4. Kur’an İlimleri: İ’câzu’l-Kur’an, Muhkem–Müteşabih, Nasih-Mensûh, Esbâb-ı Nüzul
Bilindiği gibi "ulûmu'l-Kur'ân" kavramı, bir izafet terkibidir. Bu terkipte yer alan "ulûm", ilim kelimesinin çoğuludur. Lügatte bilmek ve anlamak manasına gelen ilim ıstılahta, "meseleleri delilleriyle idrak etmek" demektir. İlim lafzının çoğul olarak kullanılmasına bakarak onunla, Kur'ân'a çeşitli açılardan hizmet eden ilimlerin kastedildiğini söylemek mümkündür. Buna göre ulûmu'l-Kur'ân/Kur'ân ilimleri: Kur’an’ın inişi, tertibi, toplanması, yazılması, okunması, tefsiri, icazı, nâsihi, mensûhu ve hakkındaki şüphelerin giderilmesi açısından Kur'ân'la ilgili olan ilimler diye tarif edilebilir.
Konusu
Kur'ân ilimlerinin konusu, inceleme alanına giren meselelerin özelliklerine göre bizatihi yine Kur'ân'm kendisidir. Söz konusu bu ilim dalları Kur'ân'ın hattı, lafız ve manası, üslup ve icazı gibi çeşitli konuları ihtiva etmektedirler. Bu sebepledir ki kültürü ve anlayışı hangi seviyede olursa olsun bu ilimlerle ilgilenmeyenler, Kur'ân'ı gereği gibi anlayamaz ve tefsir edemezler.
Şurası muhakkak ki, Kur'ân'da sözü edilen bu ilimler dışında bazı tabiat ilimleriyle alakalı genel manalı sözler de bulunmaktadır. Ancak bu tarz sözlere bakarak tabiat ilimlerini de Kur'ânî ilimlerden saymak mümkün değildir. Çünkü Kur'ân, hiçbir zaman bu ilimlerin kanunlarını koymak ve onları isbât etmek için inmemiştir. Aynı şekilde meselâ bir Geometri ilmi de, Kur'ân âyetlerini tefsir etmeye ve sırlarını açıklamaya hizmet etsin diye ortaya konmamıştır.
Tabiat ilimlerinin Kur'ân ilimleri arasında sayılmamaları, onların küçümsendiği manasına alınmamalıdır. Aksine Kur'ân, müslümanları bu ilimleri Öğrenmeye, onlar üzerinde derinleşmeye, maharet ve ihtisas sahibi olmaya teşvik eder. Çünkü bu, onun amaçlarına aykırı değildir. Ama Kur'ân'ın bahis konusu ilimleri Öğrenmeye teşvik etmesi, onlarla direkt temasının bulunduğu anlamına gelmez. Böyle olunca elbette ki tabiat ilimleri, Kur'ânî çerçevenin dışında kalmaktadır. Çünkü Kur'ânî ilimler, ihtiva ettikleri konular, hükümler ve müfredatla yalnız
Kur'ân'm anlaşılmasına yardımcı olmaktadırlar. Halbuki aynı şey tabiat ilimleri için söz konusu edilmemektedir.
4. Sayısı
ez-Zerkeşî (v. 794/1391) "el-Burhân fî uîûmi'l-Kur'ân" adlı eserinde söz konusu ilimlerin sayısını 47 olarak zikrederken, ayrıca onların herhangi bir rakamla sınırlandırılmayacağım ve muhtevalarının son noktalarına ulaşılamayacağım da beyân etmektedir. es-Suyûtî (v. 911/1505) ise ez-Zerkeşî'nin çizdiği çerçeveyi biraz daha genişleterek bu ilimlere Astronomi, Geometri, Tıp ve benzeri ilimleri de eklemektedir.
Bu konuda üzerinde durulması gereken bir husus da, Ebû Bekr b. el-A'râbî (v. 543/1148)'nin yaptığı, "Kur'ân'da yer alan her kelimenin zahir, bâtın, had (helal-haram) ve matla' (va'd ve va'îd) olarak dört anlamı vardır" şeklindeki nakildir. İbnu'l-A'râbî'nin bu naklinde söz konusu ilimlerin sayısı için bir de rakam zikredilerek bunun, 77540 olduğu ifade edilmektedir. Yine bu rivayete göre bu rakam, terkiplerin dışındaki kelimelerin sayısını göstermektedir. Buna terkipler ve kelimeler arasındaki münasebetler de eklenirse, o zaman sayılamayacak kadar çok ilim ortaya çıkar ki, bunların adedini de ancak Allah Taâlâ bilir.
ez-Zerkânî, Kur'ân ilimlerinin sayısı hakkında es-Suyûtî ve Ebû Bekr İbnu'l-A'râbî'nin ileri sürdükleri görüşlerin geniş bir te'vile dayandığını, bunlarla tedvîn edilmiş ilimlerin değil, Kur'ân'ın kendilerine delâleti ister açık ister işaret yoluyla, ister yakın ister uzak olsun lafızlarındaki manaların kastedilmiş olabileceğini ifade etmektedir. Kur'ân ilimlerinin anlamı, konusu ve sayısı üzerinde kısaca durduktan sonra biraz da doğuşu ve tedvini ile ilgili bilgi vermeye çalışalım.
Dostları ilə paylaş: |