Şunu da ifade edeyim: Başkanım, önümüzde önceki düzenleme var. Biz şu an bu düzenlemeyi koyduğumuzda yeni bir şey önerdiğimizi biliyoruz. Bunun tartışılmasını istiyoruz yoksa önceki haliyle… Biraz evvel dediniz ki: “Diğerlerinde herhangi bir sorun yaşanmayacaktır.” Öz itibarıyla çok sorun yaşanmayacağını ben de takdir ediyorum ama zaten yeni olanda sorun yaşanacak. Yani mevcut bir sistem var, onun değişikliği problemi var.
BAŞKAN – Bu maddenin konulması yeni bir konu.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Evet, onu söylüyoruz.
BAŞKAN – Buyurun Tunca Bey.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkanım, yani haddim olmayarak ifade edeyim, aynı yerde, çok özür dilerim, patinaj yapıyoruz. Şimdi, onun için, içeriğe girmemeyi ben tercih ediyorum. Yöntemde anlaştığımız zaman şöyle veya böyle ileriye şey yaparız. Burada söylenenler, uluslararası anlaşmalardan zikredilenler vesaire vesaire tamamına biz ve uzman arkadaşlarımız kendi açımızdan cevaplarımızı verdik. Yani orada cevaplandırılamayacak bir şey yok bizim açımızdan ama ben şahsen genellikle bu polemiğe girmek istemiyorum. Biz yöntemi oturtalım şöyle veya böyle birkaç tane de maddeyi daha redakte edelim, kamuoyunun önüne çıkalım. Yani bunu “Bugün tıkandık, yapmıyoruz.” yerine, 27’de konulacaksa, 15’de geldik, tıkandık, 27’ye, 28’e, 29’a. Ondan sonra, o bölümün sonunda zaten ne olacağını hep beraber göreceğiz. Zaten, Altan Bey’in de söylediği hemen hemen o.
BAŞKAN – Buyurun Atilla Bey.
ATİLLA KART (Konya) – Şimdi, arkadaşlar, 17’nci maddeyi konuşurken biz bu çocuk haklarının ilgili bölümüne zorunlu olarak temas edeceğiz. Yani buna temas etmemek mümkün değil. Yani kaçınılmaz olarak konuşacağız. Dolayısıyla, burada hiç tekrara girmeyelim, gerçekten zaman kaybetmeyelim. “Bu maddeyi 17’nci maddeyle birlikte değerlendirmek üzere…” diye bence bir karara varmak daha gerçekçi. Bunun yanında da şunu yapalım: Zamanı kullanmamız gerekiyor. Müteakip dört beş madde… Bakın, kişi özgürlüğü güvenliği o kadar yoracak bir madde ki, o kadar önemli, teknik bir madde ki yani âdeta bir ceza kanunu maddesi yazacağız, ceza muhakemesi maddesi yazacağız. Özel hayatın gizliliği ve korunması. Yani yazım komisyonu hemen başlayıp bizim bir sonraki toplantımızda elimize doküman gelmesi lazım değilse işte sohbet, yanlış anlaşılmasın, elbette yararlı oluyor, olgunlaşıyor tabii, çok görüş ama zaman kaybediyoruz. Yani oturup bir nedir? Bunu 17’nci maddeye bırakalım, oturup yazım komisyonu olarak neyse yarım gün içinde, bir gün içinde üç dört medde, ne yazabileceksek yazalım, cuma günü de ortaya üç dört madde çıkaralım, beş madde çıkaralım. Bunu artık değerlendirmemiz gerekiyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, benim gördüğüm biraz daha farklı. Şimdi bu üç madde yani çocuk hakları ve din, vicdan ve inanç hürriyeti, özgürlüğü, vicdani ret hakkı, kimlik hakkı, kültürel haklar 15’inci madde ve 17’nci madde, eğitim ve öğrenim hakkı ve özgürlüğü, bunlar birbirleriyle kesişen üç daire gibi ama belirli yerlerde kesişiyorlar, bunlar birbirinin üstüne oturmuyor, üçü de farklı şeyler bunlar.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kapsam değil, kesişim, matematik olarak.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Intersect eden maddeler. Onun için, bu üç madde, yani çocuk hakları ve 15’inci madde ve 17’nci madde birbiriyle kesişen belirli noktalarda fakat birbirinin üstüne oturmayan üç ayrı konu. Onun için, yani birindeki problemin diğer iki maddenin görüşülmesini de bloke etmesi aslında yanlış olur. Aslında, buradaki ortak nokta belki de eğitim ve öğrenim meselesi. Yani onu çıkardığınız zaman bu üç maddede de belki ortak olabilecek bu noktayı çıkardığınız zaman diğer iki maddeden hiç olmazsa iki maddenin kabul edilmemesi için bir neden olmayabilir pekâlâ. Yani başka bir deyimle, eğitim ve öğretim maddesini transfer edersiniz, çocuk hakları kabul edilebilir. Aynı şekilde, din, vicdan, inanç hürriyeti, kimlik hakkı, kültürel haklar kabul edilebilir. Onun için, bunları birleştirmeyelim bir kere, bunları ayrı ayrı konuşalım. Bırakalım, neresinde mutabakat var o maddelerin, neresinde mutabakat yok görelim ama mutabakat olmayan konu hep aynı konuysa üç maddede o zaman bir maddeye bu konuyu koyup diğer iki maddeyi kabul edebiliriz belki de.
BAŞKAN – Evet, buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, ben aşağı yukarı siyasal yaşamımın yüzde 80’ini sorun çözme ve müzakere yöntemleri üzerinde geçirdim. Şu anda gerçekten gereksiz bir patinaj yapıyoruz. Bilhassa bir kod, anayasa gibi büyük bir hukuk metinleri oluştururken tartışmaların yaşanması doğal. Bunu anlaşacağımız maddeler kabul edilir, tartışmalı maddeler torbaya toplanır. “Tartışmalı madde” deyince tartışmalı sorunlar, maddenin sorunu. Burada üç tane madde var diyoruz, ilgili maddeler. Birinci maddeyi müzakere ettik, diyelim ki kültürel haklardan ve dil kullanımından yararlanma veya dilin kullanılması veya konuşma hakkı çünkü Oktay’ın ihtirazi kaydı var, neyse konuşuruz, onu tartışırız. Bu sorun olarak torbaya birikti, sorunsuz maddeleri geçtik ikinci alana geleceğiz. Bir, saf sorunlar vardır, onu tartışacağız. O sorunların madde karşılıkları zaten kendiliğinden çözülür. İki, bağlantılı sorunlar vardır, onu tartışacağız ve yani zorunlu tartışma olacak, partiler devreye girecek, liderler devreye girecek, belki bazı elitleri çağıracağız, bilim adamlarını çağıracağız, bence tekrar şeye gerek yok. Usulümüz doğrudur, parantez içerisinde kaydı koyalım, en sonunda sorunları tartışalım. Yani bunu tartışmayalım demiyoruz zaten, çözmeyelim de demiyoruz mutabakat sağlarsak ama yöntem bu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama bunu söylüyoruz zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, mesele yok.
BAŞKAN – Evet, bir karara varmak durumundayız, benim de bir mazeretim var, ona bir çözüm bulalım.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkan, izin verirseniz, şunu söyleyeyim: Sizin söylediğiniz ve Altan Bey’in söylediğini az çok mezceden bir şey var. 4’le 15 ve 17 ilgili diyoruz. Tamam, şimdi 4’ü 27’nin sonrasına erteledik 15 de geldi oraya, üstüne 17 de geldi. O zaman, Ahmet Bey’in dediği olayla karşı karşıyayız. Bir sorun alanını birlikte…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Toplu müzakere olacak.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Toplu müzakere olacak. Orada anlaşırız anlaşmayız o ayrı mesele ama bunu yaparsak vakit kazanırız.
BAŞKAN – “Ayrı ayrı maddeler konuşulacak ama” diyor, birbirleriyle, sizin söylediğiniz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkanım, bir cümle daha…
Yani zamandan, vakitten tasarruf etmek bakımından ilk dört maddeyi burada üçünü anlaştık bir tanesinde takıldık. Ötekiler hakkında da az çok burada tartışma oldu, bir fikir sahibi olduk, belli bir olgunlaşma düzeyine geldik. “Acaba, bu 4’ten sonrasını da oturup bu maddenin 4 hariç bir gövdesini ortaya çıkarabilir miyiz?” benim bir teklifim buydu, olmuyorsa dediğiniz gibi en son…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Doğru, söyledik ama kabul görmedi. Dedim ki: “İlintili olanları beraber konuşalım.”
BAŞKAN – Çocuk haklarındaki 4’ü diyor çıkarın, diğerleri… Farklı şeyler söylediniz.
Ayla Hanım, buyurun.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Herkes zaman konusunda ekonomik davranmak gerektiğinin altını çizdi ama ne yazık ki şu an tartıştığımız konu bizi bunlardan çok uzak bir noktaya götürüyor, şöyle ki: Biz madde 15’e geldiğimizde tekrar bu konuya geleceğiz, hâliyle her siyasi parti tekrar görüşlerini açıklayacak ve biz işin özüdür, madde üzerinde anlaşmamız mümkündür, değildir deyip tekrar erteleyeceğiz, sonra17’nci maddeye geleceğiz –tutanaklara geçiyor- tekrar görüşlerimizi açıklayacağız, tekrar işin özüne dairdir deyip tekrar erteleyeceğiz. Şu an dünden beri yapmış olduğumuz mesai çarpı 3. O yüzden, bu nedenle, biz, 15’in, 17’nin işte devamı maddelerde yazım komisyonu oturduğunda bundan sonra 15’i de 17’yi de değerlendirsin. Şu konuda da belirtelim: Bizim için zaten bu madde yeni ihdas ediliyor ama zaten ihdas edilirken bizim mevcut Anayasa’mızın da değişik maddelerinde buna atıfta bulunan hükümler var, ondan farklı olarak getirdiğimiz şeyler üzerine zaden anlaşmazlık var. Farklı olanlardan biri de budur. Biz de “Bu maddenin özü zaten, ruhu budur.” diyoruz, bu noktada itirazımız var ve maddede anlaşamadığımızı kabul ediyoruz maddenin bir paragrafında değil. O yüzden maddeyi tartışmadan ertelemeyi önümüzde değerlendiriyoruz.
BAŞKAN – Peki, şöyle bir şey teklif edeyim: Emin olun, yani birbirimizin bir süre sonra moralini bozacak hâle geliyoruz yani doğrusunu isterseniz. O zaman uygunsa -yani benim böyle bir yetkim yok ama hukukumuz var- 6, 15 ve 17’yi sona alalım, diğerlerine kaldığımız yerden devam edelim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok, ona itiraz ediyoruz Sayın Başkan. Yani böyle peşinen sona atmaya itiraz ediyoruz.
BAŞKAN – Hayır, “sona” dediğim, bu kişisel şeyler…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok, hayır, yani o zaman 15 ve 17’de tekrar tartışırız.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Bir tartışalım, 15 ve 17’yi de tartışalım.
BAŞKAN – Tamam, oraya gelene kadar olan kısmını yazın, tamam, peki. Yani 6’yı çıkarıyoruz. Şimdi, bundan sonra ne var? İşkence, eziyet, kötü muamele yasağı, zorla çalıştırma, kişi hürriyeti, özel hayatın… Yani yazım komisyonu 15’e kadar olan kısım üzerinde bir çalışma yapsın.
ATİLLA KART (Konya) – 8’den itibaren.
BAŞKAN – 8’den itibaren 15’e kadar olan kısmı üzerinde bir çalışma yapsın.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – 7 yapıldı mı?
BAŞKAN – 7’yi yaptık ya geçen sefer.
7’den 15’e kadar, bu arada da siyasi partilerimiz bu tartışmaları dinledi, danışman arkadaşlarımız, uzmanlar dinledi, bir sesli düşünsün, ola ki konuşacakları vardır, ola ki bakacakları yeni metinler vardır, başka anayasaları vardır, vesaire vardır, vardır. Bu şekliyle, müsaade ederseniz, biraz şey yapın, kimsenin bir kaybı yok, kimsenin bir kazancı da yok burada. Neticede, zamanı verimli kullanmak adına… Dolayısıyla, elimizde de bir yazılı metin olmadığına göre ben bugün bu toplantıyı kapatayım, yazım komisyonu yazmaya devam etsin, yarın başlasın. Yalnız, ben rica edeceğim, bakın, böyle haftada bir ay ve güneş tutulması gibi bir defa tutulacaksak biz bu işi yapamayız arkadaşlar.
ATİLLA KART (Konya) – Yarın çalışsın, cuma günü…
BAŞKAN – Hayır, yarın çalışsın, ben sadece bir şey söylüyorum. Bugündün başlasın, bugün çalışsın, yarın çalışsın, cuma günü kaç diyorsanız cuma günü saat on buçukta toplanmak üzere toplantıyı şey yapacağız.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Başkanım, bir şey söyleyeceğim kapatmadan.
Bu şeyin yalnız altını çizelim, yazım komisyonu da bir konuda mutabakat sağlayamıyorsa fıkra olabilir, madde olabilir, bir sonrakinden devam etsin, yani her seferinde üst komisyona, buraya getirmeyelim konuyu.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Sayın Başkanım, bunu ifade edelim, dün yaşadık bunu. Atlayabileceğimiz bir husus değildi komisyonumuzun. Buradaki uzlaşma komisyonu üyelerinin tek başına karar vereceği bir konu değildi. Bu nedenle, “Biz bu maddeden sonra devam edemeyiz.” dedik konu başlığı itibarıyla, madde başlığı itibarıyla.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Af edersiniz Sayın Başkanım, Ayla Hanım’a bir soru soruyorum: “Bir tek doğru var, o da bizim söylediğimizdir. Bunu kabul ederseniz anlaşırız yoksa yok.” mu anlayalım?
AYLA AKAT ATA (Batman) – Yani bu işin özüne, ruhuna, bu masada oturma felsefemize çok aykırı bir yorum oldu. Bunun üzerinde çok değerlendirme yapmayalım.
BAŞKAN – Ben bu şekliyle kapatıyorum.
Arkadaşlar, tekrar ifade edeyim, duyduk duymadık demeyin, yazım komisyonu bence kalsın, çalışmasına devam ederse uygun olur, benimki tavsiyedir, yarın da çalışılsın, cuma günü saat 10.30’da ama şunu bilelim ki artık daha çok üretim yapalım, bir; kamuoyu, medya ilgisi de komisyon üzerinde yoğunlaştığı için giderek de olumsuz haberler çıkmaya başlıyor, biraz mesafe alalım.
Cumhurbaşkanlığıyla ilgili olarak, önümüzdeki pazartesi günü şu an bize bildirilen on bir, biz tekrar konuşacağız, on buçukta Başkanlık önünden beraber gideriz, saat değişirse bildiririz, uygun olan gelebilir.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Kararımızı yarın bildirebilir miyiz efendim?
BAŞKAN – Tamam, yarın da olur. Yarın bildirin o zaman ben bugün konuşmayayım randevuyu teyiden, yarın arayayım.
Toplantıyı kapatıyorum.
Kapanma Saati: 15.50
Dostları ilə paylaş: |