalar, bankacılık sistemi, devlet kurumlarına yapılan atamalar, islami sermaye denilerek tehlike görülen sermaye grupları ve finans kurumları, dini konular vs. tüm alanlarla ilgili tedbirleri içeren yazı ve devamında Kuvvet Komutanlıklarında isimleri tespit edilmiş içerisinde müşteki J.Astsubay Kd.Çvş. Y. İ.'nin de isminin bulunduğu, listelerden oluşan belgeler bulunduğu, (263. klasör, sayfa 18-37)
"Albay Ş. A." ibareleriyle başlayıp "MRK.J.KRK.K/Manisa" ibareleriyle biten 8 sayfadan ibaret Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığından ilişiklerinin kesilmesi teklif edilen subay ve astsubayların durumlarının görüşülmesi konusundaki takdim ve devamında müştekinin de adının bulunduğu görevlilerin devrim yanlısı islami görüş mensupları, Nakşibendi grubu olarak sınıflandırıldıkları liste bulunduğu, (263. klasör, sayfa 10-17)
Komisyon tutanağı başlıklı Jandarma Genel Komutanı F. B. tarafından 03/06/1998 tarihinde onaylanan belgede, müşteki ile ilgili "tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı," şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (263. klasör, sayfa 8)
Özet bilgi formu başlıklı belgede, müştekinin sicil not ortalamalarının 1994 yılı 88.5, 1995 yılı 91.75, 1996 yılı 77, 1997 yılı 93.5, 1998 yılı 90.5 olduğu, askeri mahkemelerce disiplin mahkemelerince ve disiplin amirlerince verilen cezasının bulunmadığı, 1998 yılı sicil amirleri kanaatler bölümünde 1,2,3. sicil amirlerince aynı şekilde "Astsubay sicil yönetmeliğinin 53. maddesinin (e) fıkrası gereğince Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" şeklinde kanaat belirtildiği,
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, ailesinin hiçbir sosyal faaliyete katılmadığı, eşinin erkeklerle tokalaşmadığı, tutum ve davranışları ile yasa dışı, irticai, görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu, eşinin türbanlı olduğu," şeklindeki iddiaların bir bölümünde, müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı, "yasa dışı irticai görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu" iddiaları ile diğer belgelerde yer alan "yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya katıldığı" iddiaları ile ilgili ise hiç bir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiç bir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 7,41)
42-Müşteki Halit BAĞDATLI 21/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Haziran 1998 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararıyla mesleğinden ihraç edildiğini, iddia edilen hususları kesinlikle kabul etmediğini, kendisinin hiçbir örgütle alakasının olmadığının, hiçbir örgütün propagandasını yapmadığını ne Fethullah GÜLEN grubunun ne de bir başka grubun mensubu olmadığını, hiçbir şeyhi ziyaret etmediğini, hiçbir irticai faaliyetinin olmadığının, 1994-1997 yılları arasında 20 gün oda hapsi ve 2 kez şiddetli tevbih cezası aldığının iddia edildiğini, böyle bir cezayı kesinlikle almadığını, askerlik hizmeti süresince hep Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kaldığını, isnat edilen suçları kesinlikle kabul etmediğini, böyle bir iddianın kesinlikle yalan,iftira olduğunu, suçu olsa askeri disiplin mahkemeleri ve askeri mahkemelerde yargılanması gerektiğini, böyle bir yargılanmanın kesinlikle olmadığını, ihraç edilmesi sebebiyle maddi ve manevi olarak kayıplara uğradığını, soruşturmaya müdahil olmak istediğini, kararın altında imzası bulunan Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 171)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belglerin incelenmesinde; 31 Mart 1997 tarihinde İl J.Komutanı A.Kamil Çil tarafından takdir belgesiyle ödüllendirildiği, 07 Haziran 1994 tarihinde adli tevbih cezası ve 19 Haziran 1987 tarihinde 7 gün oda hapsi cezası, Mayıs 1987 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası, 23.08.1977 tarihinde 10 gün oda hapsi cezası bulunduğu,
03 Temmuz 1997 tarihli İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı Ankara Başlıklı İstihbarat Başkanlığına hitaben yazılmış A. U. imzalı yazı ekinde İl J.Komutanı vekili H. A. T. tarafından "İtikatlarına bağlı bir personel olup sadece ibadetini yapar. Bugüne kadar belirlenen ve bilinen ibadet şekilleri dışında herhangi bir hareketine rastlanılmamıştır. Mesleki bilgisi yeterli olup verilen görevleri başarıyla yerine getirir." şeklinde kanaat belirtildiği,
Müşteki ile ilgili kişiye özel ibareli yazıda "İl Jandarma Komutanlığı lojmanlarında ikamet ettiği, personel ve eşinin mutaassıp bir yapıya sahip olduğu, eşinin tesettüre uygun şekilde (yüzü açık) başörtüsü kullandığı, personelin kendisinin ve eşinin her türlü sosyal etkinliklere katıldığı... bir süre takip edildiği ve illegal bir faaliyetinin tespit edilemediğinin öğrenildiği" şeklinde ifadelere yer verildiği,
Erbaş ve erlerin ifade özeti başlıklı belgede "Gece derslerinde ve sohbet sırasında erbaş ve erlere hitaben "Atatürk devrimleri oldu da ne oldu. Fes gitti şapka geldi, ikisi de aynı şey dediği, eskiden arşın vardı şimdi metre oldu okka vardı kilogram oldu ne değişti,.... Zaman Gazetesi alıp okuduğu, Hatay vilayetinden olan erbaş ve erlere Bestami Hazretlerini ziyaret edip etmediklerini sorduğu, İstanbullu erbaş ve erlere Mahmut hocayı tanıyor musunuz ben onu orada ziyaret edip orada kaldım dediği, içki ve sigaranın haram olduğunu, askeri gazinoları eğlence yeri olarak nitelendirdiği" şeklinde ifadelere yer verildiği,
10 Mayıs 1989 tarihli Bölge Komutanı N. U. imzalı belgede "İstanbul'da Fatih semtinde bulunan ve Mahmut hoca olarak tanınan kişiyi ziyaret ederek bu hocanın misafirhanesinde kaldığı, daha ziyade Nurcu ve Refah Partili taraftarların okuduğu Zaman gazetesini okuduğu, içki, sigara, kıyafet gibi konularda ve okka-kilo, arşın-metre, kaza-ilçe gibi kelime değişiklileri üzerinde derslerde ve evlerde karşılıklı görüşürken zaman zaman beyanlarda bulunduğu,...yakın takip altında tutularak daha iyi tanınabilmesi için toplu birliklere tayininin yapılması uygun değerlendirilmektedir" şeklinde ifadelere yer verildiği,
3 sayfadan ibaret 3 Mart 1989 tarihli elle yazılmış tutanakta benzer şekilde müştekinin özel yaşamı ve ifade özgürlüğü kapsamında kalan tutum ve davranışlarıyla ilgili tutanak olduğu, müşteki hakkında söz konusu iddialarla ilgili bir takım Onbaşı ve Erlerin ifadelerinin alındığı,
Müştekinin eşi Kevser BAĞDATLI'nın Jandarma Genel Komutanlığına hitaben yazmış olduğu 05 Mart 1998 tarihli dilekçede eşiyle bölük Komutanı Astsubay Başçavuş Y. Ç. arasında meydana gelen olaydan dolayı kendisinin de eşi gibi sinirsel hastalığa yakalandığını, eşinin psikolojik tedavi gördüğünü, komutanının sevk yazısını yazmadığını, kendisine de hakaret ve tehditte bulunduğunu, onun emriyle askerleri sabaha kadar her 15 dakikada bir kapı zilini çaldıklarını, kapıyı tekmelediklerini, camları taşladıklarını, bu nedenle kendilerini vilayet harici bir yere edilmesini istediğini belirttiği,
İKK.Şube Müdürü Ş. O. imzalı İstihbarat raporu başlıklı belgede; müşteki hakkında "şüpheli irtica kategorisinde halen takibininin devam ettiği, dini irticai Nakşibendi tarikatı, Nurculuk kolu Fethullah GÜLEN grubu mensubu olduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu, Atatürk İnkılapları aleyhine erbaş ve erlere 'Değişen ne oldu,fes gitti şapka geldi, okka vardı kilogram oldu, ne değişti' gibi propaganda yaptığı, yine irticai yönde erbaş ve erlere propaganda yapıp telkinlerde bulunduğu, İstanbul'daki dini irticai kesimin sözde dergah olarak kullandıkları, yerleri ve sözde şeyhleri ziyaret ettiği tespit edilmiştir. Yüksek Askeri Şura kararı ile Silahlı kuvvetlerden ayrılması uygundur" denildiği,
1998 yılı sicil belgesinde 1.2.ve 3. sicil amirleri tarafından benzer şekilde Astsubay sicil yönetmeliğinin 53(e) maddesi gereğince tutum ve davranışlarıyla yasa dışı, siyasi bölücü irticai görüşleri benimsediğinden, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması mümkün değildir, şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,
Özet bilgi formu başlıklı belgede, müşteki ile ilgili yukarıda belirtilen benzer iddialara yer verildiği, ceza olarak da yukarıda belirtilenlere ek olarak 1989 yılında Kayseri 59. Er Eğtim Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesince asta müessir fiil suçundan 7 gün hapis cezası verildiğinin belirtildiği,
Sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1972 yılı 88.5,1973 yılı 81.5, 1974 yılı 89, 1975 yılı 79.5, 1976 yılı 81, 1977 yılı 58.33, 1978 yılı 63, 1979 yılı 66, 1980 yılı 80, 1981 yılı 80.5,1982 yılı 78.5,1983 yılı 80, 1984 yılı 96.5, 1985 yılı 92.5, 1986 yılı 81.5, 1987 yılı 73.5, 1988 yılı 66, 1989 yılı 62.5, 1990 yılı (açık),1991 yılı 57.5, 1992 yılı 68, 1993 yılı 79, 1994 yılı 82, 1995 yılı 92.5, 1996 yılı 92.5, 1997 yılı 100, 1998 yılı 100 olduğu, tüm yıllar ortalamasının 78.5 olduğu,
Komisyon tutanağı başlıklı Jandarma Genel Komutanı F. Ö. B. tarafından 03.06.1998 tarihinde onaylı belgede "tutum ve davranışlarıyla yasa dışı siyasi yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı" şeklinde ifadelere yer verildiği,
Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen belgeler içerisinde 10 sayfadan ibaret gizli ibareleri bulunan "Tümgeneral TÜRKERİ" ifadesiyle başlayıp "takdir Sayın Genelkurmay Başkanına aittir. Arz ederim." ibareleriyle biten sunum şeklinde toplumda eğitim, Bakanlıklara yapılan atamalar, bankacılık sistemi, devlet kurumlarına yapılan atamalar, islami sermaye denilerek tehlike görülen sermaye grupları ve finans kurumları, dini konular vs. tüm alanlarla ilgili tedbirleri içeren yazı ve devamında Kuvvet Komutanlıklarında isimleri tespit edilmiş içerisinde müşteki J.Astsubay Bçvş. H. B.'nin de isminin bulunduğu, listelerden oluşan belgeler bulunduğu,
Müştekinin TSK'dan ihracıyla ilgili bir takım gazete kupürlerinin bulunduğu,
24 Ocak 1997 tarihinde Denetleme Komutanı Korgeneral Ç. H. tarafından kriminal ve narkotik kollarında özverili çalışmaları nedeniyle kalem takımı ile ödüllendirildiği, 17 Nisan 1998 tarihinde İl Jandarma Komutanı İ. G. tarafından takdir belgesi, 31 Mart 1997 tarihinde İl Jandarma Komutanı A. K. Ç. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (263. klasör, sayfa 57-171)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN nurcu grubu mensubu olduğu, tutum ve davranışlarıyla yasa dışı irticai görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu, Atatürk inkılapları aleyhine erbaş ve erlere 'değişen ne oldu fes gitti şapka geldi, okka vardı kilogram oldu ne değişti' gibi propaganda yaptığı, yine irticai yönde erbaş ve erlere propaganda yapıp telkinlerde bulunduğu, İstanbul'daki dini irticai kesimin sözde dergah olarak kullandıkları yerleri ve sözde şeyhleri ziyaret ettiği, disiplinsizliği nedeniyle 1994-1997 yılları arasında 20 gün oda hapsi ve 2 kez şiddetli tevbih cezası aldığı" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğu açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, hangi tutum ve davranışlarıyla ne şekilde yasa dışı irticai görüşleri benimsediğinin ve suç olan hangi faaliyetlerde bulunduğunun açıklanmadığı, bununla ilgili bilgi ve belge bulunmadığı gibi adli soruşturma da yapılmadığı anlaşılmıştır. (263. klasör, sayfa 57-171)
Müştekinin son 4 yıldaki sicil notlarının yüksekliği, yaklaşık 10 yıl önceki basit nitelikteki disiplin cezalarının ihracına gerekçe yapılması, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek diğer iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır.
43-Müşteki Mehmet DOĞAN 31/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
26 Mayıs 1997 YAŞ kararıyla görevden uzaklaştırıldığını, neden ihraç edildiğini bilmediğini, Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu, ihraç edilmesi sebebiyle maddi manevi kayıplara uğradığını, bu kayıpların karşılanmasını istediğini, açılacak davaya müdahil olmak istediğini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 315)
Müşteki Astsubay Mehmet DOĞAN'ın Genelkurmay Başkanlığından gönderilen şahsi dosyasının incelenmesinde; 2 Ocak 1991 tarihinde 21 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı,
Askerlik görevi dışında kalan, suç teşkil etmeyen toplum içerisindeki özel yaşamı ve ilişkileri ile ilgili takip edilerek 12.01.1990 tarihli POLYGRAPH(Yalan makinesi) test sonuç raporundan da anlaşılacağı üzere müştekinin hukuka aykırı olarak yalan makinesine bağlanarak ifadelerinin alındığı, 15.01.1996 tarihinde 5 gün izinsizlik cezasıyla cezalandırıldığı, 1 Aralık 1995 tarihinde 14 günlük izinsizlik cezasıyla cezalandırıldığı,
İstihbarat Başkanı Y. Ö. tarafından onaylı 9 Mart 1997 tarihli kurum kanaati ve onay belgesi başlıklı belgede, müştekinin Fethullah GÜLEN yanlısı nurcu olduğu belirtilerek buna bağlı yalan makinesi işlemleriyle elde edilen ifadeler ile Atatürk'e hakaret iddiası sonucu 2.Ordu Askeri Mahkemesinden verilmiş beraat kararının gerekçe yapılarak TSK Personel Kanunun 94-b maddesine göre işlem yapılmasının istendiği,
Karargâh etüdü başlıklı İsth.Ks.A.V. A. A. imzalı belgede müşteki ile ilgili Atatürk'ü anma töreninde Atatürk'e hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada mahkemece beraat kararı verildiğinin belirtildiği,
“Albay Ş. A." ibareleriyle başlayıp "7.KOR.K/DİYARBAKIR" ibareleriyle biten 11 sayfadan ibaret Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığından ilişiklerinin kesilmesi teklif edilen subay ve astsubayların durumlarının görüşülmesi konusundaki takdim ve devamında müştekininde adının bulunduğu görevlilerin devrim yanlısı islami görüş mensupları, Nakşibendi grubu, Fethullah GÜLEN nurcu grubu, Nizamı-alem grubu, Yahova şahitleri, nurcu grubu, Türk İslam sentezi, Süleymancı tarikatı, Işıkçı grubu olarak sınıflandırıldıkları liste bulunduğu,
Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen 10 sayfadan ibaret gizli ibareleri bulunan belgede özetle; "Tümgeneral TÜRKERİ" ifadesiyle başlayıp "takdir Sayın Genelkurmay Başkanına aittir. Arz ederim." ibareleriyle biten sunum şeklinde toplumda eğitim, Bakanlıklara yapılan atamalar, bankacılık sistemi, devlet kurumlarına yapılan atamalar, islami sermaye denilerek tehlike görülen sermaye grupları ve finans kurumları, dini konular vs. tüm alanlarla ilgili tedbirleri içeren yazı ve devamında Kuvvet Komutanlıklarında isimleri tespit edilmiş içerisinde müşteki Mot.Astsb.Kd.Üçvş. Mehmet DOĞAN'ın da isminin bulunduğu, listelerden oluşan belgeler bulunduğu,
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “Reşit Erol Grubu Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, eşinin de aynı tarikatın mensubu olduğu, söz konusu tarikatın yapılan toplantılarına katıldığı, ideolojisi doğrultusunda yayınları izlediği, ideolojik görüşü nedeniyle amirlik ve üstlük nüfuzunu kullanmadığı, ideolojileri nedeniyle sosyal faaliyetlere ailece katılmadıkları, T.S.K.nden ideolojik faaliyetleri nedeniyle ilişiği kesilen personel ile örgütsel ilişki içinde olduğu, komutanları tarafından ikaz edilmesine rağmen değişmediği, ailece Atatürk ilkeleri ve Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı oldukları, disiplinsizliği nedeniyle 29/09/1988 tarihinde 4 gün izinsizlik cezası aldığı, disiplinsizliği nedeniyle 06/10/1988 tarihinde 2 gün izinsizlik cezası aldığı," şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğu açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 172-308)
44-Müşteki Mehmet KANMAZ 28/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Ağustos 1997 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararıyla mesleğinden ihraç edildiğini, bu kararın altında imzası olan bütün Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu, kendisine disiplinsizlik nedeniyle ihraç edildiğinin söylendiğini, halbuki kendisinin o yıl en yüksek sicil notunu aldığını ve kademe ilerlemesi kararının geldiğini, buna rağmen bu şekilde uğramış olduğu haksızlığa karşı itiraz ettiğini, ihraç edilmesi nedeniyle maddi ve manevi olarak kayıplara uğradığını, açılan soruşturmaya müdahil olmak istediğini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 338)
Müşteki dilekçesine eklediği Şahsi İhraç Safahatım başlıklı dilekçesinde 1996 yılında şüpheli kategorisine alındığı bilgisini aldığını, 1996 yılı Kasım ayından itibaren sakıncalı kategorisine alındığını, 1997 yılı Nisan ayında sicil aldığını ve kademe ilerlemesi yaptığını, 1997 yılı Haziran ayı ilk haftasında 12 maddelik ayırmaya esas olmak üzere yeniden bir form tanzim yapıldığını ve gönderildiğini, 1997 yılı Temmuz ayı içinde özlük dosyasının 3. Kolordu Komutanlığına gönderildiği bilgisini aldığını, aynı yıl 7 Ağustos tarihinde ihraç yazısının kendisine tebliğ edildiğini, 16/05/2012 tarihli dilekçesinde 01/09/1980 – 01/08/1997 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, Astsb. Kad. Bşçvş. rütbesiyle görevine devam ederken bu tarihe kadar kanunlarda suç veya disiplin suçu olarak tanımlanmış herhangi bir eylem sebebiyle hakkında soruşturma açılmadığını, kanunlarda öngörülmüş bir usulle hakkında hiçbir ceza verilmediğini, mesleki disiplin ve başarı sicilinin yüksek ve yeterli düzeyde olduğu halde TSK'nın kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olacağı değerlendirilerek TSK'dan ihraç edildiğini, 28 Şubat darbesi sanıklarından özellikle İsmail Hakkı KARADAYI, Çevik BİR, Erol ÖZKASNAK ve 1997 yılı Ağustos ayı Askeri Şura Üyelerinin hepsinden şikâyetçi olduğunu, cezalandırılmasını istediğini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 322-326)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1997 yılı sicil belgesinde 1, 2 ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsb. Sicil yönetmeliğinin 53 ncü madde e. fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,(263. klasör, sayfa 316)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “devrim yanlısı islami örgüt mensubu olduğu, ideolojik görüşleri nedeniyle eşi ile birlikte sosyal faaliyetlere ve etkinliklere katılmadığı, amirleri tarafından ideolojik tutum ve davranışları düzeltmesi için yapılan ikazlara rağmen faaliyetlere devam ettiği, kendi görüşünden olan şahıslarla toplantılara katıldığı, görüşleri doğrultusundaki faaliyetlerini görevinden önce tuttuğu, mensubu olduğu örgüte taraftar kazandırma gayreti içerisinde olduğu" şeklindeki iddiaların müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu bunların TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami örgüt mensubu olduğu", iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 330)
45-Müşteki Memiş CEYHAN 02/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Ağustos 1999 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararıyla mesleğinden ihraç edildiğini, bu kararın altında imzası olan bütün Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu, iddia edilen hususları kesinlikle kabul etmediğini, hiçbir örgütle alakasının bulunmadığını, hiçbir örgütün propagandasını yapmadığını, Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı kaldığını, eşinin siyasi simge olarak tesettür kıyafeti giydiği iddia edilmekle birlikte bu iddianın kesinlikle gerçeği yansıtmadığını, 28/11/1998 tarihinde Amasya Orduevinde düzenlenmiş olan eğlenceye eşi ile birlikte katıldığını, eğlence görüntüleri de incelendiğinde eşinin çağdaş giyim tarzının görüleceğini, bunla ilgili fotoğrafların da kendisinde bulunduğunu, ihraç edilmesi sebebiyle maddi, manevi olarak kayıplara uğradığını, soruşturmaya müdahil olmak istediğini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 370)
16/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde, 1996 - 1999 yılları arasında Amasya'da görev yaptığı dönemde Tabur Komutanı Yarbay M. K.'nin makamında hanımının başını açmadığı takdirde ordudan atılacağını söylediğini, kendisinin de orduda milletin vergileriyle askeri okulda okuyup rütbesini takan kıtaya çıkan bir astsubayın başörtüsünden dolayı atılamayacağını buna inanmadığını söylediğini, atılmalarını resmileştirmek için o dönemde orduevlerinde sık sık yapılan sosyal faaliyetler adı altında eğlenceler olduğunu, bunlardan bir tanesinin de 12 Aralık 1997 tarihinde Amasya Orduevi Subay Gazinosundaki eğlence olduğunu, buna katılmadığından dolayı Piyade Astsubay C. G., Piyade Yüzbaşı L. Y., Piyade Yüzbaşı H. K., Piyade Yarbay M. K. tarafından tutanak tutulduğunu, üst yazı ile tarafına verildiğini, üst yazıda yemekli aile toplantısının amacının subay ve astsubay eşlerinin giyimlerini tespit etmek maksadıyla yapıldığının açıkça belirtildiğini, yazıda hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde eğlenceye gelmesinin asli vazifesi olduğunun belirtildiğini,
1999 yılında Amasya'da görev yaptığı esnada bozuk olmadığı ve de çağırmadığı halde eve şofben tamircisi olduğunu söyleyen şahsın geldiğini, kendisinin ve almadığını, bu kişinin evine yollanma amacının sadece kendisinin özel hayatı ile ilgili bilgi edinmek olduğunu,
Atıldıktan 7 ay sonra 28/02/2000 tarihinde Akşehir Askerlik Şubesinden çağırıldığını ve sefer görev emrinin kendisine tebliğ edilerek Mayıs-Haziran döneminde yıldırım 2000 tatbikatına katılmak üzere Lüleburgaz Pamir kışlasına gitmesi gerektiğinin kendisine tebliğ edildiğini, kendisinin de orduda irticacı diye atıldığını, yanlışlık olabileceğini söylediğini, ancak seferberlik memuru Tuğgeneral H. T.'nin seferberlik dairesi başkanı olarak bunu imzaladığını ve bir yanlışlık olmadığını, katılmadığı takdirde kolluk marifetiyle götürüleceğini ve hapis cezası alacağını beyan ettiğini, tatbikata iştirak etmek zorunda kaldığını, Kd. Üçvş rütbesiyle emrine 21 asker verilerek GTT Ks. Komutanı olarak tatbikatı icra ettiğini, silah taşıma ruhsatının ihracı ile beraber geri alınmış ve silah bulundurması suç olmasına rağmen tatbikat boyunca tarafına tabanca istememesine rağmen verildiğini, tatbikat sonunda da teşekkür belgesi verildiğini, bu olayın kendilerini istediklerinde disiplinsiz istediklerinde de disiplindi ve başarılı gösterdiklerinin somut bir örneği olduğunu, TSK'dan ihraç edildikten sonra iş bulmasının engellendiğini, ordudan ihraç edilmiş olmanın bütün zorluklarını çektiğini, en yakınlarının nazarında dahi şüpheli sakıncalı muamelesi gördüğünü, ailece büyük sıkıntılar, maddi ve manevi acılar yaşadıklarını, halen de yaşamaya devam ettiklerini, Başsavcılığımızca yürütülen 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 359-362)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde; 1999 tarihli sicil belgesinde 1. 2.ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsubay Sicil yönetmeliğinin 60 ncı md. (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde kanaat belirtildiği,
Müştekinin 7. Kolordu Diyarbakır Askeri Mahkemesinin 1995/38 sayılı 03/02/1995 tarihli kararı ile asta müessir fiil suçundan verilen 750 bin TL(75 kr) para cezası, 59. Er Eğitim Tümen Komutanlığı Kayseri Askeri Mahkemesinin 1994/200 sayılı 28/04/1994 tarihli kararı ile silahla üste fiili, kavli tehdit şeklinde hürmetsizlik suçundan verilen 3 ay 22 gün hapis cezası bulunduğu,
2000 tarihinde 65 nci Mknz. P. Tug. Komutanı M. K. tarafından teşekkür belgesi, 03 Temmuz 1997 tarihinde Alay Komutanı E. Ö. tarafından takdir belgesi, 1 nci Komd. Tug Komutanı E. E. tarafından takdir ve teşekkür belgesi, 30 Haziran 1995 tarihinde 3 ncü Komd. Tug. Komutanı H. P. G. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,
12 Aralık 1997 tarihinde subay ve astsubayların eşlerinin çağdaş giyimlerini tespit etmek maksadıyla yapılan yemekli aile toplantısına katılmaması nedeniyle hakkında tutanak tutularak uyarı cezası verildiği anlaşılmıştır. (263. klasör, sayfa 339-358)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “devrim yanlısı islami örgüt mensubu olduğu, Atatürk İlke ve İnkılapları ile Cumhuriyetin temel niteliklerine karşı olduğu ve bu fikirlerinden vazgeçmesinin mümkün olmadığı, irticai örgüt mensupları ile sık sık görüştüğü, kışla içinde ve dışında örgütün propagandasını yaptığı, mevcut anayasal düzeni benimsemediği ve şeriat düzeninin gelmesini savunduğu, sosyal faaliyetleri benimsemeyip, ahlak dışı telakki ettiği ve subay- astsubay camiası ile hiç bir ilişki kurmadığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin birlik ve beraberliğin sarsacak faaliyetler içerisinde bulunduğu, halen sakıncalı/sağ personel kategorisinde bulunduğu, bu nedenlerle tutum ve davranışları ile yasa dışı görüşleri benimsemeyip bu faaliyetlerde bulunduğu, şeriat yanlısı yayınları takip ettiği, eşinin tesettürlü olması nedeniyle eşine ait sağlık fişi için başı açık fotoğraf gerektiğinde sağlık fişi çıkarmaktan vazgeçtiği, eşinin siyasi bir simge olarak tesettür kıyafeti giymesi, evinde haremlik selamlık uygulaması ve karşı cins ile tokalaşmaması nedeniyle hiç bir resmi kutlama ve toplantıya katılmadıkları, 1997 ve 1998 yılları sicil kayıtlarında ideolojik görüşü ile ilgili menfi kanaatlerin bulunduğu, silahla üste fiilen taarruz suçundan 59 ncu Er Eğt. Tüm. K.lığı askeri Mahkemesince 28/04/1994 tarihinde 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, asta müessir fiil suçundan 7 nci Kor.K.lığı Askeri Mahkemesince 03/02/1995 tarihinde 5 ay hapis cezası ile cezalandırılarak, cezanın para cezasına çevrildiği, disiplinsiz davranışından dolayı 16/12/1997 tarihinde uyarıldığı görülmüştür" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu bunların TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, 1994 tarihinde verilmiş atılmasını gerektirmeyecek hapis cezası ile 1995 yılında verilip paraya çevrilen cezasının atılmasına dayanak yapıldığı, "devrim yanlısı islami örgüt mensubu olduğu", "örgütün propagandasını yaptığı" İddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda ağır suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 364-363)
Dostları ilə paylaş: |