T. C. DİYanet iŞleri başkanliği trabzon-akçaabat-darica


B.İRADE AÇISINDAN SÜNNETULLAH



Yüklə 272,62 Kb.
səhifə8/9
tarix04.11.2017
ölçüsü272,62 Kb.
#30444
1   2   3   4   5   6   7   8   9

B.İRADE AÇISINDAN SÜNNETULLAH

Sünnetullah (Allah’ın Yasaları) ile insan iradesi arasındaki bağlantıya da burada değinmeden geçemeyeceğiz. Acaba insanın ve toplumun üzerinde işleyen bu yasalar yürürlüğe girmesi insanın kendi elleriyle yaptıkları yüzünden midir? Yoksa insanın bu olan bitenler üzerinde dahli yok mudur?

Konuyu Kur’an’daki tarih yasalarına taşıdığımızda, en önemli ipucu olarak, bu yasaların Kur’an’daki ifade ediliş biçimleri karşımıza çıkar. Bu tür ifadelerin Kur’an’daki en tipik örneklerinden biri olarak aşağıdaki âyeti zikredebiliriz:

“ Bir millet kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez.”204

Ayet açıkça gösteriyor ki, herhangi bir değişimin meydana gelmesinde insan iradesinin rolü vardır. İnsan iradesini hangi yönde kullanırsa, Allah’ta insanın yöneldiği yöne göre olayları meydana getirir. Çünkü Yüce Allah insanlara verdiği nimeti ya da azabı, üstünlüğü ya da alçaklığı, onurluluğu ya da ezilmişliği, onlar, düşüncelerini, davranışlarını ve pratik hayatlarını değiştirmedikçe değiştirmez. Ne var ki, onlara ilişkin hüküm, onların davranışlarına göre olacaktır. Ve bu hüküm yaşanan değişiklikle aynı zamanda gerçekleşecektir.205İşte insanın bu konumu onun sürekli uyanık olmasını gerekli kılmakta ve ona görevinin boyutunu hatırlatmaktadır:206

“İnsan başıboş bırakılacağını mı zannediyor?...”207

Kur’an’da her kültüre ve onu var edip yükselten topluma “ belli bir sürenin tespit edilmesi” durumu,208 tarihî kaderciliğin aksine toplumların kendi irade ve kararlarıyla işledikleri sebepler yüzünden kendi sonlarını hazırladıklarını belirleyen bir tarih felsefesine işaret etmektedir.209Tarihin akışı, toplum ve insanda var olan sünnetlere göre yine insanların iradeleriyle gerçekleşmektedir. Bu durum “ Allah’ın önceden gelip geçmişlere uyguladığı sünnetlerin”210bir gerçeği olmaktadır. Allah’ın tarihî süreci yönlendiren sünnetlerine göre her türlü değişim, insanların iradesi, tutumu, özelliği ve hareketine dayalı olarak meydana gelmektedir. Allah’ın meşîeti (ilâhî kader); toplumun değişim ve farklılaşmasının ancak toplumun özünün ruhsal ve ahlâkî değişimine bağlı olarak gerçekleşen211bir sünnet, bir yasa şeklinde ifade edilmektedir.212

Kur’an’daki Allah’ın iradesi ve dilemesiyle ilgili âyetlere baktığımız zaman, sanki insanın yazılan bir senaryonun figüranlarıymış gibi algılanıyor olması, Kur’an’ın, Allah’ın her şeye gücünün yettiği şeklindeki ifadeleriyle uyuşmamaktadır. Allah hiçbir zaman kullarının iradesini ipotek altına almaz. Ancak O’nun gücü her şeye yeter:

“ De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allahım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yükseltir, dilediğini alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.”213

Kur’an’ın bu türlü ifadelerine baktığımız zaman; Allah’ın sonsuz güç sahibi olduğu ve dilediği şeyi yapma kudretinde olduğunu anlarız. Bununla beraber Allah kullarına hiçbir zaman zulmetmez ve kaldıramayacağı yükü yüklemez:

“ Onlara biz zulmetmedik; fakat onlar kendilerine zulmettiler…”214

“Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.”215Allah’ın sünnetullahı (kanunu) kulların bizzat özgür iradeleriyle yaptıklarının sebebiyle işler. Buna göre insanları hariçten kuşatan bir zulümden bahsedilemez, çünkü insanların kendi nefislerine yaptıkları zulüm vardır ve bunlar kendilerinden sonraki kuşakların kaderini de belirleyici olmaktadır.216

Kaderciliğin insanları sorumluluklarından kurtarma gibi olumsuz anlamda rahatlatıcılık sağlaması nedeniyle insanlar çoğu kez mevcut olanı “değişmez kader” şeklinde kabullenme eğilimi taşırlar. Bu anlayış sayesinde başlarına gelen kötü durumlar ve felaketlerin sorumluluğunu üzerlerinden kaldıracak bir tür rahatlık ve tatmin hissi duyarlar. Doğal olarak bu tavırla Allah’ın meşîyeti ve iradesindeki hikmet olumsuzlandığı gibi, böyle yapmakla, Allah’ın nefislerinde olanı ve dış dünya olaylarını değiştirmek üzere kendilerine bağışladığı gücü de olumsuzlamış olmaktadırlar.217

Kur’an’daki bazı ifadeler de insanların bir kısmını zorlayıcı bir kader anlayışına götürmüştür:

“…Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur…”218

“… Allah dileseydi O peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık delil geldikten sonra birbirleriyle savaşmazdı…”219

Bu iki ayet gibi benzer ayetlere baktığımız zaman, aslında burada Allah’ın gücüne vurgu yapılmaktadır. Yani Allah dilerse bütün mahlûkatı bir anda bütün hayırlardan (güzelliklerden) mahrum edebilir. Buna gücü sonsuzdur. Ama rahmetinin gereği, O hiçbir zaman kulları için kötülüğü istemez. Onun dilemesi ve bir şeyin olmasını istemesi, ezelde her şeyi bilmesini ifade eden sonsuz ilminin bir yansımasıdır. O sonsuz ilmiyle iyiyi ve kötüyü bildiği için insanların hür iradesiyle oluşan sonuçları takdir etmiştir. Çoğu zamanda birtakım insanların, insanlığı felakete götüren girişimlerine de engel olmuştur. Eğer onun rahmeti gazabından üstün olmasaydı, insanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden, kâinatta düzen bozulur ve insanlar bugünkünden çok daha korkunç felaketlerle, savaşlarla, zulümlerle karşı karşıya olurdu. Ama Allah, hiçbir zaman firavunlara, nemrutlara ve onlar gibi diğer zalimlere ön vermedi. O’nun, dilediğini yapma gücüne mutlak anlamda sahip olarak, her bir işte olması ile, tarih içerisindeki tavrını değiştirmeyeceğini söylemesi bir arada düşünüldüğünde; O’nun kurduğu nizamı bizzat ve kararlılıkla devam ettirmekte olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.220

Netice itibariyle sünnetullah karşısında insanın bir hürriyeti olup olmadığı sorusu, Kur’an’ın insana ilişkin yorumlarından bağımsız ele alınabilecek bir konu değildir. Tarih, insanın hür iradesiyle şekillenen ve işleyen bir süreç olup, sünnetullahın bu sürece hâkim olması, insanın özgür davranışlarıyla tarihe katılmasına bağlı olmaktadır.221İnsan tarihi yasaların işleyişine özgür iradesiyle sebep olur. İnsanın iradesiyle yaptığı her davranış, kendisi hakkında verilecek hükümde etkili olur. Allah ise bu hükümlerin sebep ve sonuçlarını bilen, gerektiğinde buna müdahale eden ama zulmetmeyendir.




Yüklə 272,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin