Tck tanitim semineri notlari



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə19/127
tarix02.11.2017
ölçüsü4,78 Mb.
#27177
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   127

2. UZLAŞMA


5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda, şikâyetten vazgeçmeden ayrı olarak, uzlaşma müessesesi kabul edilmiştir. şikâyetten vazgeçme,soyut bir şekilde gerçekleşmektedir. Şikâyetten vazgeçmenin kabulü için, mağdurun uğradığı zararın herhangi bir şekilde karşılanması şart olarak aranmamaktadır. Hâlbuki uzlaşma hâlinde, fail, suçtan zarar gören gerçek kişinin veya özel hukuk tüzel kişisinin maruz kaldığı zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemeyi veya gidermeyi üstlenmektedir. Failin üstlenmiş bulunduğu zararın karşılanması yönündeki edimi eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davası açılmayacak ya da açılmış olan kamu davasıyla ilgili olarak mahkeme tarafından düşme kararı verilecektir. Böylece uzlaşma, suç mağdurunun uğradığı zararların karşılanmasını mümkün kılabilmek açısından etkin bir yol olarak öngörülmüştür.

Uzlaşma, 5237 s. Türk Ceza Kanununun 73. maddesinin sekizinci fıkrasında; “Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir.” şeklinde bir düzenlemeye tabi tutulmuştur.

Uzlaşma kurumunun usuli yönü, yani Cumhuriyet savcılığınca ve mahkemelerce nasıl uygulanacağı konusu, yeni Ceza Muhakemeleri Kanununun 253 – 255 maddelerinde düzenlenmektedir.

Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleştirilecek uzlaşma ( CMK. 253 )

Cumhuriyet savcısı, şikayete bağlı suçlarda faili CMK.nun

öngördüğü yönteme göre davet ederek, suçtan dolayı sorumluluğunu kabul edip etmediğini sorar. ( suçun faili sorumluluğu kabul etmediği takdirde Uzlaşma yolu kapanmış olur )

Fail suçu kabul eder ve maddi- manevi zararın tümünü veya büyük

bir kısmını ödeyeceğini veya zararları gidereceğini bildirirse,

Durum suçun mağduru veya kanuni temsilcisine bildirilir.

Suçun mağduru veya kanuni temsilcisi uzlaşmayı kabul ederse

Soruşturma sürdürülmez.

Maddede açıklık olmasa da madde gerekçesinde ki “ Uzlaşmanın hedefi suçun işlenmesinden sonra fail ve mağdur arasında meydana gelen çekişmeyi, hakim veya cumhuriyet savcısının ya da onların atayacakları bir uzlaştırıcının girişimiyle çözmek hem adaleti sağlamak hem de mağduru tatmin etmektir. “ açıklama karşısında C. Savcısı uzlaşma işlemlerini kendisi takip edebileceği gibi uzlaştırıcı olarak fail ve mağdurdan bir avukat ismi üzerinde anlaşmalarını isteyebilir. Fail ve mağdur bir avukat ismi üzerinde anlaşamazlarsa C. Savcısı Barodan uzlaştırıcı olarak bir avukat görevlendirilmesini ister. Görevlendirilmesi istenen avukat sayısı işin niteliğine göre birden fazla da olabilir.

Uzlaştırıcı avukat taraflarla görüşür, olanaklı olduğu takdirde tarafları bir araya getirir ve en geç otuz gün içinde uzlaşmayı sonuçlandırır. C. Savcısı bu süreyi otuz gün daha uzatabilir.

Uzlaşma olmadığı takdirde uzlaşma için verilen sürelerde zamanaşımı

süresi durur, işlemez.

Yasa uzlaşma müzakerelerine ilişkin şu hükümleri getirmiştir:

Uzlaşma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma sırasında ileri sürülen bilgi, belge ve açıklamalar taraflarca izin verilmedikçe daha sonra açıklanamaz. Uzlaştırmanın başarısız olması nedeniyle daha sonra dava açılması halinde uzlaştırma sırasında failin bazı olayları veya suçu ikrar etmiş olması davada aleyhine delil olarak kullanılmaz. Uzlaştırıcı, yaptığı işlemleri ve uzlaşmayı sağlayıcı müdahalelerini belirten bir raporu on gün içinde ilgili Cumhuriyet savcısına sunar.

Zarar, uzlaşmaya uygun olarak giderildiğinde ve uzlaştırma işleminin giderleri, fail tarafından ödendiğinde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Aksi halde kamu davası açılır. ( Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısının 13. maddesine göre , “ uzlaştırma ücreti avukatlık ücret tarifesinde belirlenecek )


Kovuşturma Aşamasında Uzlaşma:

Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi ve uzlaşma ile yargılama giderlerinin fail tarafından ödenmesi halinde davanın düşmesine karar verilir.

Birden fazla fail bulunduğunda uzlaşmanın etkisinin ne olacağı 255. maddede düzenlenmiştir. Buna göre; aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.

Dava veya cezanın düşmesinin etkisi

MADDE 74. - (1) Genel af, özel af ve şikâyetten vazgeçme, müsadere olunan şeylerin veya ödenen adlî para cezasının geri alınmasını gerektirmez.

(2) Kamu davasının düşmesi, malların geri alınması ve uğranılan zararın tazmini için açılan şahsî hak davasını etkilemez.

(3) Cezanın düşmesi şahsî haklar, tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin hükümleri etkilemez. Ancak, genel af hâlinde yargılama giderleri de istenemez.59

Dava veya cezanın düşmesinin etkisi, 5237 s. Kanunun 74. maddesinde; 765 s. Kanunun ise,100,110 ve 120. maddelerinde düzenlenmiştir.

Bu konuda, her iki kanunun yukarıya alınan hükümleri arasında paralellik bulunmaktadır.Sadece, yeni ceza kanununda kabul edilmiş olan “adli para cezası”na uygun ibare değişiklikleri yapılmış ve daha anlaşılır bir dil kullanılmıştır.

& 16. Önödeme

MADDE 75. - (1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı üç ayı aşmayan suçların faili;

a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,

b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yirmi Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,

c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını,

Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz.

(2) Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi hâlinde de fail, hâkim tarafından yapılacak bildirim üzerine birinci fıkra hükümlerine göre saptanacak miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde kamu davası düşer.

(3) Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle önödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliğinin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dönüşmesi hâlinde de yukarıdaki fıkra uygulanır.

(4) Suçla ilgili kanun maddesinde yukarı sınırı üç ayı aşmayan hapis cezası veya adlî para cezasından yalnız birinin uygulanabileceği hâllerde ödenmesi gereken miktar, yukarıdaki fıkralara göre adlî para cezası esas alınarak belirlenir.

(5) Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması, kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve müsadereye ilişkin hükümleri etkilemez.60

Ön ödeme :

Ön ödeme, 765 s. Kanunun 119. maddesinde düzenlenmişti:

Yeni düzenlemenin en önemli farkı, uzlaşma kapsamında kalan suçlar için ön ödeme kurumunun kabul edilmemesidir.

Yeni TCK. nun da sadece üç tane ön ödeme kapsamında olan suç bulunmaktadır. Bu madde daha çok özel ceza yasalarında uygulanabilecektir.

Eski düzenlemeden farklı olarak yeni kanunda “ nisbi para cezası gerektiren suçlar hakkında ön ödemenin uygulanmayacağına “ ve “ ön ödeme de bulunulmaması halinde cezanın yarı oranında artırılacağına “ ilişkin hükümlere yeni kanunda yer verilmemiştir.

Suç uzlaşma kapsamında ise uzlaşmaya ilişkin hükümler uygulanacak uzlaşma sağlanır ise sanık hakkında dava açılmayacak eğer uzlaşma sağlanmaz ise artık suçun ön ödemelik suçlardan olduğuna bakılmaksızın dava açılacaktır. Yani bu durumda uzlaşma sağlanamadı o halde ön ödeme uyarısı yapılsın denemeyecektir. Yasa açıkça uzlaşma kapsamındaki suçları ön ödeme kapsamında kabul etmemiştir. Buna göre; suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olan ve soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar uzlaşma kapsamındadır. Bu suçlar için öngörülen ceza miktarı ön ödeme kapsamında kalsa bile ön ödeme kurumu değil uzlaşma kurumu uygulanacaktır.

Yeni kanunda Ceza Kararnamesi sistemi kaldırılmıştır.

Özel Hükümler

 

& 17. Uluslararası Suçlar :

Yeni TCK’ da özel hükümlerin ilk kısmının başlığı “uluslararası suçlar” adını taşımaktadır. Hem uluslararası suçlar kavramı, hem de bu kısımda yer alan suçlar yenidir. Gerçi Birinci Kısmın İkinci Bölümü altında düzenlenmiş olan göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçları 765 Sayılı TCK’ da da yer almaktadır. Ancak bu suçlar, 765 Sayılı TCK’ na 2002 tarihinde eklenmiştir.

Uluslararası suçlar” kavramı ile uluslararası hukuka aykırı olan ve uluslararası sözleşmelerle kovuşturulması kabul edilen suçlar anlaşılmaktadır. Ancak uluslararası suçlar da kendi içinde iki kategoriye ayrılmaktadır. Birinci kategoriyi “uluslararası hukuk suçları”, ikinci kategoriyi ise “diğer uluslararası suçlar” oluşturmaktadır. “Uluslararası hukuk suçları” ya da “uluslararası hukuka karşı suçlar” kavramı ile doğrudan uluslararası hukuka göre cezai sorumluluğu gerektiren fiiller kastedilmektedir. Literatürde uluslararası hukuk suçları olarak soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı savaşı (saldırganlık) suçu olarak dört grup suç kabul edilmektedir. Çekirdek suçlar olarak da adlandırılan bu suçlar, uluslararası toplumun tamamını ilgilendiren en ağır suçlardır.

“Diğer uluslararası suçlar” için ise uluslararası hukuk doğrudan cezai sorumluluk öngörülmemekte, uluslararası sözleşmelerle devletlere bu fiillerin cezalandırılabilirliğini sağlama yükümlülüğü getirilmektedir. Uluslararası suçları işleyen fail, doğrudan uluslararası hukukun bir ceza normunu ihlal etmekte ve doğrudan uluslararası hukukun ceza normlarına dayanarak cezalandırılması mümkün olmaktadır. Buna karşın diğer uluslararası suçların kovuşturulması ve cezalandırılmasının temelini uluslararası hukuk değil, iç hukuka dahil edilen uluslararası sözleşmeler oluşturmaktadır. Diğer uluslararası suçlara örnek olarak hava ulaşımına karşı suçlar, deniz ulaşımına karşı suçlar, uyuşturucu madde suçlarının bazı şekilleri, terör suçları, paralarda sahtecilik, insan ticareti, göçmen kaçakçılığı, işkence, fuhuş amaçlı insan ticareti gibi suçlar gösterilebilir.

Uluslararası hukuk suçlarında fail aynı zamanda uluslararası ceza hukukunun da bir normunu ihlal ettiği ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin de cezalandırma yetkisi bulunduğu için TCK 76. ve 77. maddelerin açıklanması ve Türk mahkemelerince uygulanmasında uluslararası hukuk normları da dikkate alınmalıdır. Bu nedenle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Statüsü bu konuda başvurulacak ilk kaynaktır.

Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar

 

Soykırım



MADDE 76. - (1) Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:

a) Kasten öldürme.

b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.

c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.

d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.

e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.

(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.

(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.

GEREKÇE :

Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 9 Aralık 1948 tarihli ve 260 A (III) sayılı Kararıyla onaylanarak imzaya açılmış ve Türkiye bu Sözleşmeye 23.3.1950 tarih ve 5630 sayılı Kanun uyarınca çe­kince koymaksızın onaylamıştır.

Sözleşmenin 1 inci maddesinde “Sözleşen taraflar, soykırımın, ister barış ister savaş zamanında işlenmiş olsun, bir devletler hukuku suçu oldu­ğunu tasdik ederler ve bu suçu önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ederler” ifadesine yer verilmiş olup, 3 üncü maddesinde, cezalandırılması gereken fiiller belirtilmekte, 5 inci maddesinde ise taraf devletlerin, Sözleşmenin hükümlerinin yürürlüğe konmasını ve özellikle 3 üncü maddede belirlenen suçları işlemekten sanık kişiler için etkin cezaların verilmesini sağlamak üzere gerekli kanunları, anayasaları çerçevesinde, yürürlüğe koymaları gere­ğine işaret edilmektedir.

Tasarının bu maddesi, Sözleşmenin tanımladığı soykırım fiillerinin cezalandırılmasını öngörmektedir. Jenosit, Nazi Almanyası’nın sekiz milyon kişinin ölümüne neden olan II. Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, İngiltere ve Fransa tarafından oluşturulan Nürnberg Mah­kemesi Statüsü ve görev alanına giren “insanlığa karşı işlenen suçlar” temel alınarak oluşturulan ve “insan öldürme” den farklı bir suçtur. Millî, etnik, ırkî ve dinsel bir grubu veya herhangi bir grubu yok etmek maksadı, suçun manevî unsurunu oluşturmaktadır. Maddî unsur ise, grup azalarının öldü­rülmesi, grup azalarının bedensel ve aklî melekelerinin ciddî surette haleldar edilmesi, grubun tümü ile veya kısmen yok edilmesini sonuçlayacak nite­likte varlık koşullarına zorlanması, çocukların zorla başka yerlere gönderil­meleridir.

Suçun oluşması için gerekli maksadın yanında maddî unsurların da bir özellik taşıması gerekmektedir. Maddî unsurların, oluşması yönünden, hare­ketlerin “bir planın icrası” sonucu gerçekleştirilmeleri gerekmektedir. Tasa­rının bu maddesi, Fransız Ceza Kanununun da yaptığı gibi Birleşmiş Mil­letlerin 9.12.1948 tarihli Sözleşme metninden ayrılmaktadır. Sözleşme 2 nci maddesinde soykırımı “bir insan grubunun imha niyeti” ile belirlemekte ve böylece sübjektif bir ölçüt kullanmaktadır. Tasarı metninde ise meydana getirilmiş “bir planın icrası suretiyle” denilerek objektif bir ölçüt kullanılmış olmaktadır. Böylece suç girişiminin planlı ve sistematik karakteri vurgulan­mış olmaktadır. Kaldı ki, bu koşul Nürnberg Mahkemesi Statüsünün 6 ncı maddesinde de yer almaktadır.

Ayrıca şu hususa da işaret edilmelidir ki, 1948 Sözleşmesinde sadece belirli gruplar yer aldığı hâlde, Tasarı bunlara bütün diğer grupları da ekle­mek suretiyle, suça daha da genişlik vermiştir.

Soykırım suçunun millî, etnik, ırkî veya dinsel veya herhangi bir gru­bun tamamen veya kısmen ortadan kaldırılması amacıyla işlenen bir suç olduğu açıktır. Bu suçun mevzuatımıza dahil edilmesi, 1948 tarihli Jenosit Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerimizin gereğidir. Sözleşme ile maddî ve manevî unsurları açıkça belli olan farklı bir suçu ihdas etme yü­kümlülüğü getirilmiştir.

Roma’da düzenlenen diplomatik bir konferans sonucu kabul edilen ve jenosit dahil insanlığa karşı işlenen suçların cezalandırılması amacıyla ku­rulması öngörülen Birleşmiş Milletler Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü düzenlemelerinde de konu irdelenmiş bulunmaktadır.

Bu suçlarla ilgili olarak Sözleşmeye taraf ülkelerin bazıları konuyu iç mevzuatlarına sokmuşlardır. Söz gelimi Fransa 1992 yılında kabul etmiş olduğu yeni Ceza Kanununda insanlığa karşı suçlar başlığı altında, soykırım suçunu düzenlemiş, konu Avusturya Ceza Kanununun 321 inci maddesinde, Alman Ceza Kanununun 220a maddesinde yer almıştır.

Maddenin üçüncü fıkrasında bu suçlardan dolayı özel hukuk tüzel ki­şileri hakkında da bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunacağı; son fık­rada ise, bu tür suçlardan dolayı zamanaşımının işlemeyeceği kabul edilmiş­tir.



İnsanlığa karşı suçlar

MADDE 77. - (1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:

a) Kasten öldürme.

b) Kasten yaralama.

c) İşkence, eziyet veya köleleştirme.

d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.

e) Bilimsel deneylere tâbi kılma.

f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı.

g) Zorla hamile bırakma.

h) Zorla fuhşa sevketme.

(2) Birinci fıkranın (a) bendindeki fiilin işlenmesi halinde, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; diğer bentlerde tanımlanan fiillerin işlenmesi halinde ise, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Ancak, birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.

(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.



GEREKÇE :

Maddede, bir planın uygulanması suretiyle ve siyasal, felsefî, ırkî veya dinsel saiklerle nüfusun sivil bir grubuna karşı, sürgün etme, esir hâline getirme, kitle hâlinde ve sistematik olarak kişileri öldürme, insanların kaçırıldıktan sonra yok edilmeleri, işkence veya insanlık dışı iş­lemlere veya biyolojik deneylere tâbi kılma, zorla hamile bırakma, zorla fuhşa sevk etme fiillerinin işlenmesi insanlığa karşı suç sayılmıştır.

Bu madde, Nürnberg Mahkemesi Statüsünün 6 (c) maddesinden esin­lenerek kaleme alınmıştır. Nitekim yeni Fransız Ceza Kanunu da 212-1 inci maddesi yönünden aynı surette hüküm getirmiştir. Dikkat edilmelidir ki, bu maddedeki hareketler bir grubun, grup olarak imha edilmesi amacıyla işle­necek olursa soykırım suçuna dönüşür.

Örgüt

MADDE 78. - (1) Yukarıdaki maddelerde yazılı suçları işlemek maksadıyla örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu örgütlere üye olanlara beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

(3) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.

GEREKÇE

Gerek soykırım suçunun gerek insanlığa karşı suçların örgüt şeklindeki bir yapılanmayla da işlenmesi hâlinde madde, bu tür suçları işlemek amacıyla örgüt kurulmasını ve bu örgütlere katılmayı ayrıca ceza­landırmaktadır. Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmiş olması hâlinde ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunacağı gözden uzak tutulma­malıdır.

 

& 17. Uluslararası Suçlar :

TCK’ ya yeni eklenen bu kısımda uluslararası hukuk suçlarından soykırım ve insanlığa karşı suçlar, diğer uluslararası suçlardan da göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçları düzenlenmiştir. Diğer iki uluslararası hukuk suçu olan savaş suçları ve saldırı savaşı suçu ise kanunda düzenlenmemiştir. İşkence, para sahtekarlıkları, uyuşturucu madde suçları gibi diğer uluslararası suçlar ise ceza kanununun farklı kısımlarında düzenlenmiştir.

Soykırım ve insanlığa karşı suçlar, dünyanın barış ve güvenliğini tehdit etmesi, uluslararası toplumun tamamını ilgilendiren en ağır suçlar olması ve bu suçların içerdiği haksızlıkların diğer suçlardan daha yoğun olması nedeniyle ceza kanununda özel hükümlerin ilk başına konması, bu suçlara karşı kanun koyucunun tavrını göstermesi açısından isabetli olmuştur. Ancak göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçları için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.


Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin