etkileyecek şekilde bir bağlantı tespit edilemediği, dolayısı ile hazırlık soruşturması
sonucunun beklenilmesine gerek duyulmadığı, tüm deliller toplanıldığından bir kısım sanık
ve sanık müdafılerince de talep edilen tevsii tahkikat taleplerinin reddedildiği..."
gerekçesi ile 13.02.2008 tarih ve 2006/158-2008/45 sayılı kararla davayı hükme
bağlamıştır.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin Kararının Özeti:
"Sanıkların birlikte hareket etmelerinin, önce Cumhuriyet gazetesine, birkaç gün sonra da
Ankara'ya gelerek Danıştay Hakimlerine saldırı için plan yapmalarının, örgütlü bir yapı
içerisine girdiklerini gösterdiği, bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine
göre türban aleyhine karar veren ya da davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı,
sanık Alparslan Arslan liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı
kurularak ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, sanıklar Osman Yıldırım.
İsmail Sağır, Tekin İrşi ve Erhan Timuroğlu'nun bu örgüte üye olarak katıldıkları.
Sanıkların eylemden önce plan yapıp bir araya geldikleri, eylemlerin türbanla ilgili olduğu,
sanık Alparslan Arslan'ın sanık Osman Yıldırım'dan adam bulmasını istediği, sanık
Osman YıldırımTn da önce sanık Erhan Timuroğlu nu, onun vasıtası ile de sanıklar İsmail
Sağır ve Tekin İrşi'yi bulduğu, eylemler için gerekli silah ve bombanın da sanık Süleyman
Esen ve sanık Aykut Metin Şükre'den sağlandığı, sanıklar arasında dayanışma ve suç
işleme hususunda birliktelik, devamlılık, uygun araç ve gereç, hiyerarşik bir yapılanma
bulunduğu, sanık Alparslan Arslan'ın lider vasfında olduğu, sanık Osman YıldırımTn da
Alparslan Arslan'dan sonra geldiği, bütün bu anlatılanların ortada silahlı bir örgütün
bulunduğunu gösterdiği, bu şekilde oluştuğu kabul edilen silahlı örgütün, amacına uygun
olarak baskı, şiddet ve tehdit metotlarını kullanıp, toplumda değişik şekillerde kullanılan
türban örtüsü ile ilgili karikatür yayınlayan bir basın kuruluşuna ve türbanla ilgili Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlarına göre karar veren yargı mensuplarına karşı silahlı ve
bombalı eylemler yaptığı, bu eylemlerin kişisel bir husumetten kaynaklanmadığı,
sanıkların türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara
bağlamayan kurum ve kişilere yönelik, cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak
cezalandırma amacı taşıdığı, bu amaç doğrultusunda yapılan Danıştay'a saldırı eyleminin
ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak
kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen
uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde olduğu,
Bu değerlendirmelere göre önce Cumhuriyet Gazetesine sanıklar Alparslan Arslan, Osman
Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin İrsimin fikir ve eylem birliği içersinde 3
kez el bombası attıkları, bu el bombalarını sanık Alparslan Arslan'a sanık Süleyman
Esen'in hangi amaçla ve nerede kullanılacağını bilerek temin ettiği. 4 gün sonra bu kez de
sanık Alparslan Arslan'ın sanık Aykut Metin Şükre marifetiyle satın aldığı 2 adet Glock
1113/2271
marka tabanca ve daha önceden bulundurduğu ruhsatsız Browning marka tabancayı da
aracına alarak eylemden haberleri olan sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğulu. İsmail
Sağır olduğu halde Ankara'ya geldikleri ve Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine yönelik
silahlı saldırıda bulundukları, bu saldırı sonucu Danıştay 2. Daire üyesi bir hâkimin
öldürüldüğü, üç Danıştay üyesi ile bir Tetkik Hâkiminin de yaralandığı,
Gerek Cumhuriyet Gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan türban örtüsüyle ilgili her iki
eylemin, özellikle Danıştay'a yapılan saldırının çok ses getirerek toplumda büyük infial
uyandırdığı, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı, sanıklardan Aykut Metin
Şükre'nin sanık Alparslan Arslan'a Glock marka tabancalar temin ettiği halde Alparslan
ArslanTn bunları Danıştay saldırısında kullanıp kullanmayacağı hususunu bildiğinin
şüpheli kaldığı, sanık Ayhan Parlak'm sanık Alparslan ArslanT tanımakla birlikte,
Danıştay ya da Cumhuriyet Gazetesine yapılacak saldırıdan haberdar olduğu ya da bu
eylemlere yardım ettiği yolunda bilgisinin tespit edilemediği, sanık Salih Kurter'in de
sanıklar Alparslan Arslan ve Süleyman Esen'i önceden tanıdığı, evindeki dini sohbetlere
bu iki sanığın da katıldığı anlaşılmakla birlikte Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay'a yapılan
saldırılarla ilgili katkısının olmadığı.
Yargılama aşamasında İstanbul (CMK 250.Maddesi ile Yetkili) Cumhuriyet
Başsavcılığınca 2007/1536 sayısı ile yürütülen soruşturma kapsamında sanıklar ile ilgili
suçlamalara ilişkin iddianame ve bir kısım evrak suretlerinin istenildiği. Mahkeme
tarafından da ilgili savcılıktan adı geçen soruşturma ile ilgili bilgi istenildiği, yapılan
inceleme ve değerlendirmeler sonucu sanıklar ve sanıklara isnat edilen eylemler ile
yürütülen soruşturma arasında suç vasfını, sanıkların hukuki durumunu ve sübutu
etkileyecek şekilde bir bağlantı tespit edilemediği, dolayısı ile hazırlık soruşturması
sonucunun beklenilmesine gerek duyulmadığı, tüm deliller toplanıldığından bir kısım sanık
ve sanık müdafilerince de talep edilen tevsii tahkikat taleplerinin reddedildiği gerekçesi ile;
Alparslan ArslanTn TCK 309/1 uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, TCK 82/a,g
uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, TCK 82/a,g,35 uyarınca 15 yıl hapis ( 4 kez), TCK
174/1,2 uyarınca 4 yıl 9 ay hapis, TCK 170/1 ,c uyarınca 1 yıl hapis, TCK 151/1 uyarınca
1 yıl hapis, 6136 sayılı kanunun 13/1 uyarınca 2 yıl hapis ve 450 YTL adli para cezası,
Süleyman Esen'in TCK 314/2,62 3713 S.K. 5 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis, TCK 174/1-2,62
uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis. Osman YıldırımTn TCK 309/1.62 uyarınca müebbet
hapis. TCK 174/1-2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l,c,62 uyarınca 10 ay
hapis, TCK 82/a-g,39,62 uyarınca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39.62 uyarınca 6 yıl 3
ay hapis ( 4 kez) , TCK 151/1,62 uyarınca 10 ay hapis, Erhan Timuroğlu'nun TCK
309/1,62 uyarınca müebbet hapis. TCK 174/1-2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK
170/1 -c,62 uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a.g,39,62 uyarınca 14 yıl 2 ay hapis, TCK
82/a,g,35,39,62 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez), İsmail Sağır'ın, TCK 309/1,62 uyarınca
müebbet hapis, TCK 174/1-2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/1-C.62
uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyarınca 14 yıl 2 ay hapis. TCK 82/a,g,35,39,62
uyarınca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez). Tekin İrsimin TCK 314/2,62, 3713 S.K. 5 uyarınca 6 yıl
3 ay hapis, TCK 174/1-2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası ile
cezalandırılmalarına, Aykut Metin Şükre, Ayhan Parlak ve Salih Kurter'in ise beraatlerine
karar verilmiştir."
Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.12.2008
tarihli, 2008/14884 Esas, 2008/13317 Karar sayılı ilamı ile "sanıkların mensubu
bulundukları iddia edilen örgütün niteliği, atılı suçların vasfının belirlenmesi ve delillerin
1114/2271
¦
birlikte değerlendirilmesi yönünden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan dava ile
bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında
öncelikle davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiş"
gerekçesiyle bozulmuştur. Sanık Ayhan Parlak aleyhine savcılık temyiz talebi
olmadığından 11 .Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat hükmü kesinleşmiştir.
Yargıtay'ın bozma ilamı üzerine dosyaya bakan Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi.
18.05.2009 tarihli, 2009/5 Esas, 2009/164 sayılı kararı ile dosyanın Mahkemenizin
2008/209 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir.
SAVUNMALAR:
1) İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSÂVCILIĞI'NIN 2007/1536 SAYILI
SORUŞTURMASI KAPSAMINDA ALINAN İFADELER:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Efgenekon Terör Örgütü hakkında yürütülen
soruşturma kapsamında bilgilerine başvurulmak amacı ile Cumhuriyet Gazetesi ve
Danıştay Saldırıları eylemlerinin failleri olarak yargılanan ve 13.02.2008'de haklarında
mahkûmiyet kararı verilen ancak verilen hüküm henüz kesinleşmeyen sanıklar Alparslan
Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu. İsmail Sağır. Tekin İrşi ve Süleyman Esen'in
hükmen tutuklu bulundukları Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevinde tanık sıfatı ile beyanları
tespit edilmiştir.
Alparslan Arslan 13.03.2008 Tarihli İfadesinde Özetle; 1998 yılında Marmara
Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu, aynı yıl içerisinde yakınlarını ziyaret
amacı ile karayolu ile Avusturya 'ya gittiğini, bir aya yakın burada kaldıktan sonra ailesi
ile birlikte hava yolu ile Türkiye 'ye döndüğünü, Avukatlık stajını 1999 yılında Avukat
Hakkı Kurtuluş ve Ali Şenoğlu'nun yanında İstanbul Şişli ilçesindeki bürolarında
tamamladığını, askerliğini kısa dönem olarak Ankara Etimesgut'ta yaptığını, 2000 yılında
Burhan Gür isimli üniversiteden arkadaşıyla Kadıköy'de avukatlık bürosu açtıklarını, 6 yıl
serbest avukatlık yaptığını, muhafazakar bir insan olarak milli ve manevi değerlere bağlı,
arkadaşlarının da genelde ülkücü ve müslüman olarak bilinen camiadan olduğunu,
kendisini basından tanıdığını söyleyen Avukat Abdurrahman Sarıoğlu'nun yardım amaçlı
olarak cezaevinde kendisine para yatırdığını, Veli Küçük 'ü basından tanıdığını, Muzaffer
Tekin 'i emin olmamakla birlikte Ayhan Parlak aracılığı ile tanıdığını, Muzaffer Tekin 'in
ofisine 4-5 defa gittiğini, buraya genelde emekli askerler ve arkadaşlarının geldiğini,
Muzaffer Tekin ile aralarında iş ilişkisi olmadığını, Mehmet Fikri Karadağ 'ı birkaç sefer
Muzaffer Tekin 'in ofisinde gördüğünü, Kemal Kerinçsiz 'i basından tanıdığını, bu kişinin
başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliğinin üyesi olmadığını, Teoman Ekşioğlu'nun
İstanbul'daki ev arkadaşı olduğunu, Süleyman Esen'i üniversiteden 1994yılından itibaren
tanıdığını, üniversiteden sonra da zaman zaman görüştüklerini, Salih Kurter 'i Süleyman
Esen aracılığı ile tanıdığını, alim bir zat olarak bildiğini, sevdiği ve hürmet ettiği bir insan
olduğunu, bu konu ile ilgili başka bir şey söylemek istemediğini, Mehmet Zekeriya
Öztürk 'ü basından tanıdığını, Taner Ünal 'ı tanımadığını, Hüseyin Görüm 'ü tanıdığını,
ülkücülük davasından dolayı cezaevinde yattığını bildiğini, Babası İdris Arslan 'ın,
Danıştay Saldırısından sonra vermiş olduğu ilk ifadesinde belirttiği gibi, kendisinin Veli
Küçük 'le tanışmadığını, Teoman Ekşioğlu 'nun ifadesinin aksine Muzaffer Tekin ve Veli
Küçükle gezmediğini, bu kişinin babası İdris Arslan'a da kendisinin adı geçen kişiler ile
ilişkisi konusunda bir beyanda bulunup bulunmadığını bilmediğini, Osman Yıldırım'ın
1115/2271
ifadesinin aksine, Cumhuriyet Gazetesi Saldır darından dolayı 500.000 Dolar para
alınacağıyla ilgili bir şey söylemediğini, yine bu kişinin ifadesinin aksine, bazı icralık
işlerin tahsilatına birlikte gitmediklerini, Veli Küçük 'ün basında yer alan "Ben Muzaffer
Tekin 'in adını Süleyman olarak biliyordum" şeklindeki açıklamasından haberdar
olmadığını, bu açıklamanın kendisine bir mesaj olarak gönderildiği, kendisinin de bu
açıklamadan sonra Süleyman Esen 'in adını verdiği değerlendirmesinin doğru olmadığını,
basında da yer alan Veli Küçük ile kendisi olduğu iddia edilen bir şahsın aynı karedeki
fotoğrafını gördüğünü, Havaalanında çekilmiş bu fotoğraftaki kişinin hafif derecede
kendisine benzeyen başka bir şahıs olduğunu, Ankara'da Tarkan isimli bir arkadaşının
bulunduğunu. Danıştay Saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması olayları
hakkında açıklamada bulunmak istemediğini, belirtmiştir.
Osman Yıldırım 12.03.2008 Tarihli İfadesinde Özetle;Veli Küçük'ü 1993 yılından
itibaren tanıdığını, kendisini İbrahim Genç 'in Sirkeci ve Mecidiyeköy semtindeki
yazıhanelerine gidip gelirken gördüğünü, Veli Küçük ile Alparslan Arslan'ın Üsküdar
ilçesinde bulunan Katibim Restoran 'ın yanındaki çay bahçesinde buluştuklarını bildiğini,
zaman zaman kendisinin de yanlarında bulunduğunu, Alparslan Arslan 'ın 2003 veya 2004
yılında kendisinin bilmediği bir ülkeye gitmek için yurt dışına çıktığını bildiğini, 2002 yılı
Aralık ayının başında İbrahim Genç 'in Osmanbey semtinde bulunan Sadıklar Pasajındaki
veya Piç lakaplı Hüseyin isimli şahıstan kiralamış olduğu aynı cadde üzerindeki
yazıhanelerinden birinde Veli Küçük, İbrahim Genç, Esen Türkyılmaz, Muzaffer Tekin ve
Osman Gürbüz 'ün olduğu toplantıda Osman Gürbüz 'ün kendisine Necip Hablemitoğlu 'nu
öldürüp öldüremeyeceğini sorduğunu ve orada bulunanların bunun karşılığı olarak
kendisine bir milyon dolar teklif ettiklerini, Necip Hablemitoğlu nu tanımadığını, kim
olduğunu sorması üzerine kendisine şahsın yazar olduğu ve öldürülmesi gerektiğininin
söylendiğini, kendisinin bu teklifi kabul etmediğini, bunun üzerine Veli Küçük'ün Osman
Gürbüz'e dönerek "Osman bu iş gene sana düştü." dediğini, daha sonraki dönemde
kendisinin basından Necip Hablemitoğlu 'nun öldürüldüğünü duyduğunu, bu olaydan
yaklaşık 6 veya 7 ay sonra Osman Gürbüz 'ün kendisine "Hablemitoğlu 'nun parasını
masalarda bitirdik. " dediğini, bu esnada yanlarında Bahçelievler 'de gayri meşru işlerle
uğraşan Esen Türkyılmaz'ın da olduğunu, bu konuşmadan sonra Osman Gürbüz'ün
Hablemitoğlu 'nun öldürülmesi olayına karıştığını ve aldığı parayı da kumarda bitirdiğini
anladığını,
29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan Arslan ile buluştuğunu.
Alparslan Arslan'ın kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Alaşehir'de
Migros 'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün
sonra akşam vakti Alaşehir semtindeki Migros 'un önüne gittiğini, kendisini buradan
Alparslan Arslan'ın arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Alaşehir semtindeki
Migros 'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içerisindeki
villaya gittiklerini, Alparslan Arslan'ın bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer
Tekin, Alparslan Arslan, Oktay Yıldırım ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın
daha olduğunu, Muzaffer Tekin 'in burada 3 adet el bombasını yanında koruması gibi
duran bir kişiye yan odadan getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak
Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para
vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız. " dediğini, kendisinin 2
adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir ianesini de Alparslan Arslan'ın alıp
çantasına koyduğunu,
1116 /2271
Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla
götürüp yerini gösterdiği Tekin İrşi tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İrşi ye
harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İrşi 'ye el bombasını gece atmasını ve
Alparslan Arslan istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci
bombayı Tekin İrşi'nin yer göstermesi ile İsmail Sağır'ın attığını, İsmail Sağır'ın el
bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra Coco
Bar 'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan Arslan ile
Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini,
Alparslan Arslan 'ın İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Tekin İrşi ile birlikte gündüz vakti
giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,
Kendisinin Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konu hakkında bilgisi de olmadığını,
sadece Alparslan Arslan'ın olay hakkında üstü kapalı olarak bir şeyler anlattığını,
kendisine Cumhuriyet Gazetesi saldırıları karşılığı vaat edilen beş yüz bin dolar paranın
Ankara 'da verileceğini düşündüğünden Ankara 'ya geldiğini, ancak vaat edilen parayı da
alamadığını,
Alparslan Arslan 'ın kimyasal bir madde almış olabileceğini düşündüğünü, çünkü
Cumhuriyet Gazetesine ilk el bombasının atıldığı 04.05.2006 tarihinden 16.05.2006 tarihi
gecesine kadar hiçbir şey yiyip içmediğini bildiğini,
Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az bir
ceza alacağını bildiğini. Muzaffer Tekin tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el
bombaları atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda
el bombalarının Muzaffer Tekin 'in, Oktay Yıldırım 'ın da bulunduğu ortamda Ataşehir
semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini,
Kendisinin, katılmadığı Danıştay saldırısı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını,
son duruşmada Avukat Mehmet Ener'in kendisi ile ilgili tevsii tahkikat talebinde
bulunduğunu, tevsii tahkikat talebinin reddine karar verilmesi, kendisine de soru
sorulmaması nedeni ile gerçekleri anlatamadığını, adaletin yerini bulması için şimdi
gerçekleri anlattığını, beyan etmiştir.
Diğer kişilerin ifadelerinin alınması işlemleri devam etmekte iken Osman YıldırımTn
Cezaevi İdaresine İbrahim Genç isimli şahsa gönderilmek için verdiği mektuptan haber
alınması ve içeriğinin incelenmesi üzerine, bu konuda tekrar ifadesinin alınması ihtiyacı
duyulmuştur.
Osman Yıldırım 13.03.2008 Tarihli Ek İfadesinde Özetle; Mektubu İbrahim Genc'e
mesaj vermek ve kendisine kurulan komplonun neresinde olduğunu anlamak için yazdığını,
İbrahim Genc'i 1993 yılından beri tanıdığını, o dönemlerde tefecilik yaptığını, tefecilik
işinde Azeri uyruklu Ziya Ayçan ile ortak olduğunu, İbrahim Genc'in tefecilikten
kaynaklanan alacaklarını etrafındaki kişilere tahsil ettirdiğini, İbrahim Genc'in o dönem
yanında Abdullah Sülük, Sedat Peker, Erdal Kara. Kenyalı Soner, Abdullah Çatlı, Aykut
Sezer, Osman Gürbüz, Esen Türkyılmaz, Ahmet, Süleyman, Serhat, Bahri isimli şahıslar,
birçok itirafçı ve hatırlayamadığı nice isimlerin olduğunu, İbrahim Genç ve Ziya Ayçan 'ın
bu kişilere çok sayıda çek senet tahsilatı yaptırdığını, bu tahsilatlar sırasında çok sayıda
insanın silahla yaralandığını ve öldürüldüğünü, Yine o yıllarda İbrahim Genç ve Ziya
Ayçan 'ın ortak oldukları Mecidiyeköy 'deki Genç Factoring şirketine gidip geldiğinde, Veli
Küçük 'ü ve Muzaffer Tekin 'i de şirkette gördüğünü, bu şahısların şirkete zaman zaman
gidip geldiklerini, İbrahim Genç ve Ziya Ayçan la sıkı dostlukları olduğunu, İbrahim
Genc'in bazı tahsilatlarını kendisine yaptırdığını, 1996 yılında Antalya ilinde yaşayan, eski
karateci Musa Erguntay veya Ertugay ı öldürmesini istediğini, olayı gerçekleştirmek için
şahsı ararken Ortaköy'de arkadaşı Reşit Murat oğlu nun galerisinde bulduğunu, Musa'nın
yanında Ora! Çelik'in olduğunu, arkadaşının işyeri olduğu için eylemi yapmadığını, daha
sonra Musa'nın İbrahim Genç'ten af dilemesi üzerine İbrahim Genc'in isteğiyle eylemi
gerçekleştirmediğini, 2004 yılında kredi ile almış olduğu Opel marka aracını İbrahim
Genc'e kiraya verdiğini, ancak İbrahim Genc'in aracın taksitlerini ödememesi yüzünden
aralarında husumet başladığını. Esen Türkyılmaz isimli şahsın kendilerini barıştırmaya
çalıştığını, İbrahim Genc'in Esen Türkyılmaz 'a "Osman geçmişte beni çözememiş. Onu
öldürtmeyeceğim. Onu müebbetin altına sokacam. Yaşayarak benim kim olduğumu çözecek
ve görecek. " dediğini Esen'den duyduğunu, bu sözlerine aldırış etmediğini ancak Danıştay
olayından dolayı müebbet hapis cezası aldığını,
Danıştay saldırısının Ergenekon yapılanması tarafından gerçekleştirildiğini, ayrıca
Danıştay olayından bir süre önce yanına Jitemci İsmail isminde bir yüzbaşı geldiğini, bu
yüzbaşının kendisine dokunulmazlık verileceğini, karşılığında da hizmet etmesini istediğini,
bu teklifi kabul etmediğini, bu olayın hemen sonrasında Alparslan Arslan'ın kendisinin
işyerine gelip gitmeye başladığını, Alparslan Arslan'ın bir şekilde yanına gönderilip,
onunla Ankara'ya gitmesinin sağlandığını ve böyle bir komploya kurban gittiğini
düşündüğünü.
Tutuklandıktan sonraki süreçte İbrahim Genç 'in sözlerinden Danıştay olayına dahil
edilmesinde Ergenekon yapılanması içersinde olduğunu bildiği İbrahim Genç 'in rolü
olacağını düşündüğünü, bu nedenle bu mektubu kendisine göndererek bir mesaj vermek
istediğini, İbrahim Genç 'in yanında bulunduğu dönemlerde sohbet ortamlarında İbrahim
Genc'in isimlendirdiği bir takım şahısları, mektuba çizdiği şekil üzerine kendisinin
geliştirdiği şifreli yazılar ile yazdığını, bunların Ergenekon yapılanmasının eylem yapmayı
planladıkları şahıslar olduğunu, bu şeklin üzerindeki sakallı ve şapkalı insan şeklinin ise
onların kullandığı tetikçiyi temsil ettiğini, bu insan resminin sağ tarafındaki arapça yazıda
"Ya Allah", sol tarafında da "Allahu Ekber" yazdığını, bu cümlelerin de tetikçilere
kullandırdıkları sloganlar olduğunu, kelepçe resmiyle de tetikçinin yakalanacağını
anlattığını, bu isimlerden herhangi birisine düzenlenecek olan eylem veya suikastın islami
kesim üzerinde kalacağını ve yönetimde bulunan hükümetin uzaklaştırılması için
kullanılacak bir malzeme olacağını, bütün bunları çözdüğünü bilmelerini istediği için bu
şekilde mektup gönderdiğini, beyan etmiştir.
Osman Yıldırım söz konusu mektubun Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmesi üzerine
01.04.2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde özetle;
Mektubu ve karikatürleri kendisinin kasıtlı olarak cezaevi idaresine verdiğini, çünkü
cezaevi idaresinin şifreli resim ve karikatürleri görünce savcıya ulaştıracağını bildiğini,
savcıya kendisinin adil yargılanmadığını, Ankara 'daki mahkemelerin ve savcıların adil
olmadığını anlatacağını. Mahkemenin kendisinin suç ortaklarını koruyup kendisinden
hesap sorma yoluna gittiğini, rejim karşıtı olmadığını, mahkemenin kendisini rejim karşıtı
gösterip ceza verdiğini, asıl suç ortaklarına ceza vermediğini, bu sebeple mahkemenin adil
olduğuna inanmadığını, İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldırı eylemini
kendisinin yaptırdığını ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldırısından
1118/2271
Mahkemenin kendisine ceza verdiğini, ayrıca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü
saldırıya da katılmadığı halde Mahkemenin ceza verdiğini, Kendisinin mafya, çete işleri ile
uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli Küçük 'ten aldığı iş gereği çıkar
amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldırı eylemini yaptırdığını, Veli Küçük 'le
eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını,
Alparslan Arslan 'ın da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra
ne konuştuklarını kendisinin bilmediğini, Söz konusu mektubu İbrahim Genç isimli
işadamına gönderdiğini, mektuptaki karikatür ve şifreli yazılardaki kişilerin Susurluk'un
uzantısı olan Ergenekon 'un hedefindeki kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere karşı bir
eylemi olacak olsa cezaevi idaresine bunu açıkça vermeyip gizli olarak göndereceğini,
amacının bu karikatür ve resimlerde anlattığı kişilerin Ergenekon örgütü tarafından
Dostları ilə paylaş: |