46-Müşteki Hasan Hüseyin KORU 20/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Genelkurmay Başkanlığı tarafından meslekten atılmasına yönelik gösterilen tüm sebeplerin iftira niteliğinde olduğunu, hayatı boyunca hiçbir tarikat toplantısına katılmadığı halde, katıldığının belirtildiğini, devrim yanlısı bir örgütün varlığını şimdi bile bilmediğini, haksız suçlamalarla ihraç ettiklerini, olay nedeniyle hem madden hem de manen mağdur edildiğini, halbuki atıldığı tarihe kadar birçok takdirname ve benzer başarı belgesi aldığını, hiçbir zaman olumsuz sicil almadığını, meslekte dürüst ve başarılı bir asker iken haksız yere iftira atılması ile sevdiği meslekten uzaklaştırıldığını belirttiği, konu ile ilgili önceden dilekçesine eklemediği takdir ve başarı belgelerini sunduğu, devamla takdirnamelerin 5 tanesinin meslekten atıldığı son bir yılında aldığı belgeler olduğunu, 2 tanesi de atılmasına sebep olan uyduruk belgelerin Kara Kuvvetleri Komutanlığına gittikten sonra almış olduğu takdirnameler olduğunu, şahsi kanaatine göre 28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu adı altında illegal bir örgüt kurularak özellikle dürüst ve vatanperver insanları kurumdan uzaklaştırıp kendi kafa yapılarına uygun bir düzen kurmak istemelerinden kaynaklandığını, yoksa meslekten atılmasına sebep olacak bir neden olmadığını, olay nedeniyle şikâyetçi olduğunu, dava açıldığında katılmak istediğini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 395)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde; 1998 yılı sicil belgesinde 1. 2.ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Subay Sicil yönetmeliğinin 99 ncu madde (e) fıkrası gereğince tutum va davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,
Müştekinin ifadesi sırasında sunmuş olduğu takdir belgelerine bakıldığında, 02/12/1991 tarihinde Tabur Komutanı A. K. tarafından takdir belgesi, 21/01/1993 tarihinde Tabur Komutanı A. K. tarafından takdir belgesi, 06 Ekim 1994 tarihinde Tugay Komutanı Y. E. tarafından takdir belgesi, 23 Kasım 1994, 20 Kasım 1995, 16 Ocak 1996 ve 22 Kasım 1996 tarihlerinde Tabur Komutanı A. H. K. tarafından takdir belgesi, 09 Şubat 1998 ve 11 Nisan 1998 tarihlerinde 28 nci P.A.Komutanı B. B. Ö. tarafından takdir belgesi, 18 Ekim 1998 tarihinde 28 nci P.A.Komutanı H. A. tarafından takdir belgesi, 05 Temmuz 1998 tarihinde 28 nci P.A.Komutanı B. B. Ö. tarafından takdir belgesi, 05 Kasım 1998 tarihinde Kor.K.Yrd. ve İl Güv. Komutanı Y. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (263. klasör, sayfa 371-394 )
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “devrim yanlısı islami görüşü benimsediği, eşinin tesettür kıyafetli olduğu, eşinin tesettür kıyafeti giymesini demokratik bir hak olarak gördüğü, bunu Tümen Komutanına ifade ettiği, eşinin çağdaş kıyafet giyeceği konusunda söz alındığı, ancak bu sözünü henüz yerine getirmediği, ideolojik görüşü sebebiyle eşi ile birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, Atatürkçü düşünce sistemini benimsemediği, kendi ideolojik görüşü doğrultusunda çevresine telkinlerde bulunduğu, kendi ideolojik görüşüne yakın kişilerle görüştüğü, kendi görüşündeki dergi ve kitapları okuduğu, Konya'da görevli iken inanç özgürlüğünü daha rahat kullandığını ifade ettiği, kendi durumunu bildiği, fikir ve düşüncelerinde değişiklik yapmaktansa TSK'dan ayrılmayı göze alacağını beyan ettiği, ikaz ve uyarılara rağmen benimsediği ideolojik görüşünde herhangi bir değişikliğin olmadığı, 1989,1995,1996,1998 sicillerinde ideolojik mahiyette menfi kanaatlerin bulunduğu, halen sakıncalı/sağ personel kategorisinde olduğu, bu nedenle Kanun ve Yönetmelik hükümleri gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu anlaşılmıştır." şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami görüşü benimsediği" iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddia ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 377)
47-Müşteki Ceyrullah ARSLAN 21/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Aralık 1998 yılında Yüksek Askeri Şura kararıyla mesleğinden ihraç edildiğini, bu kararın altında imzası olan bütün Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu, iddia edilen hususları kesinlikle kabul etmediğini, hiçbir örgütle alakası olmadığını, hiçbir örgütün propagandasını yapmadığını, inançlarının gereğini yaşamaya çalıştığını, görev süresi içerisinde hiçbir askeri ceza almadığını, yalnızca inançlarını yaşamak istediğinden dolayı çok sevdiği mesleğinden ihraç edildiğini, ihraç edilmesi nedeniyle maddi ve manevi olarak kayıplara uğradığını, 2011 yılında refarandum neticesinde çıkan 6191 sayılı kanunun ilgili maddeleri uyarınca müracaatının kabul edilerek iddia edilen suçları işlemediğinin anlaşıldığını ve tekrar memuriyet hakkı verilerek Konya Vergi Dairesi Başkanlığında göreve başladığını, 1998-2011 yılları arasında hak kaybının maddi olarak karşılanmasını talep ettiğini, Başsavcılığımızca dava açıldığında davaya müdahil olmak istediğini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 409)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 yılı sicil belgesinde 1. 2.ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “astsubay sicil yönetmeliğinin madde 53 (e) bendine göre tutum ve davranışları ile yasa dışı görüşleri benimsediği anlaşıldığından Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir” şeklinde kanaat belirtildiği,
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “devrim yanlısı islami görüşü benimsediği, eşinin aşırı bir tesettür kıyafeti giydiği, eşi ile birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, eşi ve kendisinin karşı cins ile tokalaşmadığı, evinde misafirlere haremlik selamlık uyguladığı, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı hareket ettiği, irticai içerikli yayınları takip ettiği, dini inançlarından dolayı faize karşı olması sebebiyle nema ödeneği almadığı ve tasarruf teşvik fonundan çıktığı, gümüş yüzük taktığı, irticai fikre sahip kişilerler dost olduğu, fikir ve düşüncelerini başkalarına yayma gayreti içinde olduğu Aralık 1997 YAŞ kararları ile TSK'nden ilişiği kesilen Ord.Tek.Bçvş. Adem ÇAKADAŞ ile görüşmeye devam ettiği, söz konusu personelin ilişiği kesilmeden önce operasyon esnasında kaldıkları koğuşta yoğun dini sohbetler yaptıkları ve aynı düşünceleri paylaştıkları, sicil amirlerince doldurulan sakıncalı/şüpheli personel raporunda 'hakkında kesin işlem yapılması uygundur' kanaatinin bulunduğu" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami görüşü benimsediği" iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 396-407)
48-Müşteki Adem ÇAKADAŞ 20/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Genelkurmay Başkanlığı tarafından meslekten atılmasına yönelik gösterilen tüm sebeplerin iftira niteliğinde olduğunu, hayatı boyunca hiçbir tarikat toplantısına katılmadığını, devrim yanlısı örgütün varlığını şimdi bile bilmediğini, eşinin kimliği olduğu halde kimliğinin olmadığının beyan edildiğini, haksız suçlamalarla ihraç edildiğini, olay nedeniyle hem madden hem manen mağdur edildiğini, halbuki atıldığı tarihe kadar birçok takdirname ve benzeri başarı belgesi aldığını, hiçbir zaman olumsuz sicil almadığını, meslekte dürüst başarılı bir askerken haksız yere sevdiği meslekten uzaklaştırıldığını, düzenledikleri 22/12/1997 tarihli terhis belgesinde Ord.Er. yazdıklarını haksız yere rütbesini düşürdüklerini, bu nedenle de şikâyetçi olduğunu, meslekten atıldığı için sosyal güvenlik kurulu olarak emekli sandığından SSK'ya geçiş yaptığı için yıpranma payından da mahrum bırakıldığını, diğer taraftan kendisine izin vermelerine rağmen izinli bulunduğu süre içerisinde hakkında firar işlemi yapıp haksız yere Askeri Mahkemece firar suçundan mağdur edildiğini, bu yönden de şikâyetçi olduğunu,
Kendisine haksız olarak ceza veren o zamanki Tugay Komutanı Tuğgeneral N. B., Tabur Komutanı E. B. ve Hakkari'de Tank Bölük Komutanı K. Ç. hakkında şikâyetçi olduğunu, kendisinin askeriyeden ihraç edildikten sonra sivil hayatta iken bile hiçbir tarikat ve örgüte üye olmadığını, toplantılarına katılmadığını, araştırıldığında eşinin kimlik kartının olduğunun görüleceğini, 1996 yılında kendisini sakıncalı personel olarak Güneydoğuya gönderdiklerini, Hakkari Yüksekova, Şemdinli, Çukurca, Başkale bölgesindeki tankların bakım ve onarımını gayet başarılı bir şekilde yaptığını, bunun sonucunda kendisine Hakkari 3 ncü Tank Bölük Komutanlığı ve Çukurca Jandarma Asayiş Bölük Komutanlığı tarafından takdir belgesi verildiğini, tankları bakım ve her an göreve hazır tutmasından dolayı üst bölgesini koruma altına aldığı karakollara bölücü terör örgütünün saldırıda bulunamadığını, bunun da kendisinin gayretli vatansever çalışmalarından dolayı olduğunu, bu durumun da başarılı ve Bölük Komutanı ile üstleri tarafından takdir edilen personelken tamamen asılsız ve iftiralarla çok sevdiği görevinden ihraç edildiğini gösterdiğini, sakıncalı bir insan olsa Güneydoğuda stratejik bölgelerde görevlendirilmeyeceğini, bunun da verilen kararın ne derece yanlı, ideolojik ve belli bir kesimin orduda hüküm sürmek istediğini gösterdiğini, kendi düşünce ve kafa yapısında olmayan subay ve astsubayları TSK'dan ihraç ederek maksatlarına ulaşmak istediklerini belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 465-466)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1997 tarihli sicil belgesinde 1. 2.ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “astsubay sicil yönetmeliğinin madde 53 ncü (e) bendine göre tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşıldığından Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,
01 Kasım 1983 tarihinde 2.Tnk.Tabur Komutanı S. S. tarafından takdir belgesi, 04 Ekim 1984 tarihinde 2 nci Tnk.Tabur Komutanı A. G. tarafından takdir belgesi, 14 Mayıs 1987 tarihinde Ds.Kt. Komutanı tarafından takdir belgesi, 29 Haziran 1987 tarihinde Alay Komutanı A. Y. tarafından takdir belgesi, 11 Nisan 1989 tarihinde İ/Ds.Bl. Komutanı İ. C. tarafından takdir belgesi, 19 Şubat 1991 tarihinde 20 nci E.A.Komutanı Fuat BÜYÜKCİVELEK tarafından takdir belgesi, 11 Ekim 1993 tarihinde 1 nci Tnk. Bl. Komutanı Ş. Y. tarafından teşekkür belgesi, 23 Mart 1995 tarihinde Kh.Bl. Komutanı T. K. tarafından takdir belgesi, 10 Ekim 1995 tarihinde Tabur Komutanı vekili O. C. tarafından takdir belgesi, 3 ncü Tnk.Bl. Komutanı S. B. tarafından takdir belgesi, 18 Mayıs 1997 tarihinde 3 ncü Tnk.Bl. Komutanı S. B. tarafından takdir belgesi, 25 Ağustos 1997 tarihinde Jasyş. Komd.Bl. Komutanı U. B. tarafından takdir belgesi, 29 Haziran 1988 tarihinde Tümen Komutanı H. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,
Müştekinin Van 21 nci Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 15/10/1998 tarih ve 1998/585 sayılı kararı ile 17/11/1997 - 09/12/1997 tarihleri arası firar suçundan 5 ay hapis cezası verildiği (müştekinin beyanında, kendisine izin vermelerine rağmen izinli bulunduğu süre içerisinde firar işleminin yapıldığını belirttiği, mahkeme kararındaki savunmasında da eşi doğum yapacağı için 17/11/1997 tarihi itibariyle planlı izninin bulunduğunu, ayrılacağı gün bölük komutanını bulamadığını, eşinin doğum yapması ve planlı izninin bulunması nedeniyle memleketine gittiğini belirttiği, ifadesi sırasında da 09/11/1997 tarihinde kız çocuğunun doğduğuna ilişkin doğum raporunu sunduğu), daha sonra bu cezanın 4616 sayılı yasa kapsamında infazının ertelendiği,
05 Mayıs 1996 tarihli Tugay Komutanı N. B. imzalı yazıda müştekinin 1996 yılı kurban bayramına eşi ile birlikte katılmaması nedeniyle 3 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır. (263. klasör, sayfa 410-442)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “devrim yanlısı islami örgüt mensubu olduğu, sosyal faaliyetlere eşi ile birlikte katılmadıkları, kendi görüşünde olan kişilerle görüştüğü, evine kabul ettiği misafirleri harem-selamlık şeklinde ağırlağı, eşine kimlik kartı çıkartmadığı (eşinin başı açık fotoğrafını vermediği için), tarikat toplantılarına katıldığı, sicil amirleri tarafından 'T.S.K.'ından derhal ilişiği kesilmesi' kanaatinin belirtildiği, halen sakıncalı/sağ personel kategorisinde olduğu" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami örgüt mensubu olduğu" iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda ağır suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 458)
49-Müşteki Mehmet GÜLEN 27/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Aralık 1998 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararıyla mesleğinden ihraç edildiğini, Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu, iddia edilen hususları kabul etmediğini, hiçbir örgütün propagandasını yapmadığını, eşinin kapalı bir bayan olması nedeniyle sosyal toplantı ve faaliyetlere kapalı olduğu için katılmasına izin vermediklerini, kendilerinin toplantılara katılmama gibi bir durumlarının olmadığını, tamamen eşinin kapalı olmasından dolayı toplantılara katılmalarına izin vermediklerini, kendisinin o dönem için Aksiyon Dergisi okuduğunu, Zaman Gazetesine abone olduğunu, her tür yayını okuduğunu, A. A. ve N. Y. ile arkadaş olduklarını, hiçbir irticai faaliyette bulunmadığını, onların da irticai faaliyetlerini görmediğini, daha sonra irticai faaliyette bulunduğu bildirilen ve kendisinin atılma sebebi olarak gösterilen N. Y.'nin askeriyeden ihraç edilmediğini, normal şekilde emekli olduğunu, evini hiçbir zaman cübbeli bir şahsın ziyaret etmediğini, komşularının rahatsız olduğu iddiasının da yalan olduğunu, dini görüşleri sebebiyle kendisi ile aynı görüşte olmadığı amirleri tarafından düzenlenen asla gerçeği yansıtmayan kanaat raporu düzenlendiğini, bu raporun tamamen taraflı ve siyasi olduğunu, bu raporu düzenleyen o dönem amirlerinden şikâyetçi olduğunu, ihraç edilmesi sebebiyle maddi ve manevi kayıplara uğradığını belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 480)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1 Kasım 1991 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası bulunduğuna ilişkin belge olduğu, 1998 tarihli sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “astsubay sicil yönetmeliğinin madde 53 ncü (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılması nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (263. klasör, sayfa 467-468)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu, eşinin tesettür kıyafeti giydiği, eşi ile birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, eşinin erkeklerle tokalaşmadığı, kendi ideolojik görüşüne uygun yayınları okuduğu ve izlediği (Zaman Gazetesi, Aksiyon Dergisi), şüpheli sağ personel kategorisinde bulunan ve irticai görüşe sahip İs.Bçvş. Adem AYGÜL (1983-39) ve Mu.Bçvş. Nurettin YILDIZ ile samimi olarak görüştüğü, evine cübbeli şahısların ziyarete geldiği ve bu durumdan komşularının rahatsız olduğu, sicillerinde ideolojik mahiyette menfi kanaatlerin bulunduğu, sicil amirlerince doldurulan 6 aylık sakıncalı şüpheli personel kanaat raporunda 'T.S.K.nde kalması uygun değildir' kanaatinin bulunduğu" şekilndeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (263. klasör, sayfa 473-474)
50-Müşteki Erol GÜNDÜZ 04/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1997 yılında YAŞ kararı ile TSK'dan ilişiğinin kesildiğini, o tarihte yapılan ve kamuoyunda da post modern darbe olarak bilinen bu darbenin mağdurlarından olduğunu, çünkü sürecin etkisiyle bugün geriye bakıldığında hukuksuz olduğu daha iyi anlaşılan kararlarla mesleğinden olduğunu, bu süreci hazırlayan ve kimler oldukları Başsavcılıkça tespit edilecek sanıklardan eylemlerinden zarar gördüğü için şikâyetçi olduğunu, sanıklar hakkında kamu davası açılmasını istediğini belirttiği,
15/05/2012 tarihli dilekçesinde de, 30/08/1983 ile 05/08/1997 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, P.Kd.Yzb. rütbesiyle göreve devam ederken, GATA'da Stj.Krs.Bl.Komutanı iken 1995 yılında yapılacak Kurmaylık sınavına başvurduğunda sıralı sicil amirlerinin sınav için gerekli nitelik belgesini olumlu doldurup göndermelerine rağmen K.K.K'lığının ismini öğrenemediği Korgeneralin GATA'yı arayıp eşinin başörtülü olmasından dolayı nitelik belgesini geri göndererek değiştirilmesi talimatını verdiğini ve sınava girişinin zulmen engellendiğini, GATA'dan sonra atandığı Elazığ'daki 8. Kolordu Muhafız Bölük Komutanlığı görevini de güzel ve başarılı yaptığına inandığını, bilahire Askeri Cezaevii Müdürlüğü görevini icra ederken 1996 yılında 8. Kolordu Komutanlığı Kurmay Başkanlığına yeni atanan Kurmay Albay Ü. E.'nin BÇG mensubu gibi amir konumundaki bazı subaylarla Kolorduda yaptığı toplantıda görevli askerden odasındaki içinde kendi aile büyüklerinin olduğu büyük aile fotoğrafını istettiğini ve kendilerine hitaben "bu resimde başörtülü kimse görüyor musun işte standart Türk ailesi böyle olmalı" şeklinde ifadelerde bulunduğunu, başörtüsü takmayanlar o...pu mu gibi tuhaf şeyler ifade ettiğini, toplantıdan sonra eşinin başörtülü olmasından dolayı rahatsızlık duyduğundan komutanın kendi odasında askeri terbiye ve saygı kuralları içerisinde duyduğu rahatsızlığı ifade ettikten sonra Ağustos 1997 şurasında ihraç edildiğini,
Kurmay Albay Ü. E.'nin Kolordunun binasının personel girişinin yapıldığı yerdeki panoya basında çıkan 28 Şubat kararlarının gazete küpürlerini astırdığını, yine başörtüsü ile bilgisayar kullanan bir bayan resmi koydurup üzerine de oklar çizerek başörtüsü ile bilgisayarın yan yana olmasının kendince tezat olduğunu gösteren ifadeler yazdığını,
Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Askeri Cezaevi denetimi sonucunda denetimi yapan Hakim Albay tarafından adına yapılan ödül teklifinin Kurmay Albay Ü. E. tarafından malum nedenlerden dolayı dikkate alınmadığını, bu denetimden önce de Kolordu Komutanı Korgeneral T. E.'nin bizzat kendisi Askeri Cezaevine gelerek denetim yaptığını, gördüğü durumdan memnun olduğunu ifade ettiğini,
TSK'dan ihraç edildikten sonra iş bulmasının engellendiğini, ordudan ihraç edilmiş olmanın bütün zorluklarını çektiğini, ailece büyük sıkıntılar maddi ve manevi acılar yaşadığını, 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, açılacak davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (264. klasör, sayfa 2-22)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1997 yılı sicil belgesinde 1. 2.ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “ tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (264. klasör, sayfa 1)
Müştekinin TSK'dan ihracına ilişkin Genelkurmay Başkanlığı Yüksek Askeri Şura Genel Sekreterliği başlıklı 01 Ağustos 1997 tarihli atılan subay ve astsubayların listesinin yer aldığı kararda 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50. Maddesi (c) bendi, 94. Maddesi (b) bendi subay sicil yönetmeliğini 99 ve 100. maddeleri ile, astsubay sicil yönetmeliğinin 53 ve 54. maddelerini gerekçe olarak gösterildiği anlaşılmıştır. (264. klasör, sayfa 7-9)
51-Müşteki Reşat FİDAN 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1978 yılında astsubay olarak mesleğe başladığını, 1998 yılı Aralık ayında YAŞ kararı ile meslekten ihraç edildiğini, ihraç edilmesi için hiçbir gerekçe bulunmadığını, o zaman ordu yönetiminde bulunan bazı kişilerin yapmayı düşündükleri darbeye yönelik karşı koyabilecek insanları tasfiye etmeye çalıştıklarını, bu kararlar doğrultusunda kendisini ordudan attıklarını, kendisinin atılmasına sebep olan kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (264. klasör, sayfa 47)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 yılı sicil belgesinde 1. 2.ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “astsubay sicil yönetmeliğinin madde 53 ncü maddesi (e) fıkrasına uyan tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,
27 Şubat 1985 tarihinde 1/8 oranında maaş kesme cezası ile cezalandırıldığı, 1997 yılında 5 gün oda hapsi cezası bulunduğu anlaşılmıştır. (264. klasör, sayfa 25-27)
Müştekinin şikâyet dilekçesine eklediği belgelerin incelenmesinde, kendi imzası ile sunduğu takdir belgesi fihristi başlıklı belgede 23/03/1987 tarihinde 15. P.Tug. Komutanı Rasim BETİR tarafından takdir belgesi, 23/03/1987 tarihinde 15. P.Tug. Kurmay Başkanı Kur.Bnb. İ. H. tarafından takdir belgesi, 31/03/1990 tarihinde 51. P.Tüm.Kurmay Başkanı Kur.Yb. H. Y. tarafından takdir belgesi, 30/04/1990 tarihinde 51. P.Tüm.Mrk.Ş.Md.Per.Ütğm. M. Ş. tarafından takdir belgesi, 24/04/1991 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. E. Ö. tarafından takdir belgesi, 07/05/1991 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. E. Ö. tarafından takdir belgesi, 13/04/1992 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. F. S. tarafından takdir belgesi, 28/07/1993 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. F. S. tarafından takdir belgesi, 15/04/1994 tarihinde K.K.K.lığı İş Müfettişleri tarafından takdir belgesi, 12/09/1994 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. M. H. Ş. tarafından takdir belgesi, 02/12/1994 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. M. H. Ş. tarafından takdir belgesi, 17/05/1995 tarihindeK.K.Loj.K.Korg. G. tarafından takdir belgesi, 16/11/1995 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. M. H. Ş. tarafından takdir belgesi, 27/12/1996 tarihinde 1009. Ord.Ana Tam.Fb.Md.Ord.Kd.Alb. M. H. Ş. tarafından takdir belgesi, 10/03/1998 tarihinde 1. Komd.Tug.Kur.Bşk.Kur.Alb. N. İ. tarafından takdir belgesi, 10/03/1998 tarihinde 1. Komd.Tug.Per.Ş.Md.Top.Bnb.K. Y. O. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,
Sicil notu ortalamalarının 1979 yılı 78.5, 1980 yılı 68.5, 1981 yılı 69, 1982 yılı 69, 1983 yılı 75, 1984 yılı 78.5, 1985 yılı 61, 1986 yılı 82, 1987 yılı 83.5, 1988 yılı 92, 1989 yılı 90.5, 1990 yılı 100, 1991 yılı 98, 1992 yılı 98, 1993 yılı 99, 1994 yılı 99.5, 1995 yılı 85, 1996 yılı 89, 1997 yılı 81, 1998 yılı 79 olduğu anlaşılmıştır. (264. klasör, sayfa 25-35)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında "Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, eşinin türbanlı olduğu, ideolojik görüşleri nedeniyle eşi ile birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, eşinin başı açık fotoğrafını çektirmemek için eşine yeni tip kimlik kartı çıkarttırmadığı, 1982 yılında Dereli/GİRESUN İlçesi Askerlik Şubesinde görevli iken; Nakşibendi tarikatı mensubu kişilerle grup şeklinde aile toplantıları düzenledikleri, toplu halde namaz kıldıkları, namazı bilinenin dışında dikkati çekecek şekilde kıldıkları, başlarında imam sarığına benzer sarık taktıkları, köylerde gezerek tarikatın propagandasını yaptıkları, sokakta gezerken ve camiye giderken başına takke taktığı, tarikatın simgesi olan renk ve biçimde pardesü giydiği, eşinin kara çarşaf giydiği, günah düşüncesiyle evindeki televizyonu sattığı, günah düşüncesiyle başına resmi üniformanın şapkasını takmayarak, elinde taşıdığı, günah düşüncesiyle masada yemek yemediği, 1985 yılında sakıncalı/sağ personel kategorisine alındığı, 1992 yılında temize çıkartıldığı, 1985,1995,1997 ve 1998 sicillerinde ideolojik mahiyette menfi kanaatlarin bulunduğu, sicil amirlerince doldurulan 6 aylık sakıncalı/sağ personel kategorisinde olduğu” şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (264. klasör, sayfa 40-41)
Dostları ilə paylaş: |