T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə172/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   168   169   170   171   172   173   174   175   ...   335

Alparslan Arslan gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip gittiğini" beyan

etmiştir.
Semih Tufan Gülaltay 20.03.2008 Tarihinde Alınan İfadesinde; "Esra Feride

Gökçimen'in ifadesinin yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, ifadenin alındığı 11.07.2006

tarihinde kendisinin ulusal birlik partisinin genel başkanlığı görevinden alındığını, ifadede

geçtiği gibi parti binasının Küçükyalı'da değil Şişli'de bulunduğunu, Küçükyalı' da

kendisine ait binanın birinci katında özel ofisinin bulunduğunu,

www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli internet sitesinin kendi adına olan bir site olmadığını,

bu dönemde ulusal birlik platformunun bir internet sitesi kurmak istediğini, binada kiracı

olarak bulunan Kemal Bubliş 'in ortağı olan Esra Feride Gökçimen'in web tasarımcısı

olduğunu ve yardımcı olabileceğini söylediğini, kendisinin bizzat Esra Feride Gökçimen 'e

internet sitesi hazırlaması için yetki vermediğini, ancak Kemal Bubliş'e söylemesini

ilettiğini, daha sonradan öğrendiğine göre Esra Feride Gökçimen 'in binaya gelip giden

kişilerin fotoğraflarını kuruluş yapıyoruz diyerek topladığını, kendisinin ve başkanı olduğu

platform ile hiç bir siyasi birlikteliği olmayan Esra Feride Gökçimen 'in kocası, ortağı

Kemal Bulbiş ve yanlarında çalışan ilgisiz kişilerin isimlerini Ulusal Birlik Komitesi

kurucular kurulu şeklinde internet sitesine yazdığını, yaklaşık 15-20 gün sonra kendisinin

bundan haberi olduğunu ve siteyi tamamen kapatmasını istediğini, bunun üzerine sitenin

kapandığını, bütün bu olayların Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan yaklaşık 3-4 ay

önce olduğunu, Muzaffer Tekin 'in kendi bürosuna ara sıra 5-6 ay gibi uzun aralıklarla çay

içmeye geldiğini, Savaşan Tosunoğlu ve onun arkadaşı olan Mahmut Aydın'ın da ara sıra

yanına geldiklerini, bunun dışında Esra Feride Gökçimen 'in ifadesinde ismi geçen başka

bir Mahmut'un yanına gelip gittiğini bilmediğini, böyle birisinin gelmediğini, Alparslan

Arslan'ı tanımadığını ve yanına gelip gittiğinin kesinlikle yalan olduğunu, Muzaffer

Gökçimen'in ifadesinin de tamamen yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, belirttiği gibi

Ulusal Birlik Komitesinin internet sitesinde komite kurucu üyeleri olarak kendisi ve eşi

Esra Feride Gökçimen'in isimlerini kendisi veya diğer bir arkadaşının koydurmadığını,

aksine olayın yukarda anlattığı şekilde Esra Feride Gökçimen 'in kendisinden habersiz

olarak bu listeyi internet sitesine koyması şeklinde olduğunu, ayrıca Muzaffer

Gökçimen'inEsra Gökçimen'den biraz daha ileri giderek ofisine gelip giden kişiler

arasında Alparslan Arslan'ın da olduğunu söylediğini, eğer Alparslan Arslan'ın internet

sitesinde kurucu üye olarak görünüp ofisine gelip gidiyorsa bunu Esra Feride Gökçimen'

in de söylemesinin gerektiğini, internet sitesinde yer alan Ulusal Birlik Komitesi kurucu

listesinin kendisine okunması üzerine, bu kişilerin hepsinin kendi bürosuna gelip giden

şahıslar olduğunu, hepsi ile siyasi bir birlik içerisinde olamadığını, yine yukarıda anlattığı

şekilde bu listeyi siteye kendisinin veya bizzat talimat verdiği birisinin koymadığını, sitede

liste ile ilgili kişilerin fotoğraflarının da konularak yayınlandığını, listedeki kişilerden Esra

Gökçimen'in fotoğraf istediğini kendisinin sonradan öğrendiğini, listede Muzaffer Tekin' in


1165/2271
fotoğrafının bulunmadığını, diğer tüm üyelerin fotoğrafı olduğu halde onun fotoğrafının

bulunmamasının Muzaffer Tekin ve kendisinin haberinin olmadığını gösterdiğini, yine bu

listede Alparslan Arslan'ın fotoğraflı veya fotoğrafsız hiç bir kaydının bulunmadığını, bu

kişilerin kendisi hakkında yapmış oldukları bu iftiraların komplo olduğunu düşündüğünü,

zaten bu iki kişinin de dolandırıcılıktan sabıkalı ve halen de aynı dolandırıcılık suçundan

arandıklarını, Esra Feride Gökçimen'in akıl hastalığı tedavisi gördüğü yolunda raporların

bulunduğunu bildiğini, bunu da müdafısi aracılığı ile temin edip sunacağını, Esra Feride

Gökçimen'in hakkındaki bu iftirasının nedenini kendi özel çabası ile araştırdığını, şahsın

aynı zamanda Mehmet Fikri Karadağ'ın genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneği

ile ilgili internet sitesinde Erkut Er soy'un yanında çalıştığını tespit ettiğini, zaten Esra'nın

kendisini Kuvayı Milliye'nin bir toplantısına çağırdığını, kendisinin de kabul etmediğini,

Mehmet Fikri Karadağ'ı Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının bir toplantısında Veli Küçük

ile yanyana ve samimi bir şekilde gördüğünü, şu anda anlatamayacağı şekilde o dönemde

lideri bulunduğu partiyi ele geçirme veya kontrol atlına alma çabalarının olduğunu,

kendisinin bunlara fırsat vermediğini, aynı dönemde Veli Küçük'ün kendisinin de tanıdığı

bir kısım siyasetçilere kendisinin bir suç örgütü lideri olduğunu, siyasi kimliğinin olmadığı

şeklinde beyanlarda bulunduğunu duyduğunu, bütün bunlardan lideri olduğu siyasi

hareketin ele geçirilemeyince yanına gönderilen Esra Feride Gökçimen ve kocası Muzaffer

Gökçimen'in iftiraları ile tutuklattır ildiğini düşündüğünü, " beyan etmiştir.
Sanık Semih Tufan GülaltayTn Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair açıklamalara

ilgili bölümde ayrıntısı ile yer verilmiştir. Sanık Semih Tufan GülaltayTn düzenlenmesine

önayak olduğu Azerbaycan ile ilgili açık hava gösterisinde sanıklar Semih Tufan Gülaltay.

Sevgi Erenerol, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz ve Veli Küçük'ün birlikte katıldıkları

dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sanıklar Muzaffer Tekin ve Semih Tufan Gülaltay'ın Küçükyalı'daki ofisinde

toplandıkları, hatta Doğuş FaktoringTn işlerini takip eden Danıştay eylemi nedeniyle

hakkında dava açılan Ayhan Parlak ile orada buluştukları iletişim tespit tutanaklarından

anlaşılmıştır. Şöyle ki;


Mahkemenizin 09.11.2012 tarihli oturumun 50 nolu ara kararı gereği İstanbul 13. Ağır

Ceza Mahkemesi'nin 2004/109 Esas, 2012/40 karar sayılı dosyası kapsamında Ankara'dan

getirtilen Ayhan ParlakTn 2003-2004 yıllarında usulüne uygun hakim kararı ile tespit

edilen iletişim ses kayıtlarının çözümlerinde:


19.12.2003 günü saat 15.35'te Ayhan Parlak ile Muzaffer Tekin arasındaki görüşmede

özetle; Ayhan Parlak'ın "Abicığim hürmetler ederim" dediği, Muzaffer Tekin'in

"Ayhancığım gözlerinden öperim nenlesin" "Bak bir türlü şey yapmadın müsaitsen bir reis

...şeye Ayhan hep seninle tanışmak istiyor ErtuğruTun yeğenibiz şeydeyiz Küçükyalı dayız

Ayhan" dediği. Ayhan Parlak'ın "Şeydesiniz Semih'in ordasınız anladım abi" dediği,
Yine 19.12.2003 tarih, saat: 16:39 daki görüşmede: (Görüşme başlamadan önce X şahıs

Ayhan Parlak*a hitaben: ...bir arayalım mı,) Ayhan Parlak: Yav Semihlerin yeri ya Semih

Tufan ın yeri, X şahıs:...),Muzaffer Tekin: Efendim, Ayhan Parlak: Abiciğim ben geldim

de bu yer nerde tam, Muzaffer Tekin: Nerdesin Ayhan, Ayhan Parlak: Tam şuan da

köprünün altından geçtim Ulusoy a doğru, Muzaffer Tekin: Köprü köprünün altından geç

Ulusoy önünden yukarı doğru devam ediyorsun yola paralel tekrar, Ayhan Parlak: Düz

devam. Muzaffer Tekin: İstanbul istikametine şeyi geçiyorsun o Ayhan Parlak: He E-5
1166/2271
• jl i ,1
paralel devam ediyorum. Muzaffer Tekin: E-5 paralel, Ayhan Parlak: Sola dönüyorum.

Muzaffer Tekin: Sola dönüyorsun. Ayhan Parlak: (Ayhan Parlak Y şahsa hitaben: Ordan

geri dönüyorsun kaptan ), Muzaffer Tekin: Geçiyorsun bak otobüsler duruyor Kafkas

yazıyor ticaret, Ayhan Parlak: Tamam Kafkas Ticaret abi, Muzaffer Tekin: Kafkas onun

kapısından soldan giriyorsun içeri, Ayhan Parlak: Tamam oldu abi, Muzaffer Tekin:

Oldu.Kyhm Parlak: Tamam tamam oldu abi. Muzaffer Tekin: Tamam" şeklindeki

görüşme çözümlerinden sanıkların irtibatlı oldukları ve birlikte toplantı yaptıkları, tanık

beyanları ile örtüştüğü açıkça anlaşılmıştır.


Mehmet Fikri Karadağ ifadesinin Bu Konu İle İlgili Bölümünde Özetle; "Semih Tufan

Gülaltay'ın ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın Birdal'ın tetikçilerini

azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin

olmadığını, Semih Tufan Gülaltay hapisteyken Semih Tufan 'ın kardeşi Emre Gülaltay 'ı

Muzaffer Tekin 'in bürosunda tanıdığını, Emre 'yi Muzaffer 'in yanında 3-4 defa görmüş

olabileceğini, Emre 'nin kendisine abisinin hapishanede yazdığı kitaplardan 5-6 tane

verdiğini, vermiş olduğu kitapları okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini, Emre'yle

görüşmelerinde ağabeyinin durumunu da sorduğunu, çünkü Semih Tufan 'ın yazmış olduğu

kitapların çok hoşuna gitttiğini, Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer Te veya

ayrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş

alışverişlerinin olduğunu, hatta partinin ismini birlikte koyduklarını, partinin genel

başkanı olarak kendisini lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunları hakkında

görüştüklerini, resmi olarak da birkaç defa yanına gittiğini, şahısla Muzaffer Tekin 'in

bürosunda da görüştüğünü,çünkü o zamanlar herhangi bir olumsuz durumunun

olmadığını, Ulusal Birlik Partisinin Kurulması aşamasında birlikte Ankara 'ya giderek bazı

şahıslarla görüştüklerini, görüştükleri şahısların hiçbirisini hatırlamadığını,ancak

şahısların kendisine eski ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını, ilerleyen dönemde

Semih Tufan 'ın ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiği

söylediğini,bu söylemlerde bulunurken bu olayların kendisinden kaynaklandığını ima

etmeye çalıştığını, bunun üzerine kendisine kızdığını ve "bu güne kadar senle görüştüğüme

yazık" diyerek yanından ayrıldığını ve bir daha görüşmediğini, Ertuğrul Yılmaz'ı

Avrupa'da PKK'yla mücadele eden, çatışan, kahraman bir vatan evladı olarak Muzaffer

Tekinin tanıttığını, tahminen 2000 yılında Muzaffer Tekinin kendisine Ertuğrul'un

Türkiye 'ye geldiğini söylediğini ve şahısların kendisini Kolordu bahçesinde ziyaret ettiğini,

şahıslarla oturup sohbet ettiklerini, burada Ertuğrul Yılmaz İn kendisine Avrupa'da

PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsettiğini, hatta Avrupa'da PKK'lıların uyuşturucu

ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttığını, başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer

Tekin le birlikte Ertuğrul Yılmaz İn oğlunun sünnet yemeğine bile gittiğini, daha sonra

Ertuğrul Yılmaz İn yurtdışına çıktığını, Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce

Ertuğrul Yılmaz 1 cep telefonundan aradığını ve Berlin 'de görüşmek istediğini söylediğini

ancak şahıs kendisine Almanya dışında olduğunu söylediğini, başkaca herhangi bir

görüşmelerinin olmadığını, Ertuğrul Yılmaz öldürüldükten sonra Muzaffer Tekin İn

telefonla kendisine Ertuğrul Yılmaz İn Almanya 'da öldürüldüğünü söylediğini, vatansever

bir Türk evladının şehit edildiğini düşündüğünden üzüldüğünü, Ertuğrul Yılmaz 1 PKK 'yla

savaşan bir vatan evladı olarak bildiği için şehit olduğunu düşündüğü için resmi elbiseyle

Kadıköy Söğütlüçeşme 'de cenaze törenine katıldığını, cenaze törenine gittiğinde Muzaffer

Tekin İn de orada olduğunu, hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul Yılmaz İn köyüne

Muzaffer Tekin ve Ertuğrul Yılmaz İn akrabalarıyla birlikte mevlüt merasimine gittiklerini,

oradayken mevlüt merasimine Sedat Peker İn kardeşi Atilla Peker İn de katıldığını

gördüğünü, burada Atilla Peker 'le tanıştığını, " beyan etmiştir.


1167/2271
Süleyman Esen Tanık Olarak Alınan İfadesinde; "Alparslan Arslan 'ın Hakkı Kurtuluş

isimli bir avukatın yanında staj yaptığını, bu şahsın da Sedat Peker'den ötürü gözaltına

alındığını ve ceza aldığını bildiğini, Hakkı Kurtuluş'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa

Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'ın yanındaki çay bahçesinde zaman zaman

gördüğünü, ceza davalarına baktığını bildiğini. " beyan etmiştir.
Gizli Tanık 9, Kayda Alınan İfadesinde Özetle; "Alparslan Arslan'ı tanıdığını. Veli

Küçük ile bizzat görüştüklerini gördüğünü, samimi ilişkiler içerisinde bulunduklarını

bildiğini, Kuddusi Okkır'ın Alpaslan Arslan'm dostu olduğunu, Alpaslan Arslan'ın 2003

yılından itibaren Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'e danışmadan hareket etmediğini, Muzaffer

Tekin 'in azmettirmesi, para vaadi ve bombaları getirmesi ile Cumhuriyet Gazetesine

bombalı saldırıların yapıldığını, Alparslan Arslan 'ın Danıştay Saldırısı öncesinde Veli

Küçük ve Muzaffer Tekin 'den talimat aldığını bildiğini, " beyan etmiştir.
Sanık İbrahim Özcan 04.07.2008 Tarihli İfadesinin Konu İle İlgili Bölümünde Özet

Olarak; "Soruşturma kapsamındaki kişilerden Hüseyin Görüm ile geçmişte cezaevinde

birlikte kaldık. Daha sonra tesadüfen bir cenazede karşılaştık. Bundan sonra

görüşmelerimiz devam etti. O sıralar Hüseyin Görüm serbest ticaret işleri ve taksicilik

yapıyordu. Beni Muzaffer Tekin'in Kadıköydeki bürosuna götürdü. Burada Muzaffer Tekin

ve orada bulunan Mehmet Fikri Karadağ. Mehmet Zekeriya Öztürk ve Nedim isimli

soyismini bilmediğim başka bir asker emeklisiyle tanıştırdı. Bu kişilerin de geleceğini

söyleyerek beni Şile'de yapılacak olan Karacabey'i anma törenine çağırdı. Bu görüşmeden

birkaç gün sonra İstanbul'dan birlikte bir araçla Şile'ye gittik. Bahsettiğim kişilerde oraya

gelmişlerdi. Bu etkinliği hangi derneğin organize ettiğini bilmiyorum, ancak Hüseyin

Görüm bana Vanatsever Küvetler Güçbirliği Hareketine ilişkin broşürler göstermişti.

Hatta bunları da Şile'ye götürdük. Şile'deki etkinlikte bahsettiğim kişilerden başka Oktay

Yıldırım, Kuddusi Okkır ve şu anda ismi aklıma gelmeyen birçok kişi vardı. Oktay Yıldırım

ve Kuddusi Okkır'la da tanıştım. Bu etkinlikte daha önceden Hüseyin Görüm'ün akrabası

olduğundan dolayı tanıdığım Yasin Görüm'de vardı. Asıl isminin Rasim olduğunu

bilmiyorum. Rasim Görüm Adapazarı 'nda kalıyor, İstanbul 'a amcası olan Hüseyin

Görüm'ün yanına gelip gidiyordu. İstanbul'da bir iş yaptığını bilmiyorum. Hüseyin

Görüm'ün kiraladığını söylediği İstanbul Maltepe'deki prefabrik fabrikası vardı. İlk

başlarda aktifti, üretimde yapılıyordu. Hüseyin Görüm burada zaman zaman toplantılar

düzenliyordu. Bunlardan 8-10 tanesine bende katıldım. Toplantılarda günlük konular,

ekonomik mevzularla birlikte o zaman gündemde olan Vatansever Kuvvetler Güçbirliği

hareketi hakkında da konuşuluyordu. Bu hareketin iyi olduğundan, destek olunması

gerektiğinden bahsediliyordu. Bu hareketin dergisi olan Türkeli isimli dergi de orada

bulunuyordu. Toplantıya katılanlar inceliyorlardı. Bu toplantılara hatırladığım kadarıyla

Muzaffer Tekin, Mehmet Fikri Karadağ, Kuddusi Okkır, İsmail Paker, Yasin (Rasim)

Görüm. Raif Görüm, Yusuf Görüm ve şu anda ismini hatırlamadığım birçok kişi

katılıyordu. O dönemde Rasim Görüm Hüseyin Görüm'ün yanına sık gelip gittiğinden bu

toplantılarda da kendisini görüyordum. Bu toplantılarda diğer konuların yanında

Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hakeretinin İstanbul temsilciliğinin açılması

konuşuluyordu. Bu işi de Hüseyin Görüm veya Mehmet Fikri Karadağ'ın üstleneceğinden

bahsediliyordu. Alparslan Arslan'ı Hüseyin Görüm aracılığıyla tanıdım. Hüseyin Görüm

beni Alparslan Arslan'ın Kadıköy 'deki bürosuna götürdü. Kendisinin Alparslan Arslan ile

eskiden beri tanıştığını öğrendim. Alparslan Arslan'ın Hüseyin Görüm'ün avukatlığını

yaptığını, sürekli görüştüğüne daha sonra da şahit oldum. Hüseyin Görüm Alparslan

Arslan'ı bana milliyetçi, vatanperver, iyi bir avukat olarak tanıttı. O zamanlar sözkonusu
1168/2271
olan geçmişteki infazla ilgili hukuki sorunlarıma yardımcı olabileceğini söyledi. Alparslan

Arslan'a vekâletname vermedim ancak birlikte Kadıköy Savcılığına gittik. Burada ismini

hatırlamadığım ancak daha sonra bildirebileceğim bir savcı ile görüştük. Kayıp olan

dosyalarımın bulunması hususunda yardım istedik. Hatta ben bu savcının yardımı ile

mübaşir ile birlikte 4 gün arşivde infaz dosyalarımı aradım. Ancak bir kısmını bulup bir

kısmını bulamadım. Bu nedenle savcı bu duruma dair bir yazı verdi. Bu yazı sayesinde ben

askere gidebildim. Alparslan Arslan ile görüşmelerimiz bundan sonra birkaç kez daha

oldu. Genelde tanıdıklarımın hukuki sorunlarına yardım etmesi için kendilerini Alparslan

Arslan'ın bürosuna götürdüm. Alparslan Arslan'ın Hüseyin Görüm ile görüşmesine karşın

Şile'de yapılan etkinliğe veya Hüseyin Görüm'ün Maltepe'deki toplantılarına katıldığını

hatırlamıyorum. Ancak 3-4 kez Alparslan Arslan'ı Muzeffer Tekin'in Kadıköy'deki

bürosunda gördüm. Muzaffer ile Alparslan'ın Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi

konusunda konuştuklarını duydum. Konulmaların içeriği de bu harekete yardımcı

olunması gerektiği, bu hareketin bir tyayını olan Türkeli dergisinin İstanbul'da

dağıtılmasına yardımcı olunması gibi koimlardı. Muzaffer Tekin'in bürosunda ayrı bir

bölümde bazen gizli toplantılarda yapılıyordu. Bu toplantılara beni almazlardı. Genelde

Muzeffer Tekin. Hüseyin Görüm, Mehmet Fikri Karadağ ve Mehmet Zekeriya Öztürk ayrı

bir yerde konuşurlardı. Ne konuştuklarını bilmiyorum. Alparslan Arslan'ın aynı zamanda

Muzaffer Tekin'in hissedarı olduğu Doğuş Factoring şirketinin de avukatlığını yaptığını

sonradan basından öğrendim. Sorulması üzerine; Muzaffer Tekin ile benim Yasin olarak

tanıdığım Rasim Görüm tanışıyor ve görüşüyorlardı. Zaten 8-10 defa Maltepedeki

toplantılarda bir araya gelmişlerdi. Karşılıklı konuştuklarına da şahit oldum. İstanbulda

Mehmet Fikri Karadağ'ın teklifi ile Kuvayı Milliye Derneğini kurduk. Ben fiilen derneğin

kuruluş aşamasında bulundum ancak resmi olarak kurucu üye değilim. Yasin olarak

bildiğim Rasim Görüm de Kuvayi Milliyenin Kadıköy'deki binasına gelip

g/c/(yoni«. Sorulması üzerine; Rasim Görüm ile Muzaffer Tekin'in birbirlerini tanımadıkları

şeklindeki beyanlar doğru değildir. Kendilerini defalarca bir arada gördüm.

Konuştuklarına şahit oldum. Birlikte fotoğrafları da vardır. " Şeklinde beyanda

bulunmuştur.
Durmuş Ali Özoğlu ve Hatice Bahtiyar Benzer İfadelerinde; "Bir dönem Kuvayı

Milliye Derneğinde faaliyette bulunduklarını, dernekte bulundukları süre içerisinde Yasin

(Rasim) Görüm isimli Hüseyin Görüm 'ün yeğeni olan bir kişiden, İstanbul dışında bir

yerde yaşadığından, derneğe gelip gideceğinden bahsedildiğini duyduklarını, " beyan

etmişlerdir.
Osman Yıldırım Tanık Olarak Alınan İfadesinde; "Kendisinin katılmadığı Danıştay

saldırısı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, adalelin yerini bulması için

gerçekleri anlattığını, son duruşmada Avukat Mehmet Ener'in kendisi ile ilgili tevsi

tahkikat talebinde bulunduğunu zannettiğini, tevsi tahkikat talebinin reddine mahkemece

karar verilmesi üzerine kendisine de soru sorulmayınca bu olayları tanık sıfatıyla

anlattığını, bahsi geçen Ataşehir'deki toplantıda el bombalarını kendisine Muzaffer

Tekin 'in verdiğini, Veli Küçük 'ün o toplantıda olmadığını, ancak kendisinin Veli Küçük 'le

Alparslan Arslan 'ın Üsküdar 'da Katibim Restoran 'ın yanındaki çay bahçesinde

buluştuklarını bildiğini, zaman zaman kendisinin de yanlarında bulunduğunu, " beyan

etmiştir.


Birbirlerinden habersiz olarak ifadeleri alınan, gerek ifadelerinin tarihi gerekse soruşturma

evrakındaki kısıtlama kararına göre birbirlerinin ifadelerini öğrenmeleri mümkün


1169/2271
görülmeyen her iki tanığın, Alparslan Arslan ve Veli Küçük'ün Katibim Restoran'ın

yanındaki çay bahçesinde buluştukları, Avukat Hakkı Kurtuluş'un da söz konusu çay

bahçesine gittiği şeklindeki beyanlarının Alparslan Arslan ile Veli Küçük'ün geçmişe

dayanan bağlantısı bulunduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.


Osman YıldırımTn ifadesinin irdelenen konu hakkındaki geniş özeti bütün bu

açıklamalardan sonra bütünlük içerisinde değerlendirilmesi amacı ile aşağıda tekrar

yazılmıştır: 29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan Arslan ile

buluştuğunu, Alparslan Arslan 'ın kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım.

Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun

üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros 'un önüne gittiğini, kendisini

buradan Alparslan Arslan'ın arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir

semtindeki Migros 'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site

içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan Arslan 'ın bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde

Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan, Oktay Yıldırım ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15

şahsın daha olduğunu, Muzaffer Tekin 'in burada 3 adet el bombası getirterek kendisine

"Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş

bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya

karışmayız. " dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1

tanesini de Alparslan Arslan 'ın alıp çantasına koyduğunu,
Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla

götürüp yerini gösterdiği Tekin İrşi tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İrşi ye

harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İrşi 'ye el bombasını gece atmasını ve

Alparslan Arslan istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci

bombayı Tekin İrşi 'nin yer göstermesi ile İsmail Sağır 'ın attığını, İsmail Sağır 'ın el

bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra Coco

Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan Arslan ile

Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini,

Alparslan Arslan'ın İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Tekin İrşi ile birlikte gündüz vakti

giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,


İstanbul 'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldırı eylemini kendisinin yaptırdığını ve

azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldırısından Mahkemenin kendisine ceza

verdiğini, ayrıca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldırıya da katılmadığı halde

Mahkemenin ceza verdiğini, Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile

bir sorunu olmadığını, Veli Küçük ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet

Gazetesine iki defa saldırı eylemini yaptırdığını. Veli Küçükle eylemler öncesi yapmış

olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan Arslan İn da orada

olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklarını kendisinin

bilmediğini, bombaların kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan, Cumhuriyet

Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli Küçük, Muzaffer Tekin,

Mehmet Zekeriya Öztürk, Mehmet Fikri Karadağ, Kuddusi Okkır ve Oktay Yıldırım'ın

katıldığını, Veli Küçük'ün bombaların teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak

kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemini teklif

ettiğini, kendisinin zaten Veli Küçük. Muzaffer Tekin ve Oktay Yıldırım ile geçmişe

dayanan tanışıklığının olduğunu, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde

kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiği ve Muzaffer Tekin tarafından


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   168   169   170   171   172   173   174   175   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin