Tafa İzzet Efendi'den hat dersleri almış



Yüklə 1,2 Mb.
səhifə12/28
tarix11.01.2019
ölçüsü1,2 Mb.
#94736
növüYazı
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   28

Eserleri. 1. Edebü'l-lfâdî*. Hanefî mez­hebinde muhakeme usulüne dair günü­müze ulaştığı bilinen ilk eserdir. Hakkın­da ondan fazla şerh yazılmış olup [Keş-

fü'z-zunûn, I, 46-47; Sezgin, 1, 437-438) bunlardan özellikle Cessâs (nşr. Ferhat Ziyâde, Kahire 1979; nşr. Es'ad Trabzûnî el-Hüseynî, Kahire 1400/1980) ve Sad-rüşşehîd'in (nşr. Muhyî Hilâl es-Serhân, I-1V. Bağdat 1397-1398/1977-1978; nşr. Ebü'1-Vefâ el-Efgânî ve Ebû Bekir Mu-hammed el-Hâşimî, Beyrut 1414/1994) şerhleri önemlidir. Abdülvehhab Öztürk Hassâf ve bu eseri üzerinde bir doktora çalışması yapmıştır (bk. bibi). 2. Ahkû-mü'1-valff {Ahkâmü'l-eulfâf) (Kahire 1322). Çağdaşı Hilâl er-Re'y'in aynı adı ta­şıyan eseriyle birlikte sahasının klasik-

HASSÂF


leşmiş kitapları arasında yer alır. Hanefî âlimlerinden Nâsıhî, Cemâleddin el-Ko-nevî ve Burhâneddin et-Trablusî bu iki eseri cem' ve ihtisar etmişlerdir [Keşfü'z-zunün, 1, 21, 80; Sezgin, I, 435-437). TYab-lusî. Hassâf m eserini ihtisar edip Hilâl'in eserinden ilâveler yapmak suretiyle el-İscâf fî ahkâmı'1-evkâf adlı kitabını ka­leme almıştır (Bulak 1292; Kahire 1320). 3. Kitâbü'l-Hiyel (Kahire 1316; nşr. ]. Schacht, Hannover 1923). Bazı yasak fi­illerin şekil bakımından hukuka uygun olan muameleler vasıta kılınarak iş­lenmesini konu alır. 4. Kitâbü'n-Naf a-küt. Sadrüşşehîd'in şerhiyle birlikte ba­sılmıştır (Haydarâbâd 1349; nşr. Ruhi Özcan. bk. bibi.; nşr. Ebü'1-Vefâ el-Efgâ­nî, Beyrut 1404/1984). 5. Kitâbü'r-Rı-dâç. Süt kardeşi i ğiyle ilgili hükümlere dairdir. Bilinen tek yazma nüshası Mu-rad Molla Kütüphanesi'nde bulunan eser (nr. 731/4, vr. 94M203), bu nüshası esas alınarak Sadettin Kalpakçı tarafından neşre hazırlanmıştır (bk. bibi.).

Hassâf in kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: eş-Şürûtü'1-kebîr, eş-Şürûtü'ş-şağir, el-Mehâdır ve's-si-cillât, Kitâbü'I-İköle, Kitâbü'l-Haiâc, el-Menâsik, Kitâbü'1-*Aşır ve ahkâ-mühû, Kitâbü Zerci'i-Kacbe ve'i-mes-cidve'1-kabr, Küâbü'l-Veşâyâ, Kitâbü İkrâri'l-verese bcfzuhum Ii-bacz.

BİBLİYOGRAFYA ;

İbnü'n-Nedim. e/-Fı7ıris£{Teceddtid), s. 259; Hüseyin b. Ali es-Saymerî, Ahbâru Ebî Hanîfe ue aşhâbih, Haydarâbâd 1394/1974, s. 158; Zehebî. Actâmü'n-nübelâ\Xm, 123-124;a.mlf., Târîhu'l-İslâm: sene 261-280, s. 87-88; Safe-dî, et-Vâft, VII, 266-267; Kureşî, et-Cevâhirü'l-mudıyye, 1, 230-232; İbn Kutluboğa. Tâcü't-te-râcim, s. 7; Taşköprizâde. Mİftâhu's-sacâde, II, 276-277; Temîmî, et-Tabakâtû's-senİyye, 1,418-419; Keşfü'z-zunûn, 1, 21, 46-47, 80, 695, 1046, 1395, 1400; Leknevî. et-Feuâldü'l-behİy-ye, s. 7, 29-30; a.mlf., en-!İâfiıu'l-keblr (Şey-bânî, el-Câmi'u'ş-şağir içinde), Beyrut 1406/ 1986, s. 8, 10; Serkîs, Muccem, I, 824; Sezgin, GAS, I, 435-438; M. Zâhid el-Kevserî, Hüsnü't-tekâdl fi sîreti'Nmâm Ebî Yûsuf el-Kâdî, Hu­mus 1388/1968, s. 103, 109; Sadeddin Kalpak­çı, Hassâf: Hayati, Eserleri ue er-Ridâ Adlı Ese­rinin Tahkiki (mezuniyet tezi, 1976, Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi); Ruhi öz­can. "Husâmu Şehîd'in Şerhiyle İmam el-Has-sâf'ın En-nafakât Kitabı", İslâmi İlimler Fa­kültesi, Prof. Dr. M. Tayyib Okiç Armağanı, Ankara 1978, s. 171-224; Abdülvehhab öztürk. islâm Hukukunda et-Hassâf'm Yeri ue Ede-bü'l-Kâdî Adlı Eseri (doktora tezi, 1982, AÜ İla­hiyat Fakültesi); Ahmet özel, Hanefi Fıkıh Âlimleri, Ankara 1990, s. 28-29.

İm Abdülvehhab Öztürk 395

HASSAN b. ATIYYE

HASSAN b. ATIYYE

( İÂlafi , )

Ebû Bekr Hassan b. Atıyye el-Muhâribî (ö. 130/748 [?])

îlk zâhid ve muhaddislcrden.

Basralı veya Beyrutlu olduğu rivayet edilir. Dımaşk'ta yaşadı. Hadis ilmiyle meş­gul olan Hassan. Ebû Ümâme el-Bâhilî, Saîd b. Müseyyeb, Abdurrahman b. Sa­bit, Hâlid b. Ma'dân ve Nâfı'den rivayet­te bulundu. Kendisinden hadis rivayet edenlerin en meşhuru Evzâî'dir. Yahya b. Maîn ve Ahmed b. Hanbel onun güvenilir bir râvi olduğu konusunda birleşirler.

Zühd ve takva konusundaki titizliği ya­nında rivayet ettiği hadisleri hayatına uygulama konusunda da hassasiyet gös­teren Hassan, bir kişinin kendi koyunu­nun sütünden muhtaçları da faydalan-dırmasının sevap olduğunu bildiren ha­disi (Buhârî, "Hibe", 35) duyar duymaz sa­hip olduğu koyunun sütünü komşusuyla nöbetleşe sağmaya başlamıştı. Bid'at-lardan kaçınır, ikindi namazından sonra mescidin bir köşesine çekilip akşam vak­tine kadar zikirle meşgul olurdu. Ona gö­re sünnete uygun olarak kılınan İki rek'at namaz sünnete uygun olmayan yetmiş rek'attan daha hayırlıdır. Çarşıda karşı­laştığı bir rahip ona ve kendisine dua edin­ce "âmin" demiş, yanındakilerin hayret­lerini ifade etmeleri üzerine. "Allah belki rahibin kendisi için yaptığı duayı kabul et­meyebilir, fakat benim hakkımdaki dua­sını kabul etmesini umuyorum" diye ce­vap vermiştir (Ebû Nuaym, VI, 73).

Bazıları Hassân'ın Kaderiyye'den oldu­ğunu söylemişse de (İbn Manzûr, VI, 306) Evzâî, meşhur Kaderiyeci Gaylân ed-Dı-maşki'nin Hassan b. Atıyye'ye kendi fikir­leriyle ilgili kanaatini sorduğunu, onun da, "Her ne kadar dilim sana cevap bul­makta yetersiz kalıyorsa da gönlüm de­diklerini inkâr ediyor" şeklinde karşılık verdiğini söyleyerek (bk. Ebû Nuaym, VI, 72) hakkındaki bu iddianın doğru olma­dığını belirtmiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

Buhârî. "Hibe", 35; a.mlf., et-Târihu'l-kebîr, !ll, 33; İbn Ebû Hatim, el-Cerh ve't-ta'dîl, III, 236; Ebû Nuaym. Hilye, VI, 70-79; İbnü'l-Cevzî, Şıfata'ş-şafue, IV, 222; İbn Manzûr. Muhtaşaru Tarihi Dtmaşk, VI, 305-306; Mizzî, Tehzîbü't-Kemâl, VI, 34-40; Zehebî, A'lâmü'n-nübelâ'', V, 466-468; a.mlf.. Mtzanü'l-i'tidâl, I, 479; Sa-fedî. el-Vâfî, XI, 363;İbnû'l-Murtazâ, Tabakâ-tü'l-Mu'tezüe, s. 136; İbn Hacer, Tehzîbü't-Teh-zîb, II, 251; ŞaYânî, et-Tabakât, 1, 39.

İKİ Mehmet Demirci 396

HASSAN b. GÜMÜŞTEGİN

Hassan b. Gümüştegin

et-Türkî el-Ba'lebekkî

(ö. 549/1154-55)

Menbîc hâkimi.

Atabeg İmâdüddin Zengî ve oğlu Nû-reddin Mahmud Zengî'nin önde gelen Türk beylerinden olan Hassân'ın doğum tarihi bilinmemektedir. Kaynaklarda, Sİ6 (1122-23) yılından itibaren bir kuman­dan olarak yaptığı faaliyetler kaydedil-mekteyse de ne zaman Menbic hâkimi olduğu, kendisine niçin Ba'lebekkî nisbe-sinin verildiği ve babası Gümüştegin'in kimliği hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bu dönemde Ba'lebek'te Gümüştegin ad­lı bir Türk beyinin valilik yaptığı bilinmek-teyse de onun Hassân'ın babası olduğu­na dair bir kayıt yoktur.

Hassan b. Gümüştegin hakkında bilgi veren ilk müellif olan Azîmfnin, Muhad-ded Kalesi'nin Menbic hâkimi Hassan ta­rafından 516 (1122-23) yılında ele geçi­rildiği şeklindeki rivayetinden [Târih, vr. 200a) onun bu olaydan daha önceki bir ta­rihte Menbic'e sahip olduğu sonucu çık­maktadır. Ancak Urfa Kontu I. Joscelin'in 1119 -1120 kışı ile 1120 ilkbaharında Vâ-dübutnân, Menbic ve Nakire'yi hedef alan yağma akınları karşısında çaresiz kalan bölge halkının Mardin'de bulunan Artuk-lu Beyi Necmeddin İlgazi'ye başvurarak kendisinden yardım istedikleri göz önü­ne alınırsa Hassân'ın 1120 İlkbaharı ile 112Z yılı arasındaki bir tarihte Menbic'e sahip olduğu söylenebilir.

Necmeddin İlgazi'nin ölümünden son­ra (Kasım 1122) Artuklu ailesinin en nü­fuzlu ve kudretli şahsı olarak ön plana çıkan yeğeni Belek b. Behrâm, Halep'e hâkim olduktan sonra Harput ve Har­ran'ın yanı sıra bu bölgenin idaresini de eline almış, yıllardan beri Haçlılar'a karşı sürdürdüğü mücadeleye devam ederek 1124 yılı Mart-Nisan aylarında Azâz üze­rine yürümüş ve şehirden çıkan Frank garnizonunu yenilgiye uğratmıştı. Belek, Azâz bölgesine yaptığı başarılı akından hemen sonra 518 Saferinde (Nisan 1124) bilinmeyen bir sebeple Menbic hâkimi Hassan b. Gümüştegin'e kızarak amca­zadesi Timurtaş kumandasında bir or­duyu Menbic'e gönderdi ve kendisine, Hassân'ı Tel Bâşir bölgesine yapılacak bir yağma akınına katılmaya davet etmesi-

ni, şehirden çıkınca da tutuklamasını em­retti (İbnü'1-Adîm, Zübdetü'l-haleb, II, 218 vd). Timurtaş bu emri uygulayarak Hassân'ı yakaladı ve Artuklu birlikleri Menbic'e girdi. Hassân'ın kardeşi îsâ, ağabeyine yapılan işkenceye rağmen iç kaleyi Timurtaş'a teslim etmedi. Bunun üzerine Belek, Hassân'ı Palu Kalesi'ne hapsetti ve bizzat Menbic'e gelerek ka­leyi kuşattı. Zor durumda kalan îsâ, Urfa Kontu I. Joscelin'e mektup yazdı ve ken­disini Belek'in elinden kurtardığı takdir­de ona vergi ödemeyi vaad etti (Süryânî Mikhail, II!, 212). Joscelin, yanında keşiş Geoffroy'un Maraş kuvvetleriyle Dülük. Ayıntab ve Ra'bân Kontu Mahuis'in as­kerleri olduğu halde Urfa ve Antakya bir­likleriyle Menbic'e yürüdü. Ancak yapılan savaşı Belek kazandı )5 Mayıs 1124) ve Haçlılar dağılıp kaçtılar. Ertesi gün kuşat­maya devam eden Belek, surları dövmek için mancınıkları yerleştirecek uygun yer tesbit etmeye çalışırken kaleden atılan bir okla ağır şekilde yaralandı ve aynı gün öldü. Mirası yeğenleri arasında paylaşıl­dığında Palu Kalesi"ni alan Dâvûd b. Sök­men burada tutuklu bulunan Hassân'ı serbest bıraktı. Yeniden Menbic'e dönen Hassan, 1127 yılında Aksungur el-Porsu-kî ve oğlu İzzeddin Mes'ûd'un ölümün­den sonra Halep'in hâkimiyetini ele geçir­mek İçin Tuman, Kutluğaba ve Süleyman b. Abdülcebbâr arasındaki kavgaya son verip taraflar arasında bir çözüm bulabil­mek amacıyla Bizâa (Buzâa) şehri hâki­miyle birlikte Halep'e gitti, fakat başarılı olamadı.

Musul Valisi İmâdüddin Zengî, zor du­rumdaki Halep'ten gelen yardım çağrısı üzerine önce buraya bir birlik gönderdi, daha sonra kendisi de Halep'e doğru yola çıktı (1128). Bu yolculuğu sırasında Men­bic ve Bizâa şehirleri İmâdüddin Zengf-ye itaatlerini arzettiler. Bu tarihten iti­baren Hassan, İmâdüddin'in, daha sonra da oğlu Nûreddin'in sadık bir kumandanı olarak görev yaptı. Hassan, Artuklular'a duyduğu kızgınlık sebebiyle gönüllü ola­rak İmâdüddin'in hizmetine girmiş ol­malıdır. Çünkü İmâdüddin Artuklular'ın en şiddetli rakibiydi.

Hassan b. Gümüştegin. İmâdüddin Zen-gfnin Irak'ta bulunduğu 1131-1135 yılla­rı arasında ona Halep'te vekâlet eden ün­lü Türk kumandanı Seyfeddin Savar ile birlikte 1134 yılında Urfa Kontu II. Josce­lin'in kuvvetlerine hücum etti. Haçlılar'ın büyük çoğunluğu öldürüldü, bir kısmı da

esir alındı. Sonraki yıllarda Haçlılar'la ya­pılan savaşlarda Hassân'ın adı kaynaklar­da zikredifmiyorsa da olayların akışına bakarak onun da diğer kumandanlar gi­bi Zengfnin hizmetinde bu mücadeleler içinde yer aldığı söylenebilir.

Hassan b. Gümüştegin, Urfa Kontlu-ğu'na kesin darbeyi vurmaya hazırlanan ve 1144 yılı Kasım ayı sonunda şehri ku­şatmaya başlayan İmâdüddin Zengî'nin maiyetinde Urfa'nın fethine katıldı. Ur-fa'yı kuşatan Zengî'nin ordusunda bulu­nan kumandanların adlarını ve birliklerin yerleşme düzenini kaydeden tek kaynak Anonim Süryânî Veköyi'nâmesînden (bk. JRAS11933), s. 282), onun şehrin iç kalesinin karşısına düşen mevkide çadı­rını kurduğu öğrenilmektedir. Hassân'ın adı, kaynaklarda bundan sonra 1146 yı­lında Zengî'nin Ca'ber Kalesi'ni kuşatma­sı dolayısıyla geçmektedir. Zengî, Ukaylî-ler'den Mâlik b. Sâlim'e ait olan Ca'ber Kaiesi'nin kuşatılması uzayınca Hassân'ı kalenin hâkimine elçi olarak yollayıp ka­lenin teslimini sağlamaya çalışmış, fakat kale hâkimi teslim olmayı kabul etme­miştir. Hassan geri dönüp Zengî'ye du­rumu bildirdikten birkaç gün sonra Zen­gî köleleri tarafından uyurken öldürülün­ce (5-6 Rebiülâhir 541/14-15 Eylül 1146 gecesi) kuşatma kaldırılmıştır.

Zengfnin ölümü üzerine, kuşatma sı­rasında yanında bulunan oğlu Nûreddin Mahmud yakın adamları tarafından Ha-lep'e götürülerek burada hükümdar ilân edileli. Zengî'nin diğer oğlu Seyfeddin ise Musul'a hâkim oldu. Bundan sonraki yıl­larda Hassan b. Gümüştegin Nûreddin'in hizmetine girdi. Zengî'nin ölümünü fır­sat bilen ve Urfa'nın yerli hıristiyan halkı ile anlaştıktan sonra 1146 Ekim ayı son­larında Urfa'yı tekrar ele geçirmek üzere şehre giren 11. Joscelin'in bu teşebbüsü karşısında Nûreddin Halep kuvvetleriyle Urfa'ya geldiğinde Hassan b. Gümüşte­gin de Menbic birlikleriyle Urfa'ya gidip şehrin geri alınmasında Nûreddin'e yar­dımcı oldu. Hassân'a bağlı birlikler ve Türkmenler şehri yağmaladıkları gibi bir­çok kişiyi öldürdüler ve Urfa'ya kendileri­ne mensup bir topluluk yerleştirdiler.

1150 yılında II. Joscelin'in Nûreddin'in adamları tarafından yakalanıp Halep'te hapse atılmasından sonra Nûreddin Ur­fa Kontluğu'ndan geriye kalan kaleleri bi­rer birer zaptetmeye başladı. Önce 18 Re-bîûlevvel 54S'te (15 Temmuz 1150) Azâz ele geçirildi. Haçlılar bir taraftan Halep Hükümdarı Nûreddin Mahmud'un, diğer

taraftan Anadolu Selçuklu Sultanı Me-sud'un saldırılarına karşı bölgeyi savun­manın mümkün olmadığını anlamışlar ve Bizans İmparatoru I. Manuel Komne-nos'un bu araziyi satın almak üzere yap­tığı teklifi kabul ederek birçok kaleyi im­paratora satmışlardı. Ancak bölgenin Bi­zans'a intikali Türk hücumlarını durdur­madı. Nûreddin 1150-115l'de Râven-dân. Kürûs. Burcürrasâs kalelerini zap­tetti. Tel Bâşir ise bir süre direndikten sonra 25 Rebîülevvel 546'da (12 Temmuz 1151) Hassan tarafından teslim alındı. Hassan kaleyi aldıktan sonra tahkim edip içine yıllarca yetecek kadar erzak depo­ladı. İbnü't-Kalânisî Tel Bâşir'in fethi ha­berinin Nûreddin'e Dımaşk yakınında Ka-tîa mevkiindeki karargâhındayken ulaş­tığını, bu habere herkesin sevindiğini ve şenlikler düzenlendiğini söyler. İbnü'l-Esîr Tel Bâşir'in fetih tarihi olarak 549 (1154) yılını verir. İbnü'l-Adîm ise tarih belirtmeden Tel Bâşir'in Dımaşk'ın fethin­den sonra Franklar'dan alındığını söyle­yerek İbnü'l-Esîr'e katılır.

Hassân'ın vefat tarihi sadece İbnü'l-Adîm tarafından ve 549 (1154-55) olarak kaydedilir (Buğyetü't-taleb, V 2234). Has­sân'ın ölümünden sonra Menbic'e oğul­ları hâkim olmuştur. Anonim Süryânî Vekâyi'nâmesi'nm verdiği bilgiye göre (bk. J/MS 11933). s. 303) Nûreddin, Ha-rim'i Haçlılar'in elinden almak üzere 1164 yılında harekete geçtiğinde yanında Has­sân'ın oğlu Menbic ve Urfa Emîri Seyfed­din Gazi de bulunmaktaydı. Seyfeddin Ga-zi'nin 1166 yılında bilinmeyen bir sebep­le Nûreddin'e isyan etmesi üzerine Nû­reddin Menbic'e bir ordu göndererek şeh­ri kuşatmış ve idaresini Seyfeddin Gazi'-nin elinden alıp kardeşi Kutbüddin Yi-nal'a vermiştir.

Kutbüddin, Musul Hükümdarı Seyfed­din b. İmâdüddin Zengî'ye yani Zengîler'e bağlı olduğundan Selâhaddîn-i Eyyûbrye düşmandı. Bu durumu bilen Selâhaddin Bizâa'yı ele geçirdikten sonra Menbic üze­rine yürüyüp şehri aldı ve Kutbüddin'i sı­ğındığı kalede kuşattı. Kutbüddin bol miktarda silâh ve erzak depoladığı kale­de direndiyse de Selâhaddin'in askerleri açtıkları lağımlarla surları delip çökertin­ce kale düştü (29 Şevval 571/11 Mayıs 1176). Selâhaddin. Kutbüddin Ymal'ı esir alıp bütün mallarına el koydu. Süryânî Mikhail'in kaydına göre Kutbüddin beş ay sonra serbest bırakılınca Musul Hü­kümdarı Seyfeddin b. İmâdüddin Zengî'­nin yanına gitmiş, Seyfeddin tarafından kendisine Rakka iktâ olarak verilmiştir.

HASSAN b. MÂLİK

BİBLİYOGRAFYA :

Azîmî. Târih, Beyazıt Devlet Ktp., Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, nr. 398, vr. 200°, 202", 204s, 209*; a.e.: La chroniçue abregee d'al-Azîmî (nşr. Cl. Cahen,OA, CCXXX j 1938| içinde], s. 394, 408; a.e.: Selçuklularla İlgili Bölümler h. 430-538{Uc. ve nşr. Ali Sevimi, Ankara 1988, s. 45, 47, 50, 57; Ibnü'l-Kalânisî. Târihu Dımaşk (Amedrozl, s. 241, 315; a.e..- The Damascus Chronicte ofthe Crusades (trc. H. A. R Gibb), London 1932, s. 223, 309; Ibnü'l-Ezrak. Mey-yâfârikln ue Âmid Târihi: Artuklutar Kısmı (trc. Ahmet Savran], Erzurum 1992, s. 79, 82, 152; İbnüpl-Esîr. el-Kâmil, X, 619, 650, 685; XI, 109, 110, 399; a.e. ftrc. Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, X, 489, 514, 540; XI, 103, 171, 267, 345; Süryânî Mİkhail, Chroniçue: 1166-99 (nşr. ve trc. |.-B. Chabot), Paris 1899-1924, III, 210, 212; The First and Second Crusades from anAnonymous Syriac Chronicie (trc. A. S. Trit-ton, JRAS 11933) içinde], s. 94, 278, 282, 303; Bündâri. Zübdetü'n-Nusra (Burslan), s. 206; İb­nü'l-Adîm. Zûbdetü'l-haleb, II, 218 vd., 230, 238, 252, 283, 303, 374; a.mlf., Buğyetû't-ta-/ei>(Zekkâr). V, 2234; N. ElissĞeff. Nürad-Din: Ungrandprincemusulman deSyrieau temps deseroisades (511-569 H./l 118-1174), Da-mas1967, II, 168,170,336,384,461,463,469; a.mlf.. "Manbidj",EF(İng.|, VI, 380; İmâdüddin Halîl. el'İmârâtü'l-Artukıyye fı'l-Cezîre ue'ş-Şâm, Beyrut 1400/1980, s. 273-274; Coşkun Alptekin. Dimaşk Atabegliği: Tog-Teginliler, İs­tanbul 1985, s. 103, 156; Işın Demirkent. Ür-fa Haçlı Kontluğu Tarihi: 1118-1146, Ankara 1994.s.4,52, 107, 145, 152; a.mlf.. "Haçlıla­ra Karşı Mücadelede Başarılı Bir Türk Kuman­danı: Savar", TTK Belleten, sy. 191-192, s. 465.

İKİ Işın Demirkent

HASSAN b. MÂLİK ~"

Ebû Süleyman Hassan b. Mâlik b. Bahdel

b. Üneyf el-Kelbî el-Bahdelî

(ö. 70/690 [?])

Benî Kelb kabilesi reisi ve Emevîler'in önde gelen kumandanlarından.

Benî Kelb kabilesinin ünlü reisi Bahdel b. Üneyf'in torunu. Yezîd b. Muâviye'nin dayısıdır. Sıffîn Savaşı'nda Muâviye'nin yanında yer alarak Kudâalılar'ın kuman­danlığını yaptı. Hilâfetin Emevîler'e geç­mesine yardımcı olduğundan onun tara­fından Filistin ve Ürdün valiliğine tayin edilerek ödüllendirildi. Muâviye'nin vefa­tından sonra halkın Yezîd'e biat etmesi için çalıştı; Filistin ve Ürdün valiliğini Ye­zîd (680-683) ve II. Muâviye (683-684) dönemlerinde de sürdürdü.

Hassan b. Mâlik. Humus Valisi Nu'mân b. Beşîr el-Ensârî ve Kınnesrîn Valisi lü­fer b. Haris el-Kilâbî başta olmak üzere bütün valilerin Mekke'de halifeliğini ilân eden Abdullah b. Zübeyr'e biat ettikleri ve halkı kendisine biata çağırdıklarında

397


HASSAN b. MÂLİK

(64/683} Emevîier'e sadık kaldı. Ravh b. Zinbâ'ı Filistin'e vali tayin edip Ürdün'e gitti ve halkın Abdullah'a biat etmesini önledi. Yaptığı konuşmalarla bölge halkı­nı Yezîd'in oğlu Hâlid'e biat etmeye razı etti. Ürdün'de bulunduğu sırada Abdul­lah b. Zübeyr taraftarlarından Nâtil b. Kays el-Cüzâmî ayaklanarak Ravh'ı Filis­tin'den uzaklaştırdı. Filistin'in de Emevî-ler'in elinden çıktığını Öğrenen Hassan, Yezîd'in iki oğlu Abdullah ve Hâlid'i yanı­na alarak Dımaşk yakınlarındaki Câbiye'-ye hareket etti. Câbiye'de bulunduğu sı­rada II. Muâviye'nin Dımaşk ordusu ku­mandanı Dahhâk b. Kays el-Fihrî'nin hal­kı gizlice Abdullah b. Zübeyr'e biata da­vet ettiği haberini aldı. Hemen Dahhâk'e bir mektup yazarak hilâfetin Emevîler'in hakkı olduğunu bildirdi. Mektup Dah-hâk'İn karşı çıkmasına rağmen elçi tara­fından cuma namazında halka okunun­ca Dımaşk halkı ikiye ayrıldı; Yemenliler Emevîler'in, Benî Kays Abdullah b. Zü-beyr'in yanında yer aldı. Bu olaydan son­ra Emevîler Câbiye'de toplanmaya baş­ladı.

II. Muâviye'nin veliaht bırakmadan genç yaşta ölmesi üzerine Dımaşkta bu­lunan Emevî kumandanlarından Ubey-dullah b. Ziyâd ile Eşdak halife olması için Mervân b. Hakem'e teklifte bulundular ve Câbiye'de bulunan Hassan b. Mâlik'i ikna edebilirse Benî Ümeyye'nin de ken­disinin halifeliğine itiraz etmeyeceğini söylediler. Mervân Câbiye'ye giderek du­rumu Emevî ailesine açıkladı. Hilâfeti kırk gündür uhdesinde tutan Hassan b. Mâ­lik uzun müzakereler sonunda Yezîd'in oğlu Hâlid'in veliaht olması şartıyla Mer-vân'a biat etmeyi kabul etti. Böylece Eme­vî saltanatı ailenin Mervânî koluna geç­miş oldu (64/684],

Hassan b. Mâlik, daha sonra Mervân'-la birlikte Abdullah b. Zübeyr'i destekle­yen Dahhâk b. Kays'ın üzerine yürüdü. Mercirâhit'te yapılan savaşta Dahhâk or­tadan kaldırıldı (15 Zilhicce 64/3 Ağustos 684). Hassan, hilâfet merkezi Dımaşk'ın tekrar Emevîler'in eline geçmesinde ve Mervân'ın halifeliğinin sağlamlaştırılma­sında önemli rol oynadı.

Mervân b. Hakem bir süre sonra Hâlid b, Yezîd ile Eşdak'ı veliahtlıktan azledip kendi oğulları Abdülmelik ile Abdülazîz'i veliaht tayin etti. Hassân'dan da Abdül-melik'e biat etmesini istedi. Hassan, muhtemelen hiç hoşlanmadığı Eşdak'm da bertaraf edilmesi sebebiyle buna ses çıkarmayıp Abdülmelik'in veliahtlığını ka­bul etti. Daha sonraki yıllarda Eşdak'ın

398


isyanının bastırılmasında Halife Abdül­melik b. Mervân'a yardımcı oldu. İsyanın bastırılmasından kısa bir süre sonra 70 (690} yılında Öldüğü tahmin edilmekte­dir. İbn Asâkir onun aynı zamanda şair ol­duğunu söyler (Târîhu Dımaşk, XII, 449).

BİBLİYOGRAFYA :

Nasrb. Müzâhİm. V&k'atü Şif'fîn (nşr. Abdiis-selâm M. Hârûn), Kahire 1401/1981, s. 207; İbn Sa'd, et-Tabakât, V, 35-43; Dîneverî, ei-Ah-bârü'Hıvât, s. 172;Ya'kübî, Târih, II, 257; Ta-berî. Tânh(Ebü'l-Fazl), V, 530-542; VI, 140-144; İbn Abdürabbih.e/-t/A:dü 'l-ferîd,V, 135; İbn Asâ­kir, Târîhu Dtmaşk (Amrevîl. XII, 443-450; Yâ-küt Mu'cemü't-bütdân (nşr K Wüstenfelt), Tahran 1965, 1, 203; İbnü'1-Esîr, ei-Kâmit, IV, 145-148. 297-303; Zehebî. A'lâmû'n-nübela', III, 537; Safedî, el-Vâfi, XI, 359; İbn Kesîr. el-Bi-dâye, VIII, 13; J. Wellhausen. Arap Deuleti ve Sukutu (trc. Fikret Işıltan). Ankara 1963, s. 80-86, 95, 100; Abdüşşâfî" M. Abdüllatîf. el-'Âle-mü.'1-İslâmî fi'l-'-aşri'l-Ümeuî |baskı yeri yok!. 1404/1984, s. 142-145; H. Lammens, "Has­san", İA, V/l,s. 342;a.mlf.-L Leccia Vagüeri, "Hassan b. Mâlik", El2 (İng.), III, 270-271.

Iffil Nadir Özkuyumcu

HASSAN b. NU'MÂN

eş-Şeyhu'1-emîn Hassan

b. en-Nu'mân b. Adî b. Bekr

el-Ezdî el-Gassânî

(ö. 85/704 I?])

Emevîler'in ifrîkıye valisi.

Aslen Gassânî emirlerinden olup İfrî­kıye valiliğine getirilmeden önceki hayatı hakkında bilgi yoktur. Züheyr b. Kays el-Belevî'nin Bizans kuvvetleri tarafından Berka'da şehid edilmesinden sonra İfri-kıye valiliği bir süre boş kaldı. Çünkü Ha­life Abdülmelik b. Mervân, hilâfet iddia­sında bulunan Abdullah b. Zübeyr ile meşgul olduğundan bu gibi işlerle ilgi­lenemedi; ancak isyanın bastırılmasın­dan sonra halkın ısrarlı istekleri karşısın­da 73 (692) yılında İfrîkıye valiliğine Has­san b. Nu'mân'ı tayin etti. Hassân'ın ta­yin tarihiyle ilgili başka rivayetler de var­dır (Mahmûd şît Hattâb, I, 173-174).

Hassan b. Nu'mân Mısır'da donattığı 40.000 kişilik bir ordu ile İfrîkıye seferine çıktı (74/693) ve ilk olarak Bizanslılar'ın denizden saldırılarına açık olan sahil şe­hirleri Berka ile Trablus'u tahkim etti; aynı yıl Kayrevan'ı yeniden ele geçirdi. Ancak İfrîkıye'de onu iki büyük tehlike bekliyordu; bunlar, sahil şehri olan Kar-taca'daki {Kartacene) Bizanslılar ile Ber-berîler'i etrafına toplayan Kâhine idi. Ön­ce Kartaca üzerine yürüyen Hassan fazla

zorlanmadan şehre girdi (75-76/694-695) ve birçok esirle ganimet aldı. Şehirde bulunan Berberîler ve Bizanslıların bir kısmı gemilerle Endülüs'e ve Sicilya'ya kaçtılar. Bundan sonra Satfûre ve Ben-zert'e (Bizerte) yürüyerek her iki şehri de fethetti. Buralardan kaçan Bizanslılar Bâce, Berberîler ise Bûne şehrine sığın­dılar. Kayrevan'a geri dönen Hassan, İfrî­kıye'de istikrarı tam olarak sağlamak amacıyla yerine Ebû Salih'i bırakarak Av-râs dağlık bölgesinde hüküm sürmekte olan Berberi Kâhine'ye karşı harekete geçti. Kâhine, Hassân'ın geldiğini haber alınca Avrâs eteklerindeki Bâgâye şeh­rinde karargâh kurdu. İki ordu Nînî vadi­sinde karşılaştı. Yapılan savaşta Bizans'ın da desteğini sağlayan Kâhine galip geldi {77/696). Müslümanlar yenildikleri bu va­diye daha sonra Vâdilazârâ, bu savaşa da Yevmü'1-belâ ismini vermişlerdir. Kâ-hine'nin önünden kaçan Hassan Berka'-ya çekildi ve durumu Halife Abdülmelik b. Mervân'a bildirerek yardım istedi. Ab­dülmelik ona iç karışıklıklarla meşgul ol­duğunu, bu sebeple Berka'da bir süre beklemesini emretti. Hassan burada beş yıl kaldı ve tarihte "kusuru Hassan" diye şöhret bulan köşkleri yaptırdı. Kâhine ise galip gelmesine rağmen Kayrevan'a saldırmayıp yine Avrâs bölgesine çekildi ve burada Hassân'ın yakın arkadaşı Hâ­lid b. Yezîd el-Absî dışında aldığı bütün esirleri serbest bıraktı. Hassan Berka'da iken müslümanların zor durumda oldu­ğunu öğrenen Bizans İmparatoru Leon-tios, Kartaca üzerine bir donanma gön­derdi ve kendini savunacak gücü bulun­mayan şehir halkı Bizans kuvvetleri ta­rafından esir alınıp malları yağma edildi (78/697).

Abdülmelik b. Mervân iç karışıklıkları hallettikten sonra Hassân'a yardımcı birlikler gönderdi ve yeniden İfrîkıye se­ferlerine çıkmasını istedi. Hassan bu de­fa ilk olarak Kâhine'nin üzerine yürüdü; bu arada güzergâhındaki Kâbis (Gabes), Kafsa, Kastilya ve Nefzâve'yi itaat altına aldı. Kâhine, Hassân'ın geldiğini öğre­nince şehir ve kalelerin birçoğunu yıktır­dı. İki ordu arasındaki savaşı Hassan ka­zandı. Kâhine sonradan Bi'rikâhine deni­len bir kuyunun başında 79 (698) yılı ci­varında yakalanıp öldürüldü; bu olayın 82 {701) veya 84 (703) yıllarında cereyan ettiğine dair rivayetler de vardır. Yenilen Berberîler eman verilmesi üzerine İslâ­miyet'i kabul ettiler; Hassan b. Nu'mân da Kâhine'nin iki oğlunu onlara kuman­dan yaptı (82/701). Yeni birliklerle güçle-


Yüklə 1,2 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin