Süre sona erince çocuğun sorumluluğu, hukukçuların çoğunluğuna göre babaya intikal ederken; Şâfiî ve Hanbelîler kararın çocuk tarafından verileceğini, anne-babasından hangisini seçerse onun yanında ka
Süre sona erince çocuğun sorumluluğu, hukukçuların çoğunluğuna göre babaya intikal ederken; Şâfiî ve Hanbelîler kararın çocuk tarafından verileceğini, anne-babasından hangisini seçerse onun yanında kalacağını söylemişlerdir
Evlilikteki amaçlardan biri de nesil sahibi olmaktır. Mümkün olan her yol denendikten sonra çocuk sahibi olunamıyorsa, Allah’a teslim olmak gerekir. Kur’an-ı Kerim’de hiç bir şeyin Allah’ın hükümranlığından bağımsız olmadığı belirtilmekte, çocuk sahibi olmanın veya olamamanın bir övgü veya yergi konusu olmaması gerektiğine işaret edilmektedir.
İnsan nihai olarak kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu bilemeyeceğinden, istediği şeyi kendi hayatı ve mutluluğu için vazgeçilmez görmemesi, ilâhî takdire rıza göstermesi gerekir
Nikahın bir amacı da neslin devamını sağlamak olduğundan, İslam bilginleri bu maksada erişmeye mani olan böyle bir durumda, kadın ve erkek için boşanmayı caiz görmüşlerse de inanan insanların ahlaken bunu rıza ile karşılayıp boşanma sebebi yapmamaları eşe karşı vicdani bir gerekliliktir.
BİR ERKEK, İBADETLERİNİ TAM OLARAK YAPMADIĞI İÇİN HANIMINI BOŞAYABİLİR Mİ?
Kuranı Kerim de“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrîm, 66/6) ve “Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et.” (Taha, 20/132) ayetleri kişiye, ailesini dinî hükümlere riayet etme konusunda uyarma sorumluluğu yüklemektedir.
Eşler ibadetlerin önemi ve yararı konusunda birbirlerini eğitip uyarmalı, iyilik ve güzellikle tavsiyede bulunmalıdırlar. Fakat ibadetleri yerine getirip getirmemenin sorumluluğu tamamen kişinin kendisine aittir. Dolayısıyla kadının ibadetlerini yerine getirmekte ihmalkâr davranması, kocasının onu boşaması için meşru bir gerekçe değildir.
BOŞANMIŞ OLAN EŞLERİN AYNI EVDE KALMALARI DİNEN UYGUN MUDUR?
BOŞANMIŞ OLAN EŞLERİN AYNI EVDE KALMALARI DİNEN UYGUN MUDUR?
Boşanmış olan kadının eşiyle irtibatının tamamen kesilmesi için belli bir süre beklemesi gerekir. Bu süreye “iddet” denir. Bu süre zarfında kadının mesken ihtiyacını karşılamak kocaya aittir.
Boşanma ric’î talak (dönüş imkânı veren boşama) ile gerçekleşmiş ise eşler aynı evde oturmaya devam ederler. Bu esnada mahremiyet kurallarına dikkat etme mecburiyetleri yoktur. Bu, ric’ate zemin hazırlaması açısından teşvik de edilebilir. Dönüş gerçekleşmeden iddet süresi dolduğunda boşama kesinlik kazanır ve eşler ayrılır.
Bâin ve üç talak ile boşama durumlarında ise iddet süresi bitinceye kadar eşler ayrı ayrı odalarda kalmak ve mahremiyet kurallarına dikkat etmek şartıyla aynı evde oturabilirler.
İddet bittikten sonra birbirleri için iki yabancı durumuna geleceklerinden artık aynı evde kalmaları caiz değildir
BİR KİMSENİN, BOŞAMAYI BAŞKA BİRİNİN FİİLİNE BAĞLAMASI DURUMUNDA HÜKÜM NE OLUR?
Boşamanın meydana gelmesini “şayet, ise, zaman” gibi şart edatlarından birini kullanarak bir işin olup olmamasına bağlamak mümkündür. Buna ta’liku’t-talâk denir.
Ta’lîk kocanın kendi fiiline olabileceği gibi eşinin veya bir başka şahsın fiiline ya da bir olayın vukuuna da olabilir. Mesela; bir kişinin, hanımına “falanın evine gidersen boşsun.”, “falan ile konuşursam boşsun.” demesi gibi. Boşama bu şekilde bir şarta bağlanmışsa fıkıh âlimlerinin çoğunluğuna göre şartın yerine gelmesiyle bir boşama gerçekleşmiş olur.
Bazı âlimlere göre ise adamın niyeti boşama olmayıp, kadının o işi yapmasını önlemeye yönelik ise bu durumda boşanma meydana gelmez. Erkeğin yemin kefareti vermesi gerekir Buna göre, söz konusu durumdaki kişi bu ifadeleri eşini boşama kastı ile söylemiş ise talak meydana gelir. Ancak muhatabını bir işi yapmaktan men etmek ya da bir işi yapmaya teşvik etmek kastı ile söylemiş ve muhatap da sözün aksini yapmış ise yemin kefareti gerekir.
ZİFAF OLMADAN BOŞAMANIN VE MEHRİN HÜKMÜ NEDİR?
ZİFAF OLMADAN BOŞAMANIN VE MEHRİN HÜKMÜ NEDİR?
Nikah kıyıldıktan sonra henüz zifafa girilmeden yapılan boşama geçerlidir. Bu durumda bir bâin talak meydana gelir. Boşayan erkek, boşadığı eşine tekrar dönmek isterse, ancak yeni bir nikahla dönebilir.
Bu şekilde boşanan çiftler, nikahlı iken yanlarına kimsenin izinsiz giremeyeceği bir yerde baş başa kalmışlarsa (halvet-i sahîha) erkeğin kadına tam mehir vermesi lazımdır. Kadının da yeni bir evlilik için iddet beklemesi gerekir.
Ancak halvet-i sahîha olmadan önce boşama söz konusu olduğunda mehir belirlenmemişse kocanın mehir konusunda sorumluluğu yoksa da bütçesine ve toplumun örfüne uygun bir şekilde kadına müt’a denilen bir hediye vermelidir.
Ancak daha önce bir mehir miktarı belirlenmişse koca, bunun yarısını ödemekle yükümlüdür.
HENÜZ ZİFAFA GİRİLMEYEN EŞ PEŞ PEŞE ÜÇ KERE BOŞANIRSA KAÇ TALAK MEYDANA GELİR
Zifafa girmediği eşini “sen boşsun.” sözünü üç kez tekrarlayarak boşayan kişi onu bir bâin talakla boşamış olur.
“Üç talakla boşsun.” denildiğinde üç talak meydana gelip gelmediği hususunda ihtilaf vardır. Çoğunluk bu durumda üç talakın meydana geleceğini söylerken bir kısım bilginler ise zifafa girilmiş olsun olmasın aynı anda verilen üç talakı tek boşama kabul etmişlerdir.
Söz konusu boşamada iddet gerekmediğine göre bu durumda dönüş de olmaz ve bu boşama bir bâin talak sayılır. Eşler isterlerse geride kalan iki boşama hakkı ile yeniden nikahlanarak evliliklerini sürdürebilirler .