3. Masum İmamların Kur’an’ı Tefsirdeki Konumu
Sözkonusu babın rivayetlerinden bir kısmı pâk İmamların (aleyhimüsselam] Kur’an-ı Kerim’le ilgili yüksek konumunu açıklamaktadır. Bu rivayetler birkaç bölümdür:
a) Allah Rasülü (s.a.a) ve Masum İmamların ilimde derinleşmiş olanlar, Kur’an’ın tevilini bilenler ve muallimler olduklarını açıklığa kavuşturan ve “وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ ”1268 ayetiyle irtibatlı rivayetler.1269
b) “بَلْ هُوَ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ فِي صُدُورِ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ ”1270 ayetindeki
“ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ” cümlesini Masum İmamların (a.s) hepsine veya bir kısmına tatbik eden ve mahsus kılan rivayetler.1271
c) “ثُمَّ أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا”1272 ayetinin manasını Masum İmamlara (a.s) münhasır kılan ve sadece Peygamber’in masum itretinin (a.s) -başkasının değil- Kur’an’ın bütün maarifiyle kendilerine verildiği Allah’ın seçilmiş kulları olduğuna delalet eden rivayetler.1273
d) “قُلْ كَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَمَنْ عِندَهُ عِلْمُ الْكِتَابِ”1274 ayetindeki “مَنْ عِندَهُ عِلْمُ الْكِتَابِ” cümlesinden maksadın hususen İmam Ali (a.s) ve diğer Masum İmamlar (a.s) olduğu ve kitabın tüm ilminin ellerinde bulunduğuna delalet eden rivayetler.1275
e) Tabersi’nin;
“وَلَوْ رَدُّوهُ إِلَى الرَّسُولِ وَإِلَى أُوْلِي الأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذِينَ يَسْتَنبِطُونَهُ مِنْهُمْ”1276 ayetini tefsir ederken İmam Bakır’ın (a.s) “هم الائمة المعصومون علیه السلام”1277 buyurduğunu, yani bu ayetteki “Ululemr”in Masum İmamlar olduğunu naklettiği mürsel rivayeti.
Bu rivayetlerde Masum İmamlar (a.s) olarak tefsir ve tatbik edilen ayetler daha önce incelenmiş ve bu ekolü ispatlamaya delalet etmedikleri açıklanmıştı.1278 Oradaki izah gözönünde bulundurulduğunda bu rivayetlere verilecek cevaplar ve herhangi bir delalet taşımadıkları da anlaşılacaktır.1279
Hadaik sahibinin Sakaleyn hadisinin izahında gösterdiği (انهما لن یفترقا)
delillere cevap verirken beyan edilen noktalar dikkate alınırsa anlaşılacaktır ki bu kısım rivayetlerin delalet taşımadığı gayet açıktır ve izaha muhtaç değildir.
f) Allah Teâla’nın, Kitabını (Kur’an) insanlara öğretmesi için İmam Ali’yi (a.s) seçtiği, Peygamber’in kardeşi ve veziri tayin ettiği ve kullarına halifesi yaptığına delalet eden rivayetler. Allah Rasülü (s.a.a) Kur’an’ın tenzil ve tevilini İmam Ali’ye (a.s), Hazret kendisinden sonraki İmam’a ve aynı şekilde her İmam bir sonraki İmam’a öğretmiştir. Onlara verilen ilimler arasında Kur’an’ın tefsiri ve ahkamı vardır. Onlar Kur’an’ın müfessirleridirler. Tefsirin bütün yönlerini bilirler. Tefsirde halkın dayanağıdırlar. Kur’an’da bulunan hangi mesele olursa olsun Ali (a.s) ve Masum İmamlar ona vakıftır, her meselenin onlara sorulması gerekir ve Kur’an’ın bilgisi onlardan talep edilmelidir. Eğer onlar dışında birinden istenirse helak olunmuş demektir.1280
Kur’an’ın gerçek müfessirleri bahsinde açıklayıp tespit ettiğimiz gibi, Hz. Ali (a.s) ve ondan sonra da on bir Masum İmam gerçek müfessirdir ve Kur’an’ın tüm mana ve maarifine vakıftır. Sadece onlar Kur’an tefsirinde insanlar için dayanaktır. Çünkü onlar haricinde hiçkimse Kur’an’ın bütün malumatını tefsir yeterliliğine sahip değildi. Nihayet onların dışındakilerin Kur’an’ın muhkem ayetlerinin ilk bakışta zâhir olmayan bir bölümünün manalarını uygun ilmi çaba ile tefsir edip ortaya çıkarabilir, ama müteşabih ayetlerin tefsiri, bâtıni ayetlerin izahı, ayetlerin derin mertebelerinin beyanı, hatta muhkem ayetler bile olsa, onların haricindekilerin gücünü aşmaktadır. Bir kimse Kur’an tefsirinde insanların dayanağı olabilir, çünkü gerçek müfessirdir ve Kur’an’ın tüm mana ve maarifine vakıftır. Ama bu, onların dışındakilerin Kur’an’dan hiçbir meseleyi anlayamayacakları ve hatta muhkem ayetlerin bile hiçbir manasını tefsir edemeyecekleri anlamına gelmez. Bu rivayetler buna delalet etmez. Bu rivayetlerin kimisinin delalet ettiği sınırlama, Kur’an’ın tümünün tefsiriyle ilgilidir. Yani Kur’an’ın tamamının tefsiri Masum İmamlara (a.s) mahsustur ve onların haricindeki hiçkimse Kur’an’ın hepsini tefsir edemez. Ama onların dışındakiler Kur’an’daki anlamların bir kısmını tefsir edebilirler. Bu rivayetler bunu reddetmeye delil oluşturmaz.
Bir kimse bu rivayetlerden anlaşılan sınırlamanın mutlak olduğunu, mutlak manada tefsir yeterliliğinin, Kur’an’daki bir tek ayetle ilgili olarak dahi onların dışındakileri reddettiğini söylerse buna verilecek cevap şudur ki, Kur’an üzerinde düşünmeyi teşvik eden ve onun hakkında düşünmemeyi kınayan ayetler gözönünde bulundurulduğunda; yine müfessirlerin, birçok konuda başlangıçta manası aşikar olmayan ayetlerin bir kısmının mana ve maarifini uygun ilmi çabayla ve karine ve delilleri göstererek, ayetlerin istinat ettikleri manalarda zâhir olacağı biçimde ve diyalogun akılcı ilkelerine uygun olarak itimat edilebilir ve hüccet gösterilebilir şekilde güzelce tefsir edip ortaya çıkardığı hesaba katıldığında sözkonusu mutlaklığın kasdedilmediğine tereddüt kalmayacaktır. Buna ek olarak, bu rivayetlerden sadece üç tanesi1281 sınırlamaya delalet etmektedir ve onlara bakılarak bu sınırlamanın mutlak manada olduğu iddia edilebilir ama bu rivayetlerin hiçbiri güvenilir değildir.
Dostları ilə paylaş: |