KIRAAT İLMİNİN YAYILMASI
Kıraat ilminin yazıya yani kitaplara geçmesine kadar bu ilmi , hafız ve kıraat alimleri, kıraat vecihlerini – fasılasız olarak – birbirine nakletmişlerdir.
Dördüncü hicri asırda ,yazının gelişmesiyle bu ilmin ,doğuda ve Endülüs’te hızla geliştiğini ve konu ile ilgili pek çok eserler yazıldığını görmekteyiz.Muhammed b. Abdillah et-Talamneki ( 429/1037)’nin bu ilmi Mağribe ve Endülüs’e götürüldüğü,sonra onu mekki b. Ebi Talib (437/1045),Ebu Amr Osman b.Said ed-Dani ( 444/1052) takip ettikleri nakledilmektedir. Mesela;Müslümanlarca çokça tanınan “et-Teysir” ,”Camiu’l-Beyan” , “el-Mukni” gibi eserler, Dani’nindir.
El-Kasm Muhammed b. Fire eş-Şatıbi ( 590/1193) ,ezberlenmesi ve öğretimi kolay olsun diye “et-teysir” i, manzum olarak ve her imama ve ravisine “ebced” hesabına dayanan birer harfi remz olarak vermek suretiyle “eş-Şatıbiyye” diye bilinen “Hırzü’l-Emani” sini hülasa etmiştir.
Onun bu bu eseri hem talebeleri ve ilim adamları,hem de halk tarafından kabul görerek ,günümüze kadar uygulana gelmiştir.
Türkler arasında kıraat ilmi devamlı okuna gelmiştir.Ancak bu ilim Türkler arasında Yıldırım Bayazıt (805/1402)’ın ,İbnü’l-Cezeri’yi (797/1395) tarihinde Bursa’ya getirmesi ve en mühim eserlerini burada yazmasıyla kıraat ilminin büyük önem kazandığını, burada zikretmeliyiz(8).()
Dostları ilə paylaş: |